Table Of ContentKonstantin S. Stanislavski
BİR AKTÖR
HAZIRLANIYOR
Çeviren: Suat Taşer
Konstantin S. Stanislavski
Bir Aktör Hazırlanıyor
Çeviren: Suat Taşer
Birinci Basım: Dost Yayınları – Ankara
İkinci Basım: İleri Yayınları – İzmir
Üçüncü Basım: Papirüs Yayınları 1996
Dizgi: Gravür Basım Yayım
Baskı: Mart Matbaacılık. İstanbul
ISBN: 975–7432–83–0
© 1996 Onk Ajans & Papirüs Yayınları
Türkçeye Çevirenin Önsözü
Toplum alanında olsun, sanat ve düşünce alanında olsun,
soysuzlaşmanın başladığı zamanlarda soylu olana doğru
atılma çabalarının da güçlenip hızlandığı görülür. Böyle
olmasaydı gelişim ve devrim olaylarını doğuran, yöneten,
sonuçlandıran yasaları bilimsel bir aydınlık içinde açıklamak
olanaksız hale gelirdi. Peygamberlerin, ulusal kurtarıcıların,
insanlığı yüceliklere çekip götüren sanat ve düşünce
önderlerinin çıkış nedenlerini ancak bu yasalarda buluşumuz
da işte bundandır.
Yaşamı boyunca, deneylerden edindiği düşünceleri, bu
düşüncelerden yarattığı yöntemleri ve “System”i ile yirminci
yüzyıl tiyatrosuna yön değiştirten Konstantin Sergeyeviçh
Stanislavsky (Konstantin Sergeyeviç Stanislavski), büyük
işine girişme nedenini, az önce dokunduğumuz yasalara
uygun olarak, bakınız nasıl açıklıyor:
“Tiyatronun içinde tiyatrodan nefret etmeye başladım.”
Nefreti, tiyatronun soysuzlaşmasından gelmekteydi.
Gerçekten de, doğum kenti Moskova'daki 1880’lerle
1890'ların sahneleri sanatsızlaşarak soysuzlaşmış, tiyatro yüce
anlamını ve amacını yitirmiş bulunmaktaydı. Bu ise, sanat
vicdanı olan, sanatı l<işisel çıkarları yolunda değil, insanlığın
yüceltilmesi uğrunda verimli kılmak kaygısını benimseyen
kişilere ağır gelmekteydi. Tiyatroyu asalakların yemliği
olmaktan kurtarıp asıl işlerine kavuşturma ülküsü, zamanın
önde gelen sanatçıları ile aydınlarını birbirine yaklaştırmış,
türlü davranışa sürüklemiştir.
Bu arada Moskova'da “Slav Pazarı” adlı lokantada 22 Haziran
1897'de, iki kişi arasında kesintisiz 18 saat süren bir tartışma
vardır ki, dünya tiyatrosunun bugünkü yönü almasında büyük
payı bulunan, sanatta yeni bir çağın başlangıcı,
sayabileceğimiz bu olaya özellikle işaret etmemiz
gerekmektedir.
Sanatsızlaştığı için soysuzlaşan eski tiyatroyu yıkıp yeni
estetik ilkeler içinde yepyeni bir tiyatro kurma yolunda
düşünce ve inanç birliği ile harekete geçen iki kişi, Vladimir
İvanovich Nemirovich-Danchenko (Vladimir Ivanoviç
Nemiroviç-Dançenko) ile Konstantin Sergeyeviç Stanislavski,
sahneyi ve salonu ilgilendiren bütün sanat ve yönetim
sorunlarını işte o “Slav Pazarı” lokantasında bir bir ele aldılar,
incelediler, yargıya bağladılar. Sonunda da bu yargılarını yeni
bir taban üzerinde uygulamaya geçtiler. Çağdaş dünya
tiyatrosuna öncülük eden Moskova Sanat Tiyatrosu'nun
doğuşu öyküsü işte böyle başlar.
O zamanlarda ünlü bir romancı, piyes yazarı, eleştirmen,
yönetmen ve Flarmoni Derneği Drama Okulu'nda sahne
öğretmeni bulunan, ayrıca amatör bir topluluğun idarecisi
olan Nemiroviç-Dançenko, 'İkimiz de” diyor, “şu tek
düşünceye aşıktık: Uydurma, doğa dışı, tiyatromsu, aşınmış,
basmakalıp ne varsa hepsine karşı idik... Eski tiyatroda
amansız eleştiri süzgecinden geçirmediğimiz hiçbir şey yoktu.
Zehirli oklarımızla hepsini delik deşik ettik. Bununla birlikte,
tiyatronun karmaşık yapısı içinde yıktığımız şeylerin yerine
koyacağımız yapıcı karşılıklar da hazırdı; reformlar, yeniden
kuruluşlar, hatta temel devrimler...”
1877-1887 yılları arasında başka bir amatör tiyatro
topluluğunu yöneten, 1888'den 1898'e kadar da kendi
kurduğu Sanat ve Edebiyat Derneği oyuncularına
yönetmenlik eden 1863 Moskova doğumlu, varlıklı bir tüccar
– fabrikatörün oğlu olan Stanislavski de o çağ açan ünlü
buluşma ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Gerçekleştirmeye
koyulduğumuz çalışma programımız devrimciydi. Eski biçim
oyunculuğa, gösterişçiliğe, tiyatromsu olana, duygunun da,
konuşmanın da yapmacıklısına, aktörün abartılı oyun
eğilimine, dekorlarla sahneye koyuculuktaki yakıştırmacılığa,
takım oyunculuğunu bozan yıldız sistemine, repertuvarda yer
alan değersiz yapıtlara karşı idik.
Oyunculuk, sahneye koyuculuk, giyim kuşam, piyes üzerinde
yapılan işlemler, kısaca, hangi biçime bürünmüş olursa olsun,
amansız devrim düşüncelerimize dayanarak drama sanatına
eski onurunu kazandırma çabamızdan doğan bir hızla
tiyatrodaki her türlü basmakalıpçılığa savaş açtık.”
İnsanın da, insanlığın da ilgisine hak kazanan çağdaş soylu
tiyatro, kuruluşunu işte bu savaşa borçludur.
Aktörlük sanatının grameri sayılan bir yapıtı dilimize
çevirmekle yöntem yoksulluğu içinde kıvranan tiyatromuza,
azıcık da olsa, bir yararımız dokunabileceği umudu içindeyiz.
Sanat abecesinin A'sı yetenekse B'si de eğitimdir. Eğitimsiz
yetenek, yani B'siz A ne işe yarar, söyler misiniz? Dağdan
kestiğiniz bir odunu kibrit çöpü ya da kürdan haline getirmek
için nice baltalardan, testerelerden, bıçaklardan, rendelerden,
tornalardan geçiriyorsunuz. Bir insandan bir aktör yaratmak
için de eğitimin baltalarına, testerelerine, bıçaklarına,
rendelerine, tornalarına başvurmak zorunluluğunu kabul
etmez misiniz?
Soylu tiyatronun, gerçek aktörlüğün, yönetmenliğin, piyes
yazarlığının, seyirciliğin, kısaca sahnenin ve salonun yaratıcı
ve yardımcı ögelerinin içyüzünü tastamam kavrayabilmek
için, ömrünün gecesini gündüzünü bu sorunların düğümünü
çözme yolunda harcayan bir yetkilinin Stanislavski'nin
yapıtlarına güvenle sarılmak, sanatı, sanatçılığı ciddiye alan
herkesin boynunun borcudur.
Ünlü, ünsüz, doğanın yetenekle donatıp yeryüzüne ve
sahneye salıverdiği, diplomalı, diplomasız, büyüklü küçüklü
bütün aktörler, aktristler, yönetmenler! Ününüzü ve
büyüklüğünüzü bir anlığına şöyle bir yana koyun da “Bir
Aktör Hazırlanıyor” kitabının sayfaları, satırları arasına
sokulmak külfetine katlanın! Katlanın ki, “kendinizde sanatı
mı, yoksa sanatta kendinizi mi sevdiğinizi” Stanislavski size
söylesin.
“Sahnede her parlayanın altın olmadığını” da bu arada
öğreniverirsiniz.
Aktörlük sanatına yeni bir “sistem” getiren Stanislavski, 1938
yılında, ölmeden bir ay önce, öğrenci aktörlerine yaptırdığı
son provalardan birinde şunları söylemiştir:
“Ölmek istemiyorum. Tiyatronun ne olduğunu ancak şimdi
anlamaya başladığımı hissediyorum. Yani, ancak şimdi
yolumun başlangıcındayım.”
Ne diyeyim, kitapsız dâhilerimizin kulakları çınlasın!
“Bir Aktör Hazırlanıyor”u dilimize çevirirken, konunun ve
metnin özelliğinden gelen birçok güçlüklerle karşılaştım.
İlkin, kavramları, deyimleri tastamam karşılamak, sonra da
çeviriyi, dilimizin içinde bulunduğu arınma ve özleşme
akımının aşırılığına sapmadan, rahatça okunabilir hale
getirmek bu güçlüklerin en başında gelenler oldu.
Yüklendiğim işin altından ne ölçüde kalkabildiğimi sayın
okuyucular değerlendireceklerdir. Bu arada, kusurlarımı
belirtecek iyi niyetli okuyucularıma da şimdiden
teşekkürlerimi sunmak isterim.”
“Bir Aktör Hazırlanıyor”un aktörlerimize de, bütün sahne
sanatçılarına da yararlı olmasını dilerim.
Suat TAŞER
Ankara, 1967
İkinci Basıma Not
1967 yılında, M.E.B.’nca yayınlanan “Tiyatro Sanatı Üzerine
Eserler” dizisinde çıkmış olan bu seçkin yapıt yıllardır
aranmaktaydı.
Dilini arıtarak yeniden ortaya koyduğumuz “Bir Aktör
Hazırlanıyor”; bu konuda hazırlanmış ve hazırlanacak
olanlarla birlikte genellikle sanatı, özellikle de tiyatroyu,
sahneyi, sahnedeki yaratma olayını, piyes yazarını, aktörü,
yönetmeni, seyirciyi, başarının tadını, başarısızlığın acısını
tastamam öğrenmek ve anlamak isteyenlerle yapıtı nicedir
özlemle bekleyenlere bir kez daha iyi dileklerle sunulur.
Suat TAŞER
Karapınar/İzmir,
Ağustos 1981
İngilizceye Çevirenin Önsözü
Stanislavski'nin dostları, Moskova Sanat Topluluğu'nu kuran
yöntemleri, ölümünden sonra gelecek aktörlerle yönetmenlere
yararlı olabilecek bir biçimde kâğıt üzerine geçirmeyi
arzuladığını nicedir bilip dururlardı. Kendisi bu arzusunu
bana ilk açtığında, tasarladığı yapıttan bir aktörlük grameri
olarak söz etmişti. Bu konuda, Sanat Yaşamım adlı yapıtında
ve yönetimi altında çalışanların benzeri anlatımlarında
tümüyle değişik, derine inmeyen, kendi düşüncelerine göre de
daha az önemde bir çaba gösterilmiştir. Bu uğraş kılavuzu, bir
el kitabı, içinde alıştırmalar bulunan bir yapıt yazmayı
düşleyip durmuştu. Bu ise, gerçekleştirilmesi son derece güç
bir işti.
Çağdaş tiyatronun doğuşundan, yani aşağı yukarı üç yüz
yıldan beri toplanıp biriken basmakalıp sahne alışkanlıkları
yararlılıklarını yitirdiği gibi, aynı zamanda yeni sanatın, sahne
üzerindeki içtenlikli coşkunun yolunda aşılması güç engeller
halini almıştır. Moskova Sanat Topluluğu, sahneyi,
yapmacıklaşan, bu yüzden de gelişimi önleyen bu
alışkanlıklardan kurtarmak, aktörü, yaşamın dış görünüşleri
ve bu görünüşlerin içteki yansımalarını inandırıcı psikolojik
bir gerçeklikle anlatıma kavuşturmak için kırk yıl
çabalamıştır.
Bu uzun, bu çetin çaba nasıl yerleştirilecekti bir kitabın içine?
Stanislavski, özellikle, Moskvin ile Kachalov'dan en
acemilere kadar bütün aktörleri tedirgin eden yanılmaları göz
önünde tutarak belli bir konuşma rahatlığına gereksinim
Description:Çağdaş Tiyatronun doğuşundan beri biriken uydurma, doğa dışı, tiyatromsu, aşınmış, basmakalıp bir çok sahne alışkanlığı, artık yaralılıklarını yitirmiş durumdadır ve yeni sanatın coşkulu bir şekilde yol alabilmesi için bu alışkanlıklar aşılmalıdır. Bunu başarab