Table Of ContentOHRİ'NÎN TÜRK DEVRİNE AİT ESERLERİ
Profesör Dr. SEMAVÎ EYİCE
Milletlerarası bir kongre münasebeti rafından iskân edildiği ve hatta U\hni-
ile Yugoslavya'nın Ohri şehrinde 1961 yılı doî'un adının da 0\hrida (veya, Akjıris,
yazı sonlarında bir kaç gün kalmak im Akjırida) şeklini aldığı görülür. İlk defa
kânını bulmuştum. Balkan harbinde eli olarak 879 tarihinde karşılaşılan bu ad
mizden çıkan bu kasabanın Türk devri günümüze kadar kullanılagelmiş ve Türk
ne ait birçok esere sahip bulunduğu dik hâkimiyeti devrinde de Ohri şeklinde ya
katimi çekmişti. Etraflı ve eksiksiz bir in şamıştır. Slâvları ortodokslaştıran, Kyril-
celeme yapmağa imkân bulamadığım los ve Methodios'un şakirdlerinden Kle-
dan, bu eserleri tamam bir halde tesbit mentios, IX. yüzyıl sonlarında Ohri'de,
etmek mümkün olamadı. Şehir içindeki Hagios Panteleirnon kilisesini yaptırt-
dolaşmalarım sırasında gözüme çarpan mıştır ki, bugünkü Slâv alfabesinin esası
eski hâtıraları imkân nisbctinde derleme nı teşkil eden kyrillik alfabenin burada
ğe çalıştım; ayrıca Ohri hakkındaki ya tasarlandığı iddia edilir. Ohri gölüne hâ
yınlardan da faydalanmak suretiyle bu kim bir tepede kurulmuş olan bu kasaba
malzemeyi biraz daha tamamlamak müm nın az ilerisinde ginc göl kıyısında Kle-
kûn oldu. Bugünkü smırlarımız dışında mentios'un yardımcılarından Nahum da,
kalan Türk sanat ve tarih eserlerinin ve 900 yıllarına doğru büyük ve çok önemli
lev eksik bir şekilde bile olsa tanınması bir manastır kurdurmuştur. Bizans - Bul
lüzumuna inandığımızdan Ohri hakkın gar savaşları sırasında Ohri'nin çok büyük
daki bu notları yayınlamağı faydalı gör bir rol oynadığı görülür, Bulgar devleti
dük \ nin en şöhrcdi simalarından Samuel (ve
ya Samuilo) X. yüzyıl sonlarmda Ohri'yi
kendisine başkent yapmış ve Ohrida Baş
piskoposluğu da burada yerleşmişti. İmpa
I
rator II. Basileios Bulgaroktonos (= Bul-
KISA BİR TARİHÇE garkıran) zamanında Bulgar ordusunun
imhasına yol açan Belesica (1014) sava
Ohri kasabasınm yerinde evvelce şından sonra Bizans ordusu Ohri'ye ka
U\hnidos adında bir yerleşme yeri oldu dar ilerlemiş ve İmparator 1018 de buraya
ğu ve hiç değilse M.ö. VI. yüzyıldan iti girmiştir. XIII. yüzyılda Ohri, Sırp kral-
baren bilinen bu kasabanın, M.ö. 349 da
gölün kıyılarmı ve çevresindeki verleri
1. Bu scyahıtim sırasında I. Murad'în Kosova'da
alan Makedonya krah II. Philippos tara }chid edildiği yerde yapılmi} olan "Meshcd-i Hüda-
fından ele geçirildiği tahmin olunmakta vendigâr" ı da görmek fırsatını elde edebildim. Burası
hakkında bir arajtırmami} ayrıca yayınlanmıjtır, bk.
dır. M.ö. 148 de U\hnidos, Roma kuv
S. Eyicc, Kosova'da Meıhed-i Hûdat/endiğâr ve Gazi
vetleri tarafından alınarak Roma İmpa Mettan Türbesi, "Tarih Dergisi", XII, sayı 16 (1962)
ratorluğuna bağlanmış, bu arada, Balkan 71-82. Yugoslav Federal Cumhuriyeti'ndeki eski Türk
eserleri hakkında tOrkçe tek toplu arattırma olan,
lardan aşarak bir ucu İstanbul'a kadar i-
E. Hakkı Ayverdi, Yugoslavya'da Tür\ âbideleri ve
nen meşhur Via Egnatia adlı yol bura vakıfları, "VaXiflar Derpsi" 111 (1957) 14-15 de Oh-
dan geçirilmiştir. Fakat Bizans impara ri'den bahsedilmekle beraber yazar bu kasabaya gideı
mediğinden, verilen bilgiler Evliya Çelebi'deki notla
torluğu devrinde bu bölgenin Slâvlar ta
rın bir özetinden ibaret kalmıştır.
SEMAVİ EYİCE
lığının bir kalesi olmuş ve Sırplılardan kıyısında Ohrizadc ailesinin büyük bir
Türklere geçmiştir. Ohri'nin Türk idare konağı bulunuyordu. Evliya Çelebi ayrıca
sine ne zaman geçtiği pek kesin olarak buradaki diğer hayır binalarını da say
bilinmemektedir ^. Ancak bu olayın XIV. makta. Hacı Kasım Camii karşısmda yol
yüzyılın sonlarında vukubulduğu kuvvet aşırı Siyavuş Paşa ve Sultan Süleyman
le muhtemeldir. H. 787 (= 138^) de Çan- Medresesini bildirmektedir. Ayrıca bir da-
darlı Hayrüddin Paşa'ya Ohri fethinin i- rülhadis, Ohrizade ve Ağa Sübyan Mek
zafe edildiğine dair bir iddia vardır ^. Sü tepleri, üç han, Ohrizade ve Gazi Hüseyin
leyman Çelebi zamanında, Aydın beyi Paşa Çarşı Hamamları, kırk ocaklı Ohri
Cüneyd Bey H. 809 (= 1406) da Ohri'ye zade Kervansarayı, iki misafirhane ve bir
sancak beyi olarak gönderilmiştir"*. Hiç de XVII. yüzyılda âletleri ile hâlâ duran
değilse XV. yüzyıl başlarından itibaren eski bir darphane vardı. Ohri'deki türbe
bir Türk kasabası halini almağa başlıyan lerden Hünkâr camii mihrabı önünde
Ohri hakkındaki en geniş bilgiyi, XVII. •Ohrizade ve Gazi Bey, Ayasofya Camii
yüzyılda burasını ziyaret eden Evliya Çe- sağında ise Şehid Hazinedar'ın Türbeleri
lebi'den öğrenmekteyiz". Evliya Çelebi"- bildirilmektedir. Türk idaresindeki Ohri
nin yazdığına göre burada, çevresi dört- hakkında fazla bir bilgiye sahip bulun
bin adım ölçüsünde ve kırk kuleli büyük muyoruz Ancak geçen yüzyıhn ilk ya
ve kuvvetli bir kale vardı. Ayrıca en te rısı içlerinde Arnavut menşeli Ahmet Pa
pede bin adım çevresinde bir de iç kale şa oğlu Celâleddin Bey Ohri'de epey sü
vardı. Bu sırada, artık Hıristiyan mahal ren bir hâkimiyet kurmuştur. Ohri, 29
lesinde kaldığından cemaati olmayan, Kasım 1912, Cuma günü Sırp-Karadağ
haftada ancak bir defa namaza açılan kili
seden çevrilmiş, büyük Ayasojya camiin -
2. Ohri'nin gOzcI resimleri ile birlikte kısa ta
den başka. Sultân II. Bayezıd'a sunulmuş
rihçesi için bk. M. Pavloviç - C. Grozdanov, 0/ırid
Ohrizade Camii bulunuyordu. Evliya'nın
(Cıı'.lcction Caliicrs arlistiques - Jugoslavia) Bclgrad
ifadesine göre Sultan Bayazıd bu camie 1961. I>0y0k boyda 74 levha ihtiva eden bu albümde,
0!ıri'n"n Türk karakterini aksettirebilecek tek bir res
bir minare daha yaptırarak, çifte minare
min yer alma\ı;ı, h.ttta bımdan dikkat ile sakınılmı;
li bir hâle koymuş ve Hün\âr Camii adı
olunması hayret vericidir.
nı vermişti. Aynı mahallede bir de adı ve-
3. l. H. Danısmcnd Isafılı Osmanlı tarifli l^ro-
rilmiycn bir mescid vardı. Evliya Çele nolojiıi. IstanUıl 1947. I. 68; 1. Hakkı Uzunçarsılı,
bi aşağı şehirde, 400 kadar ahşap evden Osmanlı tarihi. Ankara 1961, I 176, Z04, Ohri'nin H.
787 (= 1385) de fcth edildiğini kabul etmektedir. Bu
başka, 150 kadar dükkân, 17 cami ve
luısıısdaki kaynaklar AjiXjiaiazadc, Böl. 56 (Atsız
mescid bulunduğunu da bu notlarına ek bask. 133); ile Nefrl. var. 67 a (Unat-Köymon bask.
lemektedir. Bunlardan Hacı Kasım Ca- I. 215) dır.
miinin ahşap bir kubbesi ve "tarz-ı ka 4. 1. H. Daıujmcnd, ay. csr. I, 157, 165; t. H.
Uzunçarsılı, ay. esr. 71, 345, 350.
dîm" bir minaresi vardı. Diğer cami ve
5. Evliya Çelebi, Seyahatname, fstanbul 1928,
mescidlerin adlan şunlardı: Sultan Süley
Vin, 735 vd.
man'ın Te/(f(e Camii, Kuloğlu, Haydar
6. Ohri h^ıkkındrki hcnfl''. y.ayın!anmamış vesika
Paşa, Zulmiye, Hacı Hamza Camileri ve lardan bafka, bilhass;! Mamıslır vilâyeti SalııHmeleri
Çınarlı, İskender Bey, Yunus Voyvoda, (kjl. F. E. Karatay, istanbul Ünive's'f •<• Kii'iiphaııesi.
Tür\fe basmalar \ataloğu, Istonbul 1956, 11. 875) fay
Gürcü Bey, Çarşı, Kara Hoca Mescidleri.
dalı olabilir. Üniversite Kütüphanecinde bunlardan H.
Evliya Çelebi'nin genel olarak verdiği sa 1308-1314 (1891-1897) yıllarına ait beş cilt bulunmak
yıların mübalağalı olduğu, hakikî sayı ta ise de biz ancak dördünü görebildik, içlerinde en
fazla faydalı bilgilere rastlanan 1308 yıh Salnâmesl,
nın ise, adları verilenlerin toplamı olduğu,
Ohri hakkında da değerli bilgiler ihtiva etmektedir.
bu değerli kaynaktan istifade edenlcrce bi Nitekim o sırada burada 13 han 2 hamam, 9 cami, 2
linir. Şu halde XVII. yüzyıldaki Ohri'nin tekke, 1 metlresc, 1 mektep ve 1 sübyan mektebi bu
lunduğu öğrenilmektedir. Mchmed Tcvfifc, Manastır vi
cami ve mescidlerinin adlan Evliya Çelebi
lâyetinin tarihçesi, Manastır 1^7 ( = 1911) 86 vd. da
tarafından verilenler olduğu anlaşılmakta Obri hakkındaki bilgiler pek önemli sayılamaz ise de
dır. Kalede, ve göl kıyısında, üç yüzden Halvetî Şeyhi Mahmud Efendi hakkındaki nntu faydalı
sayıK-ıbilir. Ali Ccvat, Memali\i Osmaniyye tarih ve
fazla odalı, hamamh muhteşem bir Paşa
coğrafya lilguti, istanbul 1313, 123 dc Ohri'de altı cami,
Sarayı vardı. Aşağı şehirde ise, gene göl bir saat kulesi, bir sübyan mektebi ve bir rOjtiye oldu
ğunu bildirir.
OHRİ'NİN TÜRK DBVRİNE AİT ESERI.ERI 139
ordusuna teslim olmuş ve beş yüz yılı a- mahallelerin meydana geldiği bilinmekte
şari Türk hâkimiyeti devri kesin olarak dir. Türk devrinin çarşısı da bu surun dı
kapanmıştır'. Evvelce az veya çok bir şında geniş bir saha kaplamaktadır. Kaba,
süre boyunca Türk idaresinde kalan yer intizamsız taşlardan yapılan bu sur duva
lerin, bu devirde gerilediği şeklinde orta rı, içkalenin yapısında da aynen müşahe
ya atılan iddialar yersiz ve lüzûmsuz bir de olunur. Kalenin kara tarafından giri
gayretkcşlikdir. Bilhassa Kümelinin sis mini sağlıyan Gorna Porta yani Yukarı \a-
temli bir şekilde iskâna tabi tutularak, pı yan kuleleri hayli yıkılmış olmakla be
kısmen islâmla^mış olan yerli ahalisi ile raber yuvarlak kemeri ile henüz durmak
birlikte tamamen bir Tür): memleketi tadır. Fakat Ohri kalesinin hiç şüphesiz
karakterinde geliştiği tarihî bir hakikattir. en güzel parçası, yukarı İçkalenin haşmet
Ohri de bir Türk kasabası o)arak, bu ka li girişidir. İki tarafında yarım yuvarlak
raktere uygun bir şekilde b'.-ş yüz yıl ya kuleler ile korunan bu kapı bir sivri tuğ
şamış ve gelişmişti. Yugoslivyah tarihçi la kemerin içinde açılmıştır. Kalenin her
lerden Fehim Bayraktarevi-ç, Ohri'de 1934 hangi bir yerinde Türk devri ile ilgili bir
yıhnda şu camileri veya adlarını tesbit et ize, bir işarete veya kitabeye rastlanma
miş bulunuyordu * : maktadır.
1. Hacı Kasım
2. Cami haline getirilen \iliseler ve
2. Ali Paşa
Âyasofya : [Res. 4-9].
3. Kara Bey
4. Hacı Durgut Ohri Türk idaresine geçtikten sonra
5. Keşanlı Camii fethedilen yerlerin hepsinde tatbik olunan
6. Tekke Camii gelenek gereğince şehrin en büyük kilise
7. Hacı Hamza si cami haline getirilmiştir. Böylece çok
8. Emin Mahmud eski bir basilikanın yerinde kurulduğu an
9. Kuloğlu laşılan Ayasofya kiUscsi de şehrin ilk bü
10. Haydar Paşa yük camii olmuştur. Bu binanın ne vakit
11. Göl Camii yapıldığı bilinmiyor. IX. - XI. yüzyıllarda
12. Sinan Çelebi veya imaret Camii. yaptırılmış olabileceği bir tahmin olarak
ileri sürülmüştür. Tertibinde orijinal ta
raflara sahip bulunan bu büyük üç nefli
II basilikaya 1313 -1314 yıllannda batı tara
fına mimarhk tarihi bakımından çok ö -
KALE VE KİLİSEDEN ÇEVRİLEN nemli bir kısım eklenmiştir İki kat ha-
CAMİLER
7. 1. H. Danıjmend, ay.etr. IV (1955) 393
1. Kale : [Rcs. 1-33. 8. Fehim Bayraktareviç, Turs\i spomenici u Ofı-
ridu (fransızca özeti: l^t monuments tura ö Ohrid),
Ohri kalesi, göle hâkim büyük bir te '•Prilozi (= Revue) de PMlologie oricntale et d'hhtoire
des peu^eı Vougoshvet tout la domination turque" V
penin üstünde bulunmaktadır*. En yük
(Sarajevo 1954/55) 111-134. Bu yazı çok genel bir baj-
sek kısımda aynca bir içkale vardır. Rakı lığa sahip olmasına rağmen, Ohri'dcn sadece bir camiin
mı 789 m. yi bulan (gölün su seviyesi 700 resmini ihtiva etmekte ve buradaki Türk eserleri hak
kında (azla bir bilgi vermemekte, yazının ağırlık mer
m.) bu içkalenin içinde aynca bir bölme
kezini geç devre ait iki kitabe ile bunların hîjiyelcri
duvarının bulunuşu dikkati çeker. Kale tejkil etmektedir.
esas itibariyle bir Ortaçağ eseridir, fakat 9. D. Bojkoviç - K. Tomovski, Varchitecture
midiivale d'Ohrid (sırpça ve fransızca "Sborni\ (=
Bulgar çan Samuel tarafından yapünldı-
Receail) de travaUx du Muıfe National d'Ohrid" Ohrid
ğı yolundaki hipotez bir dayanağa sahip 1961, 71-100, kaleden s. 72-74 de bahsedilmektedir. Iç-
değildir. Şehir bu içkaleden başka geniş kaledc bir bölme duvarı ite ayrılan iki kısımdan birine
Saray denildiğine göre, burası TepedcIcnli Ali Paja za
bir sahayı içine alan bir sur duvarı ile çev
manında Ohri a^inı olan CeUleddin beyin konağının
rilmişti, Türk idaresi zamanmda kasaba bulunduğu yer olmalıdır, k;I. a;ağda not 26. Ohri'yi
nın bu surun da dışına çıkarak yayıldığı 1961 de ziyaretimizde burada dikkate değer bir kalın
tı göremedik.
ve hatta Sazlt\ denilen göl kıyısında yeni
10. D. Boîkbviç - K. Tomovski, ay.yatt, 76-83.
140 SEMAVI EYİCE
İmdeki revakı ile âdeta o devrin saray miş bir minber görülmektedir. Unesco
cephelerini hatırlatan bu ilâve cephe, XIV. heyeti raporunda bu minberin dağıtılarak,
yüzyılın mimarisinde bir moda olmuş ve yerdeki parçalar da çıkarıldıktan sonra,
gerek Bizans gerek Osmanlı Türk mima kilisenin i\onostads, amhon ve \iboriori'-
risinde de kendisini göstermiştir". Ohri unun yeniden terkibini, tavsiye etmekte
Ayasofya'sı, cami haline getirildiği sırada ancak evvelâ desen halinde bir tecrübenin
gayet tabii olarak değişikliğe uğramış ve yapılmasını ve pek az yeni parça ilâvesi
binanın bünyesi üzerinde bir takım ilâve olabileceği takdirde işe girişilmesini iba
ler yapılmıştır. Daha Evliya Çelebi zama ret etmektedir. Binanın tarihinin bir dev
nında, çevresi Hıristiyan mahalleleri ile resini aksettiren bu minberi ancak bu
kaplandığından cemaati azalan Ayasofya mümkün olduğu takdirde feda etmeği
Camii, Ohri, Yugoslav idaresine geçtikten düşünmüştür. 1961 de henüz minbere el
sonra camiliktcn tamalmen çıkarılmış ve sürülmemişti. Bu ilgi çekici eser, olduğu
çok büyük ölçüde bir restorasyon ameliye gibi, hatta üzerinde Türk devrinde yazı
sine tabi tutulmuş, bu arada duvarlarında lan hâtıra yazıları ile duruyordu.
ki fresko resimler de tamamen temizlene
Ohri kiHselerinden Türk idaresi sı
rek meydana çıkarılmıştır Bugün Aya-
rasında cami veya mescid haline getirilen
sofya'da cami olduğunu belirten hiçbir
ler hakkında başka bir bilgi edinmek ka
şey kalmamış ve burası müzeleştirilmiştir.
bil olmadı.
EUmize geçen oldukça eski bir resimde.
Ohri Ayasofya'sınm narthex kısmının sol
tarafdaki kubbesinin tam ortasından yük
III
selen minaresini görmek kabildir. Bugün
hi^ir izi kalmıyan bu minare, adeta bir CAMİLER VE MESCÎDLER
baca biçiminde olup, şerefe çıkıntısı yok
1. imaret Camii : [Res. 10-12].
tur ve ezan en tepedeki pencere şeklindeki
küçük menfezlerden okunuyordu. Bu kıs Ayasofya'dari sonra kasabanın en ö-
mın hemen üstünde ise ufak bir külâh bu nemli camiinin, dış kalenin yüksek bir
lunmaktadır Bu nadir rastlanır minare noktasındaki İmaret camii olduğu anlaşıl
nin bir eşi de yine Ohri'de aşağıda belir maktadır. Aynı yerde 893 de yapılan Pan-
tileceği gibi, Struga yolundaki bir mescid- teleiomon kilise ve manastırının yerinde
de karşımıza çıkmıştır. inşa edilen bu cami, adı geçen kilise ha
rabesinin tam üstüne oturtulmuş fakat
Ayasofya'nın 1951 ekiminde Yugos -
onun kalıntı ve duvarlarından hiçbir suret
lav hükümetinin f/nwco'ya başvurması ü-
te istifade edilmeksizin kurulmuştur"*.
zerinc onarılması için bir rapor hazırla
mak üzere F. Forlati, C. Brandi ve Y.
11. Ohri Ayasofyası cephesinin XIV. yüzyılda Epi-
Froidevaux'dan ibaret bir bilirkişi toplu ros'ıîa, İstanbul'da, hatta bir Türk eserinde Bursa'da
luğuna tetkik ettirildiği bilinir. Yugoslav iKnzcrlcrinin yapılmi} olması hakkında bk. S. Eyice,
Son devir Bizans mimariıi, İstanbul 1963, 97.
araştırıcıların da yardımı ile çahşan bu he
12. 13u frcskolar hakkında bk. R. Hamann - Mac
yetin raporunu, yurdumuzda eski vakıf
l.can - H. Hallenslcbc", Die Mohumentalmaterei in
binaları onaran mimarlara bir takım fay Serbien und Makedonien, Giesscn 1963, 15-17; res. 1-28,
lev. 1-5.
dalı metodlar tanıtması bakımından ilgi
13. Du resim ;u kitapda bulunmaktadır, G.
çekici bulduğumuzu burada belirtmek is
Schlumberger, h'ipopie byzantine â la fin du dixiime
teriz Ayasofya cami haline getirildiğin siecle, Paris 1900, II, 353.
de, içerideki Bizans devrine ait çeşitli dinî 14. F. Forlati - C. Brandi - Y. Froidcvaux, Sainte
Sophie d'Ochriâa, La conservation et la reitatıraûon de
eşya ve i\onostasis'\ teşkil eden işlenmiş
Vidifice et de ses fresques, (Col. Musses et monuments,
mermer parçalar tamamen dağılmış, bun IV - Unesco), Paris 1951.
ların bir kısmı yere döşenmiş diğer bir 15. Minbcr'in güzel bir resmi, B. Filow, Geschich-
ie der altbulgarischen KunsI, Berlin-Leipzig 1932, I,
kısmı ise kısmen kesilerek, minberin ya
lev. 18, 19, 20 de yayınlanmıştır.
pılmasında kullanılmıştır Böylece Aya-
16. D. Koço, Klijmentoviot manastir şv. Pantelej-
sofya'da tamamen kabartmalar ile süslü mon i restfppiite pri imaret vo 0\hrid, "Sborni\ ("=
Bizans devri parçalarmdan meydana gel 'Antuutrc) de la FacuM Phil, de S\opie" (1948) 145
vd., ayrca bk. not 9 dal(i yazı.
OHRfNİN TÜRK DEVRfNE AtT ESERLERİ 141
Caminin içinde döşemesi kaldırılmak su sunulduğunu bildirmektedir. Her ne o-
retiyle yapılan bİr kazıda 1943 yılında, bu lursa olsun, Ohri'de İmaret Camii deni
kilisenin duvarları hatta fresko resimleri len yapı, tipik bir XV. yüzyıl Türk eseri
meydana çıkarılmıştır. Şimdi burası, için dir. Bu harap camiin sol tarafında için
deki iki kilise kalmtısı ile cami, arkeolojik den yaşh iki ağacın çıktığı L harfi biçi
bir bütün olarak bakımlı bir harabe ha minde ve içinde Sinan Çelebinin yattığı
linde korunmaktadır. bir açık türbe vardır ki, aşağıda ayrıca in
celenecektir.
Kasabanın en hâkim noktalarından
birinde kurulmuş olan İmaret Camii,
2. T<;\\e Camii : [Res. 13-14].
muntazam kare bir yapıdır. Bugün yalnız
dört duvarı kalmış olmakla beraber, içe Ohri çarşısında, Struga'ya giden cad
ride dört duvar içine gömülmüş olan dört denin başında, ufak meydanlığın bir ke
büyük kemer ile bunların aralarındaki kö narında etrafı tamamen ağaçlar ile sarıl
şelerde dört pandantif mükemmel bir hal mış bir külliye vardır. Meydanlık ortasın
de durmakta, böylece evvelce üzerinin bü daki çok kalın yaşh bir çınardan dolayı
yük tek bir kubbe ile örtülü olduğu anla bugün hâlâ Çınar meydanı olarak adlan -
şılmaktadır. Binayı ölçmemiz mümkün o- dırılmaktadır. Tekke camii bugün hâlâ
lamadı. Ancak adım olarak herbir kena faal durumda olan bir Halveti tekkesi-
rın 22 adım kadar olduğunu söyliyebiliriz dir'* ve camiden başka büyük bir türbe
ki, bu da 15 m. kadar bir ölçü yapmakta kompleksi, tekke meşrutası ile bir bütün
dır. Caminin evvelce bir son cemaat yeri'- teşkil etmektedir. Bütün bu manzume,
hc de sahip olduğu bazı izlerden anlaşıl geç Osmanlı devri karakterinde inşa edil
maktadır. Her cephede klâsik üslûpda miştir. Aynı üslûpda bir son cemaat yeri
tuğla kemerli pencereler vardır. Çok yük ne sahip bulunan caminin sağ tarafında,
sek kare bir kürsü kısmı bulunan minare kesme taştan, klâsik Osmanh - Türk üslû
si, pabuç hizasından yıkılmıştır. Camiin bunda güzel bir minaresi vardır. Mescid
dış duvarları teknik bakımından hayli il son derece sâde bir plâna sahiptir. Dik
gi çekicidir. Burada, geç devir Bizans mi dörtgen biçiminde bir plânı olan bu bina,
marisinde çok revaç bulan ve erken Os sakıflı mescidler tipinde olarak yapılmış
manlı - Türk mimarisine de Rum işçiler ve üstü ahşap bir çatı ile örtülmüştür.
ile girdiği anlaşılan bir duvar tekniğinin Dört, renkli alçı penceresinin henüz dur
tatbik edilmiş olduğunu görmekteyiz. masına karşıhk içinde son derece zevksiz
Pek fazla muntazam yontulmuş olmıyan bir minber vardır. İçinde yerde, yalnız
her taş, çepeçevre, dört tarafından da tuğ (Halvctî'lerdc usûlden olduğu üzere) ko
la ile adeta çerçevelenmiştir. Böylece örü yun postları serili olduğundan, döşemeyi
len duvarların renkli ve cazip bir ifadesi görmek mümkün olmaktadır. Camiin dö
vardır. Yalnız iki yerde, duvar sathında şemesi çok geniş başlı dövme çiviler ile
tuğla süsler ile karşılaştık. Bunlar basit çakılmış geniş kalaslar ile kaplıdır. Ca
birer rozet şeklinde tuğla süslerdir. miin ön tarafındaki avluda bir şadırvan,
caddeden avluya geçişi sağlayan yolun ke
narında da türbeler vardır. Tamamen ye
Halk arasında İmaret Camii olarak
ni, bir XIX. yüzyıl yapısı karakterinde o-
bilinen bu eserin kim tarafından yapıldığı
lan bu türbenin içi dergâh mensuplarının
ve hakikî adı meçhuldür. Evliya Çelebi'-
mezarlan ile tıkbm tıklım denilecek su
nin verdiği cami ve mescid adlarını da bu
rette doludur.
gün mevcut eserlere uydurmak pek kolay
değildir. Yerli rivayete göre imaret Camii
XV. yüzyılda yaşıyan Sinan Çelebi tara
17. F. Bayraktareviç, not 8 de\i yerde, 114 vd.
fından yaptırılmış ve Katih Sultan II.
18. Ohri HaUctîleri hakkında bk. M. Tcvfik,
Mehmed'e hediye edilmiştir". Halbuki Manastır vilâyeti tarihçesi, Manastır 1327, 88; Halvetî'Icr
aynı hikâyeyi Evliya Çelebi Ohrizade Ca- hak. genel olarak, H. J. Kissling, Aits der Geschichte
des Chalvetijje-Ordens, "Zeitsch.d.Deutsch.Morg.Ceselt-
nıii için anlatarak, hayratın II. Bayazıd'a
schajt-' cilt 103 (yeni seri: 28) 1953. 233-289.
Hi SEMAVİ EYİCE
3. Ali Pasa Camii : [Res. 15-16]. bunun örneklerini evvelce istanbul'da tes-
bit etmiştik*'. Türk minare mimarisinin
Çarşı içinde dükkânların arasına sı-
bu sevimU tipinin örneklerini Anadolu'ya
kışnaış bir halde olan bu camiin, bugün
çok uzak bir çevrede, Ohri'de iki ayrı ca
dışardan ancak kubbesinin kasnağı görü:
mide bulmak Türk sanat tarihinin yayılı
Idjümektedir. Bugün şehrin tek esas ca
şını takip bakımından hayli ilgi çekicidir.
mii durumunda olan bu ibadet yeri de ka
re plânh bir yapıdır. Kâğir son cemaat ye
5. Struga yolundaki ilginci rnescid :
ri yıkıldığından ancak duvarda izleri bel
[Res. 18].
li olan bu kısmın yerine ahşap bir son ce
maat yeri yapılmıştır. Camiin de minaresi Aynı yolun şehirden çıktığı kısmın
tamamen yıkılarak ortadan kaldırılmıştır. da yine sol tarafta harap kapalı bir rnes
Bir halk rivayetine göre Süleyman Paşa cid daha görülmektedir. Bir düzlüğün or
camii de denilen Ali Pa^a Camii, Kümeli tasında yükselen bu mescidin adını da
nin bazı yerlerinde rastlanan mahallî bir öğrenmek kabil olmadı. Sorularımıza
tipde inşa edilmiştir. Köşelerde kubbeye Çingene Camii şeklinde acayip bir cevap
geçiş çifte tromp ile sağlanmış ve dıştan aldık. Fakat bunun, o çevrenin şimdi Çin
basık kubbe üst üste bindirilmiş her ikisi gene mahallesi olması yüzünden uydurul
de pencereli kasnaklar ile desteklenmiş muş bir ad olduğu aşikârdır. F. Bayrak
tir. Çok dar olan bu pencereler binanın dı tareviç'in makalesinde basılan bir fotoğ-
şına bir camiden çok bir kilise görünüşü rafda, Kuloğlu Camii adı altında, bu ca
vermektedir. Dış satıhlar sivah ve badana mie benziyen bir bina dikkati çeker. Fa
lı olduğundan bu mimarinin eskilik de kat ilk bakışda büyük benzerlik olması
recesi anlaşılmamakla beraber, XIX. yüz na rağmen arada o kadar büyük farklar
yıldaki bir tamir sırasında binanın dışının da vardır ki Struga yolundaki camiin (ve
ve bilhasa kubbe kasnaklarının şimdiki bi ya mescidin) Bayraktareviç'in Kuloğlu
çimleri ile yenilendiklerine ihtimal verile Camii ile aynı olamıyacağı anlaşılmakta
bilir. dır. Bayraktareviç bu resmi 1934 de çek
tiğine göre, arada binanm bir değişikliğe
4. Struga yolunda\i rnescid : [Res. uğramış olması ve bugün tekrar harap bir
173. hale girmesi düşünülebilir ise de biz bu
ihtimali zayıf buluyoruz. Bu mescid kâgir
Tekke Camiini geçip, Struga cadde
bir yapı olup çok yeni, belki bir XIX. yüz
sinde biraz ilerleyince sol tarafda, yamaç-
yıl eseri tesiri bırakmaktadır. Sekiz köşe
da harap ve kapalı bir rnescid görülmek -
li (oktogonal) bir plâna göre yapılmış ol
tedir. Sık ağaçların arasında kaybolmuş
ması bilhassa dikkati çeker, istanbul'da
bir halde olan bu mescidin adını öğren
böyle sekiz köşeli birkaç cami tanımak
mek kabil olmadı. Evliya Çelebi ve Fehim
tayız Bu tipin bilhassa geçen yüzyılda
Bayraktareviç'in listelerindeki ibadet yer
lerinden biri olduğu muhakkaktır. Bu es
19. S. Eyice, istanbul'da bazı cami ve mescid mi-
ki eserin en ilgi çekici tarafı muhakkak
tlareleri, "Türkiyat Mecmuası'', X (1953) Z47-268; ve
ki etrafını saran yeşilliklerin arasından bilh.->ssa, S. Eyice, İstanbul Minareleri I, "T&r\ Sanatı
fışkıran küçük, ince fakat bir biblo kadar tarihi Ara}lırmaları ve incelemeleri, \" (1963) res. 25,
74, 75. 77. 81, 139, MO, 163, 164.
zarif minaresidir. Ayasofya'nınkinin tam
ZO. İstanbul'da üçü de şehrin ana caddesi üzerin
eşi olan bu minare, Anadolu'da bilhassa de sıralanan. Köprülü, Merzifonlu Kara Mustafa Paja
Kastamonu dolaylarında çok rastlanan ah ve Amcazade Hüseyin Paja Catnilerinin sekiz köjeli bir
plâna göre yapılmi} oldukları görülmekle beraber, bun
şap minare geleceğinin kâgir benzerleri
ların üçü de esasını bir medresenin tejkil ctti^ küçük
nin tipik bir örneğidir. Eskidenberi ve bir manzumenin parçasıdırlar ve müstakil cami mahiye
hâlâ ahşap olarak yapılan bu şerefesiz, tinde düşünülmemişlerdir (bunlar hak. bk. S. Eyice,
istanbul, İstanbul 1955, 38. no. 45; 50, no. 49; 78, no.
külaha kadar düz yükselen, eski bacaları
112). Halbuki geçen yüzyıl içlerinde böyle sekiz köşeli
andıran minarelerin, daha XV. yüzyıldan camilerin tercih edildiği görülmektedir. Nitekim. 1851
itibaren kâgir olarak taşdan veya taş ve de yapılan Hırka-ı Şerif camiinden başka, daha ufak öl
çüde olmak üzere, Mercan'da Ali Paşa, Sultanahmet'de
tuğladan yapıldıklarını biliyoruz. Nitekim
Fuad Paşa, Karaköy'de Mustafa Paşa, Salıpazan'nda
OHRİ'NtN TÜRK DBVRlNE AİT ESERLERİ 143
tatbik edildiği de böylece anlaşılmaktadır;- diği muhakkaktır. Evvelâ Anadolu'da
Camiin bir cephesine bitişik uzun bir mi sonraları da Rumeli fethine katılan Gazi
naresi vardır. ler için, feth edilen kasabaların hâkim
noktalarında açık türbelerin yapıldıkları
6. Kuloğlu Camii : [Res. 19] bilinir. Bunun örnekleri Batı Anadolu'da
karşımıza çıktıktan başka, Rumclide de
Yalnız F. Bayraktareviç'in yazı -
başka örnekler ile karşılaşılır Ohri'deki
smdaki resminden tanıdığımız bu camii
bu türbenin de, hiç değilse bir tanesinin
göremedik. Bu fotodan anladığımıza gö
aynı mahiyette olması ihtimali hatıra gel
re *\ Kuloğlu Camii de yukarıda 5. nolu
mektedir. Ancak geç devirlerde bu türbe
olarak açıkladığımız eserin çok yakm bir
ler tanınmıyacak surette değiştirilmiştir.
benzeridir. Gine sekiz köşeli bir plâna gö
Kare biçimli, yan yana iki açık türbenin
re yapılan bu binanın duvarlarının yukarı
birleştirilmesi suretiyle meydana gelen bu
kısımlarında her cephede üçer tane olmak
L biçimindeki açık türbenin mimari bir
üzere küçük pencereler bulunmaktadır.
vahdete sahip bulunmadığı açıkça gö
Şerefeden yukarı kısmı o tarihlerde yıkık
rülür. İçinde ise iki mezar yeri vardır.
olan minarenin iise şerefe çıkmaları, ön
Bunlardan XV. yüzyıla ait bir taş, 1961 de
ceki camiin minaresinden farklı olarak
kırılmış ve devrilmiş bir halde toprağa gö
stalaktitlidir. Böylece Ohri'de oktogon
mülmüş olarak duruyordu. Kopyası eski
biçiminde yapılmış iki ayrı küçük camiin
den Bayraktarcviç tarafından alınan arap-
bulunduğu anlaşılmaktadır.
ça kitabesine göre H. 898 (= 1493) de ve
1961 de Ohri'de Hact.Hamza, Hacı
fat eden Sinan Çelebinin mezarı olduğu
Durgut, Hacı Kasım, Haydar Paja ve
anlaşılmaktadır". Evliya Çelebi hâkim
Struga yolunda Emin Mahmud Mescidle-
bir noktada olan Ohrizade Camii (ki
: rinin bulunduğunu söylüyorlardı. Bunlar
Hünkâr Camii de denildiğini yazar) nin
hakkında fazla bir bilgi edinemedik ve
yanında Ohrizade ve Gazi Bey'in Türbe
hatta bunların yukarıda isimsiz olarak
leri bulunduğunu bildirir. Bahis konusu
tanıttığımız eserler ile bir ilgisi bulunup
cami, herhalde bugün İmaret Camii de
bulunmadığını da araştıramadık.
nilen harap cami olmahdır. Fakat kitabe
sinden de anlaşıldığı gibi, yanındaki tür
bede iki mezar olmakla beraber bunlar
IV
dan birinin taşı Sinan Çclebi'nin adını
vermektedir. Bayraktareviç'in etrafü su
TÜRBELER
rette yaptığı araşürmalar bir sonuç verme
miş TC bu Sinan Çclebi'nin kim olduğu
Tekke Camiinin yanındaki tekkeden
anlaşılamamıştır. Yabız mahalli rivayet
yukarıda bahsetmiş bulunuyoruz [Res.
İmaret Camiinin bu Sinan Çelebi tarafın
14]. Ayasofyanın yanında olduğu Evliya
dan yaptırılarak Fatih'e hediye edildiği
Çelebi tarafından bildirilen Şehid Hazi
yolundadır ki böylece Evliya Çclebi'nin
nedar Türbesinden ise bugün hiçbir iz kal
mamıştır. Ayasofyanın kıble duvarının dı
şında bomboş bir düzlük vardır. Fakat
Süheyl Bey camileri de sekiz kö}cli olarak ynpılmıjtır.
yukarıda bahsi geçen îmarct Camiinin sol
Bunların lıcpsi, eski camilerin yerinde kurulmuş yeni c-
tarafında ilgi çekici bir türbe henüz dur serlerdif. Bunlardan ikisi (K;ıraköy ve Süheyl Bey ca
maktadır. mileri) 1956-1960 da İstanbul'un yeniden tanzimi (I)
kargaşalığında ortadan kaldırılmıştır.
Üzeri açık, payelere dayanan kemerli
21. F. Bayraktareviç, ay.yazı, s. 113 deki resim.
bir Çevre duvan ile açık türbe halinde ya
. 11. Açık türbeler hakkında bk. S. Eyice, Yunanis
pılmış olan bu türbe L harfi biçimindedir tan'da Tiir\ mimari eserleri, II, "Türkiyat Mecmuası"
tRes. 20-22]. Muhteşem iki ağacın gölge XII (1955) 221; ve ay.yaz. Kosom'da Mefhed i Hüda-
vendigâr, "Tarih Dergisi" XII, sayı 16 (1962) 81.
lediği bu türbenin, eski temeller üzerine
• 23. K. Tomovsky,' Reuue des türbis les plus re-
çok yakın bir tarihde yapılmış olduğu a- marqtiahies en Macidoine (sırpça ve fransızca özetli),
Çikca belli olmaktadır. Fakat bu türbenin "Sbotni\ (= Annuaire) de la Faculte Technique"
(Skopje 1957/58) 107.
çok eski bir Türk geleneğini devam ettir
24. Bayraktarcviç, ay.yazı, 117.
SEMAVİ EYİCE
rivayeti ile az bir farkla birleşmektedir. Oldu bu hayrâta râzı Hazret-i Şâh-ı
Herhalde bu türbe bir Gazi için yapılnu§ Kcrbelâ
ve yanına, belki aile adı Ohrizade olan bir Buhnadı âb-ı hayâtı rub-ı meskûnda
Sinan Çelebi gömülmüştür. Taş, Bayrak- Skender
tareviç'in zannettiği gibi yeni olmayıp, ta Buldu ancak tâlii ol zât-i pâkin Hızrâsâ
mamen Xy. yüzyıl türk mezar taşları ka- Olsun ikbâlü saadetle o zât-i muhterem
raktcrindedir. Rûy-i Arz oldukça sâkin sû-bc-sû hem
câr-i mâ
Binde bir düşmez Fchimâ böyle târîh-i
V
mücevher
DİĞER ESERLER "Ab-ı hayatla itdi hep şehri yeniden
hayy ü ihya"
1. Hamamlar':
sene 1237
Evliya Çclcbi'nin iki hamamın adla
Diğer kitabe ise Ohri'de H. 1262
rını verdiği (Ohrizade ve Gazi Hüseyin
(- 1846) yıhnda Kaymakam Şerif Bey
Paşa) bilinmektedir; Bugün çarşıda faal
tarafından yaptırılan bir medreseye ait
bir durumda büyük bir hamam vardır. A-
tir" :
li Paşa Camiinden göle doğru uzanan cad
denin üzerinde bulunan bu hamamm dış Kaim-mekaam-ı zül-kerem
mimarisinde kayda değecek bir özellik ulvî-himem Hâtem şiycm
görülememiştir. Diğer hamam ise, Struga Bezl-eyledi vâfir direm
yolunun üzerinde sağ tarafda ve yukarıda âlî-himem Şerif Bey
bahsi geçen 5 no.lu camiin karşısmda bu- Nev medrese kıldı binâ
lunmstktadir. İtinasız bir işçilikle yapılan çok vakf vakf-ctti ana
bu binanın da kayda değer bir özelliği 01 ma'den-i cûd ü sehâ
yoktur [Res. 23]. âlî-himem Şerif Bey
Ol sâhib-ül hayrat emîr
2; Bir çam e ve bir me\teb l^itaben: bezl-eyledi mâl-i kesir
Dershane .yaptı lâ nazîr
F. Bayraktareviç, Ohri'de bir çeşme
âlî - himem Şerif Bey
(Ihtisâb çeşmesi) ile bir mektep kitabesi
Hayrat idüp ol nîk-nâm
görerek bunları çok etraflı bir şekilde ya
makbûl idüp Rabbül-enâm
yınlamıştır. Çeşme kitabesi, yukarıda adı
Bâ'de dü âlemde bc-kâm
geçmiş olan Celâlcddin Bey'in Ohri'ye su
âlî - himem Şerif Bey
getirtmesi ile ilgilidir ve Bayraktareviç'in
teshit ettiğine göre Şair Süleyman Fehim
25. Süleyman Felıim hakkınd,-» bk. Mahmucl Ke
(1789 - 1846) tarafından nazmolunmuş- mal (tnal), Son astr Tür\ tairleri. İstanbul 1930, I, 379-
lur". Çarşıda büyük çınar'ın yakınında 381, önceleri Diean-t Hümayun dairesinde Vmtır-ı mu-
himme odas: ile Darbhanc'de çalıjan S. Fehim, sonra
olan bu çeşme H. 1237 (= 1821/22) de
RunKİi'yc giderek b-.ır;«!a U/.ÜH sûre voyvodalık ve mü-
yapılmıştır*" : tcscllimlik hizmetlerinde bulunmuş, İstanbul'a döndO-
gOnde Karagümrük'deki evine çekilerek isteyenlere fars-
HamdüliUâh kıldı ihsan fazl-ile Bârî ç.T dersleri vcrmi}tir, 15 Rcb. evvel IZĞZ de ölmüj, di-
vançesi NOzhet Efendi tarafından aynı yıl bastırılmıjtır.
Hüdâ
Bu divançeyi bulamadığımızdan bu suyolu ve çe}me
Kim müyesser oldu bu hayrâta ol sâhib tarihinin de orada olup olmadı|ını kontrol edemedik.
schâ 26. B.ıyraktareviç, ay.yazı, 119127, her iki kiu-
Gün gibi âlemde meşhur ism-i pâki benin transkripsiyonlarını bu yazarın verdiği kopyalara
göre yazdık. Fotoğraflar çok silik olduğundan kontrol
sâhib-ül-hayr
imkânı olamadı. Hatta bu yüzden de tarih beyitlerin-
Mîr Celâlüddin bin Asaf vezir dcki bazı tereddütleri çözebilmek imkânını elde edeme
Ahmed Paşa dik. Kitabede adı geçen Celâleddin Bey, /3ûS Salntme-
li, s. 83 den öğrenildiğine göre Tcpedelenli Ali Paja'-
Ol selîm-üt-tab'a Hak tevfîkini kıldı refik
nın kayınbiraderi olup, onun adına Ohri'yi idare etmi}-
Fî scbîlillah eyledi şehr içine çok tir O sıralarda iıcnllz, Ohri'ye nSzır tepe üzerinde,
çeşme icra CeUleddin Bey'in konağının harabeleri görülmeğe de
ğer mahiyette idi.
Bî nazîr oldu bu çeşme âb-ı safi selsebîl
27. Bayraktareviç, ay.yanı, 128-132.
Res. 1 — Ohri kalesinin bugünkü durumunu gösteren kroki
â
Res. 2 — Ohri kasabası vı; içkalfîi
§1
Res. .3 — Ohri içkalesi (Saray) nin kapı.sı
Description:nen meşhur Via Egnatia adlı yol bura . baca biçiminde olup, şerefe çıkıntısı yok tur ve ezan en tepedeki mın hemen üstünde ise ufak bir külâh bu.