Table Of ContentGerçekler Akademisi
Altın çoğu medeniyet tarafından kutsanıyordu. Örneğin İnkalara göre Altın güneşin teridir.
Mısırlılar için Altın Tanrının Nefesidir!
Altın başka hiç bir şeyin olmadığı gibi refah ve gücü simgeliyor.
Altın kural
Asırlarca Altın ulusal egemenliğin nihai garantörüydü. Medeniyetler
tarihi altının hikayesi diyebiliriz. altını tutanlar
İnsanlık medeniyetlerinin ilk günlerinden beri insanlık altın için her türlü kuralı yapar!
riske girmiştir. Altının büyük bir özelliği daimi yani kalıcı olmasıdır!
Dünyann en büyük ve en çok işlem gören emtia piyasası altın
piyasasıdır.
Peki altın nedir?
Altının atom numarası 79’dur ve Altının parlak sarı rengi, asitlere
karşı dayanıklılığı, doğada serbest halde bulunabilmesi ve kolay
işlenebilmesi gibi özellikleri, insanların ilkçağlardan beri ilgisini
çekmiştir. Yalnız Kral suyu altının çözünmesine yol açabilir.
Kral suyu (Aqua Regia) asitlerin az etki ettiği ya da etki
etmediği altın gibi metallerle tepkimeye girebilen kuvvetli
bir asit çözeltisidir. Hidroklorik asit ve Nitrik asitin 3:1 oranında göre
karıştırılmasıyla oluşur. En güçlü oksidanlardan biri olan nitrik asit
altının çok ufak neredeyse ölçülemez bir miktarını çözüp altın
iyonuna dönüştürür. Ortamdaki hidroklorik asit ise bu altın iyonlarıyla birleşir. Altın iyonları eksildiğinden
denge hali bozulur, bu da daha fazla altının çözünmesine yol açar.İlk defa Ebu Musa Câbir bin
Hayyan tarafından bulunduğu tahmin edilmektedir.
Gerçekler Akademisi
Altın hakkında bazı bilgiler:
Tarihte yer yüzüne çıkarılan tüm altını eritirsek yalnız 20.7x20.7m boyutunda bir küp eder yada başka
bir benzetmeyle tam 3 olimpik yüzme havuzunu doldurur.
Bir ons altın (= 28.35 gram) üretmek için ortalama 38 çalışma saati, 5300 litre su ve litrelerce siyanür
gerekiyor. Örneğin Günay Afrikada dünya altınının 1/3’ü yer yüzüne çıkarılıyor ve 400bin işçi 2
kilometreden daha büyük derinliklerde 50 derece sıcaklıklar üzerinde altın çıkarıyor.
Gerçekler Akademisi
Şunu hatırlatmakta fayda var:
Altın tüm ulusal egemenliklerin gücünün temelindeydi!
Altının (karanlık) gücü binlerce yıldır savaşları ve katliamları finans etmiştir.
Son yüzyıla bir bakalım:
1938 yılında Adolf Hitler Avusturyayı işgal ettiğinde güçlü adam görünümünün arkasında asıl
zayıflığını millet görmüyordu. Hitlerin merkez banka (Reichsbank) başkanı Hjalmar Schacht Führere
altını kalmadığını ve iflas ettiklerini söyler. Bunu öğrenince Hitler onu görevinden alır.
Almanya ve Naziler hemen ardından yalnız toprak için değil altın içinde savaşa girer.
Naziler Avrupanın altınlarını ele geçirmeye kararlılardır ve hatta bunun için işgal edilen ülkelerin
altınlarına el koymak için özel bir Nazi birimi kurulur.
Almanya Polanyaya saldırdığında Polonya ordusu altınları kurtarılısıya kadar Almanlara direnmeleri
emir edilir. Polonyanın altın rezervi 75 ton altındır (bugününün parasıyla milyarlarca dolar
değerindedir) ve Nazilerin eline düşmesin diye ülkeden kaçırılır. Polonya altını Romanyadan
Türkiyeye, Türkiyeden Lübnan üzeri Fransaya sevk edilir. Yalnız ordada uzun zaman güvende
olmayacaktır.
1940 yılında Almanya Benelüks (Belçika, Hollanda, Lüksemburg) ülkelerini işgal eder ve ardından
haziran 1940 yılında Parisi işgal eder. Hemen Nazi özel altın birliği Banque de France’a gider ve
Fransanın altınlarını talep eder. Fransanın altın rezervi nin değeri o zamanları $3 milyar üzerindedir.
Yalnız mahzendeki kasa dairesine girince çok büyük bir süprizle karşılaşırlar: kasa bomboştur!
Fransız merkez bankası bu anın oluşmasını çok önceden öngörmüştür ve tedbirlerini almıştır.
Fransızlar altını tam ülkenin 51 farklı yerlerdeki kasalarına aktarmışlardır. Bu kasaların her biri en
yakın kaçış limanından en fazla bir günlük yolculuk uzağındadır. Naziler Parisi işgal edince gizli bir
operasyonla tüm bu kasalardan altınlar limanlara götürüldü ve bulunabilen her türlü gemilere
yüklenerek ülkeden çıkarıldı. Fransanın altın rezervi 83 milyon onstu. Fransanın altın sevkiyetinin
boyutu tarih boyunca tüm ispanyol hazine gemilerinin taşıdığı altından fazlaydı.
Fransanın ve Polonyanın altınları Kanadanın ve ABD’nin güvenli limanlarına gitti. Yalnız bugüne kadar
bunların ne kadarı Alman deniz altlarına kurban gittiği bilinmiyor. Bunları ve tarihte denizlere batan
tüm hazine gemilerini bugünlerde profesyonel hazine avcıları arıyor.
Birleşmiş Milletler tahminine göre okyanusların ve denizlerin diplerinde 3 milyona yakın batmış
gemi var. Unutmayalım 20. Yüzyılın ortasına kadar refahı sevk etmenin tek yolu gemiydi.
Milyarlarca dolar değerinde altın ve gümüş denizlerin dibinde keşf edilmeyi bekliyor.
Gerçekler Akademisi
2007 yılında deniz dibinde büyük bir altın ganimeti bulundu. Tek bir gemide 600bin tane altın madeni
para ($500 milyon değerinde) bulundu. Bu bir İspanyol gemisiydi ve 1804 yılında İngilizler tarafından
batırılmıştı. Bu altınların mülkiyet hakkı üzerine büyük bir diplomatik emek harcandı ve bu altınları
İspanya geri istedi. Aynı zamanda Peru’da bu altınları talep etti çünkü bu altınlar İnka medeniyetinden
İspanyollar tarafından çalınmıştı. Sonunda bu altınlar İspanyaya geri verildi.
İkinci dünya savaşında Fransadan sonra İngilterede altınlarının Hitler Almanyasının eline düşmesin
diye 1940 yılında Winston Churchil gizli bir operasyon başlatıyor. İngilterenin o zamanki altın rezervi
$9.9 milyar değerinde. Tam 2229 kasa altın kuzey atlantik üzerinden Kanadaya yollanmak üzeri
gemilere yükleniyor. 1 haziran 1940 yılında İngiliz altınları Halifax Kanada’ya ulaşıyor ve oradan
Montreal ve Otawaya sevk ediliyor. Tüm bu uğraşlara ramen son bahar 1940 yılında Adolf Hitler
Avrupa ülkelerinden 600 ton altın yağmalamayı başarıyor ve hazinesine aktarıyor. Bu yağmalanmış
altın tarafsız ülkeler (İsveç ve İsviçre gibi) üzerinden petrol, silah ve diğer mühimat alımında
kullanılıyor. Aynı zamanda İngilterede Kanada’da bulunan altınlarıyla ABD’ye ödeme yaparak silah ve
mühimat alıyor.
Ekonomik bakımdan 2. Dünya Savaşı insani bir felaket olmasını yanına bırakırsak büyük bir ekonomik
şaka gibi görünüyor. Her zamanki ulus üstü güçler yine devasa bir refah aktarımı düzenleyip muazzam
bir şekilde bundan nemalanıyorlardı. Hem İngiltere hemde Almanya (tarafsız ülkeler üzerinden) ve
elbette bir çok diğer ülke altınlarınla ABD’den silah, akaryakıt vs. alıyordu. Böylece Avrupanın altını
ABD’yi nihai olarak büyük buhrandan çıkarıyordu. Yalnız Fransa Kanada’da bulunan altınını silah
alımına kullanmıyordu çünkü Charles de Gaulle altınları ulusal egemenliğini koruyabilmek için
savaştan sonra kullanmayı planlıyordu.
Tüm bu altınlar arasında Almanyanın İsviçreye aktardığı altınları unutmayalım. Bu altınlar iki türlü
adlandırılıyor:
1) Raubgold (Yağma altını); işgal edilen ülkelerden ele geçirilen altınlar
2) Totengold (Ölü altını); konsentrasyon kamplarında sanayileşmiş ölüme kurban giden insanların
altınları (örneğin altın dişler, takıları, gözlükleri vs.)
Altın Ticaretinin Ana Aktörleri:
Altın ticaretinin ana payı Bullion bankaları (Külçe bankaları) etrafında oluşuyor. Bu Bullion bankaları
devasa uluslararası bankalardır ve altın ile gümüş piyasalarında ticaret yapma lisansına sahiptirler.
Bu bankalar altın ve gümüş piyasalarında çok büyük bir paya sahiptirler.
Altın ve gümüş piyasasında yaşanan fiyat çalkantıları tüm dünyadaki emektarları, yatırımcıları, maden
şirketleri ve devletleri etkiliyor.
Örneğin 2008 yılında gümüş fiyatların $21’den $9’a düşmesi Bolivyada maden şirketlerin
sarsılmasına, büyük kitlelerin işsiz kalmasına ve hatta intiharlara neden oldu.
Elektronik borsalarda işlem gören her 100 ons altının karşılığında 1 ons altının bile olmaması nasıl
mümkündür? Bu yoksa bir Ponzi oyunumu?
Gerçekler Akademisi
Altın Yatırımı:
Altına yatırım yapmadan önce şuna karar vermelisiniz: fiziki altınamı sahip olmak istiyorsunuz yoksa
altının kısa ve orta vadeli hareketlerindenmi faydalanmak istiyorsunuz?
Yatırımcılar şunu bilmeli: altın sertifikaların sahipleri altına sahip değildir. Altına yalnız altını fiziki
olarak elinde tutan sahiptir.
Altın yatırımcısını kabaca üç gruba ayırmak gerekiyor:
1) Altının fiyat hareketlerinden para kazanmayı hedefleyenler; bunların yatırım araçları
öncelikle altın sertifikaları, altın kontratları, altın opsiyonları, altın CFD’leri (FOREX)
2) Altını muhtemel ekonomik, finansal, jeopolitik, siyasi ve toplumsal krizlerden
kaynaklanacak refahlarının alım gücünün kaybına karşı bir sigorta anlamında uzun vadeli
hedefle yatırım yapanlar; bunların yatırım aracı fiziki altındır (külçe, madeni para, altın
tozu, altın takılar)
3) Devletler ve merkez bankaları; ulusal egemenliği ve düzeni koruyabilmek için; yatırım aracı
fiziki külçe altın
Altına yatırım yapmadan önce şuna karar vermelisiniz: fiziki altınamı sahip olmak istiyorsunuz yoksa
altının kısa ve orta vadeli hareketlerindenmi faydalanmak istiyorsunuz?
Yatırımcılar şunu bilmeli: altın sertifikaların sahipleri altına sahip değildir. Altına yalnız altını fiziki
olarak elinde tutan sahiptir.
Dünya Piyasalarındaki Altın’da açığa satılmış kontratlar tarihi Seviyede:
Gerçekler Akademisi
Bu görselde Altın fiyatı ile St. Louis 1918 parasal zeminine ayarlanmış oran görülüyor.
Parasal zemin aşağı yukarı Federal Rezerve bilançosunun boyutuyla eşleşiyor . Bu borç
deflasyonunu önleyebilmek için hangi miktarda yeni para yaratma gereksinimi işaret ediyor.
Geçmişteki altın boğa piyasaları bu oranın 4.8 seviyesinin üstüne gittiğinde sona ermişler:
Sistemin efendileri güçlerini Altın ile sergiliyor:
Az daha dünyanın her büyük metropolunda en büyük binalar
banka binalarıdır. Bunlar arasında en göze batanı Toronto’daki
Royal Bank of Toronto binasıdır. Bina 41 kattır ve altın
kaplamadır, her gün şehirin siluetinde pırıl pırıl parlar. Tüm
pencereleri altındandır, 14bin pencerenin camı altındandır ve
yalnız camları için 2500 ons altın kullanılmıştır.
Dünyanın aşırı zengin “Şaşmışlar” için Altın tanesi $425 olan haplar içinde
satılıyor. Altın bu yoldan belkide efsanevi mana niyetiyle tüketiliyor.
Gerçekler Akademisi
Altının Büyük Sırrı:
Dünya tarihinde bugüne dek yer altından çıkarılan tüm altın bugün daha yeryüzünde. Bu altın
miktarı biliniyor ve sürekli ölçülüyor. Ancak altınla ilgili aritmetik’te bir sorun var; hesap tutmuyor!
Altın piyasası çok belirsiz ve gölgeli bir piyasa. Dünya piyasalarında 1980 yılında satın alınabilinecek
altın miktarı 2.2 milyar onstu. İlginç olanı bugünkü 2015 yılındaki piyasalarda alınabilecek altın
miktarıda aşağı yukarı 2.2 milyar ons! Burda büyük bir tuhaflık göze batıyor çünkü her yıl kabaca
ortalama 89 milyon ons altın üretiliyor. Bu 35 senede toplam 3.1 milyar ons eder. Şimdi 1980’deki
2.2 milyar onsa 3.1 milyar ons eklesek bugünki piyasada 5.3 milyar ons alınabilinecek altın
bulunması gerekir fakat bu rakamdan 3.1 milyar ons eksik. İşte altının büyük sırlarından biri budur!
Bu altın nerede?
Bu sırrın perde arkasını görebilmek için küresel Bullion bankalarının ve merkez bankalarının altın
ticaretine ve altın operasyonlarına göz atmakta fayda var. Merkez bankaları ve Bullion bankaları
operasyonlarını ve yaptıklarını hiç bir zaman açıklamazlar.
2000 yılında kamu bankalarından bullion bankalarına olan altın trafiği üzerine bir araştırma yapıldı.
Bulgu çok çarpıcı bir sırrı gün ışığına taşıdı: merkez bankaları ellerindeki altınları devasa boyutta
bullion bankalarına kiralıyordu ve bullion bankalarıda bu kiraladıkları altınları satıyorlardı. Peki bu
nasıl yapılıyor? Zırhlı bir araç altını örneğin Bank of England’dan alıyor ve hava alanına götürüyor,
ordan altın uçağa yüklenerek İsviçreye sevk ediliyor. İsviçredeki rafineride altınlar yeniden rafine
ediliyor yani eritilip yeni ufak ve büyük külçelere dökülüyor. O külçeler bullion bankalarından satılıp
sonra büyük olasılıkla takı yapımında kullanılıyor. Bu takılar sonra tüm dünyada genelde bayanların
üstünde oluyor.
Asıl en önemli soruya gelirsek: Bu altın nerde? Cevabının bir parçası Bank of England ve bir çok diğer
batının merkez bankalarının kasasında değil. Yalnız çok büyük bir gizem daha var! Bu altının merkez
bankaların kasalarından fiziki olarak çıkmasına ramen Bank of England, FED, Fort Knox vs.
defterlerinde bu altınlar daha görünüyor! Çünkü defterlerinde satılıp çıkmış değil, kiralanmış ve
böylece alacak olarak görülüyor! Teknik anlamda bilançolarının aktif tarafında alacaklar altında
bulunuyor. Bu çok tehlikeli bir uygulama! Burda ister istemez bir teminat zinciri olduğu anlaşılıyor ve
merke bankaların asıl anlamda bir saadet zincirin parçası oldukları görülüyor. Burda tüm parasal
sistemde olduğu gibi altın ticaretindede bir Ponzi oyunu olduğu anlaşılıyor.
Vatandaş altına fiziki sahip olsada devletler bu mülkiyet hakkına çiğneyebiliyor ve altına el
koyabiliyor. Bunun en büyük örneği 5 nisan 1933 yılında ABD’de yaşandı. Başkan Theodore Roosevelt
o tarihte halkın tüm altınlarını 1 Mayıs 1933’e kadar Federal Reserve şubelerine teslim etmesini
hüküm etti. Aksi takdirde 10 seneye kadar hapis cezası uygulanabilirdi. ABD halkına ons başına kağıt
para biçminde $21 ödedi. Yani halkın sahip olduğu altınlar resmi olarak kamulaştırıldı.
Bu altınlar eritildi ve külçeler halinde Kentucky’deki Fort Knox’da depolandı. Bu altınlar son defa Fort
Knox’a girerken sayıldı. Aslında resmi olarak bu altınlar her sene denetlenmesi gerekiyor fakat son
kapsamlı denetimi 1954’de yapıldı ve ardından 1974’de ciddi olmayan medya şovuna döndürülen bir
denetleme yapıldı. Fort Knox’daki altınlarla ilgili her türlü açıklama talepleri yada denetleme
girişimleri kongreden sürekli red ediliyor. Böyle olunca şu akla geliyor: Fort Knox’da altın yokmu
acaba?
Gerçekler Akademisi
Altınlar Nerede?
Venezuela başkanı Hugo Chavez altının yabancı ellerinde olduğunu fark edince geri getirme
girişiminde bulundu. İMF neoliberal düzen altında Venezuelaya borç verebilmesi için altınlarını yurt
dışında depolamayı şart koşmuştu. 365 ton altınının büyük bır kısmı yurt dışındaki bankaların
depolarındaydı. Bu dünyanın 15. Büyük altın rezerviydi. Venezuela ağustos 2011’de altınlarının geri
yollanmasını istedi. Bu olay küresel altın piyasalarında paniğe neden oldu.
Gerçekler Akademisi
Kaynak: BullionVault
Bilinmesi gereken bir gerçek var: Venezuela altınları onların olarak herhangi bir kasada ayrı
tutulmuyordu. Bu miktarı bulmak hiçte kolay olmadı ve uluslararası altın piyasasında büyük fiyat
hareketine sebep oldu. 6 ay sonunda Venezuelaya ilk altın sevkiyeti nihayet yapılabildi. Venezuela
aynı 2.dünya savaşında Fransanı ve İngiltere gibi ulusal egemenliği için altının önemini ve gücünü
anlamıştı.
Ardından bir çok diğer ülkede tedirgin oldu ve aynı şekilde yurt dışındaki depolarda tutulan altınlarını
geri yollanması talep ettiler. Maalesef bu ülkeler Venezuela kadar başarılı olmadılar ve bugüne dek
altınlarını bekliyorlar. En manidar örnek Almanyadır: Almanyanın altınının çoğu resmi olarak New
York Federal Reserve’de depolanıyor. Ancak alman Bundesbank 2012’de altınlarını görmek isteyince
Federal Reserve güvenlik nedenlerinden gösteremiyeceğini söyleyip talebi red etti. Bunun üzerine
Almanya’da ocak 2013’de yurt dışında bulunan 1500 ton altın rezervinin 300 tonunu ABD’den geri
istedi. Bunun içinde 2020 yılına kadar müddet tanıdı. Yalnız gerçek şu ki bu altınlar muhtemel yok
oldu ve bir depoda fiziki bulunmuyor.
Kanada merkez bankası altının nerede sorusuna çok samimi bir cevap verdi: Altın yok oldu, gitti!
Kanada dünyada ilerde gelen altın madenlerine sahip olan ülkelerden birisi olmasına ramen son 30
yılda altınlarını satmış.
Altın refah nerde oluşursa oraya gider!
Altın dünyası muazzam bir değişime girdi. Rus ve Çin merkez bankaları ve diğer doğunun merkez
bankaları yıllardır altın piyasalarında net alıcılar. Batı toplumları doğu toplumlarının altın piyasasında
alıcı olmalarını anlamıyorlar. Çin, Hindistan, Rusya ve bir çok doğunun merkez bankaları sürekli altın
alırken, batınınkileri altını müzelerde görmeyi tercih ediyor. Altın batıdan doğuya gidiyor
Merkez Bankaların Altın rezervlerindeki değişimler (1993 – 2014):
Gerçekler Akademisi
Rusya’da yıllardır altın rezervlerini artırıyor:
Ülke ve Birliklerin 2015 haziran ayı itibarıyla Altın Rezervleri (ton) :
1. ABD 8133.5
2. ALMANYA 3381
3. İMF 2814
4. İTALYA 2451.8
5. FRANSA 2435.4
6. ÇİN 1658.1
7. RUSYA 1275
8. İSVİÇRE 1040
9. JAPONYA 765.2
10. HOLLANDA 612.5
11. HİNDİSTAN 557.7
12. AVRUPA MERKEZ BANKASI 504.8
13. TÜRKİYE 504.7
14. TAYVAN 423.6
15. PORTEKİZ 382.5
Description:gemi var. Unutmayalım 20. Yüzyılın ortasına kadar refahı sevk etmenin tek yolu gemiydi. Milyarlarca dolar değerinde altın ve gümüş denizlerin dibinde