Table Of ContentErnesto Laclau
Evrensellik,
Kimlik ve
Özgürleşme
Evrensellik, Kimlik ve Özgürleşme
B irik im Y a y ın la rı
ERNESTO LACLAU Ï935 yılında Buenos Aires’te doğdu. Aıjantin üniversitelerinde
ders verdikten sonra, Essex Üniversitesi’ne geçti. Burada İdeoloji ve Söylem Analizi
Programı’nm ve Teorik Çalışmalar Merkezi’nin başkanlığını yürütmekte. Chantal
Moufle ile beraber yazdıklan Hegemony and Socialist Strategy (Verso, 1985 (Türkçe-
si: Hegemonya ve Sosyalist Strateji, Birikim, 1992]) adlı kitapta geliştirdikleri radikal
demokrasi kuramı, siyasal/sosyal teorideki tartışmalara damgasını vurdu. Lac-
lau’nun, derlediği The Making of Political Identities (Verso, 1994) dışında Politics and
Ideology in Marxist Theory: Capitalism, Fascism, Populism (NLB, 1977 [Türkçesi: ide
oloji ve Politika, Belge, 1985)] ve New Reflections on the Revolution of Our Time (Ver
so, 1990) başlıklı iki kitabı daha vardır.
Emancipation^)
© 1996 Ernesto Laclau
Birikim Yayınlan 21
ISBN-13: 978-975-516-020-7
© 2000 Birikim Yayıncılık Ltd. Ştt.
1-2. BASKI 2000-2003, Istanbul \
3. BASKI 2012, İstanbul
EDİTÖR Asena Günal
DİZİ KAPAK TASARIMI Utku Lomlu
KAPAK Suat Aysu
KAPAK RESMİ Johannes Vermeer, “The Astronomer", 1668
UYGULAMA Hüsnü Abbas
DÜZELTİ Kerem Ünüvar
BASKI ve CİLT Sena Ofset . SERTİFİKA NO. 12064
Lİtros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi B Blok 6. Kat No. 4NB 7-9-11
Topkapı 34010 İstanbul Tel: 212.613 03 21
Birikim Yayınlan sertifika no. ıi24s
Binbirdirek Meydanı Sokak iletişim Han No. 7 Cağalogîu 34122 Istanbul
Tel: 212.516 22 60-61-62 * Faks: 212.516 12 58
e-mail: [email protected] ® web: www.birikimdergisi.com.tr
ERNESTO LACLAU
Evrensellik,
Kimlik ve
6 ft
Özgürleşme
Emancipation (s)
ÇEVİREN Ertuğrul Başer
B irik im Y a y ın la rı
İÇİNDEKİLER
'Tikelci Evrensellik" Mümkün mü? ı ahmet Insel...........— .......7
Türkçe Baskıya Önsöz / ernesto laclau.....................................15
Önsöz...........................................................................................17
Kitabı Oluşturan Makaleler Hakkında..............................20
1. Siyasetin Öznesi, Özne Siyaseti.....................................21
2. Özgürleşimin Ötesi.......................................... .47
3. Evrenselcilîk, Tlkelcilîk ve Kimlik Sorunu............lu.73
4. Boş Gösterenler Siyasette Niçin Önemlidir?.............95
5. "Zaman Çığırından Çıktı"..............................................111
6. İktidar ve Temsil...................................................*.........135
7* Cemaat ve Paradoksları:
Richard Rorty'nin "Liberal Ütopya"sı........................163
"Tskeîci Evrensellik Mümkün mü?
"
A hmet Insel
Ernesto Laclau, Chantal Mouffela birlikte yazdıkları Hege
monya ve Sosyalist Stratejide (Verso, 1985 [Türkçesi: Biri
kim, 1992]), hegemonya kavramı etrafında bir sosyalist ik
tidar stratejisinin nasıl tasarlanabileceğim araştırıyordu. Ki
tap yayımlandıktan kışa bir süre sonra Sovyetler Birliği çök
tü ve modern dünyada bir dönem kapandı. Eric Hobs-
bawm, 1789-1914 arasını “uzun 19. syûzyıl”, “1914-1991”
arasını ise “kısa 20. yüzyıl” olarak tanımlar. Sosyalist bir ik
tidarı mümkün kılan koşulları yaratan I. Dünya Savaşı’yîa
açılan yeni siyasal dönem, o sosyalist iktidarın çökmesiyle
kapandı. Hobsbawm, 1991’den sonra insanlık'tarihi için ye
ni bir sayfa açıldığını iddia eder. İçinde yaşanılan tarihî dö
nemin, bütün insanlık tarihi içinde değerlendirmesini yap
mak, biraz fazla acele edip, yanılma olasılığını arttırsa da,
Sovyetler Birliğinin çöküşünün en azından modern, tarihte
bir dönüm noktası olduğu kesin. Laclau’nun ‘Evrensellik,
Kimlik ve Özgürleşme (Emancipation[s]) başlıklı bu kitabın
da yer alan yazılar, biri dışında (o da 1989’da), 1991 ve
sonrasında yazıldı. Laclau, bu yazıların, Hobsbawm’m söz
7
ettiği yeni dönemde, siyaset kuramının klasik kategorileri
ve kavramlarım sorgulayarak, günümüz siyasetini belirle
yen değişimleri kuramsal planda tanımlama çabalan oldu
ğunu belirtiyor.
En az iki yüzyıldan beri, siyasal mücadelenin birinci he
defi, kurtuluştu: Halkların kurtuluşu, sınıfların kurtuluşu,
bireylerin kurtuluşu, kadınların kurtuluşu... Kurtuluşun
hedefi ise, özgürleşmekti. Kolonyal hâkimiyetten kurtul
mak, sınıf tahakkümünden kurtulmak, toplum veya devlet
baskısından kurtulmak, erkek egemenliğinden kurtulmak,
cinsel baskılardan kurtulmak gibi toplumsal/bireysel talep
ler, özgürleşmek hedefi içinde anlamlandırılıyordu. "Uzun
19. yüzyıl” ve “kısa 20. yüzyıl” arasında siyasal planda sü
rekliliği sağlayan olgulardan birisi, siyasal eylemin bütün
öznelerinin özgürleşme arzu ve iddiasıyla hareket etmele
riydi. Ona farklı içerikler verseler, farklı anlamlar yüklese-
ler de, tüm siyasal öznelerin eylemlerinin ufuk çizgisinde
özgürlük yer alıyordu. Özgürlük hedefinin telaffuz edilme
si, siyasal eyleme evrensel bir meşrûiyet kazandırıyordu.
Özgürlük, tek başma; ve mutlak biçimde ifade edildiğinde
muğlak bir kavramdır. Özgürlük kavramım modern dünyada
ve siyasal mücadele içinde somutluğa kavuşturan ilkelerin
arasında, eşitlik en ön sırada yer alır. Özgürlük talebi ve ide
ali, eşitlik talebi ve ideali ile birlikte kendini ifade ederken
ortaya çıkan ikili, modem dönemde evrenselliğin mihenk ta
şı oldu. Sonuçlan çok farklı tezahür etse de, Amerikan, Fran
sız ve Sovyet devrimierinin ortak paydaları, meşruiyetlerini
özgürlük ve eşitlik temeli üzerine kurmuş olmalarıydı. Bu
İkiliyi tamamlayan diğer şiarlarda ayrılıyorlardı.
18. yüzyılın ikinci jyarısmdan itibaren egemen olmaya
başlayan siyasal söylemde, eşitlik farklılıkların önüne geçti.
Örneğin geleneksel sol söylem, farklılıkların ötesinde yer
alan bir eşitlik kavramı üzerine inşâ edildi. Rousseau’da
8
açık ifadeleri bulunan bu demokrasi-eşitlik denklemi,
Marksizmde evrensel biçimde özgürleştirici smıf kavramı
üzerinden kendini ifade etti. Bu çerçevede, demokrasi eşit
liğin evrensel olarak tanınmasına dayalı bir düzen olarak
tahayyül edildi. Toplumsal hareketlerin ufuklarının odak
noktası, temelinde evrensel eşitlik ilkesi olan demokrasi an
layışıydı.
Farklılıklara indirgenemez, özgül bir değer atfetmek, bu
evrensele! eşitlikçilikle çelişiyordu. Bir yanda evrensel de
ğerler ve bu değerlerin taşıyıcısı insanların eşitliğine dayalı
soyut bir insanlık kategorisi, diğer yanda ise, tikel değerler
ve tikelliğe dayalı hakların kadim üstünlüğünü öne çıkaran
bir somut cemaatler kategorisi. Modernliğin 1970’lerden
itibaren öne çıkan eleştirisinde, örneğin Lyotard’da olduğu
gibi, hiçbir ortak paydada eşdeğerlenemez bir mutlak “fark
lılık”, eşitliğin önüne geçmeye başladı. Siyasal planda ise,
kendi iç çelişkilerinde yıpranan, cazibe gücünü yitiren ev
rensel eşitliğe dayalı özgürlük anlayışının yerini “kimlikler
savaşı” almaya başladı. Kültürel kimlikler, cinsel kimlikler,
etnik kimlikler, siyasetin önde gelen simgeleri oldular. Ti
kellik evrenselliğin önüne geçti. Kimi yerde çokkültürlü-
lük, kimi yerde kozmopolitizme karşı mücadele, kimi yerde
ise yabancı düşmanlığı veya benmerkezli bir kültürel-etnik
duruş biçiminde tezahür eden tikellik, evrensel eşitlikçili-
ğin karşısına hemen her yerde kültürel kimliğin üstünlüğü
fikrini öne çıkardı. Kimlik politikaları, yeni dönemin siya
sal çekim merkezi olmaya başladılar.
Laclau bu kitabı oluşturan yazılarında, oluşumu devam
etmekte olan bu yeni dönemin siyasal simgelerini ve bunla
rın yansıttığı toplumsal beklentileri sorgulayarak, solun ge
leneksel siyasal hedeflerinin yerini alabilecek yeni siyasal
hedefler tanımlamaya çalışıyor. Evrensellik, kurtuluş, tikel
lik, iktidar, ideoloji gibi kavramları, tavizsiz biçimde yeni
9
den değerlendirip, bunların ışığında genel bir siyaset kura
mı oluşturmayı amaçlıyor. Bu siyaset kuramının ekseninde,
hegemonya kavramı yer alıyor.
Laclau’nun hegemonya kavramı, toplumsal alanın esas
olarak bir söylem alanı olduğu varsayımından hareket eder.
Söylem, yalnız söz ve yazıyı kapsamaz. Kelimelerle eylem
arasındaki ilişkiyi de içerir. Bu bağlamda, Laclau’nun söy
lem kavramı, Wittgenstein’in dil oyunlarında olduğu gibi,
bütünsel anlamlar yaratan kelime/simge ve eylem ilişkisine
dayanır. Söylem alanının, toplumsal alan olarak, çelişkiler
içerdiğini kabul eder. Bu çelişkiler, toplumu biçimlendirir,
toplumsal yapılanmayı belirler. Ama bu çelişkilerin yansıt-
tığı/temsiî ettiği toplumsal ilişkilerin kendileri nesnel değil
dir. Kendileri nesnel olmamakla beraber, toplumsal nesnel
liğin eğilimse! sınırını oluşturur. Biçim ve anlam verdikleri
toplumun nesnellik anahtarlarıdır. Laclau, toplumun bö
lünmüş olmasını ve iç çelişkilerini, ortadan kaldırılamaz ol
gular olarak kabul eder. Bunun mantıki sonucu, bütün top
lumsal nesnelliklerin kaynağının aradaki farkların ortaya
çıkmasını sağlayan, o farklara anlam kazandıran bir tür sı
nır çizimine dayandığım kabul etmektir. Hegemonya girişi
mi, işte bu sınırların yerinden oynatılması girişimidir.
Hegemonya bir yandan farklılık diğer yandan eşdeğerlilik
mantıklarına dayanır. Birinci mantık, faklılıklardan kaynak
lanan kimliklenmedir. İkincisi ise, toplumsal alanda farklı
lıkların, birbirleriyle kısmî veya bütünüyle ikamesini müm
kün kılar. Farklılıkların mutlaklaşmasım engeller. Farklılık
ların olmadığı yerde veya farklılıkların mutlak, indirgene
mez ve ikame edilemez olduklarında, eşdeğerlik ilkesi anla
mını yitirir. Eşitlik ilkesi ise, farklılıkların ortadan kalkma
sını veya bunların ortak paydada eşitlenmesini içerir. Ortak
paydada eşitlemek, o ortak payda dışında kalan konularda
büyük bir eşitsizliğin kılıfı olabilir. Örneğin, “her seçmenin
10