Table Of Content2015
SANAT TARİHÇİSİ : Yrd. Doç. Dr. Gazanfer İLTAR
GİRES UN İLİ YAĞLIDERE İLÇESİ TEKKE KÖYÜ
HACI ABDULLAH HALİFE CAMİSİ
Rölöve – Restitüsyon – Restorasyon Projeleri
Sanat Tarihi Araştırma Raporu
SEDES MİMARLIK BÜROSU
21.02.2015
2
GİRESUN İLİ YAĞLIDERE İLÇESİ
HACI ABDULLAH HALİFE CAMİSİ
Rölöve – Restitüsyon – Restorasyon Projeleri Sanat Tarihi Araştırma Raporu
İli: : Giresun
İlçesi : Yağlıdere
Mahalle/Köyü : Tekke Köyü
Tescil Tarih ve Sayısı : 296-08.09.1978-A-1272
HAZIRLAYANLAR
SANAT TARİHÇİSİ : Yrd. Doç. Dr. Gazanfer İLTAR
Y. MİMAR : Dr. Fatma SEDES (Restorasyon Uzmanı)İTÜ
SEDES MİMARLIK TEKNİK ELEMANI : Berker YAVUZ
RESTORASYON TEKNİKERİ : Ulaş BİRLEŞ
RESTORASYON TEKNİKERİ : Ayşegül Sinem ERBAŞ( İAÜ)
GİRESUN - 2015
3
1. GİRİŞ
1.1. Yağlıdere’nin Coğrafi Konumu
1.2. Yağlıdere’nin Tarihçesi
1.3. Tekke Köyü
2. YAĞLIDERE MERKEZ MAHALLESİ CAMİSİ (RÖLÖVE RAPORU)
2.1. Konumu
2.2. Tescil Ve Mülkiyet Durumu
2.3. Yapının Tarihlendirilmesi
2.4. Yapı Malzemesi ve Yapım Sistemi
2.5. Plan Tipi
2.6. Cepheler
2.7. İç Mekân
2.8. Örtü
2.9. Çevre Birimleri
3. KARŞILAŞTIRMALI ÇALIŞMA VE DEĞERLENDİRME (RESTİTÜSYON RAPORU)
3.1 Karşılaştırmalı Çalışma Metodolojisi
3.2 Karşılaştırmalı Çalışma
3.2.1. Giresun Camileri
3.2.4. Giresun Camilerinin Genel Özellikleri
3.3. Hacı Abdullah Halife Camisinin Restitüsyon Uygulaması
3.4. Dönemleme Çalışması
4. RESTORASYON RAPORU
4.1 Genel Müdahale Kararları
4.2 Restorasyon Kararları Tablosu
4.3 Restorasyon Aşamasında Yapıya Yapılacak Olan Müdahaleler
5. SONUÇ
KAYNAKLAR
FOTOĞRAF ALBÜMÜ
4
1. GİRİŞ
1.1. Yağlıdere’nin Coğrafi Konumu ve İklim Özellikleri http://www.yaglidere.gov.tr
İlçe ülkemizin Doğu Karadeniz bölümünde Giresun iline bağlı olarak Yağlıdere Çayı kenarında
kurulmuştur. İlçe merkezi sahile 14 km uzaklıkta olup, yüzölçümü yaklaşık olarak 350km2
dir.İlçenin rakımı 50m. dir. Kuzeyinde ve doğusunda Espiye, güneyinde Alucra ve Şebinkarahisar,
batısında Keşap ve Dereli ilçeleri ile çevrilidir.
İlçenin tek akarsuyu olan Yağlıdere Çayı ve bu çayı besleyen küçük derelerdir. Özellikle ilkbaharda
yağışın fazla olması nedeniyle çay, zaman zaman taşkınlara sebep olmaktadır. Güneydeki Alucra
ilçesi, Kurtbeli Yaylasından çıkan Tohumluk Deresi ile Erimezden çıkan Kılıçlar Deresinin Çakrak
Yaylası; Üçköprü mevkiinde birleşmesiyle Yağlıdere adını alan çay çok dar bir vadi boyunca
uzanarak Espiye İlçesinin batısından denize dökülmektedir. Çayın uzunluğu 65 km dir. İlçedeki
arazi, tipik Karadeniz arazi yapısı olup çok engebeli bir yapıya sahiptir. Toprak erezyonuna açıktır.
İlçe iklimi; yazları serin, kışları ılık ve yağışlı olan tipik Karadeniz iklimidir. Yağışlar, dört mevsime
dağılmıştır. Yıllık yağış ortalaması 1300 m3 tür. En soğuk ay Şubat olup en düşük hava sıcaklığı -3
derecedir. En sıcak ay Ağustos olup sıcaklık ortalama 24 derecedir. Yıllık sıcaklık ortalama 14
derecedir. Ortalama nem %70 dir.
Bitki örtüsü 500m. yüksekliğe kadar fındık bahçeleri, meyve ağaçları, kestane, kızılağaç, meşe,
kavak gibi ağaçlardan oluşmuştur. Taflan(karayemiş), ormangülü ve şimşir gibi makiler, orman altı
bitkileri vardır.500-1500m arasındaki yüksekliklerde sakız, köknar ve sarıçamdan oluşan ormanlık
bitki örtüsü vardır.1500m nin üzerinde ise yayla ve otlaklar vardır.
Yağlıdere genel görünümü
5
1.2. Yağlıdere Tarihçesi http://www.yaglidere.bel.tr/yaglidere-2/tarihi
11. yüzyıl sonunda Türklerin hakimiyeti altına giren Yağlıdere, Haçlı Seferlerinden dolayı devletin
güçsüz kalması sonucu, Doğu Roma İmparatorluğu’na kalır. 1200’lü yılların başlarından 1400’lü
yılların başlarına kadar Trabzon Rum İmparatorluğu’nun mülkü olur. 1400’lü yılların başlarından
itibaren Espiye, Yağlıdere ve çevresine Oğuzların Çepni boyu nüfuz etmeye başlar. Yöre Trabzon
Rum İmparatorluğu’na bağlı olmasına rağmen Türk Çepni nüfusu hızla artar.
Fatih Sultan Mehmet, 1461’de Trabzon’u fethetmeye giderken, yöre Osmanlı hâkimiyetine girer.
Fakat Rum nüfusu Yağlıdere ve Espiye’nin bazı yerleşim birimlerinde (Armelit, Çağlayan Köyü va
Şahinyuva gibi) 1920’lere kadar varlığını devam ettirir. Bu tarihten sonra nüfus mübadelesinin
olmasıyla, Rumlar yöreyi terk etmeye başlamış, Yağlıdere ve çevresi tamamiyle Türk ve Müslüman
hüviyetine bürünmüştür.
Yağlıdere’nin bugün bulunduğu yerin ilk defa yerleşim yeri olarak seçilmesi, burada yaşayan halkın
cuma namazlarını kılmak, bir araya gelmek ve çevre köylerden gelenlerin birtakım ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla, Ağadarı Bükü’nde 1811 yılında büyük bir camiyi yapmalarıyla başlar.
Caminin yapılmasından sonra, etrafında tuzcu, kalaycı, demirci ve gazcı gibi zaruri ihtiyaç
maddeleri satan işyerleri kurulmuştur. Zamanla işyerleri çoğalarak, gelişerek pazar yeri haline
gelmiştir. Bu pazar yeri; yerleşim birimine dönüştükten sonra, camiden dolayı “Camiyanı” olarak
adlandırıldı.
Zaman zaman meydana gelen sel afetlerinden etkilenen pazar yeri; daha yukarıda, daha emin ve
daha geniş bir yer olan şimdiki Palaklı Mahallesi’nin bulunduğu yere doğru gelmiş; Yağlıdere
Çayı’nın iki yakasına kurulmuştur. Yerleşim yerinin adı da Espiye ilçesinin batısından, Karadeniz’e
dökülen çayın adını almış ve “Yağlıdere” adıyla anılmaya başlanmıştır. 19. yüzyılda Tirebolu
ilçesine bağlı bir köy olan Yağlıdere; 1957 yılında Espiye’nin ilçe olmasıyla bu ilçeye bağlı bir bucak
durumuna gelmiştir.
19.06.1987 gün ve 3392 sayılı kanun ile ilçe olan Yağlıdere’de; 15.08.1988 tarihinde yapılan açılış
töreni ile Kaymakamlık ve diğer birimler fiili olarak faaliyete geçmiştir.
İlçe merkezinin yerleşim yeri olarak adı daha önceleri Camiyanı idi. Ancak sonra ilçemize adını
veren ve uzun zamandır da aynı adla anılan Yağlıdere’nin isim olarak kökeni nerelere dayanıyor
tam olarak bilemiyoruz. Bildiğimiz şu ki; bununla ilgili çok sağlıklı olmayan bazı rivayetler vardır.
Rivayetlerden birincisi ve mantığımıza uyanı şöyledir:
6
Derenin doğduğu yer olan Çakrak Köyü (Alucra ilçesine bağlı) civarında yaşayan Rumlar, Çakrak’ın
batısında köye 3 Km. uzaklıkta bulunan Sarıalan Obası’na yaylaya çıkarmışlar. Kalabalık hayvan
sürülerini sağdıktan sonra sütü, Sarıalan ile Çakrak arasına döşedikleri borularla köye taşırlar; elde
ettikleri mamülleri tüm bölgeye satarak, bölgenin yağ ihtiyacını temin ederlermiş. Bu sebeple
derenin kaynağında yapılan ve dağıtılan ürünlerden dolayı, yağı bol anlamında Yağlıdere
denmiştir. Bu gün Çakrak civarında nakil için kullanıldığı söylenen boru kalıntıları vardır. Diğer bir
rivayete göre ise; dereboyunu takip eden yaya yolundan yaylaya giden köylülerin ve hayvanların;
yuvarlanma, kayma ve düşme sonucunda ölmelerinden dolayı, kaygan-can alan anlamında
Yağlıdere denmiştir.
Yağlıdere İlçesi (Google Maps)görüntüsü ve fotoğrafı
7
1.3. Tekke Köyü http://www.yaglidere.gov.tr/default_B0.aspx?content=1031
Tekke köyü Giresun ili Yağlıdere ilçesine bağlı bir köydür. 70 haneli 390 nüfuslu bir köy olup
Yağlıdere ilçe merkezine 21 km uzaklıkta, Yağlıdere Çayı’nın batı yakasına kurulmuş güzel
ormanları ve şırıl şırıl akan akarsuları ile şirin bir köydür.
Kuruluşu 1500'lü yıllara dayanan köye tekke adını Yavuz Sultan Selim'in Trabzon valiliği sırasında
annesi Gülbahar Hatun tarafından tesis edilen ve idaresi 'Hacı Abdullah' Halife'ye ait olan
zaviyeden almaktadır.
1970'li yıllarda köy halkı geçimini tamamen hayvancılık ve fındık üretiminden elde ediyordu. O
zamanlar hemen hemen her hanenin 50 ile 100 er baş küçük, 5 ile 10 ar baş büyük baş hayvanları
bulunmaktaydı. Göç oranı çok azdı. Ancak 20 hane kadar göç eden olmuştu nüfus oranı 500'ün
üzerindeydi. Zamanla bu nüfusun genç kısmının göç olayı başlamasıyla hayvancılık yavaş yavaş
azalmaya, fındık bahçesi biraz daha yaygınlaşmaya başladı. Bu gün köyde kalan hane sayısı 70 iken
göç eden hane sayısı 100 dür.
Köylü pazar ihtiyaçlarını köye 6 km uzaklıktaki üç tepe belde belediye pazarından karşılıyor. 20 kişi
kadar amerikada çalışanı var. Köyümüzün halen eğitim veren bir ilk öğretim okulu 'hacı abdullah'
halife zamanında inşaa edilmiş camisi faaliyet gösteren bir değirmen bulunmaktadır.
Tekke Köyü
8
1.4. Hacı Abdullah Halife
Hacı Abdullah Halifenin Hacı Ahmet Yesevi ekolünden olup Horasandan
Karadeniz’e geldiği ve zaviyesini yaptığı yörede irşad faaliyetlerini yürütürken aynı
zamanda o sırada Trabzon’da vali olan Şehzade Selim’e hocalık yaptığı halk
arasında anlatılmaktadır.
Hacı Abdullah Halife Zaviye - Vakfı ile ilgili olarak H. 1290 (1872-73) tarihli
salnâmede verilen bilgilerde Hacı Abdullah Halifenin vefat tarihi aynen şu şekilde
yazılmıştır; “Tirebolu kasabasına on iki saat mesafede Tekye karyesinde Şeyh Hacı
Abdullah Halife Hazretleri medfun ve vefâtı dokuz yüz elli senesi olup hayatında
iskan eylemiş olduğu hanesi el-an müceddet inşa olunmuş gibi mevcuttur.” Bu
bilgilerden hareketle Hacı Abdullah Halife miladi 1550-51 tarihinde vefat etmiş
olup 1872-73 tarihlerinde onun hayattayken inşa ettiği evinin sanki yeni yapılmış
gibi ayakta olduğu vurgulanmıştır.
Hacı Abdullah Halife Zaviyesi Vakfı’nın kuruluşuyla ilgili olarak elde kesin bir bilgi
yoktur. Vakfın zaviyesi Yavuz Sultan Selim’in Trabzon’da şehzadeliği esnasında,
vakfiyenin tanzimi ise daha sonra hicri 950 tarihinde Kazasker Mehmet Efendi
tarafından aslına uygunluğu tastik edilmiştir.
Hacı Abdullah Halife vakfı Yavuz Sultan Selim tarafından annesi Gülbahar Hatun
adına tesis edilmiştir. Hacı Abdullah Halife vakfı ve vakfiyesini incelemeden önce
Gülbahar Hatun ve vakfı hakkında bilgi vermek konuya biraz daha açıklık
getirecektir. Hacı Abdullah Halife vakfı ve tekkesi ile ilgili kayıtlarda Gülbahar Hatun
ve “ümm-i sultâni’l-a‘zam” ifadesi geçmektedir.
9
2. HACI ABDULLAH HALİFE CAMİSİ (RÖLÖVE RAPORU)
2.1. Konumu
Cami, “Yağlıdere İlçesi Tekke Köyü merkezinde, eski adı ile Ahiçukuru denilen coğrafyanın tam
ortasında yer alır.
2.2. Tescil Ve Mülkiyet Durumu
Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı’nın 08/09/1978 tarih ve A-1272 sayılı
kararı ile koruma altına alınmıştır. Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun
31.05.2006 tarih ve 665 sayılı kararı ile tescil kaydı devam etmektedir. Koruma gurubu II.
derecedir. Yapının mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aittir.
2.3. Yapının Tarihlendirilmesi
Hacı Abdullah Halife Zaviyesi hakkında ilk kayıtların yer aldığı tahrir defteri 1486 yılına ait olup
tahrir II. Bayezid zamanında yapılmıştır. İdari teşkilâta göre vilâyet, kaza, nahiye, köy isimlerini ve
hâsıl miktarını ihtiva ettiği için bu defter “icmal”özelliği taşımaktadır. Hacı Abdullah Halife Zaviyesi
Vakfı, vakfa gelir sağlayan köylerle ilgili kayıt aynen şu şekildedir: “Vakf-ı Tekke-i Kasım Halife.
Abdullah veled-i Kasım Halife, mezbur tekkeye müderris ve hatip ve imam ve müezzin olup
müdâm padişahın devam-ı devletinin duasına meşgul ola, 11 nefer”. Bu kayıtlara göre II.
Bayezıd’ın hükümdar olduğu bu tarihlerde Ahi Çukuru, Kasım Halife Zaviyesi vakfının kurulduğu
köy olarak kaydedilmiş ve bu köyde yaşayan 11 kişi arasından bazıları, bu zaviyenin
müştemilatından olan medreseye müderris, vakfın camisine imam, hatip ve müezzin olarak
yazılmışlardır. Bu hizmetlerinden dolayı da köyde ilgili vergi kaydı yapılmamış, yani muaf
yazılmışlardır. Adını bünyesinde kurulmuş olan zaviyeden alan köyde Kasım Halife tarafından bir
zaviye kurduğu, zâviyenin kapsamında bir medresenin ve caminin yer aldığı anlaşılmaktadır. Yine
aynı metinde zaviyenin kurucusu olan Kasım Halife ile Hacı Abdullah Halifeler birlikte
zikredildiklerine göre bu tarihte Kasım Halifenin hayatta olması muhtemeldir. Zaviyenin kurulduğu
köyün adı Ahiçukuru’dur.
Yukarıdaki bilgilerden hareketle 1480’li yılların başında Ahiçukuru Köyü’nde (Tekke Köyü) Hacı
Abdullah Halife tarafından bir cami inşa ettirildiği anlaşılıyor. Caminin sonraki yıllarda
yenilendiğine dair elimizde henüz bir veri yoktur. Mevcut yapı ise bugünkü şekli ile 19. yüzyıla
10
tarihlendirilebilir. Harime girişin iki yanında yer alan pencerelerin üzerinde yer alan yuvarlak
kemerli niş şeklindeki alınlık uygulaması 19. yüzyıl Giresun cami ve kiliselerinde yaygın olarak
karşılaşılan bir uygulamadır. Harimde batı duvarındaki alt sıra kemerlerinden kuzeyden güneye
birincisi içerisinde “Darendeli Eş-şeyh Hamza” yazısı okunmaktadır (Resim 23). Bu yazının hemen
altında bir de tarih ibaresi yer almaktadır. Ancak tahrip olduğundan tarihi tam olarak
okunamamıştır. Bu yazıdan ve bölgedeki örneklerden hareketle Hacı Abdullah Halife Camisi duvar
resimlerinin 19. yüzyılın ikinci yarısında Darendeli Hacı Hamza isimli bir usta tarafından yapıldığı
ifade edilebilir.
Duvar resimleri arasına yazılan usta ismi
Description:İlçenin tek akarsuyu olan Yağlıdere Çayı ve bu çayı besleyen küçük . Cephenin doğu köşesine yakın yerinde düşey dikdörtgen formlu ve düz atkı