Table Of ContentAkademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 23, Mart 2016, s. 301-323
Haluk YÜCEL1
IX-XV. YÜZYILLAR ARASI MUSİKİ KAYNAKLARI ÜZERİNE
BİR İNCELEME
Özet
Musiki nazariyatının başlıca konuları olan perde, makam ve usullerle ilgili bilgileri
arşivlerde bulunan "kitâb-ı edvâr", “musiki risalesi” adı verilen eserlerin
incelenmesi sonucu anlayabiliyoruz. Bu değerli kaynaklar bizlere bir yandan teori
bilgileri sunmakta, diğer yandan da eserin yazıldığı dönemin musiki anlayışının
nasıl olduğunu anlamamıza fırsat tanımaktadır.
Araştırmanın konusu İslam medeniyetinin mûsîki çalışmalarına verdiği önemi
tarihsel bir süreçte ele alıp, mümkün olduğu kadar geniş bir yelpazede
değerlendirmektir. Bu hususta kronolojik bir yöntem izlenerek, Eski Yunan
kaynaklarından etkilenen ve onların eserlerini tercüme yoluyla geniş kitlelere
duyuran araştırmacılardan hareketle IX. yüzyıldan başlayarak XV. yüzyılın sonuna
kadar yer alan nazarîyatçılar ve eserleri tespit edilmiştir. Bu vesileyle Müslüman
bilim insanlarının yazdıkları eserler incelenerek onların sadece matematik,
astronomi, tıp dallarında değil müzik alanında da önemli eserler bırakmış olduğu
sergilenmiştir.
Anahtar Kelimeler: İslam ve müzik, Müslüman bilginler, müzik tarihi, müzik
teorisi, müzik kuramcıları
AN INVESTIGATION ON MUSIC RESOURCES FOR CENTURIES
BETWEEN IX-XV
Abstract
We can understand the basic subjects of music theory like pitch, mode, method.
when we researched "kitâb-ı edvâr", "musiki risalesi" found in archives. This
important sources not only gives us theorical informations but also gives us the
opportunity to know about musical understanding of that era.
The subject of this survey is the importance of the process which is seen in Islam
civilization in terms of music. this subject is evaluated deeply. in this aspect by
following chronological method; with the help of researchers who are effected by
1 Dr., Gazi Üniversitesi, Müzikoloji ABD., [email protected]
Haluk Yücel 302
old Greek sources, we tried to determine the theoricians and their works who are
prolific from the early years of 9th century to the end of 15th century. Thanks to
this survey, by analyzing the works of Muslim scientists we saw that their
profession is not only in mathematics, astronomy and medicine brenches but also
their importance in music as well.
Key Words: Islam and music, Muslim scientists, history of music, theory of music,
music theoricians
GİRİŞ
Medeniyetler, toplumların birbirleri ile olan sosyo-kültürel, siyasi, ekonomik ve sanatsal
etkileşimleri sonucunda elde ettikleri yeni kazanımlar ve yeni yorumlar aracılığı ile
gelişmektedir. Bu açıdan bakıldığında hiçbir medeniyet, bir diğer medeniyetten kopuk
düşünülemez. Bu durum bilimden sanata yaşamın pek çok alanında olduğu gibi o toplumun
müzik yaşamında ve müziği algılayışlarında da böyledir.
Müzik teorisi ile ilgili yazılı en eski kaynaklar Antik Yunan (Grek) medeniyetine aittir.
M.Ö. VI. yüzyıla dayanan Antik Yunan müzik teorisi ile ilgili birçok bilimsel çalışma, orta çağ
İslam dünyasına tercüme yoluyla girmiş ve müzik kuramını derinden etkilemiştir.(Can, 2004:
203-207; Can, 2001: 7) Müzik biliminin yazılı kaynaklarından, Arapça ve Farsçaya tercüme
edilen önemli isimler arasında; Platon’un Timeos’nu, Aristo’nun ses konusunu işlediği De
Anîmâ ve Problemata isimli eserlerini, mûsıkî nazarîyatının fizikî ve felsefî konularında bilgiler
verdiği Calinos (Galien)un De voce isimli eserini, müzik aralıklarını ve sesin armonikleri
inceleyen Nicomachus’u, yine Batlamyus’un Harmonika’sını örnek gösterebiliriz. (Uludağ,
2004: 17; Can, 2004: 207 ). Aristoxenus, Euclid, Ptolemy gibi müzik bilimcilerinin eserleri
İslam dünyasında önemli yer tutarak müzik nazariyatı eserlerinin temel yapısını oluşturma
konusunda Müslüman bilim insanlarını etkilemiş, onların yazacakları eserlerde önemli fikirler
vermişlerdir.
Bu eserin örneklemine giren başlıca çalışmalar arasında, Antik Yunan müzik eserlerini
tercüme eden ve araştıran Kindî’nin, matematik ve astronomiyle ilintili olan müzik teorisi
kitabında, Antik Yunan kuramlarındaki dört unsur önemli yer tutmaktadır. (Sarıoğlu, 2013: 72).
Pythagore’sin çalışmalarından etkilenen İhvan-ı Safa ve Kindi ’de matematik hesapları ve
gökcisimleri ile müzik arasında bağlantılar kurulmaktadır. Aristoxenes’in sesler arasındaki
aralıkları, sesin özellikleri, müzik ile gök cisimleri arasındaki ilişki ve seslerin uyumu gibi
konuları İhvan-ı Safa’nın Müzik Risalelerinde görmekteyiz.
Pek çok eseri İslam müzik dünyasına kazandıran El-Kindî, Fârâbî, İhvanu’s-Safâ, El-
Harezmî, İbn-i Sînâ (Turabi, 2004: X) gibi araştırmacılar sadece tercüme ile yetinmemişler aynı
zamanda o eserleri detaylıca inceleyerek açıklamışlar, gördükleri kimi eksiklikleri
tamamlamışlar ve kendi yorumlarıyla kaleme almışlardır. Bu çalışmalar neticesinde müzik
nazariyatı geleneğini başlatmış olup, kendilerinden sonraki pek çok çalışmalara kaynak teşkil
etmişlerdir. Bilhassa Sistemci Okul ve devamındaki süreçte çok hızlı bir şekilde gelişen müzik
nazariyatı tam manasıyla geleneksel musikinin oluşumuna zemin sağlamıştır.
IX-XV. yüzyıllar arasında eserler vermiş olan 28 bilim insanının, İslam müzik bilimine
olan katkıları çalışmanın ana içeriğini oluşturmaktadır. Yazmış oldukları eserlerden hareketle bu
kuramcıların müzik bilimine dair bakış açıları, eserlerinin isimleri, içerikleri ve o eserlerin
orijinal yazmaları ile ilgili gerekli kütüphaneler de bu araştırmanın kapsamı dâhilindedir.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 23, Mart 2016, s. 301-323
303
IX-XV. Yüzyıllar Arası Musiki Kaynakları Üzerine Bir İnceleme
1. Müslüman Bilim İnsanları ve Müzik Eserleri
Bu çalışmada IX. yüzyılda yaşayan El Kindi, Fâ râbî (870-950), İhvânü’s-Safâ (X. yy),
El-Harezmî’den (X. Yy) hareketle XV. Yüzyıla uzanan süreçte çok sayıda müzik kuramcısı
incelenmiştir. Müzik kuramı çalışmalarının dışına fazla çıkmadan kimi bilginlerin bilim tarihine
etkilerinden de bahsedilmiştir. Müelliflerin eserlerine geçmeden önce belirtmek gerekir ki
eserlerin hemen hemen hepsinde ilk konular ses v e akustik üzerine kuruludur.
Mûsikî konularında yazılan eserlerin (edvârlar, musiki risalaleri) ilk bölümleri
genellikle ses fiziği konularını içerir. Fârâbî, İbn Sînâ, Safiyyüddîn Abdülmümin el-Urmevî,
Abdülkadir Merâgî, gibi mûsikî kuramcıları, akustik konularını detaylı ele alanlardandır.
“Fârâbî, İbn Sînâ ve Safiyyüddîn, eserlerinde, hem mûsikînin ses sistemi (matematiksel
temelleri) üzerinde diğer yazmalara göre daha fazla durmuşlar hem de eserlerinin ilk
bölümlerinde akustikle ilgili konuları ele almışlardır. Mûsikî nazariyatı konuları temelde iki
kısma ayrılmıştır. Bunlardan ilki, mûsikînin fizik ilmi (ilm-i hikmet-i tabîiye) ile, diğeri ise
matematik (ilm-i hisab) ile alakalıdır” (Arslan. 2007: 4).
2. IX. ve X. Yüzyılda Yazılan Musiki Eserleri
İslam medeniyetindeki müzik kuramına yönelik ilk çalışmalar Antik Yunan müzik
eserlerinin tercümelerine dayanmaktadır. Bu açıdan Yunanca’dan Arapçaya çevrilen eserler
nazariyat çalışmalarına tesir etmiştir. IX. ve X. yüzyılda başta El Kindi (796-874) olmak üzere
Fârâbî (870-950), İhvânü’s-Safâ (X. yy), El-Harezmî’ (X. Yy) gibi nazariyatçılar müzik bilimi
üzerine çalışmış kuramcıların başında gelir. El Kindi’nin çalışmaları Farabi ve İbn Sina gibi
kuramcıların çalışmalarına öncülük etmesinden dolayı önemlidir. Bu dönemde ele alınan
konular ağırlıklı olarak çeviriye dayalı olup, üzerinde durulan ana konular; ses fiziği, uyumlu ve
uyumsuz sesler, aralıklar, dörtlü ve beşliler ve ud başta olmak üzere bazı çalgılar hakkında
bilgilerden ibarettir. Kendilerinden sonra yazılan pek çok çalışma için başlıca kaynak arasında
kabul edilmektedir.
2.1. El-Kindî (796-874)
El-Kindî, Antik Yunan müziğini incelemiş, Pythagoras’tan etkilenmiş ve tercümeler
yapmıştır. Kindi, İslam dünyasında ilk olarak müziği ayrı bir alan olarak ele alan ve onun
kurallarından söz eden kişidir. Bu konuda Farabi ve İbn Sina’ya öncülük etmiştir (Akan, 2015:
96). “Kindi çalışmalarında sesin fiziki ve psikolojik etkilerini incelemiştir. Eski Yunan müzik
bilimcileri gibi ebat, cins, intîkâl, te’lif gibi konuları işlemiştir. El Kindi, Risâle fi Hubr
Sınâati’t-Te’lif’te kulağa hoş gelen seslerden, uyumlu nağmelerin insanın duyguları üzerindeki
olumlu etkilerinden söz eder” (Turabi, 1996: 123; 2004: II, ). “El-Kindi, günümüze ulaşan ilk
müzikal notasyon denemesini gerçekleştirmiştir” (Çetinkaya, 2001: 52).
El-Kindi özellikle müzik teorisi konusunda kendisinden sonra gelen müzik kuramcıları
üzerinde etkili olmuş bir filozoftur. IX. Yüzyılda bir müzik teorisinin meydana getirilmiş
olduğu sabit bulunmaktadır (Uludağ, 2004: 17). “El-Kindî, eserlerinde müzisyenler ve şarkıcılar
için müzik melodi ve formlarında kullanacakları teorik kuralları belirlemiştir. Dolayısıyla bu
ilmin öğrencileri için kolay bir yol açmış ve ekol olmuştur”(Ehvânî, 1985: 164-165).
“El-Kindî ses teorisi, tetrakortlar, skalalar, intikal (geçiş) ve kompozisyon konularıyla
Grekler tarzında meşgul olmaya başlamış; ilk dönem müziğinin seyrinin düzgün bir seviyeye
oturtulması ve Grek müelliflerinin eserlerinin şerhedilmesinde önemli bir rol oynamıştır”
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 23, Mart 2016, s. 301-323
Haluk Yücel 304
(Turabi, 2003: 68). Eski Grek müziğindeki dört unsur nazariyesinin Ortaçağ İslâm dünyası
müziğindeki ilk yansımalarından birini El Kindî’nin (796-874) mûsikî risâlelerinde görmek
mümkündür. “Her ne kadar müzik teorisini gösterim sazı olarak eski Greklerdeki "lir" ve
"kitara"nın yerini udun alması gibi bazı yenilikler mevcut olsa bile, bu eserler büyük ölçüde eski
Grek müzik yazmalarının Arapça çevirilerinden ibarettir (Can, 2002: 137).
Kindi’nin müzik eserleri isimlerini şöylece sıralayabiliriz:
1-Kitâbü’l-a‘zam fi’t-te’lîf. 2-Risâle fî nisebi’z-zamâniyye. 3-Risâle fî sınâati’l-akvâli’l-
adediyye. 4-Risâle fî hubr sınâati’t-te’lîf. 5-Kitâbü’l-Musavvitâti’l-veteriyye min zâti’l-veteri’l-
vâhid ilâ zâti’l-aşrâti’l-evtâr. 6-Risâle fi’l-luhûn ve’n-nağam ellefehâ li-Ahmed İbn Mu‘tasım.
7-Muhtasarü’l-mûsîka fî te’lîfi’n-negam ve san‘ati’l-ûd ellefehâ li-Ahmed İbn
Mu‘tasım. 8-Risâle fî eczâ hubriyye fi’l-mûsîka. 9-Risâle fi’l-medhal ilâ sınâati’l-mûsîka.
10-Risâle fî kısmeti’l-kānûn. (Turabi, 1996: 38)
2.2.Fârâbî (870-950)
Fârâbî, eserlerinde sesin oluşumu, müziğin insan üzerindeki etkisini, müzik aralıklarını,
perdeleri, cisimlerin çarpışması sonucu sesin meydana gelmesi, hançerede, uyumlu ve uyumsuz
sesler, Antik Yunan adları ile perdeleri, ud sazını, tanbur, rebab gibi sazların yapısını, bestecilik
kurallarını izah etmektedir. “Farabi müziği, teorik ve pratik olarak iki kısımda incelemiştir.
Pratik musikiyi hançere, küçük dil, burun, ney ve ud gibi yapay aletlerin yardımıyla sesin icrası
olarak kabul etmektedir. Teorik müziği ise mukaddime, bestekarlık ve sanatsal yaratıcılıktan
elde edilen şeyler olduğunu belirtir” (Akan, 2015: 97).
“Farabi, İlimler Sayımı adlı eserinde beş başlık altında sınıflandırdığı kendi
dönemindeki ilimler sıralamasında müziği, matematik ilimlerin dördüncü sırasına yerleştirir.
Onun müzikle olan bağlantısı kuramsal olmanın ötesine geçer. İyi bir ud icracısı olarak hem
pratik müzisyenlik hem de kuramsal müzikoloji konusunda uzmanlaşmış olduğu bir gerçektir”
(Netton, 2005: 16) Fârâbî, müzik bilimi açısından çok önemli eserlere imza atmıştır. İncelediği
Antik Yunan eserlerinde gördüğü eksik bilgileri tamamlamış, kendi yorumuyla hataları
düzeltmiştir.
“Müzik teorisi konusunda İslam dünyasındaki çalışmaların en anlaşılır ve
sistemlilerinden biridir” (Shiloah,, 1979: 104). “Eserlerinde Yunan nazariyatçıların görüşlerine
yer vermiştir. Yunanlıların kullandıkları “Systema Perfectum”, Arapların kullandığı müzik
sisteminden çok farklıdır. Farabi’nin Yunanlılardan aldığı bu sistem, kendisinin ölümünden
sonra pek kullanılmamıştır” (Üngör, 1995: 62).
Fârabî ve çalışmaları, Ortaçağ İslâm dünyası müzik teorisinde, Greklerinkinden daha
özgün ve ayrıntılı bir müzik teorisi ortaya koyması nedeniyle, kendisinden sonra gelen yazarlar
tarafından takdir edilmiş, eserleri X. ve XV. yüzyıllar arasında yazılan hem Arapça hem de
Farsça müzik kitaplarının temel kaynakları arasında yer almıştır (Can, 2004: 207).
Müzik biliminin doğudaki en önemli isimlerinden olan Fârâbî’nin başlıca kitap ve
musiki içeren bölümleri şunlardır:
Kitâbu’l-Mûsîkâ’l-Kebîr
Kitâbu’l-Îkâ‘ât; Kitâbu İhsâi’l-Îkâ‘ât; Kitâbun fi’l- Mûsîka,
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 23, Mart 2016, s. 301-323
305
IX-XV. Yüzyıllar Arası Musiki Kaynakları Üzerine Bir İnceleme
Kitâbu’l- Medhal fi’l-Mûsîkâ,
Ustukisâtu ‘İlmi’l-Mûsîkâ
İhsâu’l-Ulûm (Akan, 2015: 97).
2.3.İhvânü’s-Safâ (X. yy)
İhvân-ı Safâ’nın müzik çalışmaları ile ilgili bilgi vermeden önce bu topluluk hakkında
kısaca bahsetmek gerekirse; “İhvân-ı Safâ MS. X. yüzyılda Basra’da ortaya çıkmış dinî, felsefî
ve kısmen siyasî bir düşünürler topluluğudur. Tam adı ‘İhvânu’s-Safâ ve Hullâni’l-Vefâ ve
Ehli’l-Adl ve Ebnâi’l-Hamd’ olan bu İslam filozofları topluluğunun kimlerden oluştuğu net bir
biçimde bilinmemektedir. En meşhur eserleri Resâilu İhvân-ı Safâ ve hullâni’l-vefâ (İhvân-ı
Safâ Risaleleri) adını taşır. Birinci grup matematik ve mantık ilimleriyle, ikinci grup fizik
ilimleriyle, üçüncü grup psikoloji ve aklî ilimlerle, dördüncü grup ise din ve ilahiyat ilimleriyle
ilgilidir. İhvân’ın bunun dışında Resâil’in özeti ve tamamlayıcısı niteliğinde olan Risâletu’l-
Câmia ve bu özetin de özeti olan Risâletu’l-Câmiatu’l-câmia adlı eserleri de vardır”(Koç 1999:
16-50; Uysal 1998: 15-45; Onay 1999: 35-58; Çetinkaya 2003a: 15-115).
“Eski Grek kuramındaki dört unsur İhvânu’s-Safâ risâlelerinde görülmektedir.
“İhvânu’s-Safâ risâlelerinde dört unsurla, udun dört teli olan zîr, mesnâ, mesles ve bam arasında
bağlantılar kurulmuştur. İhvânu’s-Safâya göre en tiz zîr teli, ateş, mesnâ hava, meslesi su ve
bam da toprak unsuruna uygundur” (Can: 2002, 137; Shiloah, 1993: 61). “İhvân-ı Safâ’ya göre,
sesin şiddeti, insan hançeresinde, telli ve nefesli sazlarda nağmenin meydana gelişi tizlik ve
pestlik, sürat (hız) ve yavaşlık da sesin özellikleri olarak zikredilmiştir. Udun telleri örnek
verilerek tellerin birbirlerine nisbetle pest veya tiz olduğu ifade edilmiştir” (Arslan. 2007:4).
2.4. El-Harezmî (X. yy)
Harezmî’nin kaleme aldığı Mefâtihu’l-Ulûm isimli eseri bir ansiklopedi tarzı eserdir.
Eser ilk olarak ilimlerin tasnifi ile başlamaktadır. Müziği, yabancı bilimler sınıfında
değerlendirir ve tıp, astronomi, mantık ve felsefe grubuna alır. Mefâtihu’l-Ulûm’de müzikbilimi
konularına üç fasılda değinir. (Uslu, 2000: 67).
Birinci Fasıl: Müziğin tanımı, çalgılardan organon, lir, dört telli ud, berbet, surnay, destani nay
gibi pek çok saz hakkında bilgi verir.
İkinci Fasıl: Müziğin oluşturulması, nağme, aralıklar, cinsler, teller hakkında bilgi verir. Üçüncü
Fasıl: Usuller konusuna ayrılmıştır.
3. XI. Yüzyılda Yazılan Musiki Eserleri
XI. yüzyılda müzik kuramı ile ilgili çalışmalarda bulunan iki önemli isim Ibn Sina ve
İbn Zaila’dır. XI. yüzyılda yapılan çalışmaların ana konusu tıpkı X. Yüzyıldaki gibi ses fiziği
ağırlıklıdır. Antik Yunan kuramcılarının eserleri bu asırda da büyük etki bırakmıştır. İbni Sina,
Yunan eserlerini tercüme etmiş ve kuram çalışmasında Farabi’yi takip etmiştir. İbn Zaila da El
Kindi, İbn Sina ve Farabi’den alıntılar yaparak ses fiziği üzerine çalışmıştır.
3.1. İbn-Sînâ (980-1037)
İbn Sînâ, kuramsal çalışmalarında Farabi’nin devamı niteliğinde çalışarak eserler
yazmıştır. Kitâbu’ş-Şifa müzik üzerine yazdığı çalışmasıdır. İbn Sînâ’nın incelediği konuların
başında sesin özellikleri, sesin tizlik ve pestlik durumları, aralıklar, musiki aletleri, ika
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 23, Mart 2016, s. 301-323
Haluk Yücel 306
gelmektedir. “İbn Sînâ da eski Yunan müzik bilimcilerinden etkilenmiştir. İkinci makalenin
girişinde müzikal aralıkların toplanması, çıkarılması konusuna gelince bu konuda okurlara
Öklid’in al-Kanon-Sectio Canonis’ini incelemelerini tavsiye eder”. (Turabi, 2004: IV). “İslam
düşünce tarihinde, Kindi ile başlayan felsefe hareketi, Farabi ile sistemleşmiş, İbn Sina ile de
oluşan felsefe birikimi işlenerek büyük bir külliyat olarak değerlendirilmiştir” (Sarıoğlu, 2013:
72).
Farabi’nin müzik sistemini genişleterek inceleyen İbn Sina, müziğin kaynağının gök
cisimleri olduğunu ileri süren Müslüman Pythagorasçılar’ın aksine bu konuda mistik bir
yaklaşımdan çok natüralist bir görüş ortaya koymaktadır. Nitekim bu konuda kendisine rehber
edindiği Farabi de gök cisimlerinin, müzikal herhangi bir ses vermediğini söylemiştir
(Terzioğlu, 2015: 336).”
İbn Sina, en önemli eserlerinden biri olan Kitabü’ş-Şifa’nın müzikle ilgili bölümü
Cevami’de, aralık ve dizi gibi konularla, Fârâbı̂'nin görüşlerini paylaşmakta ve kendinden sonra
gelen mûsikı̂ bilginlerine önemli bir kaynak oluşturmaktadır (Kolukırık, 2009: 25). “Şifa’nın
müzik kısmındaki girişin ana konusu olan ses (savt), daha çok insan-hayvan türleri tarafından
“iletişimde” kullanılan sesle sınırlandırılmıştır. Burada onun bahsettiği ses Aristo’nun daha önce
konu ettiği sestir. Sada olarak, sesin fonksiyonu ve natürel konumuna dair onun yorumu aynı
zamanda müziğin esasını açıklamak için bir vasıtadır” (Turabi, 2004: VIII). “Sistem sahibi olan
İbn Sina, en fazla ontoloji, psikoloji ve bilgi problemi üzerinde durmuştur. Çok yönlü bir
kişiliğe sahip olup öncelikle tıp, felsefe, fıkıh, matematik gibi alanlarda yazmıştır” (Akan, 2015:
97).
İbn Sînâ müzik ilmini geometri, aritmetik, astronomi ile birlikte dört riyazi (matematik)
ilminden biri olarak değerlendirir. Öklid, Ptolemyi Pisagor ve diğer Grek üstadlarının müzik
üzerine yaptıkları çalışmaların Arapça’ya tercümesiyle birlikte bu tasnif, Müslüman alimlerce
de kabul görmüştür. Bu sebeple İbn Sînâ’nın müziğe dair eserinin başlığı “Riyazi İlimlerinin
Üçüncü Dalı Olan Müzik İlmi” şeklindedir. (Turabi, 2004: X). “ İslam düşünce tarihinde, Kindi
ile başlayan felsefe hareketi, Farabi ile sistemleşmiş, İbn Sina ile de oluşan felsefe birikimi
işlenerek büyük bir külliyat olarak değerlendirilmiştir” (Sarıoğlu, 2013: 72).
Türk Mûsikîsi Yazmalarında/Edvârlarda “Akustik” Konusu başlıklı makalesinde Arslan
şunları ifade etmektedir: eş-Şifa’nın üçüncü bölümü olarak yazdığı Cevâmiu İlmi’l Mûsîkâ’nın
birinci makalesinin girişinde yer vermiştir. Müellif, kendisinden önce el-Kindî tarafından
yazılan mûsikî risâlelerinde ve İhvân-ı Safâ’nın Risâlelerinde yer alan, mûsikînin sayılar ve gök
cisimleri ile irtibatı konularına fazla itibar etmemiştir. İbn Sînâ, mukaddimede gök cisimleri ve
insanın huyları ile müzikal ses aralıkları arasında kurulan benzerliklere iltifat etmeyeceğini ifade
ederek teferruatla konuyu uzatmayacağını belirtir. Bu açıdan bakıldığında selefi Fârâbî’ye ve
halefi Safiyyüddîn’e benzemektedir. Zira Safiyyüddîn de eserlerinde bu konulara asla
değinmemiştir” (Arslan, 2007: 267).
3.2. İbn Zaila (1048)
İbn-i Sînâ’nın talebesi olan İbn Zaila Kitâbü’l-Kafi fi’l-Mûsıkî (British Museum M.S.
Or 2361) isimli eseri yazmıştır. Farmer onun Yunan teorisinde hocasını körü körüne tâkib
ettiğini, İslâm teorisinde ise serbest davrandığını ifade etmekte ve nota konusunda
Nicamachus’tan yararlandığını söylemektedir (Farmer, 1929: 352).
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 23, Mart 2016, s. 301-323
307
IX-XV. Yüzyıllar Arası Musiki Kaynakları Üzerine Bir İnceleme
Kitâbü’l-Kâfi fi’l-Mûsıkî iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım ses ve zaman
hakkındadır. Kitabında müziğin tarifi, beste (ilmü’t telif) ve ika unsurları, sesin oluşumu, tesiri,
müttefik ve mütenafir notalar, aralıkların çeşitleri, cinsler, riyaziye ile ilgisi, sistemleri
Kindi’den yaptığı uzun bir alıntı ile ritim, beste, m elodilerin çeşitleri ve sınıflandırılması
konuları üzerinde durur, İbn Sina ve Farabi’den alıntılar yapar, eserin sonunda udun akordu
hakkında bilgi verir. (Uslu, 2002: 167).
4. XII. Yüzyılda Yazılan Musiki Eserleri
İbn Sînâ’dan 13. yüzyıla gelinceye kadar yaklaşık iki asırlık zaman dilimi müzik teorisi
açısından adeta sessiz bir dönemdir. “Yazarı bilinmeyen eldeki tek nüsha olan yazma Kitabü'l-
enik fi'l-menacik/Kitabü'l-hiye'l-fi'l-hurub ve feth adlarında iç içe Arapça iki eser 1356'da
yazılmıştır. Anadolu'da yazılmış olması muhtemel olan bu eserlerden ikincisinin içinde
harplerde davul ile işaretleşmelere ilişkin bilgiler vardır” (Uslu, 2002: 162-173).
13. yüzyıla gelince bu yüzyılın üç büyük bilgini Tûsî, Urmevî ve Şîrâzî önemli bir
boşluğu doldurmuş ve etkileri yüzyıllar sürecek eserler yazmışlardır. Bu bilginler Fârâbî ve İbn
Sînâ’dan aldıkları müzik teorisini, yaşadıkları döneme ait yeni bilgileri de ekleyerek sistemli
hale getirmişlerdir (Arslan, 2014: 7). “Ömer Hayyam (ö. 1132) tarafından yazılmış el-Kavl ala
ecnas müziğe de değinmektedir. XII. yüzyılın en önemli filozofu olarak kabul edilen fikirleri ile
Avrupa'da da tanınan Orta Asya bilginlerinden Fahreddin Razi (ö. 1209) Hadâikü'l envâr adlı
ansiklopedi/ilimler tasnifi eserinde müziğe de yer vermiştir. Hadâikü'l envâr altmış ilimden
bahseden Farsça bir ansiklopedidir. Eserin 48. babı müzik ilmi ile ilgilidir” (Uslu, 2002: 162-
173).
5. XIII. Yüzyılda Yazılan Musiki Eserleri
XIII. yüzyıl musiki kuramı eserleri, XII. yüzyıla oranla daha hızlı gelişme göstermiştir.
Başta Nasreddin Tusi'nin (1201-1274), çalışmaları ve “onun musiki nazariyatı hususunda
Safiyyüddin’i teşvikleri sayesinde sistemli bir nazari bilgiler oluşmaya başlamıştır”(Uygun,
2000: 34). Safiyyüddin Abdülmü'min Urmevî (1224-1294) bu yüzyılın en önemli müzik
kuramcısı olarak kabul edilmektedir. “Safiyyüddin, ünlü matematikçi ve ansiklopedist
Nasıruddin Tusi'nin tavsiyesi ile yazdığı Kitâbü'l-Edvâr adlı eserinde müzik nazari bilgilerini
sistemli hale getiren ilk kişi olması sebebiyle "sistemci ekolün önderi" olarak kabul
edilmektedir”(Uslu, 2002: 162-173).
Yine bu yüzyıldaki diğer musikişinaslar arasında Hasan b. Ali el-Hüseyni el-Yezdi'nin
Kitab fi fenni'l-elhan adlı eseri müzikten bahseder. Recep Uslu’dan edinilen bilgiler arasında:
“Hariri'nin (ö. 1122) kendi döneminin toplum hayatını yansıtan Makamat adlı eserinde musiki
izlerini görmek mümkündür. İbnü'l Kıftî (ö. 1248), İbn Ebû Usaybia (ö. 1270), İbn Hallikân (ö.
1282) ve İbn Fazlulah Ömeri yazmışlardır. İbnü'l Kıftî'nin Târîhü'l-hukemâ'sı fizikçi, filozof,
astronom, hekim ve müzikle ilgilenen bilim adamlarından bahseder. İbn Bîbî'nin (ö. 1285'den
sonra) Türkiye Selçukluları tarihini anlatan el-Evâmirü'l-Alâiyye adlı eserinde müzik ile ilgili
bilgilere rastlamak mümkündür” (Uslu, 2002: 162-173). Yine bu konu ile alakalı olarak Timur
Vural da serinde bilgiler vermektedir: “Selçuklu devletinde Ramazan ayı sonrasında gerçekleşen
bayram merasimlerinde nevbet takımının yer aldığını Hariri’nin Makamat adlı eserindeki
çizimlerden anlamaktayız. Bayraklar ve flamalar içindeki nevbet takımı iki işlemeli uzun pirinç
boru ve bir çift kösten ibarettir”(Vural,2013: 72). “Safiyuddin Abdülmü’min Urmevi, makam
isimleri ve dizilerini birlikte verip sistematik olarak sınıflayan ilk kuramcı olması sebebiyle
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 23, Mart 2016, s. 301-323
Haluk Yücel 308
onun verdiği makam tarifleri, 15. yüzyıl yazarları üzerinde çok etkili olmuştur”( Öner, 2011:
798).
Bilhassa Safiyyüddin Abdülmü'min Urmevî (1224-1294) musiki ilmini sistemli bir hale
getirmek için çalışmıştır ve kendinden sonraki pek çok kuramcıyı etkilemiştir. “Yazdığı iki
kitap birçok müellif tarafından kaynak gösterilmiş ve bazı konular tamamen Safiyyüddîn’in ele
aldığı gibi ele alınmıştır. Kutbuddîn-i Şîrâzî, Abdülkadir Merâgî, Alişah b. Hacı Büke, Ladikli
Mehmet Çelebi, Fethullah Şirvânî bu müelliflerden birkaçıdır” (Arslan, 2009: 100).
5.1. Nasîreddin-i Tûsî (1201-1274)
“Nasreddin Tusi'nin, XIII. yüzyılda yaşayan önemli matematikçilerdendir ve adı Türkçe
müzik nazari bilgiler eserlerinde çok görülen görülmektedir.” (Uslu, 2002: 162-173).”Müzik
konusuna da araştırmalar yapmış ve bu konuda Risale fi ilmi'l-musiki adlı bir eser
yazmıştır”(Faruki,1991: 477). Nasîreddin-i Tûsî, matematik ilimlerinde zirve bir isimdir. Bu
sebeple Türk Öklidi olarak adlandırılmıştır. Ayrıca Aristoteles ve Fârâbî'den sonra "üçüncü
muallim (el-muallimü’s-sâlis) olarak adlandırılmıştır (Arslan, 2014: 8; Dilgan, 1956: 5-6;
Olguner, 1985: 13).“Birçok ilimle uğraşan ünlü Nasreddin Tusi'nin ilimler tasnifinde riyazi
ilimlerin dördüncüsü müziktir”(Abbas, 1996: 40). Tusi, ahlakla ilgili eserinde adaleti anlatırken
"adaletin tıpkı müzikte ve notalarda, bestelerde olduğu gibi ahlaki değerlerle orantılı olduğunu"
belirtmektedir (Tusi, s.132).
Tusî, Risâle fî İlmi'l-Mûsikâ eserinde beste/kompozisyon ve îkâ olmak üzere iki kısmda
incelemiştir. İlk olarak müzikte aralık terimini tarif etmiş ve bir ezgide kullanılan aralıkları "iki
oktav"dan başlayarak büyükten küçüğe doğru sıralamıştır. “Tûsî’nin risâlesine hakim olan konu
aralıklar (eba´d) konusudur. Bunun dışında müzikal uyum, sesler arası uyumlu intikal ve ika´
Tûsî’nin risâlesindeki diğer kavramlardır. İka´ konusunda Tûsî herhangi bir usûl ismine yer
vermemiş, sadece şiirdeki veznin îkâ ile uyumlu ilişkisine dikkat çekmiştir” (Yusuf, 1964: 12-
14; Arslan, 2006: 317-335.). Zekeriyya Yusuf'un belirttiğine göre Risâle fî İlmi'l-Mûsikâ, Paris
Milli Kütüphanesi 2466 numarada, çeşitli konularda risâleler içeren başlıksız bir yazmanın
çerisinde (vr. 197-198) bir bölümdür ve dünyadaki tek nüshadır. Risâle'yi şerh ederek
yayınlamıştır. Bu risale üstüne bir çalışma da bu satırların sahibi tarafından yapılmış, risale
tercüme edilmiş ve aralıklar porte üzerinde gösterilmiştir (Arslan, 2006: 317-335).
5.2. Safiyuddin Abdülmümin Urmevî (1224-1294)
Eserlerinde Fârâbî ve İbn Sînâ’dan yararlanan Safiyuddin Bağdat kütüphânesindeki
görevi dolayısıyla VIII., IX. ve X. yüzyıl orijinal tercümelerini inceleme imkânı bulabilmiş
özellikle Beytü’l-Hikme isimli eserden yararlanmıştır (Farmer, 1978; 332). Safiyuddin’den
önceki sistem, Yunanlı müzikçilerin teorileri üzerine kurulmuştur, oysa o kendine özgü bir
sistem geliştirdi ve bir sekizlide 17 aralık ve 18 ses üzerine oluşturdu. “Kendisinden sonraki
çalışmaları önemli ölçüde etkilemiştir. Bu yeni sistemini Risâletü'ş-Şerefiyye fi'n-Nisabi't-
Telifiyye ve Kitab'ül-Edvar isimli kitaplarında anlatmıştır” (Arslan, 2007: 16).
Safiyuddin Abdülmü’min Urmevi, makam isimleri ve dizilerini birlikte verip sistematik
olarak sınıflayan ilk kuramcı olması sebebiyle onun verdiği makam tarifleri, 15. yüzyıl yazarları
üzerinde çok etkili olmuş ve Abdülkadir Meragi, Fethullah Şirvani, Alişah bin Hacı Büke,
Ladikli Mehmet Çelebi gibi kuramcılar makam sınıflamaları, dizileri ve aralıkları konusunda
Safiyuddin sisteminin takipçisi olmuşlardır ”( Öner, 2011: 798). Safiyyüddin'in eseri onbeş
fasıldır. 1- notaların tizlik ve pestlikleri, 2- perdeler, 3- aralıklar, 4- Tenafür, 5- Mülayim, 6-
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 23, Mart 2016, s. 301-323
309
IX-XV. Yüzyıllar Arası Musiki Kaynakları Üzerine Bir İnceleme
Edvar ve oranları, 7- İki telli enstrümanlar, 8- Ud ve akordu, 9- Meşhur makamlar, 10-
Makamların ortak yönleri, 11- Tabakalar, 12- Akordlar, 13- İka, 14- Makamların etkileri, 15-
Müzikal uygulama. ( Uslu, 2002: 168).
“Urmevî, birinci makâlede, akustik konusuna değinmiştir. Sesin oluşumu, duyulması,
sesin hançerede ve enstrümanlarda nasıl meydana geldiğini, sesin tiz ve pest olmasının
sebeplerini açıklar. İkinci makâlede bir teli on iki kısma bölerek harflerle işaretlemiş ve bunların
birbirlerine oranlarını açıklamıştır. Bu aralıkları adlandırmış ve bunlardan uyumlu ve uyumsuz
olan aralıkları belirtmiştir. Üçüncü makâlede ise ikinci makâlede tespit ettiği aralıkların nasıl
toplanacağını ve çıkarılacağını anlatmıştır. Aynı makâlede müzikte dizilerin temelleri sayılan
dörtlü ve beşli cinsleri cetvellerle göstermiş, bunları adlandırmış bunların da uyumlu ve
uyumsuzlarını açıklamıştır. Dördüncü makâlede de üçüncü makâlede adlandırdığı dörtlü ve
beşli aralıkların farklı şekillerde bir araya getirilmesiyle tam diziler oluşturmuş ve bunlardan
kendisinin “devir” adını verdiği bazı makam dizilerini tespit etmiştir. Son makale ritim
konusudur ve eserin en sonunda da uygulamaya, beste yapımına yönelik bilgiler vermiştir”
(Arslan, Safiyyüddîn, s. 272-368.)
-Risâletü’ş-Şerefiyye fi’n-Nisâbi’t-Te’lifiye (Bilinen en eski nüshası (1492) Paris, Bibliothéque
National Fa 2479; Nûruosmaniye Küt. No.3647,3648; Bayazıd Küt. No. 2524; Veliyuddin
Efendi Küt. No. 2167; Atıf Efendi Küt.No. 1598; Sül. Küt. Fâtih Yazmaları No. 3661/1;
Türkiyat Araştırma Merk. Arel Küt ; Berlin No. 5506; Viyana No. 1515-1516; Kahire
No.VI/320.)
- Kitâbü’l-Edvâr fi İlmi’t-Te’lif (Süleymâniye Küt. Fâtih Yazmaları No.3662; Nûruosmâniye
Küt. No.3653, 3654; Ayasofya Küt. No.2413;Atıf Efendi Küt. No. 1598/5; Fâtih Millet Küt.
No.3661; Londra Brittish Museum No.136,160; Oxford Üniv. Ms Marsh No.521; Leiden Üniv
Küt. No. 1175; İstanbul Atatürk Küt. No.8.)
6. XIV. Yüzyılda Yazılan Musiki Eserleri
XIV. Yüzyılda Yazılan eserlerin ana özelliği Urmevi’nin Kitabu’l Edvar’ını inceleyip
kendi yorumlarını yazmış olmalarıdır. Çalışılan konuların başında perde, aralık ve makamlar ile
ika gelmektedir. Urmevi’nin nota yazısından farklı olarak Şirazi’nin de notasyon çalışmaları
olmuştur. Bu yüzyılda Kutbuttin Mahmud b. Şirâzî (1236-1317), Mardinî Cemâlettin Ebû
Muhammed Abdullah b. Ali b. Osman (1378), Hatib el-Erbilî, Ebû Abdullah Bedrettin
Muhammed (1331), Şemseddin Muhammed b. Mahmud el-Amûli (1349 veyâ 1352), Hasan
Kaşanî veyâ Kazerûnî (1355), Mevlânâ Mubârek Şah (1375) musiki konulu eserler yazmıştırlar.
6.1. Kutbuttin Mahmud b. Şirâzî (1236-1317)
Şîrâzî 13. yüzyılın en önemli İslam ve müzik bilginlerinden biridir. “Şîrâzî, bir müzik
risalesi yazmıştır. Bu risale çeşitli ilimleri muhtevi Dürretü’t-Tâc li Ğurreti’d-Dîbâc adlı
ansiklopedik eserinin bir bölümüdür. Sistem olarak büyük ölçüde Urmevî’yi takip ediyor.
Eserinde Urmevî’nin on yedi perdeli ses sistemini devam ettirir “(Farmer, 1965: 51; Farmer,
1929: 204). Şîrâzî’nin nota geliştirmiş ve Safiyuddin’den daha detaylı ele almıştır. “Nota
cetvelinin başında “hafîf” usûlünde ve muhayyer-i hüseynî makamında olduğu yazılıdır.
Cetvelin üstünde yer alan metinde, ezgi Urmevî’ye atfediliyor. Her bir nota satırındaki beş
satırdan ilki, Cedvel-i nağamât: Burada eserin notaları gösteriliyor. İkincisi, cedvel-i nakarât:
Vuruşlar gösteriliyor. Üçüncüsü: Cedvel-i cumû-ı muhtelit. Dördüncüsü: Cedvel-i ahvâl-i
nağamât. Nağmelerin halleri (notation nuances) gösteriliyor. Notasyondaki en önemli ayrıntı bu
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 23, Mart 2016, s. 301-323
Haluk Yücel 310
nüanslardır kanaatimizce. Beşincisi: Cedvel-i taksîm-i şi'r. Bu son satırda güfte taksimatı
yapılıyor. Her perdenin altına şiirin hangi bölümünün geleceği yazılıdır. (Arslan, 2014: 14).
6.2. Hatib el-Erbilî, Ebû Abdullah Bedrettin Muhammed (1331)
Selçuklu döneminde yazılmış bir eser olan Cevâhirü’n-Nizâm fi Ma’rifeti’l-Engâm’da
Erbil bölgesinde müziğin rağbet bulduğunu ve müziğin canlı olduğunu belirtmektedir (Uslu,
2002:169). Eser genel olarak Urmevi’nin Kitabu’l Edvar’ını incelenmesi ve bu sistemin
geliştirilmesi üzerine bir çalışmadır.
-Urcûzetü’l-Engâm (Berlin Küt. No.5515)
-Cevâhirü’n-Nizâm fi Ma’rifeti’l-Engâm (1329) (Beyrut Küt. No. 219)
6.3. Mardinî Cemâlettin Ebû Muhammed Abdullah b. Ali b. Osman (1378)
Cemaluddin el-Mardinî (ö.809/1406): Ebu Muhammed Cemaluddin Abdullah İbn Halil
İbn Yusuf el-Mardinî olarak tanınmaktadır. el-Mukaddime fi İlm kavanini'l-enğam isimli eseri
Musiki makamları ile ilgili bir çalışmasıdır. Süleymaniye Kütüphanesi-İbrahim Efendi
kitaplığında no: 878’de kayıtlı olup 63-66 varakları arasında mevcuttur. Urcûze fi’l-musikî
adıyla da anılır. Süleymaniye Kütüphanesi Laleli kitaplığında no:1832’de kayıtlıdır. 58-60
varakları arasında yer almaktadır.
6.4. Şemseddin Muhammed b. Mahmud el-Amûli (1349 veyâ 1352)
Nefâhisü’l-Fünûn ve Ârâyisü’l-Uyûn, müzik biliminin de içinde bulunduğu İslam
medeniyeti dahilinde neredeyse tüm ilimler hakkında en kapsamlı çalışmalardan biri olarak
farsça yazılmıştır.
- Nefâhisü’l-Fünûn ve Ârâyisü’l-Uyûn (Arel, 1949: 17)
6.5. Hasan Kaşanî veyâ Kazerûnî (1355)
Kenzü’l-Tuhaf fi’l-Mûsıkî, 14. yüzyılın sadece müzik hakkında yazılmış tek risalesi
olması ve döneminin musiki tasavvurunu aktarması bakımından önemli bir kaynaktır. Özellikle
perdelerin ilk olarak bu kaynakta isimlendirilmesi, dönemin çalgıları hakkında verdiği ayrıntılı
bilgiler ve çizimler, musiki astronomi ilişkisi, müziğin insan üzerindeki tesiri, müzisyenlere
öğütler gibi konularda edebi bir üslupla yer alan geniş bölümler bu risalenin önemini
artırmaktadır.
Eser genel olarak ses, aralık, perde, ika, kompozisyon, gibi teknik konular; sazlar ve ağaçlarla
ilgili konular ve musikinin insan üzerindeki etkisi, mitoloji, müzisyenlere öğüt konularını
içermektedir (Yıldız, 2011: 90).
- Kenzü’l-Tuhaf fi’l-Mûsıkî (Türkiyat Araştırma Merkezi, Arel Küt.; Londra İndia Office
Library No. 2763.)
6.6. Mevlânâ Mubârek Şah (1375)
Safiyuddin Abdülmümin Urmevî’nin Kitâbü’l-Edvâr eserini şerh etmiştir. Eserinde
kendi yazdığı edvarında “şudud” adını verdiği 48 makamı tespit ederek açıklamıştır.
- Şerhü’l-Kitâbü’l-Edvâr (British Museum Or. 2361.).
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 23, Mart 2016, s. 301-323
Description:bilgileri sunmakta, diğer yandan da eserin yazıldığı dönemin musiki Anahtar Kelimeler: İslam ve müzik, Müslüman bilginler, müzik tarihi, müzik.