Table Of Contentİnönü Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi
Cilt 4, Sayı 2, 2015, s. 221-242.
www.inijoss.net
TURİSTLERİN GELDİKLERİ ÜLKELERE GÖRE DESTİNASYON ALGILARI
ARASINDAKİ FARKLILIĞI BELİRLEMEYE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA
Bünyamin AKDEMİR
İnönü Üniversitesi, İ.İ.B. Fakültesi, İşletme Bölümü
Bayram KIRMIZIGÜL
Tunceli Üniversitesi, Pertek Sakine Genç MYO,
ÖZET
Dünyadaki birçok ülkenin en büyük gelir kaynağı haline gelen turizm sektörünün gelişmesi
için en önemli şartlardan biri, destinasyonlara daha fazla turist çekebilmeyi başarmaktır. Bir
destinasyon hakkında oluşmuş olan algılar ve bu algıların başarılı biçimde yönetilmesi ise, turistlerin o
destinasyonu tercih etmesine etki etmektedir. Bu nedenle, destinasyon ile ilgili algıları ölçmek ve bu
algıların turistlerin geldikleri ülkelere göre gösterdiği farklılık düzeylerini saptamak çalışmamızın
temel amacını oluşturmaktadır. Bu kapsamda, öncelikle konuya ilişkin temel kavramlar literatür
taraması yapılarak teorik olarak açıklanmış; devamında ise birçok turizm aktivitesinin yapılmasına
imkan tanıyan ve Türkiye’nin en fazla turist çeken iki şehrinden birisi olan İstanbul’a gelen yabancı
ziyaretçilerin algılarını belirlemek üzere bir anket çalışması yapılmıştır. Anketlerden elde edilen
veriler SPSS programı ile Anova testine tabi tutulmuştur. Bu testler sonucunda, bir turizm
destinasyonu olarak İstanbul’u algılama biçimlerinin, turistlerin geldikleri ülkelere göre anlamlı
farklılıklar gösterdiği tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Algı, Algı Yönetimi, Destinasyon, Destinasyon Kimliği, Destinasyon
İmajı, Destinasyon İtibarı.
A RESEARCH FOR DETERMINING THE DIFFERENCES BETWEEN
DESTINATION PERCEPTIONS ACCORDING TO ORIGIN COUNTRIES OF TOURISTS
ABSTRACT
The prerequisite for developing of tourism sector which has already become the primary
income source of many emerging countries in the world, is to achieve to be able to attract more
Bünyamin AKDEMİR ve Bayram KIRMIZIGÜL
tourists to the destinations. Perceptions about a destination and managing these perceptions
succesfully is one of the most important factors effecting tourists to prefer that destination.
Considering of this importance, measuring the perceptions related to the destination and determining
the difference levels of these perceptions according to origin coutries of tourists is the main objective
of this study. Within this framework, firstly the basic terms concerning the subject have been
explained theoretically reviewing the literatüre; afterwards since it facilitates many touristic activities
and it is one of two cities that attracts maximum tourists in Turkey, a survey study has been
conducted to determine the peception of foreign visitors in İstanbul. The data obtained from the
questionnaire has been subjected to Anova test with SPSS. As a result of these tests, it has been
identified that there are significant differences in terms of perception profile for İstanbul as a tourism
destination according to origin coutries of tourists.
Key Words: Perception, Perception Management, Destination, Destination Identity,
Destination Image, Destination Reputation.
GİRİŞ
Tarihinin en eski dönemlerden beri insanların yaşantılarında bir yönüyle var olan turizm,
sürekli ikamet edilen yerden başka bir yere yapılan seyahat ve konaklama aktiviteleri olarak ifade
edilebilir. Küreselleşmeyle birlikte ortaya çıkan gelişmeler ve beraberindeki değişim, turizm algısının
da değişmesine neden teşkil etmiştir. Sosyal, iktisadi ve işletmecilik alanlarında gerçekleşen olumlu
gelişmelerle beraber, insanların giderek daha fazla seyahat etmeye başladığı ve turizm sektörünün
yarattığı ekonomik değer itibariyle dünyadaki öneminin büyük bir hızla artmaya başladığı
görülmektedir. Dünya turizm örgütünün verilerine göre, turizm sektörü 2104 yılı sonuçları itibariyle,
en çok gelir yaratan sektörler arasında dünya dördüncüsü olmuştur (World Tourism Organization,
2015: 10). Ülkelerin böylesine büyük bir ekonomiden aldıkları payları artırabilmesi için, turistik
ürünlerin ve onu destekleyen alt yapı hizmetlerinin bir bütün halinde sunulduğu yerler olan
destinasyonlarını iyi pazarlayarak, daha fazla turist çekmeyi başarmaları gerekmektedir. Bu durum
destinasyonlara dair yapılan alt yapı, tutundurma ve tanıtım yatırımlarının önemli kılmaktadır. Ayrıca
destinasyonlara dair geliştirilecek olan algıları oluştururken bu unsurları yönelik yatırımlar oldukça
önemli görülebilir.
Destinasyonların turistlerin dikkatini çekmesi ve onların tatil yeri seçim karalarını etkilemeleri
hususunda ise, bir destinasyon ile ilgili olarak sahip olduğu algıların önemli bir yer tutacağı ilk akla
gelen faktör olmaktadır. Zira turistik ürünler hizmet nitelikli ve soyut yapıda olmakta ve buna bağlı
olarak da sübjektif değerlendirmelere oldukça bağımlı bir özellik göstermektedir. İşte bu özelliği
222
Turistlerin Geldikleri Ülkelere Göre Destinasyon Algıları Arasındaki Farklılığı Belirlemeye …
sebebiyle, turistlerin bir destinasyona dair sahip oldukları algıları belirlemek ve bu algıların turistlerin
geldikleri ülkelere göre farklılıklar gösterme düzeylerini saptamak, çalışmamızın esas amacını
oluşturmuştur.
Bu amaç doğrultusunda yürütülen çalışmamızda, öncelikle algılama ve algı yönetimi ile
destinasyon algısının bileşenleri olarak destinasyon kimliği, destinasyon imajı ve destinasyon itibarı
terimleri kavramsal olarak açıklanmıştır. Daha sonra ise, Türkiye’nin en çok turist çeken iki şehrinden
biri olan İstanbul’da bir anket araştırması yapmak suretiyle bulgulara ulaşılmış ve elde edilen sonuçlar
değerlendirilmiştir. Araştırma alanı olarak İstanbul’un seçilmesinin diğer bir sebebi de; şehrin yılın her
döneminde turist girişine olanak sağlayabilmesi ve bir çok turizm türüne ev sahipliği yapmasına imkan
tanıyan kaynakları bünyesinde toplamasıdır.
1. ALGI YÖNETİMİ
Almak kökünden türemiş olan algı kavramı, dış çevrede ortaya çıkan olayların ve olguların,
duyu organları aracılığı ile bilince ulaştırılması ve burada öznel bir değerlendirmeye tabi tutulması
sürecini ifade etmektedir (Özer, 2011: 9). Bilinç düzeyinde gerçekleşen süreç ise elde edilen
duyumların örgütlenmesi ve yorumlanması sonucunda bir anlama kavuşturulmasını ifade etmektedir
(Aydın, 2005: 215). Algılar etrafımızdaki dünyayı nasıl gördüğümüze, ne şekilde yorumladığımıza,
inanışlarımıza ve davranışlarımıza etki ederek; çevremizde var olan her şeye değer vermeye ya da
vermemeye, sorunlara çözüm üretebilmeye ya da sorunlar yaratabilmeye zemin hazırlayabilmektedir.
Bu sebeple birçok psikoloğa göre algılar gerçektir, çünkü yaşantıları anlamlandıran ve onlara rengini
veren algılardır (Stupak, 2000: 253). Algı kavramına ek olarak son dönemlerde bir çok disiplinin
dikkatini çeken diğer bir kavram ise algı yönetimi kavramıdır.
Algı yönetimi kavramına aslında çok eski tarihlerde de rastlanmakta ve propaganda,
psikolojik harekat ve toplum mühendisliği gibi isimlerle anılmış olduğu görülmektedir. ilk olarak
Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı tarafından algı yönetimi adıyla kullanılmaya
başlanmıştır (Öksüz, 2013: 13). Bakanlığın yaptığı tanıma göre algı yönetimi; hedef kitlede istenilen
davranış ve düşüncelerin oluşturulabilmesi için, seçilmiş olan bilgilerin yayılması veya duruma göre
bilgi akışının engellenmesini sağlayarak; bu kitlelerin duygu ve düşüncelerinin, amaç ve hedeflerinin,
istihbarat sistemlerinin, lider ve yöneticilerinin etkilenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen
faaliyetlerin bütünüdür (Martemucci, 2007: 6). Diğer bir ifadeyle algı yönetimi; gerek kişilerin ve
gerekse örgüt ya da kurumların, vermek istedikleri mesaj doğrultusunda karşılarındaki bireyler,
gruplar ve kitleleri arzu edilen yönde ikna edebilme ve inandırabilme çalışmalarını olarak
tanımlanabilir.
223
Bünyamin AKDEMİR ve Bayram KIRMIZIGÜL
İşletmecilik alanındaki algı yönetimi uygulamaları hem hedef müşteri kitlesinin hem de kurum
personelinin algıları üzerinde yürütülen çalışmaları kapsayabilmektedir. Örgütsel amaçlara
ulaşabilmenin bir yolu olarak, çalışanların ve müşterilerin algılarını örgütsel süreçler ile uyumlu bir
noktaya taşınma gayesi, algı yönetimi çalışmalarının işletmelerdeki temel rolünü ifade etmektedir
(Uğurlu, 2008: 149). Birçok farklı literatür incelendiğinde reaktif ve proaktif olmak üzere iki farklı
süreçte yürütülen algı yönetimi çalışmaları oluğu anlaşılmaktadır. Reaktif algı yönetimi, işletmelerin
etik değerler ile uyuşmayan ve toplumda tepki yaratan uygulamalar ile anılmaya başlandığı ve bu
durumun kuruma zarar veren bir kriz haline dönüştüğü süreçlerde, bütün iletişim unsurlarının devreye
sokularak kurumsal imaj ve itibarın yeniden tesis edilmesi gibi faaliyetlerden oluşmaktadır (Hargis &
Watt, 2010: 75-76). Proaktif algı yönetimi ise, sorunların ya da kriz vakalarının ortaya çıkmalarını
beklemeden, işletmelerin kendilerine dair algıları istenilen biçimde şekillendirilmesi maksadıyla,
misyon ve vizyonları doğrultusunda kurumsal imaj ve itibar oluşturma üzerine ortaya çıkan
uygulamalardır. “Verimli döngü” kavramıyla izah edilen ve işletmelerin giriştikleri sosyal sorumluluk
faaliyetleri sonrasında bu faaliyetlerin yarattığı pozitif algılara bağlı olarak örgütsel düzeydeki finansal
performansın artması proaktif algı yönetimi uygulamalarına bir örnek olarak gösterilebilir (Greenberg,
2010; Hargis & Watt, 2010: 76-77).
Algı yönetimi çalışmalarında, kullanım amaçlarına göre katı ve esnek olarak
kavramsallaştırılan iki farklı yaklaşıma rastlanmaktadır (Kavoğlu, 2013: 119). Katı yaklaşım, kısa
dönemde hedef kitle üzerinde istenilen algıların oluşturulması için; televizyon, gazete, dergi gibi
medya organları aracılığıyla bilgi aktarımının yapılarak, yoğun bir ikna ve propaganda faaliyetlerinin
yürütülmesini gerekli kılmaktadır (Signitzer & Coombs, 1992: 140). Günümüzde bilgi aktarımının
en yoğun olarak kullanıldığı alan olarak sosyal medya bu anlamda ayrı bir önem taşımaktadır. Esnek
yaklaşım ise, daha çok kamu diplomasisi düzeyinde kullanılan ve uzun vadeleri kapsayan; kısa süreli
enformasyon bombardımanı yerine, sanatsal ve kültürel çalışmalar yürütülerek hedef kitlenin
sosyolojik yapısını derinden etkilemeyi amaçlayan algı yönetimi faaliyetlerini ifade etmektedir
(Signitzer & Wamser; 2006: 438-439).
2. DESTİNASYON ALGISI VE BİLEŞENLERİ
Destinasyon kavramı, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan tanımlamaya göre; turizm
hareketleri sürecinde ulaşılması hedeflenen ülke, yöre ya da yer; gidilecek yer, son varış noktası,
kişilerin seyahatlerinde gitmeyi amaçladıkları ya da ulaşmak istedikleri nokta olarak belirlenmiş yer
olarak tanımlamaktadır (Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1999: 54). Destinasyon algısı ise, insanların bir
destinasyona dair sahip oldukları fikirleri ve bu fikirler doğrultusunda o bölgeye yönelik olarak oluşan
kanaatleri ifade etmektedir (Jenkins, 1999: 2). Algı yönetimi çalışmalarında arzu edilen biçimde kimlik,
224
Turistlerin Geldikleri Ülkelere Göre Destinasyon Algıları Arasındaki Farklılığı Belirlemeye …
imaj ve itibar oluşturularak algıların istenilen doğrultuda oluşturulması ve böylece kurumsal hedeflere
ulaşılması amaçlanmaktadır
(Tutar, 2008: 121). Bu çalışmada da destinasyon algılarının oluşumunda etkili olacağı düşünülerek
destinasyon kimliği, destinasyon imajı ve destinasyon itibarı olarak karşımıza çıkan kavramlar genel
olarak incelenmeye çalışılmıştır.
2.1. Destinasyon Kimliği
Bir kişiyi, kurumu vb. diğerlerinden ayıran özelliklerin toplamı olan kimlik, destinasyonlar
için de rakiplerinden ya da benzerlerinden ayırt edici özellikleri ortaya koyması bakımından önemli bir
yer tutmaktadır. Algı yönetimi faaliyetlerinin, diğer bir unsuru olan, imaj çalışmalarının daha etkili ve
verimli olarak sonuçlandırılabilmesi için de kimlik oluşturma çalışmaları doğrudan bir katkı
sağlayacak ve hedef pazara yani turist grubuna aynı zamanda destinasyonun sahip olduğu kimlik de
pazarlanacaktır (İlban, 2007: 46). Yani turist pazarına destinasyonda bulunan turistik kaynakların
yanında, marka çalışmalarının özünü oluşturması sebebiyle, destinasyonun kimliği de bir rekabet
unsuru olarak sunulacaktır.
Destinasyon kimliği ülkelerin rekabetçiliği açısından her geçen gün giderek önemli olmaya
başlamıştır. Bir çok ülkenin tanınmışlık arz eden destinasyonları o bölgeye ait olan ve o bölgeyle
adeta eşleşmiş olabilir. Fransa’da bulunan ve dünyanın en iyi ve kaliteli köpüklü şarabı olan
şampanyaya ismini veren bölge olan “Champagne” bölgesi, destinasyon kimliği oluşturabilmenin
önemini ortaya koyması bakımından iyi bir örnektir. Bu özelliği ile “Champagne” bölgesi şampanya
ile beraber anılarak şahsına münhasır bir kimlik kazanabilmeyi ve iyi bir marka algısı yaratabilmeyi
başarabilmiştir (Çalışkan, 2013: 41). Bu bağlamda destinasyon kimliği aynı zamanda turistlerin o
destinasyon açısından adeta bir değere temel bir algı unsuru olarak değerlendirilebilir.
2.2. Destinasyon İmajı
Destinasyonların turistlerin algılarını etkileyebilmeleri ve rakiplerine karşı konumlarını
güçlendirebilmeleri için olumlu bir imaj yaratmaları kaçınılmaz bir gereklilik olmaktadır. Zira imaj,
kişisel ve kurumsal düzeyde oluşturulan zihinsel izlenim ve ona ilişkin anlayışları yansıtmaktadır
(www.inciyesilyurt.com). Destinasyon imajı da turistlerin bir destinasyona dair edinmiş olduğu
bilgileri, ön yargıları, hayalleri, izlenim ve inanışları şekillendiren algıları ifade etmektedir
(Sungkatavat, 2013: 7). Bir destinasyonun sahip olduğu imaj, turistlerin tatil yeri seçim kararı
vermelerine, oralarda sunulmakta olan fiziksel ve somut nitelikli ürünlerden daha fazla etki etmekte
ve daha belirleyici olma rolünü taşımaktadır (Watkins; Hassanien & Dale, 2006: 321). Bir
destinasyonun taşımakta olduğu imaj, sahip olduğu turistik ürünlerden çok daha yaygın bir nüfuz alanı
225
Bünyamin AKDEMİR ve Bayram KIRMIZIGÜL
bulmaktadır. Böylesine etkin bir algısal rolü olan destinasyon imajı; o bölgede bulunan halkı, ticaret
yapan esnafı, bölgeye gelmekte olan turist profili ve turizm sektöründe hizmet veren personeli
kapsayan geniş bir etki alanının toplamından şekillenerek ortaya çıkmaktadır (Gallarza; Saura &
Garcia, 2002: 57).
Bir destinasyonun rakiplerine kıyasla sahip olduğu imaj, o destinasyonun rekabetçiliği
açısından oldukça belirleyici bir etken olarak kendini gösterecektir. Çünkü turistik ürünler doğası
gereği fiziksel varlık taşımamakta hizmet içerikli olmaktadır. Buna bağlı olarak da, bu ürünler
üzerinde tüketilmeden ve tecrübe edilmeden bir fikir yürütülememektedir (Bahar ve Kozak, 2006: 42).
Dolayısıyla fiziksel nitelik taşıyan ürünlerle kıyaslandığında, destinasyonlarda sunulan turizm
varlıklarının turistler tarafından satın alınabilmesi için, destinasyonların sahip olduğu imaj son derece
önemli bir unsur olmaktadır (Aksoy ve Kıycı, 2011: 481).
2.3. Destinasyon İtibarı
Destinasyonlar adına olumlu ve rekabet avantajı yaratacak bir destinasyon imajı ve bir
destinasyonu rakiplerinden ayırt edebilecek güçlü bir kimlik kazandırılabilmesi için, mutlak anlamda
gerekli olan diğer bir koşul olarak, sağlam bir itibar algısı oluşturulması gerektiği anlaşılmaktadır.
İtibar kelimesi kavramsal olarak Türk Dil Kurumu sözlüğünde, saygınlık kazanma ve güvenilir
olabilme manasında açıklanmaktadır (www.tdk.gov.tr). Algı yönetimi çalışmalarının bir bileşeni
olarak itibar oluşturma, örgütsel faaliyetlerin rekabetçi çevrede yarattığı etki ve bu etkinin o çevrede
kabullenme ve desteklenme düzeyinin kurumsal düzeydeki karşılığını yansıtmaktadır. Bahsedilen bu
örgütsel faaliyetler, geçmişte yapılmış olan ve gelecekte yapılması düşünülen uygulamaları
kapsamaktadır. Kurumsal itibar, hem iç ve dış paydaşların, hem rakiplerin ve hem de sosyal çevrenin
algılarını yönlendirerek, kurumsal kimliğe atfedilen değerleri şekillendirme fonksiyonunu
üstlenmektedir (Çayoğlu, 2010: 76-77).
Bu açıklamalardan yola çıkarak, destinasyon itibarının da bir turizm bölgesinin ulusal ve
uluslararası piyasadaki potansiyel turistlerin nazarında kazanmış olduğu saygınlık düzeyini ve sahip
olduğu güven algısını ifade ettiğini anlamaktayız. Destinasyonların itibar oluşturma süreci, bir
destinasyonun önceki dönemlerde yaptığı uygulamalar ile turistler üzerinde saygınlık kazanması;
turistlerin ödediği paraya karşılık olarak verilen hizmetlerin tatmin edici düzeylerde olması; risk
unsurları ile o destinasyonda karşılaşılmamış olması; seyahatleri süresince turistlerin o destinasyonda
kendilerini güvende hissetmiş olmaları; turistlerin destinasyona gelmeden önce kendilerine vaat
edilenler ile geldikten sonra karşılaştıklarının uyumlu olması gibi değişkenlerin tatmin edilme
çalışmalarını içermektedir.
226
Turistlerin Geldikleri Ülkelere Göre Destinasyon Algıları Arasındaki Farklılığı Belirlemeye …
3. ARAŞTIRMA AMACI, KAPSAMI VE YÖNTEMİ
Bu başlık altında; araştırmanın amacı ve sınırları, ana kütle ve örneklem, araştırma hipotezleri,
veri toplam ve analiz yöntemi, verilerin analizi ve bulgular gibi konulara yer almaktadır.
3.1 Araştırmanın Amacı ve Sınırlılıkları
Çalışmamızın kavramsal açıklamalara yer verdiğimiz bölümlerinde, turizm ürününün
özellikleri itibariyle, soyut bir nitelik taşıdığına ve bu sebeple sübjektif değerlendirmelere daha açık
olduğuna ve dolayısıyla destinasyonun beklentileri karşılama derecesinin ancak o bölgeye gidilip
yerinde tecrübe edilerek anlaşılabileceğine değinilmişti. Araştırmada böyle bir konunun ele
alınmasındaki esas düşünce; Türkiye’nin önemli turistik değerlere sahip olduğu biliniyor olmasına
rağmen, neden bu değerlerin ülke için yeterli düzeyde verimli ve aktif bir şekilde kullanılarak
ekonomik değere dönüştürülemediği probleminin incelenmesi ve işe yarar sonuçlar üreterek, turizm
gelirlerinin artırılabilmesine yönelik rasyonel öneriler sunabilme gayesidir.
Buradan yola çıkarak çalışmamızda; kültür, tarih, inanç, deniz-kum-güneş, iş seyahatleri ve
son denemde giderek yaygınlaşan kruvaziyer turizmi gibi seyahat aktivitelerinin bir çoğuna olanak
sağlayan bir destinasyon olarak, İstanbul şehrine gelen yabancı ziyaretçilerin algılarının ölçülmesi
amaçlanmıştır. Bu kapsamda yürütülen çalışma, İstanbul’a Ağustos ve Eylül aylarında gelen ve Sultan
Ahmet – Sirkeci – Beyazıt civarında bulunan turistlerle sınırlı tutulmuştur. Araştırmadaki bir başka
kısıt da, anket formlarının yalnızca İngilizce olarak hazırlanmış olması münasebetiyle, araştırmaya
katılan ziyaretçilerin sadece İngilizce bilenleri kapsamasıdır.
3.2 Ana Kütle ve Örneklem
Araştırmanın ana kütlesini, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünden alınan verilere göre; Ağustos
ve Eylül aylarında İstanbul’a gelen turist sayısının ortalaması olan 1.235.980 kişi oluşturmaktadır
(www.istanbulkulturturizm.gov.tr). Örneklem için yeter sayı olarak ise; 0,05 hata payı için ve ana
kütlenin 1.000.000 ve üzeri olduğu durumlarda, 384 kişi olarak belirlenmiştir (Yazıcıoğlu;Erdoğan,
2004: 50). Çalışmamızda 438 kişi üzerinde uygulanmış olan anketlerin, değerlendirilmesi uygun
olmayan 35’i çıkarıldıktan sonra, 403 anket değerlendirmeye alınmıştır. Dolayısıyla, ana kütleyi
temsili bakımından yeter sayının üzerinde anket formu analize tabi tutulmuştur.
3.3 Araştırmanın Hipotezleri
Araştırmanın amacına bağlı olarak test edilmek için aşağıdaki hipotezler geliştirilmiştir:
1. H0= Geldikleri ülkelere göre turistlerin “destinasyon kimliği” algıları arasında farklılık
yoktur.
227
Bünyamin AKDEMİR ve Bayram KIRMIZIGÜL
2. H0= Geldikleri ülkelere göre turistlerin “destinasyon imajı” algıları arasında farklılık
yoktur.
3. H0= Geldikleri ülkelere göre turistlerin “destinasyon itibarı” algıları arasında farklılık
yoktur.
3.4 Veri Toplama ve Analiz Yöntemleri
Araştırmamızda, İstanbul’da bulunan yabancı ziyaretçilerin geldikleri ülkelere göre sahip
oldukları algıları belirleyebilmek amacıyla, yüz yüze anket yöntemi kullanılarak, verilere birincil
kaynaktan ulaşılması hedeflenmiştir. Hazırlanan anket formları, İstanbul’a gelen ve İngilizce bilen her
ulustan yabancı ziyaretçilere uygulanacağı için, öncelikle 30 kişi üzerinde pilot bir uygulamaya tabi
tutulmuştur. Bu uygulamanın amacı, anket formundaki ifadelerin yeteri kadar açık ve anlaşılabilir olup
olmadığını ve güvenilirlik düzeyini belirlemektir. Uygulama sonucunda anketlerin güvenilirlik
derecelerinin yeterli olduğu ve ifadelerin anlaşılabilir olmakla beraber, turistlerden birebir alınan sözlü
tavsiyeler de dikkate alınarak, birkaç düzeltme yapılmış ve çalışmaya son şekli verilmiştir.
Anket formunun birinci bölümünde bulunan 9 adet soru, katılımcılara ilişkin kişisel bilgileri
öğrenmeye yönelik olarak hazırlanmıştır. İkinci bölümde, katılımcıların İstanbul’a ilişkin algılarını
belirlemek üzere, literatür taraması yapılarak geliştirilen ve üç alt boyut ile; kesinlikle katılmıyorum,
katılmıyorum, fikrim yok, katılıyorum ve kesinlikle katılıyorum şeklinde likert tipi olarak
ölçeklendirilen 26 adet soru bulunmaktadır. Bu bölümdeki 26 sorunun 7 tanesi destinasyon kimliği, 10
tanesi destinasyon imajı ve 9 tanesi destinasyon itibarı algılarını ölçmek üzere tasarlanmıştır. Daha
sonra araştırmadan elde edilen veriler SPSS 20 programına aktarılarak analiz edilmiştir. Burada
turistlerin algılarını ve alt boyutlarını ölçen sorulardan alınan sonuçlara ilişkin frekans dağılımları
hesaplanmış ve sonrasında geldikleri ülkelere göre turistlerin algıları arasındaki farklılıkları belirlemek
üzere Anova testleri uygulanmıştır.
Tablo 1: Güvenilirlik Analizi Sonuçları
Anket Soru Grupları Soru Sayısı Alfa Değeri
Algı Yönetimi Ölçeği 26 0,808
Destinasyon Kimliği Boyutu 7 0,731
Destinasyon İmajı Boyutu 10 0,809
Destinasyon İtibarı Boyutu 9 0,798
228
Turistlerin Geldikleri Ülkelere Göre Destinasyon Algıları Arasındaki Farklılığı Belirlemeye …
Ölçeklerin güvenirliğini belirlemek amacıyla ise, likert tipi ölçekler için en uygun olan
Cronbach alpha katsayısı SPSS programıyla hesaplanmıştır. Destinasyona dair algıları belirleme
ölçeğinde bulunan 26 maddenin toplamı için iç tutarlılık katsayısı (Cronbach alpha) 0,808 olarak
hesaplanmıştır. Destinasyon kimliği faktörüne ait güvenirlik 0,731; destinasyon imajı faktörüne ait
güvenirlik 0,809; destinasyon itibarı faktörüne ait güvenirlik 0,798 olarak bulunmuştur.
3.5 Verilerin Analizi ve Bulgular
Araştırma sonuçlarına dair ilk olarak; anketlere katılan kişilere ilişkin olarak elde edilen
tanımlayıcı istatistikler, daha sonra frekans dağılımlarına ilişkin bilgiler ve son olarak da araştırmada
ileri sürülen hipotezleri test edebilmek üzere yapılan Anova testleri tablolar yardımıyla incelenecek ve
değerlendirilecektir.
3.5.1. Tanımlayıcı İstatistikler
Tablo 2: Katılımcıların Cinsiyetlerine Göre Dağılımları
Cinsiyet Frekans Yüzde (%)
Erkek 221 54,8
Kadın 182 45,2
TOPLAM 403 100
Tablo 2’de görüldüğü gibi, araştırmaya katılan toplam 403 kişinin 221’i, % 54,8’lik bir oranla
erkekler; 182’si ise % 45,2’lik bir oranla kadınlardan oluşmaktadır. Cinsiyete göre dağılımda genel
olarak bir eşitlik olduğu söylenebilir.
229
Bünyamin AKDEMİR ve Bayram KIRMIZIGÜL
Tablo 3: Katılımcıların Geldikleri Ülkelere Göre Dağılımları
Frekans Yüzde (%)
1 Almanya 48 11,91
2 Birleşik Krallık 39 9,68
3 Amerika Birleşik Devletleri 38 9,43
4 Fransa 35 8,68
5 İtalya 27 6,70
6 İspanya 23 5,71
7 Avusturalya 12 2,98
8 İran 11 2,73
9 Cezayir 11 2,73
10 Hollanda 10 2,48
11 Rusya 10 2,48
12 Romanya 9 2,23
13 Polonya 9 2,23
14 Bahreyn 8 1,99
15 Kanada 8 1,99
16 Çin 7 1,74
17 Brezilya 6 1,49
18 Kırgızistan 6 1,49
19 Azerbaycan 5 1,24
20 Mısır 5 1,24
21 Güney Afrika 5 1,24
22 Avusturya 5 1,24
23 Suriye 5 1,24
24 Arjantin 5 1,24
25 Hindistan 4 0,99
26 Belçika 4 0,99
27 Güney Kore 4 0,99
28 Macaristan 4 0,99
29 Meksika 4 0,99
30 Sırbistan 4 0,99
31 Yeni Zelanda 3 0,74
32 Yunanistan 3 0,74
33 İsviçre 2 0,50
34 Norveç 2 0,50
35 Kolombiya 2 0,50
36 Porto Riko 2 0,50
37 Suudi Arabistan 2 0,50
38 Irak 2 0,50
39 Kuveyt 2 0,50
40 Pakistan 2 0,50
41 İsrail 2 0,50
42 Ukrayna 2 0,50
43 Lübnan 1 0,25
44 Malezya 1 0,25
45 Bulgaristan 1 0,25
46 Bosna 1 0,25
47 Filipinler 1 0,25
48 Nepal 1 0,25
TOPLAM 403 100
Tablo 3’de araştırmaya katılanların geldikleri ülkelerin sıralamasına bakıldığında; en yüksek
katılımın %11,9 ile Almanya’ya ait olduğu, onu %9,7 ile Birleşik Krallık, %9,4 ile Amerika Birleşik
230
Description:Dünyadaki birçok ülkenin en büyük gelir kaynağı haline gelen turizm destinasyonu olarak İstanbul'u algılama biçimlerinin, turistlerin geldikleri