Table Of ContentAteş Hırsızı Dergisi Seçkisi
Türkiye’de Anarşist Düşünce Tarihi - 3
Editör: Can Başkent
Ekim 2011 - Birinci Baskı
ISBN No: 978-0-9868586-9-7 (pdf), 978-0-9877973-0-8
(ePub),
978-0-9877973-1-5 (mobi)
Dizgi: Propaganda Yayınları
Kapak: İç Mihrak Propaganda Tasarım Kolektifi
Düzelti: karakızıl kolektifi
Propaganda Yayınları
www.propagandayayinlari.net
[email protected]
Can Başkent
www.canbaskent.net
[email protected]
COPYLEFT Bu eserin telif hakkı yoktur ve hiç bir hakkı
saklı değildir. Çoğalt, dağıt ve paylaş!
HUKUKİ SORUMLULUK REDDİ Editör ya da yayıncı,
bu kitapta yer alan metinlere katılıp katılmadığını saklı tutar.
Bu metinlerin hukuki ya da yasal sorumluluğu editör ya da
yayıncıyı bağlamaz. Propaganda Yayınları ve editör, bu
metinlerin içeriği nedeniyle sorumlu tutulamaz.
Sunuş
Ateş Hırsızı, anarşizmin Türkiye’deki yolculuğunda iki
açıdan büyük önem taşır. İlk sayısının 1992 yılının aralık
ayında, 10. ve son sayısının ise Nisan 1999’da
yayınlanmasıyla, Ateş Hırsızı, kendisinden sonraki anarşist
dergi geleneğinde, acısıyla tatlıyısla, belirleyici olmuştur.
Dikkat edilirse ve daha önce yayınladığımız Kara ve
Efendisiz dergileri seçkileriyle karşılaştırılırsa fark edilir;
Kara ve Efendisiz ihmal edilebilecek aksamalara rağmen
şaşırtıcı derecede düzenli ve aksaksız çıkmışken, Ateş Hırsızı,
hem bu iki dergiden daha fazla sayı yayınlamış, hem de
yayınlanma süreci yedi (1992 - 1999) yılı bulmuştur. Ateş
Hırsızı, bu manada, aperiyodik ve yıllara yayılan anarşist
dergicilik geleneğini başlatmıştır. Aynı zamanda, geniş
dağıtım ağıyla (ve kitapçılarda uzun süre kalabilmesiyle belki
de) Türkiye politik sahnesinde, kendisinden önceki iki
dergiye göre, oldukça bilinir bir dergi olmuştur: Kara ve
Efendisiz, birer sene yaşamışken, Ateş Hırsızı yedi yıl
yaşamıştır. Kuşkusuz, bunda Türkiye’nin değişen politik
yapısıyla, radikal sol ve anarşist düşüncenin (mütevazi bir
ölçeğe göre) nispeten daha da tanınır olmasının rolü ihmal
edilemez.
İkincisi, Ateş Hırsızı, çok dilli bir dergidir. İlk sayısından
itibaren, sadece birkaç sayfa olsa da, Kürtçe yazılara ve
bildirilere yer vermiştir. Hatta, sadece Kürtçe değil, diğer batı
dillerinde yazı özetleri ve bildirilere de rastlanır dergide.
Ayrıca, Ateş Hırsızı, okur mektuplarına geniş bir şekilde yer
ayırmasıyla, okuru derginin organik bir öğesi haline getirmeyi
becerebilmiştir. Hemen belirtelim, Türkçe dışındaki yazılara
ve dergide yayınlanan mektuplara bu seçkide yer vermedik.
Hatırlanmalıdır, Propaganda Yayınları seçkilerini hazırlarken,
ilk ilkemiz, günümüzde de geçerliliği olan, bu topraklardaki
anarşizmin tarihinin anlaşılmasına hizmet edeceğini
düşündüğümüz yazıları seçmek.
Ateş Hırsızı, daha da genişleyen yazar kadrosuyla da,
anarşizm fikriyatını daha geniş çerçeveden yansıtmayı önemli
ölçüde başarır. Bunu yaparken, günümüzde hala ilham verici
olan yazılar ve kapak konularıyla, sarsıcı bir kuramsal ve
pratik etki peşinde de koşar. Özellikle (günümüzde ve
gelecekte bu tartışmaların daha da büyüyeceğini üzülerek
varsayarsak) Ateş Hırsızı’nda seçimler üzerine yazılan
makalelerin önemi inkar edilemez. Benzer şekilde, Ateş
Hırsızı, Kürt meselesi üzerine yayınladığı etkileyici yazılarla
da anarşizmin güncele ve gündeme müdahalesini
somutlaştırabilmiştir. Her ne kadar düzensiz ve aperiyodik
yayınlanan anarşist dergi geleneğinde, gündeme müdahale
pratik olarak pek mümkün olamasa da, Ateş Hırsızı, bunu
elinden geldiğince becerebilmiş görünmektedir.
Ateş Hırsızı’nı okurken, aklıma Meinhof’un ünlü sözü gelir
sıklıkla: ‘Üzgün olmaktansa, öfkeli olmayı tercih ederim!’
Ateş Hırsızı, bu anlamda, kendisinden önceki iki dergiden
daha keskin bir şekilde ayrılabilmekte. Önceleri (bilhassa
Kara’da) melankolik ve bıkkın duygulanımları yansıtan
yazılara aşina okura, Ateş Hırsızı’nın değindiğimiz
melankoliyi politik bir öfkeye dönüştürmüş ve bunu cesurca
sayfalarına taşımış yazıları şaşırtıcı ve dikkate değer
gelecektir.
Ateş Hırsızı Dergisi Seçkisi, yayınladığımız serinin üçüncü
kitabı. Bu kitabın dizgisinde kara-kızıl kolektifinin dizgi ve
redaksiyonundan yararlandık. Dolayısıyla, ilk ve en büyük
teşekkürü karakızıl kolektifi hak ediyor - anarşizmin
Türkiye’deki tarihinin yitip gitmesine direnirken harcadıkları
emek ve göznuru için. Propaganda Yayınları olarak,
Türkiye’de Anarşist Düşünce Tarihi serisinde, bu toprakların
ilk anarşist dergilerinden seçkiler yayınlamaya devam
ediyoruz. Yayın programımızda Amargi ve A-Politika
dergileri seçkileri de bulunmaktadır.
Can Başkent
[email protected]
www.canbaskent.net
Ekim 2011
Sayı 1
Aralık 1992
Deliler Kahkahası
İsimsiz
Uzun bir bekleyişten sonra, biz de alışılagelmiş ve artık iyice
sıradanlaşmış şekliyle, fikrimizi bir dergiyle mamul hale
getirip politika ve kültür piyasasına sürü verdik.
İstanbul'un Cağaloğlu semti, kültür pazarına ‘mamul düşünce
üretme merkezi’dir. Bu merkezin dışında Türkiye'de
konuşabilmek için çok fazla seçeneğiniz yoktur. Ya oyunu
bütün kuralları ve arenasıyla birlikte reddedip kendi yöntem
ve istemlerinizle kendinizi var edeceksiniz ya da onların
gösterdiği bu kontrollü alanda şansınızı deneyeceksiniz. İşte
bu kontrollü alan dışında hiçbir şans ve imkanımız
olmadığından Cağaloğlu gibi sevimsiz bir yerde dünyaya
geldik.
Ama biliyoruz; düşünce, kitap ve dergi sayfalarında kaldığı
sürece cansız, ruhsuz ve ölüdür. O, hayatın canlı akışı içinde
ete-kemiğe büründüğü ölçüde ancak yaşayan düşünce olarak
amacına ulaşabilir. Ve yine biliyoruz ki; düş gücümüz
mürekkep olup kağıda aktığında, yukarıda belirttiğimiz gibi
mamul hale gelip nesneleşir. Nesne ise her zaman olduğu gibi
öznesine yabancıdır.
Demek istiyoruz ki, çıkarmakta olduğumuz bu dergi
okuyucuyla aramıza bir iletişim aracı olarak girmesine
rağmen ne tam olarak bizi anlatacak ne de okuyucuyu bize
tanıtacak.
İnsanların yüz yüze ilişkileri arasına giren binlerce ‘iletişim
aracı'ndan biri olacak. İletişim adına iletişimsizlikten başka
bir şeye yol açmayan bu araçların olmadığı, insanların
doğrudan yüz yüze ilişkide oldukları bir yaşamın peşindeyiz.
Sistemin bugün ulaştığı düzey, yüz yüze ilişkiye
girebileceğimiz bir alan hemen hemen bırakmamıştır. Bütün
bunların farkında olarak, okuyucumuzla doğrudan ilişkiler
içinde olabileceğimiz, medya ve teknolojinin
sınırlandırmadığı geniş (denetimsiz, eşit ve özgür) yaşam
alanları oluşturmak amacındayız. Bir dergi elbette her şey
değildir. Ama, öncelikle bir esin kaynağı oluşturmada
fonksiyon taşıyabilir ve taşımalıdır.
ATEŞ HIRSIZI felsefi, teorik ve politik bir esin kaynağı
olacak. Bu bağlamda; teoriyi sistematikleştirip şematize eden
yaklaşıma karşıdır. Filozofların öngörülerinden, yola çıkarak
gelecek toplumu düzenlemek gibi soyut bir teori değil,
bugünü yaşayan, bugünün pratiğinden hareket eden ve
düşlerini bugüne dönük kuran pratik bir teoriden söz
ediyoruz.
Toplumu statü ve kategorilere bölerek yaşamı yapay alanlarla
parçalayan bugünkü sistem, kitlelerin dışında ve onların
iradesi üstünde başlı başına bir politika alanı yaratmıştır.
Anarşizm dışındaki bütün siyasal düşünceler, politikayı,
iktidarı ele geçirmenin bir yolu, bir sanatı olarak benimser.
Politik partiler kitlelerin iradesi üstünde oluşan bu yapay
alanlara çekilip tahakküm aygıtını ele geçirdiklerinde, artık
uzman yöneticiler olarak kitlelere hükmederler.
Yaşamı birbirinden ayrı alanlara bölüp parçalayan, toplumsal
ilişkiler arasına set çeken ve bu sayısız alanlarda insanı-insana
karşı uzmanlaştırıp sınırsız bir rekabetle tüm insani
yaratıcılıkları politik kanallarda boğan yaşam tarzına ve bu
anlamda politikaya karşıyız. Yönetmenin, hükmetmenin bir
yolu, bir aracı olarak politikayı reddetmekle kuşkusuz biz de
politik bir muhtevaya sahibiz. Çünkü insan doğası gereğince
politiktir. Ama, parlamento ve çok çeşitli politik partilerle
yaşamın küçük ve kapalı alanında oluşturulan politikayı bir
meslek, bir uzmanlık olarak sürdürmek demek, yönetmek ve
hükmetmek demektir. Otorite demektir!
Bütün bunlardan anlaşılacağı gibi, devlet aygıtını ele
geçirmek, iktidar kurumu olarak yönetmek ve hükmetmek
düşüncesine karşıyız. Politik-düşünsel hedefimiz geleceği
düzenlemek değil, bugünü yıkmaktır. Bugün var olanı
beğenmiyoruz, istemiyoruz. Gelecekte nasıl yaşanılacağı,
ancak bugün yıkılırsa yeterince görülebilir. Onun için hedef
bugün'dür, hedef şimdidir!
Toplumsal devrim; iktidar aygıtının temel varlığına
yönelmedikçe, onun varlığını başka başka biçimler içinde
sürdürdükçe peynir-ekmek kavgası olmaktan öteye geçemez.
Peynir - ekmek kavgası da program hedefleri içine alındığı
sürece pis bir reformculuktan öteye geçemez!
Description:Ateş Hırsızı, anarşizmin Türkiye’deki yolculuğunda iki açıdan büyük önem taşır. İlk sayısının 1992 yılının aralık ayında, 10. ve son sayısının ise Nisan 1999’da yayınlanmasıyla, Ateş Hırsızı, kendisinden sonraki anarşist dergi geleneğinde, acısıyla tatlıyısl