Table Of ContentFRIEDRICH NIETZSCHE
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ
BiR POLEMiK
KABALCI YA YINEVİ: 362
Felsefe Dizisi: 40
Friedrich Nietzsche
Zur Genealogie der Moral -Eine Streitschrift
Ahlakın Soykütüğü -Bir Polemik
© Kabalcı Yayınevi, Istanbul 2004
Birinci Basım: Ekim 2011
Kapak Düzeni: Gökçen Yanlı
Yayıma Hazırlayan: Ali Nalbant
KABALCI YAYINEVl
Gülbahar Malı. Cemal Sahir Sok. Çelik lş Merkezi
D Blok No. 16 Mecidiyeköy -İstanbul
Tel.: (0212) 347 54451 Faks: (0212) 347 5464
[email protected] www.kabalci.com.tr
internetten satış: www.kabalci.com.tr
KÜTÜPHANE BlLGl KARTI
Cataloging-in-Publication Data (CiP)
Nietzsche, Friedrich
Ahlakın Soykütüğü
ISBN 978 975 997 183 o
Baskı: Ezgi Matbaası (0212) 452 2302
Sanayi Cad. Altay Sok. No. 14 Çobançeşme/Yenibosna-Istanbul
Friedrich Nietzsche
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ
Bir Polemik
Çeviren
Zeynep Alangoya
<et
KABALCI YAYINEVI
İÇİNDEKİLER
ÖNDEYlŞ ..................................................................................... 7
Birinci İnceleme
"lyi ve Kötü", "lyi ve Fena" .......................................................... 16
İkinci İnceleme
"Suç", "Vicdan Rahatsızlığı" ve Benzeri Şeyler ............................. 51
Üçüncü İnceleme
Çileci ldeallerin Anlamı Nedir? ................................................... 97
5
ÖNDEYİŞ
1
Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler, biz kendimiz, kendimizi
bilmiyoruz: iyi bir nedeni var bunun. Hiç aramadık kendimizi - nasıl
olacak da bulacağız kendimizi günün birinde? Haklıydılar "hazi
neniz neredeyse, yüreğiniz de oradadır" demekle; bizim hazinemiz
bilgimizin arı kovanlarının durduğu yerdedir. Oraya doğru yol alıyo
ruz hep, doğuştan kanatlı hayvanlar ve tinin balözü toplayan arıları
olarak; yürekten önemsediğimiz tek bir şey var aslında - "yuvaya bir
şey getirmek". Yaşamın diğer yanına, "yaşantı" denen yanına gelince
- onun için hangimizin, en azından yetecek kadar ciddiyeti var? Ya da
yeterli zamanı? Korkarım hiç tam anlamıyla "vermedik kendimizi" böy
le şeylere: yüreğimiz orada değil, hatta kulağımız bile değil! Daha çok,
kendi içine gömülmüş ve ilahi dalgınlıkta birinin, tüm gücüyle öğlenin
on ikisini vuran çanın kulaklarında çınlayan sesiyle bir anda ayılıp, "Bu
çalan da neydi?" diye sorması gibi, bazen biz de sonradan kulak
larımızı ovuşturup, hepten şaşkın, hepten mahcup soruyoruz, "Ney
di yaşadığımız?", dahası "kimiz biz aslında?" diye; ve dediğim gibi
sonradan sayıyoruz yaşantımızın, yaşamımızın, va r o l u ş u muzu n
çınlayan on iki çan sesini - ah! yanlış da sayıyoruz üstelik. .. Zorunlu
olarak yabancı kalıyoruz kendimize, anlamıyoruz kendimizi, yanılmak
zorundayız kendimiz hakkında, "Kişi kendine en uzak olandır."
sözü geçerli bizler için sonsuza dek - kendimizi bilmeye gelince, "bi
lenler" değiliz biz ...
7
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ
2
-Ahlaksal önyargılarımızın k ö k e n i üzerine düşüncelerim -ki bu
polemiğin konusunu bunlar oluşturuyor - ilk, tek tük ve oturmamış
ifadelerini, bir gezginin mola vermesi gibi durup, zihnimin o ana kadar
kat etmiş olduğu geniş ve tehlikeli topraklara bakma fırsatı bulduğum
bir kış vakti, Sorrento'da yazılmaya başlanmış olan Insanca, Pek Insanca.
Ôzgür Tinler lçin Bir Kitap adlı aforizma koleksiyonunda buldu. 1876-
77 kışıydı; düşüncelerin kendileri ise daha eskiye dayanıyor. Buradaki
incelemelerde yeniden ele aldığım düşünceler temelde o düşüncelerin
aynıları - umalım ki, aradan geçen uzun zaman onlara yaramış olsun,
daha olgunlaşmış, berraklaşmış, güçlenmiş, yetkinleşmiş olsunlar! Ne
var ki, bugün bile onlara sıkı sıkıya bağlı olmam, geçen zaman içinde
birbirlerine gitgide daha sıkı bir biçimde tutunmuş, hatta birbirleri
ne dolanmış ve iç içe geçmiş olmaları, başından beri içimde ayrı ay
rı, gelişigüzel ve tek tük değil de ortak bir kökten, derinlerde hüküm
süren, gittikçe daha kesin konuşan ve daha kesin şeyler isteyen bilgi
nin teme 1 istencinden kaynaklandıklarına ilişkin duyduğum
mutlu güveni güçlendiriyor. Bir filozofa da yalnızca böylesi yakışır za
ten. Herhangi bir konuda tek başına olma hakkımız yoktur bizim:
ne tek başımıza yanılabiliriz, ne de tek başımıza hakikati bulabiliriz.
Daha çok, bir ağacın meyve vermesine benzer bir zorunlulukla geli
şir içimizde düşüncelerimiz, değerlerimiz, evet'lerimiz ve hayır'larımız,
eğer'lerimiz ve acaba'larımız -hepsi de birbirleriyle akraba, birbirleriy
le ilintilidir ve bir istencin, bir sağlığın, bir toprağın, bir güneşin ürün
leridir. - Siz 1e rin hoşuna gider mi acaba bizim bu meyvelerimizin
tadı? -Ama ağaçlara ne bundan! Bize, biz filozoflara ne! ..
8