Table Of ContentAFA Çağdaş Ustalar Dizisi 8
Saussure—
Jonathan Culler
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------/ —
%
k| r> •
Jonathan Culler, 1944'devAmerika'da .doğdu. 1966'da Harvard
Üniversitesinden mezun" oldu ve İngiltere'ye yerleşti.
St. John^ş College, Oxford'da karşılaştırmalı edebiyat ve'çağ-
cıl cliller alanında doktorasını yapan Culler, 1969-1974 »yılları
arasında Selvvyn College, Cambridge'de müdür, 1974'de ise
Brasenose College,; KOxford'da öğretim görevlisi olarak ça
lıştı. Halen Cornell Üniversitesinde* İngilizce ve* karşılaştırma
lı edebiyat profösörlüğu yapmakta olan Culler'in başlıca ya
pıtları şunlardır;
Flaubert: The Uses of üncertainty (1974);
Structuraİist Poetics: StructuraJism, Linguistics and the
Study of Literatüre (1975);
The Pursuit of Signs (1981)?
£*Kim, 1985
<c) AFA Yayıncılık A.Ş., İstanbul,
ONK Ajans
© Frank Kermode,,
Fontanâ - Modem Masters dizisinin 1982’de yayınlanan
3. baskısından dilimize çevrilmiştir.
Dizgi, baskı, cilt: Acar Matbaacılık Tesisleri 526 84 42
Kapak: Reyo,Basımevi
AFA Yayıncılık A.Ş., Çatalçeşme Sok. 46^4 Cağaloğlu/ÎST.
Tel : 526 39 80
İÇİNDEKİLER
Giriş 7
1 Saussure ve Dersler 13
2 ^Saussure’ün Dil Kuramı 19
Göstergenin Nedensizliği 20
Dil Birimlerinin öz Niteliği 25
‘Langue’ (Dil) ile 'Parole' (Söz) 31
Eşsüremli ve Artsüremli Görüş Açtlart 37
‘La langue'tn Çözümlenmesi 48
Toplumsal Bir Olgu Olarak Dil 53
3 Saussure Kuramlarının Yeri 56
ıs 1.
Saussure'den ünce Dilbilim 56
*Yenidilbilgiciler 68
Freud, Durkheim ve Yöntem 74
Etkisi 83
4 Göstergebilim: Saussure'ün Kalıtı 94
Göstergebilimin Alant 97
Göstergebilimsel Çözümleme 108
Çevrikleme jAnagram) ile
Kavram Odaklama (Logocentrism) 111
Sonuçlar 119
Zaman Dizin 123
Notlar 124
yeronica Forrest - Thomson un
Atlısına
1947 — 1975
olayları İncelemek demek olurdu, insan davranışını inceleyen
biri olayların kendisiyle değil anlamlı olaylarla ilgilenir.
Üstelik, Saussure, Freud ve Durkheim, insan davranışını
inceleyen bilimin, tek tek olayların tarihsel nedenlerine in
meye çalıştığında en İyi fırsatları kaçırdığını gördüler. Oysa,
bu bilim, olayların genel bir toplumsal çerçeve içindeki işlev
leri üzerine yönelmeli. Toplumsal olguları belli bir gelenek ve
değer dizgesinin bir parçası olarak değerlendirmeli. İnsanla
rın bir toplumda yaşamalarını, birbirleriyle iletişim kurmala
rını ve genellikle davrandıkları biçimde davranmalarını sağla
yan değer ve gelenekler nedir? Bu soruları yanıtlamaya kal
kışırsak, sonuçta türlü olayların tarihsel nedenlerini soran
soruları yanıtlayandan çok farklı bir bilim dalı elde ederiz.
Saussure ile iki çağdaşı, tek tek nedenlerden çok temelde
yatan bir dizgeyi arayan bu tür bir araştırmanın üstünlüğünü
ortaya koyup, böylece, insan üstüne daha kapsamlı ve ye
rinde bir incelemeye olanak sağladılar.
İkincisi, Saussure, ortaya koyduğu yöntembilgiseı örnek
le ve öne sürdüğü türlü ökelik önerilerle, göstergelerle gös
terge dizgelerinin genel biliminin, göstergebilimin ve çağdaş
bir akım olan yapısalcılığın da gelişmesine yardımcı oldu.
Gerçekten de son birkaç yıldır Saussure'e.yönelen ilginin,
canlanmasının nedeni, onun yapısal dilbilimin olduğu kadar
göstergebilim ile yapısalcılığın da esin kaynağı olmasıdır.
Üçüncüsü, yöntembilgisel düşüncelerinde ve dile genel
yaklaşımında Saussure, Modernist düşüncenin temel güdüm
leri diyebileceğimiz şeyi açıkça dile getirir. Yüzyılımızın baş
langıcında işe koyulan bilim adamlarının, düşünürlerin, sa
natçıların ve yazarların karmaşık ve kargaşa İçinde bir ev
renle uzlaşmaya çabaladıkları yolları tanımlar. Kişi, çağcıt
dünyanın görünürdeki kargaşasıyla dizgesel olarak nasıl ba
şa çıkabilir? Bu soru birçok alanda sorulup duruyordu ve
Saussure’ünkiler -örnek alınabilecek yanıtlardı: Salt ya da
Tanrısal bir bakışa varmayı umamayız ama bir açı seçip, bu
nun sınırları içinde, nesneleri, ne türden olursa olsun özle
rinden dolayı değil de birbirleriyle olan bağıntılarıyla tanım
layabiliriz. Saussure, Modernist düşüncenin güdümlerini
olağanüstü bir açıklıkla kavramamızı sağlar.
Son olarak, Saussure'ün dile yaklaşımı, insana değgin,
özellikle dille insan anlığı arasındaki yakın ilişkiye değgin
yeni düşünme yollarının ana sorunlarında da odaklanır. İn
san gerçekten de 'konuşan hayvan'sa; dünyayla alışverişi,
en açık biçimde insan dilinde ortaya konmuş, kurucu ve
ayırdedici işlemlerle belirlenen bir yaratıksa, bizi onun ardı
na düşüren Saussure’dür. İnsanın her şeyi, anlamı ileten diz
gelerle düzenleme eğiliminden söz ediyorsak, son derece
Saussure'cü bir düşünce çizgisindeyiz demektir.
Saussure'ün dilbilime, genel olarak toplumbilimlerine,
göstergebilim ile yapısalcılığa, Modernist düşünce ile bizim
insanlık anlayışımıza yaptığı bütün bu katkılar, onun çağcıl
düşünsel tarihin ileriye dönük gelişmelere kaynak niteliğin
de bir kişisi olmasını sağlar. Dolayısıyla, bu kitap bize Saus-
sure’ün önemini tanımlayacaksa, dilbilim, göstergebilim, dü-
şünbilim ve toplumbilimleri alanlarına yayılmak zorundadır.
Ne var ki, Saussure’ün kendisi çok az şey kaleme almıştır.
Tüm yayımladıkları, ilk Hint-Avrupa dilinin ünlüler dizgesi
üzerine bir kitap, Sanskrit’de tamlayan durumunun kulla
nımı konusunda bir doktora tezi ile bir avuç teknik yazıdır.
Ardında bir yığın yayımlanmamış değerli yazı da bırakmış
değildir. Hem dilbilim alanında, hem de bu alan dışındaki
etkisi kağıda dökmediği bir şeyden kaynaklanır. 1907 ile 1911
arasıda Cenevre Üniversitesinde profesör olarak genel dil
bilim konusunda üç dizi ders vermiştir. 1913’de ölümünden
sonra öğrencileriyle iş arkadaşları onun öğrettiklerinin .yiti
rilmemesi gerektiğine karar verip birçok değişik ders no
tundan Cours de Linguistique Generale (Genel Dilbilim
Dersleri) adı verilen bir kitap oluşturdular.
Birinci bölümde Dersler'in bu garip doğuşu, yayımlan
mış metnin biranaya getirilme biçimi konusunda daha söy
leyeceklerimiz olacak. Şimdilik önemli olan nokta şu: Sous-
sure’ün çağcıl düşünce için genel önemi ne olursa olsun
—ki son derece büyüktür— o, her şeyden önce ve en önemli
si, belki de her şey bir yana bir dilbilimciydi, bir dil öğrenci
siydi. Saussure’ü yalnızca ününden dolayı, çağcıl dilbili
min kurucusu, yeni bir dil anlayışının geliştiricisi, insanö.-
limcilerle yazın eleştirmenlerinin esin kaynağı olarak tanı
yan biri. Genel Dilbilim Derslerl’ni dil ile anlığın nitelikle
rine değgin şaşırtıcı gözlemler, toparlayıcı genellemeler, top
lumsal ve iletişimsel bir varlık olarak insan hakkında süslü
püslü ve uzun uzadıya kuramlarla dolu bir kitap olarak gör
meye hazır olabilir. Aslında, gerçekle uzak yakın bir ilgisi
yok bunun. Dersler’de okuru etkileyen Saussure'ün konusu
nun dayanaklarına gösterdiği, etkin ve kılı kırk yaran özen
dir.
Dilin nitelikleri ile dilbilimin dayanaklarına gösterdiği özen,
dilden söz ettiğimizde ortaya attığımız varsayımların sor
gulanması biçimini alır. Örneğin, sen bir ses çıkarıyorsun.
bir süre sonra ben de bir ses çıkarıyorum; hangi koşullar'a|-
tında söylediklerimizin aynı sözcükler olduğunu öne sürmek
hakkrna sahibiz? Bu tür borular önemsiz gözükebilir, iki ki-‘
şinin aynı sözcükleri söyleyip söylemediğini doğal olarak
bildiğimizi öne sürerek bu sava boşuna bir tartışma diye
karşı çıkmak kolay gelebilir. Ama asıl anlamlı nokta da bu;
nerden biliyoruz? Bu bilme eylemi neleri içeriyor? Çünkü
burada işin içine girenler, bizim dile değgin bilgimizin b:r
bölümü, bizim o dilin birimlerine değgin bilgimizdir. Bu tür
sorular önemsiz olmaktan çok uzaktır. Bir dili çözümleye
ceksek o dilin birimleri ya da öğelerine değgin açık sec^K
ve tutarlı bir düşünce oluşturabilmemiz gerekir. Örneğin,
'sözcük' dilin birimi olarak düşünülürse, çıkardıkları fiziksel
sesler gerçekte ayrı olsa bile, iki kişinin aynı sözcüğü söy
lediğini nasıl saptadığımızı bilmeliyiz.