Table Of ContentPARANOYA
TAMI HOAG
KORİDOR YAYINCILIK - 73
PARANOYA
Tami Hoag
Özgün adı: DUST TO DUST
Bantam Dell, 2006
basımından çevrilmiştir.
Copyright © 2000 by Diva
Hoag, Inc.
İngilizceden çeviren: Ender
Nail
Sayfa tasarımı: Bilgin Budun
Baskı: Oktay Matbaacılık,
İstanbul
Cilt: Umut Matbaacılık,
İstanbul
1. baskı: Koridor Yayıncılık,
İstanbul, 2007
TEŞEKKÜR
YAZAR; BU
KİTABIN ortaya
çıkmasında katkıda
bulunmuş, aşağıda
isimleri belirtilen
kişilere teşekkürü bir
borç bilir:
FBI'dan emekli
özel ajan Larry
Brubaker,
Minneapolis Polis
Teşkilatı Cinayet
masasından Çavuş
Mark Lenzen ve
Çavuş Mike Carlson,
St. Paul Polis
Teşkilatı İçişleri'nden
Yarbay Thomas
Reding; Eileen
Dreyer; Nita Taublib,
Beth de Guzman ve
Andrea Cirillo.
EN KOTU ZAMANLARIMDA
DESTEKLERİNİ ESİRGEMEYEN
GERÇEK DOSTLARIM
BETSY, JESSIE VE
HİÇ UNUTMAYACAĞIM
DIVA AİLESİNE...
GİRİŞ
BU KADAR ÇABUK olması hayret verici. Bir sorun
bu kadar kısa sürede tam bir trajediye nasıl dönüşebilir?
Saniyeler. Nefes alınamayan birkaç saniye. Ve beyin
hemen fonksiyonunu kaybetmeye başlar. Mücadele
etmek için zaman yoktur. Hatta paniğe kapılmak için
bile.
Tıpkı avını geçen her saniye daha sıkı saran bir
boğa yılanı misali. O anda akıldan geçenlerin hiçbir
anlamı yoktur. Hareket et! İpi yakala! Nefes al! Sinirler
bu komutların hiç birini kollara ulaştırmaz. Artık bedenin
koordinasyonu yitip gitmiştir.
Sert halat bedenin ağırlığıyla gerilirken yırtılma sesi
duyulur. Direk inleyerek çatırdar.
Beden yavaşça döner. Kollar her iki yana düşerek,
spazmlarla kasılır. Ölüm dansı yapan bir kukla misali,
eller, kollar amaçsızca aşağı yukarı sallanır, parmaklar
kıvrılır. Dizler yukarı çekilmeye çalışılır ama sonuç yine
aynıdır. Ve de tüm bu amaçsız hareketlerin tek bir
manası vardır. Beyin hasarı.
Bu garip, tüyler ürpertici titreme devam edip gider.
Ölüm dansı sürerken sanki dakikalar uzamış gibidir.
Bir dakika. İki. Dört. Halatın geçtiği yerin gıcırtısı
dışında oda sessizdir. Gözler açık ama ifadesiz.
Dudaklar son bir nefes alabilme umuduyla oynar. Sonra
yaşamın en hassas anı gelir. Ölümden önceki son kalp
atışı.
Ve sonra her şey sona erer.
Nihayet.
Bembeyaz bir ışık her yanı kaplarken sanki sahne
zaman içinde donup kalmıştır.
1.
BÖLÜM
"BUNU YAPAN AŞAĞILIK herifi asmalılar," diye
söylendi Sam Kovac, yeni bir nikotin bandını
kutusundan çıkarmaya çalışırken.
"O sakız mı, bant mı?"
"İkisi de. Çünkü bu lanet şeyi bir türlü açamıyorum.
En iyisi ağzıma atıp çiğnemek."
"O zaman bunun sigara içmekten ne farkı kalacak?"
diye sordu Nikki Liska.
Geniş, beyaz duvarlı koridorda kalabalığı yararak
ilerliyorlardı. Sigara içmek için Minneapolis Hükümet
Konağı'ndan çıkan, sigaralarını bitirip geri dönen
polisler, vergilerini ödemek için gelmiş garip görünümlü
vatandaşlar koridoru arı kovanına çevirmişti.
Kovac, bir an için gözünün ucuyla ona baktı. Liska
önüne çıkanı adeta iterek kendine yol açıyordu. Zaten
Kovac, Tanrı’ınn onu kasıtlı olarak kısa boylu yarattığını
düşünürdü. Zira boyu biraz daha uzun olsa Liska tüm
dünyayı avucunun içine alabilirdi. Bunu yapacak
enerjiye de güce de fazlasıyla sahipti.
"Sen ne anlarsın ki?" diye kışkırttı onu.
"Eski kocam sigara içerdi. Bazen kül tablası
yaladığımı sanırdım. Zaten bu boşanma
sebeplerimizden biriydi, biliyor musun? Dilimi ağzına
sokamıyordum."
"Tanrım, bunu neden bilmek isteyeyim ki?"
Nick ona Demir Cadı adını takmıştı. Hiç taramadığı
kuzeylilere özgü sarı saçlarını Peter Pan stilinde
kestiren Liska, güneşli bir gündeki masmavi gölü
andıran gözleriyle son derece kadınsı bir görünümü
olmasına karşın bir o kadar da atletikti. Teşkilatta
tanıdığı, benim diyen birçok erkek polisin
yakalayamadığı sayıda baş belasını kodese tıkmıştı.
Cinayet masasında da kendi görev almak istemişti.
Tanrım, zaman ne kadar da hızlı geçiyor. Beş hatta altı
yıl olmuştu galiba. Kendisiyse ne zaman göreve
başladığını hatırlamıyordu. Sanki kendini bildiğinden
beri cinayet masasındaymış gibi geliyordu. Kırk üç yıllık
yaşamı boyunca buradaymış gibi. Ya da en azından
yirmi üç yıllık kariyerinin tamamını cinayet masasında
geçirmişti sanki. Daha yedi yılı vardı. Otuzu
tamamladıktan sonra da emekliliğe hak kazanacaktı.
Sonra belki en fazla on yıl sonra uykusunda... Bazen
neden yirmi yılımı doldurunca ayrılmadım diye kendi
kendine sorduğu olmuştu. Ama emekli olunca ne
yapacağı konusunda hiçbir fikri olmadığından devam
etmeye karar vermişti.
Liska, İçişleri'nin 126 numaralı odasının önündeki
endişeli görünümlü polis memurlarının arasından
Description:"Polisiyenin karliçesi, Tami Hoag." New York Post Üzgünüm. Aynada yazılı tek kelime buydu. Tam karşısında ise tavana asılmış bir polis. Bu bir intahar olabilir miydi? Ya da trajik bir sona dönüşen oyun? Ne olursa olsun bir cinayet değildi. En azından üstün güçlere göre. Ama esk