Table Of ContentUMBERTO ECO
Önceki Günün Adası
Umberto Eco
ÖNCEKİ GÜNÜN ADASI
ROMAN
İtalyanca aslından çeviren
KEMAL ATAKAY
CAN YAYINLARI LTD. ŞTÎ.
Hayriye Caddesi No.2, 80060 Galatas-
aray, İstanbul Telefon:(0-212) 252 56 75 -
252 59 88 - 252 59 89Fax: 252 72 33 web
sayfamız: http://www.canyayinlari.com e-
posta: [email protected]
1. DAPHNE
2. MONFERRATO’DA OLANLAR
HAKKINDA
3. HARİKALAR SARAYI
4. KANITLANMIŞ İSTİHKÂM
5. DÜNYA LABİRENTİ
6. BÜYÜK IŞIK-GÖLGE SANATI
7. PAVANE LACHRYME
8. TUHAF BİR ÖĞRETİ: O
DÖNEMİN GÜZEL RUHLARI
9. ARİSTOTELES DÜRBÜNÜ
10. ISLAH EDİLEN COĞRAFYA VE
HİDROGRAFİ
11. İHTİYAT SANATI
12. RUHUN TUTKULARI
13. SEVGİ HARİTASI
4/1120
14. SAVAŞ SANATI ÜZERİNE
İNCELEME
15. SAATLER (BAZI RAKKASLAR)
16. SEMPATİ TOZU ÜZERİNE
KONUŞMA
17. ARZULANAN BOYLAMLAR
BİLİMİ
18. İŞİTİLMEMİŞ TUHAFLIKLAR
19. PARLAK DENİZCİLİK
20. KESKİN KAVRAYIŞ VE
YARATICILIK SANATI
21. TELLURİS THEORİA SACRA
22. PORTAKAL RENGİ GÜVERCİN
23. FARKLI VE HÜNERLİ
MAKİNELER
24. İKİ BÜYÜK DÜNYA SİSTEMİ
ÜSTÜNE KONUŞMALAR
5/1120
25. İLGİNÇ TEKNİK
26. ARMALAR TİYATROSU
27. DENİZİN KABARMASININ
GİZLERİ
28. ROMANLARIN KÖKENİ
ÜZERİNE
29. FERRANTE’NİN RUHU
30. AŞK HASTALIĞI YA DA EROTİK
MELANKOLİ ÜZERİNE
31. POLİTİKACILARIN KİTABI
32. HAZLAR BAHÇESİ
33. YERALTI DÜNYALARI
34. DÜNYALARIN ÇOĞULLUĞU
ÜZERİNE MONOLOG
35. DENİZCİLERİN AVUNTUSU
36. NOKTADAKİ ADAM
6/1120
37. TAŞLARIN NASIL DÜŞÜNDÜĞÜ
ÜZERİNE PARADOKSAL
ALIŞTIRMALAR
38. CEHENNEMİN DOĞASI VE YERİ
ÜZERİNE
39. ESRİMELİ SEMA YOLCULUĞU
40. COLOPHON
1.
DAPHNE
“Gene de aşağılanmam-
dan gurur duyuyorum ve
böyle bir ayrıcalığa mahkûm
edildiğim için, korkunç bir
kurtuluşun tadını çıkarıyor-
um neredeyse: Sanırım,
soyumuzun, insanoğlunun
belleğinde, ıssız bir gemide
deniz kazasına uğrayan
yegâne varlığıyım.”
Böyle yazıyor Roberto della Grive, yola
gelmez bir kavram karmaşası içinde, tah-
minen 1643 yılının Temmuz ile Ağustos ay-
ları arasında.
Bir tahta parçasına bağlı, güneş gözlerini
kör etmesin diye gündüz yüzünü güneşten
öte tarafa çevirmiş, su yutmamak için
8/1120
boynu doğal olmayan bir biçimde gerilmiş,
teni tuzlu suyla kavrulmuş, hiç kuşkusuz
ateş içinde, kaç gündür dalgalar üzerinde
dolaşıyordu? Mektuplar bunu belirtmiyor ve
sanki sonsuz bir sürenin geçtiğini
düşündürüyorlar, ancak en çok iki günlük
bir süre söz konusu olmalı, aksi takdirde -
kendi betimlemesine göre, onun gibi son
derece hastalıklı, doğal bir kusuru neden-
iyle ancak gecegezer bir hayvan olarak-
Phoebus’un kırbacı altında hayatta kala-
mazdı (zengin hayal gücüyle yakındığı
gibi).
Zamanı hesaplayacak durumda değildi,
ama sanırım onu Amarilli’nin bordasından
fırlatıp atan fırtınadan hemen sonra deniz
durulmuş ve denizcinin ona tam yerinde bir
uyarıyla işaret ettiği o bir tür sal, akıntılar
onu koya yanaştırıncaya kadar, ekvatorun
güneyinde son derece ılıman bir kışın
hüküm sürdüğü bir mevsimde, sakin bir
deniz üzerinde alizelerin itmesiyle, çok
9/1120
fazla mil yol gitmesine gerek kalmaksızın,
onu sürüklemişti.
Geceydi, uyuyakalmıştı ve ta ki sal bir
sarsıntıyla Daphne’nin pruvasına çarpın-
caya dek, gemiye yaklaşmakta olduğunu
fark etmemişti.
Ve -dolunay ışığında- bir cıvadranın
altında, çapa zincirinden uzak olmayan bir
noktasından bir ip merdivenin sallandığı
(peder Caspar, Yakub’un merdiveni adını
verecekti ona!) bir baş kasarasının
karşısında, su üstünde salındığını fark eder
etmez, bir anda tüm gücünü yeniden
kazanmıştı. Umutsuzluğun verdiği güç ol-
malı bu: Bağıracak (ama boğazı kupkur-
uydu) ya da bedeninde mor izler oluşturan
iplerden kurtulup, yukarı çıkmayı deneye-
cek kadar nefesi olup olmadığını yokladı.
Kanımca, böyle anlarda, ölmek üzere olan
bir insan, beşikteyken yılanları boğan bir
Herkül olup çıkar. Roberto’nun olayla ilgili
notları pek bir şey anlaşılamayacak kadar
10/1120
karışık, ancak sonunda baş kasarasına çık-
tığına göre, bir şekilde o merdivene tutun-
muş olduğu fikrini kabul etmek gerekir.
Belki de yukarı, her adımda bitkin bir halde,
bir durup bir ilerleyerek yavaş yavaş çık-
mış, kendini korkuluktan öte yana atmış,
gemideki iplerin üzerinden sürünerek kas-
aranın kapısını açık bulmuştur... Karanlıkta
o varile içgüdüsel olarak dokunmuş olmalı,
kenarına tutunarak güçlükle doğrulmuş ve
varile bir zincirle bağlı çanağı bulmuştur.
İçebildiği kadar içmiş, sonra tam bir doy-
gunlukla yere çökmüştü; belki de kelimenin
gerçek anlamıyla doygunluk içinde, çünkü
suda ona hem içecek hem de yiyecek
sağlayacak kadar çok boğulmuş böcek
olsa gerek.
Yirmi dört saat süreyle uyumuş olmalı,
sanki yeniden doğmuşçasına uyandığında
gece idiyse doğru bir hesaplama bu. Şu
halde, hâlâ geceydi değil, yeniden geceydi
dememiz gerekiyor.
Description:içinde, kısa sürede ağacı kesenin hiç kuşkusuz Ferrante olduğuna kendisini inandırmıştı. Ancak babası işlenen suçu fark ettiğinde, yurtluktaki bütün