Table Of ContentEM Dergi 447 Sayý Baský_Converli_31 05 2013.pdf 1 31.05.2013 16:21:19
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
İÇİNDEKİLER
ELEKTRİK
MÜHENDİSLİĞİ EMO’dan... ...............................................................................................................6
1 9 5 4 Neriman Usta
TMMOB TÜRKİYE AKP FAŞİZMİNE DİRENİYOR .....................................................................9
Elektrik Mühendisleri Odası adına
SAHİBİ EDİTÖRDEN
Yönetim Kurulu Başkanı
YANGINLAR ve ELEKTRİK KONTAĞI ....................................................................11
Cengiz GÖLTAŞ
Saadet Nuruilah Güleç
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Mehmet BOZKIRLIOĞLU YANGIN VAR! ..........................................................................................................12
Sabri Günaydın
YAYIN KURULU
Neriman USTA
İrfan ŞENLİK POLAT REZİDANS’A NE OLDU? .............................................................................15
Erhan KARAÇAY
Mustafa Kemal Korkmaz
Hamza KOÇ
Fatih KAYMAKÇIOĞLU
Kübülay ÖZBEK KAÇAK AKIM? .........................................................................................................18
Hüseyin YEŞİL Serdar Paker
Ercan DURSUN
Musa ÇEÇEN
Gültekin TÜRKOĞLU KAÇAK AKIM RÖLELERİ .........................................................................................20
Hacer ŞEKERCİ Recep Güner
Tayfun AKGÜL
Orhan ÖRÜCÜ
YANMAZ DEĞİL, YANGINA KARŞI GÜVENLİ KABLO ............................................24
Kemal ULUSALER
Necati İPEK Sabri Günaydın
Tarık ÖDEN
Tuncay ATMAN YANGIN VAR! DUYAN YOK! ...................................................................................26
Cem KÜKEY
Banu Salman
Hüseyin ÖNDER
Olgun SAKARYA
Emre METİN YAZILI BASINDAN SEÇİLMİŞ ÖNEMLİ YANGINLARIN ÇİZELGESİ (2003-2013) ....29
YAYIN YÖNETMENİ
PATLAYICI ORTAMLARDA ELEKTRİKSEL GÜVENLİK ...........................................33
Banu SALMAN
Özlem Özkılıç
YAYINA HAZIRLAYANLAR
Kahraman YAPICI YANGIN GÜVENLİĞİ YETKİ-SORUMLMULUK DİYAGRAMI ..................................36
Necla DULKADİROĞLU
REKLAM SORUMLUSU EV ve İŞYERLERİNDE ELEKTRİKSEL GÜVENLİK İÇİN PRATİK ÖNERİLER ...........38
Münevver ÇAY TURGUT Musa Çeçen
EMO İstanbul Şubesi
Tel: +90 (212) 259 11 50
Faks: +90 (212) 258 36 55 ATEX, TÜRKİYE ve EMO .........................................................................................40
e-posta: [email protected] Murat Yapıcı
YÖNETİM YERİ
STATİK ELEKTRİĞE KARŞI ÖNLEMLER ..................................................................42
Elektrik Mühendisleri Odası
Ihlamur Sokak No: 10 Kızılay-Ankara Filiz Başarır İnce
Tel: +90 (312) 425 32 72 (PBX)
Faks: +90 (312) 417 38 18 HES’LERE YEŞİL ENERJİ SORGUSU .......................................................................45
e-posta: [email protected]
İrfan Şenlik
http://www.emo.org.tr
Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın “UCUZ İŞGÜCÜ HEDEFİ” KALKINMA GETİRMEZ ...................................................50
İki ayda bir yayımlanır
Tuncay Atman
BASIM TARİHİ ve SAATİ
10 HAZİRAN 2013 - 08:00 KALKINMA İÇİN İLERİ TEKNOLOJİ ÜRETİMİ ......................................................53
SAYI: 447 Alpaslan Güzeliş
BASIM ADEDİ
JAPON NÜKLEER REAKTÖRLERİNDE YANLIŞ GİDEN NEYDİ? ............................55
12000
Eliza Strickland
DİZGİ ve TASARIM
PLAR İKİ ATATÜRK ÇOCUĞU Prof. Dr. Mustafa BAYRAM-Prof. Emin ÜNALAN .........61
Planlama Yayıncılık Reklamcılık
Turizm İnşaat Tic. Ltd. Şti. Ayşe KAYPMAZ
Yüksel Cad. No: 35/12 Yenişehir-Ankara
Tel: +90 (312) 432 01 83 - 93 • Faks:+90 (312) 432 54 22
KİTAP TANITIMI .....................................................................................................63
e-posta: [email protected]
BASKI YERİ
Mattek Matbaacılık Ltd. Şti.
Ağaç İşleri San. Sit. 1354 (Eski 21. Cad.) 1362. Sk. No: 35
Yenimahalle-İvedik/Ankara
Tel: +90 (312) 433 23 10 (pbx) • Faks: +90 (312) 434 03 56
Dergide yer alan yazılar EMO’dan izinsiz
yayınlanamaz ve alıntı yapılamaz. Yayınlanan
yazılardaki görüşler, yazarın sorumluluğundadır.
EMO üyelerine parasız dağıtılır.
EMO’dan...
Neriman Usta
EMO 43. Dönem Yönetim Kurulu Başkan Yardımcsı
Merhaba,
11 Mayıs 2013 günü, Reyhan-
lı’da peş peşe iki bombanın pat-
latılması sonucu kaybettiğimiz
52 (resmi açıklamalara göre)
canımızın acısıyla sarsıldık.
Yüzü aşkın yaralı, yüzlerce ev
ve işyerinin tahrip olmasına ne-
den olan bu saldırı, tarihimize
“en büyük saldırı” olarak geçti.
Ancak olayın hemen ardından
konulan yayın yasağı ile kendi-
sine yönelecek tepkileri en aza
indirmeye çalışan AKP Hükü-
meti, yas bile ilan etmedi. Yayın
yasağı nedeniyle, Reyhanlıların
yaşadıklarıyla bağ kurması en-
gellenen Türkiye halkı, Reyhan-
lıların acısı ve yasıyla gereği
gibi ortaklaşamadı. Reyhanlı
saldırısını kınayan, AKP Hükümeti’nin Suriye politikasını protesto edenler Tür-
kiye’nin pek çok ilinde polis şiddetine maruz kaldılar. Saldırının üzerinden
hafta geçmeden bizzat Reyhanlıların gerçekleştirdiği protesto eylemi de gaz
ve coplarla engellenmeye çalışıldı.
Reyhanlı’da yaşanan katliam; AKP Hükümeti’nin Suriye’ye karşı izlediği, iç
işlerine karışma, iç savaşa El Kaideci gruplar üzerinden müdahale ederek
başka bir ülkenin rejimini değiştirme politikalarının sonucudur. İşgalci İsra-
il’in bekası, ABD emperyalizminin çıkarları doğrultusunda, etnik ve mezhep
ayrımcılığı kullanarak; şiddetle, kanla, en gerici unsurlara her türlü destek
verilerek gerici bir rejim inşa edilmesini hedefleyerek, neo-liberal sömürü
düzenine eklemleme taşeronluğunun yapılmasının sonucudur.
Reyhanlı’da meydana gelen katliamdan, bu ortamı hazırlayan; sınırda yer
alan tüm kentlerde can güvenliğini ortadan kaldıran; onlarca vatandaşımı-
zın, on binlerce Suriyelinin kanı pahasına, El Kaideci gruplar üzerinden iç
savaşı derinleştirerek Suriye’ye uluslararası müdahale zemini yaratmak için
uyguladığı, hali hazırda çökmüş olan politikalarından dolayı AKP Hükümeti
sorumludur. Buradan tekrar Reyhanlı’da yakınlarını yitiren yurttaşlarımıza
başsağlığı, yaralılarımızın sağlıklarına kavuşmalarını dilerken, savaş çığırt-
kanlığına karşı hepimizin çok daha güçlü bir şekilde barışın sesini yükselt-
memiz gerekiyor.
Geçen sayımızdan bu yana, Türkiye’de hepimizin bugününü ve yarınını de-
rinden etkileyen gelişmeler yaşandı ve yaşanmakta. Kürt sorununda çözüm
süreci diye başlatılan süreç, çatışmasızlık ve silahlı grupların ülkeyi terk etme
süreci olarak devam ediyor. Barış ve kardeşleşme, öteden beri ifade ettiğimiz
gibi ancak eşitlik ve demokrasi temelinde yeniden inşa edilebilir. Tüm yurt-
taşlar için, temel insan hak ve özgürlüklerini hayata geçirecek düzenlemeler
yapılmadan, yargının bağımsızlığı gerçekleştirilmeden, seçim sistemi de-
mokratikleştirilmeden kalıcı barışın sağlanması mümkün olmayacaktır. Bu
nedenle, eşitlik ve özgürlük temelinde demokratikleşme taleplerimizi ısrarla
sürdürmeli, sürecin seyircisi değil, müdahili olmalıyız.
6 2013 Mayıs• Sayı-447
Ancak demokratik adımların atılmadığını; tam tersine hükümetin bugüne kadar artarak sürdürdü-
ğü otoriterleşme eğilimlerinin devam ettiğini görüyoruz. Toplumun hak arayan her kesimine yönelik
baskılar artarak devam etmektedir. 1 Mayıs’ı, tarihi bağı ve emeğin mücadelesindeki yeri nedeniyle
Taksim’de kutlamak isteyen emek örgütlerine binlerce gaz bombası ile yapılan saldırılar bu duru-
mun önemli bir göstergesi olmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce dahi Taksim’in 1 Mayıs
alanı olarak tespit edilmiş olması, son 3 yıldır Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarının sorunsuz yapılma-
sına rağmen bu yıl Taksim Meydanı hukuksuzlukla emekçilere kapatıldı. İnşaat gerekçesinin bir
bahane olduğu ise Süper Lig Şampiyonluk kutlamaları için onbinlerce kişiye Taksim’in açılmasıyla
tescillendi. Taksim Meydanı Türkiye’nin emek mücadelesinde önemli bir yer tutar, bundan sonra da
1 Mayıslar elbette Taksim’de kutlanacaktır.
Piyasalaşma Can Güvenliğini Yok Ediyor
Bilindiği gibi 30 yıldır adım adım ilerletilen, 2001 Krizi’nden itibaren de kamu mal ve hizmet üretim-
lerinin özelleştirilmesi, piyasalaştırılması kanunlarıyla hızlandırılan ve AKP hükümetlerinin çalışma,
sosyal güvenlik yasaları ve yargı reformları adı altında pek çok mevzuat değişikliği gerçekleştirme-
siyle, neoliberal düzenlemelerin kalıcılaştırılmaya çalışıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu durum bizlere,
uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve taşeronlaşmanın yaygınlaştırılması sonucu güvencesizlik
olarak yansıdı/yansıyor. 2011 seçimlerinden sonra kontrol ve denetim hizmetlerine yönelik bakanlık-
ların kendi alanlarında yaptıkları mevzuat değişiklikleri ile bu alanlar da hızla piyasalaşıyor. Mü-
hendislerin mesleki hak kayıplarına yol açan bu düzenlemeler her alanda hızla yaygınlaştırılıyor.
Halkın can güvenliğini konu alan kamu hizmeti olan ve öyle de kalması gereken kontrol ve denetim
hizmetleri, ticari ilişkilere terk edildikçe aslında fiilen yapılamaz hale geliyor. Hizmet alanla veren
arasındaki ticari ilişki gerçek bir denetimi de olanaksız kılıyor.
Bu sayımızın dosya konusu olan “Yangın Güvenliği” alanı da, taşeronlaşmanın, kamusal denetim
eksikliklerinin halkın can güvenliğini nasıl tehdit ettiğine ilişkin acı örneklerin yaşandığı bir alandır.
Bilindiği üzere yangınların çıkış nedenleri arasında elektrik kaynaklı yangınların oranı yüzde 20’lere
varmıştır. Gerek tesisat seçimini kontrol etme, gerek yapılan tesisatların denetiminin ticarileşmiş yapı
denetim şirketlerine bırakılması sonucunda, eski binaların kontrolden geçirilerek halkın can güven-
liğinin sağlanması, belediyelerde mühendis istihdamının da çok sınırlı olması nedeniyle gereği gibi
yapılamamaktadır. Kamuya açık hastane, okul gibi binalardaki denetimsizlik ve tespitsizlik sonucu
çoklu ölümlerin yaşandığı hepimizin hatıratındadır (Bursa’da Şevket Yılmaz Hastanesi gibi). Kamu
hizmet binalarında, hizmetlerin parçalanarak taşeronlaştırması ciddi bir koordinasyon sorununa yol
açmakta, hizmet kalitesi düşürülmekte, olumsuz sonuçları hastane yangınları örneklerinde olduğu
gibi karşımıza çıkmaktadır. Taşeronlaşmanın, güvencesiz çalışma biçimlerinin halkın can güvenliği-
ni tehdit ettiğini, bu tarzın çalışma hayatımızdan çıkarılması için hepimize görev düştüğünü bir kez
daha vurgulamak istiyorum.
Piyasacı Denetim/sizlik Mesleki Hakların Gasbı
1999 Depremi fırsat bilinerek, hayata geçirilen Yapı Denetimi Kanunu, ne yazık ki bize denetimin pi-
yasalaşmasının sonuçları üzerine önemli bilgiler edinmemizi sağladı. Yerel yönetimlerin yapı deneti-
mi ile ilgili yetkilerini şirketlere devreden bu kanunla ilgili kısmi iyileşmeler sağlanmış olsa da gerçek
bir denetim faaliyetinin sağlanamadığı, bu şirketlerde çalışan mühendislerin ise düşük ücretlerle ve
güvencesiz bir çalışma biçimine maruz kaldığını hepimiz yakından biliyoruz.
Aynı şekilde “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu”, bu alandaki yetersizliği yine piyasa kurallarıyla çözmek
için hazırlanmış; mühendisleri ağır sorumluluk altında tutarken, güvencesiz kılıp, işveren karşısında
fiilen yaptırım gücünü kullanamaz hale getirmiştir. Bu kanun sonrasında iş kazaları azalmadığı gibi,
işverenlerin yasal sorumlulukları mühendislere yıkılmaya çalışılmıştır. İş güvenliği alanında Çalışma
Bakanlığı’nca, ölçme, değerlendirme ve kontrol faaliyetleri ile ilgili hemen her hafta yönetmelikler
yayımlanmaktadır. Yönetmeliklerin ortak özelliği; mesleki alan ayırmaksızın geniş mühendis ve tek-
nik eleman havuzları oluşturarak, bu alanda ucuz işgücü sağlamak ve mesleki hakları sermaye
şirketlerine devrederek, bu alanda serbest mühendislik hizmeti yapılmasının olanaksız hale getiril-
mesi olarak özetlenebilir. Keza LPG denetimi, çevre denetimi gibi ve daha pek çok alanda bu yön-
tem hayata geçirilmektedir. Kamuda norm kadro uygulaması ve özelleştirmeler nedeniyle nüfusa
göre mühendis istihdamının oransal olarak en düşük seviyelerde tutulduğu bir ortamda denetimin
piyasalaştırılmasıyla “mühendisler için istihdam alanı yaratılıyormuş” izlenimi yaratılsa da mühen-
dis emeğinin hızla değersizleştirildiği, mühendislerin güvencesiz ve ucuz işgücüne dönüştürüldüğü
unutulmamalıdır. Sermaye sınıfı hem denetlenemez hale gelmekte, hem de mühendislik hizmetleri
yeni sermaye birikim alanına dönüştürülerek sermaye sınıfı lehine düzenlenmektedir.
2013 Mayıs• Sayı-447 7
Halk Mülksüzleştirilirken; Mühendisler, Meslek Örgütleri Yetkisizleştiriliyor
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca hazırlanan, yaklaşık bir yıldır gündemde tutulan “Yapı Denetimi
Kanunu ile Bazı Kanunların Değiştirilmesi” Kanun Tasarısı, yani bilinen adıyla torba yasa tasarısı,
“Yapı Denetimi Kanunu” ve “İmar Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması” şeklinde ikiye bö-
lünerek tekrar görüşe açıldı. Bunlar, Yapı Denetimi Kanunu, İmar Kanunu, Kıyı Kanunu, İller Bankası
Kanunu, Kat Mülkiyeti Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı KHK.
Van Depremi’nden sonra yine deprem fırsatçılığı ile çıkarılan “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüş-
türülmesi Hakkındaki Kanun” ile “Büyükşehir Belediyeleri Yasası’nda yapılan değişiklikler ile güvenli
barınma sağlamak yerine, barınma ve mülkiyet hakları güvencesizleştirilmiş, kırsal alanın rantı kent
lehine düzenlenmiş, kentsel dönüşüm için kırsal alanın ve tarım alanlarının tasfiyesinin yolu açılmış,
köylülük gözden çıkarılmıştır. Kentsel dönüşümün gerçekleştirilmesi için düzenlenen bu yasalar,
“mülksüzleştirme” yasaları olarak hayata geçirilmiştir. Aynı zamanda yerel yönetimlerin imar yetki-
leri merkezi hükümete devredilmiştir. Yerelden yönetim, demokratikleşme gibi sunulan bu yasalar,
tam tersi merkezileşme ve otoriterleşmeye zemin hazırlayan yasalar olmuşlardır. Şimdi torba yasa
tasarısı ile halkın mülksüzleştirilmesi yanında, mühendisler ve mimarlar güvencesizleştirilmeye ça-
lışılmaktadır.
Yapı Denetim Kanun Tasarısı’nda, proje hazırlama, onaylama yetkileri, teknik müşavir firmalarına
devredilmekte; mühendislerin mesleklerini serbest mühendis olarak icra edebilme olanakları yok
edilmeye çalışılmaktadır. Aynı şekilde yapı üretim alanında imar yetkileri oldukça sınırlanmış olan
belediyeler, proje kontrol ve onay süreçlerinden de dışlanarak yapı sürecindeki hemen tüm inisiyatif-
lerini kaybetmektedirler. Meslek örgütleri de proje denetimi alanından tamamen dışlanmaktadırlar.
İmar, Kat Mülkiyeti, Kıyı Kanunu gibi değişiklik tasarlanan kanunlarla da hem halkın, hem mühen-
dislerin, mimarların, meslek örgütlerinin hak kayıpları artırılmakta; kıyılarımız sermayenin talanına
açılmakta, ruhsatsız pek çok tesisin de ruhsatlanması amaçlanmaktadır. Yerel yönetimlerin, meslek
örgütlerinin yetkilerinin ellerinden alınmasını sağlayan bu yasalar, merkezileşme ve otoriterleşme
yasalarıdır. Otoriterleşmenin siyasal karşılığı ise başkanlık sistemidir ki AKP kurumsallaştırmaya ça-
lıştığı neoliberal düzenin sonucu olarak başkanlık sistemini tartıştırmaktadır.
Benzer bir yönetmelik taslağı da “Elektrik Tesisleri Proje ve Kabul Yönetmeliği” Taslağı’dır. Yapı
alanındaki mühendislik haklarının şirketlere tanımlanmasına benzer şekilde, enerji alanında
mühendislik haklarının şirketlere devredilmesine yönelik Enerji Bakanlığı’nca hazırlanmış bir yö-
netmelik taslağıdır. Bu yolla proje üretimi, serbest mühendis müşavirlerden (SMM); kontrol ve onay
yetkisi, bakanlık ve meslek odalarından alınarak şirketlere devredilmek istenmektedir. Bu alanda
mühendislerin SMM olarak mesleklerini yapabilme olanağı hiç kalmayacağı gibi, meslektaşları-
mıza ayrıca 5 yılda bir eğitim almaları, belgelemeleri gibi pek çok kriter konulması tasarlanmış,
ancak çok uluslu anlaşmalarla akredite olmuş şirketlerde başkaca bir kriter aranmamıştır. Elbette
Odamız taslakla ilgili Enerji Bakanlığı’nda görüşmeler yapmış, ayrıca görüşümüzü yazılı olarak da
sunmuştur.
Gerek yapı alanında, gerek enerji alanında gerekse de tüm mühendislik alanlarında, mesleki hak-
ların sermayeye devri yoluyla, mühendislik hizmetlerinin ulusal/uluslararası sermayeye açılması
sağlanmakta; mühendislere, hızla güvencesizleştirilerek bu çalışma biçimi tek hakim çalışma tarzı
olarak dayatılmaktadır. Hukuk mücadelesinin daraltıldığı, hukuksal kazanımların tekrar yasal deği-
şikliklerle yok edildiği bir ortamda, en önemli gücümüz örgütlü gücümüzdür.
Mühendislerin istihdamı, hizmetlerin piyasalaşması ile değil, insanı önceleyen yeni bir kamusal an-
layışla mühendislik hizmetlerinin yapılandırılması ile sağlanmalıdır. Halkın can güvenliğini piyasa-
nın keyfiyetine bırakarak, mülksüzleştirme yolu ile yoksullaştırma ve ucuz işgücü yaratmaya dönük
toplum mühendisliği değil, güvenli barınma ve çalışma koşullarının oluşturulması gerekir. Bugün,
halkın hak kayıpları ile mesleki haklarımızın gasbı acı bir biçimde örtüşmektedir. Bu anlamda mes-
leki hak mücadelemizle, halkımızın insanca yaşam mücadelesi her zaman olduğu gibi birbirinden
ayrılamaz durumda ve geniş bir meşruiyet zeminine sahiptir. Doğasına, evine, toprağına, okuluna,
kentine sahip çıkanlarla mesleki haklarına sahip çıkanların mücadelesi ortaktır, insanca yaşam
mücadelesidir.
Mesleklerimizin vasıfsızlaştırılmasına, haklarımızın gasbına izin vermeyeceğiz!
Güvenli geleceği birlikte kuracağız!
8 2013 Mayıs• Sayı-447
ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİ
TÜRKİYE
AKP FAŞİZMİNE DİRENİYOR
AKP Hükümeti’nin insanların yaşam tarzına müdahale düzenlemeleri ile kol kola giren yandaş sermayesine rant
eden düzenlemeleri, her türlü muhalefete karşı sert polis aktarma süreci halkı isyan ettirdi” saptaması yapılan açık-
şiddeti uygulamaları, savaş çığırtkanlığı, kentlerin ranta teslim lamada, şu değerlendirmelere yer verildi:
edilmesi, kırsal bölgelerde insanların yaşam alanlarının kar “İktidara geldiği günden bu yana bir kesimin mağduriye-
hırsıyla yok edilmesi gibi pek çok rahatsız edici uygulamalara tinden ve yaşam özgürlüğünden dem vuran AKP, insanların
karşı 31 Mayıs 2013 tarihinden itibaren Taksim’den tüm yurt havasına, suyuna, ülkesine sahip çıkma arayışını yok saymakla
geneline yayılan toplumsal bir patlama yaşandı. kalmayıp, ağır bir şiddet ve korku ortamı yaratarak her türlü
Yaratılmak istenen “korku toplumunun” Taksim Gezi Par- muhalefetin sesini kesmeye çalışıyor. Bu hedefini gerçekleş-
kı’nda polis eliyle uygulanan şiddet olaylarının protestosuyla tirmek üzere iktidarın ilk yıllarında ‘muhafazakar demokrat’
birlikte bir anda “Direniş Toplumu”na dönüştüğü müca- söylemiyle pazarlanan AKP iktidarının askeri vesayeti kaldır-
delelere Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) da ilk günden ma, derin devleti çökertme gibi ‘ileri demokrasi’ olarak göste-
desteğini ortaya koydu. Bugüne kadar başta mesleki alanla- rilen adımların ardında kendi derin devletini kurma sürecine
rıyla ilgili yapılan düzenlemeler olmak üzere kamu yararını girdiği, bugün yaşanan cemaat ve AKP kavgasından, Uludere
gözeterek açtığı davalar, kamuoyunu bilgilendirmeye dönük ve Reyhanlı katliamlarından gün yüzüne sızıyor.
açıklamalar ve sempozyumlarla ve miting alanları da dahil Önce yaptığı kanuni düzenlemeler ve kadrolaşmalar yo-
olmak üzere her platformda demokrasi, emek ve özgürlük luyla devletin kurumlarında tek seslilik yaratan AKP, üni-
mücadelesinin içinde yer alan EMO, 1 Haziran 2013 tarihinde versitelerden yargıya varıncaya kadar özerk olması gereken
yaptığı açıklama ile polis şiddetine karşı yükselen mücadeleyi kurumları daha da iktidara bağımlı hale getirirken; medya
selamladı. EMO 43. Dönem Yönetim Kurulu’nun açıklama- ve iş dünyası üzerinde de görünüşte hukuki, gerçekte gayri
sında, mücadelenin yükselişi şöyle anlatıldı: meşru yollarla hakimiyet kurarken; sendika, meslek örgütle-
“Taksim Gezi Parkı’nın Alışveriş Merkezi’ne dönüştürülme ri ve demokratik kitle örgütlerini de hareket edemez noktaya
girişimini protesto edenlere yönelik AKP’nin insanlık dışı mü- getirmeye çalıştı. Ancak bu kadar baskı ve korku ortamına
dahale ve saldırısı, tüm Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Protestolar karşın Taksim Gezi Parkı’na sahip çıkanlara yönelik yapılan
kentlere yayıldı. Ancak halkı yok sayan iktidar, polis saldırısını müdahale bir kıvılcımın yanmasını sağladı.”
protesto eden başta Ankara, İzmir, Antalya olmak üzere çok Açıklamasında “iktidarın polis eliyle uyguladığı şiddeti”
sayıda kentte yurttaşlara da aynı şiddetle karşılık verdi. protesto ederek; insanların toplanma, gösteri ve ifade öz-
Ağır polis şiddeti nedeniyle yurttaşlarımız yaralanırken; gürlüklerine, iletişim ve ulaşım özgürlüklerine yapılan tüm
gösteri, toplanma ve ifade özgürlüğüne yönelik müdahale- müdahaleleri kınayan EMO, “Demokratik haklarına sahip
ler, askeri darbe dönemlerini aratırcasına iletişim ve ulaşım çıkan, suyunu, havasını ve yaşam hakkını savunan insanları”
özgürlüğünün kesilmesine kadar uzandı. Kentlerde adeta selamladı. Açıklama, direniş mücadelesinin simgesi olan
adı konulmamış sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı uygu- “Her Yer Taksim, Her Yer Direniş!” sloganıyla son buldu.
lanmaya başlandı.”
Devlet Terörünü Durdurun
AKP, Halkı İsyan Ettirdi
TMMOB’a bağlı 22 meslek odasının Yönetim Kurulu
“AKP’nin ileri demokrasi ve açılım görüntüsü altında gi- başkanları da 5 Haziran 2013 tarihinde ortak bir basın
derek yaygınlaştırdığı faşizan uygulamalar; din referanslı açıklaması yaparak, ülke geneline yayılan polis şiddetini
toplumsal yaşama ve özel yaşama müdahale eden icraat ve kınadı. “Gücünüz Halkı Sindirmeye Yetmeyecek” başlıklı
2013 Mayıs• Sayı-447 9
ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİ
“Devlet terörünü durdurun, zorbalığa son verin” çağrısıyla yaşam biçimlerine ve tercihlerine ait düzenlemeler yapıl-
yapılan açıklamada, “Ülkesini Ortadoğu’da savaşın eşiğine maya çalışılması, kaç çocuk yapılacağından 1 Mayıs’ın nasıl
getiren ve kendi halkını acımasızca gaz bombasına boğan kutlanacağına varana kadar hayatın her alanını tek başına
AKP sözcülerinin tahripkâr üslubuna karşı tüm halkımızı şekillendirme isteği halkımızın kaygılarını ve tepkilerini ar-
sağduyulu davranmaya ve yaşam alanlarımızı korumak için tırmıştır. AKP iktidarının Cumhuriyet değerleri ve laikliğe
direnmeye çağırıyoruz” denildi. yönelik sürekli saldırıları ve hakaretler halkın ‘artık durun’
Bilgisayar, Çevre, Elektrik, Fizik, Gemi Makinaları İşletme, demesine yol açmıştır. AKP iktidarının eğitim, sağlık, ula-
Gıda, Harita ve Kadastro, İnşaat, Jeofizik, Jeoloji, Kimya, şım, enerji, gıda, kent, imar/yapı politikaları bir bütün olarak
Maden, Makina, Metalurji, Meteoroloji, Petrol, Tekstil ve halka ‘artık yeter’ dedirtmiştir. Halkın itirazının artık sadece
Ziraat mühendisleri odaları ile İç Mimarlar, Mimarlar, Pey- ‘Gezi Parkı’ kapsamında olmadığı, yaşamın her alanında var
zaj Mimarları ve Şehir Plancıları odalarının yönetim kurulu olan dayatmalara karşı olduğu görülmelidir.
başkanlarının imzalarıyla yapılan açıklamada, devlet eliyle Emekten yana bağımsız ve demokratik bir Türkiye müca-
yaratılan şiddet ortamına tepki gösterildi. Açıklamada yaşa- delesi, 12 Eylül’den sonra en büyük liberal ve gerici saldırıyı
nan süreç anlatılırken, ölümlere ve onlarca insanın yaralan- bu dönemde yaşamıştır. Bu dönemde yasama organı adeta
masına yol açan polis şiddeti şöyle tarihe geçirildi: AKP’nin bir komisyonuna dönüştürülmüş, başkanlık siste-
“Taksim’de Gezi Parkı’nı korumak için yapılan gösterilerin mi tartışmaları ve yeni anayasa girişimleri, bir diktatörlük
şiddet ile bastırılması nedeni ile ülke genelinde düzenle- inşaa etme noktasına kadar vardırılmıştır. AKP ve lideri
nen protestolarda polisin sergilediği acımasız tutum tüm yaşadığımız çağın benzer diktatörlüklerinin tüm özellikle-
yurttaşları kaygılandıracak boyutlara ulaştı. rini politikalarında bire bir barındırmaktadır. Meclis’te gece
yarıları toplumsal denetim ve tartışma mekanizmalarından
Polisin uyguladığı vahşet ve zorbalık, kent meydanlarına, re-
kaçırılarak yasal düzenleme yapmayı alışkanlık haline getiren
vir hizmeti sunan meslek odalarımıza, kahvelere, işyerlerine,
AKP, mevcut sayısal gücünü toplumu kuralsızca yeniden şe-
evlerin içine dek uzanmış durumda. TMMOB genel merke-
killendirmek için kullanmaktadır. AKP iktidarı meslek alan-
zinin bulunduğu binanın önüne de onlarca gaz bombası atıldı
larımızı ilgilendiren birçok düzenlemeyi mühendis, mimar
ve bir TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi ayağına isabet eden
ve şehir plancılarını yok sayarak hayata geçirmiştir. Bugün
gaz bombası ile yaralandı. Durum öylesi bir noktaya ulaştı ki,
kendisine biat etmeyen tüm demokratik kitle örgütleri gibi
halkın insani yardım ve dayanışma duygularının karşılığı gaz
TMMOB örgütlülüğü de ağır saldırı altındadır.”
bombaları oluyor. Restoran ve kafeler basılarak, içeride otu-
ranlar dövülüyor, coplanıyor. En demokratik hakkı olan gösteri “En ufak itiraza karşı siyasal güç kullanmayı alışkanlık ha-
yapma hakkını kullanan insanlara suçlu muamelesi yapılıyor. line getiren” AKP’nin, kendisinin yandaşı haline getirdiği
Ülkemiz adeta bir gaz cumhuriyetine dönüştürüldü. kolluk gücü ile günlerdir yaşam alanlarımıza gaz bombaları
yağdırdığına dikkat çekilen açıklamada, “Yaşamına yitiren ve
Yaşlılar, küçük çocuklar, hamileler dâhil herkes gaz bom-
yaralananların tam sayısının bile belirlenemediği bu vahşeti
balarını soluyor. Görülüyor ki ‘orantılı güç kullanımı’ sözü
toplum vicdanı ve tarihin belleği unutmayacaktır” denildi.
bir saçmalığı ifade ediyor, iktidarın gözü dönmüş zorba
Yurttaşların can güvenliğinin, bizzat kendilerini korumakla
zihniyetini perdelemek için kullanılıyor. Devlet terörünün
görevlendirilenler tarafından tehdit edildiğinin altı çizilen
şimdilik görünen sonucu, İstanbul ve Hatay’da iki yurtta-
açıklamada, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Şu anda evle-
şımızın ölümü, Ankara’da bir yurttaşımızın beyin ölümü,
rinde bizim zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si
binlerce gözaltı ve binlerce yaralı olmuştur.”
var” sözlerine de tepki gösterildi. “AKP lideri kendisine
oy verenleri sokağa dökme tehdidi ile gelişen toplumsal
Artık Yeter!
muhalefeti bastırmak istemektedir” denilen açıklamada,
Açıklamada, bu noktaya nasıl gelindiğine ilişkin olarak da ikti- şu saptamalara da yer verildi:
darın politikalarını eleştiren şu değerlendirmeye yer verildi:
“Ne yazık ki sergilenen bu açık hukuksuzluğa karşı ne sav-
“AKP’nin son dönemde 4+4+4 formülü ile eğitim sis- cılar harekete geçmiş, ne de ‘milyonlarca yandaşını’ sokağa
temini bir gecede gericileştirme girişimleri, insanların dökmekle tehdit eden AKP liderinin üslubunda en ufak bir
değişiklik olmamıştır. AKP’nin, toplumun birçok kesimi
tarafından geliştirilen eylemlerde sağduyusunu yitirdiği
ve polise verdiği talimatlarla ülkemizi kaosa sürüklediği
ortadadır.”
“Ülkesini Ortadoğu’da savaşın eşiğine getiren ve kendi
halkını acımasızca gaz bombasına boğan AKP sözcülerinin
tahripkâr üslubuna karşı tüm halkımızı sağduyulu davran-
maya ve yaşam alanlarımızı korumak için direnme” çağrısı
yapılan açıklama, şu uyarılarla son buldu:
“ İktidar olanaklarına tutunan AKP’nin gücü, halkı biber
gazı ile sindirmeye yetmeyecektir. Biz TMMOB’ye bağlı
bütün Odalar olarak iktidarın bu terör ve zorbalığını kını-
yor, protesto ediyor ve halkımızla birlikte artık durun, bu
zorbalığı durdurun diyoruz. İktidarı ve emniyet yetkilerini,
halkımıza karşı geliştirilen acımasızca saldırılara son ver-
meye çağırıyoruz.
Unutulmamalıdır ki; Hiçbir iktidar halkına düşman olamaz.
İktidar halka düşman olursa, halk iktidara direnir.”
10 2013 Mayıs• Sayı-447
ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİ
EDİTÖRDEN
YANGINLAR ve ELEKTRİK KONTAĞI
Saadet Nuruilah Güleç
ATEX Çalışma Grubu Üyesi
Bu sayı yangın özel sayısı; bu bağ- den başlayarak, son devre alıcısına kadar
lamda elektriğin yangınla ilişkilerini bütün anahtarlama ve koruma elemanla-
incelemek için yola çıktık. Çalışma alan- rı seçicilik kurallarına göre tasarlanmalı,
larımız olan elektrik, elektronik, kontrol uygulanmalı ve işletmede de bu koşullara
sistemleri yangınlarda can ve mal güven- dikkat edilmelidir. Tabi ki sistem kuru-
liğini sağladığı gibi iyi yönetilemediği lurken; alçak gerilim dağıtım panelleri,
durumlarda ciddi kayıp ve hasarlara da kablo kesit ve kablo tipi belirlenirken;
neden olabiliyor. Burada “yönetilmek” topraklama sistemi seçilirken; yapı ve
kavramı sadece izleme, alarm, kontrol dağıtım şebekeleri ile ilgili yönetmelik ve
anlamında değil; elektriksel yüklerin standartlara uygun seçimlerin yapılması
ihtiyacı olan gücün doğru, yönetmelik ve standartlara uygun, ve yapılan seçimlere uygun uygulama, denetim, devreye alma
gerekli güvenlik önlemleri alınmış bir dağıtım sistemini de çalışmalarının gerçekleştirilmesi şarttır.
kapsamaktadır. Elektrik tesisatından çekilen en küçük güce Bina ya da işletmenin kullanıcılara tesliminden sonra elektrik
kadar doğru anahtarlama elemanları ve doğru kablo seçimi, dağıtım sisteminin ilk tasarım koşullarına uygun olarak kul-
yangınları önleyici ya da olabilecek küçük hataların yerinde lanılması; değişen yük değerlerine göre dağıtım sisteminin
ve anında durdurulmasını sağlayan faktörlerdir. düzenlenmesi; bina veya işletmenin durumuna göre yıllık ve
-İstanbul’da, 2012 yılında toplam 25 bin 469, 2013 yılının aylık periyodik bakımlarının yapılması zorunlu olmalıdır. Yani
ilk iki ayında 3 bin 218 yangın olmuştur. zaman içersinde gevşeyen her türlü bağlantı önce gözle, sonra
-İstanbul’da, 2012 yılında 5 bin 12, 2013 yılının ilk iki ayında el ile ve aletler yardımı ile elden geçirilmeli; bozulan kırılan
949 elektrik kontağı sebepli yangın oluşmuştur. (Kaynak: elektrik donanımı yenileri ile değiştirilmelidir.
İBB İstanbul İtfaiyesi) Alçak gerilim dağıtım sisteminin doğru ve güvenilir olma-
Ülkemizde 1998-2008 yılları arasında meydana gelen yan- sı, yangın tehlikesi açısından bakıldığında elektriğe bağlı
gınların çıkış sebepleri incelendiğinde; en büyük oranın yangınların daha az olması için sadece ilk önlemdir. Bina
yüzde 30 ile “sigara ve kibrit” olduğu görülmüştür. Çıkış ve tesislerde elektriğe doğrudan bağlı olmayan sigara yan-
sebeplerinde ikinci sırayı ise yüzde 19’luk oran ile “elektrik gınları, kimyasal maddelerden çıkan yangınlar, kazan ve di-
tesisatı” kaynaklı yangınlar almaktadır. (Kaynak: TÜYAK ğer yüksek sıcaklık değerlerinde çalışan cihazlardan çıkan
2011 Yangın ve Güvenlik Sempozyumu ve Sergisi- İlknur yangınlar da istatistiklerde önemli bir yer tutar.
Bekem, Murat Çavuş, Füsun Demirel sunumu) Bina ya da işletmenin yangından korunması için ihbar siste-
Kontak kelimesi, İngilizce “contact” (iletme, bağlama, do- minin olması; merkezi olarak yangın veya yangın tehdidinin
kunma) kelimesinden gelmekte olup, Türkçe kullanımda önceden bilinerek önlem alınması; yangının yayılmasının
iki yerde anlam kazanmıştır. İlki röleler, kesiciler, otomatik önlenmesi ile ilgili konular bu derginin başka bir yazısının
sigortalar gibi anahtarlama elemanlarında güç ve kumanda konu olup orada ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.
devre bileşeni anlamındadır. Kontaklar; elektriği çok iyi ile- Kimyasal maddelerden çıkması olası yangınlarda ise önlem-
ten, altın, gümüş veya bakır kaplamalı mekanik dayanımı ler yukarıda anlatılanların üzerine çok ayrıntılı sistemler
yüksek iki adet metalden oluşmuştur. Aralarındaki boşluk gerektirmektedir. Kimyasal madde üreten, depolayan, sa-
kapalı veya açık olduğu zaman, elektrik akımı geçiren veya tan tesis ve işletmelerin, önce TS-EN 60079-10,1 tehlikeli
izole eden devre bileşenleri olarak kullanılırlar. Boşluk bir bölgelerin sınıflandırılması standardına ve kullandıkları
yalıtıcı hava ortamı, vakum, yağ, SF6 veya başka elektriksel kimyasala göre tehlikeli alan belirlemesi hesaplarını yap-
olarak yalıtkan olan sıvılar olabilir. Kontaklar ya mekanik maları; tehlikeli alan planlarını çıkartmaları gereklidir. Bu
basınç yaratan anahtar veya buton kullanılarak insan eli tesislerde yangın ihbar sistemine ek olarak gaz ihbar sis-
ile ya da rölelerin, duyar elemanların veya bir uyarının te- temleri de bulunması yönetmelik ve standartlar gereğince
tiklemesi ile aktif hale geçerler. (Örnek: güç kontağı, açık zorunludur.
kontak, kapalı kontak, akım geçen kontak, kuru kontak…) Ayrıca ek önlem olarak deprem algılama ve ihbar sistemleri
Elektrik-elektronik ile ilgili disiplinlerde gerek tasarım, kimyasal tesislerin büyüklüğüne göre kullanılacak sistemler-
gerek uygulama, gerekse devreye alma ve işletmede temel dendir. 1999 Gölcük Depremi’nde çıkan TÜPRAŞ yangını,
kavram olarak kullanılmaktadır. deprem algılama sistemi olmadığından önlemlerin geç alın-
İkinci kullanım şekli ise iletim hatası veya zafiyeti olan ması nedeni ile bilinen büyüklüğüne ulaşmış, milyar dolarlar
bağlantılarda kötü bağlantıyı ifade etmek içindir. Burada mertebesinde maddi kayba neden olmuştur.
ifade edilen zafiyet, sadece güce göre olmayan kablo kesiti Yukarıda anlattığımız sistem, ideal olan, doğru olandır; biz
veya gevşek bağlantı değil; elektrik güç dağıtım veya yapı mühendislerin yapmaya ve uygulamaya çalıştıklarımızdır.
elektroniği sistemleri için de kullanılabilir. Dağıtım, ihbar, kontrol ve kumanda sistemlerinin yukarıda
Bilindiği gibi elektrik dağıtım sistemleri hangi gerilim kade- tarif edildiği gibi kurulması ve kullanılmaya devam edilmesi
mesinden başlarsa başlasın bir bütündür. Transformatörü elbette belli bir maliyet gerektirir. Ama yangında kaybolan
alçak gerilim dağıtım sistemine bağlayan ana devre kesici- can, mal ve tarihi değerler!.. Yorumu size bırakıyoruz.
2013 Mayıs• Sayı-447 11
ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİ
Binalarda Elektrik Tesisatı, Yangın Güvenliği ve Standartlar...
YANGIN VAR!
Sabri Günaydın
Elektrik Mühendisi
Yangınların en önemli
nedenlerinden
biri standartların
gereklerine uygun
olarak yönetmeliklerin
güncellenmemesi. EMO’nun
2005 yılında güncelleyerek,
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı’na gönderdiği
“Elektrik İç Tesisleri
Yönetmeliği” aradan geçen
sekiz yıla rağmen halen
yenilenmemiştir.
Dünya’da birçok ülkede ilgili kurum ve kuruluşlar tara- Ülkemizdeki yangınların yaklaşık yüzde 20’si elektrik kay-
naklı olup, sigara kaynaklı yangınlardan sonra ikinci sırada
fından, çeşitli ülkelerdeki yangınlar ve yangın neden-
gelmektedir.
lerine ilişkin çok detaylı istatistikler, raporlar ve çalışmalar
sürekli olarak yayımlanmaktadır. Bu istatistikler, raporlar Elektrik tesisatının yangın güvenliğini tehlikeye sokmayacak
ve çalışmalar doğrultusunda da yangın önlemleri ile ilgili, şekilde yapılması için tasarımcıların ve uygulamacıların han-
ilişkili standartlar ve yönetmeliklerde yapılan ekleme ve gi yönetmelik ve standartları dikkate almaları gerekiyor?
değişikliklerle güncellenmektedir.
İstanbul’da 2010 yılında İstanbul İtfaiyesi’nin 4 bin 942 Yapılardaki Alçak Gerilim Tesisatlarının Yangın
personel ve 601 araçla müdahale ettiği 30 bin 371 olayda, Güvenliği İle İlgili, İlişkili Standartlar
233 vatandaş hayatını kaybetmiş; 35’i itfaiyeci olmak üzere
Binalardaki alçak gerilim elektrik tesisatlarının yangın güvenli-
630 kişi de yaralanmıştır.
ğiyle doğrudan ve dolaylı ilişkili tasarım, uygulamada öncelikli
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ta- uyulması gereken temel standartlar; Uluslararası Elektroteknik
rafından 2012 yılında meydana gelen yangınlara müdahale Komisyonu (IEC) tarafından yayınlanan IEC 60364 serisi stan-
sonrasında yapılan yangınların sebepleri ile ilgili istatistik dartlar, CENELEC (Avrupa Elektroteknik Standardizasyon
aşağıdadır. Komitesi-European Committee For Electrotechnical Standar-
dization) tarafından genel olarak paralel çalışma ile yayınlanan
İstanbul’da 2012 yılında meydana gelen 25 bin 469 yangında,
HD 384 serisi ve HD 60364 serisi standartlardır.
birinci sıradaki sebep; 12 bin 399 yangınla sigara, ikinci
sırada ise 5 bin12 yangınla elektrik kontağı olarak ifade edil- Alçak gerilim elektrik tesisatlarının tasarım ve uygulamasın-
mektedir. Trafo yangınları ise 251 sayısı ile istatistiklerde da aşağıda belirtilen yangın güvenliği ile ilişkili standartların/
yer almaktadır.
standart serilerinin, doğrudan ve dolaylı olarak yangın risk-
İstanbul’da 2012 yılındaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi leri açısından kesinlikle dikkate alınması gerekir:
istatistiklerine göre elektrik tesisatından kaynaklanan yan- - IEC 60331: Yangın şartları altında elektrik kabloları
gınların oranı yüzde 20.66’dır. için deneyler
12 2013 Mayıs• Sayı-447
ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİ
- IEC 60364: Binalarda elektrik tesisatı - EN 61184: Lamba duyları
- HD 384: Binalarda elektrik tesisatı - EN 61386: Boru sistemleri
- HD 60364: Alçak gerilim elektrik tesisatları - EN 62305: Yıldırım ve aşırı gerilimlerden korunma
- EN 54: Yangın algılama ve yangın alarm sistemleri - EN 81-73: Asansörler-Yapım ve montaj için güvenlik
- EN 1366-3: Servis tesisatları için yangına direnç de- kuralları-Yolcu ve yük asansörleri için özel uygulamalar
neyleri (Bölüm 3: Servis geçiş contaları) (Bölüm 73: Yangın anında asansörlerin davranışı)
- EN 50085: Donanımlı Kablo Kanalı Sistemleri ve Kablo
- ISO 8258-12: Acil durum jeneratörleri
Kanal Sistemleri
- EN 1838: Aydınlatma uygulamaları - Acil aydınlatma Yapılardaki Alçak Gerilim Tesisatlarının Yangın
- EN 50172: Acil durum kaçış aydınlatma sistemleri Güvenliği İle İlgili, İlişkili Direktifler
- EN 50174: Bilgi teknolojisi kablo tesisatı
Aşağıdaki direktiflerin ve bu direktifler ile ilişkili, ilgili
- EN50310: Eş Potansiyel Kuşaklama ve Topraklama
standartların gerekleri, yangın güvenliği yönünden yerine
Uygulaması (Bilgi Teknolojisi Donanımı Bulunan Bi-
getirilmelidir:
nalarda)
- 89/106/EEC: Yapı Malzemeleri (Temmuz 2013’te 305/
- EN 50200: Acil durum devrelerinde kullanılan koru-
2011 Yapı Malzemeleri Yönetmeliği ile değişecektir.)
masız küçük kesitli kabloların yangına karşı dayanıklılığı
- 97/23/EC: Basınçlı Kaplar
için deney metodu
- 98/37/EC: Makine Emniyeti
- EN 50267: Yangın şartlarında ortak deney metotları-
- 90/396/EEC: Gaz Yakan Cihazlar
Kablolardan alınan malzemelerin yanması sırasında
açığa çıkan gazlara uygulanan deneyler - 2006/95/EC: Alçak Gerilim Cihazları
- EN 50362: Acil durum devrelerinde kullanılan koruma- - 2004/108/EC: Elektromanyetik Uyumluluk
sız büyük enerji ve kumanda kabloları yangına dayanım - 94/9/EC: Patlayıcı Ortamlarda Kullanılan Donanım
deney metodu - 95/16/EC: Asansörler
- EN 60079: Patlayıcı gaz ortamlarında kullanılan elekt-
Yapılardaki Alçak Gerilim Tesisatlarının Yangın
rikli cihazlar
Güvenliği İle İlgili Yönetmelikler
- EN 60332: Yangın şartları altında elektrik ve fiber optik
kablolardaki deneyler - “Elektrik İç Tesisleri Proje Hazırlama Yönetmeliği”
- EN 60529: Elektrik donanımlarında mahfazalarla (Güncellenmesi gerekir.)
sağlanan koruma dereceleri (IP Kodu) - “Elektrik İç Tesisat Yönetmeliği” (Çağın, teknolojik
- EN 60598: Aydınlatma armatürleri gelişmelerin, standartların çok gerisinde kalmıştır. Aci-
- EN 60909: Üç fazlı a.a. sistemlerde kısa devre akım- len güncellenmesi gerekir. )
ları - Elektrik Tesislerinde Topraklamalar Yönetmeliği
- EN 61000: Elektromanyetik uyumluluk (Güncellenmesi gerekir.)
- EN 61034: Belirtilen şartlarda yanan kabloların duman - “Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği” (Gün-
yoğunluğunun ölçülmesi cellenmesi gerekir.)
- EN 61439: Alçak gerilim anahtarlama ve kontrol düzeni - Türkiye Yangından Korunma Yönetmeliği (Güncel-
donanımları lenmesi gerekir.)
2013 Mayıs• Sayı-447 13
Description:Bilindiği gibi 30 yıldır adım adım ilerletilen, 2001 Krizi'nden itibaren de kamu mal ve üzerinden enerji sağlayan transformatör merkezinin yıldız 11 Mart Cuma günü meydana gelen depremi takiben neyin .. Gazetede almanca Atatürk öldü yazıyordu. MURAT KUZUMOĞLU, FERHAT LEK.