Table Of ContentANKARA ÜNIVERSITESI
İ L İ R İ YAT FAKÜLTESI YAYINLARI: 124
AR İ STO
nun
MANTIK VE İLİM ANLAYIŞI
Prof. Hamdi Ragıp ATADEMİR
ANKARA *ÜNIVERSITESI
İ IAR İ YAT FAKÜLTESI YAYINLARI: 124
AR İ STO
nun
MANTIK VE İIİM ANLAYIŞI
Hamdi Ragıp ATADEMİR
ANKARA ÜNIVERSITESI BASIMEVI . ANKARA - I 9 7 4
IÇINDEKILER
Önsöz (cid:9) 5
Aristo'dan önceki devir (cid:9) 15
Aristo ve Katkısı (cid:9) 57
İsbat Teorisi (cid:9) 124
Netice (cid:9) 162
Bibliyografya (cid:9) 176
3
ÖNSÖZ'
Düşüncenin, umumiyetle kabul edildiğine göre,
kırk veya elli bin yıllık bir tarihi olduğu ve bu tari-
hin, uzun veya kısa aralıklarla her anının birbirin-
den büyük farklarla ayrıldığı, bilinen bir gerçektir.
1 Bu kitap, akademik kariyerimizin ilk basamaklarında hazır-
lanmış olup İslam-Türk düşünce tarihinde "Muallim i evvel= ilk öğre-
-
tici" unvanıyle yer alan bir grek filozofunun, Aristo, (ARİSTATALİS)
nun bütün sisteminin incelenmesine bir giriş mahiyetinde kaleme
alınmıştır. Bu denemeyi, onun Fizik'i, Psikoloji'si, Biyoloji'sii, Metafi-
zik'i ve, nihayet, Ahlak, Siyaset ve Sanat anlayışı takip edecekti.
Maalesef, içinde bulundurulduğumuz türlü zorluklar, karşılaştığı-
mız türlü anlayışsızlıklar, değil bu birbirini takip edecek denemelerin;
daha önce hazırlanmış bu küçük eserin neşrini de, adeta, imkansız-
laştırmıştı.
Bir yandan, gerek öğretim ihtiyaçlarını karşılamak zaruretini
şiddetle duymamız, gerek oldum olası alışıla gelen metinsiz çalışma-
ların hiç bir felsefi sistemin ve okulun yaratılmasına yardımcı olmadığı-
na ve olamayacağma inanmamız, gerekse İslam-Türk düşüncesinde
ister ilmi cihaz, ister felsefi düşünce, ister teolojik spekülasyonlar yö-
nünden söz götürmez bir otorite olan Aristo'nun kitaplıklarımızda ve
dilimizde yüzyıllar boyunca ismi olup da cismi olmayan eserlerinin,
hele hele mantık ve metafizik'e ait kitaplarının öğrencilerimizin ve
yarının araştırıcılarmın ellerine verilmesini İslam-Türk düşüncesinin
tetkıkının gelişmesine ve geliştirilmesine gerekli bir hizmet saymamız
bizi tek başımıza bu denemeyi müteakıp hemen çetin ve hattâ nankör
bir terüme faaliyetine çevirip sürükledi. Bir yandan da, bir çok şahsi
teşebüslerin bugüne kadar neticesizliği, gerek zamanın Milli Eğitim
Bakanı Rahmetlik Hasan Ali Yücel'in, bu büyük filozofun eserlerini
türkçemize çevirmekle vazifelendirdiği (Aristo komisyonu) azaların-
5
Biz bu gerçekten hareket ederek, bugün ula şılan
fikri merhalenin, henüz ifadelendirilmemiş, veya
ifadesinde güçlük çekilmiş bir takım sezişlerden,
karanlık bir takım düşünmelerden, bunları hazır-
dan, şahsımızdan başka hiç birinin girişmediği, veya girişmek iste-
mediği veya girişmekten vaz geçtiği böyle bir çalışma bizde hiç bir za-
man ne cesaretsizlik, ne de nedamet duygusu uyandırmamıştır.
Kısa denecek bir zaman içinde, felsefe ve mantık alanında milli
kitaplığımıza katmakla şeref duyduğum, mantıki düşüncenin, man-
tık ilminin gelişmesini çağlar boyunca izleyen bu belli başlı eserlerin
başında, hem metot hem de ilim teorisiyeni Aristo'nun mantık'a
ait eserlerinin altı ciltten ibaret olan ORGANON'u, böylece, ilk defa
tarafımızdan türçkemize çevrilmiş ve beş cildi M. Eğ. Bakanlığı Yu-
nan Klasikleri Serisinde yayınlanmış, birinci baskısını bekliyen son
cildi ile öbürleri yıllardan beri üçüncü baskılarını beklemektedir.
Bu küçük deneme, bu altı ciltlik ORGANON'a bir giriş olarak
de sayılabilir. Biz daha ziyade, öğretim ihtiyaçlarına yararlı olacağı
düşüncesi yanında türk okuyucularının bütün bir yüzyıllar boyunca
düşünce tarihimize mal edilmiş ve islam düşüncesi içinde bile bir
otorite olarak kullanılmış bir ünlü düşünürün fikirlerinin kaynak ve
mahiyeti hakkında bir fikir edinmeleri bakımından bu çalışmayı, ara-
dan yıllar geçmesine rağmen, yayımlamakta fayda mülahaza ettik.
Milli kitaplıklarımızda, çoğu arapça olmakla beraber, milli fikir mi-
rasımızı teşkil eden sayısız eserlerin tahlilinde, mukayesesinde ve, ne-
tice olarak, tenkidinde; ilmi araştırmalarımızı, hiç değilse, tahrik ve
teşvik mahiyetinde, fikir alanındaki terekemizi ve düşergemizi değer-
lendirmekte yararlı teşebüslerde önayak olabileceğini düşündük.
Bu travayın hazırlanmasında bir çok ciddi zorluklarla, hatta
zorlaştırmalarla karşılaştığımız' tekrarlamak zorundayız. O zamanlar,
tabi tutulduğumuz maddi zaruretler altında ezile ezile eserde, hacmi
bakımından, bir takım kısaltmalar yapmaya, bir çok "citation" ve
dip-notları ve referansları da eserden çıkarmaya, ne yazık ki, mecbur
kaldık. Bugün de, malzememiz dağılmış bulunduğundan bunların
eserin içinde tekrar yerleştirilmesi kabil olmadı.
Her ne kadar o günden bu yana, bu konuda bir takım yeni
değerli eserlerin çıkabileceği düşünülerek, bunların incelenmesinden
sonra bu eserin bir daha gözden geçirilmesi, hattâ yeni baştan yazılması
istenebilirse de, bunun esasen büyük olçüde metinlere dayanan böyle
6
layen bir takım mitik ve mistik, spekülatif ve pratik
tasavvur ve ihtiyaçlardan, mütemadiyen, bilerek
veya bilmiyerek, başarılı veya başarısız, bir akıl ve
tecrübe süzgeçinden, bir tek kelime ile, tenkid süz-
geçinden geçerek ve geçirilerek vücut bulundu ğuna
inanıyoruz.
Bu tekâmülü, sürekli akışı ve bütünlüğü içinde
takip, kavrama ve anlama her halde düşüncenin
bütün görünüşleriyle tetkik ve tahlilini meslek edinen-
lere düşen bir vazifedir. Burada bizim işimiz, henüz
açık ve seçik olmayan bu seziş ve düşünüşlerin git-
tikçe aydınlanmaya ve açıklaşmaya doğru yönelmesi,
düşünen düşüncenin, düşünülümüş düşünce önünde,
hem kendini, hem de kendi mahsulünü karşılaştıra-
rak, açıklık ve seçiklik kazanması fikrinden hareket
ederek, düşünce tarihinde bu gelişme ve tekâmülün
en mühim bir merhalesini teşkil eden, müphemden
açığa, dağınıktan sisteme giden spekülasyonlar zin-
cirinin bir ve, hiç şüphe yok, başlıca halkasına iliş-
mekten ibaret olacaktır: bunlar Aristo'nun umu-
mi'nin ve zaruri'nin bilgisi anlayışı Apodiktik'le Ana-
litik, Diyalektik, Sofistik ve Eristik gibi bilgi anla-
yışlarıdır.
Bir doktrin veya bir sistemin izahı, bilindiği
gibi, bunların vücut bulduğu muhitin ve şartlarının
dışına çıkıldığı takdirde büyük bir değişikliğe maruz
bir çalışmanın mahiyetinde her hangi bir değişiklik gerektirmiyeceği
kanaatindeyiz. Kullandığımız ve eserin sonuna dere ettiğimiz bibliyog-
rafya'mn ise, bugün de, hattâ yarın da kullanılabilecek başlıca ana
kitaplar olduğu görülecektir.
Denememizin ilmi tevazudan başka bir iddiası yoktur. Bu, eksik-
lerimizin tamamlanması bakımından gereken alâkayı görmesi ve ten-
kide mazhar olması hususunda içten dileğimizin açık bir ifadesi de
olacaktır.
kalır. Her hangi bir fikir hareketinin ve onu ifadelen-
diren sistemin, gözettiği gayelerin dışında bir takım
anlayış ve anlatış ayrılıklarına, sahibinin hiç düşün-
mediği görüşleri sisteme sokmaya sürükler. Bunların,
türlü zamanlarda, bazan kısır, aldatıcı, çürük, hiç
değilse, tahmini; bazen de, gerçekten uzak olmakla
beraber, verimli, başka yönlerde bir gelişmenin sebebi
olarak görüldüğü de vakidir. Bu hususta sağlam kri-
terlere sahip olmaktan çok, sezişler ve tesadüfler
rol oynamaktadır.
Muhakkaktır ki zihin, düşüncenin ve mahsulle-
rinin reel'le uygunluklarını veya çatışmalarını fark
ettikten çok sonra, mantık'm ve ilim anlayışı'nın ha-
reket noktalarından biri ve başlıcası olarak gösteri-
lebilecek şekilde, kendi kendisini tetkik konusu almıştır.
Elbette, böylece, hiç şüphe yok, bir mantık ilmi, bir
ilim anlayışı, bir ilim teorisi vücut bulmazdan çok
önce de bir mantık işi, bir ilim işi yapılmış bulunulu-
yordu. Ama "Mantıkan izah etmek" ihtiyacı zihnin
ancak kendi kendini ve eselerini inceleme konusu
almasından sonra, almakla mümkün olmuştur. Biz
burada bu mantkan izah cehdinin, jenetik bakımdan
izah tarzını değil, doğrudan doğruya tarihi bir ba-
kımı tercih ederek, bu mantıkan izah etmek ihtiyaç
ve cehdinin bir anma ve, hiç şüphe yok, en mühim
bir anına temas edeceğiz: Aristo'nun sistemini, bu
konudaki doktrini ele alacağız ve yine eserlerinin he-
nüz tartışma konusu olmaktan kalmayan kronolojik
sırasından ziyade, sistematik düzene uygun olacak
şekilde ve, ilk deneme olarak da, mantık ve ilim an-
layışını inceleyeceğiz. Kanaatimizce de metot sisteme
takaddüm edeceğinden bu yolu tutmakta isabet de
olacaktır.
8
Aristo ile, başlangıç ve kaynaklar üzerindeki
mülâhazaları bu incelememizin dışında saydığımız
rasyonel ve mantıki düşüncenin geliştiği ve büyük
sistemlere açılmış, bu sistemler için gerekli epistemo-
jik, metodolojik ve binnetice kriteryolojik bir çerçeve
içinde, ilk gerçek fikri istiklâl ve kemal te şebbüsünü
ve devrini buluyoruz. Mantıkan izah ihtiyacının,
grek dünyasında, zihnin sırf kendinin ve eserlerinin
tahliline girişmeden sırf tabiat'ın, sırf reel'in karşısına
dikilip "eşyanın oluşunu izah"a ve "varlığın ilk prensi-
pini arama"ya yeltendiği amprik, ilkin Birci (moniste)
ve sonra Çokçu (pluraliste) fizikçi veya tabiatç ı cer-
yanla, materyalist panteizmle; bunların karşısında
olmaktan ziyade, bu prensipi sayı'da (Fisagoras);
ateş'de görüp bu ateş'i de idare eden logos'da (Herak-
leitos), ve bütün materyalist anlayışına rağmen, yeni
bir ruhcu unsurda, nus'da (Anaksagoras) bulan ayrı
düşünce hamleleriyle; düşünmenin, bilginin ve, bir
tek kelime ile, hakikat'ın ilk rölativist görüşünden
tâ imkânsızlık ve inkârma kadar giden çeşitli görüşler
ortasında; ferdin ve aklının iktidarının, türlü faali-
yetlerde kullandığı metot ve vasıtaların tahliline ça-
lışan "hümanist ve sofist" görüşlerini takip eden,
düşünce ve eşya arasındaki münasebeti sezen, düşün-
ceye kendi haklarını vermek ve tanımak suretiyle
vücut ve hayat veren Sokrates'ci cereyanın akıntı-
sında belirmesi, varlığını düşünce tarihi boyunca,
bütün çürütme çabalarına rağmen his ve idame et-
tirmesi bakımından -bir ilim pratisiyeni olduğu ka-
dar bir ilim teorisiyeni de olan Aristo'nun sistemi
kadar metodu da büyük bir ehemmiyet kazanmak-
tadır. Sofist düşünceler karşısında, Sokrates ve Eflatun'-
dan başlayan sistem düşüncesi ile parelel metot en-
9
Description:rak, açıklık ve seçiklik kazanması fikrinden hareket ederek, düşünce tarihinde saj vardır ki bunlarda Aristo prensiplerin bilinmesinde tümevarımın