Table Of ContentİSLÂM ANSİKLOPEDİSİ
İ S L Â M Â L E M İ
TARİH, CO ĞRAFYA, E TN O G RA FYA
VE B İ Y O G R A F Y A LÜGATİ
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞININ KARARI ÜZERİNE
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİNDE
A. ADIVAR, R. ARAT, A. ATEŞ, C. BAYSUN, B. DARKOT
TARAFINDAN
LEYDEN TAB’Î ESAS TUTULARAK
TE’LÎF, TÂDİL, İKMÂL ve TERCÜME SÛRETÎYLE
NEŞREDİLMİŞTİR
S . O İ JL iT
MESCİD - MZÂB -
ÜÇÜNCÜ BASILIŞ
DEVLET KİTAPLARI
İSTANBUL
MİLLÎ EĞİTİM BASIMEVİ
Î979
MESCİD. t
MESCİD. MASCİD ( A.), m e s c i d, câmi Houtsma, I, 285, 11). Sonradan al-Mascid al-
ve m edreseler. ahşâ ( Kur’an, XVII, 1 ), an’aneye göre, Kudüs
mâbedı için kullanılıyordu (Schrieke, Isl,,
A. Mescid ve camiin menşe’!.
VI, 1 v. dd. 'na göre, daha ziyâde duâ edilen
B. Peygamberden sonra te’sis edilen eâmiler.
semavî bir yer düşünülmelidir; krş. Horovitz,
C. Mescidin dinî merkez hâline gelmesi.
ayn. esr., IX, 159 v.dd.) ve Eshâb-ı kehf kıssa
D. Camiin te’sisat ve eşyası.
sında (şüphesiz hıristiyanlara âit, her hâlde
E. Camiin devlet müessesesi hâline gelmesi.
islâmiyetten önce; Kur’an, XVIII, 20) mukad
F. Camiin tâlim ve terbiye yeri olarak kul
des bir türbeye mascid denilmektedir. Peygam
lanılması.
ber bunlara bağlı ibâdetleri her zaman tanı
G. Camiin idaresi,
mamış ve kabul etmemiş olmakla beraber, bu
H. Camide vazifeli olanlar.
tâbir islâmiyetten önce Tanrıya adanmış ve
I. İndonezya 'da câmi.
içinde Tanrıya duâ edilen ibâdet yerlerini İfâde
K. Camiin mimarî tarihi.
etmektedir. Şu âyette, muhakkak ki, bu umûmî
A. MESCİD ve CÂMİİN MENŞE’İ.
mânada kullanılmıştır; — „Allah insanları birbi
[ Mascid kelimesi arapçada „dik durmak, rine karşı korumamış olsa idi, muhakkak ki,
eğilmek, baş eğmek, alnını yere koymak“ manastırlar, kiliseler, ibâdet yerleri, namazgah
gibi mânalara gelen s c d kökünden bir me lar (şalavât) ve mescidler tahrip edilirdi“ ( Kur
kân ismi olup, islâmiyette „ibâdet yeri, ’an, XXII, 41 ). Aynı zamanda bir hadîste de
mescid, câmi“ mânasını almıştır], ÎttJÖO kelime, bir habeş kilisesi dolayısı ile (bk.
kelimesine arâmîcede, sonra File adası yahudi Buhâri, Şalât, bâb 48, 34; Müslim, Masâcid,
papirüslerinde (nşr. Sachau, levha 32, nşr. bâb 3, hadîs 16—21 ) ve bir başka hadîste
Ungnad, nr. 33; Cowley, Aramaic Papyri of yahudi ve hıristiyanların mukaddes türbe
the fifth Cent. B. C., nr. 44 ) ve nihayet olduk leri için kullanılmıştır ( Buhâri, ayn. esr., bâb
ça sık olarak, nabatî dilinde rastlanmaktadır 33; Müslim, ayn. esr., bâb 3, hadîs 16—21 ).
{ Corp. Inscr. Semti., 11, 161, t, 176, 185, 188, İbn Haldun bile kelimeyi geniş mânası ile,
190,218; krş. Schwally, Z D M G, 1898, LU, mâbed, hangi dinde olursa-olsun, ibâdet yeri
134; Lıdzbarski, Handbuch d. nordsem. Epigr., yerine kullanabilmektedir ( Mukaddima, fasıl
s. 152, 328; Cooke, Northsemitic Inscriptions, 4, 6). Tâbir başlangıçta Peygamberin diğer
s. 238 ), ( „kendini yere atmak“ ) ’den ya dinlere karşı aldığı vaziyete tamamen uymakta
pılan kelimenin, her ne kadar „tapma yeri“ mâ dır. İbrahim bir müslüman olduğu gibi, Dâvüd ’un
nasına geldiği de ileri sürülmüş İse de, gâlibâ da bir mescidi vardır ( Tabari, I, 2408, t v. dd.).
nâbatîcede „dikili taş, mukaddes sütün“ mâna Peygamber için esas mescid, daha Ön
sına gelmektedir. Yukarıda bahsi geçen Fîle pa celeri Bayt Ali âh adı verilen, Mekke mabedi
pirüslerinde iwnm üzerine yemin olarak kaldı. Medine devrinde Kureyşlilere
edilir ki, burada her iki mânaya da gelmesi karşı yapılan ithamların en mühimlerinden
O ^ P *> .
mümkündür. Süryânîce biri mü’minleri al-Mascid al-harâm (Kur’an,
II, 214; V, 3; VIII, 34; XXII, 2S;XLVIIİ, 23)
(bk, lügatler), amharîce masgSd kelimesi
'dan kovmaları olmalıdır; bn da bu mabedin
gibi, arapçaya göre, teşkil edilmiştir. Hâl
hakikî sahibine tapmaları dolayısı ile, çok
buki babeşçe mösgâd („mâbed, kilise“ ),
haksız idi. at-Masâcid hakikî Tanrıya aittir
muhakkak olarak, arâmîceden alınmış olan
(Kur’an, LXXI1, 18, Mekke devri); bu
fiilden iştikak etmiştir ( krş. Nöldeke, Neue
itibârla, Tanrısı olmayan kimselerin „Allahın
Beiträge z. sem. Sprackw,, s. 36), Arapça
camilerinde“ Allaha ibâdet edilmesine engel ol
mascid, şüphesiz, arâmîceden gelmiş olan
maları manasızdır ( Kur’an, II, 108 ). Hicrî 9.
mütekabil fiilden meydana getirilmiş olmalıdır;
İ yılda şu âyet nâzil oldu ; — „Müşrikler Allahın
yukarıda bahsi geçen arâmîce isim, nabatî kita
camilerine ayak basamazlar“ ( Kur'an, IX, 17
beler ile Kur’an arasında mutavassıt hâller gös
v.d. ); yeni dinin muhâliflerî de camilere so
terilmiyor ise de, olduğu gibi alınmış olabilir.
kulmadı. Peygamberin bayatı, tâ çocukluğundan
1. M ekkedevri. beri, al-Mascid al-harâm 'ın kudsiyetine alı
Mascid kelimesi Kur’an *da bilhassa Mekke şık olduğunu ve buna karşı itiraz kabûl
haremini, al-Mascid al-harâm, ifâde için kul etmediğini isbat etmektedir. Diğer mekke-
lanılmıştır ( Kur’an, II, 139,144, 145, 187, 192, liler gibi, Peygamber ile tarafdarları mun
2*4 5 V, 3; V1H, 34; IX, 7, 19, 28; XVII, 1; tazaman Ka’be 'yi tavafa ve Hacer-i esvedi
XXII, 25; XLVIII, 25, 27 ); daha sonraki kay öpmeğe devam etmişlerdir (bk. msl. tbn
naklara göre, daha Mekke devrinden beri, bu Hışâm, s. 183, il v.dd., 239, s, 251, ¡5 ); Pey
mânada kullanılmakta idi (krş. Ya’kübi, nşr. gamberin, hemşehrileri gibi, bir mescide
i ÜESCİD.
oturup, tarafdarlarından biri ile veya mu- ibâdet ettikleri hâlde, Peygamber bütün dün
hâlifleri ile münâkaşa ettiği sık-sık söylenir yayı bir mescid olarak tanıdığını söylemiştir
(Ü >n Hişâm, s. 233, 16, 251, 15, 252, h, 259, ( Vâlfidi, trc. Vellhausen, s. 403; Corpus iuris
260, 294, ıs v.d,). An’aneye göre, Peygamber di Zayd b, 'Ali, nşr, Griffini, s. 50 ve CLXXIX;
Ka’be’nin yanı-başmda, Yemen köşesi ile Ha- Buhâri, Şalât, bâb-56; Tayammum, bâb i;
cer-ı esved arasında, namaz kılardı ( İbn Hi- Müslim, Masâcid, bâb 1, hadîs 1, 4, 5 ). Bunun
şâra, s. 190, 9 v. dd.). ‘Oraar, islâmiyeti kabûl la berâber : — „Namaz zamanı geldi mi, namaz
ettikten sonra, mü’minlerin rahatsız edilmeden kılmalısın ve bir mescidde kılmalısın" (Müs
Ka’be ’nin yanında namaz kılmalarını te’min lim, Masâcid, bâb 1, hadîs 1 ) — hadîsi de vardır
etmiş olmalıdır (İbn Hişâm, s. 224, 13 v.d„ 17 ve Peygamber, Ka’be 'nin an'anevî kudsî vasfına
v.d.). Peygamberin Ka’be ’ye ne derece bağlı sıkı-sıkıya bağlıdır ( bk. Kur'an, II, 136 v. dd.).
olduğunu hicretten evvel an'anevî kurban Kendisi Medine 'de tam bir serbestlik ile hare
menâsikine katılması açıkça göstermektedir ket edildiği zaman, tarafdarları ile birlikte, ra
(Kur’an, CVIII, 2); 1. (h.) yılda Peygam hatsız edilmeden toplanıp, cemâat hâlinde namaz
berin tarafdarlarından biri olan Sa'd b. kılabileceği bir yer bulmağı düşünmüş olmalıdır.
Mu âz hace merasimine katılmış ve 2. ( h.)
2. Medine’d e camiin te's is i.
yılın 10 zilhiccesinde, Peygamber Bani Salıma
musalla ’sında bizzat kurban kesmiştir. Bu Bir hadîse göre,Peygamber Medine'ye, yanın
itibârla o, yeni dinin doğrudan-doğruya reddet da yoldaş ( ridf ) olarak bulunan Abü Bakr ile
mediği hususlarda, eski an’anelere bağlı kal birlikte, deve ile gelmiştir. Berâberlerinde
mıştır. Fakat islâmda kendine âit yeni bir Bani Naccâr’dan bâzı kimseler bulunuyordu.
ibâdet yeri meydana çıkmıştır. Deve Abü Ayyüb ’un avlusunda (/ınâ’ ) durdu.
Mekke’de ilk müslüman cemâatinin husûsî Orada Peygamber ( Anas 'e göre ) namaz kılmış
bir ibâdet yeri yok idi. Peygamber, ilk erkek tır. Namazdan hemen sonra, burada câmi.ya
tarafdarı olan ‘Ali ve aynı zamanda en eski pılmasını emretmiş ve Mu'âz b. ‘Afra’ ’nin hima
arkadaşları ile birlikte, Mekke 'nin dar sokak yesinde bulunan Sabi ve Suhayl adındaki iki
larında, gizlice namaz kılmakta idi ( İbn Hışâm, öksüzün arsasını on dinara satın almıştır. Daha
s. 159,166,13 v. dd.). Umumiyetle Peygamber önce Peygamber arsayı parasız olarak almağı
in bâzan Ka’be civarında ( İbn HişSm, s. 190, 9 kabûl etmeyince, Abü Bakr parayı vermiş ve
v. dd.), bâzan kendi evinde (İbn Hişâm, s. Peygamber, câmi ile evleri yapılıncaya kadar,
203, 5 v.d.), tek başına namaz kıldığı rivayet Abü Ayyüb ’un evinde misafir kalmıştır. Bu
edilmektedir. Bununla beraber mü’minler ce müddet içinde, namazlarını kırlarda veya ber
mâat hâlinde namaz kılmakta ve bunun için bangi başka bir yerde kılmıştır (Buhâri,
bir evde toplanmakta idiler (ibn Hişâm, s. Şalât, bâb 48; Müslim, Masâcid, bâb I, badîs
202 ). Bâzan ‘Oınar de, başkaları ile birlikte, 9; Ahmed b. Hanbal, Musnad, III, 212 yk.;
Kâbe yanında namaz kılmakta idi (İbn Hişam, Tabari, I, 1258 v.d.; Mas'üdi, Murüc, IV, 140
S. 224 ); çünkü kendisi Kureyşlilerden çekinmi v.d.). Bu hadîse göre, camiin yapılması Pey
yordu. Peygamber câmide, al-Lât, al-'Uzzâ ve gamber tarafından ta başlangıçta düşünülmüş
Manât adlı eski arap ilahelerini kabûl eden, ve yerinin seçilmesi de deveye bırakılmıştır.
fakat sonradan neshedilmiş âyeti tebliğ eder Bir başka hadîse göre, Peygamber Abü Ayyüb
ken, rivayete göre, yalnız mü’minler değil, ’un evine yerleşmiş, fakat ilk zamanlar na
aynı zamanda orada bulunan müşrikler de mazları Abü Umâma As'ad 'in komşuları ile
secdeye kapanmışlardır (fehari, I, 1192 v.d.). birlikte namaz kıldığı husûsî mescidinde kıl
Rivâyete göre, Abü Bakr 'in Mekke ’de evinin mıştır. Sonradan Peygamber câmiye bitişik arsa
avlusunda, kapı yanında, husûsî bir mescıd yı da satın almak istemiş ve mezkûr öksüzler
var idi; yine rivayete göre, Kureyşliler buna den satın almıştır; bu hadîse göre, bu öksüzler
itiraz etmişlerdi; çünkü onu gören kadınların As’ad ’ıtı himayesinde bulunmakta idiler ( Balâ-
ve çocukların heyecana kapılıp, yoldan çıka zuri, FutUh al-buldân, nşr. de Goeje, s. 6;
bileceklerini ileri sürüyorlardı ( İbn Hişam, s. krş. Wustenfeld, Cesck. d. Stadt Medina, s.
246; Buhâri) Şalâi, bâb 86; Kafâla, bâb 4 60). Arsa, mezar ve harabe (fıirab; bâzı
ve tür. yer.; MaşSlim, bâb 22 ). hadîslerde: hars; Tabari, I, 1259, 17; 1260,
Peygamberin dinî akideleri, esas olarak, bir 1; krş. Ahmed b. Hanbal, Musnad, III, 212, 7,
ibâdetgâhm mevcûdiyetini zarûrî kılmamakta ihtimâl eski bir okuma farkıdır) ve ' hurma
idi. Allah nazarında her yer bir idi ve namaz ağaçları ile kaplı idi; develerin ve' küçük
vâsıtası ile, Allahın huzurunda secdeye var ehlî hayvanların (Buhâri, Vusu, bâb 66)
mak her yerde mümkün idi; daha önceki barınmasına tahsis edilmiş idi. Mü’minierin
peygamberler ancak havralarda ve kiliselerde yardımı ile burası temizlettirildi, burma ağaç
MESCİD. i
lan kesildi ve etrafı duvar ile çevrildi. Yapı deli’ Islâm, I, 440). İslâmiyeti kabûl etmemiş
malzemesi olarak, önce güneşte kurutulmuş olan Bani Şakif, Peygamber tarafından, müzâ
kerpiç (tabin ) kullanıldı ( tbn Hişâm, s. 337; kereler yapılmak üzere, camiye kabul olundu;
Buhâri, Şalât, bâb 62, 65; bir hadîse göre, Peygamber onlara avluda 3 çadır bile kur-
bunları Fâtima kuyusunun yakınında kurutu durttu ( Ibn Hişâm, s. 916; Vakidi-Wellhausen,
yorlardı, Wüstenfeld, Stadt Medina, s. 31 ). s. 382); Tamim'in murahhasları da camide
Binada ^>ir avlu, avlunun etrafında taş te serbestçe dolaşıyor ve namaz biter-bitmez,
meller üzerine çıkılmış kerpiç bir duvar var Peygamberi yanlarına çağırıyor ve müzâkereye
idi; duvarda üç kapı bulunuyordu. Kapıların girişiyorlardı (Ibn Hişâm, s. 933 v. d.; Vakidi-
güveleri taştan idi. Önceleri boş olan kıble Wellhausen, s. 386 ). İbn Unays, Hu zayi kabile
tarafında (yâni şimâl duvarı) burma ağacı sinden Sufyân 'ın başını buraya getirdi ve Pey
gövdeleri birer sütun vazifesini görmekte ve gamberin ayakları ucuna atarak, yaptıklarını
kil ve hurma yapraklarından yapılmış bir anlattı (İbn Hişâm, s. 981 v.d.; Vâkidi-Well-
dama desteklik yapmakta idi. Şark tarafında, hausen, s. 225 ). Uhud gazvesinden sonra, me-
aynı malzeme ile, Savda* ve ‘A*işa için, iki dineli reisler geceyi camide geçirdiler ( Vaki-
küçük ev yapıldı; bunların medhali avluya di-Welihausen, s. 149). Avsler camide yara
açılmakta olup, balı ile kaplı idi. Sonradan bu larını tedavi ediyorlardı ( ayn. esr., s. 215 v.d.;
evlerin sayısı arttırıldı; böylece Peygamber Tabari, I, 1491 v.d. ); bir harp esiri camiin sü
in zevceleri için 9 küçük ev yapılmış oldu. tunlarından birine bağlanmıştır ( Buhâri, Şalât,
Kibla cenup istikametine çevrildiği zaman, bâb 76, 82; bir de 75 ). Birçok fakir şuffa 'da
şimâl duvarına el sürülmedi. Hurma gövde yaşıyordu ( Buhâri, Şalât, bâb 58 ); avluda ça
lerinin üzerinde duran ve şuffa yahut zulla dırlar ve kulübecikler kuruluyordu. İslâmiyeti
denilen bu çatı altına evsiz-barksız mü'- kabûl eden bir azadlı câriye (agn. esr., bâb 57) ile
minler sığınmışlardı ( Buhâri, Şalat, bâb Bani Gifâr da kulübe yapmışlardır; bu sonuncu
48, 62; Wüstenfeld, Medina, s, 60 v.d., 66; ların kulübesine kanlar içinde sığınan Sa'd b.
Diyârbakri, Târih al-Hamis, Kahire, 1302, 1, Mu âz, orada can vermiştir (agn. esr., bâb
387 v. dd.; saf fa için bk. s. 387 ortada; 391 77; Us d al-ğâba, II, 297). Cemâat istediği
ikinci yarısında; krş. L. Caetani, Annali delV gibi mescidde oturur veya sırt üstü yatarak,
İslâm, I, 377 v.d.). Meseid 7 ayda (Wüsten sohbet ederdi (Buhâri, cllm, bâb 6; Şalât,
feld, Medina, s. 59), başkalarına göre de, bâb 85; İbn Sa‘d, I, 124, 1«). Yabancıların,
hicri 2. yılın saf er ayında tamamlandı (ibn halife 'Omar 'in zamanına kadar, mescidin bir
Hişâm, s. 339, ıs v.d.). Meseid çok sâde olup, köşesinde uyudukları görülmüştür ( Kâmil, s.
aslında etrafı duvarlar ile çevrili bir avludan î 18, ıs v. dd.); Peygamber bağışları burada
ibâret idi, Şimâl tarafında şuffa, bahsi geçen kabûl eder, onları sahabelerine dağıtırdı ( Bu
sundurma vazifesini görmekte idi ve cenûp hâri, Şalât, bâb 42); burada tıcârî müzâke
tarafında, sonradan yeni kibla cihetinde, muh reler de yapılırdı (agn, esr., bâb 71, 83 );
temelen sütunlar üzerine oturtulmuş bir çatı hülâsa burada her kes istediği gibi hareket
yapılmış olmalı idi; çünkü Peygamber bir etmekte idi. Hattâ bâzan Sudanlılar ve ha-
hurma kütüğüne dayanarak ve muhakkak ki, beşler, Peygamberin müsâadesi ile, mescidde
kıble cihetine dönerek, vaaz etmekte idi. Bu mızrak ve kalkanlar ile, gösteriler yaparlardı
çatıların ne büyüklükte olduğunu söylemek ( ayn. mil., Şalât, bâb 69; ‘Idagn, bâb 2, 25 ;
mümkün değildir. Meseid Peygamberin evlerinin Cihâd, bâb 81 ) ve Peygamberi görmeğe ge
avlusu ve aynı zamanda mü’minlerin içtimâ len bir yabancı da mescide deve üzerinde gir
mahalli ve cemâat ile namaz kılınan yer idi. miş idi (ayn. mİ!., 'İlm, bâb 6 ). Bu ilk mescidin
Kaynaklara göre, Peygamber, daha başlan pek „kudsî“ bir mâhiyeti yok idi, Öyle ki, mü’-
gıçta, Medine ’de bir câmi yaptırmak niyetin minler ile alay ettiği için kovulan münafık
de idi. Muahhar bir rivayete göre, Cabrâ’il, lardan biri, Abu Ayyüb ’a: — „Beni mirbad
Allah adına, Allah için bir ev yapılmasını Bani Şa’laba'den mi kovuyorsun?" — diye
emretmiştir ( Hamiş, I, 387 aş.); fakat bunda, bağırmıştır ( Ibn Hişâm, s. 362,10, v. d.).
daha sonraki şartların izleri bulunmaktadır. Bütün bunlar, kudsî bir binadan ziyâde, umû
L. Caetani {Annali deli’ Islâm, I, 432, 437 mî karargâh manzarası göstermektedir. Diğer
v. dd.) ve daha sonra da H. Lammens ( Mo'â- taraftan meseid, daha başlangıçta, cemâat hâ
wia, s. 8, not 5, 62 ve tür. yer.; ayn. mil., Ziâd, linde ibâdet için kullanıldığından, Peygamber
s. 30 v. dd., 93 v. dd.), en eski mescidin bir ha in evinin avlusu olmaktan başka 6ir mâhiyet
ram al-karam vasfını taşımadığını, açık olarak, j taşımıştır. Başlangıçta Peygamberin bu hu-
belirtmişlerdir. Bu görüş lehinde 1!}üdîş ve sûstaki düşüncesi ne olursa-olsun, islâmiyetin
sîra 'den bir çok misaller verilebilir (krş. Annali ehemmiyeti arttıkça, meseid yeni cemâatin dinî
M£SCİD.
4
ve siyâsî merkezi hâline geldi. Bu iki nokta-i 1320, II, 58 v. d.). Bu hadîs Medine ’deki esâs
nazar islâmiyette, bilhassa ilk zamanlarda, câmiin yapılmasına dâir rivâyetin hareket nok
birbirinden ayrılmamakta idi. Câmı mü’min- tası olmuştur. Peygamber ( Abu Bakr ve Omar
lerîn, namaz kılmak İçin, Peygamberin etra- ile tecrübe ettikten sonra ), ’Ali ’yi bir deveye
fıuda toplandıkları bir yer idi. Peygamber ora bindirmiş ve devenin vardığı yerde, yarra’den
da vaazlarını vermekte idi; bu vaazlarda Pey getirilen taşlar ile, bir meseid yaptırmış, ilk taşı
gamber mü’minteri Allaha itâate dâvet etti bizzat kendisi, diğerlerini de Abu Bakr, 'Omar
ği gibi, cemâatin ictimâî hayatı ile alâkalı ve ‘Osmân koymuşlardır (Hamiş, I, 38ı).
nizâmlar da koymakta (Bujjâri, Şalat, bâb Daha sonraları, rivâyete göre, Peygamber her
70, 71 ) ve bu şekilde dinî ve siyâsî müsiü- cumartesi, hayvan sırtında veya yaya olarak,
man topluluğunu idâre etmekte idi. Arapların Çubâ’ mescidine gider ve namaz kıldırırdı;
hakikî mânada eski kudsî yerlerinde bile yam-başında namaz kıldığı sütün hâlâ göste
her kesin hareketi serbest idi; Medine mescidini rilmektedir ( Buhâri, Fail al-salât fi mascid
Mekke mabedinden ayıran şey, bilhassa, kudsî Makka va’l-Madina, bâb 2, 4; Müslim, Ijtacc,
mâhiyeti olan hiç bir eşyâsı bulunmaması idi. bâb 94, hadîs 576; Hamiş, I, 382; Balâzuri,
Sira (tbn Hişâm, s, 183 v, d., 185, t, 229, s, s. s). Rivâyete göre, Peygamber hicretin 4. yılın
248, 257, 19 ) ’ye bakılır ise, halk Ka’be etra da, rebıüievvel ayının bir cumartesi ( sabbat)
fında gerek günlük işlerini, gerek daha mü günü Bani Nazir ’e gitmiş ve I£ub3’ mescidinde
him meseleleri görüşmek için toplanırdı. Pey namaz kılmıştır ( Vâkidi-Wallhausen, s. 161 ),
gamber de orada oturur, kendini görmeğe Bu mescide âit rivâyetin cemâatin daha
gelen yabancılar ile münâkaşa ederdi. Orada sonraki teamül ve kanâatlerinden meydana
ekseriya dövüş ve ağız kavgası da olurdu ( İbn geldiği âşikârdır. Yalnız bilinmesi gereken bir
Hişâm, s. 183 v.d., 185 v.d., 187 v.d., 202,19, nokta mescidin Peygamber tarafından veya
257, 259; Chron. der Stadt Mekka, nşr, Wüs Peygamberin gelmesinden evvel, tarafdarların-
tenfeld, I, 223, ıı ). Ka’be’nin yanında Dar dan bazıları tarafından yaptırıldığına dâir olan
al-nadva var idi; orada mühim meseleler gö eski rivâyetin de, daha sonraki devre âit olup-
rüşülür ve adalet ierâ olunurdu (ayn. e$r., olmadığıdır. Böylece Peygamberin Medine’deki
fihrist). Medine mescidi İslâm camilerinin umû mescidden başka mescidler kurup-kurmadığı
mî şekline örnek olmuş, ancak toplantı merkezi veya tanıyıp-tanımadığı meselesine gelmiş
veya ibâdet yeri vasıflarından biri, hâl ve oluyoruz. L. Caetani bu meseleye menfî olarak
şartlara göre, ağır basmıştır. cevap veriyor; mescidin menşe’i hakkmdaki
kanâatine bakılırsa, ondan böyle bir cevap
3. Peygamber devrindeki diğer
beklenebilirdi. Ona göre, sonraları her devir
meseid ve câmiler.
de mescidler ile Peygamber arasında bir mü
Peygamberin Medine ’deki mescidi, o devirde nâsebet kurmak husûsunda gâyet açık bir
müslümanlarm yaptıkları tek meseid değil, hat . temayül vardır ve Kur’an, IX, 108 'de „zarar
tâ an’aneye göre, ilk meseid de değil idi. Riva vermek gâyesi ile meseid“ ( mascid al-ztrör )
yete göre, ilk yapılan câmı KubS’ mescidi idi. inşâsı şiddetle reddedilmektedir. Kur’an 'da
Medine topraklarına bağlı olan bu köyde ( bk. bu âyet şöyledir: — „¿ırar ( „zarar vermek“) ve
Wüstenfeld, Geschichte der Stadt Medina, s. imânstzlık ve mü’minler arasında tefrika çıkar
126 ) Peygamber hicret esnâsında ‘Amr b. 'Avf mak için, evvelce Atllaha ve resûlüne karşı
kabilesi arasında kaldı; ikametinin müddeti gelmiş olanlardan gözetlemek üzere, meseid
husûsunda 3, 5,8, 14 veya 22 gün gibi, ayrı-ayrı yapanlar: — „Biz iyilikten başka bir şey kasdet-
rakamlar ileri sürülmektedir. Bir hadîse göre, medik“ — diye, yemin edebilirler. Bunların yalan
Peygamber buraya vardığı zaman, ilk olarak söylediklerine Allah şâhiddir ! Bu mescide asiâ
hicret edenler ile anşâr tarafından yapılmış ayak basmamaksın; zira ancak daha ilk gün
bir câmi buldu ( bk. Wüstenfeld, ayn. esr., s. den hulûs ile kurulmuş olan bir meseid içine
56; Balâzuri, Futâff al-baldatt, s. 1; Diyâr- girilmeğe lâyıktır; orada ruhlarını temizlemek
bakri, Tarife al-Hamis, Kahire, 1302, 1,380 isteyen insanlar vardır ve Allah ruhunu te
v.d.). Bir başka hadîse göre, Peygamber mizleyenleri sever“ ( Kur’an, IX, 106—107 ).
kendisini misafir eden Kulşim ’e âit olan ve An'aneye göre, bu âyetler hıcrî g, yılda nâzil
hurma kurutma mahalli ( mirbad ) olarak kulla olmuştur; Peygamber Tabük ’e giderken, Banı
nılan bir yerde, bizzat kendisi bir meseid yaptır Salim ona, yaralı ve yaşlıların dinî vecibelerini
mıştır ( Wüstenfeld, Medina, s. 131; İbn Hi kolaylaştırmak maksadı ile, bir meseid yaptık
şâm, s. 335; Tabari, I, 1260, a; İbn Sa'd, I, larını söyleyerek, orada namaz kılınmasını ve
1, a; Mas'üdi, Murüc, IV, 139; Diyârbakri, bu mescidi tanımasını ricâ etti. Peygamber
Hamiş, I, 38«; al-Sİra al-ffalabiya, Kahire, bu işi dönüşüne bıraktı ve o zaman yukarıda
MESCİD. 5
zikredilen âyetler nâzil oldu; çünkü bu meseid, ta idi. Bâzan mü’minler, tıpkı Medine 'de Abü
Peygambere karşı mücâdelede bulunan Abu Bakr ’in yaptığı gibi, evlerinde, icâbında baş
'Amir al-Râbib ’in teşviki île, münâfıklar ta kalarının topluca gelebilecekleri, bir namaz ma
rafından yapılmış idi. Bir hadîse göre ( İbn halli yaptırmakta idiler ( Buhâri, Şalât, bâb 46,
‘Omar, Zayd), hulûs ile yapılmış olan meseid 87; Tacakhud, bâb 36; krş. bir de Azan, bâb 50),
Medine ’deki meseid idi. Medine ahâlisi halâs
B, Peygamberden sonra te'sîs edilen
olmak istiyordu; bîr başka hadîse göre de
CÂMİLER.
(İbn 'Abbâs), bahis mevzuu olan meseid
Kubâ’ mescidi idi; Abü ‘Amir ve tarafdarlan, 1. Büyük câmiler.
Bani ’Amr b. ‘Avf içinde rahat değillerdi Medine’deki mescidin, daha Peygamberin
ve bu sebepten yeni bir meseid yaptırdılar. zamanında, müslümanların idare ve ibâdet
Diğer bir kaç hadîse göre de, meseid Zü merkezi sıfatı ile kazandığı ehemmiyet, müslü
Avân ‘da idi; fakat Peygamber bunun yakıl man kumandanların bir yeri fetheder-etmez,
masını emretti (Tabari, I, 1704 v.d.; İbn bu sâhanm merkezi olarak, bir câmi yapttr-
Hişâm, s. 357 v.dd., 906 v.d.; İbn Sa'd, 1, mağı düşünmüş olmalarında açıkça kendini
1, 6; Vâkidi-Wellhausen, s. 410 v.d.; Tabari, göstermektedir.
Tafsîr, XI, 17 v.dd.; Wüstenfeld, Medina, Tamâmen yeni. t e’ s i s veya mevcut bir
s. 131; al-Sira al-Halabiya, II, 60; Balâzuri, şehir bahis mevzuu olmasına göre, şartlar bir
s. 1 v.d.; Müslim, iiacc, bâb 93, hadîs 574). az değişmekte idi. Bunların birincisine âit
Tabük seferi ile Mascid al-iirâr arasında bir misâlleri Basra, Küfe ve al-Fustât 'ta bulmak
münâsebet olduğu doğru ise, bu mescidin Me tayız. Basra, hicretin 14. (yahut 16. veya 17.)
dine'nin şimâlinde olması gerekir; hulûs ile yılında, kışı geçirmek maksadı ile, ‘Utba b.
kurulan mescidin, şehrin cenubundaki Kubâ’ Nâff tarafından, bir ordugâh olarak kuruldu.
mescidinden ziyâde, Medine ’deki meseid olması Ordugâhın orta yerine câmİ ve karşısına ku
lâzım gelir. Bu itibârla, Medine 'deki meseidden mandanın makarrı ( dâr al-imâra ), hapishane
başka, diğer her hangi bir mescidin, esas ola ve dîvân yaptırıldı. İlk önce, üzerinde hiç bir
rak, reddedildiği düşünülebilir. Fakat bn yapı yapmadan, sâdece hudutları çizilmiş olan
takdirde de bütün an'aneyi bertaraf etmek muayyen yerde namaz kılmıyordu. Sonra saz
lâzım gelir; zîra buna göre, Peygamber önce lardan bir binâ meydana getirildi. Harbe
bu yeni mescide karşı cephe almış değil idi; giderken, sazlar sökülüyor ve bir yere yığılı
bu mescidi kabûl etmemiş olması, bunun ken yordu. Sonradan ‘Omar ’in valisi olan Abü
disine karşı gelen bîr gürûh tarafından yapıl Müsâ al-Aş'arı, güneşte kurutulmuş kil ve
mış bulunmasından geliyordu. Hakikatte daha kerpiçten (labin ) bir meseid yaptırdı ve üs
Peygamberin zamanında muhtelif mescidler tünü ot ile örttürdü (Balâzuri, s. 346 v. d.,
bulunduğuna dâir iddialar vardır. Msl. Kar'an 350; BGA, V, 187 v.dd.; Yâküt, Mu'cam al-
’da şöyle bir âyet bulunmaktadır: — „Allahın buldân, I, 642, c—9; Tabari, I, 2377, u v.d.}.
yapılmasına müsâade ettiği ve adının övüldü Sa'd b. Abi Vakfcâs hicretin 17. yılında kur
ğü evlerde, insanlar akşam ve sabah, onun duğu Küfe ’de de aynı şekilde hareket etti.
adını tebcil etmekteler; alış-verişleri ve ti Orta yere meseid, yant-başına da dâr al-imâra
câretleri onları Allahı tebcil etmekten, duâ yaptırdı. Meseid önce bir hendek ile çevrilmiş,
edip, sadaka vermekten alıkoymamaktadır“ üstü açık ve dört köşe bir sahadan ( şahn)
(XXIV, 36 v. d.). Sûrenin geri kalan kısmı ibaret idi. Burası 40.000'den fazla insanı ala
gibi, bu âyet Medine devrine âit ise, bunun cak kadar geniş idi. Gâlibâ burada da sazlar
yahudiler veya hıristiyanlar için söylenmiş dan istifâde edilmiştir; daha sonraları labin
olduğunu kabûl etmek güçtür; şu âyet daha kullanmıştır. Yalnız eenûp kısmında, sütunlar
açıktır: — „Gece vaktine kadar orucu bozmayı üstünde çatısı bulunan bir gölgelik (zulla}
nız ve mescidlerde iken, onlara ( kadınlara ) meydana getirdiler (Baiazuri, s. 348. I !
el sürmeyiniz" (II, 183 ). Bu da gösteriyor ki, şuffa). Camiin yanındaki dâr al-imara son
Peygamberin zamanından itibaren, açıkça di radan, ‘Omar ’in emri üzerine, câmi ile birleş
nî mâhiyeti olan ve Peygamber tarafından tanın tirildi ( Tabari, I, 2481, 12 v.dd., 2485, ıs, 2487
mış bulunan bir çok müslüman mescidi var idi. v.dd., 2494, m; Yâküt, Mu cam, IV, 323, ıe
Tâ başlangıçtan beri birbirinden ayrı ya v.dd.; Balâzuri, s. 275 v.d.; bk. Annali deli’
şayan kabilelerde umûmî ibâdetgâhlar mevcut İslâm, 111, 846 v. dd.). Camiin planı Medine 'de
idi: bu hicretin 2. yılında zilhiccenin 10. günü kinin ( Tabari, I, 2489, 1 v. dd, ’da açıkça işaret
Bani Salima'nin musalla ’sı üzerinde kurban edildiği gibi) tam bir benzeri idi; camiin
kesildiğine dâir olan hadîsten anlaşılmaktadır, ehemmiyeti, böylece, vaziyeti ve yanındaki
bundan başka husûsî mescidler de bulunmak kumandanın ikametgâhı ile de kendisini gös-
6 MESCİD.
temektedir. al-Fustât ’taki vaziyet de böyle kinin aynı olmuştur. Fakat an’anenin kayd
idi; şu farkla ki, orada eski bir şebir var idi. ettiği hâl tarzının mevcudiyetini bertaraf etmek
Burası da tamamen yeni bir ordugâh vaziye mümkün değildir ; çünkü bu husûsta başka kay
tinde tertiplendi, Hicretin 21. yılında, İsken naklarda da deliller bulunmaktadır; msl. Himş
deriye’nin fethinden sonra, câmi ‘Amr’in ’ta müslümanlar ile hırisiiyanlar müşterek bir
sancağını diktiği bir bahçede yaptırıldı. Bu binayı, câmi ve kilise olarak, kullanmakta
câmiin uzunluğu 50, genişliği de 30 zira idi. idiler. Iştahri ve İbn Havkal ’a göre, ( müşterek
Kıblesini 80 kişi tesbit etmiş ise de, şarka kaynakları olan) al-Balhı zamanında durum
doğru çok meyilli idi; bu kıblenin ciheti son böyle idi (309=921; BGA, I, 61, 7 v.d.; II,
radan Kurra b. Şarik tarafından düzelttirildi. 117, 5; III, 156, 15). Bu türlü bir tertibin
Avlu çok basit idî; etrafı duvar ile çevrili Ermeniye 'deki Dabil ’de de bulunduğu ileri
olup, içiue ağaçlar dikilmiş idî. Üzerinde bir sürülüyor (BGA, I, 188, 3 v.d.; II, 244, 21;
çatı olduğundan bahsolunmaktadır 5 bu, yu krş. III, 377, 3 v.d.)
karıda sözü geçen zulla veya şuffa olmalıdır. Kudüs ’teki şartlar başka idî. Eski Icibla ve
Câmiin hemen yakınında ‘Amr b. al-’Aşi ve Kur’an ( XVII, l ) ’dan anlaşıldığı üzere, müslü
onun dört tarafında da ahi al-ra'ya oturuyor manlar oradaki mabedi tanımakta idiler. Buna
du. Peygamberin evi gibi, kumandanınki de göre, arap fatihlerin teslim aldıkları şehirde
şark tarafında olup, ikisinin arasında bir yol kudsiyetini kabûl ettikleri mabede devâm et
bulunmakta idi. Cenuptaki hâriç, her duvarda miş olmaları tabi’îdir. Rivâyete göre, 'Omar
iki kapı var idi ( Yâküt, Mu cam, III, 898 v.d.; hicretin 17. yılında, Kudüs’te Sulaymân ma
Makrİzi, Hitat, Kahire, 1326, IV, 4 v.dd.; bedinin bulunduğu yerde bir câmi yaptırmıştır
İbn Dufcmâk, Kitöb al-intişSr, Kahire, 1893, s. (F. Baethgen, Fragmente syr. u. arab. Hist.,
59 v.dd.; Suyüti, Husn al-muhâzara, I, 63 v.d.; s. 17, no, milâdî 700 yılında Basra metropoliti
II, 135 v.d.; krş. Annali deli’ İslâm, IV, 554, Işö'denah ’a göre; krş. bir de VII. asırda The-
557, 563 v. dd.). Aynı tertibi hicretin 20. yılın ophanes, bk. G. le Strange, Palestine unier the
da al-Mavşil ’de buluyoruz ( Balâzuri, s. 331 v.d,) Moslems, 1890, s. 91, not). ‘Omar câmiinin
Başka hâllerde möslümanlar, gerek fetih yerini alan Kubbat al-şafyra [ b. bk.] ’nin eski
sureti ile, gerek muâhedeler ile, ele geçirdikleri mabedin yerinde bulunduğu muhakkaktır. Bu
eski şehirlere yerleşiyorlardı. Muahede yapar yerin nasıl tesbit edildiği hakkında muhtelif
ken, kendilerine câmî için bir yer ayırıyorlar rivayetler ileri sürülmektedir [ bk. mad. KUDÖS].
dı (bk. Balâzuri, s, 116, 14, 147, î ). Fakat 'Omar devrindeki diğer câmiler gibi, bn yapı
fethedilen şehirler İle muahede yolu ile alman da gayet basit idi. 670 yılında Kudüs ’e gitmiş
şehirler arasındaki fark, çok geçmeden, orta olan Arculf şöyle yazıyor: — „Eskiden mu
dan kalktı; bir çok hâllerde sarahatini kayb azzam mâbed binasının yükseldiği yerde, arap-
etti. Müslümanların, yerleştiği eski şehirlere lar bir kaç harâp duvar üzerine koydukları
misâl olarak, al-Madâ’in, Şam ve Kudüs göste tahtalar ve kazıklar ile meydana getirdikleri,
rilebilir. al-Madâ’in ’de Sa'd b. Abi Vakkâs, basit, dört köşe bir mescide devâm etmek
hicretin 16. yılında şehri zaptettikten sonra, tedirler" (îtinera Hierosolymitana, nşr. P.
evleri müslümanlar arasında taksim etti ve Geyer, 1898, s, 226 v.d.; trc. P. Mickley,
Kisrâ ’nin îvân ’1, Sa’d ’in orada fetih namazı Das Land der Bibel, 1917, II/2, 19 v.d.). Bu
( şalât al-fath ) kılmasını müteâkip, câmi hâ câmiin de, tamamen yeni olan diğer câmi
line sokuldu (Tabari, I, 2443,15 v.d,; 2451,7 ler gibi, dört köşe olması dikkate değer;
v.dd.). Hicretin 14. veya 15. yılında teslim alı sâdeliğine rağmen, Arculf ’a göre, bu câmi
nan Şam ’da, an’aneye göre, Johannis kilisesi 3.000 kişi alabiliyordu.
taksim ile, yarısı müslümanlığa mâledilmiştir; Mu'âviya zamanında Kayravân şehri, bu
buna dayanarak, şehrin kısmen fetih yolu ile, şekilde orta yerinde cimi ve dâr al-imâra
kısmen de anlaşma yolu İle elde edildiğine olan bir ordugâh hâlinde kuruldu (Yâküt,
dâir bir efsâne vücût bulmuştur (Balâzuri, Mu cam, IV, 213, 10 v. dd:). Msl. Balâzuri’nin
s. 125; Yâküt, Mu’cam, II, 591; İbn Cubayr, işaret ettiği gibi, müslüman fatihler, sonradan
Rihla, s. 262 ; JA, 9. seri, VII, 376, 381, 404). yeni elde ettikleri şehirlerde dâimâ bîr mer
Bununla berâber, hakikatte müslümaniarm, kili kez câmii yapmakta idiler; ilk önce her şe
senin hemen yanında, kendi camilerini yaptık hirde Medine ’deki Peygamber câmiinin tak
ları sanılıyor [ bk. mad. ŞAM ] ve yine orada, baş lidi olan mütevâzî bir meseid yapıyorlardı. İs-
kumandanın sarayı al-Hairâ’ bulunmakta idi; tisnâî olarak da, eski şehirlerde, mevcut bi
sonraları buradan Maljşüra’ye doğrudan-doğ- naları meseid olarak kultanıyor, fakat çok geç
ruya bir medhâl yapılmıştır ( B G A, III, 159, meden, bir çok yeni mescidler meydana getiri
« ). Demek ki, buradaki şartlar da Medine ’de yorlardı.
MESCİD. ?
2. Kabile camileri ve fırka eden âyet ( Kar ’an, II, 139 ) Peygambere Bani
câmiler i. Salima mescidinde, namaz kılarken, nâzil olmuş
Câmiler yalnız şehirlerde yapılmıyordu. Ka tur; bu sebepten bu mescide Mascid al-kibla-
bileler islâmiyeti kabûl husûsunda Peygambere tayni adı verilmiştir (Wüstenfeid,Mefifına,s. 62).
söz verdikleri zaman, namaz kılmak mecburi Kabile câmii, îslâmiyette kabîle istiklâlinin
yetini de kabûl ettiler. Ne dereceye kadar muhafaza edilmekte olduğunun bir ^delilidir.
islâmiyetin icâplarını yerine getirdikleri bilin Hakikatte bütün bölgelerde kabîle camilerin
miyor ise de, islâmiyetle alâkalandıkları andan den bahsedilmektedir. Bunlar Medine cıvâ-
itibaren, müslüman için bir içtimâ yeri mey rında Bani Kurayza, Bani Hârîşa, Bani Zafar,
dana getirmek IüzÛmunu duydukları görülüyor. Bani Vâ’il, Bani Haram, Bani Zurayk (rivâ
Şüphesiz, daha isiâmiyetten önceleri, kabile yete göre, içinde ilk olarak Kur’an okunan
lerin, tıpkı Mekkeliler gibi, umûmî ehemmi câmi ), Bani Salima v.b. camileridir ( bk. Wüs
yetteki müşterek meseleler görüşülen maclis tenfeld, Gesck. d. Stadt Medina, s. 29, 37
yahut n 'âdi veya dür şûra ’ları var idi ( bk. v.dd., 44, 50, 57,_ 136 v.dd.); ,,tki kıble câmii“,
Lammens, Mo'âmia, s, 205; Ziâd b. Abihi, s. Bani Savâd b. Ganin b. Ka'b b. Salima kabi
30 v.dd,, 90 v. dd.; Le Berceaa de Vİslam, s. 222 lesine âit idi (Wüstenfeld, Medina, s. 41).
v. dd,), Câmi bu türlü yerlerden aynı zamanda Medine ’de vaziyet şöyle idi; kabilelerin umu
cemâat hâlinde namaz kılınan bir yer olmakla miyetle kendi câmileri var idi ve bunlardan
ayrıldığı için, kabilelerin de câmi yaptırma biri esas câmi vaziyetinde bulunuyordu, ihti
ihtiyâcını duyması tabi’î İdi. Msl. rivâyete mâl bu vaziyet Peygamber zamanında da
göre, hicretin 5. yılında Sa'd b. Bakr kabilesi mevcut idi; çünkü ilk istilâ seferlerinden iti
câmiier yaptırmış ve bu camilerde ezan okun baren, bu usûle uyarak, câmiler yapıldı. Rivâ
mağa başlanmıştır (İbn Sa'd, I/İI, 44, t, İbn yete göre, ‘Omar Basra ’da bulunan Abü Mü-
Hişâm s. 943’te zikri geçmemektedir. Tabari, sâ 'ya bir merkez câmii (li ’l-camaa ) ile ka
I, 1722); Mekke yakınlarında oturan Bani bileler için câmiler yaptırmasını ve cuma
Cazıma kabilesinin de hicretin 8. yılında câ günleri her kesin merkez camiine gitmeleri
miler yaptırdığı ve bu câmilerde ezan okun lâzım geldiğini yazmıştır. Küfe ’de bulunan
duğu rivayet edilmektedir ( Vâkidi-Wellhau- Sa'd b. Abi Vaklfâs ile Mısır’da bulunan
sen, s. 351 ). Bu rivayetlere ne dereceye ka 'Amr b. al-'Aşı’ye de aynı şeyleri yazdığı
dar güvenmek gerektiği sorulabilir. Daha mu söylenilmektedir; buna mukabil, eski şehirlerine
ahhar bir müellif olan al-Diyârbakri Bani ’1- yerleştikleri Suriye 'de ise, kabîle câmileri yap
Muştalik için şöyle demektedir: aslanın va 6a- tırmamalarını yazdığından bahsedilmektedir
nav maşacıda ( Târih Hamîs, II, 132, 20; krş, ( Mekrizi,Hitaf, Kahire, 1326, IV, 4 aş.). Söylenil
Annali deli’ Islâm, II, 221); fakat eski kaynak diğine göre, al-Fustât'tâki 'Amr câmiinin et
larda buna rastlanmıyor. Ibn Sa'd ’in rivayeti de rafında bulunan her hifta ’da kabilelerin câmi
hakikate pek uygun görünmüyor : buna göre, Ba leri bulunmakta idi (İbn Dukmâk, s. 62 aş.
ni Hanifa tarafından gönderilen kimseler, kili v.d.). Bu Râşida câmii (Makrizi, Hitaf, IV,
selerini yıkmak, yerini su ile yıkamak ve oraya 64, 4 v. dd.) de uzun zaman muhafaza edil
bir câmi yapmak emrini almışlardır (Ibn Sa'd, miştir. Irak hakkında da aynı delillere sahibiz.
I/II, 56,11 v. dd.; hâlbuki İbn Hişâm, s. 945 v.d,; Msi. Basra ’da Bani 'Ubâd ( Balâzuri, s. 356,
Tabari, I, 1737 v.dd. ve Balâzuri, s. 86 v.d,, 2 ) ’m Bani Rifâ'a (B G A, VII, 201, te ) ’did,
bundan bahsetmemektedirler). Buna rağmen, Bani ‘Adı (ayn. esr., V, 191, 4 )’nin ve Anşâr
daha iik zamandan itibaren, kabilelerin câmi (bk. Goldzıher, Muhammedanische Siadien,
yaptırdıklarında şüphe yoktur. Kubâ’ câmii I, 77, not 5 ) ’ın birer câmii var idi; Küfe ’de
*Amr b. 'Avf kabilesinin câmii idi ( İbn Sa’d, bir çok câmi bulunmakta idi: msl. anşâr ( Ta
1/1, 6, e ve yk, bk.) ve bir rivâyete göre, Bani bari, II, 284,13 v.d.) ’m.'Abd al-Kays ( ayn, esr,,
Ganin b. ‘Avf kabilesi bu câmii kıskanmış ve II, 657, 2, 9 ) ’in, Bani Duhmân ( ayn. esr,, s. 670,
rakip bir câmi yaptırmıştır (Balâzuri, s. 3; 4)’ın, Bani Mahzüm ( ayn. esr,, s. 734, 19 )'un,
Tabari, Tafsir, I, 21 aş.). Peygamberin Badr Bani Hilâl ( ayn. esr., s. 1687, s Y.d.) ’in, Bani
gazvesine iştirak etmiş olan sahibesinden ‘Adi (ayn. esr., s. 1703, 4 )'nin, Banı Zuhl ve
‘İtbâa b. Malik, yağmur yağdığı zaman kabi Bani Hucr (ayn, esr., s. 532, 3 v.d.)'un, Bani
lesinin mescidine giremediğinden şikâyet ile, Cuhayna (ayn. esr., s. 533, s), Bani Haram (ayn.
bir câmi yaptırmak istediğinden bahsetmiştir esr., III, 2509, 10 ) ’ın birer ve Abbâsîlerin de
(Buhâri, Şalât, bâb 46; Müslim, Masâcid, bir çok meseidleri var idi ( Balâzuri, s. 278, ı*
bâb 47,-'hadîs 263 ); rivâyete göre, Peygam v.d., bk. bir de s. 285 ve Goldzıher, ayn. esr.).
ber Bani Zurayk 'm mesdini ziyâret etmiş ( Bu Bu kabîle câmileri, savaşları devâmınca,
hâri, Cihâd, bâb 56—58 ) ve yeni kıbleyi tâyin harp hâlindeki kabilelerin iabi’î merkezleri
8 MESCİD.
idi; çünkü câmİ müzâkereler yapılan bir top Balâzuri, s. 28b ). Fakat zaptedilen kiliseleri
lantı yeri (maclis) idi (fabari, II, 532,6 çâmİ hâline koymak en tabi’î hareket idi. Ri-
v. dd.); minberden yapılan vaazlar ile asker vâyete göre, 'Arar b. al-'Âşî bir kilisede na
lere ders verilirdi ( ayrı, esr., s. 284); ba se maz kılar ( Makrizi, IV, 6 ) ve Zayd b. ‘AH
bepten, bu camileri elde etmek için savaşı- kilise ve havralar için, — »Buralarda namaz
Iırdı ( bk. Tabari, II, 130, 148, 6, 960). »Sizin kıl, bir zararı dokunmaz“ ( Corpus iuris di
camiin adamları“ ( ahi mascidikum, ayn. esr., Zayd b. 'Alî, nşr. Griffini, nr. 364 ) — derdi.
s. 532, n ) ile „sizin fırka“ aynı mânaya gel Burada bahis mevzuunun zaptedilen kiliseler
mekte idi. Yeni fırkalar meydana çıktıkça, olup-olmadığı açıkça belli değildir; en doğ
yavaş-yavaş kendilerine husûsî eâmiler yap rusu, bu sözün, el konulan kilise ve havraları
tırdılar j msi. rivayete göre, Musaylima ’nin cami olarak kullanma husûsundaki tereddüt
kendi camii var İdi (Balâzuri, s. 90, 4 aç.; leri ortadan kaldırmak maksadı ile söylenildi
İbn Hanbal, Mnsnad, hadîs 404 aş.). Msl. son ğini kabul etmektir. Bu busûsta en bâriz mi
raları Hanbeiîlerin Bagdad 'da içinde gü- sâli Şam’da buluyoruz: Valid b. ‘Abd al-
rültü-patırtı eksik olmayan câmileri var imiş Mâiik 86 ( 705 ) ’da hıristîyanlardan Johannis
(Hilâl al-Şâbi, Kitâb al-vuzara, nşr. Amed- kilisesini alarak, bunu yenı-baştan yaptırmış
roz, s. 335 ). Bazân aym şehirde muhtelif fır ve hıristiyanlara da, rivayete göre, bir baş
kalar esâs camii paylaşıyorlardı ( B G A, 102, ka kilise vermiştir ( bk. mad. ŞAM, ayrıca bk.
5 v. dd.}; fakat umûmiyetle böyle olmayordu JA, 9. seri, VII, 369 v.d.; Quatremère, Hist.
(bk. Mez, ^enoıssance des Islâms, s. 63), Salf. Maml; II/I, 262 v. dd.). Rivayete göre,
Hattâ hanefîler ile şâfi’îlerin husûsî câmileri Şam ’da 10 kilise câmi hâline sokulmuştur
olduğu da vâki idi { Yâküt, Mu cam, IV, 509, ( B G A, V, 108 ). Bilhassa köylerde, ahâlinin
e; krş. B G A, III, 323, sı ), Bu husûsî cami yavaş-yavaş İslâmlığı kabulünden sonra, kili
ler, İslâmiyet için bir parçalanma yuvası olda seler câmi hâline getirilmiştir. Mısır köyle
ve öyle bir zaman geldi ki, âlimler bu mes- rinde ilk İslâm nesilleri zamanında mescid
cidleri tanımanın münâsip olup-olmadığı me bulunmamakta idi ( Makrizi, IV, 28 v.d,, 30 );
selesini ortaya attılar. Fakat Mascid Banı fakat al-Ma’mün kiptiler ile mücâdeleye baş
Fulân ’dan bahsedilip-ediîmeyeceği meselesine layınca, bir çok kilise câmi hâline konuldu
cevap olarak, Peygamber zamanında Mascid ( ayn. eşr., s. 30 ). Denildiğine göre, Kahire
Bani Zuraylç 'ta tanınmış olduğu ileri sürü ’deki camiler de daha önce birer kilise idi.
lüyordu ( Buharı, Şalât, bâb 41; Cihâd, bâb Râşida camii, bir rivayete göre, etrafı ya
56—58 ve Tabari, Tafsır, XI, 20, sahifenin hudi ve hıristiyan mezarları ile çevrili, he
ikinci yansında). nüz tamamlanmamış bir yâkubî kilisesi idi
(Makrizi, IV, 63, 64) ve yant-başındaki bir
3. Eski mâbedlerin İslâmlaştı-
yâkubî ve bir nestûrî kilisesini al-Hâkim câ
rılm ası. Hâtıra olarak yapılan
mi hâline koymuştur ( ayn. esr., s. 65 ). Cav-
m e s c i d i e r.
har Kahire’de bir saray yaptırdığı zaman,
Eski tarihçilere göre, mıislümanlar ile bir bir der ’i sarayın hudutları içine alarak, onu
anlaşma imzalayan şehirler mâbedterini mu câmi hâline koydu ( ayn. esr., s. 269 ), Buna
hafaza etmek hususunda teminât elde etmek benzer vak’alar daha sonraları da vukû buldu
te İdiler (Balâzuri, s. 121, ort.; Tabari, I, ( ayn. esr., s. 240 ) ve havralar da aynı şekil
2405, 2407 ); zaptedilen şehirlerde ise, müs- de câmi hâline getirildi ( Mascid İbn al-Ban-
lümanlar mâbedleri müsadere ediyorlardı ( Ba nâ’, ayn. esr., s. 265 ). Palermo ’daki büyük
lâzuri, s. 120, aş.). Bâzan da, rivayete göre, câmi de bu şekilde kiliseden tahvil edilmiş
kiliseler ( msl. Şam ’da 15 kilise ) hıristiyan- bir câmi idi ( Yâküt, Mu'cam, I, 719 ). Haçlı
lara bırakılmakta idi ( ayn. esr., s. 124, s, baş seferlerinden sonra Filistin kiliseleri camiye
ka bir kayıt için bk, s. 121; krş. JA, 9. seri, VII, tahvil edildi ( Sauvaİre, Histoire de Jérusa
403 ). Bu usûlün müteâmil olduğu şüphelidir; lem et d’Hèbron, 1876, s. 77 i Quatremère,
bununla berâber, müslümanîar her yerde, bir Hist. Suit. Maml., I/II, 40).
çok kiliselere el koydular. İslâmiyetin kütle Yalnız ,,ehl-i kitaba“ âit mâbedler câmi
hâlinde kabul edildiği düşünülür ise, bu türlü hâline sokulmuş değildir. Msl. Hilla ile Ker-
hâreketin tabi’î olduğu görülür. Müslümanların beiâ arasındaki al-Şams mescidi yerinde eski
aldıkları kiliseler bâzan ikametgâh olarak kul bir Şams mabedi bulunmakta idi ( bk. Gold-
lanılırdı (Jabari, I, 2405, 2407); sonraları, ziher, Muhammedanische Statlien, II, 331 v,
msl. 146 yılında Mısır ’da olduğu gibi, kiliseler d.). İşiahr yakınlarında bir Mascid Sulay-
( idârî işlere âit ) birer divân olarak kulla man var idi ; bu mescid eski bir »ateş mabedi“
nılmıştır (Makrizi, IV, 35; Küfe için bk. olup, duvarlarında Mas'udi ve al-Malçdisi zo-
MESCİD. 9
marnında ( IV. asır; Mas’üdi, Murûc, IV, 77 ; Peygamberin giriştiği seferlerde gittiği her
B G A, III, 444) hâlâ resimler bulunmakta yerde mescîdler yapılmış idi. Msl. Badr yolu
idi. İştahr Ma da vaktiyle bir ateş mabedi üzerinde, rivayete göre, Abu Bakr bir mescid
olan bir câmi var idi ( Makdisi, s. 436 ). al- yaptırmış idi ( Vâkidi-Wellhausen, s. 39 ; Wüs
Manşür Maşişa (eski Mopsuhestia, şimdiki tenfeld, Medina, s. 135); al-Fazih mescidi,
Misis ) ’da 140 yılında, eski bir mabedin bu hicri 4. yılda, Banı Nazir 'e karşı yapılan gaz
lunduğu yerde, bir câmi yaptırdı (Balâzuri, vede, Peygamberin deriden bir çadırda namaz
s. 165 v. d.), Dehli ’nin büyük câmii de kıldığı yerde yapılmış idi ( Vakİdi-Wellhausen,
eski bir mâbed idi (ibn Ba(tüta, III, 151); s. 163; Wüstenfeld, Medina, s. 132). Yine
Tâ’if için bk. Abu Davüd, Şalât, bâb 10. ts- rivâyete göre, Peygamber hicri 7. yılda yap
lâmiyetin mâbedlerin din değişikliğinden son tığı sefer esnasında bizzat Haybar 'de bir .mes
ra da bâkî kalacakları kaidesi bu şekilde te’- cid yaptırmıştır ( Diyârbakri, Tarik al-Hamis,
kit olunmuş bulunuyor. İsiâmiyetin de tanıdı II, 49 v.d., krş. Annali deli’ Islâm, II, 19).
ğı mukaddes kitaplarda adı geçen şahsiyet Hicrî 8. yıldaki muhasara esnâsında Peygam
lere bağlı mâbedlerin değiştirilmesi bilhassa ber Um m Salama ve Zaynab adındaki kadın
kolay oluyordu; msl. Şam 'daki Johannis ki ların çadırları arasında namaz kıldığı için,
lisesi ile Filistin 'deki bir çok mâbedler için fS’if dışında bir tepe üstünde bir mescid
böyle olmuştur. Şeh Sa‘d ’deki Eyyûb câmii yaptırıldı (ibn Hişâm, s. 872 v.d.; Vâkidi-
bunun bir misâlini teşkil eder; Kur'an, XXI, Wel!hausen, s. 369); rivâyete göre, Liyya’de,
83; XXXVIII, 40 bunun ile alakalıdır; Silvİa Tâ’if 'e karşı yaptığı bir seferde, Peygamber
zamanında ( IV. asır ) burada Eyyûb 'a İthaf bizzat bir mescid yaptırmıştır ( İbn Hişâm, s.
edilmiş bir kilise bulunmakta idi (Mas'üdi, 872; Vâkidi-Wellhausen, s. 368 v.d.). Medine
Murûc, 1,91; Baedeker, Palästina und Syrien, 'de ve civarında bir çok camiler yaptırıldı; çünkü
7. tab., »910, s, 147 ). »Peygamber oralarda namaz kılmış idi“ ( Wüs
Fakat İslâmiyet bir takım tarihî hâtıralar tenfeld, Geschickte der Stadt Medina, S. 31,
yaratmış idi ki, bunlar çok geçmeden yeni câmi- 38, 132 v. dd.). Handek gazvesi dolayısı ile
lerin yapılmasını teşvik etti. Daha Peygamber şöyle denilmektedir: — »Şimdi camilerin yük
zamanında, rivayete göre, Bani Salim kendi seldiği her yerde o namaz kılmış idi.“ — ( Vâki-
camilerinin nufûz ve itibârının artması için, di-Wellhausen, s. 208) Msl. Mascid al-Fazih'e
onu burada namaz kılmağa dâvet etmişlerdi aynı zamanda Mascid al-Şams (Wustenfeid,
( bk. yk. A, 3 ). ‘İtbân b. Malik ’in ricâsı üze Medina, s. 132 ) de denildiğine göre, belki de
rine, Peygamber onun evinde Abü Bakr ile burada eski bir mâbed bulunmakta idi.
birlikte, namaz kılmış ve ‘İtbân yağmurlu za Câmileri, bir takım hâtıralar ile, Peygambere
manlarda kabilesinin camiine gidemediği için, atfetmenin bir çok şekilleri var idi. Msl. Medi
evinin musalla ( »namaz yeri“) olmasına cevâz ne'de Peygamberin bindiği katırın ayak izleri
vermiş idi ( Buhar i, Şalât, bâb 46, Tahaccud, bulunan Mascid aUbağla, Peygamberin dua
bâb 36; Muslim, Masâcid, bâb 47 t hadîs 263 ]; sının kabûl edildiği ve mekkeülere karşı
buna benzer bir rivayet, Buharı, Azan, bâb elde ettiği zaferi hatırlatan yerde Mascid al-
41; Tahaccud, bâb 33, belki de tamamen ay fath v.b. var idi (bk. Wüstenfeld, Medina, s.
nıdır ). Peygamberin ölümünden sonra, hâtıra 136 v. dd.). Bilhassa Mekke ’de, tabi’î, Peygam
sına o derece kıymet verildi ki, namaz kılmak berin hâtıraları ile dolu olup, sonradan
için uğradığı yerler husûsî bir ehemmiyet ka namazgâh olarak kullanılan bir çok yer var idi.
zandı ve kendini her bakımdan örnek alan ta- Esas mescidden sonra en muteber yer, Peygam
rafdarları, tercihan aynı yerlerde namaz kıldı berin kızının doğduğu ve aynı zamanda Mav-
lar. Fakat bu temayül, sağlığında mevcut otan Hd al-Sayyida Fâtimade dedikleri, Hadica’nin
temâyülün artmasından başka bir şey değildir evi İdi. Peygamberin hicrete kadar oturduğu
ve yukarıdaki rivayetlerin daha sonraki şartları bu ev, sonra, ‘Ali'nin kardeşi ‘Ukayl'e kaldı.
ne dereceye kadar aksettirdiğini tâyin etmek de Bu ev daha sonra Mu âviya ’ye satıldı ve mes
güçtür. Mekke île Medine arasında, sahâbenin cid hâline getirildi (Ckraniken der Stadt
rivayetine göıe, Peygamberin namaz kılmış Mekka, nşr. VTusteufeld, I, 423; III, 438, 440).
olduğu yerlerde az zamanda bir çok câmiler Sonra Peygamberin İlk gizli toplantılar yap
yükselmiştir ( Buharı, Şalâi, bâb 89; Vâljİdi- tığı ev geliyor. Bu ev 171 yılında hacca gider
Wellhausen, s. 421 v. dd.); hicretin 9. yılında ken, Hârün al-Raşid ’in annesi al-Hayzuran
Peygamberin Tabük ’e gittiği yolun üzerinde tarafından satın alınarak, mescid hâline ko
de mescidler yapıldı ( İbn Hişâm, s. 907; Vâ- nuldu (Chron. Mekka, III, 112, 440); aynı kimse
kidi-Wellhausen, s. 394; hepsi 19 adet idi, bk. Peygamberin doğduğu evi ( mavlid al-nabi)
Annali delV Islâm, II, 246 v. d.). Umumiyetle de satın aldı ve mescid hâline getirdi (ayn.