Table Of ContentFaruk Beşer Hoca'nın İddialarına Cevap
Rebîu'l-Evvel 1437
Ocak '16 SAYI: 45
29 Kasım 2015 tarihinde Faruk Beşer Hoca, Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde 'Allah'ın İndirdiği
ile Hükmetmeyenler' adlı bir makale kaleme alıp, 04 Aralık tarihinde ise 'Tekfir Bedavet ve Haricilik
Belirtisidir' yazısıyla İslam'ın en önemli konularından olan tekfir konusuna değindi.
Bu konuda ne şer'an ne de lugaten kabul edilebilecek bir delil zikretmeden genel olarak Maide suresi
44. ayetteki hükmün günümüzde kendini İslam'a nispet eden tağutları kapsamadığını, yeryüzünde
Allah'ın kanunlarının kaldırılıp beşerî kanunların konulduğu sistemde bu işi mecburiyetten(!) ele
alan insanların 'başka seçenek' olmadığından(!) 'en adilini bulana kadar' bu sorumluluğu yüklendik-
lerini ve biz gibi inanan insanların buna verecek 'ilmî' bir cevaplarının olmadığını belirtti. Allah'ın
egemenliği konusunu iman-küfür meselesi olarak kabul eden kişileri ise 'ideolojik bir bakış açısına
sahip olmakla, bilgi eksikliğiyle, bedevilik ve haricilikle' vasıflandırdı.
Aslı temelsiz olan bu iddia genel olarak; sınırların bulanıklaştırıldığı, hükümlerin/isimlerin tat-
bikinin karıştırıldığı bir dönemde bayraklaştırılan ve imanın rüknü olan 'tağut' meselesinin örtbas
edilmesi için günümüzde bazı çevrelerin dillerine pelesenk olmuş malum sözlerden sadece bir kaçıydı.
Buna binaen bu sayımızda Faruk Beşer Hoca'nın 'ilmî bir cevap' talebine icabet ederek Maide suresi
44. ayetin günümüzdeki tağutları net bir şekilde kapsadığı; 'ehven-i şerreyn' kaidesine dayandırılan
hakimiyetin beşere verilmesi konusunun 'ehven' değil 'eşed'e dönüştüğü; tekfirin 'ideolojik bakış, bilgi
eksikliği, bedevilik ya da en iyimser ifadeyle heyecanın sonucu' değil bilakis Allah'a, Rasûlü'ne ve Selef-i
Salihin'e tabi olmak olduğu konusuna değindik.
Rabb'imizden hidayet talep ediyor, hakkı hak olarak gösterip ittibaya müyesser kılmasını temenni
ediyoruz.
Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun.
Editör
03 Tasavvuf ve Ahlak Tasavvuru Ebu HANZALA
14 Faruk Beşer Hoca'nın İddialarına Cevap Başyazı
R
32 Evinden Çıktığında Kokuna Dikkat Et! Faruk FURKAN
E
38 Nifak Hareketinin İç Kaos Hamleleri Özcan YILDIRIM
L
İ
42 Genel/Açık Davet Döneminin Enes YELGÜN
K
Başlangıcının Tespiti
45 Zor Günlerin Adamı Sadık İnsan Murat MÜSLİHAN
E
D
49 Hatalara Karşı Muamelemiz; Emre ACAR
Affedici Olmak
N 53 Dikili Putu ve Takkeli Papa'sı Olmayan Kerem ÇAĞLAR
Şirk Dini: Demokrasi
İ 58 Habeşistan'a Hicret Mahi
Ç
61 Obezite ve Sağlık Sorunları Dr. Seyfullah İSLAM
İ
64 Peygamberimizin Hayatı ve Daveti Veysel TÜRK
Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü:
Yazışma Adresi: Abdullah DEMİR
Abdullah DEMİR
Güneşli Merkez Postane P.K. 51
Yayın Türü:
Bağcılar/İstanbul
Yaygın Süreli
Aylık Dergi Basım: Step Matbaacılık
Reklam ve Abonelik: Göztepe Mah. Bosna Cad. No: 11
Rebîu'l-Evvel 1437
[email protected] Mahmutbey-Bağcılar/İstanbul
Ocak 2016 www.tevhiddergisi.net Tel : 0 (212) 446 88 46
Sayı: 45 Adres: Kirazlı Mh. 1 Sk. No: 21/A Dergi İçerisinde Yer Alan Yazılardan
Fiyatı: 5 34210 Bağcılar/İSTANBUL İlgili Yazar Mesûldür.
Abonelik için: 0 545 762 15 15 Kaynak Gösterilerek Alıntı Yapılabilir.
Satış Noktaları İstanbul: Tevhid Kitabevi, Hürriyet Mh. Cumhuriyet Cd. No: 3 Bağcılar/İSTANBUL | 0 (545) 762 15 15
Bursa: İkra Kitabevi, İlahiyat Fak. Karşısı Fethiye Mh. Kırlangıç Sk. No:17 Nilüfer/BURSA | 0 (532) 138 02 42
Diyarbakır: Tevhid Kitabevi, Kaynartepe Mh. Gürsel Cd. No: 90/A Bağlar/DİYARBAKIR | 0 (541) 857 34 20
Konya: Tevhid Kitabevi, Sarıyakup Mh. Burhandede Cd. No: 28/A Karatay/KONYA | 0 (553) 513 48 48
İrtibat Büroları MERKEZ: Kirazlı Mh. 1. Sk. No: 21/A Bağcılar/İSTANBUL
Büro 1: Güvercin Tepe Mh. Fatih Cd. No: 209 Başakşehir/İSTANBUL
Büro 2: İsmetpaşa Mh. 90. Sk. No: 4 Sultangazi/İSTANBUL
Büro 3: 5 Nisan Mh. 749. Sk. No: 5 Bağlar/DİYARBAKIR
Büro 4: Sarıyakup Mh. Karaman Cd. No: 81/A Karatay/KONYA
Büro 5: Bahçıvan Mh. Sıhke Cd. Karatekin Sk. Yavuz Canlı Apt. Kat: 2 (Erçek Durağı Karşısı) Tuşba/VAN
Büro 6: Bağlarbaşı Mh. Nilüfer Cd. Fırın Sk. No: 4 Osmangazi/BURSA
Vahyin Rehberliğinde
Ebu Hanzala
Tasavvuf ve Ahlak
Tasavvuru
Asırlardır okunmuş ve okutulmuş, adına keşf ve
keramet, gaybet vb. denilmiş ahlaksızlıkları yeni
baskılardan çıkarsanız da bu kirli ve ahlaksız zihniyet
devam ediyor. Veli olduğuna inanılan insanların her
yaptığına ‘vardır bir keramet' düşüncesiyle yaklaşılıp,
onların Muhammed'in sallallahu aleyhi ve sellem
pak şeriatının dışına çıkmasına müsaade ediliyor.
Allah'ın Adıyla...
İnsanı yoktan var eden, doğru yolu gösteren, Tasavvuf kitapları incelendiğinde bu beklentiye
güzel ahlakı tamamlasın diye peygamber olumlu bir cevap alınmadığını söylemeliyiz.
gönderen Allah'a subhanehu ve teâla hamd olsun.
Zikredeceğimiz örnekler tanınmayan, meçhul
Salât ve selam, Rabb'inin 'şüphesiz sen güzel şahsiyetlerin anlattığı olaylar değildir. Tasavvuf
bir ahlak üzeresin' diyerek övdüğü, dualarında erbabının büyük zatlar olarak kabul edip, yaz-
'Allah'ım yaratılışımı güzel kıldın, ahlakımı da güzel dırıldığını düşündüğü kutsal(!) kitaplarda öyle
kıl' diyerek Rabb'ine teveccüh eden Nebi'ye olsun. ahlak dışı şeyler vardır ki, kahve ortamında dahi
anlatılması mümkün değildir.
'Tasavvuf nedir?' sorusuna verilen en yaygın ce-
vabın ahlaki değerlerle ilgili olduğunu biliyoruz. Sözü tasavvufu ahlak olarak tanımlayan mu-
Özellikle ilimle iştigal etmeyen insanların çoğu tasavvıflara bırakalım:
tasavvufu ahlakı güzelleştiren, kötü ahlaklardan
Müridlerinden kadın ve şarap isteyen şeyhler,
arındıran bir müessese olarak biliyor.
kendi hanımlarını şeyhe sunan müridler:
Teorik olarak ahlaki değerlere sıkça vurgu ya-
'Tarikat alamayan İbrahim Ethem, memleketine
pan tasavvuf erbabının hakikati de böyle midir?
döner. Üzerinde kul hakkı varsa hepsini sahiplerine
Menkıbelerde insanüstü özelliklerde sabır, güler
iade eder. Padişahı, saltanatı terk ederek tekrar şey-
yüz, merhamet, insanlara iyilik yapma ahlakıyla
hinin huzuruna varır. Tarikat alıp, tevbe ederek yü-
donanmış insanlar olarak anlatılan şeyh, derviş
zünü Allah'a çevirir, amel etmeye başlar. On-on beş
ve müridlerin gerçek hayatta bu ahlaktan nasibi Rebîu'l-Evvel
sene emek vererek amel eder. Bir gün şeyhi, İbrahim 1437
var mıdır?
Ocak'16 • SAYI: 45
5
Ethem'i çağırır. 'Benim canım şarap istiyor. Falan tinize ve ayakkabılarınızı çevirmeye değer bir kul
çarşıda, falan dükkanda vardır. Git, bana al getir' olur' dedi.
der. İbrahim Ethem hiç kalbini bozmadan, itikadını
zedelemeden hemen kalkıp söylenen dükkana gider. Bunun üzerine Şems de 'O kalbimi bağlayan oğ-
Şarabı alır getirir, şeyhine arz eder. Şeyhi 'istemiyo- lumdur. Şimdi şarap olsaydı su yerine onu içerdim.
rum artık, canım istemiyor' diyerek şarabı reddeder. Ben onsuz yapamam' deyince, babam hemen kalkıp
gitti. Ve Yahudi mahallesinden bir testi şarap dol-
İbrahim Ethem için imtihan devresi başlamıştır durup getirdi, önüne koydu.
artık. Şeyh onu tecrübelerinden geçirmektedir.
Bunun üzerine Şems'in bir feryat koparıp elbise-
Aradan bir müddet geçer, Şeyhi onu tekrar çağı- lerini yırttığını ve babamın ayaklarına kapandığını
rarak, 'canım güzel bir kadın istiyor' der. İbrahim gördüm.' 2
Ethem 'Peki kurban' diyerek huzurundan çıkar.
Düşünmeye başlar, 'Şeyhimin emrini acaba nasıl Mevlana ve İbrahim Ethem böylece sınavı geç-
yerine getireceğim' diye. 'Eskiden olsaydı padişahlık miş oluyorlar. Bir de bu hayâsız isteklere icabet
zamanında etrafımda birçok güzel kadın vardı. etmediği için aşağılanan ve müridliğe kabul
Fakat şimdi ne yaparım? Şeyhimin arzusunu na- edilmeyenler var!
sıl yerine getireceğim?' diye düşüne düşüne eve
varır. Eve girer, karısına 'Hanım kalk, en iyi 'Naklolunur ki, Şems, Şeyh Evhededdin
elbiselerini giyin. Ziynetini tak, bera- Kirmani'yi (Tanrı'nın rahmeti onun
berce şeyhimin yanına gideceğiz' der. üzerine olsun) orada buldu ve 'Ne ile
Hanımı hazırlanır, beraberce çıkarlar. meşgulsün?' diye sordu. 'Ay'ı leğende-
Şeyhinin huzuruna vararak 'Efendim, ki suda görüyorum' diye buyurdu o
e
d emriniz üzere getirdim' der. Şeyhi da. 'Boynunda çıban yoksa, ni-
n
ği 'Neyi getirdin?' diye sorunca: 'Siz çin başını kaldırıp onu gökte
rli
e benden genç ve güzel bir kadın görmüyorsun? Kendini tedavi
b Eve girer, karısına 'Hanım
eh istememiş miydiniz? Kendi ha- kalk, en iyi elbiselerini ettirmek için bir doktor bul.
r
yin nımımdan daha güzelini giyin. Ziynetini tak, beraberce Böylece neye bakarsan
h bulma imkanım olma- şeyhimin yanına gideceğiz' der. gerçekten bakılmaya
a
v dığından onu getirdim' Hanımı hazırlanır, beraberce değer olanı onda görür-
diye durumu arz eder. çıkarlar. Şeyhinin huzuruna sün' dedi Şems. 'Tam bir
vararak 'Efendim, emriniz arzu ile bugünden itibaren
Şeyhi İbrahim Ethem'in üzere getirdim' der. senin kulluğunda bulunmak
hanımını hemen geri gönderir. istiyorum' dedi bunun üzerine
Yapmış olduğu bu tecrübeyi kâfi Evhededdin. 'Sen benim arka-
görür. İtikadını, teslimiyetini tam daşlığıma tahammül edemezsin'
olarak ölçen şeyh, hemen İbrahim dedi Şems; ama 'Beni kulluğuna ve
Ethem'e halifelik verir. İbrahim Ethem arkadaşlığına kabul et' diye ısrar etti
zamanın en büyük evliyası olur.' 1 Evhededdin. 'Bağdat pazarının tam
ortasında herkesin gözü önünde benimle
Yine ariflerin sultanı Arif Çelebi, Sultan birlikte nebiz (hurma şarabı) içmek koşuluyla
Veled'den rivayet etti: 'Bir gün Mevlana Şem- kabul ederim' diye sordu Şems. 'Bunu yapamam'
seddin, denemek ve hazetmek amacıyla güzel dedi Evhededdin. 'Benim için özel bir nebiz bu-
bir sevgili istedi. Babam da güzellik ve olgunluk- lup getirir misin?' dedi Şems. 'Hayır, bunu da ya-
la zamanın en güzel kadını ve ikinci Sara'sı, iffet pamam' dedi Evhededdin. 'Ben içerken, benimle
ve ismette zamanın Meryem'i sayılan karısı Kira arkadaşlık edebilir misin?' diye sordu Şems. 'Ede-
Hatun'u elinden tutup götürdü. mem' dedi Evhededdin. 'Erlerin huzurundan ırak
ol' diye bunun üzerine bağırdı ona Şems. Ve 'Ben
'O benim kız kardeşimdir, bu olmaz. Bana hizmet
sana benimle arkadaşlık etmeye sabredemezsin de-
edecek güzel bir erkek çocuk getir' diye buyurdu medim mi?' (Kehf, 18/72) ayetini okuyup şöyle dedi:
Şems. 'Sen bunu yapacak adam değilsin, çünkü sende bu
güç yok. Tanrı'nın sana bu gücü vermediğine ve
Babam hemen güzellikte Yusufların Yusuf'u olan
hasların gücüne sahip olmadığına sevin. O hâlde
Sultan Veled'i peşkeş çekerek 'Umarım sizin hizme-
benimle arkadaşlık senin işin değildir. Bana arkadaş
1. Sohbetler-Seyyid Abdul Hakim el-Huseyni s.126 2. Ariflerin Menkıbeleri s.474
6
olamazsın. Bütün müridlerini ve dünyanın bütün
namus ve şerefini bir kadeh şaraba satmalısın. Bu
(aşk) meydanı erlerin ve bilenlerin işidir ve şunu da
bil ki ben mürid değil, şeyh istiyorum. Hem de rast-
gele bir şeyh değil, gerçeği arayan olgun bir şeyh.' 3
'Âsem vefat ettiği zaman, cenaze namazını Ahmed
bin Atail-Arabi kıldırdı. O, Mekke ile Medine'nin
arasında bulunan bir köydendir. Öyle mübarek
ve ulu bir zattır ki, Allahu teala onun aziz varlı-
ğıyla zamanımızı müşerref kılmıştır. İmaduddin
Abdulvehhab el-Barisini (kuddise sırruh). Bu za-
tın doğduğu yer olan Barisin Kazurn köylerinden
Ebher'e yakın bir köydür. Allahu teala onu Abdullah
eş-Şami (ks) hazretleri vefat ettikten sonra yedi yüz
on senesinde ululuk mertebesinin tahtına oturttu.
Şimdi o yetmiş altı yaşındadır. O, Peygamber'den Fakat senin kıskançlığını bildiğimden girmedim.
sallallahu aleyhi ve sellem bu zamana gelinceye Ömer radıyallahu anh şöyle dedi: Anam, babam sana
kadar gelip geçen uluların on dokuzuncusudur. Bu feda olsun, seni kıskanır mıyım?" 6
zatların hâli kullukta bizim gibidir. Yerler, içerler,
hasta ve tedavi olurlar. Bunlar Abdal tabakasına Sehl ibn Sa'd anlatıyor:
girmeden önce nikahlanırlar. Çocukları, malları,
mülkleri olur. Fakat Abdal tabakasına girdikten "Adamın biri Allah Rasûlü'nün evlerinin içine
sonra o işi terk etmişlerdir. Artık ona bir daha geri bakıyordu. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bir demir par-
dönemezler. Zevceleri ile sohbetten ve çocukların- çasıyla saçını kaşıyordu. Adama: Evime baktığını
dan ayrılırlar. Bir daha tekrar zevceleri ve çocukları kesin bilsem bunu gözüne sokardım. İzin, görmeden
ile sohbet edemezler ki, bu onların malumu olsun. dolayı meşru kılınmıştır." 7
Onlar sünnete riayet etmede, nikah hususunda
mübalağa ederler. Hatta öyle ki, bir yabancı kimse Bu örneklerde Allah Rasûlü'nün ve ashabının
evlerine geldiği zaman, bir gün veya bir hafta kalsın ahlakını görüyoruz. Yukarıda ise İslam'ın ahlak
ve o hanımı ile nikahlanarak onun hakkını versin boyutunu temsil ettiğini söyleyen mutasavvıf-
isterlerdi. Daha sonra o adam o kadını bıraksın ve ları…
kadın da onun kim olduğunu bilmesin.' 4
Bu iki zıt tablonun biri İslam; diğeri ise şeyta-
Ahlak bu mudur? Bu kafa yapısına sahip olanlar
nın aldatmacası olan, karanlık odalarda, uzun
mı insanlara İslam ahlakını öğretecektir?
açlıklar sonrası, şeytani vesveselerin vahiy zan-
nedilerek uydurulduğu bir dindir.
Sa'd ibni Ubade zina yapan kadın ve erkek için
dört şahit getirilmesini duyunca:
Akide esasları birbirine zıt olan bu iki dinin
doğal olarak ahlak anlayışları da zıttır.
"Vallahi hanımımın yanında bir adam görürsem,
onu kılıcımın keskin yeriyle öldürürüm. Bu söz Al-
lah Rasûlü'ne sallallahu aleyhi ve sellem ulaşınca 'Siz Sa'd'ın Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bu ahlaka sahip
kıskançlığına şaşırıyor musunuz? Vallahi ben ondan olanlar için şöyle demiştir:
daha kıskancım, Allah ise benden daha kıskançtır.
Allah kıskançlığından ötürü açık ve kapalı fuhşiyatı "Deyyus cennete giremez."
haram kılmıştır…' " 5
Kıskanç olan Rabb'in cennetine, kıskanç olma-
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: yan deyyusların girmemesi adaletin ta kendisi
olsa gerektir.
"Cennette bir saray gördüm. Bu kimin, dedim.
Ömer bin Hattab'ın dediler. Ona girmek istedim.
3. Ariflerin Menkıbeleri s.470-471
Rebîu'l-Evvel
4. Nefahatu'l Üns–Molla Cami- s.42 6. Buhari, 5226; Müslim, 2394 1437
5. Buhari, 7416; Müslim, 1499 7. Buhari, 5924; Müslim, 2156
Ocak'16 • SAYI: 45
7
Tasavvuf ve Oğlancılık Baştan ayağa kemende geçirtti
Eminim ki başlığı gören çoğu insan şaşırmıştır. O yasemin göğüslüydü bağlatsa da
Dinin ahlaki boyutunu temsil iddiasında olan ta-
Yüz canla ona bağlanıyordu gizlice' 10
savvufta Lut kavmini helaka götüren ahlaksızlık
da mı vardı?
Sultan Mahmud ile Ayaz Hamamda
Feridüddin Attar'ın 'İlâhînâme' kitabından be-
'Bir gün gümüş bedenli Ayaz
yitlere bakalım:
Canlar yakınca yalnız gitti hamama
Çavuşun Aşık olduğu Şehzade
Bir dostu muzaffer Mahmud'a dedi:
'Ay parçası gibi bir şehzade vardı
Sevdiğin bugün hamama gitti
Güneş onu kıskanmış avere olmuştu
Yüce şah hallenmiş adam gibi
Dudaklar hem bal hem şekerdi
Tek başına hemen hamama gitti
Bunların her biri o ikisinden daha hoştu
Şah baştan ayağa onun güzelliğini gördü
Kim onun yüzünü görecek olsa
Canını onun her bir yerine vakfetmiş
Canını peşkeş olarak sunardı ona
buldu' 11
Bir çavuş o ay yüzlüye aşık oldu
Benzer sapkınlıklar için Güzel
de Gönlü allak bullak, aklı gümrah Oğlan ve Perişan Aşık 12, Ölüm
erliğin oldu' 8 aşklaArılnlaı(h!'a) ooğlalann cılık HAyâalizn 1d3,e Akiy aSzu lOtannu Mn aGhömzu Adğ irleı-
b
eh Ayyüzlü Oğlanla Görüş üzerinden anlatan sözde sı 14 bölümlerine bakılabilir
n r Sahibi Derviş tassavvuf büyüklerine methiyeler
yi düzsün! Kendilerinin çocuklarına Kalpleri ve gözleri
h
va 'Ay yüzlü güzel bir ya da hanımlarına olan fıtri sevgileri kararmış, vahyin ay-
oğlan vardı iki erkeğin üzerinden anlatılacak dınlığından yüz çevir-
olsa asla kabul etmeyecek olanlar;
meleri sebebiyle şeytanın
Misk onun saçının bir te- söz konusu Allah olunca 'bu
Allah ile aldattıkları, bu be-
liydi büyüklerin vardır bir
yitleri ve tasavvuf kitaplarında
bildiği' desin.
Bir derviş onun aşkıyla zebun yer alan aynı içerikteki hikaye-
oldu leri tevil ede dursun! Allah'a olan
aşklarını(!) oğlancılık üzerinden
Gönlünün ne kadar makdi varsa,
anlatan sözde tassavvuf büyükleri-
kan oldu
ne methiyeler düzsün! Kendilerinin
Sonunda dayanacak gücü kalmadı çocuklarına ya da hanımlarına olan fıtri
sevgileri iki erkeğin üzerinden anlatılacak
O dünya dilberinin yanına gitti
olsa asla kabul etmeyecek olanlar; söz konusu
Dedi: Derdimin dermanı yoktur Allah olunca 'bu büyüklerin vardır bir bildiği' de-
sin. Müşrikler de öyle değil miydi? Kız çocuktan
Sensiz yaşamamın imkanı yoktur' 9
utanır, diri diri gömerlerdi. Ama onların Allah'ın
kızları olduğunu söylerlerdi. Kendi nefsine ya-
Attar kitabında Sultan Mahmud ile yine bir
kıştırmadığını Allah'a subhanehu ve teâla yakıştırmak
erkek olan Ayaz'ın aşkına dair hayli şeyler an-
müşriklerin değişmez ahlakıdır.
latır:
'Birine emir verdi; selvi boylusunu
10. A.g.e s.110
11. A.g.e s.147. Sonrasında Mahmud'un kendi gibi bir erkek olan
Ayaz'ın vucuduna hayranlığı anlatan beyitler devam eder.
8. İlâhînâme, Ayrıntı Yayınları. S.74, bir kısmını buraya aldığım
şiirde bir erkek olan çavuşun yine bir erkek olan şehzadeye aşkını 12. A.g.e s.115
uzunca anlatır Attar. 13. A.g.e s.116
9. A.g.e s.96, şiirin bir kısmı verilmiştir 14. A.g.e s.249
8
Sapık Şeyhler
Şeyhu'l-Ekber'lerinden başlayalım: Şeyhinin
kendine haram olan kızını nasıl da dikkatle iz-
lediği -ki halk arasında röntgencilik deniyor- ve
izlenimlerini paylaştığını okuyalım:
'Allah kendisinden razı olsun bu şeyhin bekar bir
kızı vardı. Boylu, poslu, genç ve güzel bir kızdı. Onu
görenler hemen ona vurulurdu. Bulunduğu orta-
mı bir çiçek gibi süslerdi. Çevresinde bulunanları
sevindirirdi. Kendisine bakanı hayran bırakırdı.
Eğer nefisleri çabucak ve kolayca kötülüğe kayan
ve zayıf, hasta ruhlu, bozuk, kötü düşünceli, na- bütün sıfatları gördüm. Şeyhim bir ara bana: 'Zifaf
mus duygusu körelmiş insanlar mevcut olmasaydı, gecesi ben yanınızda olurum' buyurdu. 'Bunu na-
Allah'ın yaratılış sırasında ona bağışladığı ruhi ve sıl bilebilirim?' diye sorduğumda 'Sana bir alamet
fiziki güzellikleri, ahlak ve huy güzelliklerini bir bir bırakırım' diye cevap verdi. Zifaf gecesi bir ara ev-
anlatırdım…' lendiğim kadının burnundan fazlaca kan aktığını
gördüm. Sebebini sorduğunda 'Yanlışıkla sen bur-
Buradan sonra o bayanın güzelliğini anlatma- numa vurdun da ondan' diye cevap verdi. O zaman
ya başlar. Onu yıldıza, semaya, çiçeğe benzetir, bu işi şeyhimin ruhaniyetinin yaptığını anladım
sonra da: ama sebebini idrak edemedim. Ziyaretine gittiğimde
olup bitenleri kendisine anlattım. 'Evet' dedi. 'Eğer
'Ona layık ifadelerle gazeller yazdık. Fakat yine kadının o gece burnundan kan akıtılmasaydı, beyin
de onun sevgisinin büyüklüğüyle, söylediği o ka- kanaması geçirip hastalanacaktı. Çünkü hem uzak
dim sözlerle, iç dünyasının zenginliğiyle, iffetinin bir yerden hem de soğuk bir havada gelmiş ve çok
temizliğiyle ilgili olarak gönlümden geçenlerin ve yorulmuştu.' ' 16
ona duyduğum sevgi, ilgi ve duyguların hepsini an-
latamadım. Çünkü o benim tek dileğim ve biricik 'Bir gece iki hanımım aynı odada bulunuyordu.
özlemimdi.' 15 Bu, mazeretten dolayı olmuştu. Onlardan her biri
ayrı bir yatağa uzanıp yattı. Ben de başka bir yatağa
Kendisi çok namusludur İbni Arabi'nin! Ken- uzandım. Odamızda bir dördüncü yatak daha bulu-
disine helal olmayan bir bayanı en ince detayına nuyordu, o boş kaldı. Sonra hanımlardan biriyle yat-
kadar süzmüş, ona gazeller yazacak kadar ileri mak istedim. Diğerinin uyuduğunu zannediyordum.
Bir müddet sonra diğer hanımla yatmayı uygun
gitmiş, lakin namus duygusu körelmiş, zayıf ne-
buldum ve yanında yattığım diğer hanımın artık
fislilerden korktuğu için izlenim ve duygularını
uyuduğunu sanıyordum. Geceyi böylece geçirdik-
rahat paylaşamamış!
ten sonra Şeyhimin ziyaretine gittim. Aramızdaki
mesafe uzak da olsa sık sık bu ziyaretlerimi yerine
İbni Arabi kendine helal olmayan bekar bir
getiriyordum. Beni görünce hafif tebessüm ederek
kadına bakıp, onu tasvir etmiş. Bir de başkası-
şöyle buyurdu:
nın hanımlarını en ince detaylarına kadar bilen,
gerdek gecesinde gelin ve damadın yanında yer
- İki karıyı bir odada bir araya getirip ikisiyle cinsi
alan, eşiyle birlikte olduğunda onlarla aynı odada
yakınlıkta bulunan kimse hakkında ne dersin? Beni
uyuyan şeyhler var. kastettiğini anladım ve cevap verdim:
Tabi onlar bu duruma ahlaksızlık demiyorlar. - Efendim, bunu nasıl anladınız?
Şeyhin keşfi veya kerameti diyorlar.
- Ya dördüncü boş yatakta kim yattı? diye sordu.
'Bir kadınla evlenmek istiyordum. Fakat hakkında
hiçbir bilgim yoktu. Durumu şeyhime arzettiğimde Bunun üzerine dedim ki:
o kadın hakkında bana öyle şeyler anlattı ki onları
- Efendim ben onların uyuduğunu zannederek
ancak Allah ve Allah'ın bildirdiği veli kulları bile-
öyle yaptım.
bilirdi. Evlendiğimde cidden şeyhimin bahsettiği
Rebîu'l-Evvel
1437
15. Tercümanu'l-Eşvak, İz Yayınları s. 77 16. el-İbriz 1/81
Ocak'16 • SAYI: 45
9
- Hayır hiçbiri uyumadı. Böyle yapman doğru ayrıca kadının dine karşı olan ilgisini kamçılamak
değildir. Kaldı ki uyanık oldukları zaman… istemiştir.)' 19
- O halde bundan böyle buyurduğunuz gibi hare- Tasavvufun Müslüman kadın algısı böyledir
ket edeceğim ve bu yaptığım düzensizlikten dolayı işte. Bedeninin gizli ayrıntılarının kendisine helal
Allah'a tevbe ederim.' 17 olmayan bir erkek tarafından anlatılması onun
dine ilgisini kamçılıyor.
Fıtratı bozulmamış, şirk ve bidatle aklını ört-
memiş bir insanın 'Nasıl bildin?' değil 'Ne işin var- Allah'ın yarattığı hayâ fıtratına sahip bir kadı-
dı benim yatak odamda?' diye sorması gerekirdi nın böyle bir durumda tiksinmesi, o dinden ve
oysa… ehlinden teberri etmesi gerekir.
'Bir gece hanımlarımdan biriyle başbaşa kaldım.
Katib Abdullah bin Ali ve kardeşi Abdurrah-
Onunla oynaşırken utanç yerine baktım. Aradan
man anlatıyor:
birkaç gün geçtikten sonra şeyh hazretlerini zi-
yaretlerine gittiğimde, huzurunda birçok ilim 'Bir gün attarlar çarşısı damına çıkmıştık, yakın
adamları bulunuyordu. Onlara dönerek sordu: damlar üzerinde birçok kadınların bulunduğunu
gördük. Onlara bakmaya başladık. Onlarla ara-
Tasavvufun - Ey din alimleri! Kadının utanç yerine mızda olan cinsel konular üzerine konuştuk, bazen
bakmak hakkında ne dersiniz?
Müslüman güldük, bazen zıpladık derken vakit geçirdik. Bir
müddet sonra şeyh hazretlerine döndüğümüzde,
kadın algısı Ben hemen cevap verdim:
onun maruf divanvari minderinde yerlerimizi al-
böyledir işte. Bede-
dıktan sonra tebessüm etmeye başladı ve: 'Keşiflerde
- Efendim, dedim. Bu konuda
ninin gizli ayrıntıla-
bulunamayan şeyh ne güzeldir!' dedikten sonra ilave
alimlerin dediğini aynen ben de
rının kendisine helal etti: 'Nerede idiniz bana doğruyu söyleyiniz, sakın
söylerim. Halbuki şeyh hazretle-
olmayan bir erkek yalan söylemeyiniz.' Biz de olup bitenleri olduğu
ri ile aramızda iki merhale gibi
tarafından anlatılma- uzun bir mesafe bulunuyordu. gibi kendisine anlattık. Bunun üzerine o kadınların
durumunu ve dam üstünde toplanma sebeplerini,
sı onun dine ilgisini Bunun üzerine sordu:
bizim onlar hakkında konuştuklarımızı, zıplayıp
kamçılıyor. Allah'ın
- Peki sen hiç bakar mısın? gördüklerimizi bir bir -oradaymış gibi- anlattı. Hal-
yarattığı hayâ fıtratı-
buki o sırada kendisini ziyaret için gelenlerle oturup
na sahip bir kadının - Hayır, dedim. Meğer ki sohbet ediyor, bizim nerede bulunduğumuzu bilmi-
böyle bir durumda unutmuş olayım. yordu. Biz damda zıpladığımızda o sohbet ederken
tiksinmesi, o dinden bir ara tebessüm etmiş, ama kimse bunun sebebini
- Evet, falan geceye kadar öyle. anlayamamış.' 20
ve ehlinden
Ama o gece? Buyurunca utandım,
teberri etmesi yaptığımı hatırladım. Sonra şöyle Allah Rasûlü'nün sallallahu aleyhi ve sellem ahlakıyla,
gerekir. uyarıda bulundu: Abdulaziz el-Debbağ'ınn ahlakı arasında ki farka
bakalım:
- Kabe'ye yönelip bakan yüzünü (o gibi
şeylere) çevirip bakma! İnşallah.' 18
"Fadl, Allah Rasûlü'nün terekesinde iken bir bayan
gelip soru sormuştu. Fadl kadına bakıyor, kadında
'Bir gün şeyhimiz (Allah kendisinden razı olsun)
Fadl'a bakıyordu. Nebi, Fadl'ın yüzünü diğer tarafa
benim hanımım söz konusu olunca, onu tepeden
çevirdi…" 21
tırnağa, gizli ve aşikar her şeyini ve bütün husu-
siyetlerini anlattı. O kadar ki ne fazlalık yaptı ne
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ashabının ken-
noksanlık. Cidden benim hanımım onun anlattığı
dilerine helal olmayan bir kadına baktıklarını
gibiydi. Eğer ben kendimi zorlasam, hiçbir zaman
görünce, eliyle onların çenesinden tutup bu mün-
karımı onun nitelediği ölçüde anlatamam. Halbu-
kere engel oluyordu.
ki aramızda dört günlük mesafe bulunuyordu ve
hanımımı da görmüş değildi. (Şeyh hazretleri bu
Bu davranışıyla Kur'an'ın erkeğin ve kadının
keşfi yapmakla Seyyid Ali Hazretlerine, karısına
karşı takınacağı tavırda bir ölçü vermeyi dilemiş ve
19. el-İbriz 1/91
17. el-İbriz 1/78-79 20. el-İbriz 1/96
18. el-ibriz 1/78 21. Buhari, 1513; Müslim, 1334
10