Table Of ContentANTİK YUNAN VE ALEVİ EZOTERİZMLERİNE BAĞLI MÜZİK
KÜLTÜRLERİ ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ
A COMPARATIVE ANALYSIS OF MUSIC CULTURES BASED ON
ANTIQUE GREEK AND ALEVI ESOTERICISMS
Banu Mustan DÖNMEZ1 Öncelikle ezoterik doktrinlerin ortak
özellikleri üzerinde durulduktan sonra,
Antik Yunan ve Alevi ezoterizmi karşılaş-
Muhammed Ali’ye ikrar verdinse
tırmalı olarak ele alınmıştır: Yunan ezote-
Gördüğün ört görmediğin söyleme rizminin bir kültü ve mitolojikleşmiş yüce
Sıdk ile imanda karar kıldınsa kahramanı olarak uluslararası sanat müzi-
ği tarihi içerisinde özellikle operalarda ve
Gördüğün ört görmediğin söyleme
diğer çalgısal eserlerde de sıklıkla işlenmiş
(Genç Abdal, 19. Yy.)
olan ve Pisagoras’ın ilmini kendisinden al-
dığı düşünülen Orfeus’un ve Alevi ezote-
rizminin müzik algısı ve uygulamalarının
ÖZ
ortak noktaları, bir karşılaştırma yöntemiy-
le kültürel bağlamda analiz edilmiştir. Bu
Bu çalışmanın amacı, Alevilikteki mü-
karşılaştırmaya duyulan gereksinim, Orfik
zik algısını genelde dünya ezoterizm mira-
(Orfeusçu) müzik/Orfik dünya algısı ve uy-
sı, özelde ise Antik Yunan ezoterizm mirası
gulamalarının Alevilik ve ozanlık kültürüy-
ile karşılaştırarak çok boyutlu olarak ele al-
le olan inanılmaz benzerliklerini gösterme
maktır. Bu anlamda, öncelikle ezoterizmin
amacından kaynaklanmaktadır. Öneriler
tanımı ve anlamı üzerinde durularak dünya
kısmında ise, Alevi cenaze erkânı içerisinde
kültür tarihi içerisindeki yeri ele alınmıştır.
semah dönülmesi gerekliliğinin ezoterik ne-
Böylelikle çalışmanın ilerleyen aşamaların-
denleri detaylandırılarak açıklanmıştır.
da, ezoterik yapılanma içerisinde müziğin
yerini daha iyi tartışabilmek hedeflenmiştir. Son alt başlıktaki “mini sözlük”te ise
gerek Yunan ve gerek Alevi kültürüne
özgü ezoterik ve müziksel terimlerin açıkla-
malarına yer verilmiştir: Ozanlık, tasavvuf,
Makale geliş tarihi: 03.02.2017 • Makale kabul tarihi: 25.05.2017
insan-ı kâmil, Orfeus, müzik, esrime, sayı
1 Doç, Dr., İnönü Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Ta-
sarım Fakültesi, Müzik Bölümü. mistisizmi, Pisagoras, Kuran-ı natık, telli
25
ALEVİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Kur’an, kelam, nefes, ayet, aşk-ateş-yanma credible resemblance of the Orphic music/
metaforları gibi kavramlar, mini sözlük Orphic world perception and practices with
kavramlarından bazılarıdır. Alevism and the culture of minstrelsy. Rec-
ommendations section elaborates on the es-
Anahtar Kelimeler: Antik Yunan Ezo-
oteric causes of the necessity of performing
terizmi, Alevi Ezoterizmi, Ezoterik/Dinsel
“semah” ritual (a religious dance) in Alevi
Müzik, Ozanlık Geleneği, Orfizm (Orfeus-
funerals by the important figures of Alevi
çuluk).
community.
ABSTRACT The “mini dictionary” under the last
subheading includes the explanations of es-
The aim of this study is to address the
oteric and musical terms pertaining to both
perception of music in Alevism in a multi-
Greek and Alevi cultures: Such concepts
dimensional way by comparing it with the
as minstrelsy, mysticism, “insan-ı kâmil”
world’s heritage of esotericism in general
(perfect human being), Orpheus, music,
and with the heritage of ancient Greek eso-
“esrime” (trance), numerical mysticism, Py-
tericism in particular. In this sense, esoteri-
thagoras, “Kuran-ı natık” (Speaking Koran),
cism in the world cultural history was first-
telli “Kur’an” (saz - a traditional Turkish
ly contextualized by focusing on its defini-
string instrument), “kelam” (sacred word),
tion and meaning in order to be able to dis-
“nefes” (breath), “ayet” (sacred verse) and
cuss the place of music in the esoteric struc-
metaphors of love-fire-burning are only
ture better in the later stages of the study.
some of those that can be found in the mini
Following the discussion of the com- dictionary.
mon features of the esoteric doctrines, An-
Keywords: Ancient Greek Esotericism,
cient Greek and Alevi esotericisms were
Alevi Esotericism, Esoteric/Sacred Music,
analyzed comparatively: The common
Minstrelsy Tradition, Orphism.
grounds of music perception and practices
of Alevi esotericism and Orpheus whose
knowledge is believed to have been ac-
quired by Pythagoras and who has often
been covered as a cult and mythologized
supreme hero of the Greek esotericism in
international art music history, especially in
operas and other instrumental works were
analyzed in a cultural context by a compari-
son method. The drive behind this compari-
son is the purpose of demonstrating the in-
26
2017 / Yıl: 7 Sayı: 13
I. EZOTER(cid:248)ZM(cid:248)N TANIMI VE KÜLTÜR TAR(cid:248)H(cid:248) (cid:248)ÇER(cid:248)S(cid:248)NDEK(cid:248) YER(cid:248)
I. EZOTERİZMİN TANIMI VE KÜL TÜR TARİHİ İÇERİSİNDEKİ YERİ
Şekil 1. Gener’in oluşturduğu dünya üzerindeki Ezoterik-Bâtıni Ekoller Haritası (Gener, 2002:6)
(cid:249)ekil 1. Gener’in olu(cid:250)turdu(cid:247)u dünya üzerindeki Ezoterik-Bâtni Ekoller Haritas (Gener,
2002: 6)
“Ezoterizm”, Türkçe sözlüklere de göz yayınlanan Osmanlıca-Türkçe Sözlük içeri-
“Ezoterizm”, Türkçe sözlüklere de göz atld(cid:247)nda “Bâtnilik” ve “içrekçilik” ile e(cid:250)
atıldığında “Bâtınilik” ve “içrekçilik” ile sindeki şu maddede de görülür: “Kur’an-ı
anlamldr (Do(cid:247)an, 2008: 161-505-751). Batnilik (cid:250)u biçimde tanmlanr: “Kur-an- Kerim’de
eş anlamlıdır (Doğan, 2008:161-505-751). Kerim’deki âyetlerin ve hadis-i şeriflerin
yer alan kelime ve hükümlerin açk manalarndan ba(cid:250)ka mecazi birtakm manalarnn
Batınilik şu biçimde tanımlanır: “Kur-an-ı zâhir ve aşikâr mânalarından ayrılarak,
Keroilmdu’d(cid:247)eu nyue ri learlia nsü rkeenlilmerein vgeö rhüü(cid:250)kü ükmi leerkisne riyuestûi ls(cid:248)sülza mve dya(cid:250)n lsışa ytel’mvil(cid:250)lterr ;i lieç râeykeçti lviek ,h eazdoiste-rizm,
açık manalarından başka mecazi birtakım lerin gizli ve sırlı mânalarını bulmak iddi-
batniyye” (Do(cid:247)an, 2008: 161). Do(cid:247)an’ teyit edecek biçimde, Batni görü(cid:250)e (cid:248)slam dünyasnda
manalarının olduğunu ileri sürenlerin gö- asında olan sapık bir tarikat ve buna bağlı
büyük bir ön yargyla yakla(cid:250)ld(cid:247), elektronik ortamda yaynlanan Osmanlca-Türkçe Sözlük
rüşü ki ekseriyeti İslam dışı sayılmıştır; olanlar... Bâtınilere, muhtelif vesileler ile
içerisindeki (cid:250)u maddede de görülür: “Kur'an- Kerim'deki âyetlerin ve hadis-i (cid:250)eriflerin zâhir
içrekçilik, ezoterizm, batıniyye” (Doğan, verilmiş olan isimler şunlardır: 1- Karamıta,
200v8e:1 a6(cid:250)1i)k.â Dr omğâanna’ıl atreynidt aend eacyerkl abriaçkim, udseû,l sBüaz- ve2 -y aSnalib(cid:250) iytee'v, i3ll-e rİ simle aâiylieyte ,v e4 -h aMdiüsblearrienk giyizel,i 5v-e srl
tınim gâönraülaşer nİs labmul mdüanky aidsıdniadsa nbdüay üokla bni r söanp k Bbâibr ektairyiek.a..t” (vwe wbwun.oas mbaan(cid:247)llic aotluarnklacer...c.o mBâ).t nilere,
yargıyla yaklaşıldığı, elektronik ortamda
27
3
ALEVİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Tanımda da görüldüğü gibi, Bâtınilik birbirlerinden farklıdır. Dolayısıyla kültürel
sözcüğünün İslami coğrafya içerisinde anlamda tüm dünyada heterojen bir yapıya
“sapıklık” olarak algılanması, oldukça dü- sahip olan ezoterik yapılanmaların tümünü
şündürücüdür. Özellikle Ortodoks İsla- ezoterizm olarak adlandırmamızı sağlayan
mi âlimler tarafından bu kavram, sapıklık ortak paydaların burada verilmesi gerekir.
ve küfür olarak adlandırılmaktadır: Ga- Bunları şu biçimde sıralayalım:
zali, “Bâtıniliğin İç Yüzü” adlı kitabında,
1. Ezoterik teoloji, semavi dinlere ait
Bâtınilerin niçin “sapık” ve “kâfir” (küfür
olan Şerri teoloji ile birbirine terstir. Ezote-
eden) oldukları konusunda yaptığı geniş
rik teoloji, Tanrı’nın evrenin içinde olduğu,
izahatlar, bu durumun güzel bir örneği-
semavi teoloji ise Tanrı’nın evrenin dışında
dir (Gazali, 1993:91-96). Üstelik bu kitabın
olduğu ilkesine dayanır. Tanrı evrenin için-
çevirisinin, Türk Diyanet Vakfı tarafından
de olduğunda yaratan ve yaratılan birbiriy-
yayımlanması da dikkat çekicidir. Göste-
le özdeş, Tanrı evrenin dışında olduğunda
rilen kaynakçalarda da görüldüğü gibi İs-
ise yaratan ve yaratılan birbirinden ayrı
lami coğrafyadaki Bâtınilik sözcüğünün
varsayılmış olur. Tanrı ve evrenin, dolayı-
karşılığı ezoterizmdir ve ezoterizm kavra-
sıyla yaratan ve yaratılanın birbirinden ayrı
mı, Bâtınilik kavramına göre daha geniş ve
kabul edilmesi, bir anlamda özel mülkiye-
evrensel bir yayılıma sahiptir. Ezoterizm
tin ve bu mülkiyete ait toplumsal sınıf sis-
kavramı, daha kapsayıcı, genelleyici, evren-
teminin, özellikle ilkin Yahudiliğe ait Eski
sel ve birleştirici olduğu için, bu çalışmada
Ahit sistemiyle kurumsallaştırılmasının bir
Bâtınilik sözcüğünün yerine kullanılacaktır.
sonucudur. Böylelikle yaratılandan ayrı
Bu nedenle şimdi, ezoterizmin ve ezoterik
olarak kabul edilen ve yaratılanın (kul) içi-
inanışların ortak paydalarının neler oldu-
ne saldığı korku ile (kulluk bilinci) yarata-
ğunu aşağıda ana hatlarıyla ele alacağız.
nın/tanrısal erkin sesi olan soylular ve din
Öncelikle şu bilinmelidir ki ezoterik adamları, din vasıtasıyla yaratılanları (alt
oluşumlar, tüm dünyada ortak bir adla ad- sosyal sınıfı) hegemonyaları altına alarak
landırılmamaktadır. Ezoterizmi farklı kültü- yönetmekte, bunun karşılığında ise yoksul
rel yapılanmalar ya da toplumsal örgütlen- ve sömürülmüş halka cennet vaat etmekte-
meler içerisinde görebilmek mümkündür. dir.
Uygur Kolonilerinden Mısır’daki Hermetik
2. Dolayısıyla ezoterik teolojinin öner-
inanışlara, Antik Yunan Orfizminden sema-
diği sevgi felsefesi, Şerri teolojinin dikte
vi dinler içerisindeki farklı örgütlenme, top-
ettirdiği ise korku felsefesidir. Bu anlamda
luluk ve mezheplere kadar birçok ezoterik
korku ve sevgi fikri, doğası gereği yan yana
topluluk bulunmaktadır ve bunların tarih-
duramaz, korkunun olduğu yerde sevgi,
lendiği dönemler ve bulundukları bölgeler
sevginin olduğu yerde korku olamaz.
28
2017 / Yıl: 7 Sayı: 13
3. Ezoterik dünya görüşü, semavi “Klasik Grekçede gnosis ve gignosko
dünya görüşlerinin ve önerdiği özel mül- terimleri yalnızca duyusal algılamanın (aist-
kiyetin tam tersine ataerkine dayanmak- hesis) veya gerçekliği kesin olmayan düşün-
tan öte, anaerkine dayanmaktadır. Gerek cenin (doxa) tersine, ‘eşyanın mahiyeti’nin
Antik Yunan gerek ise Yakın Doğu, İran (ta onta) gerçek bilgisine işaret eder... Gnos-
ve Mezopotamya’ya ait Dionysos, Eleusis, tik sözcüğünde söz konusu terim derin bir
İsis, Mithras, Orfizm mysterlerinin (gizem- değişime uğrar. Artık Gnosis, Tanrı’nın bir
ler) hepsi anaerkine ve ana tanrıçalara ait- hediyesi olan ve içerisinde onu elde edeni
tir (Burkert, 1999:59-94). Buna bir örnek de kurtarabilecek gücü taşıyan meta-rasyonel
Mısır’da ezoterik eğitim almış bir filozof bir bilginin formuna işaret etmenin aracı
olan Platon’un ideal devletinden verebiliriz. olarak da kullanılmaktadır...Gnostik metin-
Platon, “Devlet” isimli eserinde, binlerce yıl lerde terim kişinin kendi doğru gerçekliği-
öncesinden komünizmi haber vermektedir: nin farkına varması demek olan epignosis
Filozof, ideal devletinde özel mülkiyeti kal- ile aynı anlama gelir: Bu meydana getiren
dırdığından, tüm çocuklar ana-babaları ya- ve O’nun kaynağı olan ontolojik özdür.
şındaki insanların hepsini ebeveyn bilir ve Delphic’in “kendini tanı”sını açıklamasın-
onlara ana-baba derler ve kimin biyolojik dan ve Platon’un O’nu yorumlamasından,
ana-babaları olduğu bilinmez ve önemsen- Sokrates’in ağzına koymasından başka
mez. Böylelikle çocukları ve malları ortak bir şeymiş gibi görünmektedir” (Floramo,
olan bu ideal devletin acıları ve sevinçle- 2005:98-99).
ri de ortak olur ve aralarında çıkar birliği
6. Yukarıdaki alıntıda da görüldüğü
oluştuğu için, bencillikten uzak dururlar
gibi “kendini tanı” Sokratik buyruğunun
(Platon, 1992:150-152).
özü, gnostik kavrayışla ilişkilidir. Bu kav-
4. Ezoterizmin öğretisel bağlamda fel- rayış, aynı zamanda insan-ı kamile götüren
sefedeki izdüşümü panteizm, Hıristiyanlık- bilgelik bilgisinin kavrayışıdır: “Bu bilgi
taki izdüşümü Esennilik, İslam’daki izdü- daha çok marifet diye anılıp ilmi bilgiden
şümü sufilik, Yahudilikteki izdüşümü ise ayrılır. Buna arifane bilgi, dini sırların yüce
Masonluk ve Kabala mistisizmidir (Gener, bilgisi veya gizli ve vahy-ü ilham edilmiş
2002:9). bilgi demek daha isabetli olur. Çünkü bu
şahsi ve mistik bir bilgi olup seçkin ve mis-
5. Gnostik düşünce, ezoterik mirasın
tik tabiatlı insanlara mahsustur yahut tabia-
bir devamıdır: “Daha çok Hıristiyanlığın ilk
tüstüdür. Gnostik de Arif kimse demektir”
asırlarında görülen çeşitli dini akımlar için
(Bolay, 1990:103-104). Dolayısıyla bu kav-
kullanılan bir terimdir. Yunancada gnosis
rayışın gerçekleşmesi, özü itibariyle hiç de
bilgi, gnostikos ise bilgi sahibi anlamına ge-
kolay görünmemektedir.
lir” (Can, 2015:355).
29
ALEVİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
7. Ezoterizm, bir gizemler öğretisi- geniş bir dolaşıma sahip ‘tören’ karşılığı bir
dir, talibi inisiye ederek (yola sokarak) başka genel sözcük de ‘orgia’dır. Gerek ‘te-
basamak basamak ilerletmekteki amaç, letai’ (ermek, erginlenmek), gerekse ‘orgia’,
“insan-ı kamil”e ulaştırmaktır (Gener:2012). gizlilik koşulu eklenmek suretiyle bu bağ-
“İnsan-ı kamil” (Nietzsche’de üstün insan; lamda daha özel bir durum alırlar (Burkert,
Budizm’de Nirvana’ya/saf bilinç haline 1999:25-26).
ulaşmış insan), Tanrının yeryüzündeki tem-
11. İlk olarak Yakın Doğu’da, Yahudi-
silcisidir.
lere ait olan Eski Ahit’le kurumsallaştırılan
8. Tüm ezoterik öğretilerde, inisiye ve Hıristiyanlık ve İslamiyet silsileleriyle
edilerek yola sokulan talipler, bu yolun dı- bugüne gelen Semavi doktrinlerin hepsi,
şında olanlardan “sır” saklarlar. “Gizli öğ- tüm insanlığın kolektif hafızasının bir so-
retilerde, sırlar sadece bu dine kabul edilen- nucu olan hakikat mirasını öldürmekte ve
lere (initatio=erginleme) aktarılır. Bu yüz- özel mülkiyetin yol açtığı sınıf savaşımında
den üyelerine sırdaş anlamındaki Yunanca dinleri temsil eden yönetici erk, üst noktaya
kelimeden türeterek mystes denir” (Can, çıkabilmeyi hedeflemektedir. Bunun içindir
2015:354). Mistik ya da mistisizm sözcüğü, ki M.Ö. 4. yy.’da kurulan ezoterizmin beşi-
bu köke dayanmaktadır. Antik Yunan’da ği İskenderiye Kütüphanesi, ilkin Hıristiyan
düşünürler bazında Orfeusçuluk, Pisagor- Bizanslılardan başlayarak ve son olarak da
culuk, Plâtonculuk; dinler bazında Elesius- M.S. 7. yy.’da Müslümanlar tarafından (Hz.
çuluk, Dionysosçuluk, Kibelecilik gibi ina- Ömer) olmak üzere tüm semaviler tarafın-
nışlar içerisinde gizemcilik mevcuttur. dan, düzenli aralıklarla yakılıp yok edilmiş-
lerdir. Semavi dinler, gücünü erkek ege-
9. Ezoterizmde südur (varlığın “bir”
menlikten, özel mülkiyetten ve yobazlıktan
den fışkırması), yaratan-yaratılan özdeşliği,
almıştır. Günümüzde bu olguyla savaşan,
ruh göçü (reenkarnasyon/don değiştirme),
geçmişin hafızasını taşıyan ve ahmaklaştı-
sonsuz hayat (ruhun ölümsüzlüğü), devriye
rılmamak için direnen bir avuç ezoterik kal-
(çağdaş adıyla evrim), ruh-madde düalizmi
mıştır.
ve sayı mistisizmi gibi ilkeler bulunmakta-
dır (Gener, 2002:12-13). 12. Tüm dinlerde ve özellikle de ezo-
terik dinlerde müzik, günümüzde olduğu
10. Ezoterik doktrinlerin çoğuna, kara-
gibi eğlenceye değil, hakikati bildirmeye,
lama ve el çektirme stratejisinin bir deva-
unutturmamaya ve kuşaktan kuşağa taşı-
mı olarak orgia “sefahat, aşırı düşkünlük”
maya yönelik bir gereçtir. Müziğe kutsal-
(Redhouse, 2003:681) karalaması atfedil-
lığını veren de bu yaklaşımdır. Müziğe bu
mektedir (Adorjan, 2004:123-135). Bu kara-
minval özelinde yaklaşıldığı zaman, yal-
lamaların mirası semavi dinler öncesinden
nızca ozanlık geleneğinin özü değil, dinsel
bugüne kalmıştır: “Gizemler bağlamında
müziklerin, tragedya oyunlarının, İlyada
30
2017 / Yıl: 7 Sayı: 13
ve Odysseia gibi uzun destanların, Uzak düzenleyen Doğunun kültürel mirasının
Doğu’daki mitolojik algılara ilişkin tüm bir sentezidir. Pagan bir inanışlar bütünü
müzik ve dansların anlatılması esnasında olan Yunan mitolojisi, Yunanlının ilk felse-
müziğin işlevi anlaşılmış olur. fesi, ilk tarihi ve ilk dinidir. Bu çok Tanrılı
yapıda, var olan her Tanrının ve oluşan her
Ozanlık, yalnızca Anadolu kültürüne
olayın, hakikati betimleyen güçlü sembolik
özgü değildir: Ozan, âşık ya da şair, arala-
anlamları bulunmaktadır.
rında nüans farkı olmakla birlikte hemen
hemen birbirine yakın anlamlar içermekte- Yunan mitolojisinde müzik ise, dinden,
dir. Eğer şair, kadim kültürlerin bir devamı felsefeden, matematikten, beden eğitimin-
olarak eline bir çalgı alarak şiirlerini dört- den, politika ve tüm diğer entelektüel alan-
lük/beyit ve hece uyumuyla okuduğu tak- lardan bağımsız olmayan holistik bir biçim-
dirde ozan (âşık) olur. Eline çalgısını alsın de algılanmaktadır. Ancak burada, mitolo-
almasın, müzik yapsın-yapmasın, eserleri jideki müzikle ilgili tüm kahramanların ele
müzikleştirilen tüm tragedya, komedya alınması, bu çalışmanın sınırlılığını aşar.
ve destan şairlerine ozan demek de müm- Antik Yunan’daki ezoterizm-müzik ilişki-
kündür. Bu bağlamda Homeros, Heseidos, sini anlatabilmek adına, müziği sembolize
Aristophenes, Aiskhylos, Sophokles, Euripi- eden ilham Tanrıçaları “Dokuz Müzler”, bir
des, Antik Yunan’ın belli başlı şairleridir ve başkahraman olan “Orfeus” ve büyük ini-
oyunları bugüne gelmiş ve müzik ve koro siye olarak adlandırılan filozof Pisagor’da
eşliğinde amfi tiyatrolarda oynanmıştır. Bu müziğin anlamına ilişkin genel yaklaşım-
tragedya oyunlarının en büyük özelliği ise, dan söz edelim.
hakikati aramalarıdır.
i. Dokuz Müz: Sözlü kültürün “unut-
turmama/bellekte tutma” adına oluştur-
II. GENEL HATLARIYLA
duğu stratejilerden en önemlisi manzum
‘ANTİK YUNAN EZOTERİZMİ’
kullanımı ve müziktir (Ong, 2003:49-50).
İÇERİSİNDE MÜZİK ALGISI:
Müziğin eğlenme ve hoşça vakit geçirme
MÜZLER-ORFEUS-PİSAGOR
işlevi, günümüze ait bir algı olup, kadim
Yunan ezoterizminin müziğe yansımış dönemlerde bu böyle olmamıştır. Bunun
halini anlamak için Müzler, Orfeus ve Pyta- böyle olmadığını anlamak için her şeyden
goras zinciri üzerinde duralım. Tüm Avru- önce müzik sözcüğünün etimolojik köke-
pa kültürünün ve Yunanistan’ın düşünsel nini çözümlemek yeterlidir. Hem müzlerin
bağlamdaki kökünü, Antik Yunan mitoloji- annesi olan Tanrıça Mynemosine’nin bellek
si oluşturmaktadır ve Antik Yunan mitolo- Tanrıçası olması (Erhat, 2008:207) hem de
jisi, gücünü kendi ezoterizminden almakta- “Mnemonic” sözcüğünün geldiği mitolojik
dır. Antik Yunan ezoterizmi, kendi merkezi kök itibariyle “sözcük, tümce, şiir vb.’nin
olan Batının ve kendisine sürekli seferler anımsanmasına yardımcı” (Oxford Dict,
31
ALEVİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
2004:754), eş deyişle anımsatıcı anlamına tuğu düşüncesi, çok eskiden beri var olan
gelmesi durumu, müziğin temel çıkış nede- bir inançtır. Ruhların göğe yükselişlerinde
ninin yalnızca estetik bir gereksinimle de- onlara yol gösterenlerin Müzler olduğuna
ğil, kültürel bir gereksinimle de ilgili oldu- inanılmıştır. Müzlerin mezar tanrıçaları ol-
ğunun en güzel kanıtıdır. dukları ve ölüler için şarkı söyledikleri çok
eski bir inanca dayanmaktadır, Odysseia’da
Müzler, Antik Yunan’a ait dokuz ilham
Akhilleus’un ölüsü yanında şarkılar söyle-
perisidir. Bugün kullandığımız ve müzlere
yen Müzlerden bahsedilir” (Tülek, 1998:9).
özgü olan anlamına gelen müzik (music)
Buradaki kuş metaforu sesle, müzik ise
sözcüğünün etimolojik kökenini bu Tanrı-
Yunan’ın ulus çalgısı olan lir ile ilgilidir.
çalar oluşturur:
Müzik sesi (lir), kuş sesi ve ruhun buradaki
‘Musa’ sözcüğü, birincil olarak günü- ortak paydası göğe yükselmesidir ve zaten
müzde oluşturulmuş olan müzelerle ilinti- gökyüzünde, gezegenlerin ve galaksilerin
lidir, ‘müze’ sözcüğünün etimolojik kökeni, dönmesinden oluşan kendine özgü bir ses,
Musalar mitinden kaynaklanır; çünkü mü- dans ve ritim bulunmaktadır. Böylelikle
zeler, tarihsel ve toplumsal belleği akılda Müzler, ruhu gökyüzünün bir katından di-
tutma/unutmama işlevine sahiptir. ‘Mousa’ ğerine çıkarırken ihtiraslarından arındıra-
ya da ‘musa’, bugün kullandığımız ‘müzik’ rak göğe yükseltirler. Ruhun ihtiraslarından
sözcüğünün etimolojik kökenini oluştur- arınması, bir ceset olan bedeni terk ederek
maktadır. Başka bir deyişle müzik sözcüğü, göğe yükselerek bedenden ayrılmasıyla ol-
Yunan Mitolojisindeki dokuz ilham peri- maktadır. Bu nedenle Müzlerin aslında me-
si olan ‘Mousalar’dan türemiştir (Mustan zar tanrıçaları oldukları ve ölüler için şarkı
Dönmez; Kılınçer, 2011a:103). söylediklerine de inanılmaktadır. Dokuz
Müzlerin resmi, şekil 2’deki gibi mermer
Müziğin bir diğer özelliği, ruha ilişkin
lahitlerin (mezar taşı) üzerindedir. Bu dü-
bir etkinlik olmasıdır: Müzik ruhun gıda-
şünce, Aristoteles’in sanat anlayışına kadar
sıdır ata sözü de müziğin ruhla kurulmuş
yansıyacak ve filozof, “Poetika” (Şiir Sanatı)
olan ezoterik bağlantısından ileri gelmek-
adlı eserinde içerisinde müzik de olan tüm
tedir. Bu özellik, Antik Yunan ilham tanrı-
tragedya sanatlarının görevinin, sağladığı
çalarına atfedilen ruhla oluşturulmuş sıkı
acıma ve korku duygularıyla ruhu tutku-
ilişkiden ileri gelir. Şimdi bu ilişki üzerinde
lardan arındırma işlevi olduğunu savuna-
duralım: “Ruhun ağızdan kuş olarak uç-
caktır.
32
olan lir ile ilgilidir. Müzik sesi (lir), ku(cid:250) sesi ve ruhun buradaki ortak paydas gö(cid:247)e
yükselmesidir ve zaten gökyüzünde, gezegenlerin ve galaksilerin dönmesinden olu(cid:250)an
kendine özgü bir ses, dans ve ritim bulunmaktadr. Böylelikle Müzler, ruhu gökyüzünün bir
katndan di(cid:247)erine çkarrken ihtiraslarndan arndrarak gö(cid:247)e yükseltirler. Ruhun
ihtiraslarndan arnmas, bir ceset olan bedeni terk ederek gö(cid:247)e yükselerek bedenden
ayrlmasyla olmaktadr. Bu nedenle Müzlerin aslnda mezar tanrçalar olduklar ve ölüler
için (cid:250)ark söylediklerine de inanlmaktadr. Dokuz Müzlerin resmi, (cid:250)ekil 2’deki gibi mermer
lahitlerin (mezar ta(cid:250)) üzerindedir. Bu dü(cid:250)ünce, Aristoteles’in sanat anlay(cid:250)na kadar
yansyacak ve filozof, “Poetika” ((cid:249)iir Sanat) adl eserinde içerisinde müzik de olan tüm
tragedya sanatlarnn görevinin, sa(cid:247)2l0a1d7(cid:247) / Yaıcl: m7 aS avyıe: 1k3orku duygularyla ruhu tutkulardan
arndrma i(cid:250)levi oldu(cid:247)unu savunacaktr.
Şekil 2. Müzler: İ.Ö. 2. yy’daki bir mermer lahit, Louvre Müzesi (http://musesax.com/muses/ 26.11.2016)
(cid:249)ekil 2. Müzler: (cid:248).Ö. 2. yy’daki bir mermer lahit, Louvre Müzesi (http://musesax.com/muses/
26.11.2016)
Bir de yukarıdaki şekilde de görüldüğü layısıyla Dokuz Müzlerin doğduğu bölge
gibi mBüizr ledrei ny udkişair odlamkia s(cid:250)ıe, kmildüez iğdee egrökreükldsüi (cid:247)üo lgainb iO mlyümzpleorsin D adği(cid:250)ıi y oaklmınalsar,ı nmdüazkii(cid:247) Pei eerrikae’dkas i
(maskülin) değil kadınsı (feminen) bir an- doğduğu rivayet edilir, Trakya Kralı’nın
(maskülin) de(cid:247)il kadns (feminen) bir anlam yükleniyor olmasyla ilgilidir. Zaten müzler
lam yükleniyor olmasıyla ilgilidir. Zaten oğludur. Argonautlar seferinde, Sirenlerin
dokuz tanedirler, çünkü dokuz says, ana rahminde durulan aylar temsil eder ve Antik
müzler dokuz tanedirler, çünkü dokuz sayı- müzikle sağladıkları cazibeden gemicileri
Yunan, ruhsal ve bedensel üretimi birbirinin yansmas olarak görür ve ruh ve beden arasnda
sı, ana rahminde durulan ayları temsil eder koruyarak, Argo gemicilerini bozguna uğ-
dva es Akn tbikir Ykuonrealna,s yruohn skaul rvaer .b Dedoelanysesl yülrae triumhis al rüarmetaikmtiann skeemnbdoi lüm oülzairğaiky,l eb ekduerntasreılr .ü rAeytirmıcdae
birbirinin yansıması olarak görür ve ruh ve Dionysos taraftarı olduğundan, Dionysos
bulunabilme kapasitesi olan müzleri, e(cid:250) deyi(cid:250)le di(cid:250)ileri görür. Sonuç olarak Antik Yunan’a ait
beden arasında da sıkı bir korelasyon kurar. adlı şarap tanrısına ait ayinleri de müzikle
Orfik ezoterizm içerisinde, semavi dinlerin bir özelli(cid:247)i olan ataerkilli(cid:247)e kesinlikle yer yoktur
Dolayısıyla ruhsal üretimin sembolü olarak, yöneten bir ozandır. Müziğini yedi telli li-
(Mustan Dönmez; Klnçer, 2011b: 36-37).
bedensel üretimde bulunabilme kapasitesi riyle yapmaktadır (Oxford Antikçağ Söz-
olan müzleri, eş deyişle dişileri görür. So- lüğü, 2013:670). Bizim tahminimize göre
nuç olarak Antik Yunan’a ait Orfik ezote- böyle bir şahsiyet yaşamış, ancak bir ozan
rizm içerisinde, semavi dinlerin bir özelliği 9 ve müzisyen olarak sahip olduğu üstün ye-
olan ataerkilliğe kesinlikle yer yoktur (Mus- tilerinden dolayı efsaneleştirilmiştir.
tan Dönmez; Kılınçer, 2011b:36-37).
Tülek’e göre ise Orfeus, özellikle Ana-
ii. Orfeus: Yunan mitolojisinde Home- dolu, Yakın Doğu, Trakya ve Kudüs’te bu-
ros öncesi bir ozan olarak geçmekle birlikte, lunan mozaiklerden de hareketle, hayvan-
yaşayıp yaşamadığı konusu tarihsel bakım- ların sakinleştiricisi ve ruhların günahlar-
dan belirsizliğini sürdürür. Müzlerden biri dan arındırıcısı olarak betimlenir. Yunan
olan Kalliope’nin oğlu olarak anlatılır. Do- ezoterizmine göre, ruhun yedi küreli göğe
33
ALEVİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
yükselerek günahlarından arınmasının tek Felsefi olarak Orfik ezoterizmin yo-
yolu, göğün yedi katından geçerek en üste lundan giden Pisagor’un bu ezoterizme
yükselmesidir ve bunu sağlayacak aracı ise kattığı en büyük etki, sayılar konusundaki
yedi telli lirdir (Tülek, 1998:9). uzmanlığı, sayılara yüklediği ilahi anlam-
lar, matematik ve müzik arasındaki ilintiyi
Orfeus’un en önemli özelliklerinden
ortaya koyması, ses yüksekliği ve tel boyla-
biri de sevgilisi Evridiki’ye olan aşkıdır. Yu-
rını oranlayarak bir oktav içerisinde yedili
nan mitolojisinde var olan birçok karakterin
perde sistemini oluşturması, gökyüzündeki
tersine, Orfeus tek eşli olarak resmedilmiş-
gezegen ve galaksileri göklerin dansı ola-
tir. Persephone, Evridiki öldükten sonra,
rak görmesi ve gökyüzündeki bu ahengin
“Hades’in ölüler ülkesine yolladığında, bu
matematiksel-sayısal niteliğinin ezgisel-
ülkeden arkana bakmadan çıkarsan, Evridi-
ritmik bir müzikal durum oluşturduğunu
ki ölümü yenecektir” der. Ancak bunu ba-
savunmasıdır.
şaramaz. Çünkü tam son anda dayanama-
Pisagor’a göre uyum anlamına gelen ar-
yarak arkasına dönüp bakar ve bu iradesiz-
moniyi (harmonia) sağlayan en önemli sayı-
liği nedeniyle Evridiki’yi ilelebet kaybeder
lar quarte, quinte ve octavedir (dörtlü, beşli
(Erhat, 2008:230). Bu aşk acısı, Orfeus’un
ve sekizli uyum) (Kranz, 1984:45). Zıtların
ozanlığına ve müzisyenliğine olumlu bir
birliği anlamındaki armoni, resimde ve
katkı sunmuştur.
müzikte, aynı zıtlıklar prensibine göre inşa
iii. Pisagor (M.Ö. 570-M.Ö. 495): edilmektedir. Bugünkü müzik estetiği adı-
Yunanistanlı filozof Pisagoras’ın ilmini na oluşturulmuş armoni bilimi, Pisagoras’ın
Orfeus’tan aldığı söylenmektedir, ancak quarte (dörtlü), quinte (beşli) ve octave (se-
Pisagor bu ilmi geliştirmiştir. Bu ilmi ge- kizli) sayı uyumu mantığı ile inşa edilmiş
liştirmesinde en büyük katkı, Mısır’a (Teb ve tüm müziksel sistem, subdominant (alt
ve Mempys) yaptığı gezilerden büyük bir güçlü) nitelikli olan dörtlü aralık (quarte),
inisiye olarak dönmesidir. Hint kökenli dominant (güçlü) nitelikli olan beşli aralık
ruh göçü ve Alevilikteki devriyeyi andıran ve tonik (durak) nitelikli olan birli-sekizli
ruhun en alttan yukarıya kadarki çembe- (octave) aralıkla inşa edilmiştir. Bugünün
ri tamamlayarak yetkinleşmesi öğretileri, Batı müziği ses sistemi, Pisagor’un ezote-
göksel uyum, matematik-müzik bağlantısı, rik bilimine ve güçlü matematiğine çok şey
İran Zerdüştlüğünden aldığı zıtların birliği borçludur.
öğretisi, Pisagor’un Doğu ezoterizminden
Sayılara ve dolayısıyla özü sayılar olan
aldığı etkilerdendir (Kranz, 1984:41-45). Pi-
müziğe yüklenen bu kutsiyet, dinsel ayin-
sagoras, matematiği de çok ilerletmiştir ve
lerin de müzikle yapılmasını sağlamıştır.
bulduğu en önemli teoremlerden biri, bilin-
Pisagor’un Mısır dönüşü kendi kurduğu
dik dik üçgen açılarıyla ilintili ünlü “Pisa-
ezoterik tarikat içerisinde, bugünkü Alevi-
gor teoremi”dir.
34
Description:ve Odysseia gibi uzun destanların, Uzak. Doğu'daki eski bir inanca dayanmaktadır, Odysseia'da selme durumlarına göre hiyerarşi alırlar ve.