Table Of Contentsayı: 13 / Mart-Mayıs 2012
Kendilerine ait odaları
düşleyen kadınlar...
+1 Bu da Benim Artım Bilinmeyen yönleri ile SU Çalışanları: Sabri Sayarı
�nce Belli Bardakta Şekersiz Lütfen... SU ve Edebiyat / Kapılar
Karanlıkla ışığın buluştuğu yerde… ‹stanbul’dan daha eski bir semt: Samatya
Rembrandt ve Çağdaşları
Çocukluk
u
d
e
v.
ni
u
ci
n
a
b
a
s
e.
z
u
m
KARANLIKLA IŞIĞIN BULUŞTUĞU YERDE...
CAGDASLARI
22 ŞUBAT - 10 HAZiRAN 2012
Hizmet Sponsorları:
rembrandtvecagdaslari.com
facebook.com/SakipSabanciMuzesi
01
SUDERG‹
Sayı 13
Mart – Mayıs 2012
Ücretsizdir
du Sahibi
v.e Sabancı Üniversitesi
ni
ciu Yayın Sorumlu Müdürü
n Elif Gülez
a
b
a
e.s Yayın Koordinatörü
z Melek Sarı
u
m
Yazı Kurulu
Gülayşe Koçak
Defne Üçer
Nesrin Balkan
Yıldırım Cihangiroğlu 03 / Merhumeyi Nasıl 6 / Karanlıkla ışığın 08 / Bilinmeyen yönleri
Hakan Erdem
Bilirdiniz? buluştuğu yerde… ile SU Çalışanları:
Melahat Fındık
Gonca Turan Rembrandt ve Çağdaşları Sabri Sayarı
Pınar Bozkurt
Bu sayıya katkıda bulunanlar
SSM, Gülayşe Koçak, Pınar Bozkurt, Sabri Sayarı,
Kerem Koç, Gözde Otman, Can Yıldızlı,
Sezen Gülşen Kama, Sevil Kaynak, Sinan Tuncay,
Yıldırım Cihangiroğlu, Ahmet Evin, Gizem Muratoğlu,
Mariam Öcal, Ecevit Aslan, Mehmet Karakoyun,
Erdal Türk, Özcan Koyun, Havva Gürkan, Manolya Ün.
Grafik Tasarım ve Uygulama
GrafikaSU
Baskı
Tor Ofset San. ve Tic. Ltd. Şti.
Akçaburgaz Mahallesi 116. Sokak
No 2 Esenyurt/‹stanbul 15 / G�YÇEK 16 / Can Yıldızlı 18 / Sezen Aksu’yu
www.torofset.com Gamze Otman şaşırttan mezunlarımız:
KARANLIKLA IŞIĞIN BULUŞTUĞU YERDE... Yayın Türü Sinan Tuncay (VACD'10) ve
Üniversite topluluğuna yönelik olarak yayınlanan yarı Sevil Kaynak (VACD'11)...
popüler bir kültür dergisi
Reklam Sorumlusu
Melek Sarı Tel: 0216 483 91 06
[email protected]
Telif Hakları
Her hakkı saklıdır.
Bu dergide yer alan yazı, makale, fotoğraf ve
illüstrasyonları elektronik ortamlarda dahil olmak üzere
her şekilde çoğaltma ve başka yerlerde kullanma hakkıı
CAGDASLARI münhasıran Sabancı Üniversitesi’ne aittir. Sabancı Üni-
versitesi, gerekli gördüğü hallerde içeriğin bir kısmının
veya tamamının çoğaltılması için yazılı izin verebilir. 20 / SU ve Edebiyat 24 / Kendilerine ait 30 / SGM
Yönetim Yeri Kapılar: Ahmet Evin odaları düşleyen
‹letişim ve Halkla ‹lişkiler Birimi KADINLAR...
Sabancı Üniversitesi
Orta Mahalle, Orhanlı, Tuzla
34956 ‹stanbul
Tel: 0216 483 91 06
22 ŞUBAT - 10 HAZiRAN 2012 Faks: 0216 483 90 45
e-posta: [email protected]
Hizmet Sponsorları:
36 / ‹nce Belli 46 / Çocukluk… 48 / Öykü Yarışması
Bardakta Şekersiz
rembrandtvecagdaslari.com
Lütfen...
facebook.com/SakipSabanciMuzesi
editör
Elif Gülez
[email protected]
Üniversitemizin toplum için fayda üreten pek çok faaliyeti var. Üniversitenin kendisinin
bir toplumsal sorumluluk işi olmasının dışında, Sakıp Sabancı Müzesi, Toplumsal
Duyarlılık Projeleri, ‹stanbul Politikalar Merkezi, SUNUM, Uluslararası Enerji ve ‹klim
Merkezi, Rekabet Forumu, destekçileri arasında olduğumuz Eğitim Reformu Girişimi ve
benzer platformlar, merkezler sayesinde üniversitemizde üretilen bilgi toplumsal faydaya
dönüşüyor. Öğretim üyelerimizin ve öğrencilerimizin yaptıkları araştırmalar bilimsel
gelişime katkıda bulunuyor .
Farkında mısınız? Son zamanlarda,üniversitemizde toplumla etkileşimi güçlendirmek için
üniversitelerin geleneksel kabul edilen faaliyetlerinin dışında sayabileceğimiz türden,
yenilikçi projeler de geliştirildi. Bunlardan ikisi, Rektörümüz Nihat Berker ve Rektör
Yardımcımız Sondan Durukanoğlu Feyiz’in önayak olduğu projelerdi. ‹ki dönem halinde
düzenlenen, ikinci dönemi devam etmekte olan Karaköy Bilim ve Kültür Akademisi,
nanofizikten biyolojiye, toplum ve politikadan girişimciliğe, müziğe kadar çok çeşitli
konulardaki herkese açık olan dersleriyle, bilimsel konularda kendini geliştirmek isteyen
kişilere bence önemli bir fırsat sundu. Akademiden elde edilen gelir, öğrenci ihtiyaçları
burs fonuna aktarıldı.
Benzer bir proje lise öğrencileri için düzenlenen yaz okuluydu. Üniversite öğrencilerine
de açık olan Lise Yaz Okulu, fen bilimlerinden yönetim bilimlerine; sanattan sosyal
bilimlere; dil eğitiminden meslekler ve üniversiteler hakkında bilgilendirici seminerlere
uzanan zengin içeriğiyle lise öğrencilerinin üniversite hayatını yakından tanımalarına
olanak verecek. Lise Yaz Okulu önümüzdeki Temmuz ayında gerçekleşecek.
Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu da, geçtiğimiz Ekim ayında, yine
üniversite içinden ya da dışından, herkese açık, sekiz haftalık “Kadın ve Edebiyat
Buluşmaları” düzenledi. Bu dizinin katılımcıları arasında edebiyat öğretmenleri,
akademisyenler, bilgisayar mühendisleri, senaryo yazarları, mezunlarımız,
öğrencilerimiz, çalışanlarımız vardı. Baştan sona hevesle izlediğim bu programda
öğrendiklerimi, izlenimlerimi dergimizin bu sayısındaki yazıma aktarmaya çalıştım.
Forumun bu çerçevedeki bir sonraki etkinliği, 18 Şubat’ta başlayan ve Mart ortasına
kadar sürecek olan “Yaratıcı Yazma ve Cinsiyet Halleri” çalıştayları olacak. Elde edilen
gelir forumun diğer çalışmalarında kullanılacak.
Üniversitede üretilen bilginin yayılmasına, insanlar için yeni öğrenme fırsatları
doğmasına yol açan bu tür projelere SUdergi’nin gelecek sayılarında da yer vermek
istiyoruz.
Derginin yeni sayısında ilgiyle okuyacağınıza inandığımız 14 konu var. Bu arada dergimizi
tüm mobil cihazlardan “iSabancı Media” ile takip edebileceğinizi hatırlatmak isteriz.
02
03
Merhumeyi Nasıl Bilirdiniz?
Gülayşe Koçak / Yazma Becerileri Merkezi
Bu yazı, otuz üç yaşında ölen bir kadının arkasından bir ahlayıp vahlama yazısı değil. Hele de Nilden’le
çok eğlendiğimiz ‘Türkçe-deyimleri-doğrudan-‹ngilizceye-tercüme-etme’ oyununu hatırlayınca, o
tür yazılar aklıma “kör ölür, badem gözlü olur” tarzı münasebetsizlikleri, bu da gayet uygunsuz bir
biçimde gülesimi getirir, çünkü zihnimde o anda “blind dies, becomes almond-eyed” tarzı saçma sapan
düşünceler oluşur, Nilden karşımdaymış gibi. Ayrıca da, Nilden’in o tür bir yazıya ihtiyacı var mı, pek de
emin değilim.
Nilden’i ilk gördüğümde, “bulutların üzerinde gezinen”, ‹nsanların içlerinin derinini görmesini sağlayan
naif, saf, pek de dikkat çekmeyecek biri olduğu izlenimini bilgeliğinin kaynağı, bu çocuksuluğuydu: Hakikatleri en
edinmiştim. ‹nsanları sanki ancak bir mesafeye kadar katıksız, en dolambaçsız ve saf halleriyle görebiliyordu.
yaklaştırıyor gibiydi. Münzevi bir kişilikti. Hiç, dostu var Bir anlamda, canı gibi sevdiği hayvanlara benzediği
mıydı? söylenebilir: ‹nsanlar dünyasına özgü kültürel
değer yargıları, onun kocaman açık gönül gözünü
Elbette dostu vardı. Bir kere, pek çok mesai arkadaşıyla perdeleyememişti. Herşey onun için çok berrak ve
dosttu – kendi seçtikleriyle. Daha da yakından tanımaya şeffaftı.
başladığımda, onun tüm canlılara, özellikle de hayvanlara
olan derin merhametinin ve sınırsız sevgisinin yanı Ahlayıp, vahlamak yok!
sıra, insanlar konusunda hiç çaktırmadan ne kadar da
keskin bir gözlemci olduğunu şaşırarak fark ettim. Ha, Feriköy’deki Protestan kilisesinde yapılan cenaze
bir de ‘ama-kral-çıplak’ dobralığını: Doğru bildiklerini töreninde minik kilise, dolup taştı. Ne cenazeydi ama!
doğrudan, laga-luga yapmadan, diplomasi tanımadan
söylüyordu. ‹çi-dışı birdi. ‹htiyar rahip, paslı bisikletinin pedallerini ağır ağır
çevirerek sökün etmişti sonunda. Zihni epeyce gidikti.
SSBF 2. kat koridorlarında her karşılaştığımızda, küçük Kiliseye girmeden önce, Nilden’in vaftiz olup olmadığını
çocuk taklidi yapan bir hâl ve ses tonuyla hafif gülerek, öğrenmek istedi ısrarla; Nilden’in babası ise aynı ısrarla,
hafif cilveli, “helllooooo...” diye yanaşır, yanaşır, tam Nilden’in hayvanları, bitkileri, ağaçları, gezegenimizi ne
önümde zınk diye dururdu. Yüzü gülse de, o masum kadar sevdiğini anlatarak karşılık veriyordu. Hiç değilse
bakışların ardında hep, bir hüzün vardı. Nilden’in babasının vaftiz olmuş olduğu öğrenilince
pazarlık sona erdi; papaz rahatladı ve cüppesini ancak bir boyutu: Nilden’in ölümünden bu yana, kendini hâlâ
o zaman giydi. Tören sırasında da Nilden’in adını ısrarla toparlayamamış yüzlerce insan, haftalardır ağlıyor...
her defasında yanlış söyledi: Nilay, Nilgün, Nilcan...
Zavallı adam, karşısındaki kalabalığın Pazar ayininden “Hiç, dostu var mıydı?”ymış! Hayatta galiba en çok,
farklı olduğunu bile kavrayamamıştı – “now let us “bulutların üzerinde gezer”, “ortalıkta görünmeyi
sing” dedi ve bir koro şefi edasıyla, elleriyle hepimize sevmez, kendini geri planda tutar” diye tanımladıklarımın
başlamamız için işaret ederek, titrek-detone-ihtiyar gücünden korkmalıymışım. Yanıltıcı yüzeylerin altında
sesiyle “haleluya” diye ilahi söylemeye başladı, ama nelerin, ne tür dinamiklerin fokurdadığını kestirmek
kimse ilahileri bilmiyordu. Adamcağız da başlamış demek ki bazen ne kadar zor!
bulunduğu için artık susamazdı; bilmem kaç kıtalık
ilahiyi tek başına baştan sona söylemek durumunda Nilden’le Ocak 2008’de servis aracında çekilen bazı
kaldı – Allah için, bu görevi de büyük bir kararlılıkla fotoğraflarımızı yükledim facebook’a geçenlerde.
tamamına erdirdi. Nilden’in (tabii ki hiç tanımadığım) iki arkadaşı (biri
Amerika’da, diğeri Finlandiya’da) beni arkadaş olarak
“Nilden...” diye başladı, durdu. Tekrar “Nilden...” eklediler. Amerikalı olan, bana “O bir evliyaydı. ‹çi ve
dedi, durdu. Usulen Nilden hakkında üç-beş dışı güzel bir insandı. ‹yi ki o fotoğrafları yüklediniz;
kelime söylemesi gerekiyordu, ama ne diyeceğini fotoğrafları o kadar az ki. Gelecek yaz ‹stanbul’a
bilemedi; Nilden’i tanımıyordu ki. Derken birden yüzü gelip onu ziyaret etmek niyetindeydim; 2013 yazında
aydınlandı: Babasının, Nilden’in hayvan sevgisiyle ilgili da Nilden beni ve kocamı ziyaret edecekti. Perişan
söylediklerini hatırladı. “Nilden loved animals!” diye vaziyetteyim. Onun sesini hiçbir zaman duyamayacağım
bağırdı, canlanarak. Durdu gene. Bu defa da, bu lafını için (nasıl bir sesi vardı? Tiz mi? Pes mi?) ve saçlarını
nereye bağlayacağını kestirememişti. “Nilden loved hiçbir zaman kesemeyeceğim için (ben bir kuaförüm)
animals!” dedi tekrar. Gene suskunluk... Sonunda, acı içindeyim. Vaktiniz oldukça, onunla ilgili anılarınızı
“Nilden loved animals, so she loved human beings!” benimle paylaşır mısınız?” diye tercüme edebileceğim
diye zaferle haykırarak çıktı işin içinden. Onun bir mesaj yazdı.
açısından tören başarıyla tamamına ermişti.
Stephen adlı bir adam, istisnasız her gün, Nilden’in
‹nşallah, inşallah “öbür dünya” diye bir şey vardır! duvarına Nilden için bir müzik yüklüyor.
Varsa, Nilden eminim çok eğlenmiştir.
Dünyanın dört bir yanından birbirini hiç tanımayan
Tabut toprağa indirilir ve güllerle uğurlanırken, yağmur yüzlerce insan, Nilden’in facebook’taki sayfasını canlı
hafiften çiselemeye başlamış, toprak ve ıslak çim tutuyor, bu sayfa üzerinden birbiriyle dost oluyor. Burada
kokusu yayılmıştı. O anda Nilden, hepimizin içinde, Nilden, bir azize mertebesinde. (“Saint” kelimesi sık sık
zihnindeydi; suskunduk. Mezarlığın üzerine derin bir telaffuz ediliyor). ‹nsanlar haftalarca her gün burada
hüzün çökmüştü. Nilden’i ziyaret ederek bir mum eşliğinde ağıtlar yaktılar.
Ama Nilden’in sayfası, artık ağıt yakılan bir yer olmaktan
Ertesi gün içim burkularak Nilden’in facebook’taki çıktı. Nilden’in duvarı, hayvan ve doğasevenler için
sayfasına girdiğimde, Nilden’in hastalık haberinden beri adeta bir buluşma platformuna dönüşmüş durumda.
duyduğum en büyük şaşkınlığı yaşadım: Evet, Nilden’i ‹tiraf edeyim, Nilden’in hoşlanacağı bir fotoğraf veya
çok seven can dostları olduğunu artık biliyordum, ama video elime geçtiğinde, ben de Nilden’in duvarına
bu kadarını hiç beklememiştim: facebook âleminde, yüklüyorum. Hoşuma gidiyor. Nilden’in gitmediğini
dünyanın dört bir yanından Nilden’in 460 arkadaşı hissettiriyor. Derin merhametiyle, hayvan sevgisiyle,
vardı! adaletsizliğe olan tahammülsüzlüğüyle meğer ne kadar
çok insana dokunmuş Nilden! Doğa hakları konusunda
Ağır ağır, eskiden yeniye doğru, Nilden için yazılanları meğer facebook âleminde ne ünlü bir militanmış!
okumaya başladım... Ve bugün hâlâ, 24 Ocak 2012
itibariyle, yani ölümünün üzerinden 3 küsur Duvarına yazanlar, Nilden’in çocuksu masumiyet
ay geçmişken, okumaya devam etmekteyim, dilinde, “Nildence” konuşuyorlar.
çünkü Nilden’in facebook’taki sayfası, Örneğin, sevimli hayvanları
capcanlı bir yer: ‹stisnasız HER gün birileri “tootsie” diye seviyorlar. Burası,
hâlâ Nilden’in facebook’taki duvarına bir Nilden’in dünyası hâlâ.
şeyler yazmakta, fotoğraflar, videolar,
müzikler yüklemekte... Nilden için. Burada entelektüel tartışmalar
dönmüyor – ama hangi azize,
Nilden’in duvarına yüklenenler, başsağlığı entelektüeldir ki? Azizler ve
niteliğinde formalite mesajlar değil. Bu azizeler merhametleriyle, sevgi
insanların pek çoğu, Nilden için “my dolu oluşlarıyla, saflıklarıyla
best friend” tanımını yapıyor. ‹şin sevilir. Onlara inanılır.
05
Nilden’in Facebook duvarı, hayvan ve doğasevenler için adeta
bir buluşma platformuna dönüşmüş durumda.
Gerçek azizeler kendi değerlerini bilmezler bile. Nilden de -- nilden you will indeed be missed - your kindness and
bilmiyordu – veya ben bilmediğini sanıyorum. Ama tabii, love for the earths inhabitants spoke volumes. watch
ben ne biliyorum ki? Onu ne kadar tanıyorum ki? Onun over us all my dear x
hakkında herhangi bir iddiada nasıl bulunabilirim ki?
Stephen Max
Sonuçta, ben onun sadece iş arkadaşıydım – yani -- Nilden. You are and always will be a legend. For every
gündelik, sıradan, ikincil (belki üçüncül veya dördüncül animal bird wild life and sea life that i see, i will always
veya sonuncul; nereden bilebiliriz?) derecedeki hayatının think of your kindness. And you are a beautiful soul. Your
– etten-kemikten, yerine göre hoyratlıklarla, kabalıklarla, spirit will always be around us each and every day. RIP
acımasızlıklarla dolu gündelik hayatın– bir parçasıydım. Dear friend. ♥♥♥♥♥♥♥♥♥ Hugs.
Nilden’in hâlâ yasını tutan, muhtemelen birincil ve gerçek Sanna Vesterinen
dünyasındaki dostları ise Nilden’in her fotoğrafında -- My life is so empty without you. I miss you so much!
onun güzelliğini en saf haliyle görebiliyorlar. Nitekim You were one of my best fb friends and I’ll miss your
kediler, köpekler, bir insana sevgiyle bağlanırken “aman daily cute photos and writings. I saw you in my dream. It
ne güzel kadın, ne hokka burnu var” veya “aman ne felt so real. You were so calm and happy and you smiled
yakışıklı adam, boya-posa bak” diye düşünmezler ki. to me. I hope that you don’t have pain anymore. Rest in
Onlar o insandaki “öz”ü görürler. peace my angel. I wish that you are with all dolphins,
wales and all cute animals now. They need you.. And
Şurası bir gerçek ki, facebook’ta kendine yarattığı sığınakta we’ll need you too. Your memory lives always in my heart
onu giderek azizelik mertebesine yükselten “gerçek” and mind. Thanks Nilden. You were so good friend.. And
hayatındaki dostları, “merhumeyi nasıl bilirdiniz?” I can’t stop crying.. This hurts so much. I can’t believe
sorusuna, kampüste ona ara ara yemekhanede, it’s true. This is so wrong.. Take care. I love you my dear
koridorlarda rastlayıp sadece selamlaşmış fakat onunla friend ♥
yolları gerçek anlamda kesişmemiş kişilerden çok
ama çok farklı cevaplar vereceklerdir. Bu cevaplardan Kathleen Troyer
bazılarını aynen kopyalayıp yapıştırıyorum; başka söze I know exactly how you feel. :[ How lucky we are to have
gerek yok: crossed Nilden’s path and to be counted among her
friends. She was just one person in the world, but she
--“In my eyes, and many others, you were one of the meant the world to us. This hurts so bad--
most caring people on Facebook.” -- I never met a more beautiful soul in all my life. Love
--“Your compassion had no boundaries. Love you and you Nilden!!
miss you dearly, Nildy♥” -- I miss you, so do countless others who were fortunate
--“ Hello Everyone Hello Nilden. I’m just posting up to meet you. Love always. You’re never far away from
music on this page to remind us how beautiful Nilden is. our thoughts.
I hope im not overloading with music. I just want Nilden -- She loved us all. She loved the earth, our home. She loved
and you all to enjoy it ♥♥♥♥♥. Light and Love to you all. animals, our fellow earthlings. She had a wonderful heart
that loved too much and simply could not keep up. She
-- Dear Nilden, We may not know where you have gone, loved us all...she gave us her heart, we’ll carry it with us.
but your energy knows no boundaries. Miss you xoxo xo
Cara
Gerrit Adriaensz Berckheyde (Haarlem 1638 – Haarlem 1698)
Herengracht’ta Altın Dönemeç, Amsterdam, 1671-72
Karanlıkla ışığın buluştuğu yerde…
Pano üzerine yağlıboya, 42,5 x 57,9 cm
Rijksmuseum, env. SK-A-5003
Rembrandt ve Çağdaşları
Türkiye ve Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılında,
“Hollanda Sanatının Altın Çağı” Türkiye’de sergileniyor.
10. yılını kutlayan Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı şehir hayatı, portreler, natürmortlar, denizaşırı güç ve
Müzesi (SSM), Hollanda ve Türkiye arasındaki diplomatik ticaret gibi ana temaların hepsi yansıtılacak.
ilişkilerin 400. yılının kutlanacağı 2012’de, dönemin en Türkiye’de düzenlenen ilk kapsamlı Hollanda sanatı
kapsamlı sergisini sanatseverlerle buluşturuyor. 22 konulu sergide, dönemin atmosferi ve sanata yansıması
Şubat’ta açılan sergide, Rijksmuseum ile dünyanın önde geniş bir çerçeve ile ele alınıyor. 17. yüzyılda denizaşırı
gelen özel koleksiyonlarına ait olan eserler, Türkiye’de ticaretin getirdiği refah ile bilim ve sanat dallarında
ilk kez izleyicilerle buluşuyor. Sergide, Rembrandt’ın yanı Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinden biri haline gelen
sıra; Hollanda resminin en önemli isimlerinin bulunduğu Hollanda toplumuna, kent ve kırsal kesimdeki yaşama
59 sanatçıya ait 73 tablo, 19 desen ve 18 obje olmak üzere usta ressamların gözünden bakarak ışık tutan sergide,
toplam 110 eser yer alıyor. Türk ve Hollanda hükümetlerinin Avrupa tarihinin en dinamik dönüşümlerinden biri
diplomatik sponsorluğunu üstlendiği sergi, Türkiye’de resimlerle vücut buluyor.
faaliyet gösteren önemli Hollandalı şirketlerin desteğiyle
gerçekleşiyor. Ana sponsorluğunu Sabancı Holding ve Eserler, bu kapsamda, dönemin ekonomik ve toplumsal
ING Bank’ın yaptığı serginin bir diğer sponsoru da Philips. devinimleri ile ilgili pek çok öykü de anlatıyor. Örneğin
Unilever ve Shell’in katkılarıyla gerçekleşen serginin sergilenen eserlerden “Delftware” olarak adlandırılan ve
hizmet sponsorluğunu ise Grand Hyatt ve Park Hyatt Delft şehrinde üretilen seramiklerin ilk dönemde özgün
‹stanbul-Maçka Palas Otelleri ile KLM Hollanda Kraliyet bir üslup sergilerken, daha sonra Çin porselenlerini
Havayolları üstleniyor. taklit eden bir tarza bürünmesinin ardındaki hikaye,
sanatın dönemle ilgili söyleyebileceklerinin somut
Sergide ayrıca; yüzyıllar boyunca karanlık bir figür olarak örneği olarak sergide izlenebilecek. Diplomatik ilişkilerin
kalan, eserleri uzun süre başka sanatçılara atfedilen, sanata yansımasının bir diğer örneği de, sergideki lale
yalnızca 35 eseri bilinmesine rağmen, dönemin en büyük desenlerinde görülebilecek.
isimleri arasında gösterilen Vermeer’in “Aşk Mektubu”
adlı eseri de yer alıyor. Frans Hals, Jan Steen ve Jacob Sergi kapsamında; pek çok belgesel ve film gösterimi,
van Ruisdael gibi pek çok büyük ismin eserlerinin eğitim faaliyeti organize ediliyor. Çocuklara yönelik atölye
ağırlandığı sergi; dünya resim tarihinin en heyecan verici çalışmalarının yanı sıra, yetişkin ziyaretçiler için çeşitli
dönemlerinden biri olan Hollanda Sanatının Altın Çağı’nı, konferans ve seminer programları da düzenlenecek.
tüm ihtişamıyla gözler önüne seriyor. 10 Haziran’a dek Nisan ayında gerçekleşecek etkinliklerden “Rembrandt
sürecek sergide, Hollanda Sanatının Altın Çağı’na dair or Not” başlıklı bilimser seminer, tarihi eserlerin otantikliği
konusu üzerine dünyaca ünlü konservasyon uzmanları ve
06
sanat tarihçilerini ağırlayacak.
0275
Rembrandt Harmensz van Rijn Michiel Jansz van Mierevelt (Delft 1566 – Delft 1641) Rembrandt Harmensz van Rijn
(Leiden 1606 – Amsterdam 1669) Portre, Henrick Hooft (1617-1678), 1640 (Leiden 1606 – Amsterdam 1669)
Portre, Haesje Jacobsdr van Cleyburg (1583-1641), Pano üzerine ya¤lıboya, 69,7 x 60 cm Portre, Dr. Ephraïm Bueno (1599-1665), 1646 civarı
Rotterdamlı Bira Üreticisi Dirck Jansz Pesser’in Ei, 1634 Rijksmuseum, env. SK-A-1250 Pano üzerine yağlıboya, 19 x 15 cm
Oval pano üzerine yağlıboya, 68,6 x 53,4 cm Rijksmuseum, env. SK-A-3982
Rijksmuseum, env. SK-A-4833
Kuzey Hollanda Delft Kuzey Hollanda
Bir Çift Dü¤ün Eldiveni, 1622 Baharat Kutusu, 1660-80 Kırk Dört Toplu Hollanda Sava Gemisi, 1648
Oğlak derisi, ipek, saten, altın sırma, tatlı su incileri, Seramik, yük. 19,5 cm Ihlamur ağacı ve diğer malzemeler, uzunluk 106 cm
uzunluk yak. 24 cm Rijksmuseum, env. BK-NM-9529 Rijksmuseum, env. NG-NM-9358
Rijksmuseum, env. BK-1978-48-A/B
Abraham van den Tempel Jan de Bray Gerard Houckgeest
(Leeuwarden 1621/22 – Amsterdam 1672) (Haarlem 1626/28 – Amsterdam 1697) (Den Haag 1600 – Bergen op Zoom 1661)
Portre, David Leeuw (1631/32-1703), Amsterdamlı Aziz Luka Loncası Yöneticileri, Haarlem, 1675 Delft’te Oude Kerk Kilisesinin ‹çi, 1654
Tüccar ve Ailesi, 1671 Tuval üzerine yağlıboya, 130 x 184 cm Pano üzerine yağlıboya, 49 x 41 cm
Tuval üzerine yağlıboya, 190 x 200 cm Rijksmuseum, env. SK-A-58 Rijksmuseum, env. SK-A-1584
Rijksmuseum, env. SK-A-1972
Bilinmeyen Yönleriyle
SU Çalışanları
Pınar Bozkurt / Üretim Sistemleri Mühendisliği 2. Sınıf Öğrencisi
Sabri Sayarı, Robert Koleji’ni bitirdik- cı Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü
ten sonra eğitimine Amerika’da Colombia olarak görev yapmaya başlamıştır. Kendisi
Üniversitesi’nde ekonomi okuyarak devam 2011 Aralık ayında düzenlenmiş Emeritus
etmiş ve aynı üniversitede siyaset bilimi Töreni’yle beraber “Emeritus Öğretim Üyesi”
doktorası yaptıktan sonra Türkiye’ye döne- ünvanını almış olup, Sanat ve Sosyal Bilim-
rek Boğaziçi Üniversitesi’nde epeyce uzun ler Fakültesi’nde hala öğrencileriyle ve mes-
bir süre öğretim görevlisi olarak çalışmıştır. lektaşlarıyla beraberliğini sürdürmektedir.
Bu sürecin ardından Amerika’ya dönen ve Bahsettiğimiz yoğun akademik geçmişin bu
bir takım düşünce kuruluşlarında çalıştık- üretken insanın hayatının büyük bir kısmını
tan sonra, 1994-2005 yılları arasına George- kapsadığı düşünüldüğünde, bir çoğumuzun
town Üniversitesi’nde Türkiye Araştırmaları şikayet ettiği yoğun yılların Sayarı’nın da ha-
Enstitüsü’nün başına geçen Sayarı, burada yatının bir parçası olduğu çok açık. Fakat onu
aynı zamanda dersler de vermiştir. 2005 sene- farklı kılan, bu yoğun tempoda kendine kaça-
sinde Türkiye’ye dönmesiyle beraber Saban- cak bir köşe yaratmış olan sanatsever yapısı.
08
Description:Delft şehrinde üretilen seramiklerin ilk dönemde özgün bir üslup Michiel Jansz van Mierevelt (Delft 1566 – Delft 1641) Sophocles – Euripides.