Table Of ContentAndalucia Health hacamat kursu
6
Hacamat ile alakalı soru ve cevablar
Unutmayın ki, bu cevablar ve nasihatlar geneldir, ama her insan benzersizdir ve
ihtiyaçları da farklıdır. Tedavi olunca ya da ilaç kullandığınızda vücudunuzun özel
ihtiyaçlarına gözönünde bulundurun.
Soru: Hacamatın yan etkileri nedir?
Cevab: Uyuşturucu, ilaç ve benzeri kimyasal maddelerin aksine hacamatın hiçbir yan
etkisi yoktur. Hacamat kupaların olduğu yerdeki kan çürükleri hariç.
Soru: Bu kan çürükleri ne kadar kalacak?
Cevab: Hacamatta oluşan kan çürükleri tamamen zararsız olup bir kaç gün içinde
yok oluyorlar. Sağlıklı besin ve özellikle yeterince su içilse 5 günden fazla kalmaz.
Yeterince su içilmese dahi en geç 10 günde kayıb olurlar.
Soru: Hacamattan sonra herhangi bir ilaç almalımıyım?
Cevab: Hayır! Hacamattan sonra herhangi bir ilacı almak zorunda değilsiniz.
Hacamattan önce belli bir hastalık için ilaç almışsanız bu ilacı kullanmaya devam
edebilirsiniz.
Soru: Hacamatın ilaçlarla herhangi bir etkileşmesi olur mu?
Cevab: Hayır, hacamatın ilaçlarla etkileşmesi yoktur. Bilakis, hacamat ilaçların
vücutta olan etkilerin fazlalaştırıyor.
Soru: Hacamatın başka alternatif tıp şekilleriyle bir etkileşmesi varmıdır?
Cevab: Hayır, hacamatın başka alternatif tıp tedavilerle bir etkileşmesi söz konusu
değildir. Hacamat öbür alternatif tedavi metodlarıyla, bilhassa akupunktur ile, çok
güzel bir uyum sağlamaktadır ve bu tedavilerin faydalarını artırmaktadır.
Soru: Hacamat seansı ne kadar sürüyor?
Cevab: Bu hastalara ve hastalıklara göre değişiyor. Ortalama yarım saat sürüyor.
Soru: Ne zaman iyileşeceğim?
Cevab: Hastalığınıza göre hacamatın faydasını görebilmeniz için bir kaç seans lazım
olabilir. Lakin ağrılarda derhal bir iyileşme meydana geliyor. Her insanın farklı
olduğunu unutmayın, dolayısıyla hacamatın faydası da her insanda farklıdır.
Bazısında etkisi çok çabuk görülüyor, öbürlerde ise etkisi geç görülebilir. Mühim
olan, hacamat herkeste yan etkisi olmadan faydasını göstermesidir.
Soru: Kaç aralıkla hacamat yapılsın?
Cevab: Türkiye'de bazı insanların sağlıklı insan için üç ayda bir, hastalar ise
iyileşinceye kadar ayda bir kere hacamat olmalarını tavsiye ederler. İngiltere'de
meşhur bir bayan haccam olan Anisa Kisoon ise sağlıklı insanlara her ay da bir
detoks, yani zehiri vücuttan çıkartma hacamatı tavsiye ediyor. İlkay Zihni Chirali
diyor ki, Çinde hastalarda, gerek yetişkinlerde gerekse çocuklarda, hasta iyileşinceye
kadar hergün hacamat uygulanılıyor. Terapi programı 10 gün sürüyor, ardından bir
hafta ara veriliyor gerekirse tekrar 10 gün hacamat uygulanılıyor. Batıda doğal
hekimler haftada bir kere hacamat uyguluyorlar.
Ben bu tür genellemelerden biraz uzak durarak diyorum ki, hasta olmayan biri iki
ayda bir hacamat yapsa uygundur. Zira yediğimiz, içtiğimiz, aldığımız hava vs. o
kadar pis ve kirlenmiş ki vücudumuzda zehirli maddeler bir hayli fazladır.
Hasta insanlar ise hastalıklara ve durumlarına göre iyileşinceye kadar haftada iki kez
hacamat olmalarını öneriyorum.
Bu genel tavsiyelerimdir. Şahıslara göre ve şahıslarda bulunan hastalıklara göre
değişiyor.
Soru: Kaç kere hacamat yapmalıyım?
Cevab: Bu da tıpkı bir önceki sorudaki gibi hastanın genel sağlık durum ve
hastalığına bağlıdır. Şahıs ve hastalıklara göre kaç kere hacamat yapılması değişiyor.
Bazı hastalıklar bir, iki seans yeterli olabilirken, başka hastalıklarda 10 seans yada
fazla artı takviyeli bitki tedavisi veya başka takviyeli tedavi lazım olabilir.
Hastalığın ne zaman başladığı, daha önceden herhangi bir tedavi gördünüz mü,
gördüyseniz ne kadar gördünüz bu konuda önemli bir etki teşkil etmektedir. Bunun
yanında yaşam tarzınız, yemek alışkanlığınız, spor ve hareket alışkanlığınız, genel
sağlık durumunuz ve uyku alışkanlığınız önemli faktörlerdir.
Soru: Hacamat esnasında veya sonrasında halsiz yada hasta olurmuyum?
Cevab: Çok az insanda halsizlik, baş dönmesi, üşüme, terleme gibi durumlar
meydana geliyor. Genelde bu kanı görmeye dayanmayan insanlarda oluyor. Çok
nadiren insanlar kendilerini hacamattan sonra hasta hissederler. Burda hacamatın
vücuttundan zehiri çıkartmanın en hızlı yolu olduğunu anlamak önemlidir. Bu işlem
arasıra bir nevi şok yapabilir. Ancak bu tehlikeli değildir ve yanetki olarakta
sınıflandırılmaz. Bilakis, tedavinin faydası olduğunun işaretidir. Lakin, bu durumlar
görülmezse tedavinin faydasının görülmediği anlamına gelmez.
Soru: Hacamat ağırıyor mu?
Cevab: Hayır, hacamat ağırmaz. Kıyaslayabilmeniz için, hacamatta çektiğiniz ağrı
kan almaktaki ağrıya benzer. Fakat önceden vakumla uyuşturulduğu için ve damarları
rahatsız etmediği için ağrısı ve rahatsızlığı kan almadan daha azdır.
Soru: Çocuklar hacamat olabilir mi?
Cevab: Çocuk yaşlardan itibaren başlayarak asgari yılda 3 kez hacamatin faydaları
saymakla bitmez. Katkılı ve hormonlu gıdalarla beslenen annelerin bebeklerinin
damarlarında dolaşan kan bebek daha dünyaya gelmeden anne karnında iken
kirlenmektedir. Bu nedenle günümüzde çocuklarımızda eskiden görülmeyen dikkat
dağınıklığı, aşırı unutkanlık, öğrenme güçlüğü, analitik düşünme dengesizliği,
ergenlik sorunları gibi hastalıkları ve rahatsızlıklara sık sık rastlanmaktadır.
Hacamatla çocuğunuzu bu tür rahatsızlıklardan kurtarabilirsiniz.
Hacamat 2 yaşından büyük çocuklara yapılmasında hiçbir mahzuru yoktur. Çocukta
özel bir rahatsızlık olması durumunda 6 aylık ikende hacamat yapılabilir. İran,
Malezya ve Mısır gibi ülkelerde 40 günlük bebeklerde bile hacamat yaptıranlar
vardır.
Zaten hacamatın en fazla fayda gösteren ve tesir edeni çocuklara yapılanıdır. İranda
Kermenşah tıp fakultesinde 1 Yaş üzeri 10 yaş altı 4 bin denekden üç bin çocuğa
yapılmış hacamattan yola çıkan araştırmalar şu sonuçları ortaya koymuştur; diğer bin
çocuk hacamat yapılmamışlarla aradaki fark şöyle gözlemlenmiştir.
1- Hacamat yaptırdıktan sonra çocuklar çok daha az soğuk algınlığına ve gribal
enfeksiyon hastalıklarına yakalanıyor ve bağışıklık sistemleri güçleniyor. Bu
yetişkinler içinde geçerlidir.
2- Huysuzluk, hareket bozuklukları, asabiyet, agresif ve ters hareketleri en aza
inmektedir.
3- Hızlı büyüme, boy ve kilo artışı çocuklarda görülmektedir.
4- Yemeğe karşı iştahları artar.
5- Çocuklarda ve ergenlerde konsantrasyonları arttırıp, öğrenmeleri, zekâları ve
hafızaları güçlenir.
6- Ergenlikte cinsel yönden buluğa erme buhranını daha müteadil kılar ve sakin bir
şekilde seyretmesini sağlar.
7- Daha güzel ve mutlu bir yüz, cilt ve saç kazandırır.
8- En önemlisi ailelerin sürekli şikayet ettiği ne verirsen beğenmeme veya huysuzluk
diye tabir edilen sürekli mutsuz çocuklarda çok tesirlidir.
9- Kafadan ve kulak arkasından hacamat olan çocuklarda yaşıtlarına göre derse olan
ilgileri ve öğrenme hızında çok artış gözlemlenmistir.
10- Kardeşleri kıskanma veya oyuncakları paylaşmama gibi huysuzluklar tamamen
kalktığı gözlemlenmiş, yaşlarına göre daha olgun tavırlar sergiledikleri
görülmüştür…
11- Altını ıslatma problemleri olan çocuklarda %92 oranında başarı gözlemlenmiştir.
Bunlardan %83 oranı tamamen altını ıslatmayı bırakmış, küçük bir oran ise çok az
veya nadiren ıslatma huyu kalmıştır.
Hacamat tek başına, çocuklarda takriben 43 hastalığı kesin tedavi eder. (Bu
hastalıklardan bazılarının henüz başka kesin tedavisi bulunamamıştır). Örneğin:
sinüzit, alerji, iştahsızlık, gece altını ıslatma, boy kısalığı ve surattaki sivilceler gibi.
Soru: Kadınlar hacamat olabilir mi?
Cevab: Evet, kadınlar hacamat olabilirler. Zira sahih bir hadiste şöyle rivayet
ediliyor:
Cabir b. Abdullah'dan (r.a) rivayet edildiğine göre; peygamber'in (s.a.s.) zevcesi
Ümmü Seleme (r.a.) hacamat olmak için Resulullah'tan (s.a.s.) izin istemiş ve
Peygamber (s.a.s.), ona hacamat etmeyi, Ebu Taybe'ye (Nafi) (r.a.) emretmiştir.
(Ravi Ebu'z-Zübeyr) dedi ki: Ebu Taybe'nın Ümmü Seleme'nin ya süt kardeşi veya
henüz erginlik çağına varmamış çocuk olduğunu sanırım." (Müslim, Selam 72; Ebu
Davud, Libas 4105; İbn Mace, Tıbb 3480)
Soru: Hamileler hacamat olabilirler mi?
Cevab: Şimdiye kadar hamilelik ve hacamat konulu hiç bir bilimsel araştırmaya
rastlamadım. Buna rağmen okuduğum, edindiğim bilgiler doğrultusunda hemen
hemen hacamat yapanlar % 70 hamile bayanlara hacamat yaptırmayı tavsiye etmiyor.
Eğitim gördüğüm usta bunun aksine hamile bayanlara hacamat tedavisini uyguluyor,
hatta bunu tavsiye bile ediyor. Bayanları tedavi etmediğim için hamilelerle şahsi bir
tecrübem yoktur, lakin eşimden ve tanıdığım haccamlardan duyduğum kadarıyla
hamile olupda hacamat yaptırdıktan sonra şikayet eden veya zarar gören olmadı.
Bilinmeli ki hacamat kurallara göre uygulanıldığında hiçbir yan etkisi yoktur. Ayrıca
hacamat tedavisinin stresi hafiflettiği, azalttığı, özellikle deprasyona ve birçok
pisikolojik rahatsızlığa iyi geldiğini, bağışıklık sistemini güçlendirdiği denetlenmiştir.
Bağışıklık sistemi güçlü bir annenin karnındaki çocuğuda hastalık riskinden korunur.
Annenin stresi azalırsa bu çocuğa da etki eder, gerek bebeklik gerekse ileri yaşlarda
çocuğun kişiliğine yansır.
Mecbur kalmadıkça bir çok yan etkileri olan ilaçları tavsiye etmiyorum, bilhassa
hamile bayanlarda kesinlikle tavsiye etmem. Zaten hamile bir bayanın alabileceği
kullanabileceği ilaçlarda oldukça sınırlı sayıdadır. Dolayısıyla hiçbir riski olmayan
hacamat tedavisi hamile bayanlara uygulanması halinde hem anne hemde bebek olası
birçok hastalıktan ve riskten korunmuş olur.
Soru: Çıkan kanın rengleri neden değişiktir? Bunun bir anlamı var mıdır?
Cevab: Tıbb bilginleri çıkan kanın renginden ve niteliğinden bazı neticelere
varmışlar. Demişler ki: Kan kırmızı ve sıvı ise, hacamat tedavisi gören kişinin sağlıklı
olduğuna işaret ediyor.
Kan siyah ve sıvı ise, hacamat tedavisi gören kişide zararlı karışımların var olduğuna
delalet ediyor.
Kan siyah ve pıhtılaşmış ise, hacamat olan kişide çok fazla zararlı karışımların var
olduğuna delalet ediyor.
Hiç kan çıkmıyorsa yine, hacamat olan kişinin sağlıklı olduğuna delalet ediyor.
Soru: Kanda değişik izleri gördüm. Bunlar bir şey demek mi? Yani kanda
kabarcıklar, kan şeritleri, beyaz şeritler, kanın köpürmesi gibi işaretler ne anlama
geliyor?
Cevab: Bu tür iz ve işaretlerin gerçekten bir anlamı vardır.
Kabarcıklar: Hafifce çatlamış kupaya hava girdiğinde görülebilir.
Kan şeritleri: Kanın temiz olmadığına delalet ediyor. Birde vücutta kan pıhtıları var
olduğu için kanın çabuk pıhtılaştığını da gösteriyor.
Beyaz şeritler: Herhangi bir hastalığın işaretidir ve kanın temiz olmadığının kesin
delilidir.
Kanın köpürmesi: Yüksek tansiyondan olabilir.
Soru: Hacamatın zehirlenmede faydası var mıdır?
Cevab: Hacamat zehirlenmelere karşı çok faydalıdır, hatta en faydalısıdır. İbn
Kayyim el Cevziyye Zad ul Me'ad'da dedi ki: Hz. Peygamber (s.a.s.), Hayber'de
zehirli koyun etinden yediği gün hacamat yaptırmıştır. Arkadaşlarına da hacamat
yaptırmalarını emretmiş, ancak yine de bir sahabi ölmüştü. Ebu Hind, Allah
Resulü'ne (s.a.s.) boynuz ve bıçakla hacamat yaptı. (bknz. Ebû Dâvûd, "Diyât", 6;
Dârimî, "Mukaddime", 11) Zehrin tedavisi, ya kusma/boşaltma ya da nitelikleri ve
özellikleriyle zehri kaldıran ve onu iptal eden ilaçlarla olur. İlaç bulamayan, hemen
tamamen boşaltma yapmalıdır. Özellikle de bölge ve mevsim sıcak olursa en faydalısı
hacamattır. Zira etkili zehir kana karışır, damarlara ve kılcal damarlara girerek kalbe
ulaşır, böylece ölüm gerçekleşir. Kan, zehri kalbe ve organlara ulaştıran giriş yeridir.
Allah Resûlü hacamatı omuzundan yaptırırdı; (bknz. Ebû Dâvûd, "Tıb", 4; "Diyât",
6; Tirmizî, "Tıb", 12; Dârimî, "Mukaddime", 11; İbn Hanbel, III, 119, 192) zira burası
kalbe en yakın hacamat yeridir. Zehirli madde kanla birlikte tamamen dışarı çıkmaz.
Aksine kanın zayıflığına rağmen zehrin tesiri kalır.
Soru: Hacamat sihirde yardım ediyor mu?
Cevab: İbn Kayyim Zad ul Me'ad'da Rasulullah'a (s.a.s.) sihir yapıldığını ve bundan
dolayı başından hacamat yapıldığını zikrediyor.
''Hz. Peygamber'in (s.a.) yahudilerin yaptığı büyülerin tedavisi konusundaki tutumu
şöyledir:
Bir grup, bunu kabul etmemiş ve "O'na karşı böyle bir şey caiz değildir." demişlerdir.
Bunu eksiklik ve kusur saymışlardır. Durum onların sandığı gibi değildir. Bilâkis bu,
Rasûlullah'ın (s.a.) karşılaştığı ağrı ve hastalıklardan biridir. Bununla, Rasûlullah'ın
(s.a.) zehirlenmesi arasında bir fark yoktur. Sahihayn'da Hz. Âişe'nin şöyle dediği
rivayet edilir: "Rasûlullah'a öyle bir sihir yapıldı ki, yapmadığı halde kendisine
kadınlarla birleştiği hayali gelirdi. Bu, sihrin en kötü şeklidir." (Buhari, 1/199;
Müslim, 2189)
Kadı Iyâz der ki: "Sihir, Hz. Peygamber'in (s.a.) de tutulduğu bir hastalık ve arızadır.
Tıpkı reddedilemeyen diğer hastalıklar gibi. Bu, onun peygamberliğine bir zarar
vermez. Yapmadığı halde bir şeyi yapar gösterilmesine gelince, korunduğuna dair
delil ve icmâ bulunduğundan dolayı doğruluğunu zedeleyecek bir şey yoktur. Bu,
kendisi sebebiyle gönderilmediği ve bu yüzden üstün kılınmadığı dünya işiyle ilgili
olarak caizdir. Peygamber, diğer insanlar gibi âfete uğrayabilir. Peygamberlikle ilgili
bir işte gerçeği olmayan bir durumun hayali gelmesi, sonra düzelmesi imkânsızdır."
Maksat, bu hastalığın tedavisi konusundaki tutumunu göstermemizdir. Bu konuda
o'nun iki çeşit tedavisi vardır:
1) Çıkarması ve iptali. Bu daha üstünüdür. Nitekim Rasûlullah (s.a.s.) bu konuda
Rabbine dilekte bulunmuş, Allah da ona yolu göstermiştir. Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.s.), bu sihri kuyudan çıkarmıştır. Sihir, bir tarak, saç veya sakal kılı, erkek hurma
çiçeği örtüsü idi. (Bu, daha önce geçen Hz. Âişe (r.a.) hadisinin bir parçasıdır:
"Tarak, malumdır. Kıl (muşâta), baştan veya saçtan düşen kıldır." Hurma çiçeği
örtüsü ise, üzerindeki örtüdür. Dişi ve erkeğe kullanılır. Bu yüzden hadiste "erkek
çiçek" olarak geçmiştir.) Sihiri çıkarınca, büyüsü gitti, sanki bağından kurtulmuş gibi
oldu. ( Fethu'l-Barî, 10/200) Bu, hastanın en iyi tedavi yollarından biridir. Tıpkı, pis
maddenin vücuttan giderilmesi ve atılması gibidir.
2) Sihir eziyetinin ulaştığı yeri boşaltma. Çünkü sinirin tabiatta, maddelerinin
hareketinde ve mizacının bozulmasında etkisi vardır. Bir organda etkisi görülür ve pis
maddenin bu organdan boşaltılması mümkünse, gerçekten fayda verir.
Ebu Ubeyd, Garibu'l-Hadîs'te Abdurrahman b. Ebi Leylâ'dan şu rivayeti verir:
Rasulullah (s.a.a.) büyü yapılınca başından boynuzla hacamat yaptırdı." (senedi sahih
değildir.)
Bilgisi az olanlara bu biraz karışık gelmiş ve şöyle demişlerdir: "Hacamat nerede,
sihir nerede; bu hastalıkla, bu ilaç arasında ne gibi bir alâka var?" Şayet bu ilacı
Hipokrat, İbn Sina veya başkaları söyleseydi, kabul ve teslimiyetle benimserdiler.
Halbuki bu ilacı, bilgisi ve faziletinden şüphe bulunmayan söylemiştir.
Bil ki, Rasûlullah'a (s.a.s.) yapılan sihir, kafasının bir kuvvetine, bir şeyi yapmadığı
halde yaptığı hayali gelecek şekilde ulaştı. Bu, büyü yapanın tabiatta ve kan
maddesindeki bir tasarrufudur ki bu madde kanına galip gelip, mizacının aslî tabiatını
değiştirir.
Büyü, pis ruhların etkileri ile tabiî kuvvetlerin tepkisinden oluşur. Bu, en şiddetli
büyülerdendir, özellikle de büyünün ulaştığı yerde. Büyünün fiillerinden zarar gören
bu yere hacamat yapılması, uygun şekilde olursa en yararlı tedavi çeşitlerindendir.
Hipokrat der ki: ''Boşaltılması gereken şeyler, meyili olduğu yerlerden, boşaltılmasına
uygun şeylerle çıkartılmalıdır."
Bir grup insan şöyle der: Rasûlullah (s.a.s.) bu hastalığa tutulunca —ki bir şeyi
yapmadığı halde yaptığı hayali gelirdi—, bunu dimağ tarafına meyletmiş, karnına
galip gelip mizacının tabiî durumunu kaldırmış kan meddesinden veya başkasından
sanırdı. Bu sırada hacamat yapılması, en iyi ilaçlardan ve tedavi yollarındandır. O da
hacamat yaptırdı. Bu, hastalığının sihir olduğunun vahyedilmesinden öncedir. Yüce
Allah'tan O'na vahiy gelince ve büyü yapıldığı haber verilince, gerçek ilaca başvurdu,
ki bu da sihirin çıkartılması ve iptalidir. Allah'tan dilekte bulundu, Allah'ta O'na yerini
gösterdi, büyüyü çıkardı, sanki bağından kurtulmuş gibi oldu. Bu büyü, vücudunda
ve dış organlarındaydı, aklında ve kalbinde değildi. Bu yüzden, kadınlarla birleşme
yaptığı hayalinin doğruluğuna inanmazdı. Bilakis, bunun gerçeği olmayan bir hayal
olduğunu bilirdi. Böylesi, bazı hastalıklardan da ortaya çıkabilir! Allah en iyisini bilir.
Büyünün en etkili tedavi yollarından biri, ilâhî ilaçlardır. Hatta bizzat yararlı ilaçları
bunlardır. Çünkü büyü, pis ve süflî ruhların etkilerindendir. Etkisinin defedilmesi,
kendisine zıt ve aykırı zikir, âyet, fiil ve etkisini iptal eden dualarla olur, çok güçlü ve
şiddetli olursa, etkili bir okuma (nuşre) (Cin çarptığını zannedenin tedavi edildiği
okuma ve ilaçtır. Hasta bununla canlılık kazandığından, böyle bir isim almıştır.)
malzemesi ve silahı bulunan iki ordunun karşılaşması gibidir. Galip gelen, ötekini
kahreder ve hakimiyeti alır. Kalb, Allah'ın zikriyle doluysa, yakarış, dua, zikir ve
sığınmaları vird edinip özü sözüne uygunsa, bu, sihirin etkisini engelleyen en önemli
sebeplerden ve başa geldikten sonra da en iyi tedavi yollarındandır.
Büyücülere göre, büyülerinin etkisi, ancak zayıf tepkili kalblerde ve süfliyâta bağlı
şehvanî nefislerde tam olur. Bu yüzden çoğunlukla kadınlarda, çocuklarda, cahillerde,
göçebelerde ve dinden, tevekkülden, tevhidden nasibi zayıf olanlar ile ilâhî virdler,
dualar ve nebevi sığınmalardan nasibi olmayanlarda etkisini gösterir.
Kısacası büyünün etkisi, süfliyâta meyilli zayıf tepkili kalblerde daha fazladır. Şöyle
denilir: Büyülü, kendisine nazar değdirendir. Çünkü kalbinin kendisine çok fazla
yönelmiş bir şeye bağlı olduğunu görürüz. Kalbine meyil ve yönelişi olan tasallut
eder. Habis ruhlar, ancak bu habis ruhlara meyli olması, ve ilâhî kuvveti
bulunmaması ve ona karşı savaşacak hazırlığı olmaması dolayısıyla tasallut için hazır
bulduğu ruhlara tasallut eder. Onları hazırlıksız ve uygun düşene meyli bulunmuş
olarak yakalar, tasallut eder, sihir ve başkasıyla etkisine imkân bulur. Allah en iyisini
bilir.'' (İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/350-353)
Sihir tedavisinde İbn Kayyim'in de dikkat çektiği bir noktayı unutmamak lazım. Bir
çok insan büyü ve sihirle musallat olduklarında doktortan doktora, hekimden hekime
koşarlar ama kimse onlara yardım edemez. Zira büyü modern tıbbla tedavi edilmeyen
bir hastalıktır. Nihayetinde bu insanlardan bazıları hacamatta sihirin tedavisi
olduğunu öğrenenler vardır. Rukye yapan ''şehylere'' uğrayıp onlardan hacamat
yapılmasını isterler. Ne var ki, sözde bu şehler hacamattan bihaberdirler. Keza bazı
hacamatcılar sihire karşı hacamat teklif ediyorlar, fakat sihir hakkında zerre kadar
bilgileri yoktur.
Sonunda büyüyle musallat olan hastalar sünneti inkar edecek dereceye varıyorlar, zira
hem sünnet olan rukye hemde sünnet olan hacamat onlara hiçbir fayda sağlamadı. Bu
nedenle sihirlenmiş hastalara ciddi bir şekilde İslam dini bilgilerinde derinlemiş,
rukyeden iyi anlayan ve sihirler hakkında bilgisi olan bir haccama uğramalarını
tavsiye ediyorum.
Soru: Bir insanda sihir, nazar yada benzeri şeylerin var olduğu hacamatta
anlaşılabilir mı?
Cevab: Sihirlenmiş veya nazar edilmiş bir insan hacamattan sonra istifra ediyor ve
çok terliyor.
Soru: Bende bulunan hastalığa karşı hacamat tedavisi yoksa ne yapayım?
Cevab: Resulullah (s.a.s.) Ebu Hureyre'den (r.a.) merfu bir rivayete göre şöyle
buyurmuştur: ''Kim (ayın) on yedisi veya on dokuzu ya da yirmi birinde hacamat
olursa bu her türlü hastalığa şifadır.'' (Ebu Davud, 3861, Beyhakî, 9/340; senedi
hasendir)
Tıbb uzmanları ve hacamat bilginleri özel bir hastalığa hacamat tedavisini
bulmamışlarsa, yine de hacamat olmanın faydası vardır. Zira hacamat bağışıklık
sistemini güçlendiriyor, lenfatik sistemini etkinleştiriyor, kan dolaşımını artırıyor,
kanı temiziliyor ve zehirli maddeleri vücuttan dışarıya atıyor. Bunun yanında hacamat
ilaçların etkisini çoğaltıyor.
Description:etkisi yoktur. Cevab: Hayır, hacamatın ilaçlarla etkileşmesi yoktur. Bilakis .. Bu işlemin ismi homeostatic balance (homeostatik denge). Yani.