Table Of ContentT.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
FELSEFE (BİLİM TARİHİ) ANABİLİM DALI
ZAMANIN FELSEFİ TEMELLERİ
ÜZERİNE BİR İNCELEME
Doktora Tezi
Aynur YETMEN
Ankara – 2014
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
FELSEFE (BİLİM TARİHİ) ANABİLİM DALI
ZAMANIN FELSEFİ TEMELLERİ
ÜZERİNE BİR İNCELEME
Doktora Tezi
Aynur YETMEN
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Hüseyin Gazi TOPDEMİR
Ankara – 2014
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE
Bu belge ile, bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik
davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu beyan ederim. Bu
kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri,
düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim
(02/07/2014).
Tezi Hazırlayan Öğrencinin
Adı ve Soyadı
Aynur YETMEN
…İmza…..
iv
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ..................................................................................................................... vi
GİRİŞ ........................................................................................................................ 8
BÖLÜM 1: ZAMANIN KISA TARİHİ ............................................................................ 12
1.1. Antik Çağ ......................................................................................................... 12
1.2. Ortaçağ ........................................................................................................... 53
1.2.1 Batı Dünyasında Zaman Anlayışı ............................................................. 53
1.2.2 İslam Dünyasında Zaman Algısı .............................................................. 64
1.3. Modern Çağ .................................................................................................... 79
BÖLÜM 2: ZAMAN ÖĞRETİLERİNİN GRUPLANDIRILMASI ....................................... 118
2.1. Zaman-Bilinç İlişkisi ........................................................................................ 119
2.2. Zaman-Fiziksel Dünya İlişkisi .......................................................................... 123
BÖLÜM 3: ZAMAN TÜRLERİ ................................................................................... 131
3.1. Biyolojik Zaman ............................................................................................. 131
3.2. Psikolojik Zaman ............................................................................................ 134
3.3. Fiziksel Zaman ................................................................................................ 141
BÖLÜM 4: BİLİMDE ZAMAN KAVRAMININ ANALİZİ ................................................ 161
4.1. Fiziksel Teorilerde Uzay ve Zamanın Felsefi Analizi ......................................... 161
4.2. Uzay ve Zamanın Modern Fizikteki Teorik ve Deneysel Yapısı ......................... 173
SONUÇ ................................................................................................................. 191
KAYNAKÇA ........................................................................................................... 209
ÖZET ..................................................................................................................... 219
ABSTRACT ............................................................................................................ 222
v
ÖNSÖZ
Doğası gereği genellikle kavranamaz gibi görünen, doğaya dair algılama
şeklini ve ontolojik bakış açımızı biçimlendiren zaman, fiziksel bir yapı değildir;
görülmez, hissedilmez ya da duyulmaz fakat buna karşın somut bir şey gibi algılanır
ve varlığın bir boyutu olarak duyularımızın algıladıkları verilerin bir bileşeni gibi
çalışır. Zamanın soyut özellikleri bütün disiplinler için geçerli olan tek bir tanımın
oluşmasını engeller. Hemen hemen her çalışma alanında, kendi açıklama diline
uygun olarak bir zaman teorisi üretilmiştir. Teoloji, felsefe ve bilimlerde çok önemli
bir yere sahip olan zaman kavramı, insan düşüncesinde bir problem olarak binlerce
yıl var olmuş, asırlık paradoksları yaratmış ve buna rağmen yine de üzerine bir fikir
birliği sağlanamamıştır. Bu açılardan baktığımızda, zamanın fiziksel doğasını
belirlemek, farklı disiplinlerde ve alanlarda zaman algısının dolayısıyla dünya
algısının değişimini ontolojik ve epistemolojik çerçeveyi de kapsayacak şekilde
göstermeye çalışmak oldukça önemli bir çabaya dönüşmüştür.
Lisans ve yüksek lisans öğrenimim sırasında edindiğim bilgileri
kullanabileceğim böylesi önemli bir konu belirlememde katkı sağlayan ve tez
çalışmasını yürüttüğüm dönem boyunca yardımlarını esirgemeyen, ilgisini ve
desteğini her zaman hatırlayacağım saygıdeğer hocam Prof. Dr. Hüseyin Gazi
Topdemir'e ne kadar teşekkür etsem azdır. Bilimsel yaklaşımın ve bilim insanı
olmanın temel stratejilerini ondan öğrendim. Doktora derslerini tamamlama
döneminde bir ‘bilim tarihçisi perspektifi’ kazanma çabama katkı sunan DTCF’deki
tüm hocalarımın emeklerini de burada anmak isterim. Tez izleme komitesinde yer
vi
alarak bana yol gösteren Prof. Dr. Melek Dosay Gökdoğan ve Prof. Dr. Ali Ulvi
Yılmazer’e değerli katkıları ve eleştirileri için çok teşekkür ederim.
Büyük bir sabır göstererek bana zaman kazandıran ve destek olan sevgili
eşim Hurşid YETMEN’e; küçük yaşına rağmen olgunluk göstererek çalışmalarımı
sürdürmeme olanak sağlayan biricik kızım Rengin’e varlıkları için teşekkür ediyorum
ve sevgilerimi sunuyorum.
Bu süreçte desteğini esirgemeyen sevgili Süleyman Ertan TAĞMAN’a ve Rıza
Mahfuz YARGICI’ya teşekkürü bir borç bilirim.
Bu çalışmada karşılaşılabilecek olan eksikliklerden, sorumlu olduğumu
belirtmek isterim ve bununla ilgili olarak düşüncelerini paylaşacak olanlara da
şimdiden teşekkür ederim.
Bu çalışmamı, hayatımın en önemli adımlarında desteklerini hiçbir koşulda
esirgemeyen ve yaşadığımız acılara rağmen akademik çabalarımı yürütmemi
sağlayan annem, babam ve ağabeyime ithaf ediyorum.
Aynur YETMEN
vii
viii
GİRİŞ
Hem günlük yaşamda hem de bilim ve felsefede uzam kavramıyla birlikte
evrendeki olguları açıklamaya elveren zaman, her şeyin zaman içinde var olması ve
günlük deneyimlerimizle arasında kendiliğinden bağ kurulması, zamanın basit ve
kavranması kolay bir şeymiş gibi algılanmasına neden olmaktadır. Deneyimlerimizle
ve olup bitenlerle bu denli yakınlık içerisinde olması zamanın bizde neredeyse
üzerinde hiç düşünmememizi gerektirmeyecek denli tanıdık, bildik veya aşina
olduğumuz bir kavram olduğuna dair inanç yaratmıştır. Her zaman haklı ve yeterli
delillendirmelere sahip olmadığımız, ancak doğru olduğunu kabul ettiğimiz birçok
inancımızda olduğu gibi, zamana ilişkin de doğru sandığımız birçok yanlışın olacağı
açıktır.
Bu konuda ilk dikkati çeken nokta zamanın mahiyetini veya neliğini mutlaka
kavramış olduğumuza ilişkin yerleşik kabuldür. Bu kabul, giderek bugün de içeriği
neredeyse bütünüyle varsayımlarla belirlenmiş olmasına karşın, zamanın gözlem,
deney, dil ve mantık kurallarına dayanılarak tanımlanabileceği algısına yol
açmaktadır. Geleneksel bölümlemeye uygun bir ifadeyle dile getirildiğinde, doğa
bilimleri olarak adlandırılan bilim dallarının en temel teorilerinde zamanın “t” ile
gösterilen bir değişken olarak kullanılması ona bir tanımlama kazandırıyormuş gibi
görünmektedir. Bu kazanıma dayanarak, bahsedilen teorilerdeki zaman
değişkeninin, özellikle fiziksel evren hakkında rasyonel ve reel bir bilgiye ulaşmaya
olanak sağladığı düşünülse de zamanın mahiyetine dair soruların genellikle cevapsız
bırakıldığı açıktır. Burada öncelikle dikkat çeken nokta, zamanın tanımsız kalmasının
bir sorun olarak düşünülmemesidir. Dolayısıyla, bilgikuramsal bağlamda zaman, ne
8
olduğuyla ilgilenilmeksizin, ölçülebilir bir veri olarak doğal olayların anlaşılmasında
ve açıklanmasında kullanılmaktadır. Bu bağlamda zamanın ontolojik boyutu ve
neliğine ilişkin tartışmalar ise bilim insanlarının çalışma alanlarına genellikle
girmeyen, daha çok felsefenin ve bilim felsefecilerinin ilgilenmek durumunda
kaldıkları bir probleme dönüşmüştür.
Zaman felsefesi bir yana, zamanın felsefece sorgulanmasının temel hareket
noktalarından biri zamanın ne olduğu, diğeri de bir bilgi nesnesi olarak zamanın nasıl
anlaşılacağıdır. Başka bir deyişle akla yeni bir fikrin nasıl geldiğiyle, onun mantıksal
olarak irdelenmesi arasında kesin bir ayırıma gidilerek, zamanın düşünce olarak nasıl
oluştuğuyla, yani kavramlaştırılmasıyla, zamanın olgulara ve uzam gibi diğer
kavramlara bağlanması arasında ayrıma gitmek gerekmektedir.
Doğası gereği genellikle kavranamaz gibi görünen zaman, içinde yaşadığımız
dünyanın doğasına dair algılama şeklini ve dünyaya ilişkin ontolojik bakış açımızı
biçimlendirerek doğayı anlamamızda temel bir rol oynamaktadır. Zaman fiziksel bir
şey olarak algılanmamasına karşın, varlığın bir boyutu olarak duyu verilerimizin bir
bileşenini oluşturan somut bir şey gibidir. Ancak bu bileşeni betimleme çabası,
özellikle bilimde ve bilim felsefesinde çetin tartışmaları, buna bağlı olarak hemen
hemen her dalda, kendi açıklama diline uygun bir zaman teorisi oluşturma sürecini
doğurmuştur. Son dönemde yapılan çalışmalar, günümüzdeki bilim geleneğiyle
zamanın yapısı gereği bütün disiplinler için geçerli olan tek bir tanımını yapmanın
çok kolay ve olanaklı olmadığını ortaya koymaktadır. Yine de zamanın doğasının ve
kavranış şeklinin bilginin ve bilimin oluşmasında ve dolayısıyla bilim insanlarının
araştırmayla bağlandığı dünyanın yeni algısında nasıl bir etkisi olduğunu sormakta
9
Description:Bkz. Ahmet Arslan, İlkçağ Felsefe Tarihi, İstanbul Bilgi Üniversitesi, İstanbul 2009, Cilt1, s. 257 53 Aslan Topakkaya, “Zaman Kavramı Bağlamında Platon-Aristoteles Karşılaştırılması”, Felsefe ve. Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl 326 Roger Penrose, Fiziğin Gizemi-Kralın Yeni Usu