Table Of ContentSAĞLIK SOSYOLOJİSİNİN TEMEL
KAVRAMLARI
Sağlık Kavramı
Hastalık Kavramı
Sapan Bir Davranış Olarak
LU
Hastalık ve Hasta Rolü
Û
z
’u *
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Sağlık-hastalık ve toplum
arasındaki ilişkiyi kurabilecek,
• Sağlık ve hastalığın sosyokültürel
boyutunu kavrayabilecek,
• Sapan bir davranış olarak hastalığı
sosyolojik perspektiften
değerlendirebileceksiniz.
Sağlık Sosyolojisinin Temel Kavramları
GİRİŞ
İlk bakışta tıbbın alanı olarak algılanan ve sosyal bilimcilerin uzun yıllar uzak
durduğu sağlık ve hastalıkla ilgili konular günümüzde pek çok bilim dalının ilgi
gösterdiği çalışma alanlarına dönüşmüştür. İlk başlarda sağlık ve hastalık
kavramları biyomedikal model çerçevesinde tıbbi boyutta ele alınmış ancak bu
modele yöneltilen eleştiriler bağlamında sağlık ve hastalığın sosyokültürel boyutu
dikkate alınmaya başlanmıştır.
Bu bölümde sağlık sosyolojisinin temel kavramları olan sağlık ve hastalık
kavramlarının sınırları çizilmeye çalışılmakta sağlık ve hastalığın göreliliğinden yola
çıkılarak her toplumun kendi kültürel değer ve normları çerçevesinde sağlık ve
hastalığın nasıl sosyal olarak inşa edildiği irdelenmektedir. Ayrıca hastalığın
sosyolojik olarak kavramsallaştırılmasının gelişiminde önemli bir rol oynayan
sapan davranış kavramı da ele alınarak, Parsons'ın hasta ve hekim rolü
kavramsallaştırması tartışılmaktadır.
^ »Sağlık ve hastalığın tanımlanmasındaki görelilik nedeniyle farklı
Günümüzde sağlık ve
£ kültürel değer ve normlara sahip toplumlarda ya da aynı toplumda
hastalık konuları,
zaman içerisinde sağlık ve hastalık tanımlamalarının nasıl
sadece tıbbın değil p değiştiğini örneklerle tartışınız.
diğer bilimlerin de
.ro
çalışma alanına
dönüşmüştür.
Sağlık
Sağlık evrensel bir kavram olmasına karşın herkesin kabul ettiği ortak bir
sağlık tanımı yapmak oldukça güçtür. Sağlık kavramının hastalık kavramına bağlı
olarak tanımlanması, sağlık ve hastalığın birbirinin simetriği olamayacağı
gerekçesiyle eleştirilse de sağlık ve hastalık bir kavram çifti olarak sıklıkla birlikte
kullanılmaktadır. Sağlık ve hastalığa ilişkin çalışmalar yakın zamana kadar sağlık
bilimciler tarafından Biyomedikal Model çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.
Biyomedikal modelde insanı oluşturan hücre, doku, organ ve sistemler özdenge
(homeostasis) olarak adlandırılan bir uyum ve düzen oluşturacak şekilde etkileşim
içindedirler. Biyolojik özdenge sağlıklı olma hali, bu dengenin bozulması ise
hastalık ya da tıbbi bir duruma gidiş olarak değerlendirilir (Pearson ve ark., 2005:
44). Sağlık ve hastalığı tıbbi boyutuyla ele alan bu model çeşitli eleştirilere maruz
kalmıştır. Gönç Şavran'a (2010: 14) göre bu eleştiriler şu şekilde özetlenmektedir:
Bireyin bütünlüğü bozulmakta, birey bedeninden soyutlanmakta, hastalığın
toplumsal nedenleri görmezden gelinmekte, sağlık ve hastalık hakkında tıbbın
kendisinin ürettiği "bilimsel" bilgi dışındaki bütün bilgi ve değerlendirmeler
geçersiz kabul edilmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Sağlık Sosyolojisinin Temel Kavramları
Biyomedikal modele yönelik yukarıdaki eleştiriler sonucunda yirminci
yüzyılın ortalarında sağlığı sosyoekonomik ve kültürel açıdan çok boyutlu olarak
ele alan sosyal model önem kazanmaya başlamıştır. Sosyal Model bağlamında
sağlık ve hastalığın toplum tarafından sosyal ve kültürel olarak inşa edildiği görüşü
öne çıkmıştır. Bu modelin günümüzde kabul görmesi biyolojik unsurların ve tıbbi
boyutun inkâr edilmesi anlamını taşımamakta sağlık ve hastalığın tüm boyutlarıyla
bütüncül olarak incelenmesi hedeflenmektedir.
Bircher'e göre (2005:336) sağlık yaş, kültür ve kişisel sorumluluk ile orantılı
ED yaşam taleplerini karşılayan fiziksel, zihinsel ve sosyal bir potansiyel ile karakterize
dinamik bir iyi olma durumudur. Potansiyelin bu talepleri karşılamak için yeterli
Sosyal Modele göre olmadığı durum ise hastalıktır. Ona göre potansiyel biyolojik olarak verilmiş ve
sağlık ve hastalık bizzat edinilmiş kısmi potansiyel olarak iki grupta ele alınmakta ve onların oranları
toplum tarafından yaşam döngüsü boyunca değişmektedir. Bireylerin biyolojik olarak verilen kısmi
sosyal ve kültürel olarak potansiyeli başlangıçtaki genetik yapılarından ve doğum öncesi gelişiminden
inşa edilmektedir. kaynaklanmakta ve biyolojinin adaletsizliğinin bir parçası olarak kişiden kişiye
değişmektedir. Engelhardt (1984: 66-71) bu durumu doğal piyango olarak
adlandırmaktadır. Bireyin diğer kısmi potansiyeli ise immünolojik yetkinlik, fiziksel
yetenekler, öğrenme ve diğer beceriler, psikolojik ve ruhsal gelişim, sosyal
sermaye gibi yaşamı boyunca bizzat elde ettiği potansiyeldir. Bu bakış açısına göre
sağlık doğuştan getirilen potansiyel ile sonradan edinilen potansiyelin
bileşiminden oluşmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütünün (1947) "sadece hastalık ve sakatlığın olmaması
değil; fiziksel, ruhsal ve sosyal tam iyilik hali" şeklindeki sağlık tanımı sağlığın çok
boyutlu ve bütüncül olarak ele alınması ve sağlığı pozitif göstergelerle tanımlamak
açısından oldukça önemli bir adımdır. Dünya Sağlık Örgütünün yukarıda yer alan
tanımına kadar sağlık, ölüm ve hastalık gibi sürece negatif yönden yaklaşan
parametrelerin olmayışı olarak ve daha çok tıbbi boyutla tanımlanmaktaydı. Ancak
DSÖ'nün bu tanımı da yıllar içerisinde bazı eleştirilere maruz kalmıştır. Örneğin,
bazı kültürel durumlarda bireylerin bedensel rahatsızlıkları olmasına rağmen
kendilerini ruhsal ve sosyal anlamda rahat hissetmeleri açıklanamamaktadır (Uz,
2001: 321-322). Eleştiriler nedeniyle DSÖ sağlık tanımına sonradan; "sosyal ve
ekonomik olarak üretici bir yaşam sürebilme" ifadesini eklemiştir (Kesgin ve
Topuzoğlu, 2006: 47). Dünya Sağlık Örgütünün sağlık tanımının eleştirilen bir diğer
yönü de bu tanımda "iyilik" kavramını açıklama güçlüğünün yanı sıra, "tam"ın nasıl
ölçüleceği sorusudur. Machteld Huber ve arkadaşları (2011) DSÖ'nün sağlığı tam
iyilik hali olarak tanımlamasının kronik hastalıkların arttığı günümüzde amaca
uygun bir tanımlama olmadığını belirterek sosyal, fiziksel, duygusal meydan
okumalar karşısında kendini yönetme ve uyum sağlama yeteneğine yönelik
değişen vurguya dikkat çekmektedir. Huber vd. (2011: 2) ayrıca sağlığın bazı
boyutlarının, tıbbi bir koşula rağmen belli bir bağımsızlık derecesinde yaşamlarını
yönetme ve işi içeren sosyal aktivitelere katılma yeteneğini kapsayan insanların
yükümlülük ve potansiyellerini yerine getirme kapasitelerini içeren sosyal alanda
tanımlanabileceğine vurgu yapmaktadır. Bu bağlamda Parsons sağlığı sosyal
alanda, İşlevsel Model çerçevesinde tanımlamaktadır. Parsons'a göre sağlık,
"bireylerin işlevsel olma yeteneği" demektir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Sağlık Sosyolojisinin Temel Kavramları
Toplumsal yaşam içinde her birey belirli rol ve sorumluluklara sahiptir.
E )
Bireyin bu rol ve sorumluluklarını tam olarak yerine getirmesi sağlıklı olduğunu
göstermektedir. İşlevselcilikte sağlık, sıklıkla günlük aktivitelerle başa çıkma
İşlevselcilikte sağlık,
yeteneği olarak tanımlanır (Macran, Clark &Joshi, 1996:1204).
sıklıkla günlük
Kızılçelikde (1996: 80) Parsons'ın tanımını daha fazla detaylandırarak
aktivitelerle başa
sağlığı; "yalnızca belirli bir toplumdaki fertlerin hastalık, sakatlık ve rahatsızlığın
çıkma yeteneği olarak
olmayışı değil, aynı zamanda, o toplumdaki fertlerin akılsal, ruhsal, fiziksel,
tanımlanır.
ekolojik, ekonomik, kültürel, siyasal ve toplumsal bakımdan tam bir huzur,
harmoni, denge, uyum ve iyilik içinde bulunma durumu" şeklinde tanımlamaktadır.
Illichde (2011:182) sağlığın kavranmasında sosyokültürel faktörlerin
belirleyiciliğine dikkat çekerek sağlığı bir uyum sağlama meselesi olarak tanımlar.
Ona göre sağlık, “toplumca yaratılmış gerçekliklere karşı içgüdüsel değil, otonom,
ama yine de kültür tarafından şekillendirilmiş bir tepkidir."
Kültürel değer ve normlar değiştikçe sağlık tanımlaması da değişmektedir.
Capra (1989: 138) sağlık kavramındaki bu dinamizme ve göreliliğe vurgu yaparak
sağlık anlayışının bir kültürden diğerine, bir çağdan öbürüne değişebileceğine
dikkat çeker. Capra'nın sağlığı süregiden bir süreç olarak ele alan bu görüşüne
göre:
"...Son zamanlarda, sağlık tam iyi olma hâlinin statik bir durumu
olarak tasvir edilirken, çoğu tanımlara göre sağlığa sistemler
açısından yaklaşma, organizmanın çevresinin meydan
okumalarına yaratıcı cevabını yansıtan sürekli etkinlik ve
değişmeyi ifade eder. Mademki, bir kişinin durumu daima
önemli ölçüde doğal ve toplumsal çevreye dayalıdır, öyleyse bu
çevreden bağımsız hiçbir mutlak sağlık düzeyi mevcut değildir.
Organizmanın değişen çevresiyle ilişki içindeki kesintisiz
değişmeleri tabii olarak sağlık bozukluğunun belirli aşamalarını
içerecek ve çoğu kez de sağlık-hastalık arasında keskin bir çizgi
çizmek imkânsız olacaktır..."
Bu tanım, sağlığın fiziksel yönünün ön plana çıkarılmasının yanında
E
sosyokültürel yönlerine de vurgu yaparak sağlık ve hastalık arasındaki sınırların
belirsizliğine dikkat çeker. Baudrillard da (2010: 177) sağlığın sosyal
Kapitalist toplumlarda
belirleyicilerine vurgu yaparak “Sağlık günümüzde hayatta kalmaya bağlı biyolojik
sağlık, üzerinden kâr
bir buyruktan daha çok statüye bağlı toplumsal bir buyruktur. Sağlık temel bir
elde edilebilecek bir
'değerden' çok bir yüklemedir “ şeklinde sağlığı tanımlar.
kurum hâline
gelmiştir. Günümüz kapitalist toplumlarında uygulanan neoliberal politikaların bir
sonucu olarak sağlık ulaşılması gereken bir hedef olmanın ötesinde üzerinden kâr
elde edilebilecek bir kurum hâline gelmiştir. Tüketim toplumunda artık
hastalıkların tedavisinden çok sağlığı korumak ve geliştirmek önemlidir. Sağlığın
korunup geliştirilmesi de diyet ve spor yapmak, vitamin ve besin takviyesi almak,
koruyucu tıptan yararlanmak gibi piyasada belli karşılıkları olan davranışların
yerine getirilmesine bağlı olarak gerçekleşen bir olasılıktır (Karakuş ve Adak, 2015:
49).
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Sağlık Sosyolojisinin Temel Kavramları
Hastalık
Sağlık ve hastalık arasındaki ince çizgi nedeniyle sağlık kavramı gibi
hastalık kavramının tanımlanmasında da çeşitli sıkıntılar vardır. Hangi durum ve
koşulların sağlığın hangilerininse hastalığın göstergesi olduğu toplumdan topluma
değişiklik gösteren göreli bir durumdur. Modern tıbbın ortaya çıkışına kadar
hastalık; ruhsal ve mekanik güçlerin bir ürünü olarak düşünülmüştür. Hastalık,
vücudu meydana getiren öğelerdeki dengesizlikten ya da kişilerin günahkâr
davranışları nedeniyle Tanrının kendilerine verdiği ceza şeklinde ele alınmıştır.
Örneğin, 14. ve 15. yüzyıllarda Avrupa'da "kara ölüm" olarak adlandırılan ve
milyonlarca kişinin ölümüne neden olan veba hastalığı günahların bedeli olarak
değerlendirilmiştir (Çınarlı, 2008: 10).
Hastalık kavramı da sağlık kavramı gibi önceleri Biyomedikal Model
çerçevesinde tanımlanmıştır. Ancak artık hastalıkların sadece fiziksel ve tıbbi
boyutunu önceleyen bakış açısı eleştirilmekte, hastalıkların oluşumu ve
Hekime giderken
tanımlanmasında etkili olan sosyal sınıf, toplumsal cinsiyet, eğitim, ekonomik
bireyin hissettiği
koşullar vb. sosyokültürel faktörlere dikkat çekilmekte ve hastalık daha geniş
rahatsızlık durumu
perspektifte çok boyutlu olarak incelenmektedir. Bu bağlamda öncelikle hastalık
“illness", doktordan
(disease) ile bireyin kendisini hasta hissetmesi (illness) arasındaki ayrımı ortaya
eve dönerken bireyin
koymak kavram karmaşasına engel olmak açısından önemli gözükmektedir.
saptanan rahatsızlık
İngilizce kökenli olan bu iki sözcük, hastalıkların "fizyolojik" kökenleri ile "psiko-
durumu “disease" dir.
sosyal" kökenlerini birbirinden ayırmak için kullanılmaktadır. Biyomedikal anlamda
ele alınan hastalık (disease) ile bireyin ve toplumun bakış açısını yansıtan
rahatsızlık (illness) kavramları farklı anlamlar taşımaktadır:
1) Biyomedikal anlamda hastalık (disease): Hekimin bakış açısından veya
nesnel anlamda hastalık, belirli fizyolojik işaret ve semptomlarla kendisini
gösteren patolojik bir anormalliği ifade eder. Rodney'e göre (1978: 96) modern
tıbbın anlayışında hastalık (disease), vücudun içsel çevresini etkileyen
değişikliklere veya bazı sakatlık durumlarına verilen biyolojik tepkilerdir.
2) Sosyokültürel içerikli bir kavram olarak birey açısından hastalık (illness):
Sağlıksızlığın veya patolojik sürecin sonuçlarının öznel deneyim içinde bireyce
algılanması, bireyin acı rahatsızlık hissetmesi durumudur (Oskay, 1993: 97).
Cassell (1976: 47-83) medikal açıdan hastalık anlayışıyla (disease), hastanın bakış
açısından hastalık (illness) arasındaki farkı şöyle ifade eder: Hekime giderken
bireyin hissettiği rahatsızlık durumu "illness", doktordan eve dönerken bireyin
saptanan rahatsızlık durumu "disease" dir. Buna göre nesnel anlamda hastalık
kavramı herhangi bir organdaki bozukluğu, uyumsuzluğu ifade ederken, öznel
anlamdaki ise bireyin kendini rahatsız hissetmesi ve bu rahatsızlık durumuna
kendisinin ve çevresindekilerin tepkilerini yansıtır. Böylece hekim ve hastanın
hastalığa yaklaşımı farklılaşır. Bu farklılığa rağmen klinik ortamda iki farklı bakış
açısının belli noktalarda kesişerek iletişim kurması hastalığın teşhis ve tedavisi
açısından önem taşır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Sağlık Sosyolojisinin Temel Kavramları
Hastalığın tanımlanma süreciyle ilgili olarak Turner (2011: 11)
Foucault'nun Şeylerin Düzeni'nde (1974) ortaya koyduğu epistemolojik iddiaya
E l
dikkatleri çeker. Foucault'ya göre şeylerin ne oldukları onların nasıl
Grup ve toplumun tanımlandıklarına bağlıdır ve şeylerin nasıl tanımlandıkları da genel kültürün
normatif olguları, âdetin alanları içine nasıl yerleştirildikleriyle ilgilidir. Bu bilgi kuramı
beklentilerine benimsendiğinde, hastalığın doğada yer alan patolojik bir varlık değil, aksine
uymayan genel bir toplumsal tarihsel süreçlerin sonucu oluştuğu bilgisine ulaşılır. Böylece Turner
davranış sapkın olarak (2011: 105) hastalığın kavramsallaştırılma biçiminin yaygın kültürel sistemin ve
düşünülür. egemen söylemlerle ilişkili güç yapısının yansıması olacağına vurgu yapar. Sonuç
olarak hastalık kavramsallaştırması mevcut kültürel sistem ve iktidar ilişkilerinden
bağımsız olarak gerçekleştirilemez ve sosyolojik perspektifte hastalık normalin
dışında olan sapan bir davranış olarak kavramsallaştırılır.
| »Hasta-hekim etkileşimi çerçevesinde hasta ve hekimin hak ve
^ sorumluluklarını sosyolojik perspektifte tartışınız,
ra
Sapan Bir Davranış Olarak Hastalık ve Hasta Rolü
Sosyal normlara uymayan davranış sapma (deviant) olarak
düşünülmektedir. Sosyolojik perspektiften sapkın (anormal) terimi ne değer ne de
Parsons'a göre hasta,
ahlaki anlamlar taşımaz. Ayrıca kasıt da içermez. Grup ve toplumun normatif
sosyal rollerini yerine
beklentilerine uymayan genel bir davranış sapkın olarak düşünülmektedir (Kurtz
getirmediğinden
ve Chalfant: 1991:13). Sapan davranış kavramı hastalığın sosyolojik olarak
sapkın olarak
kavramsallaştırılmasının gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Hastalığı en
değerlendirilir.
genelde bireyde farklı düzeylerde sıkıntı, ağrı, acı vs. yaratması nedeniyle
istenmeyen sonuçlara sahip, normal işlevlerden bir sapma şeklinde tanımlayan
Mechanic (1978: 25) hekim açısından hastalığın belirli işaret ve belirtilerle ortaya
çıkan bir “anormalliği" işaret ederken birey açısından hastalığın toplumsal/kültürel
içeriğiyle patolojik sürecin sonuçlarının öznel deneyimler içinde algılanarak
yansıtılması durumuna vurgu yapmaktadır.
Aho ve Aho'ya (2008: 55) göre de toplumun bakış açısından bedenle ilgili
zayıflıklar, güçsüzlükler, sağlık ve normalliği tanımlayan standartlardan sapma
olarak yani hastalıklar olarak gösterilirler. Hastalık normal fiziksel ve psikolojik
işlevleri niteleyen kuralları ihlal etmenin ötesinde günlük rutinleri alt üst eder,
beklentileri bozar, düzensizliği teşvik eder. Sonuç olarak hastalık toplumda
istenmeyen, toplumsal işleyişi bozan bir unsur olarak değerlendirilebilir.
Turner'e (2011: 04-105) göre sağlıklı olmak huzurlu olmak anlamına geldiği
için, hasta veya sapkın olmak toplumun merkezi kültürel aygıtından veya rutin
pratiklerinden uzak kalmak demektir ve Ona göre Parsons'ın hastalık-rolü
kavramının sürekli geçerli olan yönü hastalık durumunu kesinlikle normal
toplumsal etkileşim beklentilerinden sapma olarak tanımlamasıdır. Hasta kişinin
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Sağlık Sosyolojisinin Temel Kavramları
statü-rolünü kasıtlı olmayan bir sapma olarak tanımlayan Parsons The Social
System (Sosyal Sistem) (1951) adlı eserinde hekim ve hasta rolünü ve bu roller
arasındaki etkileşimi incelemiştir. Parsons'a göre hasta statüsünü işgal eden kimse
sıradan sosyal rollerini yerine getiremediği için sapkın olarak düşünülür. Parsons
öncelikle birbirine bağlı sosyal roller sistemiyle ve toplumdaki durağanlığı ve
dengeyi açıklamakla ilgilenmiştir. Sosyal sistemin dengesi, bireylerin toplumda
kendine düşen rolü oynamasına bağlıdır. Bu nedenle insanlar sosyal ilişkilerinde
güçlü bir şekilde görev ve sorumluluk duygusu ile motive edilmek zorundadır.
Parsons hasta rolüne bağlı dört normatif beklenti tanımlar. Bunları Kurtz ve
Chalfant (1991: 69-71) aşağıdaki gibi özetlemektedir.
Haklar
• Normal sosyal işlevlerden ve sorumluluklardan affedilme, hasta rolüne
geçmiş bireye tanınan haktır. Bu hakkın sınırı ve kapsamı hastalığın türüne
ve şiddetine göre değişir.
• Birinci hakla bağlantılı olarak bireyin hastalık durumundan sorumlu
tutulmaması gerekir. Tıpkı bunun gibi, sağlık durumuna geçişte salt bireyin
kendi karar ve ifadesiyle mümkün değildir. Gerekli olan bakım ve desteğin
kendisine verilmesi onun için bir haktır; uzman medikal öneriye yönelme
ise onun için bir sorumluluktur.
Sorumluluklar
• Hasta statüsüne geçmiş olan bireyin en kısa zamanda iyileşme istemi
göstermesi beklenir. Bu statünün toplumsal sorumluluklardan kaçmak için
bir araç olarak kullanılmadığı sağlık sistemi içinde onaylanmalıdır.
• Birinci sorumlulukla bağlantılı olarak, bireyin sağlık sistemi içinde çözüm
aramaya yönelerek hekim ile sıkı bir iş birliği içine girmesi söz konusudur.
Hasta rolünün somutlaşması bu iş birliği içinde gerçekleşir.
Kasıtlı olmayan bir sapma olarak hastalık durumunda birey toplum
içerisinde yerine getirmek zorunda olduğu belli görev ve sorumluluklarından
affedilebilmektedir. Örneğin; çalışıyorsa işe, öğrenci ise okula gitmesi gerekmediği
gibi toplumda hastalık kasıtlı olmayan ve istenmeyen bir durum olduğu için bu
durumdan da sorumlu tutulmaması gerekir. Ancak hasta statüsüne geçen birey
sağlık sistemi içinde çözüm arayarak bir an önce iyileşip normal sosyal rollerine
dönmek için çaba göstermelidir. Çünkü toplumda pek çok insanın eş zamanlı
olarak hasta olması ve bu nedenle sosyal rollerinin gereklerini yerine
getirmemeleri sosyal sistemde uyum ve dengenin bozulmasına neden olabilir.
Örneğin, bazı bireyler hastalık rolünü sıradan sosyal sorumluluklarından kaçmak
için kullanabilirler.
Hastalık statüsü sayesinde bazıları çaba gerektirmeyen bir yaşam tarzı
sağlayabilir ve başarısızlıklarını diğerlerine kabul ettirmede makul bir özür
sayabilir. Parsons hasta statüsünün böyle kullanımına “ikincil kazanç", bunun
karşısında hastalığın iyileşmesi rolüne “birincil kazanç" olarak işaret eder (Kurtz ve
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Sağlık Sosyolojisinin Temel Kavramları
Chalfant, 1991:74). Sonuç olarak toplumlar bireylerin ikincil kazanç sağlamalarını
engelleyebilmek için sosyal kontrol mekanizmaları geliştirmişlerdir. Bu kontrol
mekanizmalarında en etkin aktörler ise hekimlerdir. Parsons'ın kuramında sosyal
kontrol ajanı olarak hekimler bireylerin toplumda yerine getirmeleri gereken
sorumluluklarından kaçmalarını ve hastalığın sosyal olarak bulaşmasını engellemek
için mesleki bilgi ve becerilerini kullanarak toplumda kimlerin hasta olup kimlerin
olmadığına karar verip, hasta olanları ivedilikle iyileştirerek sosyal rol ve
sorumluluklarına geri dönmelerini sağlamakla görevlidir. Tablo1'de Parsons'ın
kuramında hekim ve hastalara önsel olarak belirlenen bazı rol ve sorumluluklar
verilmektedir.
Tablo 1: Parsons'a Göre Hekim ve Hastaların Rol ve Sorumlulukları
Hasta: Hastalık Rolü Hekim: Mesleksel Rol
Sorumluluklar ve Ayrıcalıklar Beklentiler
1) Hasta mümkün olduğu kadar çabuk 1) Hekimler, hastalığı iyileştirmek için,
iyileşmek isteyecektir. yüksek düzeyde ki bilgi ve becerilerini
kullanacaklardır.
2) Hasta, hekimlere başvuracak ve yardım 2) Kendi çıkarları ya da para için değil,
talep edecektir. kamunun çıkarı ve hastanın iyiliği için
hareket edecektir.
3) Bazı etkinlikleri ve sorumluluklarını (iş ve 3)Tarafsız olacaklar ve duygusal
evle ilgili görevler vb.) yerine davranmayacaklardır. Hastanın
getiremeyecektir. davranışlarını kendi değerleri ile
değerlendirmeyeceklerdir.
4) Bakıma ihtiyacı olacaktır, iyileşmek kendi 4) Meslek kurallarına göre hareket
kararı ve isteğine bağlı olmayacaktır. edeceklerdir.
Hekimlerin Hakları
1. Hastanın fiziksel ve kişisel hayatın en
ücra köşelerini bilmeye hakkı vardır.
2. Çok ciddi bir şekilde, mesleksel bir
özerkliğe sahiptirler.
3. Hasta ile olan ilişkilerinde hakimiyet
ellerindedir.
Parsons'a göre hasta rolü toplum düzeyinde kurumlaştırılmış geçici bir
E l
sosyal statü olarak değerlendirilmiştir. Bu kurumlaştırmanın amacı, hastalık
durumundan sağlık durumuna geçişi sağlayarak bireylerin toplumsal sistem
Parsons'a göre hasta
içindeki işlevsel konumlarını güvence altına almaktır. Özçelik Adak'a (2015: 14)
rolü toplum düzeyinde
göre sadece, kişiler rollerini uygun bir şekilde yerine getirdiğinde düzgün olarak
kurumlaştırılmış geçici
işleyen sosyal sistem içinde, bu rollerin normal performansından sapması
bir sosyal statü olarak
toplumun stabilitesi için tehlike haline gelebilmektedir.
değerlendirilmiştir.
Parsons'ın oldukça detaylı bir şekilde incelediği hasta rolü analizi bazı
yönlerden eleştirilmiştir. Turner'ın (2011: 55-59) ayrıntılı olarak ele aldığı konunun
ana hatları aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Sağlık Sosyolojisinin Temel Kavramları
• Parsons'ın iddia ettiğinin aksine insanların hastalandığında, iyileşmek için
hemen profesyonel yardım almak üzere hekime değil uzman olmayan
kişilere başvurduğu, bu anlamda da "sokaktaki insanın referans sistemi"
nin önemli olduğu vurgulanmaktadır.
• Parsons'ın hasta-hekim ilişkisinde hasta ve hekimi ideal tip olarak sunması
eleştirilmiştir. Bu modelde hasta, gerçek rahatsızlığını hekime getiren,
tedaviyi harfiyen uygulayan, iyileşmeyi arzu eden birisi olarak, hekim de
tüm hastalarına ilgi gösteren, hastanın tıbbi ve toplumsal bağlamına
bakarak sorununa etkin bir tanı koyan ve hastasının hızlı bir biçimde
iyileşmesini sağlama düşüncesine sahip biri olarak gösterilmektedir. Ancak
çoğu araştırmada hekim ve hastalar bu özelliklere sahip
görünmemektedir.
• Hastalık türü de eleştirilmektedir. Şöyle ki hangi durumlarda birey hasta
kabul edileceği ve hastalık statüsüne geçerek belli haklardan yararlanacağı
belirsizdir. Örneğin tansiyon ve şeker hastalığı gibi kronik hastalıklarda
bireylerin hasta rolüne geçerek bazı sorumluluklarından affedilip
affedilmeyeceği net değildir.
• Parsons'ın hasta rolünü açıklama biçiminde hekimlerin hastaya belirli
özelliklerine bakmadan evrensel normlar temelinde yöneleceği varsayımı
da eleştirilmektedir. Pek çok çalışma hastaların tedavisinde cinsiyet, sınıf
ya da statünün tedavilerinde farklılık yarattığını göstermektedir.
Parsons'ın hasta ve hekim rolü kavramsallaştırması çok sayıda eleştiri alsa
da sağlık sosyolojisi alanında hâlâ en kapsamlı çalışmalardan biridir.
Zaman içinde sağlık ve hastalığın algılanması da değişmiştir. Sağlık
alanındaki yeni gelişme ve değişmelerin beraberinde getirdiği çağdaş dönüşümler
sonucunda hastalık yerine sağlık; hastane yerine topluluk içinde bakım; akut
yerine kronik; tedavi yerine koruma; müdahale yerine izleme/gözetim; tedavi
yerine bakım ve doğal olarak hasta yerine kişi kavramları bilinçli tercihlerle
kullanılmaya başlamıştır (Nettleton, 1995: 12). Bu bağlamda günümüzde artık
hastalıkların tedavisinden ziyade sağlığın korunması ve geliştirilmesi daha çok
vurgulanır olmuştur.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Sağlık Sosyolojisinin Temel Kavramları
•Ekonomik, tıbbi, psikolojik, sosyolojik boyutlara sahip olan ve değişen
sosyokültürel koşullara bağlı olarak değişen sağlık ve hastalık
kavramlarını tanımlamak oldukça güç gözükmektedir. Her bilim dalı
kendi perspektifinden kavramı tanımlamaya girişmektedir. Sağlık ve
hastalığı anlama girişimi öncelikle sağlık bilimciler tarafından
Biyomedikal Model çerçevesinde ortaya çıkmıştır. Biyomedikal
modele yönelik eleştiriler Sosyal Modelin gelişmesini sağlamıştır.
•Sosyal Modele göre sağlık ve hastalık toplum tarafından sosyal olarak
inşa edilmekte ve sağlık ve hastalığın tanımlanmasında her toplumun
kültürel değer ve normları etkili olmaktadır. DSÖ'nün sağlığı sadece
hastalık ve sakatlığın olmaması değil; fiziksel, ruhsal ve sosyal tam
iyilik hâli şeklindeki tanımı sağlığın çok boyutlu ve bütüncül olarak ele
alınması ve sağlığı pozitif göstergelerle tanımlamak açısından oldukça
önemli bir adımdır. Ancak tanımdaki “tam iyilik hâli" nin eleştirilmesi
üzerine DSÖ tanıma sonradan; “sosyal ve ekonomik olarak üretici bir
yaşam sürebilme" ifadesini eklemiştir.
•Sağlık işlevsel perspektife göre bireyin toplumsal rol ve
cu sorumluluklarını tam olarak yerine getirmesi olarak tanımlanırken
Capra sağlık kavramındaki dinamizme ve göreliliğe vurgu yaparak
M sağlık anlayışının bir kültürden diğerine, bir çağdan öbürüne
değişebileceğine dikkat çekmektedir.
•Hastalık (disease) ile bireyin kendisini hasta hissetmesi (illness)
arasındaki ayrım hastalıkların “fizyolojik" kökenleri ile “psikososyal"
kökenlerini birbirinden ayırmak açısından önem taşımaktadır. Nesnel
anlamda hastalık (disease), belirli fizyolojik işaret ve semptomlarla
kendisini gösteren patolojik bir anormalliği ifade ederken,
sağlıksızlığın veya patolojik sürecin sonuçlarının öznel deneyim içinde
bireyce algılanması, bireyin acı rahatsızlık hissetmesi durumu sosyo
kültürel açıdan hastalıktır (illness). Foucault ve Turner de hastalığın
kavramsallaştırılma biçiminin yaygın kültürel sistem ve egemen
söylemlerle ilişkili güç yapısını yansıtacağına dikkat çeker.
•Hastalık bireyde farklı düzeylerde sıkıntı, ağrı, acı vs. yaratması
nedeniyle istenmeyen sonuçlara sahip, normal işlevlerden bir sapma
şeklinde tanımlanmaktadır. Bu bağlamda Parsons hasta kişinin statü
rolünü kasıtlı olmayan bir sapma olarak tanımlamakta, hekim ve
hastalara önsel olarak belirlenen bazı rol ve sorumluluklar
belirlemektedir. Hasta rolünü kabullenerek hekime başvuran birey,
sosyal tanınma sağlamaktadır. Toplumun uyum ve düzen içerisinde
devamlılığının saylanabilmesi hasta statüsüne geçmiş bireyin sağlık
sistemi içerisinde tüm mesleki bilgi becerisini kullanan tıp
profesyonelleri olarak hekimlerden yardım alıp iyileşmesi ve
toplumdaki işlevlerini yerine getirmesine bağlanmaktadır. Parsons'ın
konuya ilişkin yaklaşımı eleştirilmekle beraber bu konudaki en
kapsamlı çalışmalardan birisidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Description:konusu kabartmada kafasına korkunç bir geyik maskesi takan bir doktor . olaylarla değil; aklın, bilimin ışığında doğa ve evren sorgulanıp açıklanır