Table Of ContentRUH VE BEDEN 
 
HACI AHMET KAYHAN
Bismillahirrahmanirrahim: 
    ―Allah‘ın Rahman ve Rahim ismiyle baĢlıyoruz.‖
Kul Rabbi bi zidni ilmen, fehmen: 
    ―Allahım, maddi-manevi aklımı, zekamı arttır.‖ 
  
ÖNSÖZ 
   
Ruh ve bedeni göz önüne alalım. 
Beden mi ruhu iĢletiyor, ruh mu bedeni iĢletiyor? 
Ruh olmasa beden ne yapar? 
Beden olmasa, ruh olgunlaĢmak için nereye yönelir? 
Ruh için beden çok kıymetlidir. Beden için de ruh, aynı Ģekilde kıymetlidir. 
Beden ruhun bineğidir. 
Bedenle ruhu bir arada iĢleten nedir? 
Akl-ı  selim  (sağduyu,  sağlıklı  ve  dengeli  düĢünme),  kalb-i  selim  (temiz 
gönüllü)dir. 
Ġnsanda beĢ duyu vardır: Görmek, iĢitmek, tatmak, koklamak, dokunmak. 
Bu beĢ duyuyu insan, gene ancak akl-ı selimle anlar. Ruh ile beraber bu 
duygular,  bir  hayvanda  da  mevcuttur.  Ġnsan,  hayvan  ve  bitki  aleminin 
üstüne, akl-ı selimle çıkar. 
Cenab-ı Allah, insanı akıl ile bütün varlıklara üstün kılmıĢtır. Allah‘ın verdiği 
akıl olmasa Âdemoğlu bitkiler gibi yaĢar. 
Ġnsanlar,  ulvi  akl-ı  selimle,  kalb-i  selimle  yeryüzüne  hakim  kılınmıĢtır. 
Bununla  beraber,  Kur‘an-ı  AzimüĢĢan‘a  ayet-i  kerime  ile, hadis-i  Ģerif  ile 
uyması gerekmektedir ki, bu akl-ı selime ve kalb-i selime ulaĢabilsin. 
Bayramdan bayrama okuduğumuz Tekbir Ģöyledir: 
Allahu ekber, Allahu ekber 
Lâ ilahe illallahu vallahu ekber, 
Allahu ekber ve lillahil hamd. 
Ezan-ı Muhammedi‘de ve beĢ vakit namazda daimi olarak bu tekbire devam 
ediliyor. Tekbir‘de 99 Esma‘dan ikisi, 11 kere geçiyor.
BeĢ vakit namaz, toplam kırk rekat eder. Bir rekatta 6 Allahu Ekber geçiyor. 
6‘yı 40‘a vurursak, 240 defa ―Allah,‖ 240 defa da ―Hu‖ demiĢ oluyoruz ki, 
toplam  480  eder.  Her  vakitte  99  da  tesbih  çekiliyor.  Demek  ki,  yalnızca 
bunları sayarsak, beĢ vakit namazda toplam 1000‘e yakın Esma zikredilmiĢ 
oluyor. 
Bilindiği gibi, ―Namaz, müminin miracıdır.‖ 
• • • 
Elinizdeki  kitap,  ayet-i  kerime  ile,  hadis-i  Ģerif  ile  birlikte  bir  inanç 
sohbetidir. Yazması bize aitse, okumanız da size aittir. Okuyana, dinleyene 
karĢı bir kusurumuz ya da eksiğimiz varsa, affedin. 
Birçok  arkadaĢlarımın  bu  kitaba  emeği  geçmiĢtir.  Kendilerine  burada 
teĢekkür etmeyi bir borç bilirim. 
  
Hacı Ahmet KAYHAN 
Haziran 1991 
  
  
  
  
  
  
  
  
  
 
 
 
  
  
  
 
 
 
 
  
  
  
(Malatya‘nın Pötürge Ġlçesi Mako-Aktarlar Köyünden, Ali-Ġsmail Oğullarından 
Ali Oğlu Hacı Ahmet Kayhan, 1930‘da Ankara‘ya gelmiĢ, 03-08-1998 yılından beri KayaĢ 
Kızılcaköy Hacı Ahmet Kayhan Camisinde kabri ziyarete açıktır.) 
 
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖNSÖZ  1 
NAMAZA ÇAĞRI  2 
GĠRĠġ  5 
EY ADEMOĞLU  11 
DUA  12 
PEYGAMBER EFENDĠMĠZĠN DUASI  14 
―ĠSLAM‖ NE DEMEKTĠR?  15 
ĠSLAM VE SÜNNET  16 
KALP EVĠNĠN ANAHTARI  19 
KAZA,KADER,ÖLÜM  28 
EVRADI ġERĠFE VE AÇIKLAMASI  54 
ÇOCUK VE GENÇTE DĠNĠ DUYGUNUN VARLIĞI  63 
99 ESMAÜL HÜSNA  68 
PEYGAMBERLER TARĠHĠNE GĠRĠġ  89 
FAYDALI BĠLGĠLER  100 
MUHAMMEDĠYET ÜNĠVERSĠTESĠ  104 
HAK VE HAKĠKAT  117 
GURUR VE KĠBĠR  128 
TASAVVUF GERÇEĞĠ  140 
TARĠKAT ZAMANI  144 
NAKġĠ‘NĠN SYRÜ SÜLUKÜ  157 
YA RESULALLAH  170 
NEFS MERTEBELERĠ  174 
SEÇME HADĠSLER  184 
ALLAH ĠNSANI NĠÇĠN YARATMIġTIR  185 
ĠNSANIN YARATILMASI  187 
HABĠBĠ KĠBRĠYA  193 
HAZRETĠ ADEM VE HAVVA  195 
RUHUN MAHĠYETĠ  201 
HERMETĠZM  106 
GÜLDEN DÜġEN YAPRAKLAR  220 
ĠLAHĠ AġK  227 
HĠÇSĠN  251 
GEZGĠN  256 
GÖNÜL BAHÇESĠNDEN GEZĠNTĠLER  261 
RĠYAZET  298 
AH EDEP  309 
MARĠFET MAKAMININ TEVHĠD ANLAYIġI  308 
TASAVVUFA GÖRE ĠNSAN  323 
SEN SENĠ BĠL SEN SENĠ  328 
NĠYAZĠ MISRĠ‘DEN SEÇMELER  333 
SIRLARIN SIRRI  343 
ĠNSANI KAMĠL  349 
MEVLANA‘DAN SEÇMELER  371 
ĠLAHĠ ARMAĞAN  379 
YUNUS‘DAN DÖRTLÜKLER  399 
SOHBETNAME‘DEN SEÇMELER  404 
SEVMEK VE SEVDĠRMEK  427 
ĠMAMI ALĠ HZ.‘NĠN MEKTUBU  439 
BARIġA DAVET  454 
 
NAMAZA ÇAĞRI
Allah u ekber Allah u ekber, 
Allah u ekber Allah u ekber, 
EĢhedü en La Ġlahe Ġllallah 
EĢhedü en La Ġlahe Ġllallah 
EĢhedü enne Muhammedün Resulullah 
EĢhedü enne Muhammedün Resulullah 
  
Hayye ales Salah, Hayye ales Salah, 
Hayye alel Felah, Hayye alel Felah, 
Allah u ekber Allah u ekber, 
La Ġlahe Ġllallah. 
  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
GĠRĠġ
1. Mirac 
Bildiğiniz gibi birçok peygamberler, ayrı ayrı mirac yapmıĢlardır. Biz 
bunları  burada  ayrıntılı  olarak  vermeyecek,  özetlemekle  yetineceğiz. 
Namazsız  peygamber  olmadığı  gibi,  miracsız  peygamber  de  olmamıĢtır. 
Birçokları da iki kere miraca çıkmıĢlardır. 
Hz.  Adem  Aleyhisselam  miracını  Allah  tarafından  kendisine  ruh 
verildiği vakit yapmıĢtır. Ġkinci miracını ise Hz. Havva validemizle birlikte, 
Arafat dağında yapmıĢtır. 
Ġdris  Aleyhisselam  miracını,  ―Biz  onu  güneĢe  raptettik,‖  (Meryem, 
19:57) ayet-i Ģerifine uygun olarak yapmıĢ ve bir daha geri gelmemiĢtir.  
Nuh  Aleyhisselam,  kendi  adıyla  birlikte  anılan  Tufan  sırasında, 
Allah‘ın emriyle yaptığı gemide mirac etmiĢtir. 
Hz. Ġbrahim Aleyhisselam, iki mirac yapmıĢtır. Birincisi kendisini ateĢe 
attıkları  vakit,  ikincisi  ise  ciğerparesi  Ġsmail  Aleyhisselam‘ı  keseceği  vakit 
olmuĢtur. Bunların ikisi de çok önemli noktalardır. 
Hz. Yunus Aleyhisselam‘ı balık yuttuğu vakit, Cenab-ı Allah kendisine 
ilham  yoluyla,  “La  ilahe  illa  ente,  Sübhaneke,  inni  küntü  mine’z-zalimin,” 
(Enbiya,  21:87)  ayet-i  kerimesini  bildirdi.  Kendisi  bu  ayet  ile,  balığın 
karnında mirac yapmıĢtır. 
Davud  Aleyhisselam‘ın  oğlu  Sultan  Süleyman  Aleyhisselam, 
peygamberlik  için  babasına  iki  münacatta  bulundu.  Babasına  dedi  ki: 
―Cenab-ı Allah bana peygamberliği hem maddi, hem manevi alanda ihsan 
ederse kabul ederim.‖ Süleyman‘ın bu sözleri, Cenab-ı Allah‘ın hoĢuna gitti 
ve dileği kabul edildi. Onun miracı bununla oldu, çünkü kendisi böyle diledi. 
Musa  Aleyhisselam‘ı  ele  alırsak,  o  da  iki  mirac  yaptı.  Birinci 
miracında, annesi doğar doğmaz onu bir sandığa koydu, ırmağa saldı. Ġkinci 
miracını ise Tur-u Sina‘da (Sina Dağı‘nda) yaptı. 
Ġsa  Aleyhisselam‘ın  da  iki  miracı  vardır.  Birincisinde,  annesi 
Meryem‘den, ―Sen nasıl hamile kaldın?‖ diye sordular. Hz. Ġsa, annesinin 
karnından cevap verdi: ―Anamın sözü doğrudur, anamı dinleyin.‖ Ġkincisi ise 
çarmıha  çakılma  olayı  sırasında  olmuĢ,  Ġsa  Aleyhisselam  ruhen  mirac 
etmiĢtir. 
Hepimizin bildiği gibi Hz. Muhammed (Allah‘ın Selamı Üzerine Olsun), 
bütün  peygamberlerinkinden  üstün  olan  Mirac-ı  Nebi‘sini  yaptı.  Kendisi, 
yedi kat semayı aĢarak Cenab-ı Hak ile sözleĢmiĢ, yedinci katta miracını 
yapmıĢtır. Ümmetine ve bütün insanlığa büyük bir müjde ile dönmüĢtür. 
(Bir rivayete göre yatağına döndüğü vakit, yatağı henüz soğumamıĢtı.) 
2. Ġlm-i Ledün
Bildiğiniz gibi Ġlm-i Ledün, Cenab-ı Hakk‘ın izni ve emriyle, bütün yer 
ve  gökleri  kaplamıĢtır.  Acizane  olarak  biz,  bunu  burada  izah  edemeyiz. 
Yalnız, birkaç tane Ģifre vermekle yetinelim. 
Ledün Ġlmi‘ni bütün peygamberler bilir mi, bilmez mi? 
Rivayete göre Zülkarneyn (Büyük İskender), ebedi olarak yaĢayabilmek 
ve ölmemek için, gene Ledün Ġlmi‘nin bir iĢaretiyle, bütün ordusunu toplayıp 
Ab-ı Hayat‘ı (ölümsüzlük suyunu) aramaya çıktı. Epeyce aradıktan sonra bir 
gün,  iki  nefer,  bulurlarsa  haber  vermek  üzere  ordudan  ayrılarak  keĢfe 
çıktılar. 
Öğle vakti bir ırmak kenarına geldiler. Yemek yemek için, kurutulmuĢ 
balıklarını  çıkartıp  yemeğe  baĢladılar.  Balığın  kalan  iskeletini  suya 
attıklarında, onları hayretler içinde bırakan bir Ģey oldu. Ġskelet tekrar et ve 
can kazanarak, onların gözüne diri bir balık Ģeklinde göründü. 
Ġçlerinden ―Hızır‖ diye bilineni, bir balığı soydu, etini yedi, iskeletini 
kuyruğundan tutarak suya batırdı. Balık tekrar canlanarak elinde oynamaya 
baĢladı.  ArkadaĢı  Ġlyas‘a,  ―Biz  ab-ı  hayatı  bulduk,‖  dedi.  O  sudan  içtiler, 
atlarına da içirdiler. BeĢeri sıfatları gitti; ulvi, ilahi bir sıfata büründüler. 
Hikaye, bu. ġimdi hakikate geçelim: 
Bu su, bir akarsu idi, bir ırmaktı. Bundan içen insanların hepsinin 
Hızır ve Ġlyas gibi olmaları gerekirdi. Fakat her iki arkadaĢın da maksadı ab-ı 
hayat olduğu için, ancak o ikisi miraclarını o sudan yaptılar, yapabildiler. 
Hikaye devam eder: 
Ġki arkadaĢ, Zülkarneyn‘in ordusuna dönüp oraya kavuĢtular. Ancak 
keĢfettikleri sırrı Zülkarneyn‘e söylemediler. Buna karĢılık, ordudan ayrılıp 
geri dönmek için izin istediler. Zülkarneyn buna müsaade etmedi, çünkü bu 
iki  kiĢiyle  baĢlayarak  ordunun  dağılmasını  istemiyordu.  Fakat  o  izin 
vermediği  halde  Hızır  ve  Ġlyas,  ordudan  ayrılıp  yola  çıktılar.  Zülkarneyn, 
bütün  ordusuyla  birlikte  peĢlerine  düĢtü,  ordusuna  onları  yakalamayı 
emretti. Fakat yakın bir takip sırasında ikisi de birdenbire gözden kayboldu. 
Yer mi yuttu, semaya mı çıktılar? 
Zülkarneyn‘in askerleri her ne kadar onları aradılarsa da bulamadılar, 
geri döndüler. Zülkarneyn‘e durumu bildirdiler. 
O zaman Zülkarneyn, dedi ki: 
– Ben, ölmeyeceğim diye kendimi de, ordumu da bu zahmete soktum. 
Ab-ı hayat onlara nasipmiĢ. Ben de ancak Cenab-ı Hakk‘a karĢı isyan etmiĢ 
oldum
ġimdi sözü, Musa (Selam Üzerine Olsun) ‘la Hızır‘a getirelim. 
Musa (Selam Üzerine Olsun) , Cenab-ı Hakk‘ın izniyle, zahir ve batın 
ilimlerinde  çok  yüksek  bir  dereceye  gelmiĢti.  Böyle  olduğu  halde  Cenab-ı 
Hak kendisine Ģöyle buyurdu: 
– Ya Musa, Ġlm-i Ledün‘ü öğreneceksin. 
Hz. Musa, sordu: 
– Allahım, Ġlm-i Ledün, bana verdiğin zahir ve batın ilminin dıĢında 
mı? 
Cenab-ı Hak cevap verdi: 
–  Ey  kulum  Musa,  Ledün  Ġlmi‘nin  bütün  ilimlerden  bir  üstünlüğü 
vardır. Onu da öğren. Ġki denizin birleĢtiği yere (Kızıldeniz kenarındaki belli 
bir iskeleye) git, Ģu Ģekilde bir adam göreceksin. Ona, ―Ben Cenab-ı Allah‘ın 
izniyle sizden Ġlm-i Ledün‘ü öğrenmeye geldim,‖ de. 
Cenab-ı Hakk‘ın tarif ettiği adam Hızır (Selam Üzerine Olsun) ‘dı. Musa 
(Selam  Üzerine  Olsun)  gitti  ve  tarife  uygun  olarak,  Hızır  (Selam  Üzerine 
Olsun) ‘ı gördü. SelamlaĢtı, yukarıdaki emri kendisine söyledi. Hızır (Selam 
Üzerine Olsun) : 
– Biz de Allah‘ın emriyle burada seni bekliyorduk, dedi. 
ArkadaĢ  oldular,  hemen  bir  gemiye  bindiler.  Musa  (Selam  Üzerine 
Olsun) , büyük bir peygamber olduğu halde Hızır (Selam Üzerine Olsun) ‘ın 
emrine girdi. Gemi denizde ilerlerken, bir ara Hızır, Musa (Selam Üzerine 
Olsun) ‘a dedi ki: 
– Seninle biraz aĢağıya inelim. 
Geminin alt katına indiler. Hızır, Hz. Musa‘ya: 
– ġu çekici al, Ģu demir ile gemiyi del, dedi. 
Hz. Musa itiraz etti: 
– Gemide bu kadar insan, hayvan var. 
Hızır (Selam Üzerine Olsun) : 
– Sen sabırlı ol, del. 
Su,  geminin  alt  katını  istila  etti.  Biraz  sonra  korsanlar,  gemiye 
çıkarma  yaptılar.  Fakat  bu  zamana  kadar  su,  geminin  birinci  katına 
çıkmıĢtı.  Korsanlar  bunu  görünce,  ―gemi  batıyor,‖  diye  kaçtılar,  gemiyi
terkedip kendilerini kurtardılar. Öte yanda, gemidekileri de bir telaĢ almıĢtı. 
Gemi kaptanı, ―Ne duruyorsunuz, gemiyi boĢaltın,‖ diye emir verdi. Onlar 
gemiyi boĢaltırlarken Hz. Musa, Hızır (Selam Üzerine Olsun)  ile birlikte bir 
ağaç  çivisini  o  deliğe  çakıverdi.  Su  giriĢi  durdu.  Giren  su  da  boĢaltıldı, 
yollarına devam ettiler. 
Musa‘yla Hızır gemiden inerek baĢka bir kasabaya çıktılar. Gemiden 
inerlerken iskelenin kenarındaki bir sahada delikanlılar bugün de olduğu 
gibi top oynuyorlardı. 
Onsekiz yaĢında bir delikanlı ile Hızır (Selam Üzerine Olsun)  yüzyüze 
geldiler. Hızır (Selam Üzerine Olsun)  sert bir yüzle baktı. Genç, Hızır (Selam 
Üzerine Olsun) ‘ın üzerine hücum etti. Gencin arkadaĢları onları birbirinden 
ayırmaya  çalıĢtılar.  Hızır  (Selam  Üzerine  Olsun)  gencin  boynundaki 
candamarına  bir  yumruk  vurdu.  Genç  öldü,  Musa‘yla  Hızır  kargaĢada 
kalabalığın içinden savuĢtular. 
AkĢam  vakti  bir  kasabaya  uğradılar.  Hangi  kapıyı  çaldılarsa  kimse 
onlara kapısını açmadı. Gecenin yarısı oldu. 
Musa (Selam Üzerine Olsun)  hem acıkmıĢ hem de üĢümüĢtü. Hızır 
(Selam Üzerine Olsun)  ise Cenab-ı Allah‘ın izniyle ab-ı hayatı içmiĢ olduğu 
için ona ne açlık, ne susuzluk, ne de soğuk tesir etmiyordu. 
Bir  arsada  yıkık  bir  duvara  rastgeldiler.  Duvar,  hemen  devrilecek 
gibiydi. Hızır (Selam Üzerine Olsun) , Hz. Musa‘ya dedi ki: 
– Bu duvarı tamir edelim. 
Musa (Selam Üzerine Olsun) : 
– Sen ne yapıyorsun? Ben hem üĢüdüm hem de acıktım. Bu Ģehirde 
kimse bizi evine almadı. Bir de Ģu yıkık duvarı yapmak istiyorsun! 
Hızır (Selam Üzerine Olsun) : 
– Sen bizim iĢimize karıĢma, bana yardım et, dedi. 
Mecburen Hz. Musa, çalıĢmaya baĢladı. TaĢ duvarı onarıp düzelttiler. 
Hz. Musa maddi ve manevi olarak, Hızır (Selam Üzerine Olsun) ‘a içinden 
kızmaya baĢlamıĢtı. Bunu dıĢtan da belli etti: 
– Sen ne yapıyorsun? 
Hızır (Selam Üzerine Olsun)  Ģöyle cevap verdi: 
–  Ya  Musa,  sen  acele  ettin.  Üç  misale  dayanamadın.  ġimdi  sana 
bunların açıklamasını yapacağım:
Description:Yumurta bir süre sıcakta kalınca, civcivin kabuğu delip çıktığı gibi; insan da  belagat ilmini; kimi astronomi (hikmet ve heyet) ilmini bilen, alimler var.