Table Of Contentalternatif
Sayı 2
Ocak 2016
T Ü R K İ Y E ' D E N S İ Y A S İ A N A L İ Z V E Y O R U M
TÜRKİYE
TÜRKİYE'DE MÜLTECİLER, DEĞİŞEN PARADİGMA VE GÜNCEL DURUM
Lime lime edilen hayatlar: İnsanlığın çiğnenen onuru
Ekoloji 26 Dış Politika 34 Kültür 38
Akkuyu’dan İğneada’ya nükleer algı operasyonu, Rusya- Türkiye gerilimi: Aşırı ihtiraslı hedefler Emin Alper ile söyleşi. Abluka: Gerçeğin acı ironisi,
Filiz Yavuz ve hastalıklı ısrar, Jens Siegert Söyleşi: Ayşegül Oğuz
Lime lime edilen hayatlar: İnsanlığın çiğnenen onuru
İçindekiler
3 Editörden
DOSYA: TÜRKİYE'DE MÜLTECİLER, DEĞİŞEN PARADİGMA VE GÜNCEL DURUM
4 Mülteciler: Temel Bilgiler- Rakamlar
8 Suriyeli mülteciler için değişen paradigma: Şimdi ne olacak?, Göksun Yazıcı
12 Suriyeli mülteci çocuklar ve engellenen eğitim hakkı, Ezgi Koman
16 Suriye’nin Domları: “Öteki” mülteciler, Kemal Vural Tarlan
DEMOKRASİ
20 Sürreel bir ruh hali; Bekir Ağırdır ile söyleşi, Söyleşi: Merve Erol
EKOLOJİ
26 Akkuyu’dan İğneada’ya nükleer algı operasyonu, Filiz Yavuz
30 Meraların imara açılması hayvancılıkta dışa bağımlılığı artırıyor, Ali Ekber Yıldırım
DIŞ POLİTİKA
34 Rusya- Türkiye gerilimi: Aşırı ihtiraslı hedefler ve hastalıklı ısrar, Jens Siegert
KÜLTÜR
38 Abluka: Gerçeğin acı ironisi, Söyleşi: Ayşegül Oğuz
İNSAN MANZARALARI
42 Olmak ve olurken olmak, Gülfer Akkaya
HBSD'DEN HABERLER
46 Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali.
Jürgen Gottschlich’le kitap tanıtımı ve söyleşi.
COP21 Paris: Gereklilik ve öneri arasında tarihî anlaşma.
Heinrich Böll Stiftung Derneği - Türkiye Temsilciliği
“Müdahil olmak, gerçekçi olabilmenin tek yoludur.” (Heinrich Böll)
Heinrich Böll Stiftung Derneği, Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi‘ne yakın, bağımsız ve açık görüşlü politik bir dernektir. Almanya
ve 30‘dan fazla ülkede, demokrasi konusunda farkındalığın, sosyopolitik duyarlılığın ve karşılıklı anlayışın yaygınlaşmasına katkı
sağlıyor. Heinrich Böll Stiftung Derneği sanatsal, kültürel alanların yanı sıra bilimsel projeleri ve kalkınma alanındaki işbirliklerini
de destekliyor. Ekoloji, demokrasi, cinsiyet demokrasisi, dayanışma, şiddetsizlik bizim temel değer ve referanslarımızdır. Heinrich
Böll’ün siyasete aktif yurttaş katılımına olan inancı ve desteği dernek çalışmalarımız için model oluşturuyor. Sahibi ve Sorumlu Yazı
İşleri Müdürü: Kristian Brakel; Yayın ekibi: Bahar Şahin Fırat, Menekşe Kızıldere, Semahat Sevim, Yonca Verdioğlu, Çeviri: Barış
Yıldırım, Erkal Ünal, Ayet Aram Tekin Katkıda bulunanlar Banu Yayla, Saynur Gürçay
Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği: İnönü Cad. Hacı Hanım Sok. No.10/12 Gümüşsuyu İstanbul
Telefon: +90-212-249 15 54 Faks: +90-212-245 04 30 e-posta: [email protected] web: www.tr.boell.org
Editör: Yücel Göktürk İngilizce düzeltme: Jennifer Petzen Yayına hazırlayan: Ender Ergün Tarih: Ocak 2016 Alternatif ücretsizdir, her
üç ayda bir Türkçe ve İngilizce dillerinde yayımlanmaktadır. Ücretsiz olan dergimizi edinmek ve/ veya abone olmak için [email protected].
org adresine yazabilirsiniz. Derginin tümüne veya dilediğiniz makaleye www.tr.boell.org adresinden de ulaşabilirsiniz. Alternatif’de
yayımlanan makalelerdeki görüşler yazarın kendisine aittir, HBSD’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.
■ Demokrasi
■ Dış Politika
■ Ekoloji
■ Kültür
■ HBSD’den haberler
Kapak fotoğrafı © Refik Tekin / NarPhotos
Heinrich Böll Stiftung / Türkiye 3
Editörden
Kalıcı olarak gelmek –
Türkiye’nin göçmen politikası değişiyor mu?
Aralık ayında AB ve Türkiye’nin ortak bir Eylem gerekse Suriye’ye geri gönderilmeleri ulusla-
Planı üzerinde anlaşmaya varmasıyla, mülteci rarası hukuka göre yasadışı. AB’nin daha çok
krizinde gidişatı değiştirmeye yönelik siyasî mültecinin kendi sınırlarına ulaşmasından
irade her iki aktör için de yararlı olabilecek kurtulmuş olmak adına bu tür uygulamaları
biçimde hayata geçmiş gibi görünüyor. Türkiye kabul etmeye istekli olup olmadığını ise zaman
açısından, AB ile sağlanan uzlaşma uluslararası gösterecek.
arenada nispeten yalnızlaştığı bir zamanda, Sonuçta, mülteciler açısından –yasal statü
hem Ortadoğu’da ani gelişen bölgesel arabu- verilmiş bulunan Iraklı ve Suriyeli mültecilerin
luculuk rolünün hem de Rusya ile ilişkisinin bile kendileri ve aileleri için bir gelecek pers-
tuzla buz olduğu bir sırada gerçekleşiyor. AB ve pektifi kurma şanslarını görece düşük gördüğü–
Türkiye’nin aralarındaki ilişkiyi canlandırması Türkiye’de kalmaktansa AB kıyılarına kaçmak
olumlu bir gelişme olabilir, ancak bu gerek daima daha cazip olacaktır. Bunun gerçekleş-
AB’nin gerekse Türkiye’nin şu anki iç duru- mesi için, Türkiye’nin yoğun bir biçimde yeni
muna pek de uygun düşmeyen, yanlış tarihlen- bir entegrasyon politikasına yatırım yapması
miş bir politika gibi görünüyor. gerekecektir. Bu ise yalnızca finansal ve siyasal
Kuruluşundan bu yana en büyük kri- bakımdan zorlu bir iş olmakla kalmayacak,
zini yaşayan AB içe dönmüş durumda: aynı zamanda mevcut Türkiye toplumunda bile
Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden ayrılması ve çeşitliliği yok sayan toplum anlatısını tehdit
böylece mevcut ortak kuru dağıtabilecek bir edecektir.
hareketi başlatması söz konusu, İngiltere’nin Alternatif’in bu sayısında, mülteci krizinin
AB’den tamamen ayrılma anlamına gelecek yalnızca Türkiye-AB ilişkileri açısından değil,
bir referandum düzenlemesi söz konusu, aynı zamanda ülkenin iç siyaseti ve bölge
yabancı düşmanı sağ partiler yükselişe geçiyor politikaları bakımından da Türkiye gündemi-
ve birliği içerden sarsıyor; ayrıca, mülteci krizi nin ilk sıralarında olmaya devam edeceğinden
AB ülkeleri arasındaki anlaşmazlığın ulaştığı hareketle, konuya geniş yer verdik. Göksun
düzeyi göz önüne sermiş bulunuyor. AB’nin Yazıcı, Ezgi Koman ve Kemal Vural Tarlan
orta vadede dahi yeni üye kabul edebilecek bir mülteci krizinin farklı yönlerine dair analizle-
durumda olup olmadığı belirsizliğini koruduğu riyle mevcut durumun anlaşılmasına yönelik
gibi, güneydoğusunda bir savaş yürüten, halkın değerli katkılarda bulundular. Jens Siegert’in
demokratik haklarını kısıtlayan ve muha- makalesi, geçtiğimiz günlerde Türkiye-Suriye
lif medyaya baskı yapan bir Türkiye’nin AB sınırında bir Rus SU-24 bombardıman uçağının
denetimine tâbi olmaya gerçekten sıcak bakıp düşürülmesinin ardından Rusya ile Türkiye
bakmadığı da belirsiz. arasında yaşanan gerilimi geniş bir tarihsel
Her halükârda AB ve Türkiye arasında sağ- ve siyasal bağlam içinde ele alıyor. Bu sayıda
lanan anlaşmanın Türkiye’de bulunan mülteci ayrıca KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır
nüfustan yararlanarak gerçekleştirilmiş olabi- ile 1 Kasım seçimleri hakkında yaptığımız
leceğini unutmamak gerekiyor. İnsan hakları söyleşiyi okuyabilirsiniz. Söyleşi, seçim öncesi
örgütlerinin, Türkiye yetkililerince yakalanan anketlerinin “başarısızlığı” ve öngörülmeyen
mültecilerin alıkonmaları ve geri gönderil- seçim sonuçlarının, başta barış sürecinin
melerine ilişkin raporları da bunu teyid eder kaderi olmak üzere tartışmaya devam edileceği
nitelikte. Türkiye’nin Yunanistan kıyılarına aşikar olan siyasî sonuçlarına odaklanıyor.
ulaşan mülteci sayısını düşürmesini arzu eden Alternatif’in yeni sayısını da keyifle okumanızı
AB üç milyar euro ödemeye hazır, fakat Ege umuyor, tüm okuyucularımıza mutlu ve verimli
denizini geçerken yakalanan mültecilere ne bir yeni yıl diliyoruz.
yapılacağını belirlemek konusunda oldukça
tereddütlü. Gerek mültecilerin tutuklanması Alternatif ekibi adına,
Kristian Brakel
4 Heinrich Böll Stiftung / Türkiye
MÜLTECİLER: TEMEL BİLGİLER- RAKAMLAR
Göçmen bir ülkeden diğerine geçici ya
da kalıcı olarak yaşamak ve genellikle
TERİMLER SÖZLÜĞÜ
çalışmak ya da aile üyeleriyle yeniden bir
araya gelmek için giden kişidir. İç hukuk
uyarınca ülkede kalma hakkı bulunan
Mülteci, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu ve devleti yabancı uyruklu kişilere ise düzenli
kendisini koruyamadığı yahut korumadığı için ülkesinden kaçan göçmen denir.
kişidir. İltica prosedürleri, bir kişinin hukuken mülteci tanımınına
uyup uymadığının tespit edilmesi için oluşturulmuştur. Bir ülke, bir
kişiyi mülteci olarak tanıdığında, söz konusu kişiye menşe ülkesinin
Sığınmacılar, iltica başvurularının
sağlamadığı koruma yerine uluslararası koruma sağlar. Sığınmacı,
incelendiği süre zarfında menşe ülkelerine
koruma bulmak amacıyla ülkesini terk etmiş ancak henüz mülteci olarak
geri dönmeye zorlanamaz. Uluslararası
tanınmamış kişidir.
hukuk uyarınca mültecilik kurucu değil
beyan edici bir statüdür ve resmi ve
hukuki olarak verilen ilticadan önce
gelmektedir.
Göç statüleri, ilgili iç hukuktaki mevzuat ve kurallarda yer alan
gerekliliklere uymayan yabancı uyruklu kişilere düzensiz göçmen
adı verilmektedir. Bu kişiler için ayrıca “belgesiz göçmen” terimi de
kullanılmaktadır. “Düzensiz” ifadesi yalnızca kişinin ülkeye giriş ya da
ülkede kalışı ile ilgili bir durumdur.
5)
1
0
2
or
p
a
MI r
ŞI
A
L
K
A
Y
A
M
T
U
T
A
D
RI
A
Ş
DI
Rİ
E
L
Cİ
E
T
L
Kişilerin ayrılmaya çalıştıkları ülkeye (ya da bazı hallerde açık denizlere) sınırı geçtikten Ü
M
kısa bir süre sonra geri gönderilmelerine itiraz etme fırsatı verilmeden zorla geri N
itilmelerine geri itme uygulaması denir. Geri itme uygulamaları genellikle grup halinde NI
A’
bulunan göçmen ya da mültecilere yönelik olarak gerçekleştirilmektedir. Bir grup insanın BM'nin bu yıl UP
R
bireysel olarak vakalarına bakılmaksızın sınır dışı edilmeleri ise toplu sınır dışı anlamına Haziran'da yayımladığı AV
gelmekte ve bu uygulama da uluslararası hukuk tarafından yasaklanmaktadır. 2014 Küresel Eğilimler er,
ül
Raporuna göre, dünya Örg
çapında mülteci sayısı Tel
Geri gönderme (refoulement) bir kişinin ciddi insan hakları ihlalleri (“zulüm” ya da ilk kez 60 milyonun ve
u
“ciddi zarar”) ile karşılaşma riskinin bulunduğu bir yere gönderilmesidir. Bu durumda üzerine çıktı. Dünyada ork
K
olan kişilerin uluslararası korumaya erişim hakkı bulunmaktadır. Mülteci ve sığınmacıların her 122 kişiden biri al,
kaçmak durumunda kaldıkları ülkeye geri gönderilmeleri uluslararası hukuk tarafından mülteci, yerinden on
yasaklanmıştır ve bu ilkeye geri göndermeme ilkesi (non-refoulement ilkesi) adı edilmiş kişi yada nati
er
verilmektedir. Sözü edilen ilke ayrıca işkence ve ölüm cezası gibi ciddi insan hakkı ihlalleri sığınmacı. Söz konusu nt
ile karşı karşıya kalma riski olan ancak hukuki olarak mülteci tanımını karşılamayan diğer 60 milyon kişi bir ülke esty I
kişiler için de geçerlidir. Dolaylı geri gönderme ise bir ülkenin bireyi ciddi zararla karşı olsaydı, dünyanın en mn
A
karşıya kalacağı üçüncü bir ülkeye gönderecek olan bir ülkeye göndermesine denir ve bu kalabalık 24. ülkesini k: (
da uluslararası hukuk tarafından yasaklanmaktadır. oluşturacaklardı. na
y
a
K
Heinrich Böll Stiftung / Türkiye 5
Göç Rotası hakkında
Türkiye’den Avrupa Birliği’ne (AB) uzanan rota Asya, Orta Doğu, likeli kılmasıydı. Ancak 2012 yılının Ağustos ayının ortalarında
Somali Yarımadası, Kuzey ve Sahra-Altı Afrika’dan gelen mülteci Yunanistan, geçişlerin yoğun olarak yaşandığı bu kara sınırının
ve göçmenler tarafından uzun yıllardır kullanılıyor. Bu rota üze- kuzey bölgesine 10,5 kilometre uzunluğunda tel örgü çekti.
rinde kara güzergâhı Türkiye’nin kuzeybatısından Yunanistan ve Öte yandan Yunanistan adalarında ya da Ege Denizi’nde
Bulgaristan’a, deniz güzergâhı ise Türkiye’nin Ege kıyılarından yakalanan göçmen sayısı 2012 yılında 169 iken 2013 yılında
Yunanistan adalarına uzanıyor. 3.265’e çıktı. 2013 yılı içinde Türkiye’den doğru karadan 1.109
2010 yılına kadar göçmen ve mültecilerin büyük bir bölümü düzensiz giriş gerçekleşirken, bu sayı denizlerde 11.447’ye yük-
Ege Denizi’ni küçük botlarla geçerek Yunanistan’a ulaşmaya çalışı- seldi. Türkiye’den Yunanistan’a deniz yoluyla geçmeye çalışanla-
yordu. Ancak o sene bu güzergâh değişerek Türkiye’nin Yunanistan rın sayısı 2014 yılında da artmaya devam etti ve bu sene içinde
ile olan kara sınırında bulunan ve büyük bir bölümü Meriç Nehri 43.518 mülteci ve göçmen Yunanistan adalarına varmayı başara-
boyunca uzanan Meriç bölgesine kaydı. Bu kaymanın nedenlerin- bildi. Türkiye ve Yunanistan kara sınırından gerçekleşen düzensiz
den biri Frontex (Avrupa Sınır Ajansı) desteğini alan Yunanistan giriş sayısı ise aynı sene 1.903 olarak gerçekleşti. BMMYK tarafın-
sahil güvenliklerinin denizlerdeki artan izleme faaliyetleri, diğeri dan verilen bilgileri göre 5 Ekim 2015 itibariyle Yunanistan adala-
ise Yunanistan hükümetinin kara sınırı boyunca döşenmiş olan rına varan kişi sayısı 416.245. Bu kişilerin %97’si en fazla mülteci
anti-personel mayınlarını temizlemesinin söz konusu güzergâhı üreten ülkelerden geliyorlar ve %70’i ise Suriye’den kaçan kişiler-
Türkiye’den yürüyerek geçiş yapan göçmenler için daha az teh- den oluşuyor.
Kasım 2015 itibarıyle Avrupa sınırlarında tel örgütler
AB üye devletleri AB'nin dış Devletlerin sınırlarını kontrol etme hakları vardır. Ancak bu, uluslararası
insan hakları yükümlülükleriyle uyumlu bir şekilde yapılmalıdır. Özellikle de
sınırlarına 175 milyon Euro'yu
sınır kontrolüne ilişkin tedbirler mültecilerin güvenli bir yere ulaşmalarını
aşan maliyetle 235 kilometreden
ve sığınma talebinde bulunmalarını engellememelidir. Avrupalı liderlerin
fazla tel örgü dikti. düzensiz göçün önlenmesine yaptıklarına vurgu AB’nin etrafında görünen
ve görünmeyen duvarların inşa edilmesine neden oluyor. AB üye devletleri 5
1
her ne kadar 1951 Mülteci Sözleşmesi’ne taraf olsalar da mültecilerle 0
2
ilgili herhangi bir şekilde taahhüt altına girmeyi engellemek, dünyadaki or
p
a
IOM’un 8 Aralık verilerine göre bu yıl mültecilere karşı herhangi bir sorumluluk almaktan kaçınmak ve mültecilerin MI r
kendi yetki alanlarına girmemelerini sağlamak için neredeyse ellerinden ŞI
909,000’den fazla göçmen ve mülteci A
gelen her şeyi yapıyor gibiler. L
deniz yoluyla Avrupa’ya ulaştı. 2014’te AK
Y
bu sayı 219,000 olarak kaydedilmişti. A
M
Aynı kaynağın Kasım 2015 verilerine T
göre 3,500’den fazla göçmen ve mülteci Avrupa'daki suriyeli mülteci sayısı: A TU
Avrupa’ya ulaşmaya çalışırken denizde tüm Avrupa ülkelerinde 512 bin 909 kişi. RID
hayatını kaybetti. ŞA
DI
Rİ
E
L
Cİ
Macaristan-Sırbistan sınırı boyunca TE
L
175 kilometrelik tel örgü. Bulgaristan-Türkiye sınırı MÜ
boyunca sonradan 130 N
kilometreye uzatılacak NI
İspanya'nın Fas sınırındaki A’
Ceuta ve Melilla anklavı boyunca 30 kilometrelik tel örgü. UP
R
V
18.8 kilometrelik tel örgü. A
er,
ül
g
Ör
Tel
e
v
u
k
or
K
al,
n
o
ati
n
er
nt
y I
est
Yunanistan-Türkiye sınırındaki mn
A
Evros (Meriç) bölgesi boyunca k:
a
10.5 kilometrelik tel örgü. yn
a
K
6 Heinrich Böll Stiftung / Türkiye
Türkiye'de İltica Hukuku - Temel bilgiler
dan gelen göçmenlere mülteci statüsü tanımıyor.
İlk kez 2011 Nisan’ında Türkiye’ye giriş yapan
4 Nisan 2013 tarihinde kabul edilen 6458 sayılı Yabancılar ve Ulus-
ve bugün artık sayıları 2,2 milyonu aşan savaş lararası Koruma Kanunu (YUKK), Türkiye’de iltica hukuku alanında
yapılan ilk yasal düzenlemedir. Kanun, 1994 Yönetmeliğinin belirlediği
mağduru Suriyeliler, Türk iltica hukukuna göre
sığınmacı kavramı yerine “şartlı mülteci” kavramını getirmiş, şartlı mül-
mülteci olarak tanımlanmıyor.
tecilerin üçüncü bir ülkeye yerleştirilene kadar Türkiye’de kalmalarına
izin vereceğini kararlaştırmıştır. Ancak coğrafi kısıtlama, bu kanunda da
II. Dünya Savaşı sırası ve sonrasında yaşanan büyük nüfus hareketle- söz konusudur. Kanunun 62. Maddesine göre “Şartlı mülteci, Avrupa
rinin doğurduğu şartlara istinaden, “iltica hakkı”, İnsan Hakları Evren- ülkeleri dışında meydana gelen olaylar sebebiyle, ırkı, dini, tabiiyeti,
sel Beyannamesi’nin 14. maddesi kapsamında ve özel bir Birleşmiş belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden
Milletler Sözleşmesi ile düzenlendi. 28 Temmuz 1951’de Cenevre’de dolayı haklı zulüm korkusu yaşayan kişidir”. Buna karşın Madde 61/1’de
bir araya gelen 26 ülke temsilcisinin imzaladığı, “Mültecilerin Hukuki “mülteci” aynı durumlara “Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar
Statüsüne Dair Sözleşme” (1951 Cenevre Sözleşmesi), mülteci kav- nedeniyle” maruz kalan kişi olarak tanımlanmıştır.
ramını, ilticaya ilişkin hakları ve devletlere düşen yükümlülükleri Aynı kanunun 91. Maddesinde “Geçici Koruma, ülkesinden ayrıl-
tanımladı ve düzenledi. Türkiye bu Sözleşmenin tarafıdır. maya zorlamış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma
1951 Sözleşmesi’nin girişinde yer alan “1 Ocak 1951’den önce bulmak amacıyla kitlesel olarak Türkiye sınırlarına gelen veya sınırları
Avrupa’da meydana gelen olaylar” ibaresinden kaynaklanan geçen yabancılara sağlanabilecek korumadır”. Bu madde doğrultu-
kısıtlama, 1967 New York Protokolü ile –kısmen– kaldırıldı. 1967 sunda Suriyeli göçmenlerin durumunu düzenleyen “Geçici Koruma
Protokolü, Sözleşmenin zaman bakımından getirdiği kısıtlamayı kal- Yönetmeliği” Ekim 2014’te yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik, Suri-
dırmışsa da, coğrafi kısıtlama aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ye’deki savaşın doğurduğu göç hareketlerine istinaden hazırlanmış
kimi ülkeler tarafından halen uygulanıyor. Dolayısıyla Türkiye, 1951 olsa da, uygulama alanı Suriyeliler ile sınırlı değildir.
Cenevre Sözleşmesini coğrafi kısıtlama ile uygulayarak, Avrupa dışın- (Kaynak: Türkiye'deki Suriyelilerin Hukuki Durumu, Seta Raporu, 2015)
Aralık 2015 AB-Türkiye Mülteci Zirvesi
29 Kasım 2015 tarihinde, Avrupa Konseyi tirme taahhüdü verdi: Zirveyi değerlendiren AB Komisyonu eski
Başkanı Donald Tusk’ın“Türkiye ile ilişkile- • AB'ye üyelik sürecinin hızlandırılması başkan yardımcısı Verheugen’e göre, “AB’nin
rin yeniden canlandırılmasını sağlamayı ve • 3 milyar Euro finansal destek Türkiye ile ilişkilerini bir üst seviyeye taşıdığı
sığınmacı akışını durdurmayı hedeflediğini" •Türkiye vatandaşlarına Schengen Bölgesi'nde açık ancak bunu Türkiye’ye üyelik taahhüdünü
söylediği Avrupa Birliği-Türkiye Zirvesi ger- vize serbestisi yerine getirmek için değil; bir krizin, mülteci
çekleşti. Zirvede AB ülkeleri ve Türkiye lider- • 400 bin Suriyeli mültecinin yasal yollarla krizinin aşılmasında Türkiye’ye duyduğu
leri, büyük kısmı Suriyeli mültecilerden oluşan AB'ye alınması ihtiyaç sebebiyle yaptı. AB’nin bazı liderleri
göçmenlerin AB ülkelerine akınını kontrol açıkça ‘Türkiye ile zorunlu olduğumuz için
altına almak için birlikte çalışma ve işbirliği Türkiye'den işbirliği talep edilen konular ise konuşuyoruz’ açıklamasını yaptı. Ben bu yak-
yapma konusunda uzlaşmaya vardı. şunlar: laşımla güvenin yeniden inşa edilebileceğine
Brüksel'de düzenlenen zirvede AB, mülte- • Ankara'nın sınır güvenliğini artırması inanmıyorum. AB’nin Türkiye politikalarında,
ciler konusunda işbirliği yapması karşılığında • İnsan kaçakçılığıyla etkin mücadele esasa ilişkin bir tutum değişikliği gerçekleş-
Türkiye'yle ilişkilerini üç temel alanda geliş- • Geri Kabul Anlaşması'nın imzalanması medi.”
Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin yoğun olarak yaşadığı yerler
KKıırrkkllaarreellii
Edirne YalovaKocaeliSakarya DüzceBZoonlguuldakBKaarrtaıbnük ÇaKnaksıtraımonu Sinop AmSaasmyasun Ordu Giresun Trabzon Rize Artvin ArdKaahrasn
Çanakkale Bursa Bilecik Çorum Tokat Bayburt
Erzurum
Balıkesir Kütahya Ankara Kırıkkale Yozgat Sivas Erzincan
Tunceli
Bingöl
Manisa
Afyon Kayseri Van
Bitlis
Aydın Denizli Isparta Konya Aksaray Malatya Diyarbakır BatmanSiirt Hakkari
Adıyaman
Burdur Adana Mardin up
Antalya KaramaMnersin Osmaniye KilisGaziantep k Gro
n
Hatay a
B
d
orl
W
k:
0 0.1 0.4 0.5 5.2 %12.8 na
y
a
K
Heinrich Böll Stiftung / Türkiye 7
BMMYK'nin 31.10.2015 verilerine göre Türkiye'de (Suriyeliler dışındaki) Kayıtlı Sığınmacıların
Ülkelere Göre Dağılımı
SOMALİ 1.692
AFGANİSTAN 79.438 İRAN IRAK 93.705
17.908
DİĞER 7.977
TOPLAM 200.720
2011-2015 arası Suriyeli mülteci Yaş, cinsiyet dağılımı
nüfus artışı
(%) 25
2.500,000 Türkiye hükümetinin Türkiye- 20 Er%ke k Ka%d ın
Suriye sınırı yakınında kurduğu 50,83 49,1
25 kampta, 13 Ağustos 2015
tarihi itibariyle 262,134 Suriyeli 15 2.291,900
mülteci yaşıyordu ve kampların
tamamı doluydu. Mülteci nüfusun
2.000,000 kalan %85'i “şehir mültecileri”
10
olarak, ülkenin dört bir yanındaki
il ve ilçelere dağılmış durumda.
Mültecilerin en yoğun yaşadığı
5
Güneydoğu bölgesinde, Suriye
sınırı yakınındaki bazı kentlerin
1.500,000 nüfusları, yoğun mülteci akını
0
sebebiyle yüzde 10 veya daha fazla 0 - 4 5-11 12-17 18-59 60+ Yaş
arttı. Ayrıca, Suriye'den gelen
mültecilerin İstanbul, Ankara
ve İzmir gibi büyük kentlere de
yerleştiği görülüyor. Ocak 2015 itibarıyla İstanbul'un Suriyeli
1.000,000
mülteci nüfusunun 330,000'e ulaştığı ifade ediliyor. İstanbul’u
253 bin kişi ile Antep, 240 bin kişi ile Urfa, 204 bin kişi ile
Hatay izliyor. Kilis’te 86 bin, Mardin’de 78 bin, Adana’da ve
Maraş’ta 60binin üzerinde Suriyeli yaşıyor. e
y
ki
559,994 ür
500,000 T
K-
Y
M
M
174,598 B
k:
8,000 na
y
0 Ka
11/2012 01/2013 01/2014 12/2015
n
a
d
n
u’
or
p Türkiye'de hükümetin idaresindeki 25 mülteci kampında bulunan
a
k r okul çağındaki Suriyeli çocukların yaklaşık yüzde 90'ı düzenli olarak
alı
Ar okula gidiyor. Ne var ki, bu çocuklar Türkiye'de yaşayan okul çağındaki
ün Suriyeli mülteci nüfusun yalnızca %13'ünü oluşturuyor. Türkiye'deki Suriyeli
n
ütü’ çocukların büyük çoğunluğu mülteci kamplarının dışında, kent ve köylerde
g
Ör yaşıyor ve buralarda okula kayıt yaptırma oranları çok daha
me düşük. 2014-2015 yılında bu nüfusun yalnızca %25'i okula gitti.
e
arı İzl Yaklaşık 485,000 çocuğun eğitime erişim olanağı hâlâ yok.
kl
a
H
n Türkiye’deki 2 milyondan fazla Suriyeli sığınmacı arasında
a
e ilgili, İns okuUl NçIaCğEıFn'dina t aohlmanin l7er0in8e bgöinre Sdüunryiaydeali t obpullaumnu yor.
er il 3 milyon Suriyeli çocuk okula gidemiyor.
cil
ülte 2014-2015 döneminde bunların sadece yaklaşık
m
k 212 bini ilk ve ortaokullara kayıt yaptırabildi.
u
c
o
Ç
k:
a
n
y
a
K
8 Heinrich Böll Stiftung / Türkiye
DOSYA
Suriyeli mülteciler için değişen paradigma:
Şimdi ne olacak?
Göksun Yazıcı
Türkiye’nin Suriyeli mülteci paradigması altı
milyar Euro harcama yaptık, yükü artık paylaş-
hafta gibi bir sürede tamamıyla değişti. Aşağıda malıyız” beyanına karşılık bir “yardım” olarak
daha ayrıntılı tartışılacak bu değişiklikleri şöyle verilmişse, paranın büyük bir yapısal değişim
için kullanılmayacağını düşünebiliriz. Hükümet
özetleyebiliriz. Merkel’in yaptığı ziyaret ile hızlanan
bu paranın Türkiye’nin şimdiye kadar yaptığı
süreç 29 Kasım’da AB ve Türkiye zirvesinin büyük harcamaların bir kısmının karşılanması olarak
bir kararı ile sonuçlandı. Bu karara göre AB verildiğini varsayabilir; bu da ihtimaller arasında.
Tek bir konuda netlik var: Türkiye Avrupa’ya
Türkiye’ye mültecileri barındırması için toplam
düzensiz göçmen hareketlerini önleyecek,
3 milyar Euro yardım yapacak. Türkiye ile AB
Avrupa’ya düzensiz geçiş yapanları “güvenli
görüşmelerinde yeni fasıllar açılacak. Açılacak ülke” statüsüyle geri kabul edecek. İşte ayrıntı-
ilk fasıl 17. fasıl olarak adlandırılan ekonomik larıyla tartışacağımız başlıklardan biri bu. Geçici
Koruma Yönetmeliği’yle belirlenen Türkiye’nin
ve parasal politika faslı olarak belirlendi; fasıl
mülteci paradigması tamamıyla değişecek. Yeni
planlandığı gibi 14 Aralık tarihinde açıldı.
paradigmanın hangi yönde ilerleyeceği kesin
olmasa da bazı öngörüler yapabiliriz, bu öngörü-
ler aşağıda ayrıntılı şekilde ele alınacak.
Sınır muhafızlığı ve “rüşvet”
Ekonomik fasıl Merkez Bankası’nın bağımsız-
lığını ve kamu kuruluşlarını finanse etmemesi
gibi, özel sektörleşmeyi hızlandırıyor. Serbest 29 Kasım zirvesi ardından hükümet 2016 yılında
dolaşıma vurgu yapan bu fasıl, “işgücünün ser- Avrupa’ya vizesiz giriş “müjde”si verdi. Fakat
best dolaşımı” gibi başlıklar içerse de asıl olarak böyle bir kesinlik yok. Kısacası, 29 Kasım zirve-
sermayenin güvenli dolaşımına odaklanıyor. sini hükümet iç politikaya “büyük bir başarı” gibi
Fasıl açmakta bir zorluk yok zaten, Türkiye yansıtsa da böyle bir başarı yok. Mülteci akınıyla
için toplam 33 faslın 14’ü açılmış ve sadece biri gittikçe korunmacı olan, ekonomik anlamda
kapatılabilmiş. Yani Türkiye sadece bir fasıldan güvenceleri askıya almış, yastıksız bir neolibera-
“sınıfı geçmiş”, diğerleri sürüyor, yani bir tane lizme sıvanmış Avrupa ile ortaklığın nasıl faydası
daha açılsa ya da açılmasa pek de bir şey fark olacağını bir yana bırakalım. AB Türkiye’yi kucak-
etmeyecek. “Ekonomik yardım” olan 3 milyar lamış değil, AB Türkiye’ye kendisinin sınır muha-
Euro’nun nasıl ödeneceği belli değil, 500 milyon fızı olması için bazı “rüşvet”ler veriyor.
Euro’nun AB ortak kasasından ödenmesi, kalanı- Bu zirvenin ve üç milyar Euro’nun bir “rüş-
nın ülkelere bölünerek ödenmesi gibi muğlak bir vet” olduğunu söyleyen sadece biz değiliz, Bel-
plan var. Herhangi bir ödeme planı ve parayla ne çika eski Başbakanı Guy Verhofstadt zirvenin
Göksun Yazıcı yapılması gerektiği konusunda netlik yok. Hem hemen ardından Avrupa’nın mülteci meselesi-
Urfa ve Hatay'da mülteci
AB’nin hem de Türkiye hükümetinin paranın nin “Türkiye’ye rüşvet verilerek çözülemeyece-
koruma programlarında çalıştı.
Express dergisi ve Bianet ne konuda harcanacağına dair bir açıklaması ğini” yazdı. Zirve ardından çizilen karikatürlerde,
yazarlarından. İstanbul Bilgi olmadı. Türkiye bekçi köpeği olarak resmedildi. Kısaca,
Üniversitesi Yayınları'nda
Hangi konuda harcanacağı belirtilmeyen bu Türkiye itibar kazanmadı ya da iç politikada res-
Göç Çalışmaları serisinin
editörlüğünü yaptı. para, Türkiye’nin “biz mülteciler için dört yılda 7 medildiği gibi AB’ye bir adım yaklaşmadı. Hem
Heinrich Böll Stiftung / Türkiye 9
18 Ekim 2015'te Yıldız
Sarayı'nda gerçekleşen
Merkel-Erdoğan buluşmasının
ana konusu mültecilerdi. Konu
hakkında Almanya Başbakanı
Merkel "Türkiye'nin bugüne
kadar 2 milyondan fazla
mülteciyi kabul ederek çok
zor bir görevi üstlendiğinin
bilincinde olduğumuzu ifade
etmek istiyorum. Bu mülteci
hareketinin çoğalabileceğini
ve Türkiye üzerinden AB'ye
akacağını görebiliyoruz.
Türkiye'nin yükünü mutlaka
birlikte üstlenmek gerektiğini
savunuyoruz. Bütün bu ortak
görevlerden yola çıkarak,
Türkiye ve AB arasında daha
sıkı ve yoğun bir iş birliği
içerisine girilmesi gerektiği
konusunda mutabakata
varıldı" şeklinde konuştu.
© http://www.tccb.gov.tr
yaklaşmış olsa bile, bu yakınlaşma “rüşvet”in ması nadirdir. Bu değerleri sırtımızı Avrupa’nın
gölgesini silecek bir kazanım olmayacak. Mülte- piyasa projesine dayanarak değil, AB’ye rağmen
cilerin hayatları üzerinden yapılan bu pazarlık, savunmamız gerektiğini unutmayalım. AB mül-
hem Türkiye hem de AB tarihinde kara bir leke teci akınından sonra mülteci olarak kabul etse
olarak kalacak. hak ve malî destek vereceği insanların akınına
uğramak istemedi ve sınırlarını güçlendirmek
istedi. AB’nin bu krize “insanî” tepki vermesi pek
AB’nin acil durumu
de beklenemezdi, çünkü AB “insanî” bir birlik
olmadı –AB ülkelerindeki insanların mültecileri
Türkiye resmi rakamlara göre 2,4 milyon, gayri kucaklayan tavırları devletlerin temel politikaları
resmi tahminlere göre yaklaşık 3 milyon Suriyeli haline gelmedi. Politik ve ekonomik birlik olarak
mülteci barındırıyor. Resmi rakamların yüzde AB, kapitalist ekonominin gereklerini yaptı.
15’ine denk gelen mültecinin 2015’in ilk altı Mültecilerin Avrupa’ya düzensiz geçişle-
ayı içinde Avrupa’ya düzensiz geçişler yaptığı rinde birkaç temel sebep vardı. Birincisi, Geçici
hesaplanıyor. Düzensiz geçiş yapanların yakla- Koruma Yönetmeliği’yle korunan mültecilerin
şık yüzde 80’inin Türkiye kara sınırlarından çok mülteci statüsü yoktu. Eğitim, sağlık gibi temel
deniz yoluyla Yunan adalarına geçmeyi tercih hizmetlere yönetmelik gereği ulaşma hakları olsa
ettikleri görülüyor. Yaz ayları boyunca iki kıyıya da, (bu hizmetlere ulaşmakta da güçlük çektikleri
da vuran mülteci bedenleri sivil halkı harekete gibi) çalışma ve mültecilik için başvurma hak-
geçirdi. Hem Türkiye kıyılarında hem de Yunan ları yoktu. Türkiye, “araf”tı; mültecilerin hiçbir
adalarında ve Avrupa içinde mültecilere yardım statüsünün olmadığı, garip boyutta “sığınmacı/
için dayanışma ağları oluşturuldu. misafir” olarak görülüp bekletildikleri bir yerdi.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük Türkiye mültecilerin düzensiz akınını Avrupa’ya
“mülteci krizi”ni yaşıyoruz. Krize “insanî” olarak kendisinin vazgeçilmez bir ülke olduğunu gös-
yaklaşan sivil toplumlar “insanî” bakış açısının termek için durdurmadı ve bu akını bir pazarlık
indirgemeci bir bakış açısı olduğunu gözden kozu olarak kullandı; hem Avrupa’ya hem de böl-
kaçıyorlar. Üçüncü Dünya Savaşı ortada yokken gedeki diğer ülkelere karşı.
bu kadar büyük bir mülteci krizinin insanî kriz
yaratan politik ve ekonomik bir kriz olduğu göz-
Yeni mülteci paradigmasının
den kaçıyor.
Mülteci cenazeleri bölgede oynanan vekalet temel şartları
savaşlarının bir sonucu, mültecilere bakarken bu
vekalet savaşlarına dahil olan devletlerin politi- Avrupa 3 milyar Euro vererek Türkiye’den Geçici
kalarının üzerlerini örtmesine izin veremeyiz.1 Koruma kanunu değiştirmesini ve yeni bir kanun
AB, Avrupa ulus-devletlerini tek bir şemsiye ya da yönetmelikle onlara mülteci statüsü veril-
altına toplayıp kendi içinde sınırları kaldırmış mesini istiyor. Dolayısıyla dört seneyi aşkın bir
olsa da ortak “piyasa projesi” olarak her zaman senedir uygulamada olan Geçici Koruma Yönet-
yüksek sınırlara sahip olacaktır. meliğinin paradigması değişiyor. Avrupa’nın
Avrupa’nın “özgürlük ve eşitlik” gibi kav- Türkiye’ye 3 milyar Euro karşılığında kabul ettir-
ramları kendinden olmayan insanlara uygula- diği yeni mülteci paradigmasının temel şart-
10 Heinrich Böll Stiftung / Türkiye
ları şunlar: 1) Geri Kabul Anlaşması’nın hayata Avrupa’ya gitmemeleri sağlamak karşılığında
geçirilmesinin öne çekilmesi. Belirtelim; Avrupa 3 milyar Euro almayı garantiledi. Fakat bu
Birliği’nin Geri Kabul Anlaşması’nı sadece Tür- paranın nasıl alınacağı ve nasıl harcanacağı
kiye ile imzalamadı. AB, bu anlaşmayı eski aday konusunda hiçbir açıklama yapılmadı –ne
ülkelerin tümüyle ve ayrıca AB’ye komşu pek çok Avrupa’dan ne Türkiye’den.
ülkeyle de imzaladı. Avrupa Birliği bu düzen- Mültecilere tanınacak çalışma hakkı,
lemeyi komşuluk politikası olarak ele alıyor. 2) zaten kronik işsizlik sorunu olan bir ülkenin
Türkiye’den AB’ye gerçekleşen düzensiz göçün karşılaşacağı büyük sorunlardan biri. Hükü-
önlenmesi, meşru yolla mülteci göndermenin met, “ek çalışma alanları yaratmak” adına, bu
hayata geçmesi, bu nedenle kota artırımının parayı özel sektöre yatırım amacıyla aktarırsa,
uygulanması. 3) Türkiye’deki mültecilerin yaşam işletmelerin şeffaflığını izlemek zorlaşabilir.
standartlarının yükseltilmesi. Ayrıca, yıllardır işverenlerin “ucuz işçi” olarak
gördüğü mültecilerin daha fazla sömürülmesi
için yollar döşeniyor olabilir; yereldeki “ucuz
Şartların uygulanması
işçiler”in daha da ucuzlaması için mültecileri
yerel işçilere karşı kullanılabilir, ki piyasa man-
AB’nin şartları şöyle işleyecek: 1) Avrupa’ya tığı işçiyi işçiye kırdırma mantığına dayandığı
düzensiz geçiş yapan her mülteci geldiği ülke için bu ihtimalin uzak olduğunu düşünemeyiz.
neresi olursa olsun, Türkiye’ye iade edilecek. 2) Eğitim şartlarının iyileştirilmesi de AB’nin
Türkiye ve Avrupa düzensiz geçişleri önlemek şartlarından biri ancak bu konuda bir altyapı
için sınır güvenliğini arttıracak. 3) Avrupa kabul hazırlığı henüz görülmedi. Kısacası, Türkiye
edeceği mülteci kotasını belirledikten sonra, şu anda sadece para karşılığı sınır muhafızlı-
mülteci kabulü için Türkiye’de merkezler aça- ğını üstlenmiş görünüyor. Mültecilerin Türki-
cak ve Türkiye’den bu merkezlere başvuru yapı- ye’deki yaşantılarının onlara büyük faydalar
labilecek ama hangi mültecinin kabul edileceği sağlayacağı konusunda mültecilerin de büyük
AB ülkeleri tarafından belirlenecek. Bu kotanın kuşkuları var. Hatay’da görüştüğüm mülteciler,
yaklaşık 400 bin olacağı konuşuluyor. AB’nin AB parasının kendilerine harcanmayacağını
uyum yasaları göz önüne alınırsa genellikle düşünüyorlar.
kalifiye kişiler kabul edilecek. 4) Türkiye, Suri-
yeli mültecileri “misafir/sığınmacı” statüsün-
“Halep sizi affetmeyecek”
den çıkartarak, Geçici Koruma Yönetmeliğini
değiştirerek, daha “kalıcı” bir yönetmelik ya da
kanun yapacak. Buna göre mültecilere çalışma Türkiye, kendisini bölgedeki Sünni nüfusun ve
hakkı tanınacak. mültecilerin hamisi olarak göstermeye çalışsa
Bir piyasa birliği olarak AB, kendisinin de da, Türkiye’de yaşayan mülteciler Türkiye’nin
içinde olduğu vekalet savaşıyla yaratılan bir ülke muhalifleri silahlandırdığını ve bölgede mez-
trajedisinin yarattığı insanî krizden, “para verip” hepçi bir politika güttüğünü biliyor. Baas reji-
kurtulmaya çalışıyor. AB, bu paranın verilme minin baskısına karşı Arap Baharı’nın devamı
takvimini ve nasıl yollarla verileceğine dair bir olarak demokratik devrim için sokağa çıkmış
plan açıklamadı. Paranın denetlenmesi konu- gençler birkaç ay içinde sokaklardan çekilmek
sunda kurullar oluşturacağı yönünde söylenti- zorunda kaldı. Devrimleri çalınmış, ülkeleri
ler var, ama Türkiye hükümetinin “bize parayı savaşa sürüklenmiş mülteciler Türkiye’yi hami
verin, gerisine karışmayın” yönünde bir tavrı olarak görmüyorlar.
olduğu da konuşuluyor. Kısacası, kirli pazarlığın Hatay’da konuştuğum genç bir mülteci,
parası belirlendi ama bir ihtimal mültecilerin “biz kim Alevi, kim değil bilmezdik, mezhep
hayatını iyileştirir mi diye düşünsek de adı üze- sorunu yoktu” diyor ve Türkiye’nin mezhepçi
rinde “kirli pazarlık” mültecilerden çok devletle- tavırlarından, onları onurlarını koruyacak
rin, kapitalist ekonomilerin iyiliğini düşünüyor. şekilde mülteci haklarıyla donatmadan insanî
yardımlara muhtaç bırakmasından dolayı da
Türkiye’ye kızgınlar. Türkiye’nin vekalet sava-
Kirli pazarlık ve “ucuz
şındaki rolünün farkındalar, Hatay’da selefi
işçiler” sakallarıyla dolaşanlardan da rahatsızlar. “Sivil
gösteriler yapıyorduk, Baas rejiminin tepkisi
Mülteci Dayanışma Derneği, 29 kasım zirvesi sert oldu, ama muhalefet denen unsurların
gününde tüm liderlere bu “kirli pazarlık”a son bizlerle artık hiçbir alakası yok”, diyor. Fehim
vermeleri için çağrı yaptı, fakat pazarlığı lider- Taştekin’in Samir Aita’yla yaptığı röportajı yan-
ler yapıyor olduğu için bu çağrıya güçlü bir kılarcasına, “Halep Türkiye’yi affetmeyecek”
karşılık gelmedi. Türkiye, yukarıda da bahse- diyor, henüz 26 yaşında olan mülteci, “Türkiye
dildiği gibi, mültecileri alıkoyma, kapatma ve bizlere yuva olmadı, evimizi yaktı”.
Description:Heinrich Böll Stiftung Derneği, Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi'ne yakın, bağımsız ve açık görüşlü politik bir dernektir. Almanya ve 30'dan fazla ülkede,