Table Of ContentOSMANLI TARİHİNDE
EFSANELER VE GERÇEKLER
HALİL İNALCIK
OsmanlI Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler
HALİL İNALCIK (Daha önce yayınlanan yazılarından derlenmiştir)
NTV Yayınları Direktörü
Elif N. Kutlu
Yayına Hazırlayanlar
Adnan Bostancıoğlu, Nil Tuna
Kapak ve Sayfa Tasarım
Ayhan Şensoy
Proje Koordinasyon
Yakup Akyıldırım. Özgür Akhan
Satış Müdürü
Tüzün Bülbül
ISBN: 978-605-5056-49-0
1. Baskı: Şubat 2015. Z Baskı: Mart 2015
Sertifika No: 12444
^ IT V yayınları
[email protected]
www.ntvyayinlari.com
Doğuş Yayın Grubu A. Ş.
Ahi Evran Caddesi No.4 34398 Masl<*/Sanyer-İSTANBUL
Tel: (212) 304 08 88 Faks: (212) 335 03 48
Tüm h*lan saklıdır. Doğuş Yayn Grubu A Ş.'nin yazılı izni
olmadan, fotokopi yöntemi dahil, elektron* ya da mekan*
herhangi bir yolla çoğaltılamaz ve iletilcmez.
BASKI
Ertem Basen Ltd. Şti.
Başkent Organize Sanayi Bölgesi 22. Cadde No:8
Maükoy-Temelli/ANKARA
ÖNSÖZ 7
Türkmen ler ve Rumlar 9
İzmir’i fetheden Bizans’ ı titreten Türk: Çaka Bey 17
Son araştırmalarla Ertuğrul Gâzî’ in gerçek hikâyesi 25
Mitolojiden gerçeğe Osmanlı Devleti' in kuruluşu 37
Osman Gâzî’ izinde: İznik kuşatması, bölge ve yollar 47
Osman Beg’in Sakarya seferleri 53
Orhan Gâzî zamanında Müslümanlık-Hıristiyanlık tartışmaları 65
I. Kosova Savaşı üzerine çağdaş bir kaynak: Ahmedî 73
Çelebi Mehmed’i iktidar yolu Bolu Dağları’ndan geçmişti 79
İstanbul kuşatmasında kritik üç gün: 20-21-22 Nisan 1453 87
İstanbul’un fethi ve denizde mücadele 97
Boğazlar’ın 800 yıllık tarihi ve İstanbul 105
Sultan II. Osman’ın katli 119
Kösem Sultan iç savaş dönemi 1623-1632 131
Sultan I. İbrahim’in hal’i ve katli (1648) 145
Kösem Sultan’ ın ölümü 161
OsmanlIlar ve Avrupa’da Protestanlığın yayılışı 177
Türk tarih tezi 183
ÖNSÖZ
D aha önce yayınlanan 18 araştırmanın metinleri NTV Yayınlarının çıkardığı bu ki
tapla okuyuculara topluca sunuluyor. Bu araştırmalar, Ertuğrul Gâzi’dcn başlayarak
XVII. yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı Tarihinin başlıca kaynaklarındaki yanlış
lan, efsanevi bir şekilde kayıtlı olaylan ve kişileri ele almaktadır. Araştırmalar, toponimi ve to-
poğrafi metotlanna uyarak yapılmış incelemelerdir. Bu metotla rivayetlerin gerçekliği gözden
geçirilmektedir. Araştırma sonunda tarihî gerçek olarak eserlerde yer almış birçok hususun
hurâfelerinden ibaret olduğu ortaya çıkmıştır (özellikle bkz Hayme Hatun efsanesi).
Çeşitli konulan ele alan bu araştırmalanmın NTV Yayınlan’nda bir kitap halinde öz
gün fotoğraflarla bir arada basılması dolayısıyla kitaptaki fotoğraflar, araştırmalara özgünlük
kazandıran değerli kanıtlar sunmaktadır. Bir örnek olarak, Osman Gâzi tarafından Sakarya se
ferinde ziyaret edilen Beştaş Zaviyesi ne ait beş antik taşı tespit eden fotoğraf, tarih literatürü
için ciddi bir katkıdır.
Halil İnalcık
Ankara, 2014
TÜRKMENLER VE RUMLAR
T ürkmen yayılışı, başlıca Anadolu platosu üzerinde ve kıyıya paralel dağlık bölge ve yay
lalarda (Toros zinciri, Karadeniz kıyılarına paralel Trabzondan Bolu-Çerkeş e kadar dağ
zinciri) yoğunlaşırken, kaçan Rum halkı kıyı şehirlerine ve berkitilmiş kalelere yığılmak
taydı. Karadeniz kıyılarında Trabzon, Samsun, Sinop ve Ereğli Rum nüfusun toplandığı ve Rum
kalmış liman şehirleri olarak dikkat çektiyordu. Batı Anadolu’da Laskaridler döneminde Gediz ve
Menderes vadileri Rum nüfusun sığındığı, ekonomik bakımdan gelişmiş bir bölge olarak ortaya
çıktı. Laskaridlerin bu bölgede Nymphaion’u (Nif) bir merkez olarak seçmeleri doğaldır. Tehdit
altında Türklere karşı bir sınır şehri durumuna düşen İznik, bir idarî-dinî merkez olarak kaldı.
Batı Anadolu’da Lopadium’dan (Ulubat) güneye inen bir sınır üzerinde Achyraus (Karesi adı
bundan), Chalamus, Khilara, Thyateira, Gardesi, Philadelphia (Alaşehir), Tripolis ve Laodiceia
şehirleri Bizanslıların son dayanma noktalarıydı.1
Bu sınırların doğusundaki bölgelerde yaylalarda toplanan yoğun Türkmen göçebeler, kışlak
aıayışmda sınır tanımadan Gediz ve Menderes vadilerine inmek zorunda kalıyorlar ve bu durum
Laskaridlerle Konya Sultanlığı arasında ister istemez çatışmalara neden oluyordu. Bizans idaresi,
vadi girişlerinde hisarlar yaparak göçebelerin tarım bölgelerine mevsimlik istilâsını önlemeye ça
lışıyor, bu yüzden çıkan çatışmalar gittikçe büyüyordu. Eski Osmanlı rivayetine göre Osman’ın
gazâ savaşlarma başlaması bununla ilgilidir. Osman'ın halkı sürüleriyle Söğüd ve Domaniç-Da-
ğı arasında yaylak-kışlağa gidip gelirken İnegöl ovasında tarım topraklarını çiğniyor, bu yüzden
İnegöl Tekvuru ile çatışma çıkıyordu. Rivayete göre Osman ister istemez küçük bir savaş kuvveti
(70 kişi) örgütlüyor, Tekvurla mücadeleye giriyor ve buradan savaşçı gâzi durumuna geliyordu.
Mbnşei ne olursa olsun alp/gâzînin belli vasıfları vardır. Garîbnâmc bu vasıfları dokuz maddede
toplar. Burada temel olgu, yaylak-kışlak göçü yapan bir Türkmen grubuyla yerleşik Rum halkı ve
Bizans hisar muhafız güçleri arasındaki çatışma ve durumun sürekli bir savaşa dönüşmesidir. Bu
olgu, Caria’dan (Teke) Bitinya’ya kadar tüm sınır boyunca Türkmenlerle Rumlar arasında meyda
na gelen tarihî mücadeleyi yansıtır. Göçebe Türkmenler arasında, o zamanki Uc deyimiyle “alp/
gâzî” başbuğlar ortaya çıkıyor, onlann etrafında Türkmenler arasında gaza/yağma akınlanna ha
zır “kızıl börklü” profesyonel savaşçı gruplar oluşuyordu. Aydınoğlu Umur Bey’in (öl. 1348) kızıl
börklü Türkmenleri nden Düstumâme de bahsedilir. Selçuklu Anadolu’sunda Uç larda ucî deni
len bu Türkmen savaşçıları faaliyetteydi. Uçlardaki Türkmen akınlanna karşı Bizans geniş çaplı
askerî harekâta kalkışınca Malazgird’de olduğu gibi Selçuklu ve Bizans devletleri arasında vukû
bulacak bir karşılaşma kaçınılmaz hale geliyordu. Myriakephalon (Düzbel) savaşı (1076) böyle
bir durumdan çıktı. 1076’da Selçuk Sultanı barış antlaşmasında Türkmen dolaşımlarım önleyen
hisarlann yıkımını başlıca koşul olarak ileri sürmüştü.
Bu mücadelede Türkmenlerle Rumlar arasındaki güç dengesi Türkmenlerden yanaydı. Çün
kü Bizans temelde ücretli askere (Kıpçak, Alan, Katalan, hatta Türkmen) güvenmek ve onlara hâ
zineden sürekli para yetiştirmek zorunda olduğu halde, alp/gâzî önderler yanlarına sadece kutsal
gazâ ve ganimet (doyum) için gönüllü gelen sayısız Türkmen savaşçısı bulmaktaydı. Bir geçim
kapısı arayan, yerini yurdunu, aşiretlerini bırakmış bu “garib”ler çoğu zaman Bizans hizmetine
ücretli asker olarak gitmekten de çekinmiyor, Hıristiyanlaşarak Turlcopouloi adıyla karşı tarafta
hizmet görüyorlardı. Bizans-Selçuk Uçlarındaki büyük Türkmen nüfiıs baskısı kuşkusuz bu geli
şimlerin temel demografik faktörüydü. Bir yanda ücretli askere para bulmaya çalışan fakirleşmiş
bir imparator, öbür yanda sınırda “doyum" (ganimet) arayan ve başarılı alp/gâzîlerin emri altına
koşan binlerce “garib” bu karşılaşmanın temel faktörünü oluşturuyordu. Bizans’ın bu Türkmen
tufanını durdurabilmesi için bir mucizeye ihtiyacı vardı.
Türkmenlerden kaçan Rum halkının Batı Anadolu vadilerinde ve Marmara bölgesin-
Laskaridlerin başkenti
İznik, sık sık gazilerin
saldırılarına uğrayan
bir sınır kenti haline
dönüştü. İznik Kalesi
Orhan Bey tarafından
1331'de alındı.