Table Of Contentİmaj ve Hakikat
Bir Kuvvet Komutanının Kaleminden Türk Ordusu
Alper Görmüş
Jenerik
Yayın Yönetmeni: Ali Erdoğan
Yayın Danışmanı: Metin Karabaşoğlu
Editör: Mehmet Akif Memmi
İç Tasarım: Said Demirtaş
Kapak Tasarımı: Gökhan Koç
ISBN: 978-605-131-199-9
Sanayi Cad. Bilge Sk. No: 2 Yenibosna
34196 Bahçelievler / İstanbul
Tel: (0212) 551 32 25
Faks: (0212) 551 26 59
www.etkilesimyayinlari.com
[email protected]
© Fikir ve Sanat Eserleri Yasası gereğince bu eserin yayın hakkı anlaşmalı olarak Nesil
Basım Yayın Gıda Tic. ve San. A.Ş. adına Etkileşim Yayınları’na aittir.
İzinsiz, kısmen ya da tamamen çoğaltılıp yayınlanamaz.
Dijital Edisyon Editörü: Uğur Turan
Dijital Yayın Tarihi: Nisan 2012
Bu eserin e-kitap çevrimi Nesil Digital tarafından yapılmıştır.
www.nesildigital.com
Alper Görmüş
[email protected]
1952’de Kars’ta doğdu. Ortaokul ve liseyi Haydarpaşa
Lisesi’nde parasız yatılı olarak okudu. 1974’te İstanbul
Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitirdi. Ne var ki, mesleğiyle
ilgili bir iş yapmadı, zaten neden işletme eğitimi aldığını
kendi ifadesiyle bugün dahi bilmiyor.
Gazeteciliğe, 1978-80 arasında çalıştığı Aydınlık gazetesinde
başladı. 12 Eylül’den sonra aralarında muhasebecilik,
kitapçılık, halı tezgâhtarlığı gibi işlerin de bulunduğu türlü
çeşitli işlerde çalıştı. 1986’da Nokta dergisiyle gazeteciliğe
döndü. 1999-2006 arasında gazeteciliğinin yanı sıra İstanbul
Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde “haber analizi”
dersleri verdi. Gazetecilikteki son aktif görevi, Nokta dergisi
genel yayın yönetmenliğiydi. Şimdi Taraf gazetesinde ve
Aktüel dergisinde yazıyor.
YAYINLANMIŞ ESERLERİ
• Büyük Medyada Ergenekon Haberciliği - 1
• Büyük Medyada Ergenekon Haberciliği - 2
• Hayat Bilgisi
• 40 Benzemez Yüz
Sunuş
2003-2005 ARASINDA TÜRK SİLAHLI Kuvvetleri’nde
Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapan Oramiral
Özden Örnek’in binlerce sayfadan oluşan “anılar”ı genel
yayın yönetmeni olduğum Nokta dergisine 2007 Şubat’ının
ilk haftasında ulaştı. İlk satırları Örnek’in askeri lise yıllarına
(1957) uzanan ve binlerce sayfadan oluşan bu çok parçalı
metni “hızlı okuma tekniği”yle gözden geçirdiğimde, bunların
dergiye hangi yönüyle yansıtılması gerektiği hususunda en
küçük bir tereddüt bile duymadım: Hiç şüphesiz, Deniz
Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in 2003-2004 döneminde
öteki kuvvet komutanlarıyla birlikte planladıklarını anlattığı
darbe girişimleri üzerinde odaklanacak, onun dışındaki her
şeyi bir kenara bırakacaktık.
Yönetici arkadaşlarımla ortaklaşa aldığımız karar
doğrultusunda ben bu ayıklamayı ve gerekli editoryal
çalışmayı yapmak üzere birkaç haftalığına eve kapandım.
Yaptığım, bir ayıklama ve öne çıkarma çalışmasıydı ama
ayıklamak zorunda kaldığım bazı bilgiler, bir gazeteci olarak
bende tuhaf bir hüzne yol açıyordu. O günlerdeki ruh halim,
karşılaştığı hazineden, önceden verdiği söz doğrultusunda
seçme yapmak zorunda kalan bir defineciyi andırıyordu.
Fakat gazetecilik açısından doğru olan buydu, yapmak
zorundaydım ve yaptım da: Nokta’nın 29 Mart 2007’de
piyasaya çıkan 22. sayısında “anılar”a tam 47 sayfa ayrılmıştı
ve bu 47 sayfanın tamamında sadece Sarıkız ve Ayışığı darbe
girişimleri anlatılıyordu.
O günlerde, gark olduğum gazeteci hüznünü biraz olsun
gideren iki şey vardı. Birincisi, verdiğimiz ayıklama ve öne
çıkarma kararının doğru olduğuna dair inançtı. İkincisi de,
Nokta’nın sonraki sayılarında, ayıkladığımız bölümleri birer
birer yayımlama ümidiydi.
Ne var ki bu ümit gerçekleşemedi. Nokta dergisi, önce
askeri mahkeme kararıyla basıldı, bundan birkaç hafta sonra
da imtiyaz sahibinin kararıyla kapatıldı.
O günden beri, “hazine”nin dergide yayımlayamadığımız
fakat kamusal önemi büyük öteki bölümlerini kitap haline
getirmeyi aklımdan hiç çıkarmadım.
Biraz geç oldu ama, o an nihayet geldi işte...
Başından beri zihnimi kurcalayan bir soru var: Özden
Örnek bu günlükleri yayımlamak amacıyla mı tuttu?
Bu soruyu soruyorum, çünkü günlüklerde okuduğumuz
şeyler, ilk bakışta “içeriden,” hele hele kurumun en üst
yönetici mevkilerine tırmanmış biri tarafından kaleme
alınacak şeyler gibi durmuyor. Çünkü günlükleri okuyup
bitirdiğinizde, zihninizde, Türk ordusunun kendisine dair
yarattığı imaj ile okuduklarınız arasında büyük bir uçurum
oluşuyor.
Yukarıda sorduğum ve ilk bakışta “absürd” bir sadâ veren
soru, anlamını işte bu noktada kazanıyor. Öyle ya, Türk
Silahlı Kuvvetleri’nin imajıyla hakikati arasındaki uçurumu
ortaya koyacak bilgiler, nasıl oluyor da bu bilgileri gizleme
konusunda en büyük hassasiyete sahip olduğu
varsayılabilecek bir kişinin kaleminden çıkıyordu...
Burada teorik olarak iki ihtimal var:
Birincisi: Anıların sahibi, bilgisayarına “her şey”i yazmıştı
fakat iş yayımlama aşamasına geldiğinde bunları esaslı bir
elemeye tâbi tutacaktı.
İkincisi: Anıların sahibi, yüreğinin derinliklerinde beslediği,
fakat mesleği asla cevaz vermediği için kuvveden fiile
çıkaramadığı “tabu kırma” hevesini tatmin etmeye karar
vermiş; anılarını, bir gün belki yayımlama düşüncesiyle bütün
“açıklığıyla” kaleme almıştı.
Galip ihtimal, elbette ki birincisi... Fakat bana sorarsanız
öbürünü de hiç yabana atmayın derim. Çünkü Özden Örnek,
yazdıklarını okuyunca siz de anlayacaksınız, bir asker
olmasına rağmen aşırı disipline, mantıksız kurallara hakikaten
karşı olan bir insan. Böyle bir insanın, içinden çıktığı
kurumun tabularına karşı geliştirdiği sessiz itirazı günü
geldiğinde gürültülü bir protestoya dönüştürebilmesi için
sadece cesarete ihtiyacı vardır.
Oramiral Örnek’in böyle bir cesarete sahip olup olmadığını
hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Çünkü o, kariyerinin bir
noktasında darbeciliğe heveslendi, bu hevesi fâş edildi ve
böylece yıllar boyunca yazıp biriktirdiği eleştirel metinleri
kamuoyuyla paylaşma imkân ve ihtimalini bütünüyle
kaybetti.
Ben, Oramiral Örnek’in, tuttuğu “darbe günlükleri”yle
Türkiye’nin “normal” bir demokrasi olması yolunda
istemeden önemli bir rol oynadığını düşünüyorum. Bu
günlükler Nokta’da yayımlandı ve böylece “Ordu artık darbe
yapmaz, yapamaz” denilen bir dönemde demokrasinin altına
nasıl bir bomba konulduğunu onun sayesinde öğrenmiş olduk.
Bu günlükler, sivil siyaset ve toplum için gerçek bir uyarı
işlevi gördü.
Özden Örnek’in anılarında yer alan, fakat Nokta’daki
“Darbe Günlükleri”nde yer almayan bölümlerin bu kitapla
gün yüzüne çıkmasıyla ilgili olarak da benzer şeyler
düşünüyorum. Kanaatimce Oramiral Örnek, bu kitapta
okuyacaklarınızla, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin imajıyla
hakikati arasındaki mesafeyi kapatarak, yine istemeden
Türkiye’nin “normal” bir demokrasi olması yolunda önemli
bir rol oynayacak. Çünkü Türkiye’nin gerçek bir demokrasi
olmayan “kendine has” vesayetçi demokrasisi temel olarak iki
algı üzerinde yükseliyordu:
a) Kendi çıkarından başka hiçbir kaygısı olmayan, kişisel
hesapları uğruna rakipleriyle didişmekten başka bir şey
düşünmeyen sivil siyaset sınıfı algısı,
b) Sadece ülkenin ve milletin âli menfaatlerini düşünen, bu
uğurda bütün kişisel kaygılarından uzaklaşmış askeri sınıf
algısı...
Toplumun kirinden-pasından münezzeh, bambaşka bir
kategori oluşturduğuna inanılan Türk Silahlı Kuvvetleri, işte
bu “ahlaki üstünlüğü” nedeniyle gerektiğinde sivil
siyasetçileri görevden uzaklaştırıyor, ülkeyi bir süre
yönettikten sonra, nispeten gevşek bir vesayet düzeyini
korumak koşuluyla kışlasına çekiliyordu.
Son 10 yılda, özellikle de son 3-4 yılda ortaya çıkan çok
sayıda olgu, askerlerle ilgili bu imajı önemli ölçüde sarstı.
Örnek’in bu kitapta yer alan anıları ve değerlendirmeleri,
söz konusu imajın hiçbir şekilde hakikate tekabül etmediğini
kesin bir biçimde ortaya koyacak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin
“ahlaki üstünlüğü” mitini tamamen yıkacak bir içeriğe sahip.
Bu kitabın, Türkiye’nin vesayetsiz, “normal” bir demokrasi
olmasında önemli bir rol oynayacağını söylerken, işte bunları
kastediyorum.
Kitabı önce, her biri ayrı bir temayı (mesela “yolsuzluklar”,
mesela “mevki ve rütbe kavgaları”, mesela “darbe planları”
vb.) anlatacak farklı bölümler halinde düzenlemeyi
düşündüm. Bu durumda her başlık altında, “anılar”da çeşitli
tarihlerde kayda geçirilen, fakat aynı içeriği taşıyan notlar
biribirini izleyecekti... Mesela “yolsuzluklar” bölümünde,
sadece, diyelim çeşitli tarihlerde düşülmüş “yolsuzluk” notları
yer alacaktı.
Sonra, bu yöntemin, kronolojik sunumun birçok üstünlüğü
bertaraf ettiğini hissettim ve tıpkı “anılar”ın kendisinde
olduğu gibi ben de kronolojik gitmeye karar verdim.
Nokta’daki yayından sonraki incelemelerimde, 2007
Mart’ında sınırlı bir zaman diliminde çalışma
zorunluluğundan dolayı, “Darbe Günlükleri” kronolojisinde
bazı eksiklikler, atlamalar olduğunu görmüştüm. Şimdi,
kitabın “Darbecilik”in anlatıldığı bölümlerinde Nokta’daki
bilgilerin yanı sıra bu eksiklikleri ve atlamaları da
okuyabileceksiniz.
Örnek’in 1957’de bir deniz lisesi öğrencisiyken tutmaya
başladığı günlükler emekli olduğu 2005 Ağustos’una kadar
sürüyor ama arada uzun bir kesinti var. 1976’dan 1987’ye
kadar ayrıntılı notlar yok. Bu dönemdeki yılların karşısında
sadece, ayrıntılı notlara temel teşkil etmek üzere yazılmış kısa
başlıklar ve gündelik olayların kronolojik bir dökümü var.
Belli ki Örnek, bu yılları sonradan yazmak üzere atlamış.
Belki de kuzey deniz saha komutanı (1999-2001), donanma
komutanı (2001-2003) ve kuvvet komutanı (2003-2005)
olarak görev yaptığı yıllar dışındaki bölümleri “günlük”
olarak değerlendirmemek daha doğru olur. Belki de bunların
tamamı, tutulmuş notlara dayalı olarak sonradan kaleme
alınmış “anılar”dır.
Sizi günlüklerle baş başa bırakmadan önce, Nokta’nın
“Darbe Günlükleri” sayısına yazdığım “editörden”
yazısındaki bir paragrafı okumanızı istiyorum:
“Kapak haberimizle ilgili olarak şu soru da sorulabilir:
Günlük, neticede kişisel bir şeydir, bunları yayımlayarak ‘özel
hayat’ın sınırlarını ihlal etmiş olmuyor musunuz?.. Cevabım
şöyle: Biz, Özden Örnek’in 1957’de henüz bir askeri lise
öğrencisiyken tutmaya başlayıp emekli olduğu güne kadar
sürdürdüğü ve birkaç bin sayfa tutan günlüklerinden sadece
‘kamusal’ nitelikli olanlarını yayımlıyoruz. Hepimizin
hayatını etkileyecek kararlar alabilecek bir mevkide görev
icra eden bir insanın düşünceleri ve kararları ‘kamusal’dır,
onları yayımlamak da gazetecilerin hakkıdır. Tekrar
ediyorum: Günlükler’deki ‘özel’ nitelikli hiçbir bilgiye
haberimizde yer vermedik.”
Tıpkı orada olduğu gibi, bu kitapta da “özel” nitelikli hiçbir
bilgi bulamayacaksınız. Fakat “anılar”ı okurken, bazen kimi
“özel” notların kamusal önem de taşıyabildiğini gördüm.
Böyle durumlarda, “olgu”yu aktarmayı fakat hikâyede adı
geçenleri gizlemeyi uygun buldum.
Kitapla ilgili son bir not: Başta yolsuzlukların anlatıldığı
bölümlerde olmak üzere, “anılar”da bol miktarda soruşturma
ve iddia var. Mahkeme kararıyla sonuçlanmış olanları hariç,
bu soruşturma ve iddialarda açık adlarıyla geçen kişilerin
adlarını gizledim.
ALPER GÖRMÜŞ
2012
Description:Türkiye'nin tehlikeli bir virajdan geçtiği 2007'nin fırtınalı günlerinde, bir bomba etkisi yaparak gündeme düşen bir haberdi Nokta'nın kapaktan verdiği "Darbe Günlükleri." Bu günlükler, içerdiği 'darbe notları'yla çok konuşuldu; ama binlerce sayfalık metin içinde TSK hakkında