Table Of ContentİSLÂM ÂLEMİ
TARİH, COĞRAFYA, ETNOGRAFYA
VE BİYOGRAFYA LÜGATİ
MÎLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞININ KARARI ÜZERİNE
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİNDE
A. ADIVAR, R. ARAT, A. ATEŞ. C. BAYSUN, B. DARKOT
TARAFINDAN
LEYDEN TABT ESAS TUTULARAK
TELİF TÂDİL, İKMÂL ve TERCÜME SÛRETİYLE
NEŞREDİLMİŞTİR
r. CİLT
LABBAY — MESÂNÎ
â m
DEVLET KİTAPLARI
İSTANBUL
MİLLÎ EĞİTİM BASIMEVİ
LABBAY .( LuBBAY, tamil. ilappay olup, rından geçen ve Büyük Menderes'in başlıca
prabl. kelimcs'nden mulıarref olduğu sBylenit- kollarından biri olan Çürük-Su ’nun eski adı
mekledir), h i n d müsİdmanlarından kullanılmak suretiyle, Laodicea ad Lycum di
müteşekkil bir sınıf olup, aynı zamanda Co- ye diğerlerinden ayrılan bu şehrin ismi al-Bat-
naka ( skr. yavana »yunan, garbı") adı ile ta tini'de Lâzikİya-Frücıs (~^QvyCaç, Frigya
nınmaktadır. Bunların yerli kadınlar ile evlen ’dan ) olarak geçmekledir (Opus cstronomicum,
miş olan arap muhacirlerinden geldiği tahmin nşr. Naüino, II, 39; HI, 237, nr. 116), Kadîm
edilmektedir; bugün elbiselerinin şekli ve ken beldenin ne zaman terkedilerek, Denizli ’nin
dilerine has saç ve sakal kesme âdetlerinden onun yerini aldığı kat’î olarak bilinmiyor ise
başka, onları yerli ahâliden ayırt eden bir ta de, XtV. asrın ilk yarısında (732'=1332)
rafları yoktur. Çoğu cenubî Hindistan’ın şark buradan geçen İbn Battüja'nm ziyaret ettiği
sahilinde oturan bu halkın sayısı 1911 'de 401,703 şehrin Denizli olduğunda şüphe yoktur; zîra
kadar idi. Bunların çoğu sünnı olup, şâfi'i bu seyyah, Yınanç Bey 'in hükümdar bulun
mezkebindendirler; merkezleri Çadır Vali ya duğu şehre Lâdik denilmekle beraber, buraya
hut Mirân Şâhİb ( bk. Gazeitter 0/ the Tan~
4,^ ismi verildiğini bildirir [ bk, mad. DE
jore iüistrict, s. 243 ) lekabı ile anılan evliyaları
NİZLİ] ve esâselı güzel bahçeleri ve bol akar
Şâh aî-Hamid 'Abd al-Çidir ( ölm. 1600 ) 'İn
suları ile medhetiîği beldenin tasviri şimdiki
mezarının bulunduğu Nagore 'dır. Bunlar Kttr-
şehri nlcine çok uyar. Nasıl ki Lâzkiye adı, çok
’an’ı Tamil diline tercümesinden okur ve arap daha sonraları bile, Denizli İçin ikinci bir
harfleri kullanırlar; çalışkan ve müteşebbis isim olarak kullanılmıştır (msl, bk. Çîhannü*
insanlar olup, daha çok balıkçılık ve ticâret mâ, s. 634 ),
ile uğraşırlar. Bibliyografya: Bk. mad. DENİZLİ;
Bibliyografya : E. Thurston, Castes ayrıca Ham d Ali âh Mustavfi, Nazhat al-ku-
and Tribes of Southern India (Madras, lüb ( Bombay tab. ), s. 162 • 'Ali Yazdi ( Kal-
J909 ), IV, 198 v.dd.; Kadir Husaîn Khâa, kü‘e tab, ), H, 448 v. d.; G, le Strange, The
South Indian Musulmane (Madras, 1910}, Lands of the Eastern Caliphate, s, 145,153.
s. 29 v. dd.; Manual of the Administriation 2. Konya Lâdik’i. Konya’nın 40 km,
of the Madras Presidency ( Madras, 1893 )’, şimalînde, Konya vilâyetinin Kadınhanı kaza
IH, 437. (T. W. Arnold.) sının Ssray-Önü nahiyesi içinde bîr koy ( 1945
LABBAYKA. [ Bk. talbîya. ] saysmında nüfusu : 1,781 ) olup, Konya'yı Eski
LABÎD. [ Bk. LEBÎD. ] şehir ve Afyon-Karahisar üzerinden, Ege ve
LACCÂDİVEŞ. [ Bk. lakkadİv adalaRi. ] Marmara bölgelerine bağlayan işlek yol bunun
LÂDıK. LADİÇ LÂDİÇ, LâdIk, Anadolu yakınından geçer. Burası Aaoâty.sıo, 1) Kataxe-
’nun muhtelif bölgelerinde rastlanan b ir ta üatîjAsvrt (Laodicea Combusta) ’ya tekabül
kım meskûn yerlerin adı. Bu adın eder ki, bir takım eski kaynaklarda Lâdik
menşe'İ Lâzkiye ( b. bk,, Lâzikiya ) ile beraber Sühta ( »yanık" ) şekline çevrilen bu im, ba
kadîm Laodıkeia ismine bağlanır. zılarının iddia etmiş oldukları gibi, zemin ta
1. Likos (Büyük Menderes) Lâdikb iatı ile alâkalı görünmemekte (zîra civar
’i. Şimdi yerine Denizli şehrinin geçmiş bulun daki araz*, Kula çevresinde olduğu tarzda,
duğu kadîm belde olup, harabeleri bu şehrin volkanik olmayıp, daha ziyâde kireçlidir),
8 km. şimalînde, Eski-Hisar isimli bir köyün muhtemel olarak, eski çağlarda . işletilmiş
yanında yükselmektedir. Eski devirlerde civa olan mâden (civa) izabe ocaklarından iştikak
LÂDİK.
etmiş bulunmaktadır, Cihannümâ (s. 6x6) hizmetini görmüştür. XVII. asır ortalarına
burayı şahrab üzerinde, cami, hamam ve han doğru ( 1057 ss= 1647 ) buradan geçen Evliya
ları bulunan bir kaza merkezi gibi gösterir. Çelebi'nin1 geniş tasvirinden, kasabanın o
Evliya Çelebi ( Segâhaf-nâme, 11 390 ) ise, bu sırada mâmûr olduğu anlaşılır. Bu seyyaha
ranın, kendi zamanında «celâli ve cemâlî zul göre, Bayezid II. Amasya valiliğinde iken,
münden" bir kasabacık hâline gelmiş bulun burada güzel bir bahçe inşâ ettirmiş, valdesi-
duğunu-söyler. XIX. asırda buradan geçmiş ne vakıf tahsis ettiği Lâdik 'in halkım vergiden
olan bâzı seyyahlar ve bunlardan faydalanan muaf kılmış idi. Ziyareti sırasında, cenup ta
kaynaklar, bu arada El, II, Leiden tab,, mad. rafında, dört köşe ve köhne bir kaleciği bu
LÂDHÎK ve Pauly-Wissowa, Realencyclopaedie, lunan şehrin 17 mahallesinde 3.020 kadar
II, 721, buranın yeni adım da «Yorgan Lâdik", kiremitli ev, 6'sı cuma camii olmak üzere, 47
Texİer'ye göre, gûya halkın başlıca meş~ mihrap, Davud Paşa ’mn yaptırmış olduğu
gûİiyetinİn «örtü", hah ve aba imâli olması kargır bir bedesten, 400 dükkân var idi. Lâdik
şeklinde izah ederek, kaydetmişlerdir ki, gölünün etrafı da bir takım mâmûr köyler ile
yanlış okunmuş olan kelimenin aslı CihaTinîimâ donanmış bulunuyordu. Daha sonra Lâdik,
'da yazıldığı gibi ö's'jü ( «Ladik yürükleri" ) mevkiinin sapaiığı neticesinde, nisbî bîr geri
( veya Lâzikiya-i Karaman ) olmak icâp eder. lemeye uğramış olmahdır. XIX. asrm sonlarına
Bibliyografyaı İbn Bibi (nşr. doğru, nüfusu 1,500’u geçmiyordu. Son yıllarda
Houtsma ), Recueil d, textes rel. d, Vhist. des bu nüfusun sayısında yavaş bir artma kayde
seldj., III, 23, 25 = IV, 8, 9; Cramer, j4sîû dilmiştir ( 1940 'ta: 3.854, 1950 'de î 5.054 ).
Minör, H, 33; W. J. Hamilton, Researches Cumhuriyet devrinden evvel Lâdik kazası;
in Asta Minör..,, II, 193; Ch. Tezier, Asie Amasya vilâyetine bağlı iken, bu devirde irti
Mineure, s. 449; F. S ar re, Reise in Kleinasien, batı Samsun vilâyetine nakledilmiştir. Kazânm
s. 25 ; W. M, Ramsay ( Class. Reviem, XIX, 596 km.2 arazisi üzerinde. 23.300 nüfus vardır.
367 v. dd.}; G. le Strange, ayn. esr., s. Bibliyografya: Evliya Çelebi, Se-
136,149. yahat-nâme, Iî, 390 v.d.; Kâtib Çelebi, Ci
3. Amasya Lâdik'i, Amasya şehrinin hannümâ, s. 625; Hüseyin Hüsâmeddin,
40 km, şimalinde bulunan bir kasaba olup, Amasya tarihi, tür. yer.; Ş. Sâmı, Kâmüs al
Şİmdı Samsun vilâyetine bağlı bir kazânm mer tı lam, V, 3963; V. Cuînet, La Turguie
kezidir. Ayrıca bunun 9 km. şarkında aynı ismi d*Asie, I, 767 v.d.; A, D. Mordtmann, ^4na-
taşıyan bir göl ve Samsun—Amasya demir-yolu İolien, Skizzen und Reisebriefe, s. 173—174;
üzerinde, kasabaya x6 km. bir yol ile birleşen W. J. Hamilton, Researches.,., I; Mehmed
bir istasyon vardır. Deniz seviyesinden 950 m, Cemâl, Anadolu, s. 204.
yükseklikte bulunan kasabama cenubundaki 4. Çekerek L â d i k'i, Yozgat vilâyeti
tepelerden gelen akar-sular, kasabadan geçip, nin Çekerek kazası içinde, Kadı-Şehri nahiye
bahçeleri suladıktan sonra, şimale ve şarka sine bağlı, 309 nüfuslu ( 1945 'te ) bir koy olup,
doğru açılan ovaya iner ve Lâdik gölünde sona Deveci dağlarının cenup eteklerinde ve Zile
erer, ilkbaharda, karların erimesi ile epeyce ’nin 28 km. cenubunda bulunur. Kiepert gibi
büyüyen bıı tatlı Su golü, fazla suyunu, Tersakan eski haritalarda adı geçmeyen bu mevkî Tür
çayı vâsıtası ile, Yeşil ırmağa boşaltır. Yaz kiye 'nin büyük mikyash yeni haritaları üze
sonunda ise, sabası çok darlaşarak, kenarları rinde görülmektedir.
bataklık hâlini alır ki, buralarda hasır imâline 5. Niksar Lâdik'i. Tokat vilâyetinin Nik
elverişli sazlar bulunduğu gibi, gölde balık sar kazası içinde, kaza merkezinin 20 km.
da boldur, 'Ruge ( Realencyclgöst, yer.) *nin garbmda, R. Kiepert ’in Anadolu haritasında,
kaydettiği gibi, Mithradates Eupator tarafın Kemer dağının şimâl eteğinde gösterilmiş
dan bastırılmış sikkeler vesilesi ile ismi bilinen nahiye merkezi bir köydür ( 1945 ’te nüfusu
AaoS&eıa îtovttxv] ’nin burası olması icâp eder 89T ). Buranın Laodikeİa adlı eski bir iskân
ise de, E. Honigmamı ( El, Leiden tab., III) bunu yerine tekabül ettiği de Jerphanion tarafından
biç zikretmeyerek, onun yerine Amasya şeh muhtemel görülmektedir (MFOB, 19u, V,
rine nazaran daha cenupta bulunan başka bîr 3S3 >
Lâdik (aş. bk. nr, 4 )’i bahis mevzÛu etmek Yukarıda sayılanlardan başka Evliya Çelebi,
tedir, Muhtemel olarak, Dânişmend-oğullan Osmanlı mülkünde, Konya ve Amasya Lâdik
eli ile, XI, asrın ikinci yansında fethedilmiş ’İerİ ile beraber, bir de Van eyâletinde Ladik
olan ve XIV. asır sonunda da, ilk defa Yıldırım isimli bir yer bulunduğunu zikretmekte ise de,
Bayezid devrinde, osmanlı mülküne ilhak edilen bu yer muasır kaynaklarda tesbit edileme
Lâdik, Amasya valiliğinde bulunan şehzadeler miştir ( Seyahat-nâme, II, gost. yer,)
zamanında imâr edilmiş ve onlara sayfiye ( BESİM 0ARKOT.)
LAĞUAT - LAHİC* 3
LAĞUAT. [ Bk. AGVAT, ] 1066/10Ğ7) buraya vali olarak Zuray* b. al-
LAHİC. [ Bk. LAHic. 3 “Abbâs ( ölm. 485 = 1092/1093 ) '1 göndermiş idî.
LAHiC. LAHİC, cenûbî Arabistan Ma Aden Lahic ile al-Şihr ve Hazramavt hükümdarı İbn
'in şimâl-i garbisinde suya bol bîr vâba İçinde “Umar bilâhare “Aden ’i de zaptederek, kardeşi
kurulmuş, takriben 12.000 nüfuslu bir kasaba Mas“üd ile burada hüküm sürdü. Her ne kadar
olup, aynı ismi taşıyan bir sultanlığın merkezidir. bunların halefleri Yemen’in mühim bir kısmı
1503'te Ludovico di Barthenıa ve 1810’da U. J. nı ele geçirdiler ise de, sonraları hâkimiyet
von Seetzen tarafından ziyaret edilen Lahic, leri, dâhil! didişmeler yüzünden, zaafa uğradı
XIX. asrın ilk yarışında, Wellsted tarafından ve 1152’de sultan al-Manşur “Aden’i zaptetti
400 kadar ev, 800 kadar kuru ot ve kamıştan ve 1173’te, Eyyûbî hükümdarı al-Malik al-Mu-
yapılma kulübeden mürekkep bir topluluk gibi “azzam TûrenşiK ’m istilâsına kadar, buraya
tasvir edilmiş idi. Burası 1878 Osm anlı ~rus hâkim oldu. Bundan sonra Lahic ’in mukadde
harbi esnasında ehemmiyet kazandı: o sırada ratı “Aden ’İnkîne bağlı olarak devam etti.
İngiltere “ Aden ’de yaşayan arapları ve Somali* Türânşâh ’ın 'Aden ’e vali tâyin ettiği malik
ieri muvakkaten oradan çıkartmış îdi. Bunlar aI-Mas:üd 'un halefi Sultan Nur at-Dİn ( 1233
Lahic 'e gidip, şehrin etrafında binlerce kulü —1249 ) Yemen ’de Rasüli hanedanım kurdu
be inşa ederek, burayı büyüttüler. Lahic sokak ve Abbasî halifelerinin lafzı hâkimiyeti altın
ları ekseriyetle dar ve eğri-büğrü olup, düz da hüküm sürdü. Fakat 1249'da halife ile ara
damlı evlerin çoğu kerpiçtendin Iç-kalenm et sının açılması üzerine, onun tarafından gönde
rafında da toprak bîr sûr bulunur. Ev yığın rilen al-Malik al-Muzaffar Şams al-Din “Aden
larının yeknasakhğmı, sultanın hİndli mimar ve Lahic 'i zaptetti. ai-Muzaffar 1351 Me Lahic
lar tarafından yapılmış 4—5 katlı sarayı İle sâde ve Abyan ’ı zeamet olarak kardeşleri Mufazzal
yapılı câmiler az-çok İhlâl eder. Lahic nüfusu ve Fâ’iz’e verdi, 1294’te İbrahim b. Muzaffar
nun büyük kısmını yeraenli araplar teşkil eder. Lahic ’i ele geçirdi ise de, az sonra Muşaffar
Bunlardan başka, Sömaliler, SayShiiiier, ti 'in halefi Dâ’Sd ’a bırakmak zorunda kaldı,
câret ve küçük san’atlar ile meşgul yahudüer, 1302’de Lahic zeamet olarak, Şerif “İmâd al-
büyük ölçüde ticâret yapan bâzı müslüman Dinîdris'in eline geçti. 1454’te “Aden ve hin
hindliler de vardır. Lahic'in mevkii “Aden ile terlandı tahinler tarafından zaptedilerek, 1507
hinterlandı arasındaki kervan ticâreti bakımın 'ye kadar onların elinde kaldı. Tahin “Amir
dan ehemmiyetli olup, şeîıîr ‘Aden’e bir yol b. ‘ Abd al-Vahhâb ’m Portekizlilerin tecâvüzün
ve dar hatlı bir demir yolu ile bağlı bulunur. den korunmak üzere Memlûk hükümdarı Kân-
Nemli ve sulanmış bir çukur ova mânasına süh al-Güri 'ye müracaat etmesi neticesinde,
gelen ve şehrin coğrafî mevkiine iyi uyan La Husayn al-Muşrif kumandasında Kız ildeniz 'e
hic ( Lahc ) kelimesi, ensâb mütehassıslarınca gönderilen kuvvet Yemen’in bir kısmım işgal
himyerî Lahic b. Va’il ile münâsebetti görünür etmek suretiyle, yakın osmanlı istilâsına yol
ve coğrafyacılar tarafından, Yemen 'in :Aden açmış oldu. 1538 ‘de Kulzum ( Süveyş ) kuman
yakınlarında Abyan arazîsi içinde bir bölümü danı Hadım Süleyman Paşa'nın idaresindeki
ne izafe edilmek suretiyle kullanılır. ai-Ham- türk filosu “Aden 'i fethetti ve bu havali, türk-
dânİ ve YâlfÜt burayı Yemen Tih&rnalerinde lerin Yemen’i terkedecekleri 1635 tarihine
olarak gösterirler. kadar, Osmanlı imparatorluğuna tâbi kaldı.
İslâmiyet Yemen ’e yayılınca, Lahic de bu Bunu takip eden devirde Yemen ’de imamlık
memleketin mukadderatına iştirak etti: Ye iddiasında bulunanlar arasında didişmeler ol
men ile beraber Emevîlerin ve Abbâsîlerin" du. “Abdeîilerin başında bulunan Lahic hane
idaresini gördü. 203 ( 818/819 )’te halife Ye danı kurucusu Fazl b. “Atî b. Faz! b. Şâlih b.
men eyâletini taksim ederek, Mekke ile “Aden Salim imamlara karşı istiklâlini ilân etti ve
arasında yer alan araziye :Abd Allah b. Ziyâd Lahic’i kendine merkez seçti; 1735’te “Aden’i
aî-Umavi’yi vali tâyin etti ki, Zabid şehrini ele geçirdi. Torunu Ahmed b. “Abd al-Karim ile
te’sis eden bu valinin kurduğu Ziyâd i sülâlesi, İngiltere arasında, 1802 ’de Sİr Home ’Popham
293 ( 903/906 )'te mezkûr şehrin Karmatîler 'm tavassutu ile, bir ticâret anlaşması ye dost
tarafından işgal edilmesi bir tarafa bırakıla luk paktı imzâlandt ise de, yeğeni ve halefi
cak olursa, bu havâlide 402 (1011/1012) Muhsin, kendi adamları tarafından bir Hindistan
tarihine kadar hüküm sürmüş idî. Daha sonra gemisinin yakılması üzerine, ingilizîer İle mü
onların yerine iktidarı ele alan habeşli köleler câdeleye girişti ve “Aden'i kaybetti. 23 kânun
devrinde Lahic, "Aden, Abyan, al-Şihr ve II, 1838 ’de imzâlanan İhzarî bir muahedeye
Hazramavt ile beraber, Bani Ma'nlartn eline göre, ‘Aden kalesi ingilizlerde kalacak, fakat
düştü; 439 ( 1047/1048 )'da “Aden'i zapt eden şehirde yaşayan araplar hukuken Lahic sulta
‘Alî b. Muhammed al-Sulayhi (ölna. 459 = nına tâbî bulunacaklar, sultan ayda 541 taler
LAHİC.
tazminat alacaktı. 19 kânun II. 1839 >n“
LAHİC SULTANLARININ ŞECERESİ
gilizîer ‘Aden 't fi’ien işgal ettiler. 19 haziran
1839’da İmzalanan bir muahede neticesinde Faz! b. ‘Ali b. Salih b. SâÜm
S. B, Haİncs bâzı kabilelere tahsisat verme (1728-1742)
ği ve sultan Muhsin ile haleflerine ayda 6.500 ‘Abd ai-Karim
taler te'diye etmeği taahhüt ediyor, sultan (1742—1753)
ise ‘Aden'e gelip-giden kervanların emniyet
ve intizâmını te’mııı etmeği üzerine alarak,
Abdal-Hadi Fail Ahmed
Ingiltere ile dostça münâsebette bulunmağı
(1753—1777) (1777—1792) (1792—1827)
kabû! ediyordu. Ayrıca, bir harp vukuunda
t
iki taraf birbirine yardımda bulunacaklardı; Muhsin
sultanın :Aden’e gelen tebesı, burada ika {1827—1847)
metleri sırasında, İngiliz kanunlarına tâbi ola
cakları gibi, Lahic ’e gelen İngiliz teb’ası da
Ahmed ‘A^li Fail
suîtanm nizâmâtma ittıbâ edeceklerdi ; sultana
(1847—1849) (1849—1866) (1866—?)
ve oğullarına âit eşya, giriş ve çıkışta, güm
rük vergisinden muaf tutulacaktı. Bu anlaş ‘İlî Fİil
maya rağmen ‘Aden 'in kaybına bir türlü ra (J>lm. temmuz 1915) |
‘Abd aİ-Karim
zı olmayan sultan, ingilizlere karşı el altın
(1915 temmuzundan İtibâren )
dan harekete geçti, hattâ bir baskınla ‘Aden
'i zaptetmek bile istedi; 1840'ta araplarm bu Bibliyografya: Mukaddasi ( BGA,
şehre karşı hareketlerini destekledi, ingilizle III, 70, 85 ); Yakut, Mvtcam ( nşr. Wusten»
rin Lahic'deki mümessili Haşan Hatıb'i katl feld), î, 548; III, 244, 638; IV, 352, 434,
ettirdi ve ancak muvaffakiyetsizliğe uğrayınca 751; Maraşid al-itiila' (nşr. T. G, J. Juyn-
bu düşmanca hareketlerden vazgeçmek mecbü- boll ), III, 9; al-Bakri, Mu cam (nşr. Wüs-
riyetinde kaldı. 11 şubat 1843'te, sonra 20 şu tenfeld), I, 202; II, 439; Hamdâni, Şifa
bat 1844 'te ağırlaştırılmış şartlar ihtivâ eden Cazîrat al- ar ab (nşr. D. H. Müller ), J„ei»
bir uzlaşma imza etti; fakat 1846'daingiiizler den, 1884—1891, s. 53 v.d.; ‘Azimuddin
ile tekrar mücâdeleye girişti. 1847 'de ölünce, Ahmed, Die auf Siidarakîen bezüglichen
yerine geçen oğlu Ahmed, ingilizlere karşı Angaben Nasvjân’s im Sams al-ulum {GMS,
dostça hareket etmeği menfaatine uygun saydı XXIV), s. 94; A. Sprenger, Die Post-
ise de, 1849 'da ona halef olan kardeşi ‘ Ali tek und Reiserouten des Orients ( Abh, K
rar düşmanlık politikasına döndü. Her ne kadar IİI/3 ), s. 109, 141, 145, 152; Badr al-İslâm
1849 senesinde East India Company kendisi ile Mjhammed b. İsmail b. Muhammed al-Kib-
bir muahede imzaladı ise de, bir müddet sonra si, al-Lafaif al-sinnîga fi akbâr al-mamalik
sultanın ‘Aden 'e erzak idhâiİni men’etmesi al-yamâniya ( Viyana millî kütüphanesinde,
üzerine, savaş tekrar başladı ve 18 mart 1858 Cod. Gîaser 126, s. 4,6 v.dd., 12,14,19 ); Amin
’de Şeh ‘Osmin civarında yenilen sultan, uz al-Raybâni, Mulük al-arah, I, 338 v.dd.; S.
laşma yoluna dönmek zorunda kaldı. Yemen 'i W. Redhouse, The pearl-strings a ki&iory
tekrar fethetmeğe teşebbüs eden türkler, 1873 uf ihe Rasüliyy dynasty of Yemen ( GMS,
'te bu havaliye doğru ilerileyince, ingiiizler 111/1, 2 ), I(Leiden, 1906), 130, 137 v.d.,
Lahic'i işgâl ettiler ve Bâbıâlî nezdinde te 238, 270, 283; II (Leiden, 1907), 12, 19 v.d.,
şebbüse geçerek, türk kuvvetlerinin geri çe 29, 35» 77» 242 î C. Niebuhr, Be&chreibung von
kilmesini sağladılar. Birinci cihan harbi sıra Arabien (Kopenhagen, 1772), s. 255; J. R.
sında Yemen 'de imâm Yahya b. Hamîd aî- Wellsted, Reisen in Arabien ( alm; trc. Halle,
Din ile iş-birliği yapan türk kuvvetleri *915 1842 ), II, 305 v.d., 311—3x4; C. Ritter, Die
haziranında ‘Aden etrafındaki iugiliz nufûz Erdkande <oon Asien ( Berlin, 1846 ), VİII/î,
mıutakasma doğru taarruza geçerek, Mubammed 703, 7°5 5 Noel Desvergers, Arabie
Naşr kumandasında bir aralık Lalııc'e kadar ( VUnivers, histoire et description de tous des
ilerİledi. Çarpışma bu şehir civarında oldu. Ne peuples, Asie, Paris, 1847, V), s. 21 (.‘Aden
ticede ingiiizler Lahic 'i boşaltmak zorunda kal sultanının sarayının resmi vardır );'■ *'R. L.
dılar ve sultan ‘Ali b. Ahmed kurşuna dizildi. Playfair, History of Arabia Felix or Yemen
Her ne kadar ingiiizler bir mukabil taarruz ( Bombay, 1859 ), s. 178; G. Weil, Geschichte
ile, 21 temmuz 1915 'te Lahic'e tekrar girdiler der Chalifen ( Stuttgart, 1863 ), V, 398; H. v.
ise de, 21 ağustosta buradan kovuldular ve Maltzan, Reise naek Südarabîen ( Braunsch»
La^ie mütâreke imzalanıncaya kadar (1918 weig, 1873), s. 324—349; R. Manzoni, El
sonbaharı) türkler in işgali altında kaldı. Kemen, ire anni nelV Arabia f elice. Escur-
LAHİC - LÂHÎCÂN. 5
sioni faîte dal Sette mire 1877 al Marzo Lâhicân, bilhassa Biya-Piş 'in K â r-K i y S de
1880 (Roma, 1884), s. 14—16, 22,270 v.d, nilen hanedanına merkez olmakla tanındı. Bu
(LaHic kalesinin resmi vardır); E. Gla- seyyidler Rân-ı Küh bölgesinde Malât köyün
ser, Tagebnch (1887), II, 3b, 4b, 5*; O. den gelme idiler. 769 (1367/1368 ) 'a doğru, Nâ-
Baumann, Besack von Lahadj in Südara- şırvand ailesinin iki dalı arasında didişmeler
bien ( Globus, 1895, LXVH, 1—6, üç resim olurken, Sayyid ‘A1İ b. Sayyid Kiya Biya-Piş 'i,
ile); M. Hartmann, Die Mekkabahn (Ber Daylamân'ı ve Mâzandaran’ın bâzı bölümlerini
lin, 1908 ), s. 23 v.d.; F. Stuhlmann, Der ele geçirdi. Nsşİrvandler 791 — 792 ( 1389—
Kampf um Arabien zwischen der Türkei 1390)'de bir aralık tekrar iktidara döndüler;
and England ( Hambargische Forsckungen, 908 ( 1502 }'de Biya-Pas ’ta Füman ’iı Amir
Braunschweıg, 1916.1,64,72,1u v.d., 122,132— Hısâm al*Din 'in kuvvetleri şehri yağmaladılar.
140,17*— 19*); Handbooks prepared under the Bu türlü akınlar 910 ( 1504 ) ve 9x4 ( 1508 ) 'te
Direction of the historical section of the tekrarlandı. Buna rağmen Kâr-Kiyâ hânedam
Foreign Office No. 61, Arabia (London, 1000(1592) tarihine kader iktidarda kaldı.
1920), s. 71, 75, 88 v.d.; The Ştaiesman’s Safevîlerin Lâhicân İle sıkı münâsebette bu
Yearbook (1921 yılı için, London, 1921), lundukları bilinir, Safevî hanedanının mâruf
s. 96 ( 1927 yılı için ,London, 1927 ), s. 95; atası Şayh Şafi al-Din *in pîri Şayh İbrahim
D. G. Hogarth, Arabia ( Oxford, 1922 ), s. 127. Zâhid ( Ölm. 714 — 1314 ) 'in türbesi, Lâhicân —
— Lahic arazîsinin haritaları için bk. G. S. Langarüd yolu üzerinde, ŞayhSnbar koy ünde
Stevens, Report an the couniry around Aden dir. Ak-Koyunlular tarafından kovalanan Şâb
(JRGS, 1873, XLIII, 295); G. U. Jule, îsmâ'il L, Kâr-Kiyâ Mirza !AU 'ye iltica etmiş
A Rock-cut kimyaritic inscrîplîcn on Jabal ve Mavlâna Şams al-Dîn Lâhlci 'nin derslerin
Jekaf, in the Aden Hinierland ( Proc. Soc. den faydalanmış idi (E. Denîson Ross, The
of Bihlical Arehaeology, 1905, XXVII, 153— early years of Shak İsmail, J R A S, 1895,
155); Map showing the nem boundary s. 286 ). Kâr-Kiyâ Hân Ahmed Hân zamanında
of the Aden Proiectorate ( GJ, 1906, XXVIII, ( 943—97$ = IS36/1537-1567/1568 ve 985 —
632 ). ( Adolf Grohmann.) 1000 = 1577—1591/1592) bu münâsebetler bo
LÂHİCAN. [ Bk. I.ÂHÎCÂN.] zuldu. Osm anlılar ile gizlice temas ettiği iddia
LÂHÎCÂN. LÂHlCÂN, I. İran'ın GÎIan olunan bu zât evvelâ Şah Tabmisp tarafından
eyâletinde Şafid-Rüd şarkında "ve Dulfek dağı hapsettirildi ve sonra Şah İsmâ'il tarafından
şimalinde, Çom Hala ( Furdesar ) çayı kenarın memleketinden kovularak, ömrünün sonunu İs
da ve Rön-i Küh idâri bölgesinin şimdiki mer tanbul *da geçirdi ( J. v. Hammer, GOR, II, 562,
kezi olan Langard kasabasının 12 km. yukarı 57b). Rusîar, Gîlan ’ı işgal ettikleri sırada
sında bîr şehir olup, her ne kadar eski arap ( .1724--1734 ), Lâhicân ’da iki yerde tahkimat
coğrafyacıları tarafından bilinmezse, de, Gîlan yaptılar. Bundan sonra artık hiç bir siyâsî rol
'm en eski iskân merkezlerinden olduğu mu oynamıyan Lâhicân, sâdece Gîlan'ın geniş ve
hakkaktır. Efsânede,, kurucusu olarak, Lâhic zengin bir bölümünün merkezi olarak, mahallî
b. Sam b. Nuh gösterilir. Yukarıda zikredi bir ehemmiyet muhafaza etti. XX. asrın başla
len Safid-Rüd öteden beri Gîlan '1 iki kısma rında, 2.2Ğ0 evi ve 11.000 kadar nüfusu otan
ayırır: eski çağda bunlar şarktaki Amardoı ile şehirde, eski hükümdar ailesine mensup bir çok
garptaki Kadusioi adlı kavimler arasında hudût fertlerin mezarları bulunmaktadır.
teşkil ettiği gibi, İslâm devrinde de şarktaki , Bibliyografya! Yâküt, IV(Lahic);
Biya-Piş ve garptaki Biya-Pas bölgelerini ayı Mustavfi Kazvini, Nuzhct abltulüb ( nşr. G.
rıyordu ve Kaşan i ’ye göre birincinin balkı le Strange), s. 163; Lâhicân'm Ulcaytu
alevî ( Zaydi ), ikincisininki ise sünnî (lıan- tarafından zaptı hakkında bk. Raşid al-Din
belî) idi. (Dom, Auszüge aus muham. SchrifîsteU
Biya-Piş'te en eski hanedan Kavtum veya lern, Petersbourg, 1858, s. 138 — 152 ve Abu
Havgumlar olup, bunun kurucusu !Âli nes 'i-Kâsim Kâşani, Târihti Ulcaytu (Paris,
linden Naşir al-Hakk Haşan ‘Utrüş (öim. Bibi. Nat. yazm., Suppl. persan, 1419) ;
304 = 917) idi : Nâşirvand denilen nesli son d’Ohsson, Misi, des Mongols, IV,488—497;
radan iki dala ayrıldı: Ulcaytu zamanında Zahir al-Din Maraşi, Târîh-i Gîlan va
hanedanın başında Sâlük b. Sâlâr bulunuyor Daylamistân (nşr. Robino), Raşt, 1330;
du ; Gîlan 'da en kudretli sayılan Lâhicân hü ‘Ali b. Şams al-Din, Târîh-i Hâni (nşr.
kümdarına Nav-Padişah yahut Şâh-i Nav de Dom), Petersbourg, 1857, fihrist; Rıt-
niliyordu. 706 (*307 )’da, Ulcaytu Lâhicân'a ter, Erdkunde, VIH, 544 v. dd.; Melgu-
yaklaştığı sırada, Nav-Pâdişâh ona itaat etmek nof, Das Sûdliche Uf er d. Kasp, Meeree
surçti ile, mevkiini muhafaza edebildi, ( Leipzig, 1868 ), s. 230—234; Barthold, îstor,
6 LÂHÎCÂN - LÂHÛR.
«geogr cçerk Irana ( Petersburg, 1903), s. îslâmm zuhûrunda, Cuzâm akrabaları olan
156; Rabino, Le Cuîlan ( R M M, 1915 — Suriye lahmîlerîni bilfiil kendi bünyesinde
1916, XXXH, 291-334, 397 v. dd.). eritmiş idi. Bu da zâten sulh yolu ile ve ıkl
II. İran Ma Lâh ve Lar [ b. bk.j aslından iştarafın rızâsı ile olmuş idi. I. ( VII.) asırda her
tikak eden bir çok yer isimlerine rastlanır; iki kabîle,'ekseriya, bir tek topluluk vücûda
L S h i c, cenubî Kafkasya Ma Şam aha garbında getiriyorlarmış gibi zikredilmişlerdir. O kadar
büyük bir kasaba [ bk. mad. ŞİRVAN ]; L a h i- ki, bir Lahm reisinden bahsedild ği zaman,
c i, Fars eyâletinin KurbîU nahiyesinde köy; onun aym zamanda Cuzâm ’ı da idare ettiğini
L a h i e â n, Kurdistân-Mukri Me nâhiye [ bk. düşünmek pek hatâ olmazdı. Cuzâmi nisbesine
mad. SAVUC-BULAK j. Tebriz’in cenûbunda İl- nazaran, Lahmi nisbesine daha az tesadüf
hiçi civarında Lahican adil koy; Araş vadisi edilmeğe başlamıştır, İslam fütuhatı ve Suri
cenûbunda, Karasu kavşağının 20 km. kadar ye'nin zaptı sırasında, Yarmük te, ŞifLnMe,
yukarısında L â h i c a n adlı bir köy vardır. daha sonra Yazid I. devrinde, Mekke ve Me
Lâh ve Lâr şekilleri * Lâz Man iştikak et dine şehirlerine yapılan sefer esnasında, bu
miştir. ( V. MlNORSKY. ) iki kabîie aynı reisin idaresinde ve aynı san
LAHM. {Bk. lahm.] cak altında yürüdü, Lahmi nisbesi gît-gide
LAHM. LAHM ( BANİ ), b i r arap kabi fiilen bir şeref unvanı mânasına gelmeğe baş
lesi. Eski arap şiirinde pek çok Övülmüş olan ladı. Kelimenin eskiliği, yan-müşlakil Irak
Irak lahmîleri bir tarafa bırakılırsa, Bani Lahm hükümdarlarının zamanlarına âit şanlı hâtı
'in islâmdan önceki tarihi pek az bilinmekte ve raları canlandırması bunlara şecere nâm el er
efsâne ile dolu bulunmaktadır. Rivayetin onlara de mühim bir yer te'min ediyordu. Fakat bu
mâlettî'ğî an’anevî bir şecere içîn bk. mad. CÜ isim, Lahmîler için, artık muhtar ve Cüzam
ZAM. Bu şecerede Lahm 'in .Yemen menşe'H sayı *dan ayrı bir mevcudiyet İfâde etmiyordu. Fı
lan Cüzam ve 'Âmila ile akraba olduğu görü rat 'm garbındaki memleketlerde, tek başına
lür. Bu şecereden çıkan neticeler yalnız Cü zikredildiği zaman, bu kelimeden yalnız Bani
zam için bir değer taşımaktadır, Lahmîle- Cuzâm anlaşılıyordu. Vakayinameler, umumi
re gelince, bunlardan Yamanı ve Ma'ad- yetle Lahmîlerden bahsederken, Cuzâm ’ı kasd-
diler Irak’ın kudretli Lahmi sülâlesinin ken etmîşîerdir.
dilerinden çıktıklarım iddia etmektedirler. Bibliyografya i İbn Durayd, Kitâh
Lahm ’İn Cüzam ve'Âmila ile akrabalığına ge al-iştikâk, s. 225 v. dd; İbn 'Abd Rabbihi,
lince, btı keyfiyet isîâmiyetin zuhur ettiği asır al~:îkd cl-farîd, II, 85; Hamdâni, Cazira
daki hâdiselere uymaktadır. Bu, üç gurubun, o ( nşr. D, H. Müller),. s. 129, 9 v.d.t 130, 131,
zaman menfâat ve gaye beraberliği ile, birbi 205, 206; Ya’kûbi, Historiae (nşr. Houts-
rine yaklaşmış bulunduğuna bir delîl teşkil ma), I, 229, 264; ayn. mil,, Kitâb al~buldân
edebilir. Bu da, diğer hususlarda tenkide (nşr. de Goeîe ), s. 329, 343, 344; Balâzurİ,
mârûz kalabilir ise de, şecere bakımından, FrJUh (nşr. de Goeje), s, 59, 136; Mas’üdi,
sağlam bir te’minat sayılabilir. Murüc ( Paris tab,), IV, 353; V,ig2 ; al-Kindî,
Üç kardeş kabileden Lahm, muhakkak ki, The Governors and Jadges of Egypi (nşr.
en şöhretli, aynı zamanda en eski gurubu teş Rlıuvon Guest), s. 45, 151, 162; G. Roîhs*
kil ediyordu. Efsâne bunları İbrahim peygam tein, Die Dynastie der Lahmiden in al-Hî-
bere kadar götürür. Yûsuf peygamberi kardeş ra, s. 41 v. dd.; Caussin.de Perceval, Essai
lerinin atmış olduğu kuyudan bir lahmînîn çı sar Vhistoire, des Arabes, I, 326, 349; II,
kardığını ileri sürer. Hicretin arifesinde ‘Âmi 232; HI, 212, 352, 422; H. Lammens, Le
la [ b. bk.’j ve bilhassa Emevîler devrinde bi califat de Yazid /er, s, 272 v. dd. ( M E O B,
rinci plânda bir rol oynayan Cuzâm ’ın hilâfı V, 591 v. dd.); O. Blau, Arabıen im seehs-
na olarak, Lahmi dalı kurumağa yüz tutmuş ten Jahrhundert (ZDMG, XXIII, 577).
gibi idi. Hicretten iki asır önce, Lahm halkı (H, Lammens.)
nın fazla kısmı, Arabistan 'm şimal taraf LAHOR, [Bk. LÂHÛR.]
larına, Suriye —Filistin havalisine ve İrak LÂHÛR. LAHOR veya LÂHÛR (Avrupa
'a akm etmiş idi ki, bunlar orada, Suı-îye eterlerinde ekseriyetle Lahore ), Pâkistan dev
Gassânîleri ile yaptıkları müemâdî mücâde letinin garbî Pencâb eyâl et-merkezi
lelerden sonra, Hira [ b. bk. ve CAZÎMA ] yarı- ve ikinci büyük şehri olup, Râvi çayı kenarın
müstakii devletini kurdular. Suriye Me Cuzâm da, 31* 33' şimal arzı ve 74" 16' şark tülün
'm işgal ettiği aym bölgelerde yerleşmiş tah de bulunur. [ Nüfusu son senelerde, bilhassa
lilîler bulunur. Bunlar da, Cüzam gibi, aym za Hindistan Man hicret edenlerin katılması île
manda Hira lahmîlerinin de resmî dîni olan fazla artmıştır ( 1951 Me 849.000).] 19u Me
hıristiyanlığı seçmişlerdir. 228.700 kadar olan şehir nüfusunun 129.000
LÂHÛR. 7
kadarı mîislümaa idi. Şimdi muslüman »is- Bahlul Lödi Lâhûr ’u zaptetti; 1524 ’te şehir
beti ziyâdesiyle artmış bulunuyor. An'aneye Babur Mn orduları tarafından yağmaya uğradı.
göre, şehrin kurulması Rama’nin oğlu Lava Bu devirlerde bile Peneâb, hemen-hemen
yahut Loh adh bir şahsiyete atfedilir ve bu geniş bîr boşluktan ibaret olup, burada yalnız
na göre şehrin Lohâvar ismini aldığı ifâde Hindûlarm akmîardan az-çok korundukları bir
olunur. Bu şehir Büyük İskender istilâsına âit kaç müstahkem şehir bulunuyordu. »Belit ve
vekayinâmelerde, veya Strabo ve Plİnius ta Kâbil moğuîîarı her yıl Peneâb ’a akmlarda
rafından zikredilmekle beraber, Batiamyus 'un bulunmağı âdet etmişlerdi; bu yüzden eyâlet
kaydettiği Labokla ’mn burası olması muhte uzun zaman ıssız kaldı ve pek az toprak
mel görülür : Sir Alezander Cunnİngham ( An- ekildi, Patiâla'lı Ray Ram Deo Bahti, tekmil
cient Geographg of India) bunu Lavâlaka Peneâb 'a Lâhûr valisi vâsıtası ile, 900.000 ia~
«Lava 'mn evi“ olarak tefsir eder. Mahübka ka ( 2.OC0 İngiliz lirası ) bir iane teMıye et
rata Ma Peneâb ülkesine Tâkadesa, yâni Taka tir di“ (Babur, Vekayî, trk. trc. R. Rahmeti
lar memleketi denilir. Huien-Tsaog ’a göre, Arat, ing. nşr. Beveridge,).
633 ( m. s.) 'te Peneâb ’ın payitahtı Tâki idi. Büyük Hind-türk imparatorluğu devrinde
Bu müellif, bütün eyâleti dolaşmış ve tam iki Agra, Delhi ve Lâhûr başlıca üç şehir teşkil
sene orada ikamet etmiş olduğu hâlde, Lahor etmekte ve Hind-türk imparatorluğunun pâ-
olarak teşhis edilebilecek hiç bir şehirden rası bu şehirlerde basılmakta idi. Akbar, 1584
bahsetmez. Paraca 'ların Lobkot '□ belki Labür 'ten 1598'e kadar, Lâhûr Ma yerleşti; kaleyi
olabilir. Deşva Bkagâ ( Paraca ’lar tarafından târair etti ve genişletti. Burayı ikinci bir pâ-
toplanmış )> Lavpur racası Bânmal.ile Bhİm Sen yitaht yapan Cihangir’in zamanında Lâhûr
Kanekson arasında vukua gelen bir muharebeyi zenginlik ve İhtişamının en yüksek devresine
anlatırı orta Hindistan hükümdarları güneş erişti ki, bu imparatorun ve meşhur zevcesi
asıllı Râcpütiann efsânevî ceddi sayılan1 bu Nür Cihan'm türbeleri Râvi ırmağının kargı
zâtın, Lohkot 'tan cenuba doğru hicret etmiş tarafında bulunmaktadır. Fakat bundan sonra
olduğu söylenir ( miralay Tod bu hâdisenin tari şehir, Hind-türk imparatorluğunun gerilemesi
hini m, s. 145 'e doğru olarak tesbit etmektedir). sırasında vukua gelen felâketlerin bir çoğuna
Şehrin kapılarından biri Bhâti kapısı ismi ile mârûz kaldı: Burası Efgamstan yolu üzerinde
mâruftur; Râcputâna ülkesinin Solankhi ve bulunduğu için, garptan gelen bütün istilâcı
Bhâtılerı, Lâhûr 'u daha eski bir te'sis yeri lar tarafından, çiğneniyordu. Bu suretle birbi
olarak gösterirler. LâlıSr adı açıkça ilk defa ri arkasına Nâdir Şâh'ın, Aîjmed Şah Durrâ-
Sebük-Tigin ve gazneli Mahmud ’un seferleri ni Min ve onlara nisbetle daha az tanınmış
sırasında, Paşa var ve Ohind Men kovulan Ka istilâcıların yağma ve tahribine uğradı. Lâhûr,
bil vadisi Brahman hükümdarlarının yeni müslümanlar ile Sihler arasında mücâdele
payitahtlarım Önce Chelam nehri üzerinde mevzuu oldu ve Hind-türk imparatorlarının
Bhera ve daha sonra Lâhûr ’da kurmaları ile ve umûmî valilerinin makam olan büyük şe
geçer. Birbirini tâkip ederek gazneli istilâcı hir hemen-hemen bir harabe yığını hâline
lara karşı duran Cay Pâl ve oğlu Anang Pâl geldi. Fakat Sihler, 1798 Me Rancit Singh
'i Lâhûr racaları olarak zikreden Farişta ’ye devrinde, hâkimiyeti ele geçirince, Lâhûr ye
göre, Hindu hanedanı 1031 ( m. s.) tarihinde niden parlak bir kırallık payitahtı oldu; onun
devrilmiş ve Lâhûr'a gazneli hükümdarlar ta ölümünden sonra tekrar kargaşalık içine dal
rafından muslüman bir vâii tâyin edilmiş idi. dı. Daha sonra birinci ve ikinci Sih harpleri
Hindûlarm son bir İsyanı 1042 Me Mavdüd ve nihayet 1849 Ma İngiliz Hindistan! Ma il
tarafından bastırılmış ve şehrin idaresi — hak hâdisesi vukûa geldi. Bu tarihten sonra
muslüman aa'anesîne göre bu beldenin banisi Peneâb eyâletine merkez olarak devamlı şe
sayılan^— Melik Ayaz M verilmiş idi. Mas'ud kilde inkişâf etti ve yakın vakitlere kadar
IH. ( 1099—1x14 ) zamanında, Lâhûr Gazneliler boş kalmış sahalar üzerine yayıldı.
sülâlesinin payitahtı oldu ise de, 1186 ( m. s.) Yerlilerin şehri on üç kapılı bir sûr ile ku
Ma, Hindistan 'm muslüman fatihi Muhammed şatılmış olup, 1867 tarihinden beri, belediye
Güri ismi ile mârûf Şihâb al-Din tarafından I teşkilâtım hâiz bulunmaktadır. Lâhûr Mn es
zaptedildi. Daha sonra şehir Cengiz Han ve ki san’atları hemen-hemen ortadan kalkmış
Timur orduları tarafından yağmalandı; Mu- ise de, bunların yerine — pamuklu dokoma,
bâraîc Şah devrinde burası »uğursuz baykuş un ve demir fabrikaları gibi — zamanımızın
tan başka hiç bir canlı mahlûkun bulunmadı san’aiları kâim olmuştur. Burası aynı zaman
ğı ıssız bir saha** olmuş idi ( Ellİot-Dowson, da ziraî mahsûller için faal bîr ticâret mer
IV, S^> 57 )> Pathân sülâlesi devrinde LüfıÜr kezi meydana getirir. Avrupah mahallesi,
ehemmiyetsiz bir şehir olarak kaldı. 1436 Ma yahut Çivil Station şehrin cenup ye şar
8 LÂHÛR -.LAKNAV.
kında uzanır, geniş bir idare, terbiye ve ticâ- letler topluluğu içinde bir cümhûriyet meyda
ret merkezi teşkil eder. Buranın Anârkali de na getirdi; aradaki Mînİkdi adası (3,9 km.2,
nilen en eski kısmında eyâlet sekreterliği, 2.000 nüfus) ise, İngiltere ticâret nezâretine
Pencâb üniversitesi, eyâlet kolleji, tıp ve hu bağlı kaldı ],
kuk fakülteleri ile müze bulunmaktadır. Anlr- Bibliyografya: J. Stanley Gardi-
kali ile Avrupah mahallesi arasında ise, adli ner, The Fauna and Geography of the Mal-
ye sarayı, kiliseler, Lavvrence bahçesi ve eyâ dive and Laccadîve Archipelagoes (Camb-
let binası, daha ötede ise evvelce M i Sn Mir ridge, 1901 —1505 ) ; Mal&bar Dîstrict GazeU
ismi ile tanınmış kışlalar yer alır, Lahür aynı ieer (Madras, 190S); İmperîal Gazeiteer
zamanda Hind kıt'asımn şimâl-i garbisinde of India ( Oxford, 1908), (T. W. HaiC.)
ehemmiyetli bir demir yolu düğüm noktasıdır. LAKNAV. LAKHNAU ( Lucknow ), Hin
Bibliyografya: Syad Mulıammed distan 'da bir ş e h i r. Oudh ( Avaz ) eyâleti
Latif, Lahore, its history, crchitectaral nin eski merkezî iken, daha sonra Agra ye
remains and antiquit:es (Lahur, 1892 ); öudîı birleşmiş eyâletlerinin ikinci merkezi
T. H. Thorntoıı, Lahore ( Lahur, 1876 ); Ga- oldu. Şimdi Uttar Pradesh Syâletine merkez
zetteer of the Punjab ( Provincial and Dişi- olan ve Gumti ırmağı kenarında bulunan şeh
rict )j G. W. Forrest, Ciiîes of India ( Lon- rin 1911'de nüfusu 19.782 olup, bunun 4.46ı’!
don, 1905); J. D. Cunningham, A His- müslüman İdi [ 1951’de nüfusu 49&.000 ]. Şeh
tory of the Sikks (Loudon, 1849, tekrar rin müslüman istilâsından evvelki tarihine dâir
basılışı, Lâhûr, 1899; Kalküte, 1904). bir şey bilinmiyor. Her ne kadar isminin İlk
( R. B. WHîTEHEAD.) hecesi Laçman veya Lakhman 'm kısaltılma
LAK. [ Bk. lek. ). sından doğmuş ise de, bu ismin meaşe’i
LAKHNAV. [Bk. laknav.] kat’ı olarak belli değildir. En eski kısmı,
LAKHNAVTİ [Bk. laknavtL] XIII, asrm sonunda şeyhler tarafından ku
LAKİT. [ Bk. luçata. ]. rulan Laçman Tila 'dır. Bu tarikatın bîr ferdi
LAKKADİV ADALARI (Lok$a divr, olan Şah Minâ (Ölm. 1478), halk tarafın
„yüz bin ada" ), Hindistan ’ın cenûb-i garbi dan mübarek sayılarak, türbesi bir ziyâret-
sinde, Malabâr sahili açıklarında, 14° — 8° gâh oldu, Laknav 'ın ehemmiyeti, Dehli ’nin
Şimal arzında ve 710 40'~ 740 şark tulleri ara Süri hükümdarları devrinde başladı. 1526 'da
sında uzanan mercan kayaları takımı olup, Hümâyûn tarafından işgal ve 1528'de Babur
içlerinden ancak sekizi meskûn olan on bir tarafından zaptedildi; Akbar 'in zamanında
ada bulunur. Amini, Kardamat, Kütan ve Cet- Sarkar ’m başlıca şehri oldu. Hind-iürk im
îat meskûn adalarını ilıtîvâ eden şimal guru paratorluğunun inhitatı 1724'te Sa'âdat Hân’a
bu ile Agatti, Kavaraiti, Androth ve Kalpeni Oudh ’da müstakil vali gibi hüküm süren Na-
adlı meskûn adaları ihtiva edsn cenup gurubu vûbvazlr hanedanını kurmak fırsatım verdi ki,
olmak üzere, İki takıma ayrılır. Daha cenupta bunlar, bilâhare Oudh hükümdarları olarak, 1S56
ise, Lakkadİv, Maldiv adaları arasında tek ba 'ya kadar memlekete hâkim oldular. Iranîı bir
şına bulunan Minikoi adasına rastlanır kî, ta- Sayyidİ ve şi’î mezhebine mensup olan ve im
bi'î bakımdan sözü geçen takım-adaîarm ne bi paratorluğun veziri bulunan Sa'âdat Hân, Laknav
rine, ne de ötekine benzer. Lakkadİv adalarına şeyhlerinin kudretlerine son verdi, fakat payi
daha evvelce gelip yerleşmiş bulunan hindûîa* tahtı yine Fayzâbâd'da kaldı. Şehrin ehem
rm XIII. asırda müslüman oldukları rivayet olu miyeti bu hanedanın dördüncü hükümdarı :olan
nur. [ Mesahası 1.927 km8, olan bu adaların nüfu Âşaf al-Davîa (1775—1797) devrine rastlar.
su 194S 'de 12.285 >e varmıştır J, Ahâlisi, şimalî Bu devirde Laknav Oudh devletine payitaht
Malabâr Mâppİlla ’larma benzer ise de, zevce oldu. Muhteşem Viktorla parkının şarkında bu
leri onlarınkinden daha itibarlı olup,.kapalı ve lunan Rumî Darvâza, büyük ImâmbârS gibi
örtülü tutulmazlar, verasette kadın tarafı ta güzel binalar ve bir cami hep Aşaf ai-Davîa
kip edilir.- Lakkadİv adaları halkı, evvelce ’nin eseridir. Sözü geçen binaların ikinci ve
fi’Ien müstakil vaziyette olmak üzere, kendi üçüncüsü Eski-Hisar ( Maçhi Bhavan) ’da bulu
lerini Koliiuray racasına tabî sayarlardı; nur, Laçman Tila üzerinde de Avrangzib 'in
XVI. asırda bu hükümdar, adaları kendi ami camii yükselir. Şehrin mimarî bakımından en
rali Kananor racası 'Ali’ye bıraktı ve 1791 'de muhteşem eseri büyük îmâmbârâ’dır. General
Kananor, ingilizler fethedinceye kadar, onun Claud Martin tarafından kendisine ikametgâh
nesli tarafından idare edildi. [Hindistan kıt’ası olarak inşâ ettirilip, sonra mektebe çevrilen
1947 'de iki devlete ayrıldığı sırada Lakkadİv La Martinlere de bu devirden kalmıştır.
adaları Hindistan cumhuriyetine geçti; Maldiv Sa'âdat ‘Ali Hân ( 1797 — 1814), Dilkuşâ sa
adaları [ b. bk.] 1953 ’ten itibaren Britanya mil rayı ve Sikandra Bağ ’ı inşâ ettirdi. Kendisi ve
LAKNAV — LÂM. 9
bale Heri şehir etrafmı amâmî binalar, bahçeler, Harflerin tasnifinde mahcura olanlarıj
sayfiye evleri ile süslemeğe devam ettiler. Bu rif kısmmdadır ( bk. Kitâb Sibavcyh^ nşr. H.
devrin binalarında görülen bozuk Üslûp, Hin Derenbourg, II, 453 v.d.). Bu harfin yazı ta
distan Maki Islâm mimarîsinin inhitatına İşa rihinde aldığı şekiller için bk. mad. ARABİS
ret eden Ğâzi ’I-Din Haydar,. Oudh kıralı TAN ( yazı ), levha I.
unvanım aldı; Chattar Manzıl sarayını ve LAM, LÂM ( BANî Lâm ), Dicle ’nin aşağı
Şah ^dacaf ismi verilen türbeyi inşa ettirdi. mecrası çevresinde ('Aîi-Garbi, ‘Ali-Şarkİ,
Muhammed ‘Ali Şâh (1837—1842) idarede * AmSra ), göçebelikle yaşayan bir arap kabi
İslâhat yaptı ve masrafları kısarak, iktisâdı lesi, Hurşid Efendi ( XIX. asrm ortası ) ’nin
tedbirleri ile, hanedanın daha iki hükümdar istatistiğine göre, Dicle ’nin garbında ( 'Amâra
devrinde ayakta durmasına imkân hazırladı. ile Şatt al-Hayy arasında) 4.400 ve Dicle’nin
Onun da ismi Husaynâbâd .binalarının ismi şarkında, Mandalı ’den Karha ’nın kaybolduğu
ne bağlıdır. Oğlu Amcad ‘Ali Şâh devrinde bataklık bölgeye ( Kör ) kadar uzanan Iran hu
eski kötü hareketler yeniden alabildiğine baş- dudu boyunca 5.070 Bani Lâm ailesi var idi.
gosterdi ve memleketin idaresi felce uğradı. Ayrıca, 1788 ile 1846 tarihleri arasında, Iran
Vâcid ‘Ali Şâh (1847—1856 ), Oudh kır alla topraklarına ( Puşt-i kuh ’un cenup bölgelerine,
rının sonuncusu olup,.Kayşar Bağ ’ı inşâ ettirdi. Huv&yza valilerinin hâkimiyet sahalarına ), Bani
Sarayın kötü idaresi, Oudh ’un 1856 ’da, Lord Lâm’dan 17.450 âile geçmiş, hattâ bunların
Dalhonsie ’ma umûmî valiliği sırasında, ilhakına muhtelif bölümleri Karha ’mn şarkında ve Fal-
vesüe hazırladı. Bu hâdisenin sebep olduğu ayak lâhİya ’de yerleşmişlerdi.
lanma sırasında Laknav cesaretle müdâfaa edildi. Bani Lâni, menşe’lerinm Mekke civarı oldu
ilhaktan sonra, şehrin asrı ihtiyaçlarını te’- ğunu ( Lycîama a Nijeholt, Voyage, III, 225)
min etmek ve inkişâfını kolaylaştırmak için, ve isimlerinin en eski reisleri olan FaracLâm
büyük gayret sarfedildi ye Laknav, yakın çev ’dan geldiğini söylerler. Büyük kısmı itibârı ile
resi ile beraber, bazılarınca şimalî Hindistan şi’î olan Banı Lâm, Safevîler devrinden iti
’ıa en güzel şehri telâkkî edilecek kadar ge baren, İran siyâsetinin fa'âl taraftarı olan
lişti. Urdu kültürünün merkezi telâkki edilen Huvayza valileri, (Muşa’şa:, arap kabîle sey-
Laknav, bu sıfatla, Dehlİ ’nin rakibi olup, bil yidleri) ile dostça münâsebetlerini idâme
hassa kadınların tahsil ve terbiyesi bakımından ettiriyorlardı. 1678, 1715, 1742, 1748 ’de Bani
büyük kolaylıklar arzeder. Bâdşâh Bağ ’daki Lâm, Huvayza reisleri ile birlikte hareket
Cannıng üniversitesi ( 1864 ), King George tıp ederek, Bagdad valilerine karşı isyankâr bir va
mektebi (1910) ve Isabella Thorburn kızlar ziyet takındılar. Kendilerini Bayat köyleri,
mektebi şimdi yeni üniversite içinde yer almış Dah-i Lurân ve Baksâya üzerindeki mülkiyet
bulunuyorlar. Eyâlet müzesi de Laknav şehrin- lerinden mahrum eden Puşt-i Küh’taki Lur
dedir ve burada büyük bîr kışla da mevcut vâîileri ile münâsebetleri pek iyi değil idi;
tur. Muhtelif demir yollan bu şehirde düğüm umûmiyet ile komşuları Lürlar ile anlaşıyorlar
lenir. Evvelce burada yapılan altm ye gümüş dı. ‘Ali Rizâ Paşa ( 1836’ya doğru ) ve Nacib
işleme, muslin, bakır ve tunç işleri gibi yerli Paşa ( 1843 'ten sonra) Bani Lâm T ağır bir
san’atlar sonradan inhitat etmiştir. bozguna uğrattılar. Merkezî İran hükümeti de
Bibliyografya', Lucknoat Disirici ( 1841 ’de Mu'tamid al-Davla’nin seferleri sı
Gazetteer (1904); E. H, Hilton, Guide io rasında) Bani Lâm’ı Karha’nın sol kıyılarına
Lucknom ( Luknov, 1902); S. C, Hill, The sürdü İse de, şimalde ve şarkta Puşt-i Küh
Lifç„ of Claud Martin (Kalküte, 1901); dağlarına, cenupta Korlara sığman Bani Lam,
Sleeman, A Jcurney through ilte Kîngdom Türkiye ile İran arasında, 1914’e kadar, muh
of Önde (London, 1858 ); J. J. Mc Leod In- tar b'r mevkî muhafaza etti. ‘Amâra, Pây*i
nes, Lucknow and Önde in the Muti ruj ( Lon Pul ve Dizfül arasında Bani Lam ve Sagvand
don, 1895 ve 1905.) (R. B. WHITEHEAD.) Lurİarınm bulunması, bu yol üzerinden doğru-
LAKNAVTÎ. [Bk. gaur.) den-doğruya yapılan ticarî münâsebetleri dur
LALA MEHMED PAŞA. [Bk. mehmed durmuş idi.
PAŞA, LALA.] Kabîle XIX. asırda birliğini kaybetti. Dic
LALA MUSTAFA PAŞA, [mustafa le ’nin sağ tarafındaki kol ile sol tarafındaki-
PAŞA, LALA.] ler ayrı-ayrı reislerin idaresine girmiş idi. 1821
LALAZARÎ. [ Bk. lâlezârî. ] 'de Candil 'in oğlu azimli bir şahsiyet olan
LÂLEZÂRÎ. [Bk. MEHMED, LÂLEZÂRÎ.] Mazkür ( Matkür ) tahtından indirilen‘Ar ar’m
LAM. [ Bk. lâm. ] yerin3 geçli. Layard ’a bakılırsa, o zaman Maz-
LÂM. LAM, arap alfabesinin 23. ve kür ’un rakipleri üzerindeki hâkimiyeti pek, az
ebcedin 12. harfi. Sayı kıymeti 30’dur. idi, Lady Blunt, Şayh Mizbân ve oğlu Boneye