Table Of ContentAbdullah ÖCALAN
Kürdistan’da kadın ve aile
Weşanên Serxwebûn
Abdullah ÖCALAN
Kürdistan’da kadın ve aile
Abdullah ÖCALAN
Kürdistan’da kadın ve aile
Weşanên Serxwebûn 62
İçindekiler
Yayınevi notu .......................................................................................................7
Kadın hakları ve özgürlüğü sorunu, mevcut yaklaşımların
çözümsüzlüğü ve sorunun çözümüne devrimci yaklaşım ..................9
Aile ocağı üzerine ..............................................................................................66
Devrimimiz eski aileye karşı
yeni aile, yeni kadın ve erkeğin yaratılmasıdır .......................................94
Geleneklerin ağır etkisinden kurtulmadan
özgürlük ve eşitlik sağlanamaz .....................................................................114
PKK ortamında özgürlük ilkesi esastır ......................................................125
Bütün çabamız özgür bir vatan ve o vatanda
özgür insanı yaratmak içindir ........................................................................138
Özgürleşen Kürdistan kadını,
özgürleşen Kürdistan olacaktır .....................................................................178
Kadın sorununda da özgürlükçü çözümü kendimizden
başlatarak topluma yayalım ve hakim kılalım! ......................................183
Kurmak istediğimiz büyük dünyanın bilinciyle savaşacak
ve mutlaka sonuç alacağız! ............................................................................219
Kürdistan devrimi kadın ve erkeğin ortak egemenliğine
dayalı gelişecektir ..............................................................................................239
Parti, özgürlük ilişkisine çağırıyor ..............................................................257
Mülkiyet dünyasını ister egemen ister köleci tarzda yaşayanlar,
kadının kurtuluşu konusunda yaratıcı düşünce ve
özgür davranışlara yol açamazlar ................................................................272
Kadın, aile ve sevgi ...........................................................................................306
Kadın gerçeğini tüm yönleriyle değerlendirelim ve
partinin doğru çözüm tarzına ulaşalım! .....................................................335
Köle kadınla devrim yapılmaz ......................................................................361
Yayınevi notu
Özgürlük, köle için değil, köleliğine isyan eden köle için bir amaç,
bir kavgadır. Burada köleliğin tanımını yapmak da yetmez. Çünkü,
köleliğin tanımını yapmak sadece bir ilk adımdır. En önemlisi özgür-
lüğün tanımını yapmaktır. Özgürlüğün tanımı ise, özgürlük için savaşta
yapılır. Bu tanımı başka hiçbir yerde yapmak mümkün değildir.
İnsanın kendi tanımına ulaşması mücadelesi, yüzlerce yıllık ulusal
ve sınıfsal mücadeleler tarihidir. İnsanlığın ve insanın henüz kendi
tanımına ulaştığı da söylenemez. Savaşım hala bu yöndedir.
O halde kadının tanımı nasıl yapılacaktır, kadın kendisini nasıl ta-
nımlayacaktır?
Bu soruların cevabı, bizi kesinlikle özgürlük savaşına götürür. Bu
savaşsa özgürlüğe, yani tanıma...
Elinizdeki kitap bir savaşın pratik dersleri üzerinde ortaya çıkmıştır.
Kürdistan devrimi gibi çok yönlü bir savaşın içinde yeni insanın
yaratılışını müjdelemektedir. Gözünü Kürdistan’a çeviren ve kulak
veren herkes, orada sadece köleliğine isyan eden değil, aynı zamanda
özgürlüğü tanımlamaya çalışan bir ulusu ve bu ulusun kurtuluş
savaşı içinde her ulustan kadının kendini tanımlama mücadelesini
görebilir, duyabilir. Bugün için Kürdistan’daki savaş genel anlamıyla
bir özgürlük manifestosu olduğu gibi, özgülde kadın için de bir öz-
gürlük manifestosudur. Bu manifesto savaşla yazılıyor. Savaşan ve
şehit düşen kadın gerillaların, Cizre, Nusaybin vd yerlerdeki kadının
eylemleriyle yaptıkları budur.
Kürdistan, Kürt halkının şahsında insanlığın katledildiği yitik bir
ülkeydi. Kendini savaşla tanıdı, buldu. Halen kendi tanımını ve kendi
şahsında insanlığın tanımını yapma savaşımını veriyor. Kürdistan’da
bütün değerler savaş içinde yeniden doğuyor. Bu savaşta nefret ölüyor,
sevgi yaratılıyor. Ve bu, en çok da kadında somutlaşıyor. Kürdistan’da
savaşan kadın, saygı duyulmaya ve sevilmeye değer bir ülkenin yara-
tılışı demektir. Savaşan Kürdistan kadını, bu anlamda yaratıcı sıfatına
yükselmiş insandır. Varoluş ve varediş eylemini iç içe ören bir ko-
7
numdadır. Kendisinde yaratacağı değerler insanlığın yüzlerce yıldır
uğruna savaştığı değerlerdir. Kürdistan’da savaşan kadın bu değerlerin
bileşkesidir. Bu anlamda da, o, en çetin savaştır.
PKK’nin kadın gerçeği üzerinde bu kadar ısrarla durması, güncel
bir konuya verilen önem olarak asla değerlendirilemez. Bugün dün-
yanın her tarafında kadın gerçeği üzerinde çokça duruluyor. Çok
şey yazılıp, çiziliyor. Şüphesiz bunlar da küçümsenemez. Üstelik
bunlar, bizim savaşımımız açısından da birer katkıdır. Ancak şu fark
unutulmamalıdır. Kürdistan’da savaşın ateşi içinde sınavdan geçen
doğrulara ulaşılmaktadır. İşte elinizdeki bu kitap, bu sınavı ve tarihi
özelliği görülmesi gereken güncel sonuçları insanlığa sunuyor. Bu
sınavda Kürdistan kadınının kanı, emeği, inancı, umudu ve sevgisi
var. Bu, gerçek bir özgürlük manifestosudur ve çağrısı yakıcıdır.
Bu kitapta Kürt Halk Önderi ÖCALAN’ın öncü mücadelesi ve ki-
şiliğinde, kadının özgürlüğüne büyük katkınının ve yoldaşlığın örneği
görülecektir. İradesine ve gücüne güvenilmeyen ve daima himayeye
muhtaç kabul edilen kadın, PKK ortamında bütün bu sıfatları ken-
disinde yerle bir etme yeteneğine kavuşuyorsa, özgürlük savaşının
as elemanı haline geliyorsa, bu kesinlikle PKK’de gerçekleşen ön-
derlikle ilgili bir olaydır. Bu gerçeği şüphesiz ki, en çok kadınlar
anlayacaktır. Anladıklarını da PKK saflarına koşarak gelişlerinde
göstermektedirler. PKK’ye koşan kadın, sadece köleliği belirleyen
dış koşullarla değil, bundan daha da önemlisi kendisiyle savaşa,
yani köleliğin iç koşullarıyla savaşa koşmaktadır. Kendisinde tarihi
yargılayan ve yitik kadını bulma savaşı veren kadın, kadının insanlığa
kazanılmasıdır.
Özgürlük savaşında minnet ve teşekkür duygularına yer yoktur.
Ancak köleler minnet duyabilir. Özgürlük savaşçısı, adı üzerinde öz-
gürlük için savaşandır. Özgürlük savaşçısı, yoldaş olmayı bilendir.
Dostluğu görendir. PKK’de savaşan kadın; militan, yoldaş ve dost
olduğunu savaşın içinde çok daha görkemli örnekle kanıtlayacaktır.
Abdullah ÖCALAN’ın öncü kişiliği ve mücadelesinde gördüğü yol-
daşlığa cevap vermesini bilecektir.
8
Kadın hakları ve özgürlüğü sorunu
mevcut yaklaşımların çözümsüzlüğü
ve sorunun çözümüne devrimci yaklaşım
Dünya kadınlarının günü olarak benimsenen 8 Mart’ta, kadın so-
runları ve çözüm yolları tartışılıp belli bir ilerleme sağlanmak istenir-
ken, halkın topyekün kurtuluş mücadelesi sürecini yaşayan bizlerin
soruna yaklaşımı çok daha köklü olmak durumundadır. Sorun bizim
için iki açıdan önem taşımaktadır. Birincisi, ulusal kurtuluş sürecinin
başarıya gitmesinde ve tabii ki bununla bağlantılı ikinci bir nokta
olarak da özgülünde kadının, ama esas olarak da toplumun çok geri
bir durumu ifade eden konumundan kurtulmasında en önemli faktör-
lerden birisi olmasıdır. Bu nedenden ötürü, bu gün vesilesiyle de olsa
soruna deneme-tasarı düzeyinde bir yaklaşımı yararlı görmekteyiz.
Elbetteki nedenler salt belirtilenlerle sınırlı da değildir. Sorunun
derinliğine ele alınması gereği göründüğünden çok daha fazla ne-
denlere dayanmaktadır. Ve bu nedenler bizim için fazlasıyla geçer-
lidir. Gerek dünya çapında ve gerekse bizde soruna teorik ve pratik
yaklaşımlar geliştirilirken yüzeysellikten kurtulmaya, yaklaşımların
köklü olmasına kesinlikle ihtiyaç var. Bu sorun, hemen tüm önemli
tarihsel dönüm noktalarında –toplumun dönüşüm süreçlerinde–
kendisini şu veya bu biçimde duyurmuş, insan toplumunun gelişi-
minde açık veya kapalı, gerici veya ilerletici birçok yönden etkisini
göstermiş, dayatmış ve halen de insanlığın içinde bulunduğu her
türlü eşitlik mücadelesinde en önemli yerlerden birisini işgal ederek
var-lığını sürdürmektedir. Sınıflar, uluslar, eski ve yeni toplum mü-
9
cadelesi, orduların savaşımı, siyasal, diplomatik savaşımlar biçi-
minde genel olarak mücadeleler tarihi bir anlatım bulmuş, resmi
ve gayri resmi tarih anlatımına geçmiş, aynı biçimde kültürde de
yansımasını bulmuş, ama özgün bir olay olarak bu sorun, özellikle
günümüzde daha sık ele alınmasına rağmen, köklü bir çözüme ka-
vuşturulamamıştır. Veya bu alanda köklü bir devrimin gerçekleşti-
rildiğini savunmak zordur. Partimizin soruna yaklaşımı, alışılagelmiş
biçimlere kesinlikle itibar etmeyen, sorunun çözümü için bunların
aşılmasını esas alan bir yaklaşımdır. Şunu hemen söyleyebiliriz ki,
partimiz, ulusumuzun kurtuluş ve özgürlük mücadelesinde taşıdığı
önemden ötürü soruna daha ilk günden en büyük önemi vererek
yaklaşmış, toplumun devrimde çözümlenmesinde bu alanda da şid-
detli bir mücadele içinde olmuştur.
Kürdistan’da sömürgeciliğin ulaşmış olduğu boyutlarla özelde ka-
dının içinde bulunduğu boyutlar arasında sıkı bir ilişki kurulabilir.
Kürdistan’da vücut bulan sömürgeciliğin, kadın gerçeğinin yalnız
günümüzde değil, yüzyıllardan beri içinde bulunduğu süreçle yakın
benzerlikleri vardır. Bugün ister kapitalist, ister sosyalist, isterse
geri bıraktırılmış ülkeler denilen alanlardan da sorun birçok yönüyle
kendini duyurmaktadır. Mevcut devrimler sorunun üzerini kısmen
açmış, ama özüne tam inmiş olmaktan uzaktır.
Gelişmiş kapitalist emperyalist toplumlarda aile denilen kurum,
büyük bir çözümsüzlük içindedir. Kapitalist toplumun en çok ge-
liştiği kurum olan çekirdek ailenin bile dağılma ve anlamsızlaşma
tehlikesiyle yüz yüze olduğu açıkça görülmektedir. Aynı sorun sos-
yalist ülkelerde de varlığını duyurmakta, özellikle aile ilişkilerinde
sorunlar çok yoğun yaşanmaktadır. Örneğin yapılan evliliklerde
başarısızlık oranı yüzde ellilerin üzerine bile çıkabilmektedir. Yani
sağlıklı ilişkilerin sosyalist ülkelerde bile tam kurulduğunu söylemek
olası değildir. Tabii ki geri bıraktırılmış ülkelerde sorun daha da
içinden çıkılmaz haldedir.
Özgürlükler çağı denilen çağımızda bile, görülmektedir ki, sorunun
ancak önü açılarak tartışılmaya başlanılmış, buna cesaret edilmiş,
ama bu alanda tam anlamıyla bir devrim –dönüşüm–gerçekleşeme-
miştir. Çözüm için getirilen çareler, araçlar, denemeler ve mücade-
leler reformist niteliğini aşmış değildir. Batı toplumunda geliştirilmek
10
istenen feminist hareketin ise gelişimi, bugünkü durumu ve ne ge-
tirdiği tartışmalıdır. Feminist hareket sorunu bir lüks sorun biçiminde
ele almaktan kurtulamamıştır. Kadın cinsinin kurtuluşu için ciddi
bir mücadele bir yana, suya sabuna dokunmayan çok yüzeysel bir
akım, burjuva çevrelerinin boş zamanlarını değerlendirdikleri bir
meşgale olmaktan öteye gitmiş değildir. Bunu, feminist hareket Batı
toplumunda en gelişmiş çözüm olayı olduğundan belirtiyoruz.
Bugün, sosyalist ülkelerde karşımıza çıkan kadının özgürleşme
durumu, ekonomik faaliyete daha fazla katılmak, toplumda daha
fazla söz sahibi olmak, fıziksel sağlık yönünden daha gelişmiş ol-
maktan ibarettir. Yani devrimin genelde bütün topluma verdiklerinin
bu alanda da sınırlı bir katkısının sağlanması durumu vardır. Örneğin
kadının siyasal alandaki payı halen de çok sınırlıdır. Adeta biraz da
genel eşitlik anlayışına ters düşmeme mantığı işler gibidir. Genel
eşitliğin bir tamamlayıcısı olarak parti örgütlerine, devlet örgütlerine
ve diğer toplumsal faaliyetlere resmi kararlarla belirli oranlarda ka-
tılım sağlanmaktadır. Ama yine de bu katılım çok azdır. Kısaca sos-
yalist ülkelerde, sanıyoruz ki sorun, bizzat bir mücadele esprisi
içinde ele alınıp, neyin hedeflenmesi, bu konuda özgül örgütlenme
ve mücadelenin ne olması gerektiği sorularına cevap bulmak yerine,
devrimin genel gelişimi içinde kalmış ve elde edilen haklar kendi
özgüllüğü içindeki bir mücadele sürecinde kazanılan haklar değil,
genelde devrimin bahsettiği haklar olmuştur. Şüphesiz ki bu da kötü
bir şey değildir. Kazanımlar ilerleme yönündedir. Ama yine de ka-
dının siyasal otoritenin belirlenmesinde önemli uluslararası sorunların
çözümlenmesinde ve hatta toplumun bünyesindeki derin eşitsizlik-
lerin çözümlenmesindeki katkısı çok sınırlıdır. Dolayısıyla kadının
belirlenen statüsü büyük oranda erkeğin oluşturduğu statüyü aşmış
değildir. Kadın için belirlenen statü feodal toplumda belirgin bir bi-
çimde erkek egemenliğinin damgasını taşırken, kapitalist toplumda
da bu kesinlikle yine böyle olmuş, sosyalist toplumda kadının sınırlı
bir katılımı gerçekleşmiş, ama erkek egemenliğinin eşitliğe doğru
dönüştürüldüğü statünün olumlu yönde belirlenmesinde yine erkek
damgasını vurmuştur. Bu olumlu yöndeki gelişmeler yüzyıllardan
beri biriken erkek egemenlik anlayışının şiddetli etkisi altındadır.
Erkeğin devrim mücadelesinde bu konudaki olumluluğu ne kadar
11
Description:Weşanên Serxwebûn 62 . Bu kitapta Kürt Halk Önderi ÖCALAN'ın öncü
mücadelesi ve ki- şiliğinde, kadının açmış, ama özüne tam inmiş olmaktan
uzaktır.