Table Of Content16 SİSTEM KARŞITI HAREKETLER SINIF VE STATÜ GRUBU KAVRAMLARI 17
gılanmadığını ima ediyordu. Ulus-devletler daha ziyade birleşmiş mümkün) terk eder ve üretim araçları sahibi ile emek gücü sahibini,
bir dünya piyasasındaki yetki bölgeleri olarak görülmekteydiler. "daha eşiğinde 'İş Dışında Girilmez' ibaresiyle karşılaştığımız gizli
Emeğin dünya ölçeğinde toplumsallaştırılmasını gerçekleştiren dün üretim hanesine doğru" izleriz (1959: 176). Bu gizli üretim barına
ya piyasası -Marx'ın, kurucu katmanlarıyla, burjuvazi ve proletar ğında Marx, sınıf mücadelesi ve toplumsal dönüşümün çok farklı iki
yayla tanımladığı- kapitalist toplumun sınıf çelişkilerinin ve bu yüz senaryosunu işaret eden oldukça çelişkili iki eğilim bulmuştur.
den de sınıf mücadelelerinin, en genel bağlamını belirtiyordu: Birincisi, Marx'tan sonra Marksist literatürde genellikle vurgu
lanan bir eğilimdi: Üretim araçları sahipleri ile emek gücü sahipleri
Sermayenin modern tarihi on altıncı yüzyılda, dünyayı kucaklayan bir ticare
tin ve dünyayı kucaklayan bir piyasanın yaratılmasıyla başlar (1959: 146). arasındaki ilişkinin, pazaryerine getirdikleri metaların tam tamına
Bu piyasa ticarete, denizciliğe, karayolu iletişimine muazzam bir gelişme üretim/yeniden üretim bedelleriyle değişime girme eğilimi taşıma
sağlamıştır. Buna karşılık bu gelişme de, sanayinin genişlemesi üzerinde etki
ları anlamında (kuşkusuz durum her zaman, hatta normalde bile böy
li olmuştur; ve sanayinin, ticaretin, denizciliğin, demiryollarının genişleme
siyle orantılı olarak, aynı oranda, burjuvazi de gelişmiş, sermayesini artırmış le değildir), eşitler arasındaki bir ilişki olarak ortaya çıktığını varsay
ve Ortaçağ'dan devraldığı tüm sınıfları geri plana itmiştir (1967: 81). sak bile, bu ilişki temelde eşitsiz bir ilişki olacaktır. Bunun nedeni
kapitalist üretimin, sermaye ile emeğin göreli değeri ve göreli pazar
Bu, salt egemen devletler arası bir ticari ilişkiler sorunu değildir. Da
lık gücü üzerindeki uzun vadeli etkileridir. Yani kapitalist üretim,
ha ziyade gelişmekte olan burjuvazi,
emek gücünün değerini (onun gerçek yeniden üretim maliyetlerini)
tüm ulusları, yokolma tehdidine karşı burjuva üretim tarzlarını kabule zorla
düşürmeye ve aynı zamanda da, emek gücü sahiplerinin pazarlık gü
maktadır; kendisinin uygarlık dediği şeyi onların içine sokmaya, yani onları
burjuvalaşmaya zorlamaktadır. Tek kelimeyle, kendi suretinde bir dünya ya cünü çökertmeye eğilimli bir süreç gibi görünmektedir; böylece,
ratmaktadır (1967: 84). emeğin yeniden üretim maliyetlerinin düşürülmesinin avantajlarını
da bütünüyle sermayeye devşirme eğilimi taşır.
Bu yolla yaratılan dünya, büyük ölçüde katmanlaşmış bir tahakküm
yapısıyla niteleniyordu ve kolektif eylemin öznel zemini yalnızca pi Bu eğilim sermayenin üretim içinde sahiplendiği, giderek büyü
yasa çıkarları değildi: yen artı emek kütlesinin realizasyon sorunlarını ortaya çıkarır. Bu
sorunlar aşırı üretim krizleriyle, kendilerini dönemsel olarak ortaya
Tıpkı kırı kentlere bağımlı kılmış olduğu gibi, barbar ve yarı-barbar ülkeleri
uygar ülkelere, köylü ulusları burjuva uluslara, Doğu'yu da Batı'ya bağımlı koyarlar; bunların üstesinden bir yandan,
kılmıştır (1967: 84).
bir üretici güçler kütlesinin zorla tahrip edilmesiyle, öte yandan da, yeni pa
zarların ele geçirilmesi ve eskilerinin, daha esaslı şekilde sömürülmesiyle [ge
İkinci kayma ise, Marx'a göre bir bütün olarak burjuva toplumun
linir]. Yani, daha yıkıcı krizlere zemin hazırlayarak ve krizleri engelleme araç
ayrışma eğilimi gösterdiği iki büyük sınıfın, burjuvazi ve proletarya
larını azaltarak (1967: 86).
nın arasındaki uzlaşmazlığın artık, ürün ya da üretim unsurları piya
Yukarıdan da görülecektir ki, emek ile sermaye arasında, işyerinde
salarındaki ilişkilerde değil, üretim ilişkilerinde bulunduğuna işaret
sürekli olarak yeniden üretilen ve pekiştirilen bu eşitsiz ilişki, serma
ediyordu. Ulusun ve onun bileşen sınıflarının çıkarlarını tanımlamak
yeyi, pazarda kendi kendisini telef etmeye, ya da dünya ekonomisi
için Smith, Ulusların Zenginliğinin en başındaki toplu iğne fabrika
nin hem genişlemesine (birleşmeler), hem de derinlemesine, daha
sı senaryosunu bırakmış ve pazaryerindeki arz ve talebin karşılıklı
büyük ölçüde gelişmesine götürür. Yerküre sınırlı olduğuna göre, bu
etkileşimini ve ulusal politik alandaki sınıf çıkarlarını izlemiştir.
gelişme ne kadar eksiksiz olursa sermaye de kendi kendini o kadar
Marx ise politik ekonomi eleştirisinde bizi tam tersi yöne götürdü.
fazla telef edecektir.
Atölyeyi değil, "her şeyin yüzeyde ve tüm insanların gözleri önünde
yer aldığı" gürültülü pazaryerini (ve buna politik arenayı da eklemek Bu senaryoda emek, kapitalist krizleri hızlandırmak bakımından
18 SİSTEM KARŞITI HAREKETLER SINIF VE STATÜ GRUBU KAVRAMLARI 19
olumsuz bir anlam taşımak dışında hiç bir rol oynamaz; Marx'ın de den, Modern Sanayi'nin gelişimi burjuvazinin, ürünler üretip sahiplendiği te
meli ayaklarının altından çekip alır (1967: 93-4).
yişiyle, "aşırı üretim salgını"nın patlamasından nihai anlamda so
rumlu olan, emeğin işyerinde artan ölçüde boyunduruk altına alınma İşte bu yüzden işyerinde emeğin güçlenmesi, burada, sermaye
sı ve sonuçta pazardaki pazarlık gücünün zayıflatılmasıdır. Emek, ya nin krizinin nedeni olmaktadır.
da onun toplumsal kişiselleşmesi olan proletarya ancak, sermayenin Bildiğimiz gibi, Marx üretimin barınağında keşfettiği bu iki çe
kendi kendini tahrip etmesini politik devrime dönüştürmekte etkin lişkili eğilimi, kapitalist toplumdaki sınıf çelişkilerinin çözümlen
bir rol oynar. Çalışma ve yaşam koşullarının giderek güvenilmez ha mesi için bunların tüm sonuçlarını tam ve sistemli olarak ortaya koy
le gelmesi proleterleri, burjuvaziye karşı birlikler kurmaya yöneltir. mak bir yana, bağdaştırmayı da asla başaramadı. Bunun yerine Marx
tarihsel yazılarının kimilerinde, pek çok izleyicisi ise kendi kuram
Bazen işçiler zafer kazanırlar, ama yalnızca bir zaman için. Onların kav
galarının gerçek meyvesi bu dolaysız sonuçta değil, işçilerin giderek genişle sal yazılarında politik ekonomi eleştirisini bir yana bıraktılar ve po
yen birliğinde yatar... litik ekonominin eleştirisini gerçekleştirmekten ziyade onu canlan
Proleterlerin bir sınıf ve sonuçta, bir politik parti şeklinde örgütlenişleri dırarak, Smithçi sınıf çözümlemesi paradigmasına geri çekilmiş ol
işçilerin kendileri arasındaki rekabetle sürekli olarak bozulmaktadır. Ama hep
dular.
yeniden daha güçlü, daha sağlam, daha kudretli bir şekilde boy verir.
Eski toplumun sınıfları arasındaki bütün çarpışmalar proletaryanın geliş Marx örneğinde bu geri çekilme en çok Fransa'da sınıf mücade
me yolunu, birçok bakımdan açmaktadır. Burjuvazi kendini, sürekli bir çarpış lesi üstüne yazılarında belirgindir; burada sınıf çıkarları ulusal bir po
maya atılmış halde bulur. Önce aristokrasiyle, sonra da çıkarları sanayinin
litik ekonomik mekânın terimleriyle tanımlanmıştır ve üretim hane
ilerlemesiyle uzlaşmaz duruma gelmiş olan burjuva kesimlerin kendileriyle;
ve her zaman için de yabancı ülkelerin burjuvazileriyle. Bütün bu kavgalarda sinde olup bitenler bu tabloda hiç yer almazlar. Belli ki Marx, kapita
proletaryaya başvurmak, onun yardımını istemek ve böylece onu politik are list toplumun genel, uzun vadeli eğilimlerini çözümlemek için ileri
naya çekmek zorunda kaldığını görür (1967: 90).
sürdüğü bu farklı odağın, bu tür eğilimlerin görece düşük olduğu bir
gelişme aşamasında, sınıf mücadelesinin somut bir anının somut çö
Ne var ki yukarıda işaret ettiğimiz gibi, Marx bu senaryonun yanı sı
zümlemesi açısından sınırlı bir anlam taşıdığı düşüncesindeydi.
ra, açılımı bakımından bütünüyle ayrı, bir başka senaryoyu daha ile
Üstelik, kuramsal düzeyde bile, odağın kayarak politik ekono
ri sürmüştür. Hem Manifesto'da, hem de Kapital'de bize, artan bir yı
minin gürültülü alanından uzaklaşması, politik iktidarın, yani verili
ğın yoksulluk, baskı ve aşağılanmayla birlikte, işçi sınıfının gücünün
bir toprak parçası üzerinde meşru şiddet kullanım tekelinin ana mev
de, kendi yapısal zayıflığına karşı koymayı amaçlayan politik örgüt
kii* olarak ulus-devletin herhangi bir şekilde küçümsenmesi anlamı
lenmesinin bir sonucu olmaktan ziyade kapitalist üretim sürecinin
na da gelmiyordu. Kökeni ne olursa olsun, ulus-devletlerde somutla
kendisinin bir sonucu olarak arttığı söylenmektedir.
şan bu iktidar apaçık bir şekilde, eşzamanlı olarak iki yönde kullanı
Sermaye devlerinin sürekli azalan sayısıyla birlikte... yoksulluk, baskı, labilirdi ve genellikle de kullanılmıştır: dünya ekonomisinde kapita-
kölelik, aşağılanma, sömürü yığını da artar; ama bu da işçi sınıfının, yani ka
listler-içi rekabetin saldırgan/savunmacı bir aracı olarak ve ulusal
pitalist üretim sürecinin bizzat kendi mekanizması dolayısıyla sayıca sürekli
yörelerdeki sınıf mücadelesinin saldırgan/savunmacı bir aracı ola-
artan, disiplinli, birleşmiş ve örgütlü bir sınıfın başkaldırısını artırır (1959:
763).
Burjuva sınıfın varoluşu ve hâkimiyeti için temel koşul sermayenin olu
şumu ve artmasıdır; sermayenin koşulu ise ücretli emektir. Ücretli emek mün * Locus (çoğulu loci) kelimesi Latince köklü ve konumu belirli koşullarla ta
hasıran emekçiler arasındaki rekabete dayanır. Burjuvazinin gönülsüz bir bi nımlanmış "yer" anlamına geliyor; dünya sistemi perspektifi içinde kasıtlı seçilmiş
çimde teşvik ettiği sanayinin ilerlemesi emekçilerin, rekabetten doğan yalıtıl- bir kelime olduğunu düşündüğümüzden "yer" yerine "mevkii" kullandık (yayıma
mışlıklarının yerine, ortaklıklarından doğan devrimci birliği geçirir. Bu yüz- hazırlayan).