Table Of ContentTakivettin Mengüşoğlu
insan
Felsefesi
R e m z i E ! f a l e ? i
Ankara Caddesi, No. 93 — İstanbul
ISBN 975-14-0Ö04-X
88-34-Y-0030-0048
REMZİ KİTABEVİ Yayınlan
EVRİM Matbaacılık Ltd. Şti.
Selvili Mescit S. 3 Cağaloğlu - İstanbul 1988
İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ
«İnsan Felsefesi» adı altında yayımlanan bu kitap, Takivettin Mengüşoğlu’
mm felsefî düşüncelerinin ve çalışmalarının baş ilgi alanı olan «felsefî antro
poloji» nin daha önce yayımlanan birinci ve ikinci ciltlerini içeriyor. Antropo
lojinin, yani insan felsefesinin 1971’de yayımlanan birinci cildi, «Felsefî Antro
poloji — İnsanın Varlık Yapısı, ve Nitelikleri»; ikinci cildi, «İnsan ve Dünya,
Hayvan ve Çevre — İnsan ve Hayvanda Karşıt Fenomenler» (1979) adı altın
da yayımlanmıştır. Bu kez, birbirini tamamlayan bu kitaplar, «İnsan Felsefesi»
adı altında birleştirilmekle, okuyucuya yazarın insan hakkmdaki görüşünü kav
ramada kolaylık ve bütünlük sağlayacaktır. Remzi Kiîabevi’nin bu konudaki
hizmetine içten teşekkür ederim-
Bu iki kitap, Mengüşoğlu’nun kırklı yıllarda başlayan, yetmişli yıllara ka
dar süren «insan» araştırmalarını içermekte; burada insan olmanın özellikleri,
insanın varlık yapısı ve neliği, yeryüzündeki özel yeri, hayvanla arasındaki
apayrılık araştırılmaktadır.
Takiyettin Mengüşoğlu’nun «İnsan felsefesi» alanındaki araştırmaları,
1944 yılında, İstanbul Üniversitesinde verdiği «Felsefî Antropoloji» dersleri
ile başladı; altmışlı yıllarda Alman üniversitelerinde yaptığı derslerle sürdü; ve
yetmişli yıllara kadar aralıksız devam etti.
Mengüşoğlu «insan»ı incelemeye biyoloji alanındaki araştırmalarıyla baş
ladı. Çalışmalarına nasıl başladığını kendisi şöyle anlatıyor:
«Başlangıçta derslerimizde biyolojik teoriler ele alındı. Özellikle vitalist
biyolojinin kurucusu Hans Driesch’in, mekanist biyolojinin önemli bir temsil
cisi olan Max Hartmann’m düşünceleri tartışıldı. Bundan sonra Danvin’in
«The Origin of Species» adlı yapıtı ele alınarak, memleketimizde ve başka
yerlerde birbirine karıştırılan Darwin’in düşünceleri ile Darvinizni arasındaki
başkalık gösterildi. Bu da bizi Uexküll ve Konrad Lorenz ile başlayan davra
nış biyolojisine götürdü.» Mengüşoğlu, Uexküll’ün biyoloji alanındaki araştır
malara getirdiği bütünlükçü görüşten, kendisinin insanı parçalamayan, yaşayan
bir bütün, somut bir varlık olarak gören insan felsefesi için yararlanmıştır.
Bilindiği gibi, yüzyılımızın başından beri, felsefî ilgi insan araştırmaları
na yönelmiş, felsefî düşünme, insanı anlama ve insan felsefesini bağımsız bir
disiplin haline getirme çabalarında yoğunlaşmıştır. Bu araştırmalar, biyolojiden,
psikolojiden, sosyolojiden; bu alanlardan gelen görüş açılarır-dan. ya da kav
ramlardan kalkarak, insan hakkında, temelli bir görüş ortaya koymaya çalış
mışlardır. Ancak bu araştırmalar insana çeşitli açılardan baktıkları için, onu
parçalamak zorunda kalmışlar, insanın bütünlüğünü gözden kaçırmışlardır. Bü-
tünlükçü bir görüş getiren sosyal araştırmalar da, insanın varlık bütünlüğünü
değil, kültürlerdeki çeşitlilik ve anlam bütünlüğünü gözönünde bulundurdular.
Takiyettin Mengüşoğlu’nun insan felsefesi bu tek yanlı araştırmalara karsı çı
kar. İnsanın bütün bu yanlarının, yani bedeninin, ruhunun, toplumsal hayatının
ve yaratmalarının içinde oluşup durduğu insanın somut bütünlüğüne dayanan
fenomenleri araştırır. Bu fenomenler, insanın bütün yanlarıyla (bedeni, ruhu,
kültürü) katıldığı, «olmazsa olmaz», «varlık koşullan», betimleme ve çözüm
lemelerin gösterdiği gibi, insanın kendi başarılarıdır.
Mengüşoğlu, insan felsefesi alanındaki çalışmalarının gelişmesini şöyle
anlatıyor: «Çalışmalarımız, felsefî antropolojinin bağımsız bir felsefe disiplini
olarak ortaya çıkabilmesi için, insanın bütünlüğü ile ya da hiç değilse bir yanı
ile otonom bir varlık alanı olarak görülmesinin gerekli olduğunu gösterdiler.
Çünkü ancak o zaman antropoloji bir zooloji olmaktan kurtulabilir. Nitekim
insan problemleriyle uğraşan Kant ve Scheler de insanı bir yanı ile otonom bir
varlık olarak görmüşlerdir. Böylece otonomi problemiyle uğraşmak ilk hedefi
miz oldu; ve bu problem Kant ve Scheler’de araştırıldı. Bu araştırmalar insan
felsefemize bir hazırlık olmak üzere, önce 1949, ikinci kez de 1969’da Ede
biyat Fakültesi Yayınları arasında yayımlandı. Bu kitabı, insanın çeşitli feno
menleriyle ilgili olan kısa yazılar izledi... Böylece antropolojimizin sınırlan çi
zilirken, ortaya atılan antropolojik teorilerle hesaplaşmak gerekiyordu. Şimdi
asıl önemli problem, yetersizlikleri görülen bu teorilere dayanmadan, yeni bir
görüşle insan problemlerini incelemekti- Çünkü bu antropolojik teoriler, ya in
sanla hayvan arasında bir fark görmüyor, ya da insanla hayvan arasında ön
ceden kabul edilen ve belli kavramlara dayanan bir «apayrılık» postulatından
hareket ediyorlar. Halbuki bizim çalışmalarımızda, insanla hayvan arasındaki
«apayrılık» kendiliğinden ortaya çıkıyor; böyle bir postulattan değil, bir fe
nomen temelinden hareket ediliyor. Bu fenornenler öyle fenomenlerdir ki, hiç
bir yerde, hiçbir insan toplumunda eksik değildirler. Bundan dolayı bu feno
menlere «insanın varlık koşullan» adı verildi.»
«Bu fenomenlerin çözümlenme ve betimlenmeleri insanın bütünlüğüyle oto
nom bir varlık olduğunu gösterdiler... İnsan kendisini doğadan koparmış, doğa
dışı... bir varlık olmuştur. Gerçi bu insanın otonom olmasını sağlamış, fakat
aynı'zamanda ona ağır bir yük ve sorumluluklar yüklemiştir. Öte yandan te
melini insanın varlık bütünlüğünde bulan bütün insan fenomenleri arasındaki
bağın, eylemler ve bu eylemleri yöneten değerler olduğu da, her bölümde ken
diliğinden ortaya çıkmıştır.»
Mengüşoğlu’nun üzerinde durduğu ve göstermek istediği başka önemli bir
yan da, insanın ruh-beden bütünlüğüdür. «Bu bütünlüğün görülmesine engel
olan, eski çağlardan arta kalan, bugün de birçok bilim adamının dayandığı ye
tenekler psikolojisi ile atomist psikoloji ve özellikle dinden gelen görüşlerdir.
İnsanın biyopsişik bütünlüğünü göstermek için bu engellerle hesaplaşmak ge
rekti.»
Mengüşoğlu, insan felsefesinin ikinci kitabında «insan ve hayvanın varlık
bütününde ortaya çıkan karşıt fenomenleri» ele alır. «Bu karşıt fenomenler-
' de derine inildikçe, hayvanın olduğu gibi, insanın varlık yapısının da açığa
çıktığı, iki varlık arasındaki bambaşkalığın kendiliğinden açıklık kazandığı gö
rülecektir.»
«İnsanı araştıran antropolojik görüşlerin hepsi de, araştırma ve teorileri
birbirinden ne kadar başka olursa olsun, hayvanla insanı karşılaştırırlar; onlar
arasındaki farktan hareket ederler; bu fark ister bir apayrılık, isterse bir de
rece farkı olarak düşünülmüş olsun. Bu araştırmalarda insan ve hayvan yan-
yana, içiçe ele alınmakta, fakat problemlerin çözümlenmesinde deneysel araş
tırmalara, özellikle biyoloji alanında ortaya çıkan yeni araştırmalara yeteri ka
dar yer verilmemektedir. Bu teoriler, kurgusal ve öznel düşünceler ileri sürü
yorlar ve sanıyorlar ki, bu teorik kavramlarla, hayvanla insan arasındaki baş
kalık açığa çıkabilecektir. Halbuki hayvanla insan arasında bir birlik ya da baş
kalık varsa, bunu göstermek ancak bilimsel, deneysel araştırmalarla yapılabi
lir; yoksa birtakım kavramlarla, «geist», «eksiklikler varlığı», «kültür», «ani-
mal rasyonale», «animal symbolicum» ya da Darvinizm ile değil.»
«Bu bakımdan biz, hayvan dünyasında yapılan deneysel araştırmaları an
tropoloji bakımından değerlendiriyor ve insan ve hayvanın varlık bütününde
ortaya çıkan karşıt fenomenlerde bunu göstermek için UexkülPün çevre araş
tırmalarına dayanıyoruz.»
Mengüşoğlu, insan araştırmalarında, kontrol edilmesine olanak olmayan
filogenetik araştırmalara yer vermez, ontogenetik problemlerden kalkar. Bu
araştırmaların başka bir özelliği de, felsefede alışılagelen bir «sistem» bir «izm»
olmaması, araştırmalara açık kapı bırakmasıdır.
Takiyettin Mengüşoğlu’nun insan görüşüne göre, insanın hem «varlık ko
şulu» hem de başarıları olan, insanın bileti, inanan, çalışan, değerleri duyan,
seven, ideleştiren, önceden gören, isteyen, eğiten-eğitilen ve özgür olan bir var
lık olması yanında dil ve disharmoni fenomenleri, onun varlık yapısının teme
linde yer alır. Din ve devlet varlık koşullarının en temellilerindendir. İnsan ön
ceden belirlenmemiş, açık bir varlık olarak, bir olanaklar varlığıdır- İnsan,
gittikçe doğadan kopan, doğadışı bir varlıktır. Bu bakımdan başarı ve felâket
lerinin sorumlusu kendisidir. O, başarı ve başarısızlıklarında, insan olmanın
onuru ve sorumluluğunu taşır. Disharmonik varlığında en yüksek olanla en
aşağı olanı birleştirir.
Tomris MENGÜŞOĞLU
NOT: Takiyettin Mengüşoğlu, Grek ve Lâtin dillerinden gelen, Batı bilimi
nin ortak olarak kullandığı kelimelerin, kaynaklarına sadık kalına
rak yazılmasından yanaydı. Ergeç bu bilimsel yola girileceğine ina
nıyordu. Ne yazık ki, zaman içindeki oluşum, her zaman olumlu yön
de yürümüyor. Bu kez genel olana uyularak bu kelimeler okundukları
gibi yazıldı. T. M.
İÇİNDEKİLER
Birinci Kitap
İNSANIN VARLIK YAPISI
VE NİTELİKLERİ ■
İkinci Baskıya Önsöz ......................................................... 5— 7
Giriş .......................................................................................... 13— 17
I. Antropolojik Teoriler ......................................................... 18— 40
II. Ontolojik Temellere Dayanan Antropoloji .......... 41— 60
III. Bilen Bir Varlık Olarak İnsan ................. ................. 61— 91
IV. Yapıp-Eden Bir Varlık Olarak İnsan ................ ... 92— 96
V. Değerleri Duyan Bir Varlık Olarak İnsan................. 97—109
VI. Tavır Takman Bir Varlık Olarak İnsan ................. 110—114
VII. Önceden Gören, Önceden Belirleyen Bir
Varlık Olarak İnsan ......................................................... 115—122
VIII. İsteyen Bir Varlık Olarak İnsan............................ ... 123—128
IX. Özgür Bir Varlık Olarak İnsan ..................................... 129—139
X. Tarihsel Bir Varlık Olarak İnsan .............................. 140-—149
XI. İde).eştiren Bir Varlık Olarak İnsan.............................. 150—158
XII. Kendisini Bir Şeye Veren Bir Varlık Olarak İnsan 159—166
XIII. Çalışan Bir Varlık Olarak İnsan..................................... 167—172
XIV. Eğiten ve Eğitilebilen Bir Varlık Olarak İnsan ... 173—183
XV. Devlet Kuran Bir Varlık Olarak İnsan....................... 184—195
XVI. İnanan Bir Varlık Olarak İnsan ... -..................... ... 196—203
XVII. Sanatın Yaratıcısı Olarak İnsan ..................................... 204—211
XVIII. Konuşan Bir Varlık Olarak İnsan .............................. 212—219
XIX. Biyopsişik Bir Varlık Olarak İnsan .............................. 220—230
İkinci Kitap
İNSAN VE HAYVAN,
DÜNYA VE ÇEVRE
I. İnsan ve Hayvanın Somut Varlık' Bütünlükleri ... 233—270
II. İnsan ve Hayvanın Varlık Yapısında Ortaya
Çıkan Karşıt Fenomenler ............................................ 271—342
Dizin 343—344
Birinci Kitap
insanın Varlık Yapısı
ve Nitelikleri
Description:san pasif kalamaz. İnsanın ister istemez tavır takınması, karşı önlemler alması gerekir. Günlük hayattaki konuşmalarımız, tartışmalarımız bile, bir tavır ta kınmayı gerektirirler. Çünkü .. ™*da insan biyoloji bakı henon kabartmaları, Marber-reliefleti adı altında Lond