Table Of ContentENİS BERBEROĞLU 1956 İstanbul doğumlu. Avusturya
Lisesi'ni, Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü'nü bitirdi.
Gazeteciliğe 1981 yılında Dünya 'da başladı. Cumhuriyet,
Güneş ve Hürriyet gazetelerinde, Ankara, Bonn ve İstanbul
kentlerinde muhabir-yönetici olarak çalıştı. Gûneydoğu'da ve
1991 Körfez Savaşı sırasında Bağdat'ta habercilik yaptı.
Hürriyet gazetesinde Ekonomi Müdürlüğü yapan ve köşe
yazan Berberoglu evli, bir kız çocuğu var.
İletişim Yayınları 427 • Bugünün Kitapları 39 ISBN 975-
470-634-4 © 1997 İletişim Yayıncılık A. Ş.
1. BASKİ 1997, İstanbul
2. BASKI 199.7, İstanbul
3. BASKİ 1998, İstanbul
KAPAK Ümit Kıvanç UYGULAMA Hüsnü Abbas
DÜZELTİ Enver Seyfı KAPAK BASKISI Sena Ofset İÇ
BASKI ve CİLT Şefik Matbaası
iletişim Yayınları
Klodfarer Cad. İletişim Han No. 7 Cağaloğlu 34400
İstanbul Tel: 212.516 22 60-61-62 • Fax: 212.516 12 58
ENİS BERBEROĞLU
Susurluk
20 Yıllık Domino Oyunu
İÇİNDEKİLER
Önsöz 9
Her sabah yeniden ' '
Çetelerden bir çete 21
Beş ayda on çete 22
Tarihi tanık göstermek 31
"Reis"in camiada yükselişi 32
Behçet Cantürk: Liceli "finansör" 34
Kemal Yazıcıoğlu'nun Bitlis yılları 37
Meral Akşener'in çöpçatanı 39
Her mevsimin casusu Çatlı -43
Çatlı yurtdışına nasıl "çıktı"? 45
Papa suikastı -48
"Uluslararası ilişkiler" 50
Mehmet Özbay'ın "kimliği" 54
MİT bağlantısı ve Nevzat Bilecen 55
ASALA yılları: "Hep onlar mı vuracak?" 57
Çatlı hapiste 62
TARTIŞMA NOTLARI 64
Mafya Türkiye'ye hükümdar oluyor 65
Meşhur "MİT Raporu" hadisesi 67
Turan Çevik'i koruyan bakan 70
Hiram Abas öldürülüyor. 74
Civangate patlayınca 75
First Merchant Bank'ın "ortaklan" 84
Roger Tamraz: Bir işbitirici 88
Tefeci-borsacı cinayetleri ve Erol Evcil 92
Kim bu Adil Ongen? 95
Çakıcı "açıklıyor", Flash IV "basılıyor". 97
Korkut Eken BOTAŞ'ta 106
Kocaeli Çetesi ve Hadi Özcan 110
TARTIŞMA NOTLARI 115
Yollar yeniden kesişiyor 117
Çatlı hapisten "kaçıyor" 119
Azerbaycan'da darbe "girişimi" 124
Uyuşturucu kaçakçılığında yeni güzergâh 133
jiTEM ve Cem Ersever cinayeti 136
Terörle mücadelede "yeni" yöntem 138
Yaşaı Öz "devrede" 1 42
Tanıdık bir isim: Nurettin Güven 149
Tarık Ümit "kayboluyor" 153
Kara para trafiği ve "kurye kız" 161
Yeşil, her taşın altında 163
Smitko-Esmaeli cinayetleri 169
Tuhaf bir kaçırma olayı: M. Ali Yaprak 170
"Kumarhaneler kralı" öldürülüyor. 172
I lavaş ihalesi 178
Ağansoy cinayeti: "O esnada başka biryerde..." 179
ikinci MİT Raporu 1 80
Özel timciler - Sedat Bucak ilişkisi 181
Kamyon çarpmasaydı? 1 94
TARTIŞMA NOTLARI 1 96
Çeteler olmasın diye 199
Çetenin insan malzemesi 1 99
Çetenin silahlan 203
Çetenin sahte belgeleri 209
Çetenin parası 21 5
TARTIŞMA NOTLARI 21 8
EKLER 221
EK-1 21 Eylül 1996'daAydınlık dergisinde yayımlanan
ikinci MİT raporu 221
EK-2 7 Şubat 1988 tarihinde 2000'e Doğru dergisinde
yayımlanan ilk MİT Raporu'nun tam metni 229
EK-3 Susurluk Meclis Araştırma Komisyonu 253
Susurluk'un Kısa Tarihi 254
Susurluk Kütüphanesi 256
Önsöz
Elinizdeki kitap, Susurluk hakkında yazılanların sadece
bir tanesi.
Susurluk olayı medyaya takım oyununu yeniden hatırlattı.
Bu kitabın yazarı, basın ve TV habercilerinin yarattığı
veri tabanına katkıda bulundu, tamamen açık kaynaklardan
yararlanarak Susurluk denklemini çözmeye çalıştı. Domino
oyunundaki taşlar gibi birden fazla irtibat noktası olan
Susurluk kahramanlarının ilişki ağı sadece kamuoyunu değil
habercileri bile bunalttı. Çoğumuz Susurluk'un isim ve suç
sicili labirentinde kayboldu.
O yüzden kitabın hemen girişine geniş bir özet bölümü
konuldu. Detay ve dokümanların yer aldığı bölümlerin sonuna
da tartışma notları eklendi.
Susurluk'la ilgili olarak koyduğumuz çerçevede mutlaka
eksikler vardır. Ama baştan söyleyelim, Güneydoğu bağlantısı
ayrı bir kitap olarak planlandı.
Bu kitap için beni yüreklendiren gazeteci eşim Oya Ber-
beroğlu'na, bilgi ve belge desteği nedeniyle Hürriyet Ankara
Temsilcisi arkadaşım Sedat Ergin ve Büro'daki dostlara, bu
karanlık dünyada rehberliği için gazeteci Ünal İnanç'a
teşekkürü borç bilirim.
Kitaptaki hatalar doğaldır ki sadece bana aittir. Ama onlar
olmasa bu kitap yazılamazdı.
Yeşilyurt-İstanbul 1997 Temmuz Enis Berberoğlu
İ
HER SABAH YENİDEN.
Türkiye o kadar uzun süredir, olağanüstü hal koşullarında
yaşıyor ki, adi suçlara karşı duyarsız olduk. Kısaca "Mafya"
diye andığımız organize suç dünyasının en az PKK, DHKP- C
veya İBDA-C kadar sistemi tehdit ettiğini unuttuk. Mafya ve
terör örgütleri arasında doğal ittifaka 12 Eylül 1980 öncesinde
tanık olmamıza rağmen, toplumsal hafızayı çoğunluğu
oluşturan genç nüfusa aktaramadık. Her sabah dünyayı ve
Türkiye'yi yeniden keşfetmeye, anlamaya çalışmamız belki de
bu yüzdendir... Mesela hukukun yüz karası faili meçhul
cinayetleri düşünün.
Türkiye genelinde son dokuz yılda jandarma ve polis
sorumluluk sahasında 1490'ı terör, 3 bin 709'u adi olmak
üzere toplam 5 bin 199 faili meçhul cinayet işlendi.
Çiller Ailesi'nin İçişleri Bakanı Meral Akşener, 1997 Mart
ayında CHP İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün yazılı soru
önergesini yanıtlarken, jandarma sorumluluk sahasında,
Olağanüstü Hal Bölgesi'nde, 621 terör, 288 adi, mücavir
illerde 203 terör, 67 adi, diğer illerde de 199 terör, 999 adi
olmak üzere Türkiye genelinde 2 bin 377 faili meçhul cinayet
olayı meydana geldiğini belirtti.
Akşener, bu cinayetlerden 1023'ünün terör, 1354'ünün ise
adi olay olduğunu kaydetti.
Akşener, 1987-1996 yılları arasında polis sorumluluk
sahasında ise, OHAL bölgesinde 294'ü terör, 516'sı adi,
mücavir illerde 58'i terör, 51'i adi, diğer illerde de 115'i terör,
1788'i adi olmak üzere Türkiye genelinde toplam 2822 faili
meçhul cinayet meydana geldiğini bildirdi.
Akşener, polis sahasındaki faili meçhul cinayetlerin
476'sının terör, 2 bin 355'inin adi olay olduğunu söyledi.
Yani nereden baksanız, Türkiye'de adi suç kapsamındaki
faili meçhul sayısı, politik amaçlı yıldırma eylemlerini
katlıyor. Güneydoğu'daki faili meçhulleri çözmek istemeyen
devlet, diğer cinayet, gasp, hırsızlık, darp gibi olayların
faillerini bulmakta yetersiz, aciz kalıyor.
Bu yüzden faili meçhul olayların yer aldığı raflara her yıl
6.000 dosya ekleniyor. Bu dosyalardan 13 bin 655'i
DGM'lerde, 363 bin 45'i normal adliyelerde belki aydınlatılır
umuduyda sıra bekliyor.
Kaydın hiçbir türünü sevmeyen necip Türk milleti,
ülkesinin kaçaklar cennetine dönüştüğünün farkında bile
değil. Arada Abdullah Çatlı gibi ünlüler olmasa kaçak
suçlular kimsenin dikkati çekmeyecek.
Oysa Türkiye'de 1997 Ağustos ayı itibariyle 321 bin 443
sanık kaçak dolaşıyor. Sizin-benim gibi işe gidiyor, evleniyor,
eğleniyor.
Susurluk'ta kaza sonucu ortaya çıkarılan çete herkesin
tüyünü ürpertiyor. Ama büyük kentlerde sokağa park ettiği
otomobili için değnekçiye para ödemek (aksi halde dayak
yemek) nedense Cumhuriyet vatandaşlarının pek ağrına
gitmiyor... Çünkü bu vakada otomobili ve şahsi sağlığı tehdit
eden Susurluk Çetesi değil sadece otopark mafyası. Yani o
kadar tehlikeli değil.
Zaten biliyorsunuz mafya türlere ayrılır: Arazi mafyası,
çek-senet mafyası, otopark mafyası, otobüse bilet-jeton
mafyası, dilenciler mafyası...
Kısacası herkesin beslediği bir mafya vardır. Ve mafya
sektörü son tahminlere göre 30 bin dolayında istihdam
yaratıyordu. Aileleri ile birlikte hesaplandığında tasarlanan
100 bin kişilik stadı dolduracak kadar kalabalık ve milli
mafya ordusu... Türkiye bu nezih camiayla gurur duymalı!
Üstelik haksızlık etmeyelim, mafya seçtiğimiz ekonomik
çarkın önemli bir dişlisi... Düşünün ki, mafya olmasa kayıtlı
ekonominin neredeyse iki katını bulan kayıt dışı sektörde
adaleti kim dağıtacak, vergiyi kim salacak, adaletsiz gelir
dağılımını kim düzeltecek.
Şimdi sadece bir an için, rol gereği serbest meslek erbabı
olun...
Ayın 30'una çek kestiniz, ayın 2Tindeki alacağınızı tahsil
edip, rahatça ödemeyi planlıyorsunuz. Borcunuza sadıksınız,
ama ya verginize...
Pek değil. Çünkü ödediğiniz verginin size otoyol, baraj ve
köprü olarak geri döneceğine inanmıyorsunuz.
Yeni hayali ihracatçıları, enişteleri verginizle beslemek
niyetinde değilsiniz. Hem herkes vergi kaçırırken, siz enayi
misiniz?
Ama o da ne! Aym 21'inde beklediğiniz ödeme bir türlü
yapılmıyor. Bu gidişle sizin de 31'indeki ödemeniz sarkacak...
Canım olur mu hiç, bu laubaliliğin hesabı mutlaka sorulmalı.
Ne yazık ki, resmî adalete başvuramazsınız. Çünkü
alışverişte kullandığınız çekler kayıtlı değil... Malum vergi
meselesi. O yüzden şu kayınçonun tanışı Şuayip Baba'ya
gitmelisiniz. Baba Şuayip takılı alacağı ahlaksız herifin
ciğeriyle birlikte söker alır maazallah.
Böylece çark döner durur, kendi kendini besler, büyütür...
Siz vergi ödemezsiniz, ekonomi kayıt dışına taşar.
Kayıt dışı maşallah yılda 15 milyar dolarlık uyuşturucu
ticareti parasını, İslami şirketlere bavulla taşınan kurye
parasını saklayacak hale gelir.