Table Of ContentAnılar – Deneyler
1962 – 1975
İşçi Sınıfı Mücadelesinden Bir kesit
İsmet Demir
(Üçüncü Sürüm – 20 Ağustos 2012)
Bu kitabın ilk baskısı Mart 1980’de arkadaşları adına
Tuncer Gezgen’in editörlüğüyle Odak Yayınları
adresiyle yapılmıştır.
1994 yılında Diyalektik Yayınları tarafından Hüseyin Budak
editörlüğünde yapılmış, Hüseyin Budak imzalı “İkinci Baskıya
Not” başlıklı bir ek bulunan bir ikinci baskısı da yapılmıştır.
Ayrıca Bazı işçi ve sosyalist çevrelerin kendi imkânlarıyla
kitabın bazı bölümlerini veya hepsini fotokopi aracılığıyla
çoğaltıp çevrelerinde dağıttıkları bilinmektedir.
Elinizdeki bu üçüncü baskıdır. İçerik aynen korunmuş,
Belgeler tam metinler haline getirilmiş ve imkan
bulunduğunda da orijinallerinin örnekleri koyulmuştur.
Dijital Yayınlar
İndir – Oku – Okut - Çoğalt – Dağıt
Bu kitap Köxüz sitesinin dijital yayınıdır.
Kar amacı olmadan, okumak ve okutmak için,
indirmek, dijital olarak basmak ve dağıtmak serbesttir.
Alıntılarda kaynak gösterilmesi dilenir.
Anılar – Deneyler
1962 – 1975
İşçi Sınıfı Mücadelesinden Bir kesit
İçindekiler
ÖNSÖZ
YAYINA HAZIRLAYANLARIN NOTU:
YİS - Yapı İşçileri Sendikası Tüzüğü
BÖLÜM 1
Anılar
BÖLÜM 2
Yapı-İş Sendikası Ankara
Karadeniz Ereğlisi
Yapı-İş Marmara Bölge Sendikası İstanbul:
YİS-Yapı İşçileri Sendikası
Petrol Boru-Hattı İnşaatı Ve Grev:
YİS’te Bölünmeler
Kadıncık Ve Şanılar Barajı Grevi:
YİS’te Ekonomik çöküntü ve Yenilenme
Aliağa Petrol Rafineri İnşaatı Ve Grev:
İzmir Bölge Çalışma Müdürlüğüne Baskın
Yapı-İş Genel Merkezine Baskın
İşveren Temsilcisinin Evine Baskın
İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneğinin İzmir Mitingi:
İki Jandarma Olayı
İskenderun ve Direniş Yapım-İş’in kuruluşu
İşçi örgütlenmeleri üzerine konuşmalar
BÖLÜM 3
Grev ve direnişte dikkat edilecek hususlar
Sendika kongreleri ve iki anı
Sonuç
BELGELER
Belge 1
Belge2
BELGE 3
Belge 4
Belge 5
Belge 8
Belge 9
Belge 10
Belge 11
Belge 12
Belge 13
Belge 14
Belge 15
Belge 16
Belge 17
Belge 18
Belge 19
Belge 20
Belge 21
Belge 22
Belge 23
Belge 24
Belge 25
Belge 26
Belge 27
Belge 28
Belge 29
Belge 31
Belge 32
İSMET DEMİR ÖLDÜ
İSMET DEMİR’İN ANISINA...
İSMET DEMİR ÖLDÜ MÜCADELESİ SÜRECEK..
ANILAR
“Yalınayak İsmet”
Bir Anadolu Ereni: İsmet Demir
Tanıdığım İsmet Demir
Dragados
İsmet Demir
Sosyalist Ahlak Bahsinde Bir Büyük Ders
Söyleşi
İsmet Demir
İsmet Demir’in son Günleri ve İsmet Demir’den Sonra
İsmet Demir
İsmet Ağabey
İsmet Demir
Örnek Alınması Gereken Bir İşçi Önderi
İSMET DEMİR HAKKINDA KISA KISA
Mustafa Lütfü Kıyıcı
Ertuğrul Kürkçü
Ali İhsan Tuncalı
Aşık Temeli
Hüseyin Yeşil
KİTABI ÜZERİNE VE ARDINDAN ÇIKMIŞ BAZI YAZILAR
İsmet Demir'in Anıları Ve Deneyleri...
Morrison Demirel: "Bizde solcuyuz İsmet Bey"
İsmet Demir - Anılar Deneyler
Demir Yürek...
ÖNSÖZ
Bu kitapta, gırtlak kanserinin konuşamaz
kıldığı İsmet Demir’in, sancılar ve kanamalar
içinde ölümü beklerken, ölümünden birkaç saat
öncesine kadar, biraz kendine geldikçe yazıp
düzenlediği anıları-deneyleri yer almaktadır.
İsmet Demir’i yakından tanıyan mücadele
arkadaşları, ondan, sık sık, deneylerini kaleme
almasını isterlerdi. İsmet Demir ise, geçmişte
yaptıklarıyla kendisini avutmayan, geleceğe
dönük, mücadeleci bir insan olduğu için, bu tür
istekleri kulak ardı eder veya uyuturdu. Ancak
gırtlak kanseri kendisini pençesine aldıktan ve
boğulmaması için boğazına bir delik açıldıktan
sonra, koşullardaki değişmeye bağlı olarak
geçerli mücadele biçimi de değişti.
O, savaşçı İsmet Demir kuzu kuzu oturup
ölümü bekleyemezdi. Ömrünü verdiği, işçi
kardeşlerinin burjuvaziye karşı savaşına ne
yapıp edip, karınca kaderince bir katkıda
bulunmalıydı İsmet Demir’in şartlarında bu
katkı, tecrübelerini kaleme alarak daha geniş
işçi zümrelerinin ve yeni kuşakların eğitimine
yardımcı olmak biçimini alabilirdi.
İçeriği bir yana, bu kitap, yazılış biçiminin ve
şartlarının kendisine kazandırdığı niteliğiyle,
yani ölüme mahkûm bir emekçinin, burjuvaziye
karşı mücadelesini sürdürmesinin, sınıfına,
halkına ve hayata bağlılığının bir örneği olma
niteliğiyle bile: şu çürüyen burjuva dünyasına
indirilmiş bir darbedir.
İsmet Demir, kendi özel hayatından hemen hiç
söz etmezdi. Doğrusu bir “özel” hayatı da
yoktu... Bu anılarda kendisinden söz ediyorsa,
yapı işçilerinin örgütlenmeleri ve direnişleri
kendisinden ayrı düşünülemeyeceği içindir.
Çünkü İsmet Demir 1960-1974 yılları arasında
yapı iş kolunda gerçekleşen bütün büyük
örgütlenme, grev ve direnişlerde, bir örgütçü,
bir önder olarak yer almıştır.
***
Köylülükle bağları çok canlı ve güçlü olan
yapıcılık işçileri arasında -daha doğrusu:
“şantiyeciler”, “şirketçiler” arasında- yarı
efsanevi bir kişiydi. Bu satırların yazarı, pek çok
kez, İsmet Demir’i gerçekte hayatında hiç
görmemiş, görmüşse bile konuşup tanışmamış;
yalnızca İsmet Demir hakkında duyduklarından,
gördüklerinden etkilenmiş pek çok işçinin, İsmet
Demir’e -tabii kim olduğunu bilmeden- İsmet
Demir’le birlikte geçirdiği maceraları,
örgütlenmeleri, grevleri vs. anlattıklarına tanık
olmuştur. Onun için, İsmet Demir hakkında
anlatılanlarda hayal ile gerçek iç içe girmiştir.
Burada, ne kadarının gerçek ne kadarının hayal
olduğunu hâlâ bir türlü anlayamadığımız
birinden söz ederek, okuyucunun belli bir fikre
sahip olacağını sanıyoruz.
Petrol Boru Hattı Grev’inde, “İsmet Demir
Şirket’i yendikten sonra” (işçiler kendilerinin
değil İsmet’in yendiğinden söz ederler) Şirket’in
müdürü gelmiş, İsmet Demir’in elini sıkmış:
“helâl olsun sana yendin bizi” demiş. Sonra
Fransız bayrağını indirip (Şirket Fransız
şirketiydi) İsmet’in yarım pabuçlarından birini
bayrağın yerine çekmiş; diğer yarım pabucu da
Fransa’ya müzeye yollamış... İşçiler böyle
anlatırlar.
***
İsmet Demir proleterlere has kaba saba
fiziğinin içinde, ince, insan sevgisiyle dolu, yufka
ama gereğinde granit gibi sağlam pırlanta gibi
bir yürek taşırdı. Kaba saba, yarım yamalak ve
çoğu kez yanlış da anlaşılabilen sözlerinin
ardında tecrübelerle dolu zeki bir beyin
gizlenirdi.
Kimi insanlar vardır, parlak ve etkileyicidirler,
hemen göze çarparlar; etraflarını büyülerler.
Ama ilişkiler biraz uzayınca, ya da işler biraz
sıkışınca, çoğu kez, karakter dirençsizliği, kol bir
yürek, sığ bir dünya acı acı görülebilir. “Her
parlayan şey altın değildir.” sözü tam da bu tür
burjuva ya da küçük-burjuvalar için geçerlidir.
İsmet Demir böyle bir insan değildi. İlk
izlenimlerde çok sığ, “alelâde”, kaba saha bir
insan karşısında olduğunuzu düşünebilirdiniz.
Ancak, tanışıklığınız uzadıkça, hele işler
sıkıştıkça, onun ruh yüceliğini ve düşünce
derinliğini giderek daha iyi kavramaya
başlardınız. Durdukça kıymetlenen bir şarap
gibi, İsmet Demir’le dost olmanın tadına
varırdınız. Her gün, her yeni olayda ya yeni bir
özelliğini keşfederdiniz; ya da pek önem
vermediğiniz bir niteliğinin nice önemli ve
değerli olduğunu götürdünüz.. Ve giderek,
“proletarya” soyut bir kavram olmaktan çıkar,
İsmet Demir’in kişiliğiyle özdeşleşen somut bir
duyum haline gelirdi.
İsmet Demir’i seven şantiyeciler arasında
adları: “yalınayak İsmet”, “Kara kartal”,
“işçilerin kartalı”... Sarı sendikacılar ve
patronlar: “sarhoş İsmet”, “komünist İsmet”;
yakın arkadaşları ve devrimci gençler ise
“kumandan” derlerdi. Bir bakıma bütün bu
adlandırmalar, O’nun bir yanını tanımlar.
İsmet Demir’in en çok eleştirilmiş yanı içkisidir.
Ama karşı çıkmak, yanlış bulmak yetmez;
anlamak, açıklamak gerekir.
İsmet Demir’in içinden çıktığı ve önderi olduğu
“şantiyeci”ler ya da “şirketçi”ler büyük
inşaatları dolaşan, iş bulduğu takdirde bir
şantiyede birkaç yıldan fazla kalamayan göçebe
proleterlerdir. Çoğu ailelerini köylerinde bırakır.
Kazandıklarının çoğunu çoluk çocuklarına
yollarlar. Kalanıyla da kıt kanaat kendi
geçimlerini sağlarlar. Çokluk şantiyeye yakın
barakalarda veya kiralık bekar odalarında
hemşeri ya da arkadaş grupları halinde yaşar ve
dayanışırlar.. Bu şartlarda, işten çıkan yorgun
gurbetçi işçi ne yapsın? Aileleri, çocuktan
uzaklardadır. Bekâr odalarında ya da
barakalarda vakit geçmez. Tek sığınacak yer: ya