Table Of Content
Ensaio sobre a lucidez, José Saramago
© 2004, José Saramago & Editorial Caminho, SA
© 2008, Can Sanat Yayınları Ltd. Şti.
Bu eserin Türkçe yayın hakları Dr. Ray-Güde Mertin,
Literarische Agentur, Bad Homburg, FRG ve Akcalı Telif
Hakları Ajansı aracılığı ile alınmıştır.
Tüm hakları saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar
dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla
çoğaltılamaz.
1. basım: 2008
9. basım: Eylül 2013, İstanbul
E-kitap 1. Sürüm Şubat 2014, İstanbul
2013 tarihli 9. Basım esas alınarak hazırlanmıştır.
Kapak tasarımı: Ayşe Çelem Design
Kapak resmi: © iStockphoto.com / Yougen
ISBN 9789750720758
CAN SANAT YAYINLARI
YAPIM, DAĞITIM, TİCARET VE SANAYİ LTD. ŞTİ.
Hayriye Caddesi No. 2, 34430 Galatasaray, İstanbul
Telefon: (0212) 252 56 75 / 252 59 88 / 252 59 89 Faks:
(0212) 252 72 33
Sertifika No: 10758
JOSÉ SARAMAGO
GÖRMEK
ROMAN
1998 NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ
Çeviri
Aykut Derman
José Saramago Yayınları’ndaki diğer kitapları:
Körlük, 1999
Umut Tarlaları, 1999
Ressamın Elkitabı, 2001
Ricardo Reis’in Öldüğü Yıl, 2003
Küçük Anılar, 2008
JOSÉ SARAMAGO, 16 Ekim 1922’de doğdu. Henüz üç
yaşındayken, ailesi Lizbon’a taşındı. 1947’de ilk romanı olan
Günah Ülkesi’ni yazdı. On iki yıl boyunca bir yayınevinde
yayın yönetmenliği ve Yeni Seara dergisinde edebiyat
eleştirmenliği yaptı. Saramago’nun tanınmasını sağlayan
yapıtı, 1983’te yayımlanan Memorial do Convento’dur.
Ricardo Reis’in Öldüğü Yıl 1984’te yayımlandı.
Saramago’nun en ironik yapıtı sayılan Historia de Cerco de
Lisboa da (1988) tarih üzerine kurulu bir denemedir. 1995
yılına ait Körlük insan varoluşunun özü, Tanrı ve Şeytan
hakkında bir romandır. 1997’de ise Todos os nomes
yayımlandı. Saramago’nun yapıtlarının arasında iki şiir kitabı,
birçok deneme, oyun ve roman vardır. Saramago’nun
edebiyat yaşamının asıl meyvesi, 1998’de aldığı Nobel
Edebiyat Ödülü’dür. Saramago 2010 yılında ölmüştür.
AYKUT DERMAN, 1942’de İstanbul’da doğdu. İÜ Fransız
Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Yıldız Teknik
Üniversitesi’nde okutmanlık yaptı. 1970’ten bu yana çeviriler
yapmaktadır. Gaston Bachelard, Fernand Braudel, Alberto
Giacometti, Béatrice Lenoir, Françoise Balibar, Milan
Kundera, Pascal Quignard, Paulo Coelho, Michel del Castillo,
José Saramago, İsmail Kadare, Alina Reyes, José Frèches gibi
pek çok yazarın eserlerini Türkçeye kazandırmıştır.
Pilar’a, her gün
Manuel Vazquez Montalban’a, yaşayan
Uluyalım, diyor köpek.
SESLER KİTABI
Ne berbat hava, diye yakındı on dört numaralı oy verme
bürosunun, kalbi dışarı uğrayacakmış gibi atan sandık kurulu
başkanı, üzerinden zırıl zırıl sular akan şemsiyesini sertçe
kapatıp arabasını bıraktığı yerden adımını içeri attığı kapıya
kadar kırk metre soluk almadan koşmasına karşılık pek işe
yaramamış olan gabardin yağmurluğunu sırtından çıkarırken.
Umarım en son gelen ben değilim, dedi, rüzgârın üfürdüğü,
her yanı sele boğan yağmur sağanağından korunmak için onu
biraz kuytuda bekleyen sekretere. Yardımcınız henüz gelmedi
ama daha vakit var, dedi sekreter, onu rahatlatmak için, Böyle
bir tufanda herkesin buraya gelmiş olması kahramanlık
sayılır, dedi başkan oy verme bürosuna girerken. Önce, oy
sayımını yapacak masa arkadaşlarına, sonra parti
temsilcilerine ve yardımcılarına selam verdi. Herkese aynı
sözcükleri kullanmaya özen gösterdi, yüz ifadesinde ve ses
tonunda siyasal eğilimlerini ele verecek en küçük belirti
yoktu. Bu kadar sıradan bir seçim ekibinin başında bile olsa,
bir başkanın her türlü koşulda en katı tarafsızlıkla hareket
etmesi ya da başka deyimle, zevahiri kurtarması gerekir.
Salonda yalnızca loş bir avluya bakan iki dar pencere
bulunduğundan, güneşli havalarda bile havayı daha boğucu
kılan nemin dışında, yerel bir deyimle söyleyecek olursak,
bıçakla kesilebilecek bir devinimsizlik (huzursuzluk) vardı.
Seçimler ertelenseydi daha iyi olurdu, dedi mep, yani merkez
parti temsilcisi, yağmur dünden beri sürekli yağıyor ve (her
yeri sular seller götürüyor) sellerden, su baskınlarından
geçilmiyor; sandık başına gitmeyenlerin sayısı bu kez tavana
vuracak. Sap, yani sağ parti temsilcisi başıyla onayladı ama
yapacağı katkının bir yorum değeri kazanması gerektiğini
düşündü, Bu riski azımsamıyorum elbette, bununla birlikte
yurttaşlarımızın daha başka birçok durumda sergilediği kayda
değer yurttaşlık bilincinin bu kez de kendini göstereceğini
umut etmemiz gerektiğini düşünüyorum, çünkü onlar bu
bilince, oh evet, bu belediye seçimlerinin başkentin geleceği
için ne büyük önem taşıdığının bilincine kesinlikle varmış
durumda. Bundan sonra, ikisi de, yani mep temsilcisi ile sap
temsilcisi, yarı kuşkulu, yarı alaycı bir hava içinde, ne gibi bir
düşünce ileri sürebileceğini anlamak için merakla sop, yani
sol parti temsilcisine döndü. Tam o anda, başkan vekili
üzerindeki su damlalarını silkeleyerek salona girdi, böylelikle
sandık kurulu tamamlanmış oldu ve beklendiği gibi, sıradan
bir resmilikle değil, ateşli biçimde karşılandı. Dolayısıyla sop
temsilcisinin konu hakkındaki düşüncelerini öğrenemedik
ama önceki bazı davranışları dikkate alınacak olursa,
kamunun da çok iyi bildiği gibi kendini tarihsel iyimserlik
doğrultusunda ifade edeceğini, örneğin şöyle bir tümce
kullanmaktan geri durmayacağını düşünebiliriz: Benim
partimin seçmenleri böyle önemsiz şeylere pabuç bırakmaz,
önemsiz birkaç su damlası yüzünden evlerinde çakılıp
kalacak insanlar değildirler. Aslında söz konusu olan önemsiz
birkaç damla değil, kovalarca su, sağanaklar, nil, iguaçu ve
yang-tse kiang ırmaklarının akıttığı suydu ama inanç –tanrı
onu her zaman kutsasın–, gücüne başvuranların yolundaki
dağları ortadan kaldırması bir yana, onları tufanı andıran
sağanakların içine sokup hiç ıslanmadan çıkarabilirdi.