Table Of Contentrapor
Bir eşitlik arayışı: Türkiye’de azınlıklar
Türkiye, Diyarbakır’da bir Kürt kızı.
Carlos Reyes-Manzo/Andes Haber Ajansı.
Teșekkür Uluslararası Azınlık Hakları Grubu
Bu rapor, Uluslararası Azınlık Hakları Grubu (MRG) ve Uluslararası Azınlık Hakları Grubu, tüm dünyadaki etnik,
Diyarbakır Barosu tarafından ortaklaşa yürütülen “Türkiye’de dinsel ve dilsel azınlıkların ve yerli halkların haklarını güvence
ayrımcılıkla mücadele ve azınlık haklarının desteklenmesi” altına almak ve topluluklar arasında işbirliği ve anlayışı
başlıklı projenin bir parçası olarak hazırlanmış ve geliştirmek için çalışan bir sivil toplum kuruluşudur (STK).
yayımlanmıştır. Faaliyetlerimiz uluslararası savunuculuk, eğitim, yayın ve
destek eli uzatma konularına odaklanmaktadır. Azınlıkları ve
Bu projenin amacı, Türkiye’deki azınlıkların, Avrupa yerli halkları temsil eden dünya çapındaki örgütlerden oluşan
standartlarında ifadesini bulan (ve Kopenhag Kriterleri’ne de ortaklık ağımızın dile getirdiği ihtiyaçlar doğrultusunda hareket
yansıyan) etnik, dilsel ve dinsel haklarının korunmasıdır. etmekteyiz.
Proje, Türkiye’deki azınlıkların yerlerinden edilme, ayrımcılıkla
mücadele yasası ve hak arama yolları ve eğitim hakları MRG, 50’ye yakın ülkede 150’den fazla kurum ile birlikte
sorunlarına eğilmektedir. çalışmaktadır. Yılda iki kez toplanan Yönetim Kurulumuz,
10 farklı ülkeden gelen üyelerden oluşmaktadır.
Bu rapor Avrupa Birliği’nin (AB) mali desteğiyle hazırlanmıştır.
Bu belgenin içeriğinden tümüyle proje ortakları sorumludur ve MRG, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Haklar
bu içerik hiçbir şekilde AB’nin görüşlerini temsil Komisyonu’nda (ECOSOC) danışman statüsüne ve Afrika
etmemektedir. İnsan ve Halkların Hakları Komisyonu’nda (ACHPR) gözlemci
statüsüne sahiptir. MRG, İngiliz hukuku güvencesinde hayır
AB hakkında daha fazla bilgi için lütfen Birliğin resmî internet kuruluşu ve limited şirket olarak tescil edilmiştir. Hayır
sitesini ziyaret ediniz: http://europa.eu/index_en.htm kuruluşu sicil numarası: 282305, Limited şirket numarası:
1544957
© Uluslararası Azınlık Hakları Grubu 2007
Tüm hakları saklıdır
Bu yayında kullanılan malzemeler eğitim veya ticari olmayan başka amaçlar için çoğaltılabilir. Raporun hiçbir bölümü telif hakkı
sahiplerinin önceden açıkça izni alınmaksızın herhangi bir ticari amaçla kullanılamaz. Daha fazla bilgi için lütfen MRG ile temasa
geçiniz. Bu yayının CIP katalog kaydı British Library’den temin edilebilir.
ISBN1 904584 68 3. Yayın tarihi Eylül 2007. DizgiKavita Graphics. Birleşik Krallık’ta geri kazanılmış kâğıt üzerine basılmıştır.
Bir eşitlik arayışı: Türkiye’de azınlıklar, MRG tarafından, çalışma konusunu oluşturan meselenin kamuoyu tarafından
anlaşılmasına katkı sağlamak amacıyla yayımlanmıştır. Metin ve yazarın görüşleri, tüm ayrıntıları ve yönleriyle MRG’nin kolektif
görüşünü temsil etmek durumunda değildir.
Bir eşitlik arayışı: Türkiye’de azınlıklar
İçindekiler
Harita 2
Özet 3
Türkiye – AB Süreci 5
Türkiye – Türkiye Cumhuriyeti’nde azınlık hakları ve önemli olaylar 6
Girişş 7
Azınlık haklarına ilişkin uluslararası standartlar 10
Türkiye’nin azınlık politikaları: yasal çerçeve 12
Türkiye’deki temel azınlık grupları 13
Türkiye’deki azınlıkların korunmasına ilişkin sorunlar 17
İlerleme yönünde adımlar 34
Tavsiyeler 35
Notlar 39
Ç
a
n
ak E
k d
Mugla Denizli Aydin IzmirUsa Manisa KüBalikesir aleBursa Istanbul Tekirdag irneKirklareli
k ta
Bu hya Izm
rdu Bile Ait
r c d
Antalya Isparta Afyon Eskisehir ik apazariDüzce Zongulda
An Bolu Kak Bartin
Kibris Me Karaman Konya Nev Kirsehir Kirikkale kara Çoru Çankiri rabükKastamonu
rs N se m
Antakyain AdanaOsmaniye Kahram igde Kayserihir Yozgat To Amasya Samsun Sinop
a k
Kilis Gaziante Adiyanmaras Malatya Sivas at GireOrdu
p man Erz Gü sun
Sanliurfa Diya Elazig Tuneceli incan müshaneBa Trabzon
rb yb
akir Bing urt Rize
Mardin Batman Muöl Erzurum Artv
s in
0 S
S iirt Bitlis Arda
imak Agri Kars han
I
R Ig
A V d R
K Ha an ir US
2 k Y
0 ka A
0 k ri AZ AZ
m E E
R R
. .
2
BIR EŞITLIK ARAYIŞI: TÜRKIYE’DE AZINLIKLAR
Özet
Türkiye toprakları, geniş bir etnik, dilsel ve dinsel sanık, polise Dink’in Ermeni olduğunu ve “Türklüğe
çeşitliliğe ev sahipliği yapmaktadır. Bu topraklar yalnızca hakaret ettiğini” söylemiştir.
Türk, Kürt ve Ermenilerin değil, aynı zamanda milyon- Ancak Türkiye’nin bir başka yüzü mevcuttur. Dink’in
larca Alevi, Yezidi ve Süryani’nin de vatanıdır. Bunlardan ölümü, üzerlerinde “Hepimiz Ermeniyiz” yazılı pankart-
başka Lazlar, Caferiler, Romanlar, Rumlar, Kafkasyalılar lar taşıyan 100.000’e yakın insanı sokaklara dökmüştür.
ve Museviler de mevcuttur. Ülke sınırları içerisinde Azınlıklara yönelik yerleşik nefretin bir sonucu olan
yüzyıllar boyunca birbiri ile kaynaşmış diller, kültürler ve Dink cinayeti ülke çapında bir dayanışma ifadesiyle
gelenekler bulunmaktadır. karşılanmıştır. Türkiye azınlıkların korunmasına ilişkin
Ne var ki, bu çeşitliliğin kucaklanması yerine, Avrupa standartlarını yakalama yönünde birtakım fiili
Türkiye Cumhuriyeti tarihi milliyetçilik adına azınlıklara adımlar atmışsa da, yapılması gereken daha çok şey
uygulanan sert ve bazen de şiddet içeren baskılara sahne vardır. Türkiye bir dönüm noktasındadır. Gerçek eşitliğe
olmuştur. Devletin kuruluşundan bu yana, azınlıklara doğru ilerleyecek midir?
ilişkin tek koruma 1923 tarihli Lozan Antlaşması’yla Bu rapor, konuya ilişkin uluslararası standartlar
sağlanmıştır. Türkiye, kabul edildiği tarihten itibaren karşısında Türkiye’deki mevcut yasa ve uygulamaları
Antlaşma’yı ihlal etmektedir; ve bu ihlaller Antlaşma’nın ortaya koymaktadır. Türkiye’nin azınlıklara yönelik
kapsamının Ermeni, Musevi ve Hıristiyan Rumlarla tavrının son 6 yılda ne kadar değiştiğini ve daha ne
sınırlanmasından ibaret değildir. kadar yol katedilmesi gerektiğini gözler önüne sererek,
Lozan Antlaşması dışında bırakılan azınlıkların AB’ye katılım sürecinin etkisini değerlendirmektedir.
okullarda ve medyada kendi dillerini kullanmaları ve Bazı yasalar reformdan geçirildiyse de, bu reformlar
dini haklarından tam olarak yararlanmaları yasaklan- çoğu zaman fiili bir değişim yaratmamıştır. Nisan
mıştır. Diğerleri de Türkiye nüfusunu türdeşleştirmeyi ve 2006’da, nüfus cüzdanlarında din hanesinin doldurul-
azınlık dil, kültür ve dinlerini ortadan kaldırmayı ması zorunluluğu kaldırılmıştır. Ancak devlet
amaçlayan politikalara maruz kalmaktadır. Genel olarak, vatandaşlarından dinlerini ilan etmelerini istemeye
eğitim alanında ve siyasi yaşamda yalnızca Türk dili, devam etmektedir. Dolayısıyla, bu haneyi boş bırakan
kültürü ve tarihi hoşgörüyle karşılanmaktadır. gayrimüslimler, dini inançlarını dile getirdiklerinde
Azınlıklar Türk toplumu içerisinde dezavantajlı bir olduğu kadar savunmasız bir konumdadırlar. Bu neden-
konumdadırlar. Yüzde 10’luk seçim barajı azınlık parti- ledir ki, AB’nin Türkiye’deki azınlıkların fiili durumuna
lerinin meclise girmesini engellemektedir. Medya odaklanması ve tüm azınlıklara eşit davranılmasını sağla-
alanında, yıllar boyunca yasaklanmış olan azınlık dil- ması hayati önemdedir.
lerinde radyo ve televizyon yayınları bakımından ciddi Katılım sürecinin doğurduğu en olumlu gelişmeler-
kısıtlamalar söz konusudur. Azınlık dillerinin siyasal den biri, farklı kimliklerinin tanınmasını talep eden
yaşamda ve kamu hizmetlerinde kullanılması halen azınlık örgütlerinin sayısının artmış olmasıdır. Azınlıklar
yasaktır. Ders kitapları azınlıklar hakkındaki kalıp ulusal mahkemelerde ve Avrupa İnsan Hakları
yargıları yeniden üretmektedir. Ayrımcılığa karşı etkili Mahkemesi’nde sorunlarını dile getirmeye ve haklarını
bir yasal mekanizma bulunmamaktadır. Dolayısıyla azın- talep etmeye başlamışlardır. Azınlıkların hapsedilme ve
lıklar, nesiller boyunca, siyasal katılım imkânları öldürülme korkusu olmaksızın bu çabayı sürdürebilmesi
olmaksızın, kimi zaman okuma-yazma bilmeden ve ifade için, AB, toplumun her seviyesinde azınlık hakları ihlal-
özgürlüğü haklarından mahrum şekilde yaşamaya lerinin üstesinden gelmesi için devlete daha çok baskı
mahkûm edilmişlerdir ve bunlar aleyhine başvurabilecek- uygulamalıdır.
leri bir yargı yolu mevcut değildir. Çoğunluğunu Kürt ve Şimdi devletin elinde daha ileri reformlar gerçek-
Süryanilerin oluşturduğu bir milyondan fazla nüfus, leştirmek ve azınlık haklarına yönelik daha fazla koruma
güneydoğudaki evlerinden edilmiş bir halde yaşamak- sağlamak için büyük bir fırsat bulunmaktadır.
tadır. Hükümetin gündeminde yeni bir anayasa bulunmak-
Türkiye Cumhuriyeti’ndeki pek çok azınlık açısın- tadır; bu süreçte, zorunlu din eğitimi gibi ayrımcı
dan, şiddet yaşamın bir parçasıdır ve bu durum anayasal hükümler mutlaka değiştirilmelidir. Devlet
geçtiğimiz sene ağırlaşmıştır. 19 Ocak 2007’de, saygın daha sonra, hem doğrudan hem de dolaylı ayrımcılığı
bir Ermeni insan hakları savunucusu olan Hrant Dink yasaklayan ve cezalandıran kapsamlı bir ayrımcılıkla
İstanbul’da vurularak öldürülmüştür. On yedi yaşındaki mücadele yasasını hayata geçirmelidir.
3
BIR EŞITLIK ARAYIŞI: TÜRKIYE’DE AZINLIKLAR
Devletin ve toplumun, din, dil veya etnik kökenler- tadır. Bu kabul bir kez gerçekleşti mi, eşitliğin sağlan-
ine bakmaksızın tüm grupları, azınlık ve eşit vatandaş ması için ihtiyaç duyulan adımlar çok daha kolay bir
olarak kabul etmemesi, en büyük engel olarak durmak- şekilde atılabilir.
4
BIR EŞITLIK ARAYIŞI: TÜRKIYE’DE AZINLIKLAR
Türkiye – AB Süreci
Eylül 1959: Türkiye, Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) ortaklık Aralık 2004:Avrupa Konseyi, katılım müzakerelerinin başlatılma
başvurusunda bulunur. şartlarını belirler.
Nisan 1987:Türkiye AET için tam üyelik başvurusunda bulunur. Haziran 2005:Komisyon, gözden geçirilmiş bir Katılım Ortaklığı
teklifi ve AB ile Aday ülkeler arasındaki sivil toplum
1993:AB’nin,katılım talebinde bulunan ülkeler için Kopenhag diyaloğuna ilişkin bir Tebliğ çıkartır. AB’ye göre: “Bu tebliğ,
Kriterleri’ni kabulü. Devletler “azınlıkların korunmasını ve AB sivil toplumu ile aday ülkeler arasında nasıl bağ kurula-
saygı görmesini … güvence altına alan kurumlara” sahip cağını ve bu bağların nasıl kuvvetlendirileceğini ortaya
olduklarını kanıtlamalıdır. koyan genel bir çerçeve sunmaktadır. Türkiye’yle karşılıklı
bilgi alışverişi bilhassa zayıf olduğu, ve yanlış anlama ve
Aralık 1997:Lüksemburg Zirvesi’nde, Türkiye’nin Avrupa Birliği endişeler daha yaygın olarak gözlendiği için diyalog
üyeliğine uygun olduğu ilan edilir. konusunda bu ülkeye özel ilgi gösterilecektir”.
Aralık 1999:AB Helsinki Konseyi, Türkiye’yi diğer aday ülkelerle 3 Ekim 2005:Türkiye’yle Katılım müzakerelerinin resmen başla-
eşit düzeyde bir AB aday ülkesi olarak tanır (bkz. s. 7). masının ardından müzakereleri yönetecek ilkeleri ortaya
koyan Müzakere Çerçevesinin Konsey tarafından kabulü.
Mart 2001:AB Bakanlar Konseyi AB-Türkiye Katılım Ortaklığı
belgesini kabul eder. Aralık 2005:Gözden geçirilmiş Türkiye Katılım Ortaklığı bel-
gesinin Konsey tarafından kabulü.
Mart 2001:Türk hükümeti Müktesebatın (AB Yasaları) Benimsen-
mesi’ne yönelik Ulusal Programı’nı sunar (bkz. s. 11). Kasım 2006:Komisyon, Türkiye’yle katılım müzakereleri
konusunda Konsey’e sunulmak üzere bir Tebliği kabul eder.
Eylül 2001:TBMM, AB üyeliği için Kopenhag siyasi kriterlerinin Tüm tarihler http://ec.europa.eu/enlargement/turkey/
gereklerini yerine getirmeye yönelik kapsamlı bir anayasal key_events_en.htm adresinden alınarak hazırlanmıştır.
reform yapar.
Aralık 2006:Komisyon’un Avrupa Parlamentosu’na ve Konsey’e
Ağustos 2002:TBMM, Kopenhag siyasi kriterlerinin gereklerini sunduğu Genişleme Stratejisi ve Temel Zorluklar 2006-2007
yerine getirmeye yönelik siyasal reformlarla insan hakları Raporu’nda şu ifadeler yer almaktadır: “Ceza Kanunu’nun
alanında reformlar yapmaya başlar. 301. maddesinin kaldırılması veya değiştirilmesi ve mevzu-
atın tümüyle Avrupa standartlarına uygun hale getirilmesi ile
13 Aralık 2002:Kopenhag Avrupa Konseyi, Avrupa Konseyi’nin ifade özgürlüğünün gecikmeksizin güvence altına alınması
Aralık 2004’te Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini yerine gereklidir. İfade özgürlüğünün yanı sıra, din özgürlüğünün,
getirdiğine karar vermesi halinde AB’nin katılım müzak- kadın haklarının, azınlık haklarının ve sendikal hakların da
erelerini başlatacağını kararlaştırır. güçlendirilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerekmek-
tedir. Aynı zamanda Türkiye’de, Güneydoğu’daki ciddi
Mayıs 2003:AB Bakanlar Konseyi, Türkiye Katılım Ortaklığı’nın ekonomik ve sosyal sorunların ele alınması ve Kürt nüfusun
ilke, öncelik, ara hedef ve şartlarını belirler. hak ve özgürlüklerini tam olarak kullanmasının sağlanması
yönünde çabalara da ihtiyaç bulunmaktadır”.
Ekim 2004:Komisyon, “Türkiye’nin Üyelik Perspektifinden Kay- http://ec.europa.eu/enlargement/pdf/key_documents/2006/
naklanan Meseleler” başlıklı raporuyla birlikte, “Türkiye’nin nov/com_649_strategy_paper_en.pdf
Katılım Yönünde İlerlemesi Üzerine Avrupa Komisyonu’nun
Tavsiye Kararları”nı da sunar. 2015:Türkiye AB’ye katılır?
5
BIR EŞITLIK ARAYIŞI: TÜRKIYE’DE AZINLIKLAR
Türkiye – Türkiye Cumhuriyeti’nde
azınlık hakları ve önemli olaylar
1923:TBMM cumhuriyeti ilan eder ve Kemal Atatürk’ü cumhur- 2004:İlk özel Kürtçe dil kursu açılır (bkz. s. 18).Devlet televizy-
başkanı olarak seçer (bkz. s. 8). Lozan Antlaşması onunda ilk Kürtçe program yayımlanır (bkz. s. 19).
Türkiye’deki “gayrimüslimlere” bazı azınlık hakları tanır
(bkz. s. 8, 12). 2005:İstanbul’daki Roman bölgelerinin kamulaştırılması kararı
çıkartılır. Romanlar, adil olmayan muamelelere tabi tutulur
1928:Türkiye resmen laik hale gelir: Devletin dininin İslam (bkz. s. 30).
olduğunu belirten hüküm Anayasa’dan kaldırılır (bkz. s. 22).
Nisan 2006:Güneydoğu’da Kürt göstericiler ile güvenlik güçleri
1934:Trakya’daki Musevilere yönelik toplu saldırılar (bkz. s. 8). arasındaki çatışmalarda en az bir düzine insan öldürülür.
İstanbul’da bunun üzerine yaşanan olaylarda pek çok insan
1949:Türk olmayan köylerin isimlerinin devlet tarafından Türkçe hayatını kaybeder.
isimlerle değiştirilmesine izin veren yasa kabul edilir
(bkz. s. 20). 2006:TBMM’den, AB’yi kaygılandıran ve hak örgütlerinin işkenc-
eye davetiye çıkartmakla eleştirdikleri yeni bir terörle
1955:İstanbul’daki gayrimüslimlere yönelik toplu saldırılar mücadele yasası geçirilir (bkz. s. 25, 36).Roman ailesine
(bkz. s. 8). yüzlerce kişi saldırır; kimse tutuklanmaz (bkz. s. 33).
1960:Askeri darbe. Ocak 2007:Gazeteci ve Ermeni cemaati önderi Hrant Dink
katledilir. Cenazesinde 10.000’i aşkın kişinin katıldığı bir
1965:Devlet İstatistik Enstitüsü nüfus sayımından elde edilen gösteri yürüyüşü düzenlenir. Başbakan Erdoğan,
anadile ilişkin bilgileri açıklamayı bırakır (bkz. s. 13). demokrasiye ve ifade özgürlüğüne kurşun sıkıldığını söyler
(bkz. s. 15, 32). http://www.guardian.co.uk/international/
1971:Ordu “muhtıra” ile siyasete müdahale eder ve Başbakan story/0,,1997149,00.html
istifa eder.
Şubat 2007:Eski parti başkanı ve 12 Kürt yanlısı siyasetçi,
1980:Askeri darbe. Kürtçe konuşma yaptıkları için altı aydan bir yıla değişen
hapis cezalarına çarptırılır (bkz. s. 27).
1982:Temel hak ve özgürlükleri sınırlayan yeni anayasa yürürlüğe
girer. Zorunlu din eğitimi (Sünni İslam) getirilir (bkz. s. 36). 12 Nisan 2007:Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, basın
açıklamasında, AB’yi ve MRG’yi Türkiye’deki azınlıklara
1991:Kürt milletvekili Leyla Zana TBMM’de kendi dilinde ilişkin faaliyetlerinden ötürü eleştirir (bkz. s. 8).
konuşur; tutuklanır ve diğer üç milletvekili ile birlikte 15 yıl
hapis cezasına çarptırılır. 27 Nisan 2007:Genelkurmay Başkanı, bir basın açıklamasında,
“‘Ne mutlu Türküm diyene!’ anlayışına karşı çıkan herkes
1992:20.000 Türk askeri PKK’ya karşı yürütülen operasyonda Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır”
Irak’ta Kürtlerin bulunduğu güvenli alanlara girer. ifadesini kullanır; bu açıklama siyasetçiler, medya ve sivil
toplum tarafından yaygın olarak, hükümete yönelik bir
1994:Anayasa Mahkemesi Kürt yanlısı Demokrasi Partisi’ni (DEP) muhtıra veya bir darbe teşebbüsü olarak algılanmıştır
kapatır. (bkz. s. 8).
1995:Kuzey Irak’taki Kürtlere karşı, 35.000 Türk askerinin görev Mayıs 2007:Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, çokdilli
aldığı büyük bir askeri taaruz başlatılır. belediye hizmeti sunduğu için Danıştay tarafından
görevden alınır ve belediye meclisi feshedilir (bkz. s. 21).
2001:Fransız Ulusal Meclisi’nin Osmanlı İmparatorluğu’nda
Ermenilerin öldürülmesini soykırım olarak tanımasıyla 22 Temmuz 2007:AKP, genel seçimlerde ikinci kez tek başına
Fransa ile diplomatik sorunlar baş gösterir.Anayasa hükümet olmasına yetecek şekilde 341 sandalye kazanır;
değişiklikleri bkz. Birçok yazar, yayıncı ve düşünürün 22 Kürt yanlısı milletvekili seçilir, 1991’den beri ilk kez
Ermeni veya Kürt meselesi konusunda devletin görüşüne TBMM’ye girmektedirler (bkz. s. 25, 35).
aykırı görüşler ifade ettiği için kovuşturulmasında kullanılan
301. maddenin kabulü (bkz. s. 24). Ağustos 2007:Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilir.
2002:TBMM Kürtçe eğitim ve radyo-televizyon yayını üzerindeki 3 no’lu not ve rapor içerisindeki sayfa referansları dışında, tarihlere
yasakların kaldırıldığını ilan eder (bkz. s. 18). ilişkin yukarıdaki tüm metinler http://news.bbc.co.uk/1/hi/world/
europe/1023189.stm.stm ve www.minorityrights.org adreslerinden
2003:TBMM ifade özgürlüğü ve Kürtçe dil hakları üzerindeki alınmıştır.
sınırlamaları gevşeten yasalar çıkartır (bkz. s. 20).Kürtler
çocuklarına Kürtçe isim koyma konusunda halen büyük
oranda engellenmektedir (bkz. s. 20).Anayasa Mahkemesi
Kürt yanlısı Halkın Demokrasi Partisi’ni (HADEP) kapatır.
6
BIR EŞITLIK ARAYIŞI: TÜRKIYE’DE AZINLIKLAR
Giriş
Türkiye’nin 1999 yılında Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik Tarihsel Arkaplan1
için adaylığa resmen kabulü, 2002 yılında Adalet ve
Kalkınma Partisi’nin (AKP) iktidara gelmesinin ardından “Azınlık hakları” kavramının Türk devleti ve toplumu
hızlanan, eşi benzeri görülmemiş bir siyasi reform süreci için ihtilaflı çağrışımları mevcuttur. Şu anda Türkiye
başlatmıştır. Etnik ve dilsel azınlıklara sınırlı ve şarta Cumhuriyeti’ni oluşturan toprakların çok uzun yıllar
bağlı dil haklarının tanınması ve gayrimüslim azınlıklara boyunca farklı etnik ve dinsel gruplara ev sahipliği yaptığı
yönelik birtakım mülkiyet hakkı ihlallerinin giderilmesi düşünüldüğünde bu durum şaşırtıcı gelebilir. İmparator-
yönünde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir; ancak daha luk, on dördüncü yüzyıldan yirminci yüzyıla dek,
yapılması gereken çok şey bulunmaktadır. çoğunlukla Türkçe konuşan, Sünni Müslüman ve etnik
Temmuz 2007 genel seçimleri öncesinde, tek başına olarak Türk olmayan devşirmelerin (Fethedilen topraklar-
iktidar olmasına yetecek sayıda milletvekilliği elde dan genç yaşta orduda ve sarayda hizmet vermek üzere
etmeyi arzulayan AKP hükümetinin siyasi reform alınan ve İslamiyet’i kabul eden çeşitli etnik kökenlere ait
sürecine bağlılığında gözle görülür bir zayıflama olmuş- Hıristiyanlar) ağırlıklı olduğu Osmanlılar tarafından
tur. Bazı AB ülkeleri, Türkiye’nin üyeliğine tam ve yönetilmiştir. İmparatorluk içerisinde azınlıklara yönelik
sağlam destek sunma noktasından, Türkiye’yle aralarına gerçek bir hoşgörünün varlığı, millet sistemi içerisinde
mesafe koymaya doğru bir kayış göstermişlerdir. dini grupların kendi kendilerini yönetme konusunda
Türkiye’de insan ve azınlık haklarını koruma yönündeki sınırlı bir özerkliğe sahip olmasını da mümkün kılıyordu.
olumlu gidişat, terörle mücadele yasasının çıkartılması; Millet sistemi, en üstte Sünni Hanefilerin yer aldığı,
Türkiye’nin azınlık politikasını eleştirdikleri ve/veya cemaatler arası gayri resmî bir hiyerarşiye dayanıyordu.2
azınlık haklarını savundukları için aydınlar ve yazarlar İmparatorluk, 1492’de İspanya’dan sürülen binlerce Yahu-
aleyhine açılan ceza davaları; yükselen milliyetçilik ve di mülteciyi topraklarına kabul ederken, aynı dönemde
ırkçılık; aşırı sağ grupların güçlenmesi; azınlıklara yöne- İspanya’dan sürülen Müslümanlara daha mesafeli yak-
lik saldırıların artması; ve yalnızca medya ve sivil toplum laşmıştır. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun son
açısından değil, en yüksek makamlardaki devlet yetk- dönemlerinde, hem azınlık hem de çoğunluk grupları
ilileri tarafından da ayrımcı bir üslup kullanılmasının arasında hak ve özgürlük taleplerinin yanı sıra milliyetçilik
olağan hale gelmesi ile gerilemiştir. de baş göstermiştir. Yönetimin toplumdan yükselen
Hükümetin AB sürecine bağlılığı, ve güçlü bir sivil demokratikleşme ve eşit muamele taleplerini karşılayama-
toplum tarafından demokratikleşme ve insan hakları ması, başta Rusya, Fransa ve zaman zaman da İngiltere
talepleriyle yaratılan baskılar birer umut ışığı yakmakta gibi dış güçlerde, Hıristiyan azınlıkların hamisi olma iddi-
ise de, Ermeni meselesine ilişkin muhalif görüşleri dil- asıyla Osmanlı’nın içişlerine karışma cesareti
lendiren, önde gelen bir gazeteci ve aydın olan Hrant uyandırmıştır. Bu süreç, Rusya’yla 1915’te yapılan savaş
Dink’in 19 Ocak 2007’de katledilmesi Türkiye’de azın- sırasında, Anadolu’daki Hıristiyan cemaatlerin –Ermeniler,
lıkların ve onların savunucularının zor bir süreçle karşı Süryaniler ve Rumlar3 – neredeyse tümüyle yok edilmesi
karşıya olduğunu ortaya koymuştur. ile sonuçlanmıştır.
Ancak AKP’nin Temmuz 2007’deki seçimlerle ikti- Osmanlı İmparatorluğu ve müttefiklerinin yenilgisinin
darını koruması ve AB’ye katılma yönündeki reform ardından yapılan 1919-20 barış antlaşmalarında, galip
sürecinin hızlandırılması konusunda dile getirdiği devletler mağluplardan ve yeni kurulan devletlerden etnik,
bağlılık umut yaratmaktadır. Ağustos 2007’de Abdullah dilsel ve dinsel azınlıkların haklarını güvence altına
Gül’ün –AB’ye üyelik için öngörülen insan hakları koşu- almalarını talep etmiştir. Sevr Antlaşması ile Türkiye’ye de
lunu yerine getirmek için çok gayret gösteren eski azınlıkları koruma yükümlülüğü getirilmiştir. O dönemde
dışişleri bakanı– yeni cumhurbaşkanı olarak seçilmesi de yapılan diğer antlaşmalar gibi bu antlaşma da, Türkiye’nin
azınlıkların korunması anlamında cesaret uyandıran bir “ırksal, dinsel veya dilsel” azınlıkların haklarını, hiçbir fark
gelişmedir. Pek çok şey, yeni hükümetin reformları gözetmeksizin güvence altına almasına ilişkin hükümler
gerçekleştirme yönünde siyasi irade göstermesine ve sivil içermekteydi. Fakat aynı zamanda, eski Osmanlı toprak-
ve askeri kurumlara göğüs germe becerisine bağlıdır. larının büyük bir kısmı İtilaf devletleri tarafından işgal
Hükümetin yeni bir “sivil” anayasa hazırlama sürecine edilmiş durumdadır; İngiliz ve Fransızlar Arap bölgesinin
girişmesi ümit vaat eden bir başlangıçtır. büyük bir kısmını ele geçirmiş, İtalya, Fransa ve
7
BIR EŞITLIK ARAYIŞI: TÜRKIYE’DE AZINLIKLAR
Yunanistan Anadolu topraklarını işgal etmiştir. İstanbul imsenen politikalar yoluyla homojenleştirme politikalarına
İngilizler tarafından işgal edilmiştir. maruz bırakılmıştır: 3 Mart 1924’te Diyanet İşleri
Türkiye’nin buna cevabı, Mustafa Kemal Atatürk Başkanlığı’nın (Diyanet) kurulması;12“Vatandaş Türkçe
önderliğinde yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması konuş!” kampanyaları;13Türk tarihi ve dilinin üstün-
olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, yaklaşık 50 yıl içerisinde lüğünü savunan milliyetçi kuramlar;14azınlıkların “Türk
topraklarının %85’ini ve nüfusunun da %75’ini kaybeden kültürü” içerisinde asimile olmaları düşüncesiyle nüfusun
büyük bir imparatorluğun kalıntıları üzerine inşa çoğunlukla Türklerden oluştuğu bölgelere zorla yerleştir-
edilmiştir.4Türkiye Cumhuriyeti, zaferle sonuçlanan Kur- ilmeleri;15Türkçe olmayan isimlerin kullanımının
tuluş Savaşı’nın ardından, 1923’te yapılan Lozan yasaklanması;16okullarda17ve mahkemelerde18azınlık dil-
Antlaşması müzakerelerinde Avrupalı güçlerin isteği üzer- lerinin kullanımının yasaklanması; ve askeri okullara
ine “gayrimüslimlere” azınlık hakları tanımayı bir kez girebilmek ve kamu sektöründe çalışabilmek için “Türk
daha kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu Antlaşma ayrıca ırkına mensup olma” şartının getirilmesi.19Böylece, çeşitli
tüm vatandaşlara da sınırlı dil hakları tanımıştır.5Bu etnik grupların farklı kültürleri, dilleri ve tarihleri tam
nedenledir ki, Türkiye’de “azınlık hakları” kavramının içiş- vatandaşlık “ödülü” karşılığında bastırılmıştır.
lerine haksız bir müdahaleyle ilişkilendirildiği tarihsel bir Türkiye’nin, tüm aday ülkeleri azınlıklara koruma
hatıra mevcuttur ve bu haklar resmî söylemde gayrimüs- sağlanmasını ve saygı gösterilmesini güvence altına alan
limlere 1923’te ilk ve son kez tanınan özel bir muamele kurumların istikrarını sağlamak zorunda kılan AB Kopen-
olarak tanımlanmaktadır. Bazı gayrimüslimler (fiilen yal- hag katılım kriterlerine uyma zorunluluğuyla karşı karşıya
nızca Ermeniler, Rumlar ve Museviler) için ayrı bir kaldığı ortam işte buydu. Türkiye bu AB şartını yerine
hukuki rejim oluşturulurken, “Türk” olarak sınıflandırılan getirebilmek için esaslı reformlar gerçekleştirmek zorunda
tüm Müslümanlar homojenleştirme politikalarına maruz kalırken, “azınlık” kavramı bir çekişme konusu olmaya ve
kalmıştır. Bu ikilem içerisinde azınlık statüsü ile tam ayrımcı tepkileri tetiklemeye devam etmektedir. En üst
vatandaşlık arasında bir takas durumu mevcuttur: düzeylerdeki devlet yetkilileri, azınlık kimliğini isten-
Gayrimüslimler azınlık haklarını elde etmenin bedelini meyen ve değersiz bir statü gibi göstererek saldırgan
ağır ödeyerek “ikinci sınıf vatandaş” konumuna itilmiş ve beyanlarda bulunmaktadırlar. Örneğin, Demokratik Sol
çeşitli etnik grupların yanı sıra İslamiyet’in Sünni dışında- Parti (DSP) başkanı Zeki Sezer, hükümeti AB’ye gire-
ki mezheplerine ait bireyler de “tam vatandaşlık” bilmek adına Kürtleri ve Alevileri azınlık gibi göstermekle
edinebilmek için farklılıklarını bastırmak zorunda “suçlamıştır”.20Azınlık haklarını savunmak, milliyetçiler
kalmışlardır. ve bazı devlet görevlileri tarafından devlete yönelik bir
Anadolu’nun gayrımüslimlerden arındırılma süreci, komplo veya ihanet olarak algılanmaktadır. Son olarak
1923’te gerçekleştirilen ve Türkiye ile Yunanistan’ın birkaç Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, bir basın toplan-
istisna dışında ülkelerindeki Rum ve Türk azınlıkları tısında AB’yi, Türkiye hakkındaki raporlarında Aleviler ve
“değiş tokuş”, yani sürgün etmelerini öngören nüfus Kürtler gibi etnik ve dinsel grupları azınlıklar olarak
mübadelesi anlaşması6ile Lozan’dan sonra da devam adlandırmak suretiyle Cumhuriyet içerisinde yeni azınlık-
etmiştir. Geriye kalan gayrimüslimler ise esasen, azınlık lar yaratmakla suçlamıştır. Aynı konuşmada Büyükanıt,
koruma rejimi kisvesi altında ikinci sınıf vatandaşlık MRG’yi, Türkiye’de azınlıkların korunması üzerine bir
kazanmışlardır. Resmî korumaya karşın, 1923’ten itibaren proje yürütmekle ve Türkiye’deki, Süryaniler ve Romanlar
yürütülen bir dizi politika bu azınlıkların birer grup gibi bazı etnik, dilsel ve dinsel grupları azınlık olarak
olarak neredeyse yokedilmesine katkıda bulunmuştur: değerlendirmekle suçlamıştır.21Bunun hemen ardından,
toplu saldırıların teşviki ve bunlara göz yumulması 27 Nisan tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’nın internet
–1934’te Trakya’daki Musevilere7ve 1955’te İstanbul’daki sitesinde yayımlanan –siyasetçiler, medya ve sivil toplum
gayrimüslimlere8 –, 1941 ve 1942’de amele taburlarında tarafından yaygın bir şekilde, hükümete yönelik bir
hizmet vermek üzere yalnızca gayrimüslimlere yönelik muhtıra veya darbe girişimi olarak yorumlanan– gece
askerlik çağrısı,91942’de gayrimüslimlere yönelik oransız yarısı açıklamasında Genelkurmay Başkanı “‘Ne mutlu
ve ayrımcı bir varlık vergisi getirilmesi10, 1964’te İstanbul Türküm diyene!’ anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye
Rumlarının sınırdışı edilmesi11ve gayrimüslim vakıflarına Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır” ifadesini
ait mülklere 1960’lardan beri sistematik bir şekilde el kullanmıştır.
konulması. Bu olay, yasa ve politikalar iki sonuç yarat- Bu olumsuzluk, Kürtler ve Aleviler gibi Müslüman
mıştır: geri kalan gayrimüslimlerin çok büyük bir azınlıklar tarafından kaçınılmaz olarak içselleştirilmiştir;
kısmının Türkiye’yi terk etmesi ve servetin Müslümanlara bunların bir kısmı, anadillerinde eğitim ve dini hizmetler
geçmesi. Öte yandan, ortak Müslüman kimliğine sahip için ulusal bütçeden pay almak gibi azınlık haklarını
çeşitli etnik gruplar “Türk” olarak etiketlenmiş ve zaman zaman fiilen talep etmelerine karşın, güvenlik
1920’lerde ve 1930’larda çıkartılan çeşitli yasalar ve ben- tehdidi olarak algılanma korkusuyla, azınlık etiketini şid-
8
BIR EŞITLIK ARAYIŞI: TÜRKIYE’DE AZINLIKLAR
Description:Diyarbakır Barosu tarafından ortaklaşa yürütülen “Türkiye'de ayrımcılıkla Istanbul. Ankara. Gaziantep. Zonguldak. Edirne. Afyon. Van. Kars. Trabzon. 0. 200 km. AZER. IRAK. RUSYA. AZER. Usak. Sinop. Amasya. Çorum. Yozgat. Tokat. Sivas. Ordu yasaktır. Ders kitapları azınlıklar hakk