Table Of ContentİÇİNDEKİLER:
KİMDİR? - 4
ŞİİRLERİ:
Anne - 8
Balıkçılar - 10
Birlikte - 14
Doksan-beşe doğru – 16 *
Ferda - 23 *
Haluk'un amentüsü – 28 *
Haluk'un bayramı - 32
Hâmid – 33 *
Han-ı yağma - 37 *
Hayât – 44 *
Küçük asker - 48
Mai deniz – 50 *
Millet şarkısı - 52
Nef'î – 54 *
Promete - 61
Ramazan – 63 *
Rücû – 66 *
Sabah ezanında – 70 *
Sabah olursa - 72
Sen olmasan - 74
Sis - 76 *
Târih-i kadim / Eski çağlar tarihi - 86 *
ONA YAZILAN ŞİİRLER -
"Aşiyan"a dönüş - 105
Fikret'in saadeti - 109
Gece - 113
Kabr-i Fikret'i ziyaret - 115
Tevfik Fikret - 117
Tevfik Fikret'e - 119
Tevfik Fikret'i düşünürken - 121
Sis - 126
RESİMLERİ - 127
ONA DAİR:
Atatürk ve Tevfik Fikret - 135
Günümüzde de Tevfik Fikret - 140
Refikası Bayan Nazime Fikret'in bir mektubu - 146
Tevfik Fikret - 154
Tevfik Fikret - 164
Tevfik Fikret - 175
Tevfik Fikret ile Ahmet Telli'de kent olgusu - 186
Tevfik Fikret'in ozanlığı - 199
Tevfik Fikret'in resimleri - 204
Tevfik Fikret'in unutulmuş bir şiiri - 214
Amerikalı gözüyle Tevfik Fikret - 219
(*) Bu şiirler bugünün Türkçesiyle söylenmiş,
sadeleştirilmiş halleriyle birlikte verilmiştir.
TEVFİK FİKRET KİMDİR?
1867 yılında İstanbul'da doğan Tevfik Fikret,
küçük yaşta öksüz kalmış, dayısının ve
yengesinin yanında büyümüştür. Aksaray
Mahmudiye Rüştiyesi'nde başladığı
eğitimine Mekteb-i Sultanide (Galatasaray
Lisesi) devam etmiş, 1888 yılında okuldan
birincilikle mezun olmuştur.
4
Memuriyet hayatına hariciye katipliği ile
başlayıp, Ticaret Okulu, Galatasaray Lisesi
ve Robert Kolej'de öğretmenlik görevlerinde
bulunmuştur.
1884 yılında “Malumat” dergisini çıkaranlar
arasında yer almış, 1896 yılında da “Servet-i
Fünun” dergisinin yazı işleri müdürlüğüne
getirilmiştir. Dergi onun yönetiminde
Edebiyat-ı Cedide akımının yayın organı
durumuna gelmiştir. "Servet-i Fünun"
dergisinin Sultan II. Abdülhamit tarafından
kapatılmasıyla Tevfik Fikret Bebek’teki
"Aşiyan" adını verdiği evine çekilerek,
Robert Kolej’deki öğretmenliğine devam
etmiş, bir yandan da istibdat’a karşı ünlü
şiirlerini yazmıştır.
1908 yılında ilan edilen II. Meşrutiyet’i
büyük bir çoşku ile karşılayan şair, Hüseyin
Cahit (Yalçın) ile birlikte “Tanin” gazetesini
kurmuştur. 1909 yılında (Mekteb-i Sultani)
Galatasaray lisesinde müdürlük görevine
getirilmiş ve burada birçok köklü değişik-
liklere imza atmıştır.
5
Şairliğinin yanısıra, mimar, ressam,
öğretmen, gazeteci kimlikleri ile de yaşadığı
döneme damgasını vuran Tevfik Fikret 19
Ağustos 1915 tarihinde yaşama veda etmiş ve
Eyüp mezarlığına defnedilmiştir.
Ölümünden sonra dönemin Milli Eğitim
Bakanı Hasan Ali Yücel ile İstanbul Valisi ve
Belediye Başkanı olan Lütfi Kırdar'ın
girişimleriyle Tevfik Fikret'in Aşiyan'ı
İstanbul Belediyesi tarafından satın alınmış
ve 19 Ağustos 1945 tarihinde "Edebiyat-ı
Cedide Müzesi" adıyla büyük bir törenle
açılmıştır.
Şairin Eyüp'te bulunan aile mezarlığındaki
kabri de 1961 yılında Tevfik Fikret
Derneği'nin girişimiyle Aşiyan'ın bahçesine
nakledilmiş ve Aşiyan bu tarihten sonra
Aşiyan Müzesi adını almıştır.
6
BAZI ESERLERİ:
Rübab-ı Şikeste (1900)
Tarih-i Kadim (1905)
Haluk'un Defteri (1911)
Rubabın Cevabı (1911)
Şermin (1914)
Sancak-ı Şerif Huzurunda
Sis
Rücû
7
ŞİİRLER
ANNE
Bozulmuş yoksulluktan rengi, üzgün ve
tasalı,
Yüzünde gölgesi görülüyor çektiği çilenin;
Kucağının biricik süsü bir güzel yavrucuk,
Kara bahtına ileniyor soluk dudakları.
Dokundu gönlüme durumu şu hasta
annenin!
Yıkık vücudu bitkin hastalığın acısıyla
Garip gönlü yoksulluğun ateşiyle yanık,
Öyleyken sevdiğiyle uğraşmaya zaman
bulur:
Melek yüzlü çocuk dudaklarını açıp
bağırınca,
Sevginin gül öpücüğüyle onun ağzını kapar.
Çocuk, saf bir inci, o babasız durumuyla,
Kadın, o bitkin durumuyla bir kırık sedef;
Çocuk da, sevecen anne de bulaşmış toza
gözyaşına,
8
Bu tablo dokunur en umursamaz yüreğe,
Bu görünüş üzer en ilgisiz yaradılışı bile.
Zavallı, bağrına bastıkça o çıplak çocuğu,
Kurumuna bakan sanmaz ki o bir dilencidir;
Gözünde yavrusunun acınası bakışı,
Kadının durumu dile getirip vicdanını
Diyor ki: "Annelik en sevinçli sıkıntıdır!"
Tevfik Fikret
(1867 - 1915)
Rubab-i Şikeste, Kırık Saz Bütün Şiirleri 2,
Haz: Asım Bezirci, bugünün diliyle
9
BALIKÇILAR
- Bugün açız yine evlâtlarım, diyordu peder,
Bugün açız yine; lâkin yarın, ümid ederim,
Sular biraz daha sâkinleşir... Ne çare, kader!
- Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben
giderim
Diyordu oğlu, yarın sen biraz ninemle otur;
Zavallıcık yine kaç gündür işte hasta...
- Olur;
Biraz da sen çalış oğlum, biraz da sen
çabala;
Ninen baban, iki miskin, biz artık ölmeliyiz...
Cocuk düşündü şikâyetli bir nazarla: - Ya
biz,
Ya ben nasıl yaşarım siz ölürseniz?
Hâlâ
Dışarda gürleyerek kükremiş bir ordu gibi
Döverdi sahili binlerce dalgalar, asabî.
- Yarın sen ağları gün doğmadan hazırlarsın;
Sakın yedek biraz ip, mantar almadan
gitme...
Açınca yelkeni hiç bakma, oynasın varsın;
Kayık çocuk gibidir: oynuyor mu kaydetme,
10