Table Of ContentFaculteit Letteren & Wijsbegeerte
Katya Puype
Kelime dağarcığı açısından Flaman
Türkçesi ile standart Türkçe
arasındaki farklar
Masterproef voorgedragen tot het behalen van de graad van
Master in het Tolken
2015
Promotor Dr. Johan Vandewalle
Vakgroep Vertalen Tolken Communicatie
2
Teşekkür
Eğitimim boyunca ilminden faydalandığım ve bu araştırmanın yürütülmesi sırasında bana
bilgi ve deneyimleri ile yol gösteren danışmanım Dr. Johan VANDEWALLE’ya teşekkür
etmek istiyorum.
Veri toplamam konusunda yardımcı olan Okutman Sevdağ KAYA'ya ve akademik yazım
açısından araştırmama katkıda bulunan Dr. Feyza ALTINKAMIŞ’a müteşekkirim
Çalışmam boyunca veri toplamama yardımcı olan bütün katılımcılara yardımseverlikleri için
teşekkürü bir borç bilirim.
Ayrıca sorularımı sabırla yanıtlayan arkadaşım Kimberly VAN WETTERE’ya ve beni hep
teşvik eden Valérie DE GROOTE’ya teşekkür ederim.
Son olarak çalışmam süresince beni destekleyen ve yeni fikirler ile motive eden aileme en
içten teşekkürlerimi sunarım.
3
Özet
Altmışlı yıllarda ilk Türk konuk işçiler Belçika’ya gelmiştir. Bir süre sonra Türkiye’ye
dönmeyi planlamalarına rağmen birçoğu hâlâ Belçika’da oturmaktadır ve günümüzde
Belçika'da üç kuşak Türk vardır. Zaman geçtikçe Belçika’nın Flaman Bölgesi’nde konuşulan
Türkçe değişmiştir ve bu kullanım Flaman Türkçesi olarak adlandırılabilir. Bu araştırmanın
amacı kelime dağarcığı açısından Flaman Türkçesi ile standart Türkçe arasındaki farkları
göstermektir. Bu farkları araştırabilmek için farklı kişiler araştırmaya katılmıştır. Katılımcılar
hem standart Türkçe olmayan Türkçe kelimeleri hem de Türkçe bir konuşmada ortaya çıkan
Hollandaca, Fransızca ve saire kelimeleri aramışlardır. Toplanan kelimeler farklı kategorilere
ayrılıp listelenerek incelenmiştir. Bunun sonucunda üç tür ödünç sözcük bulunmuştur: kod
değiştirme, alıntı sözcük ve öykünme. Kelimelerin kökeni Hollandaca, Türkçe veya
Fransızcadır. Çevrilemeyen kavramlar, telaffuzun değişimi ve araştırmaya katılanların yaşı da
kısaca dikkate alınmaktadır. Hollanda’da bu alanda daha çok araştırma yapıldığı için son
olarak bu araştırma ile Hollanda’da yapılan araştırmalar arasında bir karşılaştırma yapılmıştır.
Bu tez çalışmasında Flaman Türkçesi ilk defa araştırılmıştır ve bu araştırmaya dayanılarak
gelecekte daha çok ayrıntılı araştırmalar yapılabilir.
4
İçindekiler Sayfası
1 Giriş ve amaç ...................................................................................................................... 6
2 Literatür taraması ................................................................................................................ 7
2.1 Göç .................................................................................................................................... 7
2.2 Göçmenlerin dili ............................................................................................................... 9
2.3 Dilin değişimi ................................................................................................................. 11
2.4 Dil değişiminin sebepleri ................................................................................................ 13
2.5 Dil değişimin sonuçları ................................................................................................... 14
3 Yöntem .............................................................................................................................. 15
3.1 Araştırmaya katılanların seçimi ...................................................................................... 15
3.2 Verilerin toplanması ....................................................................................................... 16
3.3 Verilerin işlenmesi .......................................................................................................... 16
4 Bulgular ............................................................................................................................. 17
4.1 Kategoriler ...................................................................................................................... 17
4.2 Kelimelerin kökeni ......................................................................................................... 19
4.3 Ödünç sözcük türleri ....................................................................................................... 21
4.3.1 Kod değiştirme ve alıntı sözcükler .......................................................................... 21
4.3.2 Öykünmeler .............................................................................................................. 23
4.4 Dilin yapısı ..................................................................................................................... 23
4.5 Başka değişkenler ........................................................................................................... 24
4.5.1 Çevrilemeyen kavramlar .......................................................................................... 24
4.5.2 Telaffuzun değişimi ................................................................................................. 24
4.5.3 Araştırmaya katılanların yaşı ................................................................................... 25
4.6 Hollanda’da yapılan araştırmalar ile karşılaştırma ......................................................... 25
5 Tartışma ............................................................................................................................ 26
6. Sonuç ................................................................................................................................. 27
7 Kaynakça ........................................................................................................................... 29
8 Ekler .................................................................................................................................. 31
5
Ekler
Ek 1. Tüm toplanan kelimeler
Ek 2. Kontrol edilen liste
Ek 3. Araştırmaya katılanlar
6
1 GİRİŞ VE AMAÇ
Bu araştırmanın temel amacı, Belçika’nın Flaman Bölgesinde konuşulan Flaman Türkçesi ile
Türkiye’de konuşulan standart Türkçe arasındaki farkların ne olduğunu incelemektir. Flaman
Türkçesi, Belçika’nın Flaman Bölgesi’nde oturan Türklerin konuştuğu Türkçenin bir tür
varyantıdır. Flaman Bölgesi’nde oturan Türkler ise Flaman Türkler olarak adlandırılabilir.
Türkler Belçika’ya göç etmeye başladıktan sonra göçmenlerin konuştuğu Türkçe değişmiştir.
Hollandacanın etkisi ve standart Türkçe ile karşılaşma fırsatı azaldığından dolayı kod
değiştirme, alıntı sözcükler ve öykünmeler meydana gelmiştir. Fakat, Flaman Bölgesi’nde
konuşulan Türkçe değişmesine rağmen Flaman Türklerin dil kullanımı çeşitli değişkenlere
göre farklılık göstermektedir. Bunlar; kişinin yaşı, kaçıncı nesil olduğu ve Türkiye’de veya
Belçika’da doğduğu bölgedir.
Bu araştırma ilk olarak başka araştırmalar ile karşılaştırma yapmak açısından önemlidir.
Özellikle bu araştırmanın sonuçları Hollanda’da yapılan araştırmaların sonuçları ile
karşılaştırılabilir çünkü durumlar birbirlerine benzerlik göstermektedir: Her iki durumda da
Türk göçmenler Hollandaca konuşulan bir ülkeye yerleşmiştir. Fakat, Türkçenin bir göçmen
dili olarak her zaman aynı şekilde değişip değişmediğini araştırmak için Almanya ve Fransa
gibi ülkelerde yapılan araştırmalar ile de karşılaştırma yapmak gereklidir.
Üstelik, bu araştırmaya dayanarak gelecekte Flaman Türkçesi hakkında daha fazla araştırma
yapmak mümkün olacaktır. Hollanda’nın aksine bu alanda Belçika’da çok az araştırma
yapıldığından dolayı bu yüksek lisans tezi bu konudaki ilk araştırmalardan biri olacaktır. Bu
nedenle bu araştırma oldukça genel bir yaklaşımla hazırlanacaktır. Fakat, Flaman Türkçesi ile
standart Türkçe arasındaki farklar çok geniş bir konu olduğu için bu araştırmada özellikle
Flaman Türkçesinin kelime hazinesi incelenecektir. Örneğin; Flaman Bölgesi’nde kullanılan
ama standart Türkçe olmayan kelimeler araştırılacaktır. Flaman Türkçesinin yapısı ve
dilbilgisi de çok önemlidir ve bunlar kısaca tartışılacaktır. Gelecek araştırmalarda bu konu
daha ayrıntılı incelenebilir.
Bunun yanında bu araştırma günlük hayata da uygulanabilir. Günümüzde hâlâ Türkiye’den
Belçika’ya yeni göçmenler gelmektedir. Bir göçmen Belçika’ya gelip Flaman Türkçesini
duyunca biraz zorlanabilir. Daha uzun bir zaman Belçika’da oturan Türkler ile ilişki kurarak
hızlıca yeni kelimeleri öğrenecek, fakat özellikle idari durumlarda ve resmi işlemlerde Flaman
Türkçesi kelimelerini içeren bir liste faydalı olabilir çünkü yeni gelen göçmenler Belçika’daki
kurum ve kavramları bilmemektedir. Aynı zamanda çevirmen ve tercümanlar böyle bir
7
listeden faydalanabilir. Türkçeyi öğrenenler standart Türkçe öğrenmektedir, fakat iş
piyasasına girdiklerinde Flaman Türkçesi ile karşılaşmaktadırlar.
Bu tezin araştırma sorusu şöyledir: “Kelime dağarcığı açısından Flaman Türkçesi ile standart
Türkçe arasında hangi farklar vardır”. Bunu araştırabilmek için Flaman Türklerin yardımı ile
bir kelime listesi düzenlenmiştir. Yeteri kadar kelime topladıktan sonra birkaç Flaman Türk
listeyi tekrar kontrol edip az kullanılan kelimeleri belirlemiş ve bunlar listeden çıkarılmıştır.
Böylece listede sadece en çok kullanılan Flaman Türkçesi olarak kabul edilen kelimeler
kalmıştır. Bu araştırmanın varsayımı şudur: “Standart Türkçe ile Flaman Türkçesi arasında
farklar vardır”. Veriler Flaman Bölgesi’nde konuşulan Türkçenin tam olarak nasıl değiştiğini
gösterecektir. Bu araştırma Hollanda’da yapılan araştırmaları temel aldığı için bu araştırmanın
bulguları, Hollanda’da yapılan araştırmaların bulguları ile karşılaştırılacaktır.
Bulgulara geçmeden önce literatür taramasında Türklerin Belçika’ya göçünün tarihi ve
göçmen dillerinin niye bu kadar ilginç olduğu açıklanacaktır. Sonra Hollanda’da göçmen dili
alanında yapılan araştırmaların bir özeti verilecektir. Yöntem bölümünde araştırmaya
katılanların nasıl seçildiği, verilerin nasıl toplandığı ve verilerin işlenmesi ayrıntılı bir şekilde
açıklanacaktır.
2 LİTERATÜR TARAMASI
2.1 Göç
Flaman Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasındaki farkları incelemeden önce Türkçenin
Belçika’da nasıl kullanılmaya başlandığını hatırlamak önemlidir.
Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk
cumhurbaşkanı seçilmiş ve bundan itibaren ülkede çok şey değişmiştir. Türkiye bir
modernleşme ve laikleşme sürecine girmişti ve sanayi sektörü hızlıca gelişiyordu. Fakat,
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sanayi gelişimi yavaşlayıp kıtlık ve enflasyon sorunları
ortaya çıkmıştır (Goossens, 2004). 1950 yılında, Atatürk tarafından kurulan Cumhuriyet Halk
Partisi seçimlerde yenilmiş ve eski Demokrat Parti iktidara gelmiştir. Bu durumdan Türkiye,
özellikle kapitalizme ve liberalizme çok önem verdiği için ülkenin en önemli sektörü olan
tarım çok etkilenmiştir. Makineleşmeden dolayı artık o kadar çok çiftçiye gerek
görülmüyordu ve var olan çiftçiler büyük toprak sahipleri ile artık rekabet edemiyorlardı
8
(Goossens, 2004). Bu yüzden çiftçilerin birçoğu kırsal bölgelerden şehirlere taşınmaya
başlamıştı. İşsizlik kısa bir sürede çok yükseldiği için Türkiye’nin hükümeti tüm işsizlere
yardım edemiyordu.
Aynı dönemde Belçika, bütün Batı Avrupa ülkeleri gibi, bazı problemler ile karşı karşıyaydı.
Belçika’nın sanayi sektörü çok hızlı bir şekilde gelişiyordu ve emek piyasasında yeterli işçi
yoktu. 20. yüzyılın başında Belçika’da Polonya ve İtalya’dan gelen konuk işçiler çalışıyordu
ama ellili yıllarda o ülkeler ile tekrar bir anlaşma yapmak imkânsızdı. O yüzden Türkiye ve
Fas gibi ülkeler ile anlaşma yapılmak isteniyordu. Belçika’daki ağır sanayinin kömüre çok
ihtiyacı vardı ama madenlerde çalışmak isteyen işçi bulunmuyordu. Madendeki çalışma
şartları çok kötüydü ve Belçikalı işçiler artık madenci olarak çalışmak istemiyordu. Bunun
yanı sıra, o dönemde gençler daha uzun bir süre okula gittiği için mezun olunca emek
piyasasındaki ağır sanayi sektöründe olmayan bir iş arıyorlardı.
Türkiye’den Batı Avrupa ülkelerine işçi gönderebilmek için ilk olarak Türkiye ve Almanya
arasında bir tür iş birliği doğmuştur. Belçika ve Türkiye arasında 1964 yılında iki taraflı bir
anlaşma imzalanmıştır. Başlangıçta Türkiye ve Belçika göçü iyi bir şekilde yönetebiliyorlardı
ama yavaş yavaş Türkler yasa dışı bir şekilde göç etmeye başlamıştır. Batı Avrupa’daki bir
ülkeye gidip orada çalışabilmek için çok uzun bekleme listeleri vardı (Goossens, 2004).
Pasaportu olmayan Türkler üç ay geçerli olan bir turist vizesi ile Belçika’ya gidiyordu ve bir
iş bulunca ülkede kalabiliyorlardı. Yasa dışı göçten dolayı 1961 ile 1975 yılları arası yaklaşık
olarak 120 000 ila 150 000 göçmen Batı Avrupa’ya gelmiştir (Martin, 1991).
Türkiye’den gelen göçmenler özellikle İç Anadolu’nun kırsal bölgelerinde yaşayan
erkeklerdi. Belçika’da yaşayan Türklerin çoğu Türkiye’nin Afyon ilinin Emirdağ ilçesinde
oturuyordu. Ayrıca, Türkiye’de aynı şehirde oturmuş olanlar çoğu zaman Belçika’ya gelince
de aynı yere yerleşmiştir. Bu göç türünün adı ‘zincirleme göç' veya ‘chain migration’ olarak
kabul edilir (Reniers, 2002). Örneğin Emirdağ’dan gelen göçmenlerin çoğu tekstil
şirketlerinde çalışmak için Gent’e yerleşmiştir.
Göç etmeye karar veren erkekler çoğu zaman evliydi ve Türkiye’de bir ailesi vardı.
Belçika’da para biriktirerek Türkiye’ye dönüp daha rahat bir hayat yaşamak ümidiyle
ailelerini ve akrabalarını memleketlerinde bırakıyorlardı. Türkler yurtdışında konuk işçi
olarak çalışmayı ailelerini geçindirmek için birkaç yıl süren bir proje olarak görüyorlardı
(Reniers, 2002). Fakat, Belçika’ya gelen tüm göçmenler aynı sebeplerle gelmemiştir. Faslılar
Belçika’ya gelen göçmenlerin ikinci en büyük grubudur. Fas da işçilerini gönderebilmek için
9
Belçika ile bir iş birliği başlatmıştır. Fakat, Türkiye ile Fas’tan gelen göçmenler arasında bir
fark vardır. Reniers’in araştırmasında (2002) Fas’tan gelen göçmenlerin de çoğunun erkek
olduğu tespit edilmiştir ama sadece yüzde 45’inin evli olduğu belirtilmiştir. Türklerin aksine
Faslıların çoğu Belçika’ya gitmeyi bir ‘household project’ (Reniers, 2002) olarak
görmüyordu.
Türk konuk işçilerin birçoğu sonunda Türkiye’ye dönmemiştir. Başlangıçta sistemin amacı şu
idi: ilk gelen işçiler belli bir süre çalıştıktan sonra yeni konuk işçiler gelecekti ve böylece ilk
gelenler eve dönebilecekti (Reniers, 2002). Fakat, bir süre sonra işverenler yeni işçileri işe
alıp eğitmek yerine mevcut işçilerin sözleşmelerini yenilemeyi tercih etmiştir.
Yetmişli yıllarda petrol krizi meydana geldiğinden dolayı Avrupa’da ekonomik bir durgunluk
başlamış ve işsizlik çok yükselmiştir. Artık konuk işçilere gerek kalmadığından dolayı
Belçika hükümeti konuk işçilerin gelmesini yasaklamış ve ülkeler arasındaki iş birliği sona
ermiştir. Ancak, göç hemen durmayıp yıllarca devam etmiştir. Bunun sebebi, Türklerin
birçoğunun Belçika’da kalmaya karar vermiş olması ve bunun için ailelerini ve birkaç
akrabalarını Belçika’ya getirme hakkını kullanmak istemekteydiler. Üstelik bekâr işçiler
sıklıkla Türkiye’de bir eş bulup Belçika’ya getirmiştir. Bu nedenlerden dolayı Belçika’daki
göçmen sayısı yetmişli yıllar sırasında ve ondan sonra da yükselmeye devam etmiştir.
2.2 Göçmenlerin dili
Türkçenin Belçika’da nasıl kullanılmaya başlandığını ve yayıldığını hatırladıktan sonra
göçmen dillerinin araştırılmasının neden ilgi çekici olduğunu bilmek faydalı olacaktır.
Çocuğunu iki dilli olarak yetiştirmek isteyen iki dilli çiftler genellikle bir uzmanın tavsiyesine
göre tek ebeveyn tek dil [one parent one language] yöntemini kullanırlar. Bu durumda mesela
çocuğa anne sadece Hollandaca baba sadece Türkçe konuşur. Bu yöntemi kullanarak çocuk
iki dili ayrı ayrı kullanmayı öğrenir ve daha az kod değiştirme yapar. Kod değiştirme “the
alternating use of two or more languages in one conversation by one person” [Bir konuşma
içerisinde kişinin duruma göre iki veya daha fazla dili değiştirerek kullanması] olarak
tanımlanır (Backus & Boumans, 1996, p.241). Tek ebeveyn tek dil yöntemi ile büyüyen
çocuklara bunu yapmamaları öğretilir. Fakat, göçmenler çoğu zaman bu yöntemi kullanmayıp
çocukları ile Türkçe ve Hollandacayı karıştırdıkları bir dil konuştuğundan dolayı çocuklar
aynı şekilde konuşmayı öğrenip çok kod değiştirme yapar. Bunun için göçmenler çok dillilik
alanında özel bir gruptur.
10
Üstelik, göçmen dilleri grubunda Türkçe de özel bir dildir. Diğer çok konuşulan göçmen
dillerinin aksine Türkçede language maintenance, yani dil korunması, çok yüksektir. Dil
korunması şu anlama gelir: The continued use of the ethnic language by an immigrant or
minority community across successive generations” [Etnik dilin göçmen ya da azınlık
topluluğu tarafından birbiri ardına gelen nesiller tarafından kullanılması]
(http://psychologydictionary.org/language-maintenance/). Türkler Hollandacayı iyi bilmesine
rağmen evde Türkçe konuşmayı tercih etmektedir. Hollanda’da Türkçe, Arapça, Berber dilleri
ve Surinam’da konuşulan Sranan gibi göçmen dillerini inceleyen Jongenburger ve Aarssen bir
araştırmalarında (2001) Türkçede dil korunmasının en yüksek olduğunu ve Türklerin kendi
kültürüne en çok önem verdiğini tespit etmiştir. Bu araştırmada Fransa’da yapılan bir
araştırma da söz konusudur. Tribalat’ın araştırmasında (1995) Türklerin evde en çok Türkçe
kullandığını doğrulanmaktadır.
Dil korunmasının yüksekliğini açıklayan birkaç sebep vardır. İlk olarak ülkelerin tarihine
bakmak gerekmektedir (Jongenburger & Aarssen, 2001). Türkiye, Fas ve Surinam ile
karşılaştırıldığında son iki ülkenin konuk işçi politikası başlamadan önce Avrupa ile bir tür
ilişki içerisinde olduğu görülmektedir. Surinam Hollanda’nın eski bir sömürgesi ve ülkenin
resmî dili hâlâ Hollandacadır. Surinamlılar Hollanda’nın dili ve kültürü ile, Türklere kıyasla
daha erken karşılaşmıştır. Fas ise 20. yüzyılın başında ilk olarak İspanya’nın sonra Fransa’nın
bir himayesiydi. Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra kurulmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu son zamanlarında Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kısa bir süre için
itilaf devletleri arasında bölüşülmüştür. Fakat Mustafa Kemal Atatürk milli mücadeleyi
başlatıp itilaf devletlerinin geri çekilmesini sağlamıştır ve 1923 yılında Türkiye
Cumhuriyeti’ni kurmuş ve ilk cumhurbaşkanı olarak iktidara gelmiştir. Atatürk, Osmanlı
geleneklerinden vazgeçmeye karar vermiştir: artık Osmanlı döneminden farklı olarak modern
kıyafetler giyiliyordu, Arap alfabesi yerine Latin alfabesi kullanılıyordu ve yabancı kelimeler
tasfiye ediliyordu. Tüm bunlar Türkçedeki dil korunmasını etkilemiştir. Bunun yanında
başlangıçta Türk konuk işçiler memleketlerine dönmek istiyorlardı. Ancak bu durum zamanla
değişmiştir. İşçilerin birçoğu ülkesine kalıcı olarak dönmemiş ama her yıl düzenli olarak
Türkiye’ye gidip ailelerini ziyaret etmeye devam etmiştir. Son olarak, Türk medyası tüm
dünyada çok yaygın ve özellikle Türk göçmenlerinin yoğun olarak oturduğu ülkelerde Türk
gazeteleri satılır, Türk televizyon kanalları vardır ve Turkse Unie van België gibi Türk
dernekleri vardır. Türkler ülkesi ve diline çok önem verdiği için dil korunması da o kadar
yüksektir.
Description:Araştırmaya katılanlar ile telefon, Facebook, e-posta gibi yollardan irtibat kurulmuştur ve bazı kişilerden bir randevu alarak görüşülmüştür. İlk olarak Flaman Türkçesini araştırabilmek için. Flaman Türkçesi'nde kullanılan kelimelere ihtiyaç vardı. Bu kelimeleri toplayabilme