Table Of ContentISSN 1306-2867
Basım Tarihi Temmuz, 2014 – ANKARA, 1.000 Adet
Sahibi Ankara Barosu adına Başkan Avukat Sema AKSOY
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Av. Sami Saygın YAZICIOĞLU
Genel Yayın Yönetmeni Av. Mehmet A. TOKER, Av. Soner ALPER
Yayın Alt Kurulu Başkanı Av. Soner ALPER, Stj. Av. Saruhan Gence BAŞARAN
Yayın Alt Kurulu Stj. Av. Sercan ARAN, Stj. Av. Erdal ARAP
Başkan Yardımcıları Stj. Av. Öykü SARIASLAN, Stj. Av. Ali EVLİCE
Yazman Stj. Av. Fadime GÜNGÖR, Stj. Av. Merve BAŞEĞMEZ
Grafik – Tasarım Ali Kemal ÇERŞİL
Kapak İllüstrasyonu Ali Çağan UZMAN
Fotoğraflar Baro Arşiv, HG Arşiv, British Pathé Ltd, LÖSEV, Soner ALPER,
Erkin ŞAHİN, Erkan TATOĞLU, Hakan ZABUN, Çağlar AKPINAR,
Seher ÇERÇİ, Ozan ÇEPNİ, Alkan UÇARSU, Dilan ÇİÇEK, Ekin ULUĞ,
Çiydem DAĞDEVİREN, Cem KOÇ, Ali EVLİCE, Sercan ARAN
Basım Yeri Salmat Bas. Yay. Amb. San. ve Tic. Ltd. Şti.
Sebze Bahçeleri Cad. (Büyük Sanayi 1. Cad.)
Arpacıoğlu İşh. No: 95-1 İskitler/ANKARA
Tel: (0312) 341 10 24 • Faks: (0312) 341 30 50
Yönetim Yeri ABEM Ihlamur Sk. No: 1 Kızılay / ANKARA
Dağıtım Ankara Barosu Bilgi Belge Merkezi
T: 0.312 416 72 37 • [email protected]
İletişim Adresi Ankara Barosu Başkanlığı
Adliye Sarayı Kat: 5 Sıhhiye / ANKARA
T: 0.312 416 72 00 • F: 0.312 309 22 37
www.ankarabarosu.org.tr
Yayın Danışmanları Av. Soner ALPER, Av. Erdem BİRSEN
Yayın Alt Kurulu Stj. Av. Saruhan Gence BAŞARAN Stj. Av. Selcen BAYÜN
Stj. Av. Onur YAYLACI Stj. Av. Sercan ARAN
Stj. Av. Erdal ARAP Stj. Av. Ali EVLİCE
Stj. Av. Öykü SARIASLAN Stj. Av. Merve BAŞEĞMEZ
Stj. Av. Fadime GÜNGÖR Stj. Av. Seher ÇERÇİ
Stj. Av. Narin Ceren DİNÇER Stj. Av. Güliz GENÇ
Stj. Av. Hatice KARACA Stj. Av. Serkan CAVAKLI
Stj. Av. Gözde BOLAT Stj. Av. Süleyman YÜKSEL
Stj. Av. Gülsüm YİĞİT Stj. Av. Mustafa Emre KAMIŞ
Stj. Av. Remzi SARDOHAN Stj. Av. Şilan TÜRK
Stj. Av. Serpil Fulya ÖZCAN Stj. Av. Merve Dilan GÖKÇE
Stj. Av. Sait ÇİFTÇİ Stj. Av. Dilek Gülseli DURMUŞ
Stj. Av. Haluk KOCALAR Stj. Av. Eyüp AĞAOĞULLARI
Stj. Av. Nihal EKEMEN Stj. Av. Kamil TAGİYEV
Stj. Av. Furkan YILMAZ Stj. Av. Meliha Nur AKAY
Stj. Av. Okan UZUN Stj. Av. Duygu ÜNAL
İletişim [email protected]
5 6 30
ÖNSÖZ SOMA DOSYASI AV. ORD. PROF. DR.
ERNST HIRSCH
38 39 44
VE YALNIZLIK ANKARA UÇAK KAZASI SOKRATES’İN
SAVUNMASINA HUKUKİ
BİR YAKLAŞIM
49 52 54
DENİZ TİCARET KIYAFETLERİMİZ GÖKKUŞAĞI TRENİ
ENSTİTÜSÜ BEDENSİZ, BEDENİMİZ
SUSUZ KALIRSA
56 60 64
AVUKAT ATİLA SAV İLE TERÖRLE MÜCADELE ONURLU SAVAŞÇI
RÖPORTAJ KANUNU VE CMK İLE BAZI KADINLAR: AMAZONLAR
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR
KANUNUN GETİRDİKLERİ
68 72 73
KÜRTAJ GÖZÜYLE KADIN KARİKATÜRLER SARAR İLKÖĞRETİM
OKULU ÖĞRENCİLERİ İLE
SÖYLEŞİ
75 76 80
ŞİİRLER KOSOVA JOSIP BROZ TITO
89 90 92
ÇİÇEK GABRIEL GARCÍA KOĞUŞLARIN SAĞIR VE
MÁRQUEZ DİLSİZ ŞİMDİ SİNOP
CEZAEVİ…
97 100 106
SANSÜR MIKNATISI BEN KENDİM İYİ İNSAN BİR STAJYER AVUKATIN
ÇOCUKLARIN EDEBİ OLMAK İSTERİM CEZAEVİ İZLENİMLERİ
YARATIMI: BEAT KUŞAĞI
108 111 117
DANIŞTAY İNİSİYATİFLERİ ZAKKUM İLE RÖPORTAJ ANKARA BAROSU TİYATRO
IŞIĞINDA TÜRK VERGİ TOPLULUĞU İFTİHARLA
HUKUKUNDA PEÇELEME SUNAR “KUTULAR”
KAVRAMI
118 121 128
UNUTMA KANINDA YABANCILAR VE YOĞUN ANKARA KASVETİ
HAYAT VAR ! ULUSLARARASI İLE YAŞAMA KILAVUZU
KORUMA KANUNUNUN
GETİRDİKLERİ
er
otoğraf: Soner AlperFotoğraf: Soner Alp
F
Değerli Meslektaşlarım,
Hukuk Gündemi’nin yeni sayısını sizlerle buluştur- büyük acıların tekrarlanması mümkündür.
manın buruk mutluluğunu yaşıyoruz. Zira özveri ile Soma’da yaşanılan faciayı değerlendirdiğimizde,
hazırlanan bu sayımızın konusu “Soma”. siyasi iktidarın makro - ekonomik politikalarının, en
Türkiye, belki de dünyada gündemi en hızlı deği- başta özelleştirme ve taşeronlaştırmanın bu olayların
şen ülke. Dün, bir konuyu konuşurken, ertesi gün oluşumunda çok büyük etkisi olduğunu görüyoruz.
bambaşka bir gündemin içerisinde buluyoruz ken- Bu olguyu tartışmadan yola devam edersek ve özel-
dimizi. Hızla değişen bu iklimde, mecburen günlük likle son 10 yılda getirilen özelleştirme ve taşeronlaş-
hareket ediyor ve her biri son derece kritik önemde maya yol açacak yasal düzenlemeleri hukukçu olarak
olan birçok gündem maddesini tarihin sayfalarına tartışmazsak, olduğumuz yerde saymaya devam
gömüp geçiyoruz. Ancak ne yazık ki, gündemini yiti- ederiz. Bu konuyu tartışmaya açacak olan ve son
ren konular daha sonra büyük acılar yumağı olarak noktasını koyacak olanlar da yine biz hukukçularız.
karşımıza çıkıyor. Siyasi iktidarı da bu anlamda gerekirse uyaracak
Soma’da tarifi imkânsız bir acı yaşadık… Ateş düş- olan yine bizleriz.
tüğü yeri yakıyor, ama bu sefer bütün milletimizin Türkiye’de siyasete ve yargıya olan güvenin gide-
yüreğini yaktı. Ankara Barosu olarak, yaşanan facia rek yok olduğu bir ortamda, avukatlar, barolar ve Tür-
sonrası, mağdur ailelere destek olmak ve hukuki yar- kiye Barolar Birliği’nin halkın yanında vermiş oldukları
dımda bulunmak amacıyla Soma’ya giderek, Türkiye kararlı ve etkin mücadele, toplumumuzun takdir ve
Barolar Birliği’nin koordinatörlüğünde, Manisa’da ve güvenini kazanmış bulunmaktadır. Bu aynı zamanda
Soma’da görev yapan avukatlarla bir araya geldik. toplumda, avukatlara karşı ciddi anlamda büyük
Manisa Barosu ile birlikte düzenlediğimiz toplantıda bir beklenti doğurmaktadır. Bu beklentiyi karşıla-
mağdur ailelere verilecek hukuki destek ve sürecin yamadığımız sürece, biz avukatlar da tarihe hesap
nasıl yönetileceği konusunda bir dizi karar aldık. verememiş oluruz. Onun için tüm sorunlarımızı,
Ne yazık ki Türkiye’de, hemen her konuda ölümler gerekirse günlerce konuşarak, tartışarak, toplantı-
meydana geliyor. Kadınlarımız şiddet sonucu ölü- lar yaparak, ama çözüm odaklı tedbirleri bulmaya
yor; çocuklarımız vahşice öldürülüyor; depremlerde, çalışmak zorundayız.
trafik kazalarında, yüzlerce can yok olup gidiyor… Baromuzun çok değerli üyelerinin bu süreçteki
Ancak bu konularda gerekli tartışmalar yapılma- duyarlılığı, kendi aralarında gönüllü listesi oluştu-
dığı ve sorumlular tam olarak tespit edilmediği için rarak Soma’ya destek ve yardımcı olma çabaları her
gerekli önlemleri alma imkânı olmuyor… Önlemler türlü takdirin üzerinde olup, bundan sonrası için de,
alınmayınca da can kayıpları devam ediyor. Bütün oluşturulan teknik ekip ve gönüllü avukatlarımızla
bunların sonucu olarak, yaşanılan her biri ayrı trajedi ceza soruşturması ve adli süreçte Manisa Barosu
konusu olayda, “tarih tekerrürden ibaret” demekle avukatlarıyla birlikte sonuna kadar üzerimize düşeni
yetiniyoruz. yapacak ve sorumluların ceza alması ve tazminatların
Soma’daki olayı, siyasi boyutuyla, idari sorumlulu- hak edildiği şekilde ailelere ödenmesi için gerekli
ğuyla, hukuki sorumluluğuyla ayrı ayrı değerlendi- çalışmayı sürdüreceğiz.
rip tespitlerini yapmak, sorumluları ortaya koymak Bu süreci sonuna kadar, hep birlikte milletçe
zorundayız. Eğer bunu yapmazsak, yeniden daha götürmeye kararlıyız.
Saygılarımla,
Avukat Sema AKSOY
Ankara Barosu Başkanı
2014/2 | Hukuk Gündemi 5
BİR MADEN MÜHENDİSİNİN GÖZÜNDEN SOMA FACİASI
Doç. Dr. Çağatay PAMUKÇU
(Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü Maden İşletmesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi)
Soma kömür havzasında rezerv olarak 70-80 (kömürün kızışması) varlığı nedeniyle Park Teknik,
yıl daha işletilebilecek kadar linyit kömürü bulun- 2009 yılında sahadan çekilme kararı aldı. Yani bu
maktadır ve üstelik bu kömürün kalorifik değeri kazada büyük rol oynayan endojen yangınlar, bir
de, ülkedeki diğer linyit rezervlerine kıyasla nis- başka deyişle, kömürün kendi kendine kızışarak
peten daha yüksek ve kalitelidir. Bundan yakla- yanması geçmiş yıllarda da büyük bir problemdi
şık 18-20 yıl öncesine kadar kazanın meydana ve Park Teknik, bu yangınlarla tam anlamıyla baş
geldiği Soma Eynez Yeraltı Kömür İşletmesi, bir edemediği için hem üretim sekteye uğruyordu,
devlet kurumu olan Türkiye Kömür İşletmeleri hem de iş güvenliği açısından riskler artıyordu.
(TKİ) tarafından işletiliyordu. Sonrasında TKİ, Soma Soma Holding ise söz konusu sahayı, 2009 yılında
havzasındaki yeraltı işletmelerini taşeron şirket- devraldı ve üretilen kömürü Soma’daki termik
lere rödovans olarak vermeye (uzun süreli kira- santrale çok daha ucuza satacağına dair taah-
lamaya) başladı. Söz konusu Soma-Eynez yeraltı hütte bulundu.
ocağı, ilk olarak 2006 yılında TKİ tarafından Ciner Kazada rol oynayan faktörleri inceleyecek olur-
Holding’e bağlı olan Park Teknik şirketine verildi. sak; bana göre en önemli faktörler, ihmal, gerek-
Bu şirket, tam mekanize üretim sistemini (üretim siz özgüven ve üretim zorlamasıdır. TKİ’nin üret-
+ tahkimat + nakliye işlemlerinin tümünün meka- tiği kömürün yaklaşık 1/4’ü kadar bir maliyette
nize şekilde yürütüldüğü ve insan müdahalesinin üretim gerçekleştirmek için bir vardiyada olması
en aza indirildiği bir sistemdir) burada bir süre gerekenden çok daha fazla işçi yeraltında çalıştı-
uygulamaya çalıştı. Ancak, söz konusu yöntem rılmış ve üretimi artırmak için de zaman zaman
ileri teknoloji ürünü olmasına karşın, ülkemizdeki eski imalat panolarına girilmiştir ki, bu durum
kömür yataklarında hem eğim, hem de jeolo- yeraltı kömür madenciliğinde tercih edilen bir
jik şartlar açısından her ocakta çok uygun değil- uygulama değildir. Yeraltında çalışan fazla sayı-
dir. Hem tam mekanize üretim sisteminin yeraltı daki personele daha fazla hava sağlayabilmek için
ocağında tam başarılı bir şekilde uygulanama- havalandırma tertibatı takviye edilmiş ve hava-
ması, hem de bölgeye özgü endojen yangınların landırma hızı artırılmıştır. Artan hava hızı ve eski
2014/2 | Hukuk Gündemi 7
imalat bölgelerine girilmesi, endojen yangınların Normalde, maden ocakları teknik nezaretçi
oluşmasına bir anlamda davetiye çıkarmıştır. Böl- çalıştırmak zorundadır ki, bu kişi mutlaka maden
gede eskiden beri var olan endojen yangınlara bir mühendisi olmak zorundadır. Bu teknik nezaretçi-
şekilde kontrol altına alınır düşüncesi ve özgüveni ler, görevli oldukları ocaktaki hem teknik işlerden,
ile zamanında müdahale edilmemiş, yangının hem de iş güvenliği kurallarının uygulanmasından
genişlemesi sonucu çıkan karbon monoksit gazın- sorumludur. Ocakta normal dışı ve tehlikeli bir
dan zehirlenerek ani ölümler meydana gelmiştir. durum var ise, bunu teknik nezaretçi defterine
Kanun gereği her yeraltı maden ocağında bir “mer- yazarak imzalamalı ve aynı defteri işveren veya
kezi gaz ölçüm, izleme ve sinyalizasyon sistemi” işveren vekili de ortak imzalamak zorundadır.
kurulması zorunludur ve bu sistem söz konusu Maden ocaklarında görevli olan teknik nezaret-
ocakta da vardır. Bu sistem vasıtasıyla yeraltında çilerin, maaşlarını işverenden almaları da ayrı bir
her bölgedeki oksijen, metan, karbon monok- çelişkili durumdur.
sit, karbon dioksit vs. gazların ölçümü sensörler Bunun dışında maden ocakları, yılda 2 kez dev-
vasıtasıyla yapılır ve İş Güvenliği Yönetmeliğinde lete bağlı müfettişlerce denetlenmektedir. Ancak
belirtilen seviyeler aşılırsa, bu sistem sesli bir alarm şahsi fikrim, bu denetlemelerin genelde detaylı
vermeye başlar. Çok emin olmamakla birlikte, olarak yapılmadığı veya yapıldıysa da ocaklarda
bölgede çalışan eski mezunlarımızın anlattıklarına denetim esnasında geçici iyileştirme önlemleri
göre, karbon monoksit seviyesi çok aşılmasına alındığıdır. Aynı zamanda müfettişler tarafından
rağmen üretime devam edildiği ve sensörler ile gerçekleştirilen bu denetimler rastgele zaman-
sinyalizasyon sisteminin ayarları ile oynandığı söy- larda ve haber vermeden yapılması gerekirken,
lenmektedir. Tabii bu hususlar, şu an için bilirkişi bazen bu durum suistimal edilerek denetimler
raporları tam ortaya çıkmadığı için varsayımdan haberli ve davet etme suretiyle olmaktadır. Bu
ibarettir. Ancak, Eynez yeraltı kömür ocağındaki noktaya kadar paylaştığım fikirler, kendi fikir-
idari konumdaki mühendislerin, tehlikeli durumu lerim olmakla birlikte hata payı elbette vardır.
görmelerine rağmen inisiyatif almamaları oldukça Kaza ile ilgili gerçekler, bilirkişi raporlarının neti-
düşündürücüdür. Bununla birlikte, üretilen kömür- cesinde mahkemenin vereceği karar ile aydınlığa
den tonaj başına bu idarecilere şirket tarafından kavuşacaktır.
prim verilmesi de ne kadar doğrudur, tartışılır.
8 Hukuk Gündemi | 2014/2
SONSUZA DEK UNUTMA
Stj. Av. Şilan TÜRK
Duyar gibiyim hala… Mayıs’ın 13’ünde haya- ama…” gibi pişkin pişkin cevaplar veriliyorsa, buna
tımızın tam orta göbeğine patlayan SOMA’yı… gerçekten kader diyebilir miyiz ki? Cinayet değil
Duyar gibiyim hala; “resmî rakamlara” göre 301 mi yani? Durup düşünmeye gerek bile yok: bu bir
canın gökyüzüne kanat çırpışlarını… kıyımdır ve ne yazık ki göz yumulmuş bir utançtır
Duyar gibiyim: “Mahmut nerede? Onun karısı ülkem için.
hamile!” diyebilen ölüm yoldaşlarının çaresiz kıv- Ne acı değil mi? Hiçbir tedbir alınmadan, üstün
ranışlarını… Ezilen, azımsanan ve hatta küçüm- körü araştırmalar, soruşturmalar yapılarak bu
senen işçi sınıfının “Ayakkabımı çıkarayım, sedye ölümlere müsaade eden, zemin hazırlayan bir
kirlenmesin.” diyen saflığını, kömür karası kadar sistemin içinde yaşayıp gidiyoruz hepimiz. Ve ne
bembeyaz, tertemiz yüreğinin sıcaklığını duyar acı ki, iki gün profil resimlerimizi karartıp üçüncü
gibiyim… gün susmaya başlıyoruz, ta ki yeni bir kıyım yaşa-
“Gitme baba!” diyen 432 çocuğun hıçkırıklarını; nıncaya kadar. Hiçbir ölümden ders çıkarmıyoruz
ölüm geliri, cenaze gideri, utanç tazminatı ile acı- ülke olarak. Haber yaparken bile yabancı kanallar
larına bir de aşağılanmanın eklendiği eşlerin, ana- kadar cesur olamıyoruz.
ların, babaların feryatlarını duyar gibiyim hala… Kader diyoruz, diyebiliyoruz; 300 küsur (!) cana
Üzerinden hepi topu 3 gün geçtikten sonra rağmen. Başka ülkelerde 100 -150 yıl önce yaşan-
hayatlarımıza kaldığımız yerlerden devam edebi- mış olayları örnek gösterip “Eee baksanıza nor-
lişimize, bize, halimize, yukarılardan bir yerlerden mal olan budur!” diyebiliyoruz. Acısını yaşayan
acıyarak gülen madencilerimizin seslerini duyar insanlara saygı duymak bir yana “Yahu bu işin
gibiyim… fıtratında ölüm var !” diyip yumruklayabiliyoruz,
Öyle umarsızca yaşıyoruz ki bu hayatı… Öyle tekmeleyebiliyoruz yas tutan madenci yakınlarını,
ölüm yokmuşçasına, kapımıza hiç uğramayacak- duyarlı insanları.
mış gibi, hep böyle televizyonlardan, radyolardan, Ah SOMA… Kömür karasına buladın kalbimizi.
gazetelerden duyacakmışız gibi… Öyle yüzeysel Ah SOMA… Seninle birlikte yandık hepimiz,
yaşıyoruz ki aslında. göçük altında kaldı samimi taziyelerimiz, içten
Oysa sahiden kader miydi yüzlerce canın böyle gözyaşlarımız.
yitip gitmesi? Katliam değil mi yani? Yerin yüzlerce Ah SOMA… Utanıyoruz bir kısmımız, sen can
metre altında, yüzlerce insan, sırf başkaları rant almaya devam edecekken sadece “Vah! Tüh!” diyip
sağlasın diye, zaten lüks olan hayatlarını daha oturduğumuz yerden üzülüyor gibi davranaca-
daha daha lüks yaşayabilsin diye, metrelerce gök- ğımız için.
delenler dikebilsin, primler kazanabilsin diye ölü- Ah SOMA…
yorsa; canları tehlikeye düştüğünde ilk koşacak- Ruhu şad olsun ölenlerin… Tanrı yardımcısı
ları gaz maskeleri 20 yıl evvelden kalmış ve hatta olsun o küçücük çocukların…
tedavülden kaldırılmışsa, yaşam odaları diye depo Ah SOMA… Ah!
yapılıp sorulduğunda da “Biz aslında yapacaktık
2014/2 | Hukuk Gündemi 9
OĞLUM ! YÜZÜNÜN IŞIĞI KAYBOLUYOR... NEFES AL...!!!
Stj. Av. Gülsüm YİĞİT
Sabah evden çıkarken o kadar söyledim karıma de emekli oldun muydu rahat edersin.” dediydi
sefer tasını bu kadar sıcak elime tutuşturma diye. değil mi? Yıllar oldu babam da madende öleli hey
Ama dinleyen kim tabi… Oğlan da benimle gele- gidi Koca Recep madeni ağlatırdı. Madenciler de
cekti madene eşşek sıpası kanı kaynıyor ne zaman- çok severdi Koca Recep’i. Ne ustaydı ama... Hala
dır. Benden evvel çıkmış evden gitsem baksam herkesin dilinde bazen denk geliyor ya babamın
durağa, servise bile binmeden koşarak gitmiştir arkadaşları kahvede anlatıyorlar. Nasıl kudretli
madene belki de hayta. Ha tabi ya... Arkadaşlarıyla bir adam olduğunu, çalışkan, cebbar olduğunu.
birlikte gideceklerdi. Akşamdan söylediydi gerçi O melun kaza olmasaydı, bir de biz öksüz kalma-
değil mi? İhtiyarladın demek ki usta eski hafıza saydık belki daha başka olurdu hayatımız. Sahi ne
kalmadı artık! Daha içimiz genç diyoruz ya değil zamandı bu kaza? Tabi ya ben daha liseyi bitireli az
kabul etmek lazım tükendik… Yaşlanıyorsun ihti- olmuştu. Babamın beni madende işe başlatmak
yar iyiden iyiye… Şimdi kızma zamanımız delifişek için döktüğü diller vardı bir de tabi. O öğütler-
kanı kaynayan gençlere; sen sanki gençliğinde den kaçmak için gitmezdim geceleri. Soma’nın
az hayta değildin. Sahi kaç yaşında başlamıştım sokakları kazan ben kepçe gezerdim. Az sabahlara
madenlerde çalışmaya herhalde liseyi terk ettik- kadar oturmuyorduk Soma Lisesinin bahçesinde
ten sonraydı. Babam aldı beni karşısına “Bu böyle hele yaz geceleri. Eve girmek için babamın evden
olmaz.” dedi. “Okulu da terk ettin burada toprağı çıkmasını okulun parmaklıklarının arasından göz-
sürsen, eksen, biçsen, diksen de ürünün verimli lerdim. Koca Recep madene ben içeri…
olmaz ki her yanı kömür tozu dumanı kaplar, yok- Ahhh… O kaza bizim madenle beş yüz metre
tur hiç verimi. Yarın öbür gün çoluk çocuk oldu mu arası hani ne var şunun şurasında ama kaza işte
yetmez sana öyle ekip, biçmenin getirdiği para. geliyorum demiyor ki. Nereden bilsinler o lanet
Astarı yüzünden pahalı gel sen de in madene pis gazın bir anda yükseleceğini nasıl alsınlar
napçan en azından sıcacık, gün yüzü göreme- kokusunu… Gitti dağ gibi adam. Sonra ne oldu,
sen de saatlerce, en azından sigortan yatar bari babamın öğüdünden kaçarken kendimi madende
10 Hukuk Gündemi | 2014/2
Description:havalandırma tertibatı takviye edilmiş ve hava- landırma hızı basit ve ucuz olan vakvak tabir edilen uyarı ale- laka bir yerinden Beat'e bulaş-.