Table Of ContentKore Sorunu ve Uzak Doğu’da İstikrar Arayışı
KORE SORUNU VE UZAK DOĞU’DA İSTİKRAR
ARAYIŞI: ALTILI GÖRÜŞMELER
Ahmet YAVAŞ*
Giriş
19. yüzyılın sonuna gelindiğinde; Kore’nin Asya’da bir güç mü-
cadelesi alanı olarak dünya sahnesine çıkışı, Japonya’nın burayı bir
güç merkezi olarak belirlemiş olmasıyla ilişkilidir. Asya kaynakları-
na ulaşmak için bölgeye bir giriş ve köprübaşı niteliği taşıyan Kore
Yarımadası, Japonya tarafından elde edilmesi gereken ilk bölge ola-
rak görülmüştür. Japonya’nın 19. yüzyılın sonunda büyük devletle-
rin kontrolündeki Çin topraklarında genişlemeyi düşünmesi Rusya
ile karşı karşıya gelmesine sebep olmuştur. Duruma bağlı olarak
Japonya’nın, Avrupa’daki Rus etkisini azaltacak olan mücadelede
İngiltere’nin desteğini alması ile Kore, Japonya topraklarına dahil
edilmiştir. 1904-1905 Rus-Japon Savaşı olarak tarihe geçen muhare-
be aslında bu topraklarda çıkarı olan Almanya, Fransa, İngiltere’nin
de sahnede olduğu bir “Uzak Doğu hâkimiyet mücadelesi” olarak
nitelendirilebilinir. Bu mücadele neticesinde Japonya, elde ettiği
topraklarla yeni bir güç merkezi olarak ortaya çıkmış; Rusya’nın
Uzak Doğu’daki ilerlemesi durdurulmuştur. Oluşan bütün bu ge-
lişmelerle birlikte Uzak Doğu, büyük devletlerin rekabetine sahne
olan ve çıkar çatışmalarının yaşandığı bir bölge haline gelmiştir.1
Kore’nin 2. Dünya Savaşı sonuna kadar Japonya egemenliği al-
tında kaldığı görülmektedir. 2. Dünya Savaşı sonunda ABD ve
Rusya, 1905 yılından beri Japonya’nın işgalinde bulunan
Kore’yi kurtarmışlar; fakat Almanya’yı olduğu gibi Kore’yi de iki-
ye bölmüşlerdir. 38. paralelin kuzeyinde kalan Kore, Rus nüfuzu-
*Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, Araştırmacı, [email protected].
1 Uçarol, R. (2000, s.287). Siyasi Tarih. İstanbul, Filiz Kitabevi.
197
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
na; güneyinde kalan Kore ise ABD nüfuzuna bırakılmıştır.2 ABD,
2. Dünya Savaşı sona ererken Japonya’ya attığı atom bombaları ile
büyük bir güç gösterisi yapmıştır. Bu hamle, bir taraftan Sovyetler
Birliği’ne verilmek istenen bir gözdağı niteliğindeyken diğer taraf-
tan da uzun zaman sürecek ve nükleer silahlanmaya kadar varacak
olan Soğuk Savaş’ın da bir başlangıcı olarak değerlendirilebilinir.
Neticede Rusya ve Çin tarafından cesaretlendirilen Kuzey Kore,
25 Haziran 1950’de Güney Kore topraklarına girmiş ve 2. Dünya
Savaşı sonrasında bir daha sıcak savaşın yaşanılmayacağının düşü-
nüldüğü Yeni Dünya Düzeni, NATO’nun da olaya müdahil olmasıy-
la birlikte diğer devletleri de içine alan bir savaşa sahne olmuştur.
2.Dünya Savaşı sonrasında ikiye ayrılan Kore’yi tekrar birleştirmek
için çıkan bu savaş sonunda bir kez daha başa dönülmüş ve “Birleşik
Kore” düşüncesi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. BM, Kuzey Kore ve
Çin kuvvetleri arasında yapılan ateşkes anlaşması neticesinde Kore,
4 km. genişliğinde ve 249 km. uzunluğunda olan askersizleştirilmiş
bölge ile önceden olduğu gibi ikiye ayrılmıştır.3 Bundan sonra ise,
iki ülke arasında yapılan birleşme görüşmeleri, başta politik görüş
olmak üzere aradaki ayrımı derinleştirmekten başka bir sonuç ge-
tirmemiş, Kore sorunu Soğuk Savaş Dönemi’ndeki kutuplaşmanın
Uzak Doğu’daki en çarpıcı örneği olarak ortaya çıkmıştır.
Kore Savaşı ile patlak veren Çin, Rusya, Japonya ve ABD’nin
Asya’da güç mücadelesi yaşamaya başlaması şeklinde devam eden
bu sorun, Kore Yarımadası’nda nükleer silahlanmaya varacak bir
boyuta ulaşmıştır. Bugün, “Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan
arındırılması ile Güney ve Kuzey Kore’nin birleşmesi hangi şartlar
altında mümkün olabilir?” sorularına verilecek cevaplar, sorunun
2 Çakmak, H. (2003, s. 121). Avrupa Güvenliği. Ankara, Akçağ Yayınları.
3 Korean Overseas Information Service. (1990, s. 310). A Handbook of Korea. Seul,
Samhwa Printing Company
198
Kore Sorunu ve Uzak Doğu’da İstikrar Arayışı
daha iyi anlaşılmasında etkili olacaktır. 2. Dünya Savaşı’ndan bu
yana ayrı iki devlet olan Kuzey ve Güney Kore arasındaki ayrılık,
Soğuk Savaş Dönemi’nde iyice derinleşmiştir. Buna rağmen Soğuk
Savaş’ın sona ermesi ile oluşan yeni ortamın, soruna farklı bir bakış
açısı getirmesi mümkündür.
Bu makalede Çin, Rusya, Japonya ve ABD’nin Kore Sorunu’na
bakış açıları ve soruna çözüm arayışları ele alınacaktır. Kuzey
Kore’nin nükleer silahlara sahip ve dış dünyaya kapalı bir devlet
olmasından kaynaklanan problem, Uzak Doğu’da istikrarsızlık
kaynağı olarak görülmekte ve uluslararası güvenlik için bir tehdit
olarak değerlendirilmektedir. Altılı Görüşmeler’in hedefi olarak de-
ğerlendirilen ülkelerin soruna bakış açıları, Kuzey Kore’nin nükleer
silahların azaltılmasıyla ilgili olan uluslararası anlaşmalara uyumu-
nun sağlanması ve Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındı-
rılması konularına odaklanılarak incelemelerde bulunulacaktır.
Kore Yarımadasında Nükleer Silahlanma
Kore Yarımadası’nda nükleer silahlanışın başlangıcını 2. Dünya
Savaşı’nın sonuna dayandırmak yanlış olmayacaktır. ABD’nin sa-
vaş sonunda dünyaya meydan okurcasına Japonya’da atom bombası
kullanması, Kore’nin kendi varlığını sürdürmek ve bölgede rekabe-
te dâhil olmak için nükleer silahlara ihtiyacı olduğunu fark etmesi-
ne sebebiyet vermiştir. Kore Savaşı’ndan sonra Rus nüfuzu altında
kalan Kuzey Kore; Güneyde bulunan ABD varlığına karşı en güçlü
mücadele aracının nükleer silahlar olacağına kanaat getirmiştir. Bu-
nunla birlikte yarımadada 1950-53 yılları arasında ABD ile girişilen
savaş sonrasında açığa çıkmış resmi belgelerde, Amerikalı yöneti-
cilerin zaman zaman Kuzey Kore’ye karşı nükleer silah kullanma-
yı ciddi bir şekilde düşünmüş olduklarının da anlaşılması, Kim Il-
199
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
sung’un söz konusu silahlara sahip olma isteğini arttırmıştır.4
Yarımadadaki mevcut ABD varlığı, Kuzey Kore’nin nükleer
silahlara sahip olmasında ve bunu dünyaya ulusal bir güvenlik me-
selesi olarak duyurmasında birinci neden olarak gösterilmektedir.
Kore Savaşı sonunda Japonlardan kalma bir sanayi altyapısına sahip
olan Kuzey Kore, Rusya’nın da teknolojik desteği ile enerji alanı
başta olmak üzere nükleer silahlanma faaliyetlerine başlamıştır.
Kore Savaşı sonrasında, Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye na-
zaran ekonomik üstünlüğünün olduğu görülmektedir. 1962 yılı ise,
hem ekonomik yönden hem de nükleer faaliyetler açısından bir dö-
nüm noktası olmuştur. Güney Kore’nin batı desteği ile ağır sanayi
alanında yaptığı atılım, ekonomik dengelerde değişimi başlatmış-
tır.5 İkinci bir etki de 1962 Küba Bunalımı’nda ABD ve Sovyetler
Birliği arasında yapılan pazarlık neticesinde, Sovyetlerin Küba’daki
füzelerini çekmiş olmasıdır. Nitekim bu durum Kuzey Koreli lider-
ler tarafından Sovyetler Birliği’nin ABD’ye boyun eğmesi olarak
değerlendirilmiştir.6 Küba Bunalımı’nın ortaya çıkardığı büyük
tehlike ve bunun sonucunda ABD ile Sovyetler Birliği’nin politik
ve askeri alanda dengeye ulaşmış olduklarını anlamaları olası bir
çatışmayı önlediği gibi, bloklar arası ilişkilerde de bir yumuşamanın
(Detant Dönemi) başlangıcı olmuştur.7 Küba bunalımı neticesinde
dünyada nükleer silahlanma açısından bir denge oluşturularak bu
tür silahların azaltılmasına yönelik anlaşma zemini yaratılırken;
4 Kibaroğlu, M. (2004, s. 4). Kuzey Kore’nin Nükleer Silah Programı: Sebepler &
Sonuçlar. Uluslararası İlişkiler Dergisi, (1), ss. 1-22.
5 Brown University Simulation of the United Nations. (2009, s. 3). Six PartyTalks.
http://www.busun.net/archive/Background_Guides/SIX_2009.pdf (Erişim tarihi: 30
Mart 2011).
6 O’neil, A. (2007, s.58). Nuclear Proliferation in Northeast Asia: The Quest for
Security. New York, Palgrave Macmillan.
7 Uçarol, a.g.e., s. 708.
200
Kore Sorunu ve Uzak Doğu’da İstikrar Arayışı
Kuzey Kore’nin bunun aksi bir yolda ilerlemeye başladığı görül-
müştür.
Buna bağlı olarak Kuzey Kore, 1960’lı yıllarda Sovyetler Birli-
ği ve Çin’den aldığı destekle nükleer teknolojisini geliştirmeye ve
tesisler kurmaya başlamıştır. 1965’te Yongbyon’da Ruslar tarafın-
dan bir araştırma reaktörü kurulmuş, 1970 ve 80’lerde ise nükleer
tesislerin inşası devam etmiştir.8 Bu dönem içinde gerçekleştirilen
faaliyetlerin bilimsel araştırma amaçlı olduğu ileri sürülmüştür. Ku-
zey Kore, Ruslar tarafından inşa edilen IRT-2M araştırma reaktörü
gücünün 8 MW’a çıkartılması ve yakıtın % 80 oranında zenginleşti-
rilmesi gibi gelişmeler kaydetmiştir. 1980’lere gelindiğinde Kuzey
Kore, kendi tesisini kurma ve nükleer yakıt geliştirme konusunda
yeterli teknolojik seviyeye ulaşmış ve nükleer silah geliştirmek için
kullanılabilecek uranyum zenginleştirme, plütonyumun ayrıştırıl-
ması gibi işlemleri yerine getirecek olan tesis kurma çalışmalarında
başarılı olmuştur. 1984 yılında ise Kuzey Kore’nin Yongbyon’da,
50 MW ve Taechon’da 200 MW gücünde reaktörler inşa etmesi
gündeme gelmiştir.9 Bu sırada Kuzey ve Güney Kore arasında bir
ayrılık daha meydana çıkmıştır. Güney Kore, nükleer teknolojiyi ta-
mamen sivil amaçlarla kullandığını belirtirken, Kuzey Kore nükleer
teknolojisini silah üretimine yönelik kullanmaya devam etmiştir.10
8 Koçak, K. A., (2010). Soğuk Savaş Sonrasında Japon Dış Politşkasında Yaşanan
Değşişmi Anlamaya Yönelik Bir Analiz. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Ankara Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. acikarsiv.ankara.edu.tr/
browse/5744/konur_alp_kocak_tez.pdf (Erişim tarihi: 09 Mayıs 2011).
9 Bu reaktörlerin inşasına başlanmıştır; ancak 1994 yılında ABD ile imzalanan
Çerçeve Anlaşması neticesinde tamamlanmasına 1 yıl kala çalışmalar
durdurulmuştur. Bugün Yongbyon ve Taechon’da nükleer tesisler mevcuttur;
ancak bu reaktörlerin çalıştırılmadığı belirtilmektedir. http://www.fas.org/irp/
congress/2004hr/012104hecker.pdf (Erişim tarihi; 15 Mayıs 2011).
10 Brown University Simulation of the United Nations. (2009, s. 4). Six PartyTalks.
http://www.busun.net/archive/Background_Guides/SIX_2009.pdf (Erişim tarihi: 30
Mart 2011).
201
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
1985 yılında ABD resmi kaynakları, Pyongyang’ın 100 km. ku-
zeyindeki Yongbyon kasabasında gizli bir nükleer reaktör olduğuna
dair istihbarat olduğunu duyurmuştur. Bunun üzerine oluşan ulusla-
rarası baskı neticesinde Kuzey Kore, 1985 yılında “Nükleer Silah-
ların Azaltılması Anlaşması”na dâhil olmuştur.11
Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerinde önemli bir dönüm nok-
tası, en büyük destekçisi olan Sovyetler Birliği’nin dağılması ol-
muştur. Eş zamanlı olarak Çin’in ekonomik açıdan batıya açılması
ise Kuzey Kore’nin kendisini daha da yalnız hissetmesine sebep
olmuştur. Bütün bu gelişmeler Kore Savaşı’ndan bu yana süregelen
olaylarla birleştiğinde nükleer silahlanma ve dışa kapalı bir siste-
mi benimsemek, Kuzey Kore için tek seçenek olarak değerlendi-
rilmiştir. Yaşanan gelişmeler ışığında 1990’ların ilk yılları, Kore
Yarımadası’nda bir nükleer sorunun habercisi olan krizleri berabe-
rinde getirmiştir. Bu döneme farklı bir açıdan bakıldığında göze çar-
pan husus, Kuzey ve Güney Kore arasındaki yakınlaşmadır. Kuzey
Kore 1991 yılında Güney Kore ile eş zamanlı olarak BM’ye kabul
edilmiş ve Soğuk Savaş’ın sona ermesinin de etkisiyle yarımada-
da tansiyonun düşmesi beklenmiştir. Aynı zamanda bu yılda Ku-
zey ve Güney Kore; nükleer silahların test edilmesini, üretilmesini,
temin edilmesini, depolanmasını, bulundurulmasını, kullanılmasını
yasaklayan ve uranyum zenginleştirme ile plütonyum ayrıştırma
tesislerinin işletilmesini sınırlandıran bir anlaşma imzalamıştır.12
Ancak oluşan bu iyimser ortam, UAEA’nın, Kuzey Kore’nin an-
laşma hükümlerine uymayan nükleer faaliyetlerde bulunduğunu
11 Wit, J. S., Poneman, D. B. ve Galuuci, R. L. (2004, s. 54). Going Critical.
Washington: Brooking Institution.
12 Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılmasına yönelik bir ortak bildiri
niteliği taşıyan bu anlaşma, 20 Ocak 1992 tarihinde imzalanmış ve 16 Şubat
1992’de yürürlüğe girmiştir. http://www.nti.org/db/china/engdocs/snkdenuc.htm
(Erişim tarihi: 10 Haziran 2011).
202
Kore Sorunu ve Uzak Doğu’da İstikrar Arayışı
ileri sürmesiyle bozulmuştur. Kuzey Kore bu iddiaları reddetmişve
UAEA’nın şüpheli olarak belirttiği tesislere girmesine izin verme-
yeceğini belirterek 1993 yılında “Nükleer Silahların Azaltılması
Anlaşması”’ndan çekilme niyetinde olduğunu bildirmiştir. Böylece
Kuzey Kore ile Güney Kore arasındaki yakınlaşma da sona ermiş ve
yarımadada Kuzey Kore-ABD cepheleşmesi daha da belirginleşmiş-
tir. 1994 yılında ABD ile Kuzey Kore BM çatısı altında görüşme-
lerde bulunarak Cenova’da bir Çerçeve Anlaşması imzalamıştır.13
Bu anlaşmaya göre; iki taraf da Kuzey Kore’nin nükleer tesislerinin
yenilenmesinde iş birliği yapacak, politik ve ekonomik ilişkilerin
normalleştirilmesi için adım atacak, Kore Yarımadası’nın barış ve
güvenliği için birlikte çalışacak, uluslararası nükleer silahların azal-
tılması ve rejiminin güçlendirilmesi için ortak hareket edecektir.14
Böylece süreç ABD ile Kuzey Kore arasında, Kore Yarımadası’nda
güvenliğin sağlanması ve nükleer silahlanmanın olmaması için iki
taraflı bir diyaloga dönüşmüştür. Bu arada Kuzey Kore, füze progra-
mını geliştirme çalışmalarına devam etmiştir. Bu kapsamda Kuzey
Kore, 31 Ağustos 1998 tarihinde menzili 1380 kilometreyi bulan
iki aşamalı Taep’o-dong 1 Füzesi’ni başarı ile denemiştir.15 Böyle-
ce Kuzey Kore, artık Güney Kore’de konuşlu ABD birliği üsleriyle
beraber Japonya’yı vurma imkân ve kabiliyetine sahip olduğunu
dünyaya duyurmuştur.
Kuzey Kore’nin füze teknolojisinde kaydettiği bu ilerleme,
nükleer silahlanması için de önemli bir potansiyel teşkil etmekte-
dir. Çerçeve Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana, bir yandan
13 Anlaşmanın tam metni için http://www.kedo.org/pdfs/AgreedFramework.pdf
adresine bakınız. (Erişim Tarihi; 12 Haziran 2011)
14 Tang, R. (2000, s. 332). The North Korean Nuclear Proliferation Crisis. Words
Over War: Mediation and Arbitration to Prevent Deadly Conflict (Ed:Greenburg,
M.C.). New York:Rowman & Littlefield Publishers, Inc.
15 Kibaroğlu, a.g.m., s. 12.
203
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
görüşmelere devam edilmesi diğer taraftan da Kuzey Kore’nin
UAEA’nın denetlemelerinde zorluk çıkararak füze geliştirme ile
nükleer teknoloji çalışmalarını devam ettirmesi ABD’nin tavrını
değiştirmesine sebep olmuştur. 1999 yılında uydu görüntüleri ve di-
ğer istihbarat kaynaklarından elde edilen bilgilere göre ABD, Kuzey
Kore’nin gizli yer altı tesislerinde nükleer silah üretme faaliyetleri
yürüttüğünü iddia ederek UAEA’nin denetlemelerine izin verilme-
si gerektiğini belirtmiştir. Kuzey Kore’nin bu iddiaları reddetmesi
ve tesislere UAEA yetkililerinin girmesine izin vermemesi krizin
tırmanmasına yol açmıştır. Bu gelişmelerle 2002 yılında Bush yö-
netimi tarafından Kuzey Kore’nin “Şer Ekseni” içinde tanımlaması
ilişkilerin kopma noktasına gelmesine sebep olmuştur. Bu zamana
kadar nükleer silahlara sahip olduğuna dair hiçbir kanıt bulunmadı-
ğını belirten Kuzey Kore, ABD’nin Irak’ı işgal etmesindeki prob-
lemin; Irak’ta kitle imha silahlarının bulunmasının olmadığı, aksine
bu tür silahların bulunamayışının soruna yol açtığı şeklinde bir çı-
karıma varmıştır.16 Bu gelişmeler neticesinde Kuzey Kore, kendi-
sinin elinde nükleer silah bulunmamasına rağmen böyle bir suçla
itham edilmesini öne sürerek 2003 yılının Ocak ayında, “Nükleer
Silahların Azaltılması Anlaşması”ndan çekilmiştir. Bu tarihten son-
ra yaptığı nükleer silah ve füze denemeleri ile uluslararası toplumun
tepkisini çekmiştir.
Kore Sorununa Uluslararası Bakış ve Altılı
Görüşmeler
Kore Yarımadası’nda nükleer silahlanma ile sonuçlanan geliş-
meler dünya çapında dikkat çeken yeni bir sorunun başlangıcı ol-
muştur. 2001 yılında ABD’de düzenlenen 11 Eylül saldırıları ile
küresel terörün yıkıcı etkisi görülmüş ve terör örgütlerinin nükleer
16 Ford, G. ve Kwon, S. (2008, s. 154). North Korea on the Brink Struggle for
Survival. London, Pluto Pres.
204
Kore Sorunu ve Uzak Doğu’da İstikrar Arayışı
silahlara sahip olma ihtimali üzerinde durulmaya başlanılmıştır. Bu
kapsamda dünyada nükleer silahların azaltılması adına çaba sarfedi-
lirken; Kuzey Kore’nin bu vaziyetin aksi yönünde birtakım çalışma-
larla ortaya çıkması, başta ABD olmak üzere Asya’da hâkim olma
mücadelesi veren Rusya, Çin gibi devletlerin yanı sıra (Kuzey Kore
ile arasında tarihi bir düşmanlık olan) Japonya’nın da durumu, hem
ulusal hem de uluslararası güvenlik sorunu olarak algılamasına se-
bep olmuştur. Bununla birlikte bu sorunun askeri araçlarla çözüme
ulaştırılma çabasının büyük tehlike doğuracağı açıktır. Karaca’ya
göre, Kuzey Kore ile ABD arasındaki nükleer krizin yalnızca bu
iki ülkeyi değil, o bölgede bulunan Çin Halk Cumhuriyeti, Güney
Kore, Japonya ve Rusya olmak üzere bütün Uzakdoğu Asya’yı ilgi-
lendireceği; hatta bu krizin ilerlemesi sonucunda sorunun Hindistan
ve Pakistan’ı da içine alabileceği düşünülmelidir. Duruma yönelik
çok taraflı görüşmelere dayanan bir diplomatik girişim, sorunun çö-
zümü açısından en uygun seçenek olarak ortaya çıkmaktadır.17 Bu
sebeple, 2003 yılında Kuzey Kore’nin, “ Nükleer Silahların Yayıl-
masının Önlenmesi Anlaşması (NPT)”ndan çekildiğini açıklaması-
nın ardından başlayan süreçte, ABD’nin Kuzey Kore ile yürüttüğü
ikili görüşmeler başarısız olmuştur. Bunun peşi sıra ise ABD’nin
çağrısı ile Çin, Rusya, Japonya, Güney Kore ve Kuzey Kore arasın-
da Altılı Görüşmeler başlamıştır.
Kore Sorunu ve Çin
Kuzey Kore’nin nükleer silahlanması bugün Doğu Asya’nın en
önemli sorunlarından biridir. Bu sorun, Çin’in hem Doğu Asya po-
litikası hem de uluslararası sorunlara müdahale ederek problemleri
çözümünde söz sahibi olabilmesi açısından önem arz etmektedir.
Çin, geleneksel olarak Kore Yarımadası’nı doğrudan çıkarlarına
17 Karaca, K. (2004, s.157). Çin Halk Cumhuriyeti – Amerika Birleşik Devletleri
Ekseninde Kuzey Kore Nükleer Krizine Bakış. Jeopolitik (11), ss. 151-160.
205
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
tesir eden bir komşu bölge olarak görmüştür. Bu nedenle bölgede
meydana gelen her türlü mücadeleye kendi çıkarları doğrultusun-
da yön verebilmek amacındadır. Kuzey Kore ile olan mevcut ta-
rihi, kültürel bağları ve ideolojik yakınlığı bu ülke ile önemli iliş-
kiler oluşturmasını sağlamıştır. Çin, Kuzey Kore ile Soğuk Savaş
Dönemi’nde önemli ekonomik ve askeri bağlar meydana getirmiş-
tir. 1961 “Çin- Kuzey Kore Dostluk ve Karşılıklı İş Birliği Anlaş-
ması”, Kuzey Kore’yi Çin’in tek askeri müttefiki yapmıştır.18
Yeni Çin’in ilk yaşadığı savaş olan Kore Savaşı, Çin’in çok ta-
raflı güvenlik operasyonları ve organizasyonlarına şüpheyle yaklaş-
masına sebep olmuştur. Bu nedenle Çin, Kuzey Kore’ye her alanda
destek olma politikası gütmüştür. Öte yandan Kuzey Kore, Çin Halk
Cumhuriyeti ile nükleer alanda iş birliğine girişmiş ve bu ülkeye
uzmanlar, teknisyenler ve bilim adamları göndermiştir.19 Bu saye-
de Kuzey Kore birçok alanda Çin’den üretim ve teknoloji transferi
sağlayarak nükleer sahada gelişim göstermesine katkıda bulunacak
yardımlar almıştır. Bu durum, Çin’in 1990’lı yıllarda serbest tica-
ret rejimini kabul etmesi ve ekonomik açıdan Batı’ya eklemlenme
çabalarının başlamasına kadar devam etmiştir. Yine Çin’in, Kuzey
Kore’ye ekonomik alanda benzer politikaları uygulamasına yönelik
tavsiyeler vermesine rağmen, ülke bu doğrultuda ilerlemeyi tercih
etmemiştir. Kuzey Kore’nin ABD ile olan ilişkilerinin Kore Yarı-
madası’ndaki nükleer silahlanma faaliyetleri yüzünden kopmasının
ardından, nükleer silah sahibi bir ülke olarak ortaya çıkışı önceleri
Çin tarafından aracılık yapılması gereken bir sorun olarak değerlen-
dirilmemiştir. Çünkü Çin, Kuzey Kore nükleer sorunu’nu, Kuzey
Kore-ABD ve Kuzey Kore-Güney Kore arasında bir sorun olarak
18 Roy, D. (2004, s. 2). China and the Korean Peninsula:Beijng’s Pyongyang
Problem and Seoul Hope. Asia-Pacific Center for Security Studies (3), ss. 1-4.
19 Kibaroğlu, a.g.m., s. 5.
206
Description:olmak üzere aradaki ayrımı derinleştirmekten başka bir sonuç ge- tirmemiş, Kore sorunu Soğuk Savaş Dönemi'ndeki kutuplaşmanın. Uzak Doğu'daki