Table Of Contentporunun baþyazarý Dr. Simon, Yetiþkin kadýnlarýn sanayide geniþ ölçülerde
çalýþtýrýlmasý konusundaki derin kaygýlarýmý, bu gibi kötülükler konusunda
bildiklerim haklý ve mazur gösterebilir.* diyor. Fabrika müfettiþi Mr. Baker ise,
resmî raporunda þöyle söylüyor: Ýngilteredeki sanayi bölgelerinde aile [sayfa
59] sahibi evli kadýnlarýn kumaþ fabrikalarýnda çalýþmalarý yasaklandýðý gün,
bu bölgeler için büyük mutluluk olacaktýr.**
Kapitalist sömürünün çocuklarla kadýnlar üzerinde yolaçtýðý ahlak yozlaþmasý,
F. Engelsin, Lage der Arbeitenden Klasse Englands adlý yapýtýyla, ve diðer
yazarlarca o kadar enine boyuna anlatýlmýþtýr ki, ben, burada, yalnýzca
deðinmekle yetiniyorum. Ama, henüz olgunluk çaðýna eriþmemiþ insanlarý, salt
bir artý-deðer yarat-ma makinesi haline getirmenin yapay olarak yarattýðý
zihinsel yozlaþ-
ma -bu, aklý, geliþme ve olgunlaþma yeteneklerini bozmadan kýsýr bir halde
tutan bilisizlikten tamamen farklý bir durumdur-ensonu Ýngiliz parlamentosunu
bile, fabrika yasalarýna giren sanayi kollarýnda 14 yaþýndan küçük çocuklarýn
verimli bir þekilde çalýþtýrýlmalarý için ilköðrenimi zorunlu hale getirmek
zorunda býraktý. Kapitalist üretimin ruhu, fabrika yasalarýndaki sözde öðrenim
maddesinin gülünç bir þekilde kaleme alýnýþýnda, bu zorunluluðu denetleyecek
yönetimsel bir mekanizmanýn bulunmayýþýnda, öðrenimle ilgili mad-delere
fabrikatörlerin kendilerinin karþý koymalarýnda, ve bunlarýn uygulanmasýndan
kaçýnmak için baþvurduklarý binbir türlü hilede açýkça görülür. Bu konuda
bütün suç yasakoyucudadýr: bir yandan fabrikalarda çalýþan bütün çocuklarýn
öðrenim görecekleri konusunda yönetmelik getirirken, öte yandan bunun
saðlanmasý için herhangi bir hüküm getirmemekte ve adeta gözboyamak için bir
yasa geçirmiþ olmaktadýr. Yasa, çocuklarýn haftanýn belli günlerinde birkaç
(üç) saat okul adý verilen dört duvar arasýnda bir yere kapatýlmalarýndan ve
iþverenin her hafta bu iþle görevlendirilmiþ erkek ya da kadýn öðretmenin
imzasýný taþýyan ye bu hususun yerine getirildiðini belirten bir belgeyi
almasýndan baþka bir hüküm getir-madde alan çocuklar, ihtiyar adamlar gibi
kavrulmakta ya da küçük maymunlar gibi kartlaþmaktadýrlar. (/. c, s. 460.)
Burada, Hindistan ile Çinin, Ýngiltereden nasýl öç aldýklarým görüyoruz.
* l. c, s. 37.
** Rep. of. Insp. of Fact, for 3 Ýst Oct., 1862, s. 59. Mr. Baker daha önce
hekimlik yapmýþtýr.
Kadýn ve Aile 57
memektedir.* 1844 tarihli, deðiþtirilmiþ fabrika yasasýndan önce, bu okula
devam belgesinin, kendileri de yazma bilmeyen öðretmenler tarafýndan yalnýz
bir çarpý iþareti konularak imzalandýðý sýk sýk görülen olaylardandý. Devam
belgelerinin verildiði okul denilen bir yere yaptýðým bir ziyaret sýrasýnda
öðretmenin bilisizliðiyle öylesine [sayfa 60] çarpýldým ki, Affedersiniz bayým,
siz okuma biliyor mu-sunuz? diye sormaktan kendimi alýkoyamadým. Verdiði
karþýlýk: Eh biraz! oldu ve, belge verme yetkisini haklý göstermek, için þu
sözleri ekledi: Hiç deðilse ben öðrencilerimden ilerde sayýlýrým.
1844 tarihli yasa hazýrlanýrken denetmenler, verdikleri belgeleri, yasa gereðince
kabul etmek zorunda olduklarý, okul denilen yerlerin utanç verici durumunu
belirtmeyi ihmal etmediler, ama elde ettikleri tek baþarý, 1844 yasasýnýn
yürürlüðe girmesinden sonra, okul belgele-rindeki rakamlarýn öðretmenin
elyazýsý ile doldurulmasý ve altýna da adýný ve soyadýný yazarak imzalamasý
zorunluluðu oldu.** Ýskoçya bölgesi fabrika denetmeni Sir John Kincaid de
ayný türden olaylar anlatmaktadýr. Ziyaret ettiðimiz ilkokul Mrs. Ann Killin
adýnda bir hanýmýn yönetimindeydi. Adýný hecelemesi istenildiði zaman C
harfi ile baþlayarak hemen bir yanlýþ yaptý, ama bunu derhal düzel-terek K ile
baþladýðýný söyledi. Ne var ki, okul belgeleri ile ilgili deftere bakýnca adýný
çeþitli þekillerde yazdýðýný gördüðüm gibi, elyazýsý da, öðretmenlik yapma
yeteneðinden yoksun olduðu konusunda insanda hiç kuþku býrakmýyordu.
Kayýtlarý kendisinin tutmadý-
ðýný da zaten kendisi itiraf etti. ... Ziyaret ettiðim ikinci okulda, 15
foot boyunda 10 foot eninde bir sýnýf vardý ve burada, ne mýrýldan-dýklarý
anlaþýlmayan 75 çocuk saydým.*** Çocuklarýn herhangi bir öðrenim görmeden
devam belgeleri aldýklarý yerler, yalnýzca bu anlatýlan sefil yerler deðildi,
yetkili bir öðretmenin bulunduðu pek çok okulda da, üç yaþýndan baþlayarak
her yaþtan bir çocuk kalabalýðýnýn doldurduðu yerlerde bütün çabalar
boþunaydý; öðretmenin en iyi durumda bile sefalet içinde diyebileceðimiz
geçimi, bu daracýk yerde doldurabildiði çocuklardan topladýðý penilere baðlýy-
dý. Buna, bir de, okuldaki pek az eþyayý, kitap ve diðer öðrenim araçlarý
eksikliðini, kalabalýk ile gürültünün bu yoksul çocuklar üzerindeki olumsuz
etkisini eklemek gerekir. Ýçlerinde hiçbir þey yap-
* L. Horner, Reports of Insp. of Fact, for 30th June 1857, s. 17.
** L. Horner, Rep. of Insp. of Fact, for 31st Oct. 1855, s. 18, 19.
*** Sir John Kincaid, Rep. of Insp. of Fact, for 31st Oct., 1858, s. 31, 32.
58 Kadýn ve Aile
maksýzýn dizi dizi çocuklarýn oturduðu böyle pek çok okulu ziyaret ettim; buna
okula devam deniliyordu ve istatistiklerde bu çocuklar öðrenim görmüþ olarak
gösteriliyordu.* Ýskoçyada fabrikatörler, okula [sayfa 61] gitmek zorunda olan
çocuklarý iþe almamak için ellerinden geleni yaparlar. Fabrika sahiplerinin hiç
hoþlanmadýklarý fabrika yasasýndaki eðitimle ilgili hükümlerin, bu çocuklarýn
iþe alýnmalarýný büyük ölçüde engellediðini ve yasada öngörülen öðrenim-den
böyÝece hiç yararlanamadýklarýný tanýtlamak için baþka kanýtlar getirmeye
gerek yoktur.** Özel bir yasayla düzenlenen basmacýlýk iþinde, bu, ürkütücü
bir soytarýlýk halindedir. Bu yasa gereðince, basma iþine alýnmadan önce, her
çocuðun, 150 saatten az olmamak üzere en az 30 gün okula devam etmesi
gerektiði gibi, iþe baþlamasýný izleyen altý ay içinde ve bu iþte çalýþtýðý süre
boyunca her altý ayda bir gene 30 gün ve 150 saatlik öðrenim görmesi zorun-
ludur. ... Okul saatleri sabah 8 ile akþam 6 arasýnda olacaktýr. Gün-de 2½
saatten az, 5 saatten fazla öðrenim, bu 150 saate dahil edil-meyecektir. Olaðan
koþullar altýnda, çocuklar, 30 gün sabah ve öð-
leden sonra en az her gün beþ saat okula devam edecekler ve 30
günün sonunda 150 saati tamamlayarak kitaplarýný kendi baþlarýna okuyacak
hale geldikten sonra basmacýlýk iþine baþlayacaklar ve altý ayýn sonunda yeni
bir öðrenim dönemine girecekler ve kitaplarýný yeni baþtan okumaya
çalýþacaklardýr. ... Gerekli saati tamamlamak için okula devam eden
çocuklardan çoðunun, altý aylýk iþten sonra, yeniden okula dönünce, daha önce
öðrendikleri her þeyi unuttuklarý ve týpký basmacý çocuklar olarak okula ilk
baþladýklarý gündeki gibi olduklarý görülmektedir. ... Baþka basma iþlerinde
çocuklarýn okula devamý tamamen fabrikanýn iþ durumuna baðlýdýr.
Her altý ay için gerekli okul saati, bir kerede 3 ile 5 saat arasýnda olmak üzere
bölünmekte ve bazan bütün altý aya yayýlmaktadýr....
Sözgeliþi okula devam bir gün sabah 8 ile 11, baþka bir gün öðleyin 1 ile 4
olabilir ve birkaç gün aradan sonra çocuk tekrar öðleden sonra 3 ile 6 arasýnda
okulda boy gösterebilir; bu böylece birkaç gün ya da bir hafta sürer, sonra gene 3
hafta ya da bir ay okula hiç gitmez, ve ardýndan onu çalýþtýranýn keyfine
kalmýþ tuhaf bir günün tuhaf bir saatinde yeniden okula baþlar; böylece çocuk,
kalmýþ tuhaf bir günün tuhaf bir saatinde yeniden okula baþlar; böylece çocuk,
150 saatlik * L. Horner, Reports etc, 31st Oct., 1857, s. 17, 18.
** Sir J. Kincaid, Reports etc, 31st Oct., 1856, s. 66.
Kadýn ve Aile 59
masal tamamlanana kadar okul ile iþ arasýnda mekik dokur.* [sayfa 62]
Kadýnlarla çocuklarýn yýðýnlar halinde iþçi saflarýna katýlmalarýyla, makine,
ensonu, manüfaktür döneminde erkek iþçilerin sermayenin zorbalýða karþý
sürdürdüðü direnmeyi kýrmýþ olur.
Karl Marks, ayný yapýt, s. 415-424.
Kapital, Birinci Cilt, s. 407-415.
*
En rezil, en pis ve en kötü ücret ödenen, kadýnlarla genç kýzlarýn
çalýþtýrýlmasý yeðlenen iþlerden birisi de, paçavralarýn ayý-
klanmasýdýr. Büyük Britanya, kendi muazzam paçavra depolan dýþýnda, bütün
dünyada paçavra ticaretinin merkezi olarak da ün yapmýþtýr. Japonyadan,
Güney Amerikanýn en uzak devletlerinden, Kanarya Adalarýndan, buraya
paçavra akar. Ama baþlýca ikmal kaynaklarý, Almanya, Fransa, Rusya, Ýtalya,
Mýsýr, Türkiye, Belçika ve Hollandadýr. Paçavralar, gübre, yatak iþi, yapay yün
yapmada kullanýlýr ve kâðýt yapýmýnda hammadde olarak iþe yarar. Paçavra
ayýklayýcýlar, çiçek hastalýðý ile diðer bulaþýcý hastalýklarýn yayýlma aracý
olduklarý gibi, ilk kurbanlarý da gene kendileridir.**
Karl Marks, ayný yapýt, s. 487.
Kapital, Birinci Cilt, s. 474.
*
Þimdi de, ev sanayii denilen konuya gelmiþ bulunuyoruz.
Sermayenin, modern mekanik sanayinin arka planýnda sömürdüðü * A.
Redgrave, Rep. Of lnsp. Of Fact. for 31st Oct., 1857, s. 41-42. Fabrika yasasýn-
ýn (metinde sözü edilen basma iþleri yasasý deðil) bir süredir yürürlükte
bulunduðu sanayi kollarýnda, eðitim maddesinin önüne çýkan engeller soýr
yýllarda kaldýrýlmýþtýr. Yasa kapsamýna girmeyen sanayi kollarýnda, cam
fabrikatörü Mr. J. Geddesin görüþleri hâlâ geniþ ölçüde egemendir. Araþtýrma
komisyonu üyesi Mr. Whitea þu bilgileri vermiþtir: Benim gördüðüm kadarýyla,
iþçi sýnýfýnýn bir kýsmýnýn son yýllarda yararlandýðý daha büyük ölçü-
deki eðitim, kötü bir þeydir. Onlarý baðýmsýz hale getirdiði için tehlikelidir.
(Childrens Empl. Comm., Fourth Report, Lond. 1865, s. 253.) ** Paçavra
ticareti ve sayýsýz ayrýntýlar için bkz: Public Health, VIII, I. Rep., Lond.
1866, ek, s. 196, 208.
60 Kadýn ve Aile
[sayfa 63] bu alandaki dehþet verici durum üzerinde bir fikir edinebil-mek için
Ýngilterenin uzak birkaç köyünde sürdürülen ve görünüþte pek þairane bir
izlenim býrakan çivi yapýmcýlýðýný incelemek gerekir.* Bununla birlikte, biz,
burada, henüz makinenin yardýmýyla ya-pýlmayan ve bu durumuyla da henüz
fabrika ve manüfaktürler ile rekabet halinde olmayan dantelâcýlýk ve hasýr
örgüsü sanayilerin-den birkaç örnek vermekle yetineceðiz.
Ýngilterede dantelâ yapýmýnda çalýþan 150.000 kiþinin aþaðýyukarý 10.000
kadarý 1861 tarihli fabrika yasasýnýn kapsamý içersine girmektir. Geriye kalan
140.000 kiþinin hemen tamamý kadýn, genç insan ve her iki cinsiyetten çocuklar
olup, ancak erkekler pek azdýr. Bu ucuz sömürü malzemesinin saðlýk durumu,
Nottingham Genel Dispanseri hekimi Dr. Truemanin hesaplayýp düzenlediði ta-
bloda görülecektir. Çoðunluðu 17 ile 24 yaþ arasýnda olan dantelâ yapýmcýsý
686 kadýn hastadan verem olanlarýn sayýsý þöyledir: 1852de 45 kiþiden 1 kiþi
1857de 13 kiþiden 1 kiþi
1853te 28 kiþiden 1 kiþi
1858de 15 kiþiden 1 kiþi
1854te 17 kiþiden 1 kiþi
1859da 9 kiþiden 1 kiþi
1855te 18 kiþiden 1 kiþi
1860ta 8 kiþiden 1 kiþi
1856da 15 kiþiden 1 kiþi
1861de 8 kiþiden 1
kiþi** Verem artýþ hýzýndaki bu ilerlemenin, en iyimser ilericilik yanlýlarýna
ve Alman serbest ticaret çýðýrtkanlarýnýn en kurnaz yalancýsý-
na bile yeterli bir karþýlýk olmasý gerekir.
1861 tarihli fabrika yasasý, yalnýz makine ile yapýlan dantelâ iþkollarýný
düzenler ve bu, Ýngilterede kuraldýr. Bizim þimdi burada inceleyeceðimiz
sanayi kollarý, iþçinin manüfaktürlerde ya da depo-larda deðil kendi evlerinde
çalýþtýklarý iþ kollarýdýr ve bunlar ikiye ayrýlýrlar: (1) son elden geçirme; (2)
onarým. Bunlardan ilkinde makine ile yapýlan dantelâya son þekli verilir ve bu
iþ, sayýsýz alt-bölümlere ayrýlýr.
Son þeklini verme iþi, ya patron evleri denilen yerlerde yapýlýr, ya da
çocuklarýnýn yardýmýyla, ya da kendi baþýna [sayfa 64] çalýþan kadýnlar
tarafýndan kendi evlerinde yapýlýr. Bu patron evlerini * Burada sözünü ettiðim
çiviler, çekiçle dövülerek yapýlýr ve makineyle kesilen ve yapýlan çivilerden
farklýdýr. Bkz: Ch. Empl. Comm., Third Rep., s. XI, XIX, n° 125-130; s.
52, n° 11; s. 114, n° 487; s. 137, n° 674.
** Ch. Empl. Comm., II. Rep., s. XXII, n° 166.
Kadýn ve Aile 61
iþleten kadýnlarýn kendileri de, aslýnda, yoksul kadýnlardýr. Ýþyeri, oturulan
özel evin içersindedir. Haným patron, manüfaktürcülerden, maðazalardan sipariþ
alýr ve odalarýnýn büyüklüðü ile iþ talebi-nin dalgalanmalarýna uygun olarak
deðiþen sayýda kadýn, kýz ve çocuk çalýþtýrýr. Bu iþ odalarýnda çalýþtýrýlan
kadýn iþçilerin sayýsý, bazýlarýnda 20 ile 40, bazýlarýnda 10 ile 20 arasýnda
deðiþir. Çocuklarýn ortalama iþe baþlama yaþý altý ve çoðu durumlarda da
beþin altýndadýr. Çalýþma saatleri sabah 8den akþam 8e kadar olup dü-
zensiz aralýklarla, çoðu zaman pis çalýþma odalarýnda yenilen ye-mekler için
1½ saat ara verilir. Ýþlerin sýký olduðu sýralarda, çalýþma çoðu zaman sabah
8den ve hatta 6dan gece 10a, 11e, 12ye kadar devam eder. Ýngilterede,
yönetmelikler kýþlalarda, her asker için 500-600 foot küp yeri, askerî
hastanelerde 1.200 foot küp yeri öngörür. Ama bu iþyerlerinde herkese 67 ile
100 foot küp yer düþer.
Ayný zamanda, havadaki oksijen, gaz lambalarý tarafýndan da tüke-tilir. Yerler
taþ ve tuðla ile kaplý olduðu halde, dantelâlarý temiz tutmak için, çocuklar
kýþýn bile ayakkabýlarýný çýkarmak zorundadýrlar. Nottinghamda 14 ila 20
çocuðun, belki 12 foot kareden küçük bir odaya doldurularak günün 24 saatinin
15 saatinde, býkkýnlýk verici tekdüze olmasýyla insaný zaten bitirip tüketen bir
iþte, üstelik saðlýða zararlý koþullar altýnda çalýþtýrýlmasý, çok görülen bir
þeydir.
... Çok küçük yaþtaki çocuklar bile insaný þaþýrtacak bir hýzla ve dikkatle
çalýþmakta, parmaklarý bir an için olsun dinlenmediði gibi hareketleri de
yavaþlamamaktadýr. Kendilerine bir soru sorulduðu zaman, bir an bile
kaybetmemek kaygýsý ile gözlerini iþlerinden ayýramýyorlar. Çalýþma saatleri
uzadýkça patron hanýmlar, uyarýcý olarak, uzun sopalarýný daha sýk kullanmak
zorunda kalýrlar. Çocuklar giderek yorulurlar ve bu denli tekdüze ve göz yorucu
bir iþle uzun süre uðraþmaktan ve ayný þekilde durmaktan bitip tükenerek iþin
sonuna doðru kuþlar gibi huzursuzlaþýrlar. Bunlarýn çalýþmasý kölelikten
farksýzdýr.* Kadýnlar ve çocuklar, evde, yani günümüz-de kiralýk oda ya da
çatýarasý anlamýna gelen bir yerde çalýþýyorlarsa, durumlarý daha da kötü
demektir. Bu tür iþler, [sayfa 65] Nottingham-
dan, 80 mil çapýnda bir daire içinde daðýlýr. Depolardan, saat gece-nin 9 ya da
10unda çýkan çocuklara, çoðu zaman, eve götürüp orada tamamlamalarý için bir
çýkýn dantelâ verilir. Kapitalisti temsil * Ch. Empl. Comm., II. Rep., 1864,
s,XIX, XX, XXI.
62 Kadýn ve Aile
eden ikiyüzlü uþaklardan birisi bu sýrada, þu kaypak tümceyi söyle-meyi elbette
hiç ihmal etmez: Bu annen için. Ama bunu söyler-ken, çocuðun da bütün gece
oturup bu iþ için annesine yardým etmek zorunda olduðunu da pekâlâ bilir.*
Týð dantelacýlýðý Ýngilterede baþlýca iki tarým bölgesinde yaygýndýr: bir
tanesi, Devonshireýn güneyinde 20 ila 30 mil derinliðindeki kýyýlan ile, North
Devonun birkaç bölgesini içine alan Honiton dantela bölgesidir; diðeri de,
Buckingham, Bedford ve Northamp-ton eyaletlerinin büyük bir kýsmýyla,
Oxfordshire ve Huntingdon-shirem sýnýr kesimlerini kapsayan yerlerdir. Ýþler,
genellikle, tarým iþçilerinin klübelerinde yapýlýr. Manüfaktürcülerin çoðu
3.000e kadar dantelâcý çalýþtýrýrlar ve bunlarýn büyük bir çoðunluðu çocuk ve
genç kýzlardýr. Dantelâ yapýmý ile anlatýlan þeyler burada da ayrýca yinelenir,
yalnýzca burada patron evleri yerine dantelâ okulu
deyimi kullanýlýr ve buralar yoksul kadýnlarýn iþlettiði kulübelerdir.
Beþ ya da daha küçük yaþlardan baþlayarak çocuklar oniki ya da onbeþ
yaþlarýna kadar bu okullarda çalýþýrlar; ilk yýl, çok küçükler, dört ile sekiz saat
çalýþýrlar, daha sonralarý ise, sabah altýdan gece sekize, ona kadar çalýþýrlar.
Odalar genellikle küçük kulübelerin oturma odalarýdýr, ocaklarýn bacalarý hava
girmesin diye kapatýlmýþtýr, çocuklar çoðu zaman kýþýn bile yalnýz kendi
ýsýlarý ile ýsýnmak zorundadýrlar. Bazan da, bu sözde sýnýflar, küçük depolar
gibidir ve iç-
lerinde ocak bile yoktur. ... Bu daracýk yerler týka-basa doldurulur ve böylece
hava solunmayacak duruma gelir. Ayrýca bir de, laðýmlarýn, helâlarýn ve bu
gibi küçük kulübelerin çevresinde her zaman görülen pislik, saðlýða çok zararlý
etkiler yapar. Yerin büyüklüðüne gelince: Bir dantelâ okulunda 18 kýz ve bir
bayan öðretmen, her insana 35 foot küp düþüyor; bir diðerinde, 18 kiþi, insan
baþýna 24½
foot küp, koku dayanýlmaz bir derecede. Bu sanayide, 2 ve 2½
yaþýnda çocuklarýn çalýþtýðý da görülür.** [sayfa 66]
Buckingham ve Bedford eyaletlerinde dantelâcýlýðýn bittiði yerlerde, hasýr
örücülüðü baþlar ve Hertfortshireýn geniþ bir kýsmýyla Essexin batý ve kuzey
kesimlerine kadar uzanýr. 1861 yýlýnda, ha-sýr örücülüðü ile hasýr þapka
yapýmýnda 40.043 kiþi çalýþýyordu; bunlarýn 3.815i her yaþtan erkek, geri
kalan 14.913 kiþinin 7.000i yirmi * l. c, s.XXI, XXII.
** l. c, s. XXIX, XXX
Kadýn ve Aile 63
yaþýn altýnda çocuk olmak üzere kadýndý. Dantelâ okullarý yerine buralarda da
hasýr örgü okullarýný görüyoruz. Çocuklar hasýr örme öðrenimine genellikle 4
yaþýnda, bazan da 3-4 yaþ arasýnda baþlýyorlar. Kuþkusuz, öðrenim gördükleri
de yok. Çocuklar, ilko-kullara, kendi aralarýnda, sahici okul diyorlar ve böylece,
yarý-aç analarýnýn öngördüðü günde 30 yardalýk iþi bitirmek için hapsedil-
dikleri bu kanemici yerlerden, ilkokularý ayýrdediyorlar. Bu ayný analar,
bunlarý okuldan sonra çoðu zaman gece 10, 11, 12ye kadar çalýþtýrýyorlar.
Sürekli olarak ýslatmak zorunda olduklarý kamýþ, du-daklarýný ve
parmaklarýný kesiyor. Londradaki bütün hekimlerin genel kanýsý olarak Dr.
Ballard, bir yatak odasý ile iþyerinde her insan için en az 300 foot küpe gerek
olduðunu belirtiyor. Ne var ki, hasýr okullarýnda yer, dantelâ okullarýndan daha
cimrice kullanýlýyor ve bir kiþiye 12½, 17, I8½ ve 22 foot küpün altýnda yer
düþüyor.
Komisyon üyelerinden Mr. White, bu sayýlardan en küçüðünün, eðer bir çocuk
boyutlarý 3 foot olan bir kutuya konulsa, burada kaplaya-caðý yerin yarýsýndan
daha azýný temsil edeceðini söylüyor. Ýþte çocuklarýn, 12 ya da 14 yaþlarýna
kadar yaþamdan tattýklarý zevk bu.
Sefil ve yarý-aç yaþayan ana-babalarýn düþündükleri tek þey, çocuklarýn elden
geldiðince çok para kazanmalarý. Çocuklar ise biraz büyür büyümez, çok doðal
olarak ana-babalarýna on paralýk deðer vermiyorlar ve onlarý býrakýp
gidiyorlar. Böyle yetiþtirilen insanlar arasýnda bilisizlik ve kötülüðün yaygýn
olmasý çok doðaldýr. ... Ahlak en düþük düzeyde. Kadýnlarýn pek çoðunun
evlilik-dýþý çocuklarý vardýr ve bu kadýnlarýn yaþlarý o kadar küçüktür ki, suç
istatistikleri ile ilgili olanlarý bile þaþkýnlýða düþürür.* Ve bu örnek ailelerin
ana-yurdu, Avrupa için örnek bir hýristiyan ülke oluyor; bu sözleri, hýristi-
yanlýk üzerindeki derin bilgisi hiç kuþku götürmeyen kont Monta-lembert
söylüyor! [sayfa 67]
Yukarda sözü edilen sanayilerde zaten acýnacak düzeyde olan ücretler (hasýr
örme okullarýnda bir çocuðun alabileceði en yüksek ücret, ender olarak 3 þiline
ulaþabilir), her yerde ve özellikle dantela bölgelerinde egemen olan ayni
sistemle, nominal miktarýnýn çok daha altýna düþer.**
Karl Marks, ayný yapýt, s. 489-493.
* l. c, s. XL, XLI.
** Child. Empl. Comm., I. Rep., 1863, s. 185.