Table Of Contentdan
“Devlet Dahi Halk ‹çindir”
UU mmrraann’›n kapa¤›na tafl›d›¤›-- d›¤›n› ve nihayet koptu¤unu, padi-- k›y›mlar yaflatt›lar. ‹ttihatç› yönetim
m›z hikmetli söz, bilge flair flah›n etraf›nda bir ç›karc› s›n›f›n anlay›fl› Cumhuriyet dönemine ay--
NNeeff’’îî’ye ait. (flimdi ‘bürokratik oligarfli’) türedi-- nen tevarüs etti. Türkiye’nin yak›n
““DDeevvlleettiinn bbeekkaass›› iiççiinn ggeerreekkiirrssee ¤ini, bu dönemlerde yöneticilerin tarihini en iyi bilenlerden EErriikk--JJaann
bbüüttüünn hhaallkk›› ffeeddaa eeddeerriimm”” diyen zulüm ve istibdada baflvurarak halk ZZüürrcchheerr’in de vurgulad›¤› gibi,
Dördüncü Murat’a Nef’î’nin verdi¤i deste¤ini tamamen kaybetti¤ini ve Anadolu halk›n› tan›mayan, bir ta--
anlaml› cevap tam olarak flöyledir: sonunda ““‹‹hhttiiyyaarrll››kk ÇÇaa¤¤››””na giren k›m köklü de¤iflimlere giderken
““DDeevvlleett ddaahhii hhaallkk iiççiinnddiirr ppaaddiiflflaa-- devletlerin kendilerini hala güçlü milleti ve milli iradeyi hiç hesaba
hh››mm..”” zannedip zevk ü sefaya ve saç›p sa-- katmayan sözkonusu ‹‹ttttiihhaattçç›› ttaarrzz--››
Evet, ““hhaallkk ddeevvlleett iiççiinn”” de¤il, vurmaya dald›klar› bir s›rada çökü-- ssiiyyaasseett, yeni dönemde yönetim ile
tam tersine ““ddeevvlleett hhaallkk iiççiinn””dir ve verdiklerini anlat›r. (Mukaddime, halk aras›nda ciddi bir gerilim ve
devlet halka hizmet için vard›r. Zira M.E.B yay., çev: Zakir Kadiri Ugan, ‹st- kopukluk oluflturdu. Tek Parti dö--
devleti oluflturan, ayakta tutan 1988, c.1, s.426-447) neminin ““hhaallkk ddeevvlleett iiççiinnddiirr””anla--
halkt›r, millettir. Dördüncü MuraT’a, Osmanl› y›fl› halk› bütünüyle küstürdü.
Ayn› hakikati, Osmanl› Devle-- Devleti’nin ve kurumlar›n›n çözülüfl 1950’de çok partili hayata ge--
ti’nin manevi mimar› kabul edilen sebepleri ve bu süreci tersine çevi-- çilmesi ile ilk kez milli iradeye bafl--
fifieeyyhh EEddeebbaallii de, ““‹‹nnssaann›› yyaaflflaatt kkii recek çözüm önerilerini içeren bir vuruldu ve halk, kendine yak›n in--
ddeevvlleett yyaaflflaass››nn””nasihati ile vurgular. lâyiha sunan KKooççii BBeeyy de, t›pk› ‹bn sanlar› iflbafl›na getirdi. ‹lk kez ““ddeevv--
Ne ki, Dördüncü Murat devrine Haldun gibi, yönetici kadronun et-- lleett hhaallkk iiççiinnddiirr””anlay›fl› öne ç›kt›.
gelindi¤inde bu anlay›fl de¤iflmifl, raf›n› saran ç›karc› gruba ve devlet Ancak ‹ttihatç›-komitac› gelenek
insan›/halk› yaflatma merkezli yö-- çark›nda h›zla yayg›nlaflan “rüflvet 1960 darbesi ile bunun rövanfl›n› al--
netim gelene¤i yerini devleti yaflat-- lâflesi”ne ve adam kay›rma illettine makla kalmad›; yapt›¤› anayasal dü--
ma merkezli ya da ddeevvlleett--mmeerrkkeezzllii dikkat çeker. Vezirlerin, “iç hal-- zenlemelerle halk iradesine ortak
anlay›fla b›rakm›flt›; bu durum ise k›”n›n istek ve arzular›na göre ha-- olan, hatta onu hiçe sayan kurum--
çok önemsenen “devlet”i kurtar-- reket eder olduklar›n›, adaletin ye-- lar ihdas etti. 12 Mart, 12 Eylül ve
mak flöyle dursun, tam tersine Dev-- rini istibdad›n ald›¤›n› belirtir. Zu-- 28 fiubat darbeleri, milli iradeye
let-i Âliye’nin inhitat›na giden süre-- lüm ve tecavüz ile âlemin harab ol-- ipotek koyan kurumlar› tahkim etti.
ci h›zland›rmaktan baflka bir ifle ya-- du¤undan söz eder. “Reâyân›n Türkiye flimdi ilk kez bir ‘‘ssiivviill
ramam›flt›. ayakta durmas› adâlet iledir” der; aannaayyaassaa’’ s›nav›nda. Yeni anayasa
Devletlerin ikbal ve idbar dö-- “Küfür ile dünya durur, zulüm ile devleti halk›n hizmetine mi verecek
nemlerine dair önemli fikirler üre-- durmaz” özlü sözüne yer verir.(Zu- yoksa yine halk devlet içindiranla--
ten ünlü Müslüman tarihçi ‹‹bbnn HHaall-- huri Dan›flman, Koçi Bey Risalesi,M.E.B y›fl› m› hakim olacak? ‹flte devasa
dduunn, çöküfl süreçlerinin, yöneticile-- Yay., ‹st-1972, s.20, 22, 47-48, 50, 63, soru budur. Halk› ve halk›n de¤er
rin halktan kopmas› ile bafllad›¤›na 68-69, 82-83) yarg›lar›n› merkeze alan, hak ve öz--
dikkat çeker. Devletlerin kurulufl- ‹mdi, Osmanl›’n›n son dönem-- gürlükleri bu de¤er yarg›lar›na göre
yükselme dönemlerinde, padiflah lerinde devletin dizginlerini ellerin-- düzenleyen bir anayasa ve yönetim
ve kurucu-yönetici ekibin halk›n de tutanlar, be-tahsis ‹‹ttttiihhaattçç››llaarr, anlay›fl› Türkiye’yi yeni ufuklara ta--
gücüne ve reyine dayanmas›n›n ve halk› ve halk iradesini hiçe sayan, fl›yabilir. BBaaflflöörrttüüssüü yyaassaa¤¤››n›n kalk--
halkla içiçeli¤inin devleti ayakta tu-- b›rak›n devleti kendi f›rkalar› ve ç›-- mas› ise, gelinen noktada tüm öz--
tan asabiyetin en önemli unsuru ol-- karlar› için halk› fedâ etmekten gürlüklerin kkiilliitt ttaaflfl››konumundad›r.
du¤unu söyleyen ‹bn Haldun, du-- pervâ etmeyen bir yönetim anlafl›-- UUmmrraann, bu yönde at›lacak
raklama-gerileme devirlerinde ise na sahip oldular. Bu anlay›flla bu ad›mlar›n destekçisi ve takipçisi
yönetici-halk iliflkisi ile dayan›flma millete Balkan facias›, Sar›kam›fl olacakt›r.
ruhunun (aassaabbiiyyeett) giderek zay›fla-- dram›, Cihan Harbi felaketi ve nice Yeni ‘‘UUmmrraann’’lara...
KAPAK ‹Ç‹NDEK‹LER
10
“Devlet Dahi Halk ‹çindir”
“Devletin Milleti’nden
“Milletin Devleti”ne
GGÜÜNNDDEEMM
CCEEVVAATT ÖÖZZKKAAYYAA
12 29
Türkiye’nin Dengesini Bozan ‹slâm’a Karfl› Son Numara:
Gizli Güç ‘‹slamofobya’
PPRROOFF.. DDRR.. BBUURRHHAANNEETTTT‹‹NN CCAANN TTEEVVFF‹‹KK EEMM‹‹NN
32
Baudrillard ve ‹mam 38
DD‹‹LLAAVVEERR DDEEMM‹‹RRAA⁄⁄
Kahraman›m Chavez
MMEESSUUTT KKAARRAAfifiAAHHAANN
35
Kemal Habib:
“‹slami Hareketlerden Baflka
Çözüm Yolu Yok”
20 KKoonnuuflflaann:: Abdullah Y›ld›z
TTüürrkkççeessii:: Turan K›fllakç›
Bir Ola¤anüstü Dönem Kal›nt›s›
Baflörtüsü Yasa¤› Kalkmal›d›r
DDOOÇÇ.. DDRR.. MMUUSSTTAAFFAA AAYYDDIINN
40
Paranoyak Tezahürler
AATTAASSOOYY MMÜÜFFTTÜÜOO⁄⁄LLUU
26
DDÜÜfifiÜÜNNCCEE
Baflörtüsü De¤il Kara Çarflaf
HHAAfifiMMEETT DDEEMM‹‹RREELL
42
Ünlü Sosyolog Anton C. Zijderveld
ile Çal›flmalar› ve Sosyolojideki
SSÖÖYYLLEEfifi‹‹
Geliflmeler Hakk›nda Bir Söylefli
KKoonnuuflflaann:: Dr. Kadir Canatan
60
Roni Margulies: ÖÖZZEELL DDOOSSYYAA
“Her Yahudi
Siyonist De¤il”
KKoonnuuflflaann:: 48 52
As›m Öz
“Güzel ‹nsan” Sabahattin Zaim de Hocam Prof. Dr. Sabahaddin Zaim
Hakka Yürüdü PPRROOFF.. DDRR.. ‹‹.. MMEETTEE DDOO⁄⁄RRUUEERR
AABBDDUULLLLAAHH YYIILLDDIIZZ
22 UMRANOCAK ’08
YYAAfifiAAYYAANN ‹‹SSLLAAMM
düflünce • kültür • siyaset
54 57
Müsamaha “Hoflgörü” müdür? Mebrûr Hac, Ömür Boyu Hac
DDRR.. KKEERR‹‹MM BBUULLAADDII ÖÖMMEERR NNAACC‹‹ YYIILLMMAAZZ
SSaahhiibbii
Umran Yay›nc›l›k
Turizm San. ve Tic. Ltd. fiti. Ad›na
Abdullah Y›ld›z
GGeenneell YYaayy››nn YYöönneettmmeennii
vvee SSoorruummlluuYYaazz›› ‹‹flfllleerrii MMüüddüürrüü
KKÜÜLLTTÜÜRR SSAANNAATT
Cevat Özkaya
YYaayy››nn KKuurruulluu
EEDDEEBB‹‹YYAATT U¤ur Altun, ‹lhan Gündo¤du,
Cevat Özkaya, Abdullah Y›ld›z
64
Yahya Kemal: Gelene¤e Ad›m BBuu SSaayy››yyaa KKaattkk››ddaa BBuulluunnaannllaarr
Mustafa Ayd›n, Kadir Canatan, Ahmet Da¤,
Att›ran fiair
Dilaver Demira¤, ‹.Mete Do¤ruer,
AA.. VVAAHHAAPP AAKKBBAAfifi Mesut Karaflahan, Metin Önal Mengüflo¤lu,
Atasoy Müftüo¤lu
66
EETTKK‹‹NNLL‹‹KK
Mehmet Âkif ‹nan fiiiri Üzerine ‹‹ddaarree MMeerrkkeezzii
Düflünceler 76 Mega Center, C 34 Blok, Kat 2No:340
Bayrampafla / ‹stanbul
AASSIIMM ÖÖZZ As›m’›n Nesli’ne
Tel: (0212) 640 01 22 - 640 01 23
ÖÖMMEERR KKAATTRREE Fax: (0212) 640 01 25
69
77 www.umran.org
Yang›n Kulesinde Feryat Eden
[email protected]
Adam: Cemil Meriç “Dur”ma, Düflünme ve Davranma [email protected]
AAHHMMEETT DDAA⁄⁄ Zaman›
TTeemmssiillcciilliikklleerr
Adana: (0505) 249 71 87
DDEENNEEMMEE YYAANNSSIIMMAALLAARR Ankara: (0312) 435 94 48
71 78 ‹zmit: (0542) 250 75 77
Trabzon: (0462) 321 95 44
Bilgiyi Analiz Etmek Kum Üzerine De¤il Kaya Üzerine Isparta: (0246) 232 34 77
NN‹‹HHAALL ÖÖZZDDEEMM‹‹RR Yazmak
AAbboonneelliikk fifiaarrttllaarr››
EERRTTUU⁄⁄RRUULL BBAAYYRRAAMMOO⁄⁄LLUU
72 YYuurrttiiççii
Y›ll›k (12 say›): 50.000.000 TL. (50 YTL)
Dara¤ac›ndaki Hayat KK‹‹TTAAPP DDEERRGG‹‹ Türkiye Finans Kat›l›m Bankas›
F›nd›kzade fib. TTLL HHeessaabb››
NNAACC‹‹ CCEEPPEE 79
99165159-1 (Umran Yay›nc›l›k)
Türkiye ‹fl Bankas› Fatih fiubesi TTLL HHeessaabb››
GGEEZZ‹‹ ‹‹ZZLLEENN‹‹MM 1020 1386804 (Hasan Ak)
73 AAYYNNAADDAAKK‹‹ TTEEBBEESSSSÜÜMM PPoossttaa ÇÇeekkii HHeessaabb››
1605252 (Umran Yay›nc›l›k)
Üsküp Kosova Hatt›nda Hayalden 82
Hakikate Bir Seyrüsefer YYuurrttdd››flfl››
Yeflim Tafl› Y›ll›k (12 say›): 80 Usd - 60 Euro
MMEETT‹‹NN ÖÖNNAALL MMEENNGGÜÜfifiOO⁄⁄LLUU
FFAAHHRREETTTT‹‹NN GGÖÖRR Türkiye ‹fl Bankas› Fatih fib. UUssdd HHeessaabb››
1020 301000 0658751 (Hasan Ak)
Türkiye ‹fl Bankas› Fatih fib. EEuurroo HHeessaabb››
1020 301000 0658765 (Hasan Ak)
EK ss hh.. Fiyat›: 4.500.000 TL. (4.5 YTL)
8833
‹‹çç DDüüzzeenn--KKaappaakk TTaassaarr››mm::Pro-J Sanat
TTÜÜRRKK‹‹YYEE’’NN‹‹NN AAVVRRUUPPAA NNÜÜKKLLEEEERR AARRAAfifiTTIIRRMMAA
BBaasskk››::fieny›ld›z Matbaac›l›k
KKUURRUUMMUU’’NNAA ((CCEERRNN’’EE)) AASSLLÎÎ ÜÜYYEELL‹‹KK ZZAARRUURREETT‹‹ Gümüflsuyu Cad. No:3 K.2
Topkap›‹stanbul
Tel. (212) 483 47 91
PPRROOFF..DDRR.. AAHHMMEEDD YYÜÜKKSSEELL ÖÖZZEEMMRREE
Ayda bir yay›mlan›r.
OCAK‘08UMRAN 33
De¤ini /K›sa K›sa
“DO⁄U’NUN KIZI”
BATI’NIN KIRDI⁄I SON OYUNCAK MI?
akistan’›n ve Müslüman halk›n›n bafl› sa¤olsun. 27 Aral›k 2007 günü sui--
P
kast sonucu öldürülen Benazir Butto’nun otobiyografisine verdi¤i isimdir;
“Do¤u’nun K›z›”. Son iki yüz y›ld›r Do¤u’nun mukadder ak›beti midir bi--
linmez, t›pk› Sezai Karakoç’un Masal fliirinde yedi o¤lunu bat›da yitiren baban›n
hüzünlü hikayesinde oldu¤u gibi Bat› bir biçimde yutuyor önüne ç›kan, ona ka--
çan ve s›¤›nan ne varsa...
Elbette bugün Pakistan zorlu bir dönemden geçerken kardeflimiz olan bu ül--
ke halk›na moral destek kadar yap›c› tavsiye ve elefltirileri de göz ard› edemeyiz.
Hadisenin birkaç boyutu oldu¤unu ifade etmeliyiz:
Benazir BButto KKimdir?
Rivayetler do¤ruysa ‘‹slamc›lar›n bafl›n› ezmek’ için seferber olaca¤›n› ilan
eden Benazir Butto, yine iddialar do¤ruysa el-Kaide tarz›nda bir örgütün hede--
21Haziran 1953’te Karaçi’de do-- fiydi. Butto’nun “reformist” uygulamalar›n› “Pakistan’›n laik yap›s›n› savunuyor
¤an Butto, Pakistan eski bafl-- ve koruyordu”, biçiminde kufl kafal› bir bak›flla yorumlayan devekuflu medyam›--
bakan› Zülfikâr Ali Butto’nun k›z›. Ba-- za ra¤men –zira esas mesele toprak reformu vb. yollardan bölgenin feodal ya--
bas› da 1977 y›l›nda General Ziya-ül- p›s›n›n de¤iflimidir- Butto’nun hiç de¤ilse ‹slami yönetim taraftar› olmad›¤›n› söy--
Hak’›n askeri darbesinin ard›ndan yar-- lemek mümkün. Bat› yanl›s› bir zihinle ülkesine yabanc›laflt›¤›n› dahi söylemek
g›lanm›fl ve 1979’da Ravalpindi’de mümkün. Fakat hepsinin ötesinde büyük güçlerin ‹slam dünyas›n›n bu en önem--
idam edilmiflti. Gençlik y›llar›nda ABD li ülkelerinden biri üzerinde tasarruf vas›talar›ndan biri olarak siyasi hareketler ve
ve ‹ngiltere’de e¤itim gören Butto cinayetler bahsine de¤inmemek olmazsa olmazd›r.
1988-1990 ve 1993-1996 y›llar› ara-- Birinci dünya savafl› öncesi ve sonras›nda bölgede Afganistan üzerinden ce--
s›nda Pakistan Baflbakanl›¤› görevini reyan eden mücadele, ‹kinci dünya savafl›n› müteakip büyük oranda Hindistan
yürüttü. ‹lkinde Devlet Baflkan› Gulam ve 1947’de oradan ayr›larak kurulan Pakistan üzerinde yo¤unlaflt›. So¤uk Sa--
‹shak Han, ikincisinde ise Faruk Legha-- vafl’›n iki kutpunun güç mücadelesine sahne olan iki ülkenin hemen hemen
ri taraf›ndan görevden al›nd›. ‹kisi de benzer zamanlarda nükleer güce kavuflmalar› bir rastlant›n›n ötesinde anlaml›--
hakk›ndaki yolsuzluk suçlamalar› ne-- d›r. Son on y›ll›k dönemde, bilhassa 11 Eylül olaylar›n›n akabinde giderek fliddet--
deniyle gerçekleflen iktidar kesintileri-- lenen biçimde Pakistan siyasi ve toplumsal çalkant› yaflamaktad›r. 1995’e kadar
ne ra¤men ülke siyasetindeki etkin ro-- Afganistan’daki Taliban rejimiyle bir s›k›nt›s› olmayan ve Pakistan üzerinden as--
lünü sürdüren Butto, 1998 y›l›nda gö-- keri-mali yard›mlar›n› esirgemeyen bat›l› güçler (baflta elbette ABD), her ne ol--
nüllü sürgüne gitti. Butto, evlendi¤i
duysa bu tarihten itibaren bölgedeki ve özelde Pakistan’daki medreseler, ‹slami
fabrikatör efli As›f Ali Zerdari ile adlar›
hareketlerden ve o eksenli bir rejim olan Taliban’dan korkar oldu! Tabii hemen
ola¤anüstü servet birikimleri, ölçüsüz
her ‹slam ülkesinde adetten oldu¤u üzere yönetici elitleri hiçbir zaman halk›yla
harcamalar› nedeniyle hep gündemde
bar›flamayan Pakistan’da darbeci Müflerref üçüncü kez baflkanl›¤a gelebilmenin
oldu. 1980’de erkek kardefli fiahnavaz
karfl›l›¤›nda eski sürgün ve muhalifleri affetti ve ‹slami yükseliflin önüne ortak
Fransa’da öldürüldü, 1996’da ise di--
setler çekilmeye çal›fl›ld›. Fakat bu defa huzursuzluk toplumsal karfl›l›k buluyor
¤er erkek kardefli Mir Murtaza polis
ve Pakistan daha da zorlu bir dönemin içine çekiliyor. Teröre Karfl› Küresel Sa--
atefliyle öldürüldü. 1999’daki askeri
vafl’ta ABD, öyle görünüyor ki sad›k müttefiki Müflerref’e son bir flans daha ve--
darbeden bu yana ülkeye geri döne--
riyor ve demirden yumru¤uyla ülkeyi demokratik bir gelece¤e tafl›mas›n›n yolla--
miyordu zira 2006’da ‹nterpol taraf›n--
r›n› aç›yor; hem de temizli¤e demokratik seçimlere kat›lacak politikac›lardan
dan hakk›nda yakalama emri ç›kart›l--
bafllayarak! Sonuç: Demokrasi havarisi ve kurtar›c› ABD, bu kez Pakistan’›n âli
m›fl ve yolsuzluk suçlamas›yla aç›lan
menfaatleri ve küresel dengeler (nükleer güç) nedeniyle yard›ma koflacak...
davalar düflmemiflti. Fakat ayn› y›l
ABD’nin de bask›s›yla ülkeye dönüflü--
nü garanti eden Müflerref’le anlaflma--
lar› üzerine geçti¤imiz Ekim ay›nda Pa--
kistan’a döndü. Coflkuyla yap›lan kar--
fl›lamada, Butto’nun konvoyuna dü--
zenlenen sald›r›da 139 kifli hayat›n›
kaybetti. Hakk›ndaki davalar›n netice--
si henüz kesinleflmemifl olsa da, But--
to’nun 8 Ocak 2008’de yap›lmas›
planlanan genel seçimlere girmesinin
önünde bir engel kalmam›flt›.
44 UMRANOCAK ’08
De¤ini /K›sa K›sa
DER SPIEGEL: “DÜNYANIN EN GÜÇLÜ K‹TABI
” KUR’AN-I KERIM
B at› dünyas› uzun süredir “medeniyetler çat›flmas›”n› tart›flt›; ard›ndan di--
yalog eksenli “medeniyetler ittifak›”ndan söz edildi. Asl›nda so¤uk savafl
sonras›na damgas›n› vuran fley, Bat›’n›n ‘düflman/tehdit’ konseptini de--
¤ifltirmesi ve ‹slâm’› ‘öteki’olarak seçmesi idi. 11 Eylül ile, bu yeni süreç kuv--
veden fiile geçti. fiimdi art›k Bat›’da “islamofobya”konufluluyor. Merak edilen
‹slâm/Kur’ân hem tan›nmaya/tan›mlanmaya hem de dönüfltürülmeye çal›fl›l›--
yor.
Almanya’n›n en prestijli haftal›k siyasi dergisi DDeerr SSppiieeggeell’in, KKuurr’’aann--›› KKee--
rriimm’i kapak konusu yaparak 20 sayfa yer ay›rmas› bunun son örne¤i. 2007 y›--
l›n›n 52. say›s›n› kendi ifadesiyle ““DDüünnyyaann››nn EEnn GGüüççllüü KKiittaabb››””na ay›ran dergi,
kapsaml› bir analiz yapt›.
114 sureden oluflan, içinde flüphe bar›nd›rmayan Kur’an’›n Allah taraf›n--
dan tüm insanl›¤a bir hayat rehberiolarak gönderildi¤ini vurgulayan dergi,
tüm sure ve ayetleriyle dünyadaki 1.3 milyar Müslüman onu eksiksiz, kay›ts›z
ve flarts›z bir hhaayyaatt yyaassaass››olarak alg›l›yor dedi.
‹slam dünyas›ndaki din bilimcilerden farkl› seslere de yer veren dergi, gün-- Der SSpiegel:
demdeki iissllaammaaffoobbyyaagibi olgulara, Kur’an’›n günümüze tercüme edilip uyar--
“Kur’ân, YYaflam›n HHer
lanarak meydan okunabilece¤ini, ancak radikallerin buna karfl› ç›kt›¤›n›, Al--
lah’›n de¤iflmez, ebedi eseri olan Kur’an’›n de¤ifltirilemeyece¤ini ve yeni an-- Alan›na MMüdahale EEdiyor”
lamlar kazand›r›lamayaca¤›n› savunduklar›n› belirtti. Farag Foda adl› akademis--
yenin Kahire’de öldürülmesini bir tahammülsüzlük örne¤i olarak aktaran der--
gi, bu özgür düflüncenin önünde bir engeldir dedi. Kur’an’›n günümüze uyar--
lanmas› noktas›nda “Kahire’nin Kafirleri”tart›flmas›na ve El-Ezher Üniversite-- Aral›k 2007’deki 52. say›s›n›
si’ndeki ilahiyat araflt›rmalar›na yer veren Der Spiegel, ‹slamiyet ile modernli¤in Kur’ân’a ay›ran ünlü Alman
ba¤daflabilirli¤ine kan›t AAvvrruuppaa BBiirrllii¤¤ii üüyyeelliikk ssüürreecciinnddeekkii TTüürrkkiiyyee’dir dedi. Radi--
dergisi DDeerr SSppiieeggeell, ‹ncil’le Kur’an
kal örgütlerin eylemlerine yasall›k kazand›rma ad›na Kur’an’›n savafl ayetlerine
at›f yapmalar›n›n yanl›fll›¤›n› vurgulayan dergi, “hangi din, hangi kitap metro aras›nda bir karfl›laflt›rma yapt›. ‹n--
sald›r›lar›na, masumlar›n canlar›na k›y›lmas›na göz yumabilir?”sorusuyla, terö--
cil hikayelerle, kinayelerle, mucize--
rün bir din olgusu olmad›¤›n›; aksine ‹slam’›n ?bbiirr iinnssaann›› ööllddüürreenn ttüümm iinnssaannll››¤¤››
ööllddüürrmmüüflfl ggiibbiiddiirr?anlay›fl›n› savundu¤unu belirtti. lerle, entrika ve ikazlarla dolu iken,
‹‹ssllaamm ddüünnyyaass››nnddaakkii kkaadd››nnllaarr››devrim içinde yefleren baflka bir devrim olarak Kur’an’›n mesaj›n›n temel ontolo--
nitelendiren dergi, Nobel bar›fl ödülüne lay›k görülen ‹ranl› bayan avukat fiirin
jik kavramlar etraf›nda flekillendi--
Ebadi’nin ve Fasl› sosyolog Fat›ma Mernissi’nin, Kur’ân’›n kötü ve yanl›fl yo--
rumlanmas›na karfl› ç›karak bunu dillendirdiklerinden övgüyle söz etti. ¤ini; olaylar›n kronolojik bir s›rala--
‹ncil’in dünyada en çok bas›lan kitap olmas›na ra¤men Kur’an’›n onu ge--
ma yerine belli bir anlam örgüsü
çece¤i yorumunu yapan dergi ‹ncil’le Kur’an’›n baz› paralelliklerine dikkat çek--
içinde sunuldu¤unu belirten dergi,
ti. “Kur’an kurallar›, ikazlar›, bilgi aktar›m›, sürekli rehberlik özelli¤i ile ‹ncil’den
daha kapsaml› ve kat›d›r” diyen Der Spiegel, bu yaklafl›m›yla ‘objektifli¤ini’ de Kur’an’› özet olarak flöyle betimle--
ele verdi.
di: “fiiirsel anlat›m›, bazen tole--
Kur’an’›n, ‹sa’y›, Musa’y›, ‹brahim’i, Meryem’i övgüyle anmas› bat›l›lar› fla--
fl›rt›yor. ‹slam, dünyada merak konusu olmaya devam ediyor. Kur’ân’› bat›ya ransl› bazen sert mizac›, hoflgörü--
tan›tmaya çal›flan Der Spiegel’in, ‹slam ve Bat› Me-- lü ve mükafat vaatleri ile bilmece--
deniyeti’ni birbirine yaklaflt›rma çabas›
lerle dolu, çok güçlü, resimsel ve
öne ç›k›yor.
11 Eylül, Bat›’da ve ABD’de gizemli anlat›m› olan, sade ama
Kur’ân’a ilgiy› art›rm›flt›. Kur’ân ilgi
bir o kadar da net ve aç›k ifadeli,
oda¤› olmaya devam ediyor ve
edecek. Umar›z, içimizdeki ‘ba-- inananlara yaflamdan ölçüler akta--
t›l›lar’ da Allah’›n Kitab›’na ran, misaller veren, yaflam›n her
anlamaya yönelirler.
alan›na müdahale eden, miras
paylafl›m›ndan boflanmaya, çocuk
paylafl›m›ndan hukuka kadar bir
çok konuda yol gösteren bir kitap.
Kurallar›, ikazlar› bilgi aktar›m› ile
sürekli rehberlik özelli¤i tafl›yan bir
hayat k›lavuzu.”
OCAK‘08UMRAN 55
De¤ini /K›sa K›sa
‹STANBUL’DA B‹R “KARA PANTER”:
DHORUBA MÜCAH‹D B‹N VAHAD
HHHH ‹nsani Yard›m Derne¤i, 1100 AArraall››kk DDüünnyyaa ‹‹nnssaann HHaakkllaarr›› GGüünnüü’nde,
‹‹
ABD’deki siyahlara yap›lan insan haks›zl›klar›n› gündeme tafl›mas› için Dhoru-
ba bin Vahad’› ‹stanbul’a davet etti.
Dhoruba düflüncelerini flöyle paylaflt›:
““AABBDD BBiirr KKoorrkkuu ‹‹mmppaarraattoorrlluu¤¤uudduurr vvee EEsskkiissiinnddeenn DDaahhaa IIrrkkçç››dd››rr””
*ABD gerçek anlamda bir iimmppaarraattoorrlluukktur ve BBeeyyaazz ››rrkkçç››ll››¤¤››//tteekkeebbbbüürrüütem-
sil etmektedir. Irkç›l›¤›n oldu¤u her yerde ise, ‘‘öötteekkiilleerr’’in varl›¤› tehdit alt›ndad›r.
C. Powel ve C. Rice gibi siyahlar›n önemli görevlere gelmesi BBeeyyaazz ››rrkkçç››ll››¤¤››gizle-
yemez; ABD Beyaz üstünlü¤üne dayal› ›rkç› bir sistemdir ve bugün ›rkç›l›k her za-
man oldu¤undan daha canl›d›r.
*ABD, bir ““kkoorrkkuu iimmppaarraattoorrlluu¤¤uu””dur; dünyan›n geri kalan k›sm›ndan kork-
makta ve korku üreterek bu korkusunu gizlemekte ve ayakta kalmaya çal›flmak-
tad›r.
DDhhoorruubbaa MMüüccaahhiidd bbiinn *ABD, siyahlara karfl› ad› konulmam›fl bir savafl yürütmekte ve gerçek anlam-
VVaahhaadd KKiimmddiirr?? da ddeevvlleett tteerröörrüü uygulamaktad›r. ABD’de Siyahlar kadar devlet terörüne u¤ra-
yan baflka bir topluluk yoktur; hapishanelerde Siyahlar ço¤unlu¤u oluflturmak-
tad›rlar. Devlet terörü özellikle Afrika kökenlileri hedef almakta; onlara adeta bir
Bir ABD vatandafl› olan Dhoruba Mü- koloni hayat› yaflat›lmaktad›r.
cahid bin Vahad, eski ad›yla Richard *’’DDeemmookkrraassii vvee öözzggüürrllüükklleerr üüllkkeessii’’diye bilinen ABD tam bir ““ppoolliiss ddeevvllee-
Moore, kab›na s›¤mayan bir aktivist. ttii””ne dönüflmüfltür. 11 Eylülden sonra bu büsbütün böyledir. ‹nsan haklar› sa-
Çocukluk ve gençlik y›llar› Bronx ve Har- vunuculu¤u yapan kurumlar sürekli bask› alt›nda olup komplolara u¤ramakta-
lem’de geçer. Kendini beyaz siyah çat›fl-
d›r. Bugün ABD’yi ‘özgürlükler ülkesi’ olarak görmekle, Nazi Almanya’s›n› ‘de-
mas›n›n ortas›nda bulan Moore, 1960’l›
mokrasinin kalesi’ olarak nitelemek aras›nda bir fark yoktur. ‹srail Ortado¤u’da
y›llarda, siyahlar›n maruz kald›¤› beyaz
›rkç›l›¤›na karfl› mücadele eden Kara ne kadar ‘demokrasi modeli’ (!) ise, ABD de o oranda ‘özgürlük modeli’dir.
Panterler’in (Black Panthers) önde gelen *11 Eylül öncesinde de ABD’de GGuullaagg’› hat›rlatan toplama kamplar› kurul-
liderleri aras›nda yer al›r. ‹ki polisin öldü- mufl, ciddi insan haklar› ihlalleri olmufltur. FBI’›n ‘kont-gerilla’ program› çerçeve-
rülmesinden sorumlu tutularak cezaevi- sinde SSiiyyaahh hhaarreekkeett mensuplar›, özellikle KKaarraa PPaanntteerrlleerr fifllenmifl, takibata u¤-
ne konulur ve tam 19 y›l suçsuz yere ha-
ram›fl, bask› ve iflkence görmüfl, hapse at›lm›fl, öldürülmüfltür. 1960-1970 y›lla-
pishanede kal›r. Bu esnada ‹slâm’› tan›-
r›nda bir çok siyah lider katledilmifltir. Efsanevi siyah lider CCeemmiill eell--EEmmiinn, yine bu
ma f›rsat› bularak Müslüman olur. O ar-
yöntem gere¤i cinayetle suçlanarak hapsedilmifltir. Bu program›n siyasal ve ya-
t›k Dhoruba el-Mücahid bin Vahad’d›r.
Dhoruba yani ‘f›rt›na’. fiu an Gana’da sal (Vatanseverlik Yasas› gibi) dayanaklar› da oluflturularak insan haklar› ihlal
yafl›yor. Editörümüz Abdullah Y›ld›z, ge- edilmifl ve faili meçhul cinayetler ifllenmifltir.
çen y›l Gana’da kendisiyle görüflmüfltü. *Küresel bir köyde yafl›yoruz; ‘‘cceemmaaaatt’’, ‘‘aaiillee’’,‘‘uulluuss’’gibi kavramlar›n köklü
bir de¤iflimden geçti¤i bu dönemde ‘‘üümmmmeett’’kavram› ve ümmetin bizzat kendi-
si tehdit alt›ndad›r.
*Küresel ça¤da savafl ve terör kârl›
bir sektör haline gelmifltir ve bu sektör
sadece oligarflileri palazland›rmaktad›r.
ABD yönetimi için “suç” kârl› bir ticaret-
tir: bunun için de suç iflleyecek siyah be-
denlere ihtiyac› vard›r ve onlar› sistemli
olarak suça yönlendirmektedir.
Türkiye’deki sivil toplum kurulufllar›-
n›, “ABD’de Siyahlara yönelik bask›lar›n
son bulmas› ve onlara insanca davran›l-
mas› için ça¤r›da bulunmaya” davet
eden Dhoruba, bas›n aç›klamas›n› flu
dua ile bitirdi: ““CCeennaabb--›› HHaakk,, aaddaalleett vvee
Editörümüz Abdullah Y›ld›z öözzggüürrllüükk mmüüccaaddeelleessii vveerreennlleerriinn yyaarrdd››mm-
Dhoruba’ylageçen y›l Gana’da görüflmüfltü. cc››ss›› oollssuunn..””
66 UMRANOCAK ’08
De¤ini /K›sa K›sa
‹HH’DAN ve F‹L‹ST‹N’E ANLAMLI YARDIM Ahmet AAltan: “Din AAf-
yondur DDiye YYetifltirildik”
alum medyam›zda yenilerde
M
‘Yak›t bitti, yola eflekle devam’ Ahmet Altan, Taraf Gazetesi’nde
fleklinde alayc› bir ifadeyle tas- Cumhuriyet elitleri ad›na önemli
vir edilen insanl›¤›n utanç tablosuna her bir itirafta bulundu:
yeni gün yeni bir f›rça çal›yor siyonist ifl- “‹ttihatç›lar›n dine ve dindarlara duy--
gal rejimi. Müslümanlar olarak bütün bu du¤u kuflku oldu¤u gibi Cumhuriye--
tarifsiz acziyetimiz ve fakat biriktirdi¤i- te geçti. Bizler de, Kemalizm e¤itimi--
miz kinimizin ard›ndan yüre¤imize su nin çocuklar› olarak o kuflkuyu derin--
serpenler de yok de¤il. Kendisiyle iftihar liklerimize yerlefltirdik. Sonra baz›lar›--
etti¤imiz ‹nsani Yard›m Vakf› (‹HH) Kurban Bayram› öncesi, ‹srail ambargosu ne- m›z "solcu" olduk. "Din kitlelerin af--
deniyle büyük s›k›nt›lar yaflayan Gazze’de 8 bin aileye çeflitli g›da maddelerinin yonudur" sözünü ö¤rendik. Ürkütü--
yer ald›¤› paketleri gönderdi. Gazzeliler, ambargo sebebiyle bölgelerindeki bü- cü bir fley olarak gördük dini. Onunla
tün ticari faaliyetlerin ve ifllerin durma noktas›na geldi¤ini, bu sebeple geçimle- ilgimizi kestik...merak dahi etmedik.
rini sa¤layamad›klar›n› ifade ettiler. Yak›t›n tükenme noktas›na geldi¤i Gazze’de Sanki, onun yan›na yaklaflsak, bak--
›s›nma problemi had safhaya ulafl›rken g›da yetersizli¤i de bir baflka sorun ola- sak, incelesek, Afrika'n›n et yiyen çi--
rak çözüm bekliyor. Tüm dünyan›n gözleri önünde Gazze’nin bir aç›k hava ce- çekleri gibi bizi kap›p içine alarak bir
zaevi haline getirildi¤ine dikkat çeken aileler, Türkiye ve di¤er ‹slam ülkelerinden "gericiye" çevirecekmifl gibi hep
gelen yard›mlarla ayakta durmaya çal›flt›klar›n› belirttiler. Gazeliler, yard›mlardan uzak durduk. Bu çocukça korku, ben--
dolay› hay›rsever Türkiye halk›na teflekkürlerini ilettiler. ce bizi entelektüel aç›dan epey zay›f--
latt›. (...) Hemen hemen bütün ente--
lektüellerimiz gibi yazarlar›m›z›n da
dini bilgileri azd›r(...) Dinin flekil flart--
lar›n› hem "irtica" iflareti gibi alg›la--
yan, hem bu flekil flartlar›n› modern
hayat›n hayhuyu içinde gerçeklefltire--
meyen, aç›k yüreklilikle söylersek
hem de bu flekil flartlar›na çok uygun
“HUKUK”UN KÖTÜ B‹R fiAKASI: bir yaflam biçimi olmayan insanlar›,
dinle bar›flt›rman›n en iyi yolu herhal--
fiEMD‹NL‹’DE “‹Y‹ ÇOCUKLAR” KAZANDI
de dinin "özüne", felsefesine dön--
mek, tasavvufu insanlara ö¤retmek.”
emdinli’de 9 Kas›m 2005’te Seferi Y›lmaz’a ait (Taraf Gazetesi, ‘Dinden Korkmay›n’,
fi
Umut Kitabevi bombalanm›fl, patlamada Mehmet 4 Aral›k 2007)
Zahir Korkmaz adl› bir kifli hayat›n› kaybetmifl, iki
kifli de yaralanm›flt›. Bombay› att›¤› öne sürülen bir kifli-
nin s›¤›nd›¤› otomobil halk taraf›ndan durdurulmufl ve
Abdullah YY›ld›z: ““Akl›n›z›
içindeki üç kifli (PKK itirafç›s› Veysel Atefl ile astsubaylar
Ali Kaya ve Özcan ‹ldeniz) polise teslim edilmiflti. Vahyin EEmrine VVerin!”
fiemdinli davas›nda Savc› Ferhat Sar›kaya’n›n iddi-
anamede, dönemin Kara Kuvvetleri Komutan› Yaflar Bü-
Dergimiz Umran’›n imtiyaz sahibi
yükan›t’›n ismine de yer vermesinden dolay› Genelkur-
ve editörü Abdullah Y›ld›z’›n
may 20 Mart 2006’da muht›ra niteli¤inde bir aç›klama yapm›flt›. Akabinde Savc› Fer-
Altan’gillere ça¤r›s› flu oldu:
hat Sar›kaya HSYK karar›yla meslekten ihraç edilmiflti. Ard›ndan Van 3. A¤›r Ceza
“%99’u Müslüman bir halk›n
Mahkemesi’nin san›klar hakk›nda verdi¤i 39 y›l ceza karar› Yarg›tay 9. Ceza Dairesi
‘ayd›n’lar›, ‹slâm’›n evrensel mesaj›n›,
taraf›ndan bozulmakla kalmam›fl; ayr›ca bu mahkeme üyelerinin görev yerleri h›zl›ca
Kur’ân’dan bafllayarak anlamak ve
de¤ifltirilmiflti. Yeni mahkeme heyeti ise san›klar›n askeri mahkemede yarg›lanmalar›
ak›llar›n› vahyin emrine vermekte
gerekti¤ine hükmetmiflti. Ve nihayet beklenen son gerçekleflti ve Van Jandarma Asa-
yifl Kolordu Komutanl›¤› Askeri Mahkemesi’nde dün (14 12 2007) bafllayan davan›n daha geç kalamaz, kalmamal›.
daha ilk duruflmas›nda 2’si astsubay, 1’i PKK itirafç›s› 3 san›k tutuksuz yarg›lanmak Buyurun! ‹flte Kur’ân!
üzere serbest b›rak›ld›lar. ““OO aazzîîzz bbiirr kkiittaabbdd››rr;; nnee
Ülkede esas güç merkezinin ne tarafta oldu¤una dair son derece sa¤l›kl› bir göz- öönnüünnddeenn//ggeeççmmiiflflttee nnee ddee
lem imkan› verdi¤i için, fiemdinli olaylar›na ve geldi¤i noktaya bir turnosol ka¤›d› gö- aarrkkaass››nnddaann//ggeelleecceekkttee oonnuu ggeeççeerrssiizz
züyle bakabiliriz. Bu arada fiemdinli baflta olmak üzere hukukun denetimi d›fl›nda kal- kk››llaaccaakk bbiirr ssöözz ggeellmmeezz..””(41/41-42)
d›¤› apaç›k olan “askeri alan”lar›m›z› -sivil ve kamusaldan sonra bir üçüncüsü- düzen- (Vakit Gazetesi, 25.12.2007)
li bir takiple göz takibinde tutan Özgür-DER’i de tebrik etmek gerekir.
OCAK‘08UMRAN 77
De¤ini /K›sa K›sa
Hakan AAlbayrak: “Ehlen vve ‹NSAN HAKLARI HERKESE LAZIM!
Sehlen DDevlet-i OOsmaniyye”
ürkiye’nin önde gelen sivil toplum kuruluflu
T
olan MAZLUM-DER, Genelkurmay Baflkan›
Türkiye-Suriye Birli¤i tezini dillendi--
ren Hakan Albayrak, birli¤i Devlet- Büyükan›t’›n SAREM’deki konuflmas› ve ar-
i Osmaniye’nin en genifl s›n›rlar›na ta-- d›ndan gazetecilere verdi¤i beyanat› konu edinen
fl›makta kararl›. bir aç›klama yapt› geçti¤imiz günlerde. Yaflar Pafla;
“Lübnanl› tarihçi Ziyn, 1958 y›l›nda “1982 y›l›ndan beri yap›lan terör mücadelesinde
haz›rlad›¤› doktora tezinde flöyle di-- insanl›¤›n yüksek de¤erlerini elimizden kaç›rd›k...
yordu: ‹nsan haklar›, demokrasi, özgürlükler, bar›fl...” Sahi
"Halihaz›rda Türklerin, Araplar›n 'geri Pafla’n›n sözünü etti¤i de¤erleri karfl› taraf›n kulla-
kalm›fll›¤›n›n' ve dört yüzy›l boyunca n›fll› araçlar› haline getiren süreç nas›l geliflti? Bir de
kültürel gecikmelerinin ana sorumlusu bunun üzerine kafa yorulmal› ya, belki o zaman itirafç› emekli paflalar›n ald›k-
oldu¤u yolundaki popüler görüflü des--
lar› gaz›n ötesinde bu ülkede hakiki bir özelefltirel gündeme geçilebilir...
tekleyecek hiçbir tarihi kan›t yoktur.
Bilakis, Arap yurtlar› öyle görünüyor ki
Türk hakimiyetinden kârl› ç›km›flt›r…
Bütün hakkaniyetle flu da söylenmeli-- MEHMET ÂK‹F’‹ ANMAK
dir ki Türkler Araplar›, ‹ttihat ve Terak--
ki Cemiyeti'nin 1908'de iktidara geli--
ahmetli ‹slam mütefekkiri,
R
fline kadar asimile etmeye ya da Türk--
flair ve veteriner Mehmet
lefltirmeye çal›flmam›fllard›r." (Kaynak:
Âkif’in vefat›n›n üzerinden
Zeine N. Zeine, Türk-Arap ‹liflkileri ve
71 y›l geçti. Ve fakat hakk›nda ve
Arap Milliyetçili¤inin Do¤uflu / Gele--
etraf›ndaki tart›flmalar sona erme--
nek Yay›nc›l›k 2003) Arap flovenizmi--
di. Milliyet’ten Taha Akyol, 27 Ara--
nin tavan yapt›¤› bir dönemde kaleme
l›k 2007’de Âkif’in, özellikle günü--
al›nd›¤› için o zamanlar pek iltifat gör--
müz konjonktüründe yeniden kefl--
meyen bu hakikat, art›k Arap ülkeleri--
fine dair hakl›l›¤› son derece bafla--
nin baflkentlerinde düzenlenen ulusla--
r›l› bir dille özetledi:
raras› tarih kongrelerine damgas›n›
“M‹LL‹ flairimiz Mehmet Âkif
vurarak flovenist literatürün can›na
27 Aral›k 1936’da vefat etti. Dev--
okuyor, elhamdülillah.”
let bu vefat› iflitmedi, görmedi; ce--
(Yeni fiafak Gazetesi, 24.12.2007)
nazesini millet kald›rd›.
Âkif’e Türkçülük yapmad› diye
sald›ranlar, Fikret’in tek m›sra›nda
BBeeyyaazz TTüürrkklleerr vvee
bile “Türk” kelimesinin geçmedi--
““GGaarrddrroopp DDeevvrriimmcciillii¤¤ii””
¤ini, siyasi kimlik olarak sadece
“Osmanl›l›k” kavram›n› yüceltti¤ini düflünmediler...
Geçen ay, piyanist Faz›l Say’›n gide-- ... Âkif bu fliirlerinde Kosova için, Prizren, Yakova ve Selanik için gözyafllar›
rek ‹slâmîleflen Türkiye’de yafla-- döker. Bugün etnik milliyetçilik dedi¤imiz kavmiyetçili¤in felaketlerini anlat›r.
mak istemedi¤ine dair beyan› uzun sü-- “Arnavud’um... iflte periflan yurdum” derken yapt›¤› fley, Arnavutçuluk de--
re tart›fl›ld›. Say’a en ilginç tepkilerden ¤il, Arnavut milliyetçili¤ine elefltiridir.
biri ünlü modac› Cemil ‹pekçi’den gel--
Âkif ayn› dönemde “Yurdu bafltan bafla viraneye dönmüfl Türk’ün” diye
di:
a¤layan flairimizdir.
““BBuunnllaarr TTüürrkkiiyyee’’yyii NNiiflflaannttaaflfl››’’nnddaann iibbaa--
1921’e gelindi¤inde, Sakarya savafl› günlerinde bestelenip cephede söyle--
rreett zzaannnneeddeenn 4400 bbiinn kkiiflfliilliikk,, iiççiinnddee bbee--
nen “Ordunun Duas›” marfl›n›n yazar› Âkif’tir: “Türk eriyiz, silsilemiz kahraman
nniimm aaiilleemmiinn ddee oolldduu¤¤uu BBeeyyaazz TTüürrkklleerr;;
/ Müslüman›z hakka tapan Müslüman.”
6655 mmiillyyoonnlluukk TTüürrkkiiyyee’’yyii ggöörrmmüüyyoorr--
Âkif’i Çanakkale ile Bedir Savafl›’n› mukayese etti diye elefltirmek de müthifl
llaarr......””Türkiye’de ifllerin belli bir az›nl›--
bir anlay›fls›zl›kt›r.
¤›n isteklerine göre yürüyemeyece¤ini
Bir müminin kalbinde “Bedr’in arslanlar›”n›n manevi mertebesinin ne oldu--
söyleyen ‹pekçi, ““KK››yyaaffeett kkaannuunnuu bbiirr
¤unu bilenler, Âkif’in Çanakkale flehitlerini Peygamber’in yan› bafl›nda bir ma--
MMaaoo’’nnuunn ÇÇiinn’’iinnddee oollmmuuflfl,, bbiirr ddee bbiizzddee..
nevi mertebede gördü¤ünü anlamakta zorluk çekmezler!
DDüünnyyaann››nn hhiiççbbiirr yyeerriinnddee bbööyyllee bbiirr flfleeyy
Âkif elbette bütün ömrünce etnik milliyetçili¤e karfl› oldu. Tarih kurultayla--
yyookk..””diye devam etti. (Zaman Gazete--
r›nda söylenen “brokisefal Alpin ›rk” z›rvalar›na itibar etmedi; Milli Mücadele
si, 16.12.2007)
ruhunun flairi oldu; ‹stiklal Marfl›’n› da bu sayede yazd› zaten.
Yeniden etnik sorunlarla karfl›laflt›¤›m›z bu dönemde, Âkif’i anlamaya daha
çok ihtiyac›m›z var.”
88 UMRANOCAK ’08
De¤ini /K›sa K›sa
RESMÎN(‹N) D‹⁄ER YÜZÜ: Prof.Dr. EErik-Jan ZZürcher:
“‹ttihatç›lar vve KKemalistler
TÜB‹TAK’TAN TEVH‹DE’YE Z‹GZAGLAR Z‹NC‹R‹
Anadolu’yu BBilmez”
u ülke hakikaten bir garip, hemen herkesin
B Türkiye’nin yak›n dönem tarihi üzeri-
akl› kar›fl›k. Hele de, ‘de¤ifltik, dönüfltük’ de-
ne araflt›rmalar› ile tan›nan Hollan-
yip hükümet olan devletlûlar›m›z›nki! Tübi-
da Leiden Üniversitesi Tarih Profesörü
tak’›n ödül verdi¤i “baflörtülü” lise ö¤rencisi k›z- E.Zürcher Zaman gazetesinden
ca¤›za ödülünü takdim eden ve töreni düzenleyen (22.12.2007) Ali Çimen ve Yasin Ya¤c›
müsteflear yard›mc›s› ve di¤er yetkililer hakk›nda verdi¤i röportaj’a flunlar› söyledi:
soruflturma bafllataca¤›n› söyleyen Milli E¤itim Ba- “Bence Osmanl› ‹mparatorlu¤u ile
kan›’na m› bakars›n›z; yoksa geçti¤imiz haftalarda Cumhuriyet aras›nda büyük bir devam-
l›l›k var. Liderlik tarz› ve elit kadro ay-
ödülü gaspedilen ve kürsüden indirilen bir di¤er
nen devam etti. Cumhuriyet'in liderleri
ö¤rencimiz Tevhide’yi telefonla arayan Baflbakan›-
de eski ‹ttihatç›... Devletin ideolojisi mi
m›za m›? Anlayan varsa beri gelsin; zira bu ülke bu
de¤iflti sadece?
türlü bir zihin kar›fl›kl›¤›, irade zay›fl›¤› ve mant›k
De¤iflikliklerle birlikte, ideolojide de-
hatalar›yla çok gitmez... vaml›l›klar var. Cumhuriyet'le birlikte
bu uluslaflma gündeme geldi. Türk mil-
liyetçili¤i yani. ...
Bu süreçte halk nerede? 'Biz Osman-
SEZA‹ KARAKOÇ:
l›'y› kald›r›yoruz, siz ne diyorsunuz ey
“‹NSANLI⁄I KURTARACAK OLAN ‹SLÂM” ahali?' gibi bir durum söz konusu oldu
mu peki?
Yok, yok, hay›r. Tamamen tepeden in-
B üyük mütefekkir ve flair Seza‹ Karakoç’un me bir durum. Yani Kemalist kadro, ‹t-
baflkanl›¤›n› da yürüttü¤ü ve pek çok ba- tihatç›lar gibi pozitivist. Ve pozitivistler
k›mdan siyasal sistemimizde özgün bir ye- genellikle halka pek güvenmiyorlar...
re sahip Yüce Dirilifl Partisi ad›na kaleme ald›¤› Bu güvensizlik neden?...
K›smen pozitivizmden kaynaklan›yor.
bas›n bildirilerinden 13.sünün bafll›¤›d›r yukar›-
Avrupa pozitivizminde de ayn› fley söz
daki. Üstad’›n gelece¤e dair büyük bir ümit ve
konusuydu. Halka pek güvenilmez...
ufukla söylediklerinden al›nacak dersler var; iflte
Bir yan› bu. Öte yandan Anadolu ger-
baz›lar›:
çe¤i var. Söz konusu kadronun büyük
“E¤er, islâm dünyas› halklar› uyan›p, genle- bir k›sm› Avrupal›, ço¤u Rumeli'den
rinde ve fluuraltlar›nda bulunan Abbasi, Selçuklu, gelmifl. Ya da Ege sahillerinden, ada-
Osmanl› devletlerinin ça¤dafl versiyonu olacak lardan ya da ‹stanbul'dan. Kemalist
olan büyük ve birleflik ‹SLÂM DEVLET‹’ni kurar- cumhuriyetin kadrosuna baksak, üçte
larsa –ki gelecek zaman›n en olumlu, en büyük ikisi, Ege Bölgesi'nden. Anadolu onlar
için yeni bir memleket.
devrimi bu olacakt›r–, durum de¤iflir ve insanl›k
Cumhuriyet'i kuranlar›n Anadolulu¤u
bu katastrofik k›yamet senaryosundan kurtulur...
çok azd› o halde?
‹slâm, Hakikat Dini, Medeniyeti ve ‹deolojisi
Evet, çok az. Anadolu'yu pek bilmiyor-
olarak, dünyan›n sürüklendi¤i bu tarihî intihar-
lar. Mesela ‹ttihat ve Terakki, Meflruti-
dan insanl›¤› korumak ve kurtarmak, görev ve yet döneminde, bilimsel araflt›rmalar
sorumlulu¤unu, kudret ve iradesini, ilâhî emir ve yapt›rt›yor. Aleviler, Kürtler, afliretler
lütuf kayna¤›ndan almakta ve beslemektedir.” hakk›nda. Çünkü bilmiyorlar. ... Söz
gelimi Atatürk ilk kez 1916'da, 35 ya-
fl›ndayken Anadolu'ya geçiyor. Bu ço-
ENG‹N ARDIÇ: ¤u için geçerli. ‹nan›lmaz bir uçurum
var bu Egeli kadro ile Anadolu halk›
“RAKI ‹ÇMEKLE BATILI OLUNUR MU?” aras›nda. Bir yabanc›laflma durumu
var...
Bu kadronun Osmanl›'n›n da¤›l›fl›n›n
EEnnggiinn AArrdd››çç kendine has üslubuyla zaman zaman ilginç faturas›n› ‹slamiyet'e kesti¤i ve yeni
i¤nelemeler yap›yor. ‹flte onlardan biri: ““TTüürrkk sseeççkkiinnlleerrii,, flflaappkkaa ulus inflas› sürecinde ‹slam yerine Türk-
ggiiyyiipp kkrraavvaatt ttaakk››nnccaa,, nnaammaazz kk››llmmaayy››pp rraakk›› iiççiinnccee,, aallffaabbeeyyii ddee¤¤iiflflttiirriipp lü¤ü ikame etti¤i söylenir. Buna kat›l›-
ttaattiillii ddee PPaazzaarr ggüünnüünnee aall››nnccaa BBaatt››ll›› oollaaccaakkllaarr››nn›› ssaanndd››llaarr..””Ard›ç de-- yor musunuz?
vamla “...‘Kabir tavaf›’ m› vard› Bat›’da? O kabir an›t da olsa... Din Bu biraz kar›fl›k ama dini, modernlefl-
kitaplar›n›n yan›s›ra bir de ‘seküler’ kutsal kitaplar› m› vard›?” diye menin engeli olarak gördükleri kesin.
soruyor. (Akflam Gazetesi, 29.11.2007)
OCAK‘08UMRAN 99
Kapak / Devlet Halk ‹çindir
“DEVLET DAH‹ HALK ‹Ç‹ND‹R”
“DEVLET‹N M‹LLET‹”NDEN
“M‹LLET‹N DEVLET‹”NE
Cevat ÖZKAYA
T ürkiye 2007 y›l›ndan itibaren ‹‹ttttiihhaattçç›› TTaarrzz--›› SSiiyyaasseett Bu tarz-› siyaset, kitlelerin her
yeni bir döneme girmifltir; yeni hizmet talebini otoritesini sarsmaya
dönemin iyi kavranmas› için Tanzimat sonras› dönemde ne ge- yönelik bir isyan olarak alg›lad›¤›
eski dönemin özelliklerinin do¤ru leneksel devlet tarz›n›n meflruiyetine için, hizmet üreterek meflruiyetini
tahlil edilmesi gerekir. sahip olan,ne de özendi¤i bat› devlet- sa¤lama yerine otoritesini tahkim
Tanzimat döneminden itibaren leri gibi olamayan garip bir yap› olarak ederek kitleleri susturma yolunu ter-
girdi¤imiz bat›l›laflma sürecinde ye- ortaya ç›kt› devlet. “Olmas› gereken cih etmifltir. Yani yeterince kamu
rel mekanizmalar›n iktidarlar›n› s›n›r- yerde olmayan, önündeki tüm bofl- hizmeti üretemeyen ve halk›n›n ta-
layarak hatta yok ederek merkezi luklar› yapay olarak fliflirdi¤i otoritesiy- leplerini karfl›layamayan devlet hem
güçlendirme ve iktidar› tamamen le doldurmaya çal›flan, ne geleneksel yetersizli¤ini hem de yetersizli¤in
merkezde toplama süreci bafllat›ld›. ne ça¤dafl olabilen, alabildi¤ine da¤›- do¤urdu¤u hoflnutsuzluklar› yasakç›
Merkez iktidar› elinde toplad› ama n›k, bafl›bofl, belirsiz, keyfi, hemen her zihniyetiyle önlemeye cal›flm›flt›r.
iktidar› oran›nda sorun çözme yete- konuya yasakç› esprisiyle yaklaflan, Dolay›s›ylahalk›n dillendirdi¤i her ta-
ne¤ini gelifltiremedi¤inden sorunlar rüflvetçi, kay›rmac›, k›saca bozuk iflle- lep devlet otoritesine yönelik bir
çözümsüz kald›. Sorunlar› flu veya bu yen mekanizmalar›yla az geliflmifl ülke eylem olarak alg›lanm›fl ve öyle mu-
biçimde çözebilen yerel mekanizma- devleti, tam anlam›yla beyin yoksulu amele görmüfltür.
lar da yok edildi¤i için sorunlar üs- ve hantal yap›l› dinozorlar gibidir; ür-
tüste y›¤›lmaya ve büyümeye baflla- kütücü fakat kof.”1 ÇÇookk PPaarrttiillii SSiiyyaasseett yyaa ddaa
d›. ‹nsanlar iktidar› merkezlefltiren- Meflrutiyet döneminde modern HHaallkk››nn SSiiyyaasseettee MMüüddaahhaalleessii
lerden sorunun çözümünü talep et- anlamda kurulmaya cal›fl›lan ordunun
tiklerinde otoriter bir tav›rla karfl› vesayeti alt›na girer siyaset. Hiyerarflisi Türkiye’nin çok partili hayata ge-
karfl›ya kald›lar. Sorun çözemeyen bozulmufl ordu içindeki gruplar›n at çifl sürecinde bu anlay›flta bir k›r›lma
iktidar, otoritesini güvenlik güçlerini oynatt›¤› aland›r siyaset sahnesi. ‹tti- meydana geldi. Bir nevi elit içi çat›fl-
kullanarak, yani zor kullanarak top- hat Terakki Partisi bu dönemin sivrilen ma diyebilece¤imiz sürecin sonunda
luma kabul ettirmeye çal›flt›. Bu du- siyaset kurumudur. Nitekim Osmanl› DP kurulunca, kitleler otoriter devle-
rum, zor kullanan iktidar erki yani Devleti onlar›n iktidar› döneminde y›- tin temsilcisi konumundaki CHP’nin
bürokrasi ile zora maruz kalan sivil k›l›cakt›r; ama ‹ttihatç› anlay›fl yeni ku- karfl›s›nda yer alan DP’ye yöneldi.
halk y›¤›nlar› aras›ndaki mesafeyi gi- rulan cumhuriyette de etkisini devam Böylece ilk defa halk kitlelerinin nis-
derek açt›. ettirecektir. bi de olsa siyasete müdahil oldu¤u
Bu iki unsurun iliflkisibir hizme- ‹ttihatç› anlay›fla göre, bir grubun bir dönem bafllad›.
tin devreye sokulmas› olmaktan zi- iktidar› önemlidir ve bu grup,iktidar›- Türkiye bürokrasisi ilk defa kitle-
yade,zora dayal› otoritenin insanlar› n› yönetti¤i halka de¤il,s›n›rl› bir kad- lerin kendi iktidar›n› s›n›rlayabilece-
sindirmesi fleklinde ortaya ç›kt›. Yafl- roya ve bürokratik elite borçludur. ¤ini gördü. Bu, bürokratik elit için
l› bir kad›n›n bir valiye, "az daha Onun için iktidar› devam ettirmek bü- tam bir floktu. Önce iktidar› teslim
okusan da jandarma olsayd›n ya o¤- yük kitlelere hizmet götürmekten de- etmek istemediler; ‘hasolar memo-
lum" sözü durumu bütün aç›kl›¤›yla ¤il,bürokratik eliti memnun etmekten lar’ diyerek DP’ye oy vermifl kitleleri
ortaya koyar. geçmektedir. küçümsediler ama nihayetinde 10
1100 UMRANOCAK ’08
Description:Evet, “halk devlet için” de¤il, tam tersine keri bürokrasiye evet dedirten güç kimdir? Dipnotlar. * Alman Anarflist Max Stirner ne yaz›k ki hâlâ.