Table Of Content^ - -------------- --------------------------------- -- —
Bir Selçuklu Şaheseri
MEVLÂNA’NIN
AHŞAP SANDUKASI
Mehmet ÖNDER
Mevlâna Türbesinin tnşaası de ile dilimli külâhın oturtulduğu ve Osmanlı Pa
dişahı Beyazıd II. devri onarımlarıyla da bugünkü
Büyük mütefekkir ve mutasavvıf Mevlâna Celâ şeklini aldığı tezi son incelemelerden anlaşılmak
leddin, kısa süren hastalığından sonra, 17 Aralık tadır. İlkin, Konya’da Gömeç Hatun Türbesi'nde
1273 (5 Cumadelâhire 672) Pazar günü akşama olduğu gibi, kare plân üzerine dört fil ayağına otu
doğru, Konya'da oturduğu medresesinde vefat et ran, kıblesi ve iki yan duvarı kapatılan, kuzeyinde
mişti. Ertesi gün, coşkun bir topluluk tarafından sivri kemerli yüksekçe eyvan ve altında mezar oda
kaldırılan cenaze, bugün Türbesi'nin bulunduğu ye sı bulunan bu yapı, 1396 yılına doğru, Karaman-
re, babası Sultân-ül - Ulemâ Bahâeddin Veled' (Ve oğlu Alâeddin Ali Bey tarafından değiştirilerek
fatı: 1231 )in mezarı başucuna defnedilmişti. iki yan duvarı açılmış, yıldızlı tonoz kubbesinin ü-
Mevlâna’nın vefatından birkaç ay sonra, Mev- zerine tuğlalarla dilimli gövdesi ve külâhı ördürül-
lâna'ya saygı ve sevgiyle bağlı Selçuklu emirleri, müştür. Aynı devirlerde, Akşehir'deki Seyyid Mah
oğlu Sultan Veled'e baş vurarak, Mevlâna'nın me mut Hayrâni Türbesi'nin de Mevlâna Türbesi'ne
zarı üzerine bir türbe yaptırmayı dilediklerini söy benzer şekilde yeniden şekillendiği, böylece bu iki
lemişler, onun rızâsını almışlardı. Mevlevî kaynak türbenin, dilimli gövde ve külâh bakımından birbi
larının verdiği bilgilere göre, Selçuklu veziri Mûi- rine örneklik ettiği anlaşılmaktadır.
neddîn Süleyman Pervâne, karısı Gürcü Hatun, E- Bilindiği gibi Selçuklu Türbelerinde, cesedin
mir Alemeddin Kayser, Sultan Veled’le işbirliği bulunduğu cenazelik denilen bir mezar odası var
ederek (Yüz altmışbin dirhem sarfı ile), devrin mi dır. Bu oda, zeminin altındadır. Mezar odasına ço
marlarından Tebrizli Bedreddin'e Türbeyi yaptır ğu zaman ayrı bir kapıdan inilir. Mevlâna'nın
mışlardır. türbesinde, bugün Gümüş Eşik'in önünde kapalı
Mevlâna'nın mezarı üzerine yaptırılan Türbe’- bulunan küçük bir kapı, mezar odasına açılır.
nin Selçuklu türbe geleneğinden ayrı bir yapıya Mezar odasının üzerinde, bugün Mevlâna'nın san
sahip olduğu söylenemez. İlk örneklerini Ortaasya dukasının bulunduğu ikinci bölüm yer almaktadır.
Türk-İslâm mîmârîsinden alan, Büyük Selçuklular Selçuklu türbelerinde mezar sandukaları taştan,
yolu ile Anadolu'ya gelen, Anadolu'da iklim şart tuğladan, çiniden yapıldığı gibi ağaçtan da yapıl
ları da göz önüne alınarak üsluplaşan Klâsik Sel mış, bunların çoğu günümüze kadar gelmişfTr.
çuklu kümbetleri, Mevlâna Türbesi'nde daha deği Ahşap sandukalar da ötekiler gibi, doğudan batı
şik bir örneği ile karşımıza çıkmaktadır. Mevlâna- ya uzunlamasına, baş tarafı yüksekçe mezar üzeri
nın mezarı üzerine yaptırılan ilk türbenin kare plân ne yerleştirilmiş, sandukaların üzeri yazı ve desen
lı ve eyvanlı olduğu, sonradan üzerine dilimli göv lerle süslenmiştir.
HO MEHMET ÖNDER
RESİM:1 Mevlâna'nın Sandukası, arka cephe.
M evlâna 'nın Sandukası Hayrâni (Vefatı: 1268) ile Necmeddin Ahmed'in
Selçuklu devri türbelerindeki ahşap sandukala ahşap ceviz sandukaları örnek tutulmuştur. Esasen
rın rutubet, sıcak ve soğuk gibi dış tesirlere karşı bu sandukaların üzerindeki şiirlerden bir kısmı
dayanıklı olması göz önünde tutulmuş, bu bakım Mevlâna Celâleddin’e âittir. Ne var ki, şekil bakı
dan sandukalarda, abanoz, ceviz, armut gibi sert mından bazı farklar göze çarpmaktadır. Mevlâna'-
ağaçlar kullanılmıştır. Bu işçilik, Selçuklu devri mn sandukası daha yüksek, diğerleri hörgüçlü olup,
nin diğer ahşap eserlerinde de dikkate alınmış, ka ayaklı dikdörtgen prizma şeklindedir.
pı, pencere, dolap kapakları, minber ve kürsülerde Türbe'nin inşaasından hemen sonra, belki de
aynı ağaçlar kullanılmıştır. Bu işçilik, eserin ömrü Türbe'nin inşaası sırasında yapılan Mevlâna'nın
nü uzattığı gibi işlemesini de kolaylaştırmakta, ese Sandukası üzerinde, Selçuklu devrinin iki san'atkâ-
re ayrı bir güzellik vermektedir. Konya'daki Alâed- rının adı okunmaktadır. Bunlardan biri Selim oğlu
din Câmii'nin 1155 M. tarihli minberi, bunun Abdülvâhid olup, kitâbeden anlaşıldığına göre,
şâheser bir örneğidir. sandukanın şekil projesini, yazı ve süsleme kompo
Mevlâna'nın Türbesi’nde olduğu gibi, sandu zisyonunu hazırlayandır. Diğer san’atkâr Konyalı
kasında da, çağdaşı ve yakın dostu Şeydi Mahmud Genakoğlu Hümâmeddin Muhammed, projeye
MEVLÂNA’NIN AHŞAP SANDUKASI 81
l İ
m o m m m m m m m m
I^#^(îS(8^8§İ^
RESİM: 2
Mevlâna’nın
sandukası
ön cephe
göre bu sandukayı yapmış, yani işçiliğinde bizzat olarak işlenmiştir. Kâidesi, dört cepheden, meyilli
çalışmıştır. Her ikisi hakkında çok az bilgilere pervazlarla çevrilmiştir. Pervazlar da ajour'ludur.
sahip olmakla beraber, devrin tanınmış ustaları Baş cephenin kemerini çeviren yazılı bordür-
oldukları, sandukaların göz kamaştıran işçiliğin lerin altında ve yarım dâire şeklindeki yüzey, girift
den anlaşılmaktadır. geometrik şekillerin meydana getirdiği poligon ve
Sandukanın Tezyinatı yıldızlarla doldurulmuştur. Poligonlar ayrıca Rûmî
Mevlâna'nın Sandukası, 2.91 m. uzunluğunda, motiflerle süslüdür. Yazılı bordürler ve dikdörtgen
1.15 m. eninde, baştan 2.65 m., ayak cephesinden şeklindeki kitâbeli tablaların dışında kalan diğer
2.13 m. yüksekliğindedir. Ceviz ağacından yapıl bordür ve panolar, girift, bol filizli Selçuklu rûmî-
mış olan sandukanın bas ve ayak cephelerinin üst leri ile süslenmiştir, Hayvânî şekillerin stilize edile
kısımları kasnak şeklinde kemerlidir. Gövde, köşe rek mücerret şekle istihâlesinden doğan rûmî mo
li tonoz şeklinde yapılmış ve sandukanın devamlı tifler, Rum Selçukluları adı verilen Anadolu Sel
havalandırılması için üst gövde kafes oyma (ajour) çuklularının kullandıkları kıvrım ve girift dallardan
82 MEHMET ÖNDER
ibaret bezemelerdir. Bu motif, genel olarak taş ve • Pervazın arka yüzeyide aynı şekilde işlenmiş
tahta işçiliğinde, çini, kitap ve kumaş süslemecili olup, kemeri çeviren şerit üzerine:
ğinde, maddenin cinsine ve şekline göre, az çok
farklarla kullanılmıştır. Sanduka üzerindeki, bol
kıvrımlı ve girift dallı rûmîleri, aynı devir eserlerin
de, bilfarz Konya Müzesi'nde mevcut, Selçuklu
devri ceviz rahlelerinde (Envanter No: 374-375)
görebilmekteyiz.
Sandukanın iki yan cephesinde, etrafı rûmî m
dolu bordürlerle çevrili dikdörtgen şeklindeki iki
pano mevcuttur. Merkezdeki bu yıldızın etrafın
da simetrik olarak toplanan poligon ve yıldızlar
dan müteşekkil bu arabesk bezeme de yine Selçuk
lu devri san'atında çok görülen bir süsleme unsuru Alttaki ufkî şeride de devamı yazılmıştır:
dur. Burada da şekillerin yüzeylerine rûmî motif
ler oyulmuştur.
> ♦ ♦ * «
Genel olarak sandukanın tezyinatında, Sel
l c T S j CO J * W
çuklu devrinin klâsik süsleme unsurları, göze hoş
• ar m
gelen ve aslâ yormayan bir kompozisyonla pano
lar halinde işlenmiştir. Bazı yazı ve motiflerin üze
rine, yaldız sürüldüğü yer yer görülen yaldız artık
\ •
larından anlaşılmaktadır.
SANDUKANIN KİTABELERİ
I
(Kur’an-ı Kerim, Bakara Süresi, Ayet: 255-256)
Sandukanın ön cephesi, yarım kasnak şeklin
de sivri kemerli bir pervazla yükselmiş ve pervazın
Ayet'in meâlen tercümesi:
her iki yüzeyi de işlenmiştir, ön yüzünde, kemer
"Rahman ve Rahim Allah adıyla,
kavisini çeviren 0.10 m. eninde bir şerit üzerinde öyle bir Allah ki, ondan başka yoktur tapacak.
kabartma Selçuklu sülüsü ile (Besmele) ve Âyet'el- Daima yaşıyan, daima durup tutan, O. Ne uyuklar,
Kürsl'nin baş tarafı yazılmıştır: ne uyur. Onundur ne varsa göklerde ve yeryüzün
de. Onun izni olmadan, nezdinde şefaatte bulun
mak kimin haddi. (Kullarının) önünde, ardında ne
var, hepsini bilir. Kulları ise dilediği kadarından.
başka ilminden bir şey kavrayamazlar. Kudret ve
azameti, gökleri ve yeri kucaklamıştır. (Gökleri ve
\ \
yeri) görüp gözetlemek ona aslâ ‘ağırlık vermez.
Ulu ve büyük yalnız O.
Dinde zorlamak yoktur. Doğru yol eğri yol
dan ayrılmıştır. Kim ki putlara inanmaz ve Allaha
imân ederse, hiç bir vakit kopmasına imkân bulun
mayan en sağlam kulpa sarılmış olur. Allah işitici
ve bilicidir. (Ömer Rıza Doğrul, Tann Buyruğu
c;c; l;s. 92)."
Kemeri çeviren bu yazılı şeridin altına, geo Sanduka cephesini üstten çeviren pervazın al
metrik desenler, beş köşeli yıldız ve rûmî motifler tındaki şerit üzerine, yine Selçuklu sülüsü ile ka
işlenmiş, altındaki ufkî şeride de ayni üslup ve isr bartma olarak, Mevlâna Celâleddin adına şu arap-
tifle Âyet'in devamı yazılmıştır. ça kitabe yazılmıştır.
*
' \
0
MEVLÂNA'NIN AHŞAP SANDUKASI 83
Bu satırın altında 1,10x070 m. eb'adında bir Kitâbenin Türkçesi:
dikdörtgen yüzey mevcuttur yüzeyi yandan çevi
Hahman ve Rahim Allah adıyla. Ve ancak
ren sular, rûmî motiflerle doldurulmuş ve ortasın Ondan yardım dileriz, tyi son, kendilerini günahlar
daki. dikdörtgene, aynı yazı ve istifle kitâbenin dan koruyanlar içindir. Allah'ın zalimlerden başka
kimseye düşmanlığı yoktur. Şu istirahat (uyku)
devamı yazılmıştır:
yerini,dinlenme yurdunu ziyaret eden kimse kut
ludur. Burası doğu ve batı âlimlerinin sultanı, ka
ranlıklarda parlayan, karanlıkları aydınlatan Allah'
L* ~ Y ın parlak nuru, İmam oğlu İmam, İmam oğlu
İmam, Islâmm direği celâl ve ikram sâhibi olan
Allahın huzur-u izzetine halkın yol göstericisi
(kılavuzu), delilleri yıkılıp mahvolduktan sonra
♦ yeni baştan din alâmetlerini açıklayan, nişânele-
ri yıpranıp kaybolduktan sonra tekrar yakın yol
larını aydınlatan, hal'ile arş hâzinelerinin anahtarı
olan, sözüyle yeryüzü definelerini izhâr eden, hal
kın gönül bahçelerini hakıykat çiçekleriyle süsle
\
yen, kemal gözbebeğinin nuru, cemâl suretinin
ruhu, âşıkların gözbebeği; bütün dünyadaki ârif-
lerin boyunlarını sevgi gerdanlıklarıyla bezeyen,
J jtö s y u * * slsj)* cf* si*
hakla bâtılı ayıran Kur'an sırlarını kavramış bu
\ \ *\
lunan ve Allah bilgilerinin mihveri olan Mevlâna'-
nm (efendimizin) uyuduğu yerdir.
4»
‘
.JJ j Oja^*ö •> e ' * / ' o ( J * i III
\ • V
Bu kitabenin altında, dikdörtgen şeklinde bir
kapak mevcuttur. Kapağı çeviren sular ve iki ta
rafındaki şakulî şeridler, kabartma rûmîlerle mü
zeyyendir. 055x032 m. eb'adındaki kapak üze
rine, yukarıdaki kitâbenin devamı yazılmıştır:
^ i * i / 1>1 ¿7* ı„ ö
" ” c ' 1 <— . I
*
C /i/*' £ Ç U M * cr ' l/ ^ ı
'M 1 LJ1 „ i
• *
'j j , _ t
-
' .1
• 0
♦ « A Sc s ı . n
U t / V '. v '
0 *
Kitâbenin Türkçesi:
O, âlemlerin kutbu olan, kâinattakilerin ruh
O İİJ ^ d ^ U - A
• . larını dirilten, Hak 'km, milletin ve dinin Celâli,
Tanrı habercileriyle Peygamberlerin vârisi, ‘ Tanrı
dostlarıyla kemâl sahiplerinin sonu, yüce rütbeler
le, yüksek faziletler ve menkıbeler sâhibi Belhli Hü
* ‘ - -» seyin oğlu Muhammed'in oğlu Muhammed'dir.
Tanrı 'nın rahmeti, senâsı ve selâmı üzerine olsun.
84 MEHMET ÖNDER
IV
J r's fs ' iy> >
Sandukanın arka cephesinde, aynı şekilde iş
♦ • I •
lenmiş, ikinci bir kapak daha mevcuttur. Üzerine V A
yukarıdaki kitâbenin devamı ile Mevlâna Celâled-
I—f t/O U j aJ 1 cZf li J
din'in 5 cemâzelâhir 672 h. (17 Aralık 1273) de ■
♦
vefâtına ve sandukanın Selim oğlu Abdiilvâhid'in
eseri olduğuna dâir şu kitâbe vardır:
Ç ' < J > s L -f^ £
^ [L/> )
* V
S. '
m m
'rjL s v S „ o
M*
*— r s j s U , v ’
\
♦ ^
• v*
Kitâbenin Türkçesi:
. Allah, ruhunu kutlu, toprağım mübarek etsin. * /. \
Altıyüzyetmişiki yılı Cumâd-el-âhirinin beşinci
günü âhirete göçtü. Bu merkad. Tanrı onu affet-,
sin, mimar Selim oğlu Abdülvâhid'in san'at eserle
rindendir.
L> ^ ^ ¿ -¿ A , U l,
Sandukanın ön cephesinde ve üstteki şerid üze
rinde Mevlâna'nın Dîvânh Kebîr adlı eserinden se
çilmiş 9 beyitlik bir gazel yazılıdır. Gazel, ön cep
heden başlamakta ve sandukayı çevirmektedir:
Gazelin Türkçesi:
2- öldüğüm gün, benim tâbutumu omuzlar
üzerinde gördüğün zaman, bende bu cihanın derdi
U* V * d f jf t - 1 var sanma.
2- Bana ağlama, yazık yazık, vah vah deme.
Şeytanın tuzağına düşersen, vah vah’m sırası o
zamandır, yazık yazık o zaman denir.
l# v U ?* a/ 1 • ü li 3- Cenâzemi gördüğün zaman ayrılık ayrılık
deme. Benim buluşmam, görüşmem o zamandır.
4- . Beni mezara koyunca elvedâ elvedâ de
!✓ _ Y me. Mezar, cennet topluluğunun perdesidir.
5- Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret.
^ ^ Güneşle aya batmadan ne ziyan gelir ki.
6- Sana batma görünür ama, o doğmadır.
Mezar, hapishane gibi görünür ama, canın (hapis
ten) kurtuluşudur.
MEVLANA'NIN AHŞAP SANDUKASI 85
7- Vere hangi tohum ekildi de tekrar Ditme
di. Neden insan tohumuna gelince bitmeyecek zan-
nına düşüyorsun? * ♦ ♦
8- Hangi kova kuyuya salındı da dolu olarak
çıkmadı. Can Yusufu kuyuya düşünce niye ağlasın.
9- Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta
aç. Çünkü artık hay-huy 'un, mekânsızhk âleminin
boşluğundadır.
VI - r L "!
Yine Sandukanın ön cephesinden başlıyan ve
alttan sandukayı çeviren şerid üzerinde Divânn Ke-
bîr'den alınmış 10 beyitlik şu gazel yazılıdır:
v ' /
Gazelin Türkçesi:
1- Eğer toprağımdan buğday çıkar da, o
buğdayın unuyla ekmek pişirirsen o ekmek sar
hoşluğunu arttırır.
i'* 2- Hamur da, ekmekçi de deli dîvâne olur,
m
fırın bile sahroşca beyitler terennüm eder.
3- Eğer mezarımı ziyarete gelirsen, üstüm
deki toprak yığınını oynar görünür sanma.
j J ^ ü o y . v
4- Ey kardeşim, meclisime defsiz gelme.
Çünkü Hüdâ meclisinde eamlı olmak yaraşmaz.
5- Çenem bağlanmış, mezarda yatmadayım
amma, ağzım, dildârın verdiği afyonu çiğnemede,
emmededir.
6- Kefenimden bir parçacık yırtar da göğsü
ne bağlarsan canından harabeliğe bir kapı açılır.
* ~ « 7- Her yandan sarhoşların çalıp çağırmasını
duyarsın, duyarsın, işin iş olur, her işten bir iş do
ğar sana.
8- Tanrı beni aşk şarabından yaratmıştır,
ölsem bile o aşkım ben.
9- Ben öylesine bir sarhoşum ki aslım aşk
şarabı. Söyle, meyden, sarhoşluktan başka ne do
mt
ğar?.
10- Ruhum, Tebrizli Şemseddîn’in ruhunun
burcuna uçar da bir daha gelmez artık.
VII
' \ *
Sandukanın arka cephesindeki kemerli yüze
yin üst kısmında ve kemeri çeviren şerid ile yatay
şerid üzerinde yine Dîvânn Kebîtldeki bir gazelin
şu mısraları yazılıdır:
* ' *
. S .
/> • /?
• " .
^ J s * s 'V İS * U -'/' l
.
.
<2ly ¿ L l ^ r A ' - V \
MEHMET ÖNDER
Türkçesi:
J j J 1' ^
1- Canı, sen aldıktan sonra, ölmek şeker gibi
bir şey. Seninle olduktan sonra, ölüm, tatlı candan
Türkçesi:
daha tatlı.
2- Kaldır şu tabağı, çünkü Tanrı Halili arzu- Devlet gözü mutlak sihirler göstermededir.
lasa ölüm, bağdır, bahçedir, ûb-ı hayattır. Ruh, Mansur olmuştur, Enel-Hak demededir.
3- Burada ölümdür amma, o yanda doğum (Mesnevî, c: V., b: 2536).
dur.
t
VIII O jf „ O
Sandukanın dört cihetinde, kâidede eşkenar
dörtgen şeklinde, kafesli birer pervaz mevcuttur.
Dört ayrı parçadan ibaret pervazlar, etek şeklinde < ıJ f ¿ ¿ s
• ♦
satıha yayılmış ve ufkî kenarları üzerine Mesnevî'-
den seçilmiş şu beyitler yazılmıştır:
Türkçesi:
Sevgilinin sureti gizlenince, gitti de sevgilinin
mânasıyla eş oldu. (Mesnevi, c: IV., b: 4617).
s ^ p s a v u . ^ .t
* ' '
t
t
Türkçesi:
Ben padişahın doğanıyım Güzelim işin kutlu. Türkçesi:
Leşe tenezzül etmem. Gerkes değilim ben. (Mesne
vi c: vı., b: 4110). Zaten görünen beden, sonuna gitmek için ku
rulmuştur. Fakat mânâ ebediyen neş'eli bir halde
yaşıyacaktır. (Mesnevî, c: VI., b: 873).
\
* * *
«•I
rJj
Türkçesi:
Türkçesi: O darılış, o zahmet, olduysa bile ancak bedene
oldu. Sevgiliyse incinmeden, zahmetsizce sevgili- v
Can doğanım, yine yüzlerce suret dokur. De
ye gitti, ona kavuştu. (Mesnevî, c: VI., b: 4874).
veyi yaralar, Sâlihi değil. (Mesnevi, c: IV., b:
2648)
-r
O J t v
Türkçesi:
Türkçesi:
Ben tenden soyundum, o hayalden soyundu.
Salih, bir kudret gösterdi mi dağ, onun gibi Artık vuslat ilinin en ileri makamlarında salınma
yüzlerce deve doğurur. (Mesnevi, c: IV., b: 2649). dayım. (Mesnevî, c: VI., b: 4619).
MEVLÂNA'NIN AHŞAP SANDUKASI
Türkçesi:
Yokluk, rütbelerin en üstünü olduğundan yok
o f - \
sullar, herkesi geçmişler, öndülü almışlardır. (Mes
nevi, c: VI., b: 1461).
' ¿ h
Türkçesi:
Tanrı san'atınm iş yurdu, tezgâhı yokluktadır.
Varlığa aldanmışsın, yok nedir, ne bilirsin sen?
(Mesnevî, c: lll.,b:4515).
Türkçesi:
Çünkü Tanrı sırrının madeni ve hâzinesi yok
♦ luktan başka bir yerde tecelli etmez. (Mesnevî, c:
/•
VI., b: 1367).
Türkçesi:
Bütiin ustalar hünerlerini göstermek için
yokluk ararlar, sanıklık isterler. (Mesnevî, c: VI.,
b: 1468).
Türkçesi:
Aslan değilsen kendine gel, ayağını ileriye at
ma. Çünkü ecel kurttur, canınsa bir koyun. (Mes
nevî, c: III.,b: 3998). -
Türkçesi:
Hasılı ustaların ustası ihtiyaçsız. Tanrının iş IH
yurdu da yokluktur. (Mesnevî, c: VI., b: 1469).
♦
Türkçesi:
Fakat abdal değilsen, koyunun arslan kesil
mişse emin olarak gel, ölümün alt olmuştur artık.
(Mesnevî, c: III., b: 4079).
Türkçesi:
Bu yokluk nerde daha fazlaysa Tanrının işi de
oradadır, tezgâhı ve iş yurdu da orada. (Mesnevî,
c: VI., b: 1460). A ' J ' j , 1 _ ı V
v fJ i> l j r * . IV
A
Türkçesi:
Abdal kimdir? Nefsi ruha dönen, şarabı Tan
rı tedbiliyle sirke kesilen. (Mesnevî, c: III, b: 4080)
\
88 MEHMET ÖNDER
IX
Sanduka'nın sağ cephesinde, dikdörtgen şek
lindeki rûmî ve geometrik bezemelerle doldurul
muş panonun üzerinde, karşılıklı iki kitâb' var
dır. Şâkulî yazılan kitabelerin ilkinde, Sanduka'yı
imâl eden san'atkâra âit şu satır okunmaktadır:
Türkçesi:
Varlığı, Tanrı zâtının varlığındandır. Vasfı,
Tanrı vasfında yok 'olmuştur. Mesnevî, c: III., jr ^ ' ¿ ) l D r u / v J 1
b: 3670).
Türkçesi:
Konyalı Genak oğlu Hümam-üd-din Muham-
_ Ü I V - * ► O U c lJ T *
- * /> med (bu sandukayı) yaptı. Diğçr kitâbe, bunun
karşısında ve şöyledir (Kur'an-ı Kerim Lokman
t ^ ^—1 t ^ Suresi, âyet: 33)
’ • • m
Türkçesi:
Güneşin önündeki mum alevi gibi, bir bakım
dan yoktur, bir bakıma vardır. (Mesnevî, c: III.,
b: 3671). ♦ y iu L
\
Ayetin Meâlen Tercümesi:
"Allah'ın vâ’di (hiç şüphe yok ki), haktır.
Dünya hayatı, sizi aldatmasın. Aldatıcıların en al
m 0 datıcısı olan (şeytan) Allah hakkında sizi şaşırt
masın, "
/•
Sandukanın kâidesini çeviren meyilli pervaz
Türkçesi: lar muşârabi ile süslenmiş ve üzerine kûfî yazılar
işlenmiştir. Zamanla gerek muşârabi ve gerekse
Güneş gibi doğruluk geliniyle tanyerinde uçup
kûfî yazıyı teşkil eden ahşap parçaların bir kısmı
durur, sureti de gelin duvağına benzer. (Mesnevî,
kaybolmuş ve elimize geçen parçalarla birlikte
c: III., b: 3578).
tarafımızdan restore edilmiştir. Okuyabildiğimiz
kûfî'ler şöyledir:
U -U ........................» 'J flÖ M -
m *
Türkçesi:
Şüphe yok ki onlar benim kubbelerimin al A iı - r
tında gizlidirler. O yüzden de Tanrıdan başka kim i
secikler bilmez onları. (Mesnevî, c: III., b: 3667).
.YY
• • m
Sanduka'ya Dâir Rivâyetler:
Mevlâna'nın üzerinde iken, XIV. cı yüzyılda
c? S * Sultân'ül-ulema üzerine kaldırılan Sanduka, Mevlâ-
A \
na'nın mezarı önündeki "Post Kubbesi" altında
Türkçesi: bulunan ve "Huzûr-ı Pîr" denen mahalden bakılın
Su kuşundtın başkası denizde yüzemez. Tanrı, ca, ayaktaymış hissini vermektedir. Zira, Mevlâna
doğrusunu daha iyi bilir, anlayıverir artık. (Mesne Türbesi'ni teşkil eden fil ayaklarından biri, Sandu-
vî, c: III., b: 3384). ka'mn yan cephesini kapatmakta, yalnız Sanduka
Description:Mevlâna Türbesinin tnşaası. Büyük mütefekkir ve mutasavvıf Mevlâna Celâ . metrik desenler, beş köşeli yıldız ve rûmî motifler işlenmiş, altındaki ufkî