Table Of ContentCahit Saffet Irgat
(Lüleburgaz, 1916-İstanbul, 1971) Şair, yazar ve oyuncu. Edir65ne Öğretmen Okulu’nu
bitirdi. Ankara Devlet Konservatuvarı’nda son sınıfa kadar okudu. Ödenekli ve özel
tiyatrolarda ve sinema alanında oyunculuk yaparak yaşamını kazandı. Kendini
geliştirmek için kısa süreler Paris ve Londra’da yaşadı. İlk şiirlerini 1935’te yayımladı.
Tiyatro için eleştirel ve kültürel yazılar; hikâye ve romanlar yazdı. 1940 Kuşağı şairleri
arasında yer aldı.
Yapıtları: Şiir: Bu Şehrin Çocukları (1945), Rüzgârlarım Konuşuyor (1947), Ortalık
(1952), Irgatın Türküsü (1969), Seçme Şiirler (1999). Roman: Geri Dönemezsin
(1948), “İnsan Kafesi” (Milliyet-Tefrika, 1971). Anı: “Çok Yaşasın Ölüler” (Akşam-
Tefrika, 1968).
Cahit Irgat
Çok Yaşasın Ölüler
No tos Ki tap 056
Tavanarası Kitaplığı 001
©Cahit Irgat, Çok Yaşasın Ölüler, 2011
©No tos Ki tap Ya yı ne vi, 2010
Bi rin ci Ba sım
Kasım 2011
ISBN 978-605-5904-36-4
Ser ti fi ka 16343
Derleyen ve Yayına Hazırlayan
Turgut Çeviker
Ka pak Ta sa rı mı
Çağla Turgul
Ka pak Fotoğrafı
Gültekin Çizgen
Fotoğraflar
Ara Güler, Gültekin Çizgen
Çizgiler
Agop Arad, Avni Arbaş, Etem Çalışkan,
Metin Eloğlu, Muvaffak İhsan Garan, Ramiz Gökçe,
Zahir Güvemli, Bedri Koraman, Fikret Muallâ, Kozma Togo,
No tos Ki tap Ya yı ne vi
İnö nü Cad de si, Emek tar So kak, 18/1
Gü müşsu yu, Beyoğlu 34427 İs tan bul
0212 243 49 07
notoskitap.blogspot.com
Bas kı ve Cilt
Pasifik Ofset
Baha İş Merkezi, Haramidere İs tan bul
0212 412 17 77
Cahit Irgat
Çok Yaşasın Ölüler
ÖNSÖZ
Özdemir Nutku
Cahit Irgat’ı, kişi olarak, ne yazık ki hiç tanımadım; ama
ellili yıllarda şiire hevesli bir genç olarak, Bu Şehrin
Çocukları, Rüzgârlarım Konuşuyor ve Ortalık adlı şiir
kitapları ile onu şair olarak biliyordum. Sonra da sahne ve
beyazperdeden... Onun ilk şiirlerini otuzbeşli yıllarda Cahit
Saffet adıyla yayımladığını daha sonra öğrendimdi. Biz,
birkaç arkadaş, Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet
hayranları olarak zaman zaman Beyoğlu Çiçek Pasajı’nda bu
şairlerin toplandığını bilir ve onları, uzaktan da olsa, görmek
için fırsat kollardık. Arada Cahit Irgat da onlara katılırdı.
Cahit Irgat’ı ilk gördüğümde, onun hırçın, öfkeli ve gülerken
bile saldırmaya hazır bir tavrı olduğu duygusuna kapılmıştım.
Belki doğru belki yanlış. Onun şiirlerindeki huzursuzluk,
çevresini iyi gözlemleyip her şeyi dert etmesinden
kaynaklanıyordu sanırım. Şiirleri yalın ve gerçekçiydi. Onun
ilk kitabındaki “Yapı” adını verdiği şiiri hep belleğimde
kalmıştır:
Alınteri var temellerinde
Merhametine girdiğin yapıların
Ve avuç sıcaklığı
Ayrı ayrı her taşında
İnsanların.
Bu kadar yalın ve anlamlıydı onun şiirleri. Ama onun en
belirgin özelliği insana ve insan adaletine olan yaklaşımıydı.
Sanırım, onu duygusal yapan ondaki adalet duygusuydu;
çünkü o, şair sorumluluğu içinde, ezilenlerin, sıkıntı içinde
olanların, topraksız köylülerin, haksızlığa uğrayan insanların
yanındaydı. Dostluğun değerini vurgulayan, savaşa karşı barış
sevgisini işleyen Cahit Irgat, duygularını oldukça kızgın ve
alaycı bir anlatımla ortaya koymuştur. Şiirleri daha çok
toplumcu sanat dergilerinde çıktığı için tutucu dergilerde ona
“karamsar” şair sıfatını yakıştırmışlardı. Oysa o karamsar
değil, umut kapısını aralık bırakan huzursuz bir şairdi.
Ankara Devlet Konservatuvarı’nda son sınıfa kadar
okuduktan sonra orayı bırakıp Paris’e gitmesi, farklı şairleri
ve edebiyatçıları tanımasına vesile oldu, onda yeni ufuklar
açtı. Yurda dönünce, 1940 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu’na
girdi, 1951’de, Muhsin Ertuğrul’un kurduğu İstanbul’un ilk
ciddi özel tiyatrosu olan Küçük Sahne’ye geçti. 1957’de
Devlet Tiyatrosu’nda bir süre çalıştı. 1959’da İstanbul Oda
Tiyatrosu’nu kurdu. 1962-1963 döneminde Cahide Sonku ile
Cahitler Tiyatrosu’nu kurduysa da bu tiyatro kısa sürede
dağıldı.
Cahit Irgat’ın son tiyatro serüveni Dormen Tiyatrosu’nda
başladı ve Yaygara 70 müzikali sırasında Ankara’da sona
erdi. Onu tiyatrodaki son yılını Haldun Dormen’in Sürç-ü
Lisan Ettikse adını verdiği anı kitabından öğreniriz:
“Bir gece Cahit sabaha karşı hastalandı. Hep birlikte
koridorlara doluşup doktorun kararını bekledik. O gün
doktorun teşhisinin ne olduğunu bilmiyorum, ama İstanbul’a
döner dönmez muayene olması gerektiğini söylediğini
hatırlıyorum. ... İstanbul’a döner dönmez Cahit tiyatrodan
ayrıldı. Ayrıldıktan iki gün sonra korkunç gerçeği öğrendik.
Cahit akciğer kanseriydi ve birkaç yıllık ömrü kalmıştı. Bunu
duyar duymaz Erol Günaydın’la arabaya atladık, Cahit’in
Şişli’deki apartmanına gittik.
“Cahit yatıyordu yatakta. Karısı Neriman başucundaydı. Bizi
görünce sevindi. Yüzü aydınladı birden, ‘Meğer Ankara’da
çok hastaymışım, bu yüzden seri kırdım,’ dedi çocuk gibi
kızarak. ... O gün Erol’la orada uzun süre kalıp neşelendirdik
onu. Bir iki hafta dinlendikten sonra tekrar sahneye
çıkacağına inanıyordu.
“Bir daha sahneye çıkamadı koca Cahit. Eridikçe eridi ve bir
yıl sonra, Haziran ayında göçüp gitti.”
1968 yılında Akşam gazetesinde tefrika edilen Çok Yaşasın
Ölüler başlığını verdiği anılarını büyük bir hazla okumuştum.
Üslubundaki sıcaklık ve ince duyguları beni etkilemişti.
Şimdi Turgut Çeviker’in girişimiyle bu anıların bir kitap
haline getirilmesi gerçekten çok yerinde bir karar.
Yazınımızın ve tiyatromuzun önemli kişiliklerini Cahit Irgat
duyarlılığı içinde bizlere yaşatan bu anıların çok sevileceği
kanısındayım.
2006
CAHİT IRGAT’IN
1
HAYATINDAN ÇİZGİLER
1
Bu yaşamöyküsel kronoloji, Cahit Irgat’ın 35. sanat yılı jübile broşürü için
hazırlandı. Üsluptan da anlaşılacağı gibi, metnin Cahit Irgat tarafından
yazıldığı anlaşılıyor. Metin güncellenerek yayına hazırlandı.
1916– 21 Mart gecesi Lüleburgaz’da dünyaya geldi.
1918– Birinci Dünya Savaşı’nın sonu. Subay olan babasının
doğuya tayiniyle okul çağına kadar oralarda kaldı.
1923– Annesinin memleketi olan Lüleburgaz’da ilkokula
başladı.
1927– Orta eğitimi için İstanbul Vefa Lisesi’ne girdi.
1929– İstanbul Muallim Mektebi’ne geçti, Edirne’ye
nakledildi.
1930– Edebiyata yöneldi. Okul temsillerinde oynarken
öğrenci müfettişi romancı Reşat Nuri Güntekin ve resim
öğretmeni heykelt›raş Ratip Âşir tarafından oyunculuğa
teşvik edildi.
1934– Edirne’ye uğrayan Raşit Rıza Tiyatrosu’na başvurdu.
Raşit Rıza tarafından çok sevildi, ama “Okulunu bitir, sonra
gel” tavsiyesiyle karşılaştı. Aynı yıl mektuplaştığı Ertuğrul
Muhsin’den de aynı cevapları aldı.
1935– Raşit Rıza Tiyatrosu, İstanbul Şehir Tiyatrosu’ndan
ayrılanlarla kuvvetlenmişti. Gene Raşit Rıza’ya başvurdu.
Tiyatroya kabul edildi. Saray Sineması’ndaki O Gece
piyesiyle galasını yapan Raşit Rıza Tiyatrosu’nda bir uşak
rolüyle profesyonel oldu. Kötü yola saptı diye ailesi
tarafından reddedildi.
1936– Altı ay kadar süren Raşit Rıza Tiyatrosu’ndan sonra
İstanbul Şehir Tiyatrosu’na girdi. Muhsin Ertuğrul kırk
figüran arasından onu kadroya almıştı. Bir yandan sahneye
çıkıyor, diğer yandan İstanbul Konservatuvarı’na devam
ediyordu. İlk şiirini bu yıl “Cahit Saffet” imzasıyla Varlık’ta
yayımladı. Eleştirmen –ve şiir konusunda çok duyarlı, yeni
şairlerin kokusunu almakta üstün bir yeteneği olan– Nurullah
Ataç tarafından beğenildi. Ankara Devlet Konservatuvar’ı
açtığı sınavlara girdi, kazandı. Üç yıl en gözde
öğrencilerinden biri olarak okudu. Üçüncü yıl sonu
konservatuvardan ayrılıp İstanbul Şehir Tiyatrosu’na döndü.
1939– İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda önemli roller oynamaya
başladı.
1940– Faruk Kenç’in yönettiği Yılmaz Ali filmiyle sinema
oyunculuğuna başladı.
1941– Sesli çekilen ve üç ayda biten –rol aldığı ikinci filmi–
Kahveci Güzeli’nde oynadı. Muhsin Ertuğrul yönetiminde
Hâzım Körmükçü, Münir Nurettin, Nevin Seval gibi seçkin
oyuncularla birlikte çalıştı.
1945– İlk şiir kitabı Bu Şehrin Çocukları yayımlandı. İlk
karısı Mîna Urgan’ı bu devrede asistanken tanıdı.
1946– İlk romanı, Halide Edip Adıvar’ın tavsiyesiyle Geri
Dönemezsin [Necatigil 1948; YKY 1947 olarak veriyor]
yayımlandı.
1947– İkinci şiir kitabı Rüzgârlarım Konuşuyor yayımlandı.
Ferdi Tayfur’un yönetiminde İstiklâl Madalyası, Senede Bir
Gün, Üçüncü Selim filmlerinden dolgunca paralar aldı.
Avrupa hasreti vardır.